ir. bi, bir. aklarına e Filize gi için mu bas biçimli belirsiz nı, kalın kabarık anlısına ET, ku w ır gibi ök ay» İdığı â ik gibi erin de danse- 15, mas Jaşmış» var - de ny SPOR Deniz sporunda güzel bir hâdise Kürekle 160 mil Galatasaray denizcilerinin iki çifte yarış fıtasile yaptıkları Bebek - MudJanya - Gemlik - Bebek kürek İ gezisi. er safhası deniz heveslilerini binbir heyecana sürükleyen. her dakikası e bir hareket ve meş e ile geçen Be: - Gemlik seni bugün muvaffaki- bie temamlan Sayahatimizi 80) eylül perşembe gü- pü olarak kararlaştırmıştık. O gün öğ- leden sonra kulübe gelerek, kulüp iske- lerine aborda olan iki çiftemizin son hazırlıklarını bitirmekle meşgul olduk. Sant (9) za doğru teknemizin yan tentelerini ve kaporta birandalarını da tamamladık. Bu işlerle bilgi ve zevk ile uğraşan kaptan Bekir çalışırken biz de komanyamızı tamamlayor, suyumuzu dolduruyor, fıtanın bütün Üçe ki kontrol ediyor ve temizliyor ıldız poyrazın ) hafifce emdi pürüzlendirdiği Bebek koyunda martı kanatları gibi beyazı yana gerilmiş ter- temiz brandalarile teknemiz suyun üze- rinde ne güzel duruyor. Bunu zevkle seyrediyoruzl.| Günlerdenberi bizi korkutan deli poyraz durmuştu ama, havayı Kandilli lerine hülâsa etmeden evvel Bu güzel seyahatlere âmil olanlara teşekkür etmeği vazife bilirim. Galata» saray denizcileri bu gibi deniz se eferle- rine büyük ehemmiyet ven (1934) senesinde yapılan Marmara turu - Şile seferi - İzmit - seferleri m en canlı misallerindedir. Biz de bu om cesaret alarak Bebek - Mudanya - Gem lik - Bebek berer isi çifte ani fıta- sile yapmağa karar verdik. Takım, dü- mende Sabahaddin - "Kürekte Fethi ve MN müteşekkildir. n bir hava ile tam gece sabah öğleden evvel Mudanyada bulu- ar çarşıya uymaz, derler. Anlaşılan ile bizi yolumuzdan alıko; mukaddermiş, Ânide patlayan sert bir rk er sığınmağa mec n de hava ayni şiddetle . vE la çıkmak için yaptığı- mz tecrübe darda kaldı. (2) Teşrini- evvel sabahı saat (9) da havanın hafif- lemesinden istifade ederek kuvvetli bir eri Bozburnu yakınında le feyi aatte EE Bozburnunu ga gi alla ve rahat bir hava ile geçtik. Armutluda ufak bir istirahatten sonra uzaklarda zeytin ormanı içinde görülen Mudan- yaya doğrulduk. Artık akşam olmak e idi, kuvvetli bir batırüzgâri fı- tamızı beşik gibi meydana rakiliy örün; bizde Mudanya iskelesine Bizi Dinçspor kulübü başkanı bay Bur- han ve arkadaşları karşıladı. Bir gece Mudanyada kaldıktan sonra (4) Birinci- teşrin Pazartesi günü saat (1040) da Mudanyadan ayrıldık. Gemlik körfezini kuvvetli kürek darbeleriyle geçiyoruz. İki tarafın hafif yükselen pl kâ- milen zeytin ormanı ile kaplan kadar güzel bir tabiatla Viç kiri yız . İskele baş omuzluğumuzdan esen sıkı gündoğrusuna rağmen Gemliğe saat (13-40) da vardık. Gemlik İdman Yurdu başkanı bay Ali Parlak bizi candan karşıladı ve ağırladı. Gemlikte biraz istirahatten sonra Armutluya doğru yola çıktık, Sağımız- da takip ettiğimiz sahil dik ve sarp. Akşamın gittikçe artan karanlığı içinde daha heyecanlı görünüyordu. Bu sahil ler gece gayet sert poyraz çıkarıyorlar. Sa ile gayet yakın