gelen savaşta bayraktarlık eden, ileri gelen lerinin adlarını yürekten saygılarla anarken ran, dilimize can verip onu kendi verimli toprağına önderin önünde eğilir güçtür, işte Gazi bu güçlüğü başarıyor, Türk dilinid 1536) Bağdatta henüz doğmuş bulunuyordu. “Ol sebepten farisi iâfriyle çoktur na- zım kim Nazmı nazik Türk lâfgiyle iken 'düşvar olur... Diyor, fakat: “Bende tevfik olsa bu düşvar asan ey- lerim, Nev bahar olgıç dikenden belki gül izhar eylerim... Diye Türk edebiyatına çalışma kararı veriyordu. ; Fuzuliden bir asır sonra divan | edebiyatma karışan Nabi (1610— ! 1698) ise sadece: Ol dilküşa maaller, ol hurda nükteler, Mümkün müdür bula Arabistanda si reti; ü ler, ol hurde nüteler, ege olsun mü nispeti? “Bağzı leke,, hitaplarından gelir mi hiç. Lâtri “acanım ve ay efendim!,, İetafeti?| Diye Türkçenin tatlılığına ba ! yılıyordu. Böyle iken, yazdıkları | dil, konuştukları dilden ayrı idi. Konuşulan dile gelince, öz Türk- | çenin okaynaktaki berraklığını | kaybedip gidiyordu. Türk dili ve Türk edebiyatı şuurlu bir kı- mıldanışla bir kendine dönüş, bir benliğini buluş bekliyordu. Tam bir buçuk asır daha bekle- di. Kendini kaybedişinden, “dilin ilk Ergenekona düşüşünden bel- ki beş asır geçmişti. Bu müjde - nin kokusunu tanzimat devrinin başbuğundan alıyoruz: i öl MUSTAFA REŞİT PAŞA Mustafa Reşit Paşa (1798 — 1858) resmi kitabeti bağlıyan zencirleri kırmakla ve Şinasiyi himayesine alıp ona ilk hususi ga- zeteyi çıkartmakla öz dile değil, dilde sadeliğe ve tabiiliğe dönüş için bir adım atmış oluyordu. AKİF. PAŞA Akif Paşa (1788 — 1845) di- lin kendine kavuşarak ilerlemesi yolunda söz değil, eser, örnek ve- riyordu. Namık Kemal bile onu bir takım müceddidini üdebanın en büyüğü sayıyor, dilin bir de- rete terakkisi, başta Akif Paşa, bunların himmetleri sayesindedir, diyordu. ŞİNASİ İleriye sürdüğü düşünceler, verdiği örneklerle, topladığı ata sözleri, yaptığı lüğat hazırlıkla - riyle Şinasi, yenilik devrinin ilk dil mücahidi olmak şerefini kaza" nryordu. “EŞİ yok bir güzeli sevdi, beğendi gön- Tüm, Knkamır. kendi gözümden, Yine: kendi gönlüm.,, Gibi beyitler bugün için fevk- | alâde görülmiyebilir; lâkin Şina- sinin yaşadığı (1836 — 1872) devrinde bir tesadüf, bir istisna olarak “değil, o bilinerek, | iste- nerek yazılmış olduğu için kayde değer bir kıymet alıyordu. Ga» | zetesi olan (Tercümanı Ahval) de “Şecerei Türkiye,; yi o bâsmış ! olması ile Şinasinin Türkçülükte - ki görüşü ne olduğunu anlatmış oluyordu. NAMIK KEMAL l (Osmanlıca üç lisandan mürek- keptir) davasına karşı “Akanimi selâse gibi üçlük içinde birlik gös- | teren bir dil olamaz.,, diyen Na> mık Kemal (1840 — 1890) dır. 1857 de basılmış bir yazısından şu satırları okuyunuz: “.,.., Edebiyatın rabıtai milliyeye ait olan hizmetinden ise o kadar mah- rumuz ki lisanı arap münteşir olduğu tesiri ilmiyesile kuvvet bulmuş bir b- sanı galebei fasahetle mahvetmiş iken türkçemiz henüz elifbası bile olmıyan Arnavut ve Lâz Jisanlarını dahi unut- pay T.D.T.G nasıl kuruldu? 