1 Haziran 1935 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3

1 Haziran 1935 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(zı Al NILILILIÜILIE Je: 8 m . İki satırlık havadislerin; sağlam bir futbol lâstiği gibi nasıl şişirildiğini an- lattım. En ehemmiyetsiz vak'acıkların nasıl mühim bir memleket meselesi haline sokulduğunu anlattım. Günlerce, haftalarca ilân edilen edebi (!) roman- rerek (Oo tamamlanabildiğini o anlattım. Hulâsa ona; Babâlide geçen uzun yık larımı dolduran nice hatıralarımı; erken bunamış hastaların ölmüş alâka- larını bile diriltebilecrek birçok parça- larını anlattım. Tıpkı bir dostumun dediği gibi: “Parça parça insan kafası satılan... Ve kaldırımlarında" aç yatılan Babâli” de, bakımsız hasta ciğerlerini kusa kusa ölen bir arkadaşın acı hikâyesi, Hicra- nın olanca isyanını kundaklamıştı : — Celâl ağabey, dedi, sen sade bu bana anlattıklarını yazsan: en tiryaki gazete okuyucularını bile, müvezzi sesi duymaktan iğrendirebilirsin | Hicranın gözlerini bürüyen sis, beni ürküten koyuluğunu yeniden bulmaya 2 başlıyordu. Bu seziş bana; bu kasvet vermeğe başlayan bahsin gidişini de- giştirmek lüzumunu duyurdu. Ve Ba- bâlinin, en soğukkanlı insanları bile güldüre güldüre katıltabilecek taraf- larını anlattım. Hele; pabuçlarının ta- banlarını eskitmemek için, “Grandekar,, yapan bir varyete dansözü kadar, ge- niş adımlarla yürüyen bir patronun, hasislik hikâyelerini anlatırken, Hicra- nın kahkahadan tıkanmasından ürktüm. Hicran onun; bir diğer sefer on para vermekten kurtulmak için; bay- ram günlerinde dağıtılan iane rozet- lerini, bir pul kolleksiyoncusu itinasile biriktirişine, inanmadı : — İşte, deği bu kadarı yalan!... Güldüm — Bu kadan birşey değil. O, eski- den o rozetleri sade biriktirmekle ik- tifa ederdi. Şimdi işi daha ileriye var- dırdı. Bayram günlerinde sokağa çıkmı- yor, ve biriktirdiği rozetleri başkala- rına kiraya veriyor! Hicran, boğulurcasına gülüyor : — Allah, kimseyi düşürmesin? diyordu Dudaklarıma kadar gelen samimi bir temenniyi zabtedemedim : — Allah kimseyi bizim dilimize de- gil, bizim aramıza düşürmesin! Bere- ket ki, bir eski şarkıyı pesten tutturan Hicran, bu neş'e kırıcı temenniyi duy- mamıştı. O, sesini biraz yükseltince, bir ba" har meltemile ürperir gibi oldum. Ve sustuğu zaman, şarkının başından beri içimi dolduran takdiri, ve sevinçli hay- reti gizleyemedim : — Bu ne sürpiriz Hicran ? O, bebekleri merakla pırıldayan sizin dilinize gözlerini gözlerime kaldırdı: “Sürpiriz, elimesile neyi kasatettiğimi see memişti. Güldüm : ' Verdiğin musiki ziyafetinde; bahsediyorum 1 O; sarışın başını, cana yakın çocuk sevimliliğile, sağ omuzuna doği kırdı, kaşlarını kıpırdatarak gözleri süzdü : Alayın bu kadarı da olma! Celâl ağabey | onun sözlerini değil, kesilen şarkının bana hâlâ dinmemiş gibi gelen © tatlı akislerini dinliyordum. Hicranm sesi; sade içimi değil; uzviyetimi de sarsmıştı. Kulaklarımın memeleri, sanki © ince, sicak, i ve yumuşak bir sevgili dudağile gıdıklanıyordu. Hicra nın yeniden başladığı ikinci şarkı, dimağımın içinde bir fikir doğurdu; ve © bu fikir, zirveden kopmuş bir çığ hızile büyüyerek, kafamın içini doldurdu. Çalışışı hızlanan beynim, bu yeni buluşu yoğuruyor, açıyor ve şekilli” yordu. Buluşumun açılıp şekillenişi, istediğim inkişafı bulunca; uzun emek- lerinin semerelendiğini gören bir kâşif 9 sevincile, doğruldum ve — Hicran, dedim, aklıma harikuk | n âde bir şey geliyor ! O, şarkısını kesişime kırılmış gibi idi. Fakat yüzümün sevinçli ciddiyeti, © onu; bu basit kırgınlığını unutturacak kadar meraklandırmıştı : — Nedir ? Merakını biraz daha devam ettir. mek muzipliğinin keyfini tatmak iste i gile, “aklıma gelen ki Şeyin asia YA söylemedim eciler, bütün ferağaklı ideal budala; Bi kabiliyetlerinin ve gay” |

Bu sayıdan diğer sayfalar: