Arkadaşım, (Yarım Ay) daki bir res- mi göstererek : — Daki, Dedi. — Düşüncemin bir alanında yaşa yan, kemirici yılların eritemediği bir çocuk yüzü vardır. İşte o yüzün sahibi yavru budur. Baktım : gözleri yumulu biri, on üç yaşlarında var yok. Küçüğün elinde bir flüt var. Burnunun üstünde, kara kele. bek gibi konmuş, hiç de yüzüne uyma- yan kocaman bir gözlük takılı. 16 Gözüme ilk çarpan da bunlar olmuş» tu. Çünkü arkadaşım (Yarım Ayhı göz» İerimin önünden çekmiş; ve İzmir Körler okulasındaki bir gezintiyi anlatan yas zıdan e eli başlamıştı bile: , Dek id Ba İT, körlerin ek» serisi san ia Meselâ şu yanyana gördüğün flüt çalan iki kör yavru: biri Çocuk Esirgeme Kurumundan; biride Kimsesizler Evinden geldiler. Fakat öyle bir istidat ki, tarifi imkânsiz.. hele küçük Şahin daba çok iyi...» Uyanan bir andacı bütün çizgilerile Karanlık, yaşamak için, yılların dürülen peni lerine gözlerini dikmiş bir adamdı * kadaşım. Bakışları, sigarasının çözülüp gümlenen ve eriyen Er — Dinlel,. Dedi. Dalgın bir sesle söze başlı! — Onunla tanıştığım günü başdi başa anlatayım sana: Bundan beş yıl önceydi. Anki daydım.. (Güneşin en güçlü bir gö idi. Bunalıyordum. Saman pazarın şerbetçinin limonatası, sıcakta ka