1 Temmuz 1932 Gazi Haz- retleri Çankayadaki köşkleri yanlarnda Türk Tarihi Tet- kik Cemiyeti azaları Var: Afet Hanmmefendi, Yusuf Akçora, Samih: Rifat, sabık Maarif Vekili Hikmet, * Yusuf Ziya, Sadri Maksudi, Ruşen Eş- ref, Maarif talim ve terbiye re- isi Ihsan, Hâmit Zübeyr, Hüse- yin Namık, Macarlr (o Profesör Zayti Frenç... O günlerde ilk Tarih kon- gresi bitmiş. Gelecek yıl yetiş « tirilecek büyük kitabm bölüm: - leri nasıl olacak? Kimler yaza- cak? Konuşulan bu! Bü konuşma bitmek Üzere iken Gazi Hâzretleri soruyor lar: — Dil işlerini düşünecek zâ- man da gelmiştir. Ne dersiniz? Maarif Vekâleti bütçesin - den tahsisatı (okesildiği 1981 Temmuzu sonundan beri: hari inkılâbiyle beraber kurulmuş eski Dil Encümeni artık çalış- mıyordu. Reisicümhur Hazretlerinin yüksek düşüncesi sevinçle kar - şılandı. Gazi Hazretleri: — Öyle ise, (buyurdular; Türk Tarihi - Tetkik Cemiyeti gibi bir deonakardeş bir Dil cemiyeti kuralım. Adr Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun! Sonra Cemiyetin neye çalı - şacağını gösterir bir şema Çiz- öiler. — Yarın hükümete istida verip Cemiyetin iznini almalı; faka! bunun için daha önce bir reis, bir de umumi kâtip seçme- Ji. Ben her ikisini de burada, a- ramızda görüyorum, buyurarak Samih Rifat Beyi'gösterdiler: — Zatiğliniz; bunun reisli - dini alırsınız. Umumi kâtipliği de Ruşen Eşref Beye münasip gördüler. İki azalık için de - Celâl Sa, hir Bey, Yakup Kadri Bey ay- yıldı. Nizamname olarak Türk Ta- rihi Tetkik cemiyeti nizamna » mesi esas almacaktı. 12 Temmuz.. Beyanname ve- rildi. 13 Temmuz 1934 İlmüha beri almdı. “Böylece millete yararl# bir çok iş gibi Türk dili tetkik ce - miyeti de Gazi Mustafa Kemal- in başımdan doğdu.” İ | İl | l turamamıştır. Münasebatı edebiyenin fikdani cihetiyle meselâ (o bir Buharalı türkçe söylediği halde buradaki Türk- ler içnide bir Fransız kadar dilinden anlıyacak aşina bulamaz. Onlar şöyle dursun İstanbulda oku- yup yazma bilenlerden dahi belki onda kâğıttan, hattâ kâfili hukuk olan kanu- nu devletten bile istifadel merama ka- dir değildir. eo Çünkü edebiyatımıza şark vegarbım bir kaç ecnebi Bisanın- dan müstear olan neşiğeler galebe © derek itradı ifadeye halel - vermiş ve edevat ve tabirat ve ifadatı takrirden bütün bütün ayrılmış olan uslüp tah- riri ise yabancı bir başka Tisan hük- müne girmiştir. £ Bir suwtte ki eğer erbabı kalem yazdığını söylemekten, söylediğini yazmaktan (bayi eder. Halbuki bunda utanacak bir hal varsa tebliği efkârdan asıl olan lisana başka, vekil olan Kaleme başka edep tasavvur etmektir.,, ZIYA PAŞA Adana Halkevinin ölümü gü» nünde mezarını ziyaretle kadir- şinaslık gösterdiği Ziya Paşa (1817 — 