gittiğimiz halde bu rüzgâr bizi rahatsız ediyordu. Gece ceyi orada ge (6) da denizin sakinliğinden ederek Bozburnunu rahat geçdik. Ar- navutköy hizalarında sahilden bizim parula ile bağıran ve kollarını sallıyan birini gördük. Sahile Tekmen ZE başına tek çifte ile Mar kan arkadaşımız (Süreyya) mili Kem disiyle bir müddet konuştuk. Rüz arttığını, denizlerin in Lriyerei daha ileri gitmemizi doğru bulmuyordu. Biz buna rağmen kendisiyle vedalaşa- rak yola çıktık. Arkadaşımız Süreyya- bu fırsatı kaçırmıyarak yola Zümrüt gibi yeşil sahilleri takip ederek saat Ğ arcığa vardık. Geceyi orada geçirerek sabah alaca karanlıkta yola çıktık. İzmit körfezinin çıkardığı kuvvetli bir keşişleme bizi Tuzla açık- larına kadar salladı, durdu. Yirmi mile yakın Çınarcık- Ge yolunu havanın sertliğine rağm primi gibi ısa bir Ed alba “Pendikte kısa bir isirahatten sonra Be eğe doğ* Yolun en güzel ve eğlenceli kısım- larından birisi de burası m 00 sa- k çekti- Fazzal Mehmet ile Mülâyim karşı karşıya Profesyonel güreşlere inanmamak lâzım olduğunu bü sütunlarda bir defa daha yaz- mıştık. Dedesinden tam dört kardeşine kadar anadan doğma pehlivan olan meşhur Hintli Fazzal Mehmet, Mülâyim ile yaptığı ilk müsabakayı kaybettiği zaman Hintlinin de gözümüzde ufaldığı malümdur. Filvaki her sporda olduğu gibi Av- rupadan gelen takımlar veya sporcular bize mağlüp olursa kıymetsiz, şayet bize galip gelirse bizimkiler pek. püften deyip içinden çıkıveriyoruz. Cihanın her tarafında büyük şöhreti olan, böyle ismi, cismi belli olmadığı halde, bizim neşriyrtimızla mam ve şan kazanan- ları da elhak deyip kabul etmek kimsenin işine gelmiyor... Hintli pehlivan hakkında efkârı umu- miyece verilmiş kanaat henüz hafıza- mızdan silinmediği bir sırada ikinci defa Mülâyimle karşılaşmış olan Hintlinin kırk beş dakikalık bir musarsadan sonra elde ettiği galebe karşısında ellerimiz böğrü- müzde kaldı. Bir atletin, bir pehlivanın veya bir boksörün, hattâ bir futbol takı- minin karşılaştığı rakibler karşısında her zaman ayni muvaffakıyeti göstermesi ko- lay değildir ama, büyük bir ep ye nı mağlüp edenin çok kısa ra kahir bir mağlübiyete Sisam » dikkate değer bir meseledir. İşte Hintli, Mülâyım intikam maçının içleri gıdıklıyan tarali budur. İki haftadır Tekirdağlı Hüseyini Hintli ile. karşılaştırmak mede başvurma- dıkları çare kalmamı Türkiye iş e olan Hintli ile karşılaşmam diye bangır bangır bağı- ran Tekirdağlı Hüseyin, teklif edilen bütün şartları o reddedince Hintliyi bir defa ringe çıkarmağı tasarlıyanlar nihayet ikinci bir müsabakayı yine Mülüyımla yaptırmağa muvaffak oldular, garip tesadüfdür ki on beş gün evvel Mülâyimin karşısında çok âciz ka- intikam müsabakasında aslan yet dilediği zamanda yeniverdi. Hafızamızı yokluyoruz, Hintli Mülâyimin karşısında bu kadar âciz miydi? Yine düşünüyoruz. Mülâyim Hintlinin karşısında neden bu kadar ufaldı ve kü- çüldü? » Ne kadar düşünürsek düşünelim, ne kadar hesap yaparsak yapalım, zihnimi bir noktada takılıp kalmaktan Bade Mâlâyım ile Fazral Mehmedin ikinci karşılaşması tam bir profesyonel serbesi güreş gösteriş maçıydı..