—— VAKIT Radyo ve Kutudan sert bir 1 , köpek derin Köpek 24 slık sesi işitildikçe uykusundan uyanıyor ve Köpek kapının önünde duruyor, burnunu havaya kaldırıyor, ihti- Yarlıktan kısık çıkan sesile | biraz | havlar gibi yapıyor ve topallıyarak | #vin önündeki bahçenin bir köşe- *ine doğru yürüyor. Ondan sonra biraz evvel protes- to makamında terkederek çıktığı *vin alt kat odasının penceresine bakıyor. Bahsettiğimiz bu köpek ihtiyardır, belki çok yasamıyacak- | tir. Hayatla çok alâkası kalma: Le İstediği şeyler sükünet, si- bir oda, kolay hazmolunabile- ! tek bir gıda ve arada sırada bir | kaç tatlı sözden ibarettir. Fakat hayatının son demlerinde o muz'iç neyle karşılaşacağını kat'iyyen ha- İrina getirmemişti! Onun için ba- tinr sallıyor, ağzmı açarık esniyor ve keyfi kaçmış bir halde evin bâhçesinde dolaşıyor. Köpeğin şikâyetini mucip olan tey, bir kaç gündenberi efendisi- hin odasında cereyan eden garip hâdiselerdir. O, senelerdenberi €- fendisile beraber yaşamış, efendi- ni odasında daima kitaplarile Meşgul görmüş, odada gürültü na- Mına yazı kaleminden çıkan cızır- dan başka bir Sey İşitmemişti. Her ne kadar efendisi arada sıra- dn ağzından fena kokolu duman- savuruyorsa da, neyapsın bu ka rcık bir iz'aca efendisine karşı duyduğu muhabbet üzerine ta- ül etmek mecburiyetindey- korkuyordu lamağa başlamıştı. Bu havlama bir çok mana ifade ediyordu: Protes- to, gelen misafirlerin karşılanması ve efendisinden bu yeni ve esraren giz vaziyet hakkında izahat iste- mek! Fakat efendisinin aklı başka) yerde idi. O tekdir makamında: — “Sus utanmaz!,, diye bağırı? yordu, Köpek te meramını ifade wlemediğini anlıyarık süküt edi- yor, fakat gene efendisine yaklaşa rak çenesini yavaşça onun dizine dayıyordu. Efendisi nihayet vaziyeti onla- mış ve o kutunun döğmesini çevir- mişti. Bunun üzerine o yabancı ses derhal kesilmişti. Fakat bir kaç sa- niye sonra o kutudan büsbütün, başka sesler çıkmağı başlamıştı. Şimdiki sesler bazan sekaktan g-- çen ve ellerinde garip aletler tutan insanların o aletlerden çıkardıkla- rı sadalara benziyordu. Bu gürültü karşısında süküt etmek pek zor bir işti. Ancak havlıyacak olursa, bir iki tokat yiyeceğini bildiği için zorla protestosundan vazgeçmeğe mecbur oluyordu. Köpek odanın içinde her tarafa burnunu soktuğu ve nemli burun deliklerini mütemadiyen açıp ka- padığı halde kimseyi bulamıyor- du, Halbuki ses odanın içindeydi ve onu dinlemek köpeğin âsabına dokunuyordu. Havlamak memnu olduğu için bilmecburiye (yarım dt, Fakat son günlerde bu vaziyet | İeğişmisti. Bir gün eve yabancı ve | sesle vızıldamakla kanaat ediyor- du. kıyafetsiz bir adam gelmişti. Oda- | © Efendisi ise onat Vin köşesinde duran masanm üze“ | tine kutuya benzeyen bir şey koy- l Muştu, Ondan sonra beraberinde | bulunan telleri duvarlara çivilemiş Ve evin damına çıkarak diktiği iki Üirek üzerine o tellerin bir tanesi- ti germişti. Köpek o yabancının Yaptığı bu işlere evvelâ hiç bir ma- ta verememişti. Fakat akşam efendisi eve gelince Masanın üzerine konulan