1879) tam Şinasi mek- tebinin yetiştirmesidir: “... Vakia şir ve inşaatta bu hale | girmesi bu asrın yapması değildir. A- | <emler kabulü islâmiyetten sonra ulümu şeriyeyi tahsil için lisanı arabin tah- siline düştükleri sırada kendi Jisanları- nın şiir ve İnşası dahi ona taklit ettik- leri gibi, bizde bidayeti toessüsü dev- leti osmaniyede İran ülemasnı celbe muhtaç olduğumuzdan onların terbiye- si üzere kendi lişanımızı bırakıp acem seki Kül djimmiüyündü ile $ senelik ba düşeni emel ri ihmal ve kusur affolunmaz bir hatadır; zira beniadem arasında medarı teatii ef- kâr lisandır. Bir milletin lisanı kavaidi mazbuta altında olmayıp ta her" eline kalem alan kimsenin keyfine mütabaat eder ve hali tabiisinden çrkarsa ol mil- let beyninde vasıtai müamelit bozul- muş demek olur. “se Vah bize, yazık bize! Bu ha- le görü milletie tabii bal Üzere ne şü, ne de inşâ var demek olur. Hayır! Bizim tabii olan şir ve in-| şâmız taşra halkı ile İsanbul ahalisinin | avamı beyninde hâlâ durmaktadır. Bi. zim tabii inşamız mütercim kamusun ittihaz ettiği şivci kitabettir. Bunlari rağbet edilmediğinden oldukları halde kalmışlar, büyümemişlerdir. Hele bir kere rağbet o cihete dönsün, az vakit içinde, ne şairler, ne kâtipler yetişir ki! akıllara hayret verir.,, MUSTAFA CELÂLETTIN PAŞA Tanzimat devrinin dilde Türk- çülük hareketinde bugüne en ya- kın söz söyliyen Mustafa Celâlet- | tin Paşadır. Eski tabiri ile bu mesleğin piri bu zat olabilirdi. Mustafa Celâlettin Paşa bugün Avrupada yerleşmiş kavmlar han- si ırktan iseler Türkleri o ırktan görüp söyliyenlerin ilkidir. Türk dilinin başka dillere yaptığı yar - ! dımlardan, Osmanlı idaresımde | Türklük fikrine kıymet verilme - mesinin zararlarından, man olmıyan Osmanlı tebaasını ırk ve dil bağları ile Türk kütle- sine bağlamanın İüzumundan, Türk dilinin düzeltilip temizlen - meşinden, harflerin düzeltilmesi veya değiştirilmesinden, kadın - rimiz e bin yıllık Ergenekondan çıkarıyor! Fransızca idi. (Eski ve yeni Türk- ler) tetkik sahiplerince Türkiyede Türkçülüğün ilk bilgili sesi olarak kabul olunmuştur. N Mustaf Cenlâlettin Paşa vaktin erkânı harbiye mirlivalarından Ömer Paşanın kızı ile evlenmiş, Karacaahmede bakan bir evde bir Türk ailesi kurmuştu. 1875 te Karadağ muharebesinde şehit düşmüştür. Mustafa Celâlettin Paşanın oğ- lu, bugün bayramını yaptığımız Dil Cemiyetinin ilk reisi merhum Samih Rifat Beyin de kayın ba- bası idi. Samih Rifat Beyin Türk- gülük ilhamınm bu yuvada feyiz bulduğuna inanılabilir, AHMET VEFİK PAŞA Şecerei Türkiyeyi Çağatay İehi- çesinden ana dile çeviren Ahmet Vefik Paşanın yalnız o (Lehçei Osmani) adr ile yazdığı lüğat ki- müslü - | tabı dilde Türkçülüğün en değer- li bir eseri idi. Burada aslı Arap- i ça, Farsça olan sözler bir cilde İ ayrılmış, öz Türkçe kelimelerin teşkil ettiği koca cilt te bu kitabın yanına