G) aşka türlü yecek» di. a sebebini âtün var» ak, büyük j i nasıl gö | bak! kıvı zler. Her inüştedir: fini, önün, m, hafifçe saçlarında alnına iki yakından ndi farkı: ipek gibi bir rüz- reğin gibi m, kâra erini gö” öldü: mi Filiz? inüşlerini ifeyen bir gözle ay" r düşmüş. ii ek ; o > Yazıkl saçlarımın arasın- da, karanlık ocakta yas nan ateşler gibi parlıyor Nereye düştüler lardı. çaba? İkiside eğilerek bas kındılar. Odanın tam ortasında, kuruyara k ağaçtan dökülmüş gibi kızıl renkli birkaç yap” sak duruyordu. Hümeyra, atılarak on- Janaldı. Aynanın önüne gelerek, saçlarının kadife yumuşaklığındaki siyah ipek gibi pırıltılı bük. lümleri üzerine, yaprak ları iliştirdi. Biraz geri- yerek alt odudağını pembe diliyle ıslattı. Yüzü, şeytanca bir gü lüşle aydınlandı — Bu gece, ieridimi ie beğeniyorum. seni her dakika beğenirim EDSE, Biliyor musun Filiz? Bu gece eğlenmek istiyorum. Ama deli gibi eğlenmek.. Piliz, onun sözleriyle, isteğin uyandığını duydu — mek... Bana nekadar yabancı!,. Çalışs mak, yorulmak nasıl ya” kınsal, Fakat tuhaf değil mi, bu yabancıyle dost yüreğinde taze çimde arzusu olmak istiyorum. bir odenişiklik YAT. Aşağıda sesler çoğal- mıştı. Son ay naya bakarak, prova w dasından çıkdılar. bir kerre Merdiven üstünde yas nan beyaz fanuslü küçük limbanın ışığı, alt tan gelen aydınlıkla kavuşuyor Halı düzeli merdivanları ağır ağır indiler. Büyük salonda, yer kalmamış gibiydi. Birkaç boş masanın üzerinde Son doldu kat- sahiblerinin kartları duruyordu. inerlerken, salonu ran tuvaletli kadınların, simokinli, fıraklı erkeklerin başları, onlara çevrildi. basamakları Genç kızlar tanıdıklarına selâm ve rerek, yürüdüler. z Yüksek tavanı tutan, e sütun” ların aralarında; çiçeklerle yazılmış, ka» dınlığa, dikişe dair vecizeler asılıydı. Bunların içinde en göze çarpan, yine çiçekten yapılmış büyük bir makastı. Masalardan kahkahalar taşıyor, zevkli konuşmaların çizd Genç kızlar, salonun kapı tarafında kendileri için hazırladıkları masaya doğ- ru giderlerken, Filiz, yorgun bir gülüm” seyişle içimi çekti: — Salonu bu hale koyuncaya, ka» dar neler çektik değil mi”? — Dığrusunu söyle çektim diye- cektin... — Her şeyde emeğimiz beraber. Bel- ki, ben baş olduğum için, daha çok yo” ruldum. Oturdular. Keten örtülü, dört kişi» lik masanın ortasındaki vazo, şeftali çis çeklerile doluydu. Heryan temiz, parl- iği gülümseyişler her yüzü kaplamıştı |. İak, ve zevke hazırlanmıştı. Hümeyra, şeftali çiçeklerine bakdık- tan sonra Filize döndü: unları nereden a Filiz? Sektaliler çiçek açlılar mı? ız güldü: — Bunlar benim baharım, Ellerimin marifeti; sen de aldandın demek... Humeyra; çiçeklere parmağıyla do» ka anmamağa imkân yok. O ka dar Bakikiye benziyor “e Filizin gözleri, güneşe tutulmuş dam-