o kutu- hun önüne geçmişti. O anda oda- tun içinde meçhul bir insin konuş- nağa başlamıştı. Bunun üzerine öpek kulak kabartmış, birdenbire tAndalyaya ve sandalyadan yere arafmı dolaşmış, sındalyaların ilına da bakmış, fakat hiç bir kimseyi görememişti. Garipşey! Bi | isi efendisile konuşuyordu. Fakat 'dada insan bulunduğuna dalalet Köpek buna çok kızmıştı. O eve telen misafirleri kapıdan karşıla- hağa, onların ayakları etrafında | lolaşarak koklamağa ve bu suret- | e kim olduklarını anlamağa alış- | bıştı. Bu sayede gelen misafirlerin | — “Ya... İşte sen artık bu sesle- re alışmalısn!,. diyor ve onun ar- kasını okşuyordu. Köpek bittabi o seslere alışmış- tı, Fakat bunu yapmak için çok si- Kkıntı çekmişti. İşin en fena ciheti gece tam uyku vakti geldiği za man efendisinin mütemadiyen o kutu ile mesgul olması, döğmeyi çevirerek çeşit çeşit sesler dinle- mesi ve tamamen unutma” sı idi. Köpek bir kaç akşam müte- madiyen havlamak, vizıldamak, sızıldamak ve asabiyet eserleri gös termek suretile g gürültülere karsi ademi memnuniyetini beyan etmiş ti. Nihayet efendisi bir akşam ©- nun başma eski bir şal sarmıştı, Bu sayede köpek biraz daha ısınmış, sesler biraz azalmış ve hattâ başını minder örtüsünün altına sokarak kısa fasılalarla uyumak bile kabil olmuştu. Yalnız arada sırada o ku- tudan sert bir ıslrk sadası işittikçe köpek derin uykusundan uyan yor, korkuyor, efendisinin ve dün- Yanın bu yeni haline bir türlü akıl erdiremiyordu. » “Hayatı 'endisine karşı olan dostluklarının 'erecesini tayin eder ve ruhunun 'andülü olan kuyruğunu o derece. & göre yukarıya doğru kaldıra- ük sallamığa başlardı. Fakat bu defa gördüğü ve işitti- mın son zamanlarında bunları da Tar görecektim, başımdan bu tec- rübeler de mi geçecekti? Gayri memnun görünmekte haklı değil miydim ?,, Vakıa insanlar o kutu gibi şeylere terakki ve teknik di- EN BUNDAN NEZ Lâvrens ne imiş biliyor musunuz? Devrimizin en büyük askeri, en ideal ceneralı, İngilizlerin bu meşhur casusu imiş! İngilterenin Omeşhur casusu Lawrence hakkında yazılan €ser- ler, İngiliz okuyucuları tarafından büyük rağbet görmekte devam et- tiği için, tanmmış askeri muhar- rirlerden yüzbaşı Liddel Hart ta ona dair bir eser yazdı. O da, İn- gilterenin bu “büyük kahramanı, nm adını ve eserini bir kat daha yükseltmeğe çalıştı, İ İngiliz muharrirlerinin şimdiye | kadar “Lawrence,, e dair yazdık- bii eserlerin hedefi, onu İngiltere- nin en büyük kahramanları arasm- da göstermek, Britanya imparator- luğunun en ulu müessisleri ile be- raber bir nefeste saymak, onun im- paratorluk uğrunda gösterdiği fe“ ragat ve fedakârlığı, onun şahsi namına hiç bir şey dilemiyerek yal niz memleketinin selâmet ve taa“ isini gözetmesini taklide değer bir örnek saydırmaktı. Fakat “Lavrens,.in en son mu- harriri, şimdiye kadar ileri sürülen bütün bu iddialırı adeti gölgede bırakan yepyeni bir iddia ile orta- ya çıktı ve müstemlekeciliğin hay dutluğun bu timsalini, en büyük askerler sırasma geçirmek istedi. Hattâ yüzbaşı Liddel Hart, mes- lektaşını