konulmuştu, Ahmet Vefik Paşa bununla Türk dilinin zen- ların açılmasından, Batı medeni- yetine girmenin ilk iş olduğundan Mustafa Celâlettin Paşanın (Es-| ki ve yeni Türkler) adı ile 1869 | | da bastırdığı eserde acık açık ko- nuşulur. Mustafa Celâlettin Paşa her ne kadar ordu hizmetinde ise de aslında Lehli bir asilzade idi. 1848 ihtilâllerine karışarak mem- leleketinden çıkmış, memleketimize sığınmıştı. Yaz - dığı bu mühim kitabın içi kızıl Türkçe ise de kitabın dili çaresiz 1849 da | du. AHMET CEVDET PASA kaçmadı. Belki Kavaidi Osmani- ayni kelime olarak kabul etti, Türk dilinin kaidelerini toplamak sade örnekler kazandırdı, (Lütfen sayıfayı çeviriniz) Oz dille bir denek , Yazan: Ergin Kılgamışm, (3) bağtir Enkidunun, (4) ginliğini eserle göstermiş oluyor- Ahmet Cevdet Paşa (1823 — 1894) dilimize Türkçe demekten — ; yolunda yararlıkları oldu; Kısası Enbiya gibi eserlerle Türk diline Ergin! Söylemek çağıdır, durulmaz. Durma sen de öz Türkçe bir deyim yaz! Dil kurumu bayram yapıp dururken, Böyle sessiz durabilir misin sen? Şimdi ne yat duyguların bunu var, Ne yabancı kültür benlik tırmalar. Uzaklaştı bunalttıran her ezim, Bizde yalnız içtengelen bir sezim. Erdeğimiz bu çok uzak amaçtı; Büyük önder ona doğru yol açtı. Birden yandı gece, söndü karanlık Pırıl piril taştı yere okanlık: Ulusluğu üstün eden budunun (5) Saçmca Enzu (6) furata yaldızı, Sumerin kürek çeken sevgi kızı, Bu özel dilinle güldü ağladı. Yine bu dille yürekler dağladı: Nipurun (7) ulusluk sever ozanı. İriklerin ilk yazı yazanı; Senin dilinle kural düzenledi, Dilin 1s oldu bitik esenledi. Büyük önder! iş başına geçince Soysallaştık biz, genel erdenince Yüce emek yarattı yüce cumurı İnanç, dirilik dolu, dolu onur! Yüz yılları kısa uzda devirdin, ! Karanlığı yaltırığa çevirdin! En son budun özdile de kavuştu! Yat ne varsa yurdumuzdan savuştu Acun gördü Ata Türkü inandı. “Büyük ulus ilk kültürü kurandı. İlk olarak soysallığı sezendi, Soysal dille söz terimi düzendi. Dil, budunca benliğin gür sesidir Gerçek benliğin hem ta kendisidir Nedenlü arıklanırsa dil o dek Çıkar alana yaltırrkir özdek. Hey Türk! böyle seslendikçe benliğin İlk kültürel şar Eridu, (1) Ereğin (2) Ozanları saz inletir sanırım. Onu güvenli sözünde tanırım: temsil ederdi. Elanda çok sevi rmı anarken Sü 4*) Maş voclnusı nt ki “Reşit, in Karsılığıdır. çok acıklı bir dille anlatır, yazan bü atsız şairdir. (1, 2) Dünyanın en eski iki Sümer şehri, (8, 4) Kılgamış ve Enkidu Sümerin iki kah. Şi ramanıdır ki biri devlet, diğeri halk kudretini ği (5 Sümerliler milliyetperverdi ve | diline çok düşkündü. (6) Enzu: Sümerde, heleği len ay tanrıdır. (7) Nipur ozanı: Şi Trovanın Homeri gibidir. Sümerin Kahramanla- mer dilinin nasil kaybolduğurku Kılgamışm destanmı Yasan Reşit Beyim bu yazıda kollandığı YAKTI ti yesi ile Osmanlıcayı Türkçenin ğ e enn