bu mevkie yükseltmeğe kalmıyarak onu zamanımızm en büyük askeri,,, en “ideal cenerali,, kılığında göstermeğe özenmiş, o- nu tarihin en büyük kumandanla- rr ile birlikte saymak icap ettiği üzerinde ısrar etmiştir. Onun Na- poleonlar, Kromveller, Hanibal « lar payesinde bir asker olduğunu i- leri sürmüştür. Bütün bu büyük, iddialar “Lav rens,, in Arabistanda çıkardığı ve idare ettiği isyana istinat ediyor. Yüzbaşı Liddel Hart'm bütün eserinin özü şudur: İrlandalı bir protestanın oğlu o- lan Lâvrens, Oksfortta okumuş, Arkeolojist olarak yetişmiştir. En belli başlı merakı, harp tarihi idi. Mektepte bulunduğu zamanlar - danberi şarkta seyahatler yapan Lâvren umumi harp (O koptuktan sonra İngilizlerin Mısırdaki istih- barat karargâhına yerleşti. Ora- da saygısızlığı ve eksantrikliği Bir bestekârın cenaze merasimi Frankfort, « Am - Mayn, 16 (A. A.) — Geçen sene Berlinde ölen meşhur orkestra şefi ve bestekâr Max von Schilluigs'in cesedi bura- ya getirilerek annesi (o tarafından büyük annesi vasıtasile bağlı oldu- ğu von Brentano ailesi kabristanı- na gömülmüştür. Brentano ailesi burada çok ta- nınmıştır. Ve bu aile birinci smıf bir cok âlim ve edip yetiştirmiştir. 010068001 19000300808 PE 0 AB ABBAS i şeyde esrar vardı, bir yenilik | yorlardı ve onlarla çok iftihar edi- | lerle evden biraz uzaklaşmış ve örülüyordu, Köpek senelerdenbe- | yorlardı. Köpek bu kadarcığı anlı" | sokaktı bir elektrik direğinin önü- İ koku ve ses sayesinde insarları #rike muvaffak olmak hususun- yabilmişti, Fakat o şeylerin hakiki bir saadet olup olmadığı cayi sual- | ne kadar gelmişti. Orada efendisi- i nino mahut kutusundan daha a büyük bir tecrübe elde etmişti. | di, herhalde köpek için bir saadet | zevkli bir şey bulunduğu derhal İmdi bütün bu tecrübeleri bir an- değildi, O şeyler köpekler için da- | hatıra gelmiş ve hemen o zevki- ima anlaşılamıyan birer sır halin- | ni yerine getirmişti. feryat etmesi gibi o da hsv- | de kalacaktı, Köpek bu düşü sarsılmıştı. Naçar kalan bir in- Dedikoducu Casus Lâvrens İngiliz zabic ve Arap kıyafetinde ile lanılan bu üniformalı sivil Hicaz Araplarını isyana teşvik et- ; meyi bir fırsat sayarak oraya atıl- dı. Ve orada kendini müstakil bir kumandan vaziyetinde buldu. Arapçayı vaktiyle öğrenen A- rap bedevileri arasında uzun bir zaman yaşayarak onların huyunu, suyunu anlıyan Lâvren, Hicaz A- raplarını kendine bağlamağa mu- vaffak olarak onları sevk ve ida- reye başladı. Yüzbaşı (OLiddel Hart'a göre “Lâvrens,, in Arabistan çölünde topladığı bir sürü bedevi, şarkta vuku bulan muharebelerin oOen kat'i âmillerinden biri oldu. Lâvrens başına bir sürü Arap topladıktan sonra bunları Ne- bekte yerleştirmiş, Şama doğru hareket edecekmiş gibi görünerek Akabeye doğru (yürümüş, fakat yolda Sama yakın yerlere kadar uzanarak demiryolu üzerinde tah- vibat yapmış, sonra Akabeye dö- nerek oraya girmiş!, Yüzbaşı Liddel'e göre bu hare- ket askerlik tarihinde eşsizmiş! Çünkü Lâvrens Şamda beklenir- ken Akabede görünmüş. İkisi arasında ise 300 mil varmış! .. Nihayet umumi harp bitiyor ve müttefikler galip geliyor. Lâvrens, mesaisinin semeresini almayı ümit ediyor. O zaman İngiliz casusu, Arap- ları ayaklandırmak, arapları ileri sürmek arapların başına geçip uğ- Gelinini öldüren doktor kadın! | Geçenlerde Şikagoda doktor ice Waynekup namınada bir ka- dın gelini Retayı öldürmekle zan- altma alınmıştı. Gelin, kaynamı - sının ameliyat masası üzerinde ölü bulunmuştu. Gelin hanım , sigortalı olduğu için kaynananın sigorta bedeline tama ederek gelinine fazla kloro- form vermek suretiyle öldürüldü- ğü anlaşılmış ve o kendisi 25 sene hapse mahküm olmustur. Ailenin içinde bu şekilde üç ö- lüm vuku bulmuş Oveher ölümü müteakip ( sigorta şirketlerinden mühim meblâğlar alınmıştır. Doktor Alic'in babası, kızma raşıp didişmekle, pek değersiz bir işle meşgul olduğunu anlamış ve kazandığı muvaffakıyetten hicap duymuş! Lâvrens bu hicaptan kurtulmak için bir çare bulmuş, ve haratırını yazdıktan sonra, bütün mazisi ile alâkasını kesmek, dünyaya yeni - den doğmak istemiş!, Onun adını değiştirmesinin se bebi buymuş.. Bunun için Lâvrens adına ve- da etmiş, bu adı ebediyen gömmüş ve Şov ismini takınmış!.. Gene bunun için en parlak bir istikbali feda etmiş... Hattâ bunun için bir tayyareci neferi olarak çalışmağa başlamış, i en sür'atli hava gemileriyle meş - gul olarak boş vakitlerini en sür « atli motosikletleri tecrübe ile ge- çirmeyi göze almış.. Tayyareci neferi “Şov,, ünen belli vazifesi “Lâvrens,, i gömmek, onun bir daha ( dirilmemeşine nezaret etmekmiş... Fakat tayyareci “Şov,, un nefer olarak çalıştığı müddet bir sene nihayet buluyor.. Acaba bu iş bittikten ve “ne fer,, çekilmeğe mecbur olduktan sonra ne yapacak?. O zaman tayyareci Şov, Lâv - rensin dirilmesine müsaade ede - cek mi?, ii Busuale verilen cevap, tayyareci Şovun, hizmet müddetini bitirdik- ten sonra muharrirliğe başlıyaca- cağı, onunla geçinmeğe çalışcağı dır, o Onunbuyolda tesadüf e- ideceği en belli başlı omüskül, | “Şov,, isminin, Lâvrens derecesin- de şöhret kazanmaması imiş.. Fa- | kat nice nice İngiliz yauharrirleri, “Şov,, ismini de Lâvrens derece- İ sinde tanıtmak için serefeber ol- dukları için, tayyareci neferi, ka- lemi eline aldığı zaman kendini büyük bir şöhret sahibi olarak gö- recektir. ” Epmeryalizm zülmunun, müs temlikecilik haydutluğunun mü- messilleri, İngiltere halkı nazarm- da, hâlâ eski itibarlarını muhafa- za etmektedirler, Bunu unutmamak lâzım gelir., ö.R. Dolandırıcı banker kaçarken yakalandı Atina, 16 (A.A.) — Banker İn- sule dün gece kaybolmuştur. Polis kendisini aramaktadır. İnsuel, bugün gece yarısmdan evevl Yunanistanı terkedecekti. Atina, 16 (Telefonla, hususi) — Banker İnsuel ufak bir vapurla ka- çarken Kayoda yakalanmıştır, e — Bir keşif Bingazi, 16 (A.A.) — Agbadi- ye çöl mıntakasında tarihten ev- vel yaşıyan hayvanlara ait çok e hemmiyeti haiz kemikler © bulun- muştur. azami cezanın verilmesini istemiş ve onun mahküm olduğunu haber alınca âdaletin yerin bulmasından memnun olmuştur. 17 MART 1934 —