Bir şikâyet etrafında | Denizyolları işletme idaresi yapılan şikâyetlere cevap veriyor On gün kadar evel, şark yilâyetlerin- (muntazaman hayvanatın ihtiyaçlarma ve de kasaplık hayvan getirenlerin deniz yol-| sahiplerinin emirlerine amade bulunur. ları idaresinden yaptığı | şikâyetleri bir yazımızda hulâsa ve işaret etmiştik. su verdiklerini o duymadım. Deniz yolları işletme müdürlüğü bultam bir cevap takdim edebilmek © üzere sikâyetlere cevap göndermiştir. Bu ce-İbir kere de İstanbulda hemen münhasıran vapta ezcümle deniliyor ki: canlı hayvanat komisyonculuğu ile meş- “Her hafta yapılacak seferlerin mik- gul olan ve gelen hayvanlara © vapurun tarı ve uğrak iskeleleri kanunu mahsusu-/muvasalatı ile beraber vaziyet eden ko- a tevfikan iktisat vekâleti yüksek maka- misyonculardan da tahkik etirdim. Şikâ- mi tarafından tanzim edilir, ve £ İnhisarı yetin yerinde olmadığını anladım. işleten idareler de bu tebliyat dahilinde O Hayvanatın alınamaması, bakılmama- seferleri icraya başlarlar, Bu (itibarla sx gibi esbap dolayısiyle mal sahiplerinin Hopaya yapılan sefer adetleri (idaremiz Rusyaya yok pahasına hayvan satıp sat- tarafından tayin edilmiş değildir. Jenadıklarını bu maruzatıma göre muhake- Bununla beraber senelerdenberi Ho-(buyurmanız! rica ederim. İli buçak ay pg bali 2 yagi ve ba ağ İİRE e vee m seferleri mülga Seyrisefain idaresi hea e e an rae etmekte idi. evel OH hayvan ea tezöokünün isek iki isli) YAKIT — Deniz yolları işletme ida- reşinin gönderdiği mektupta bir noktayi nazarı dikkati celbeder mahiyete görü- yoruz. İşletme idaresi tarifeye taallük e- diği mezkür idare kayıtlariyle sabittir. den şikâyetlerden bahsederken (o bunun O senelerde fevkalâde zamanlarda İktisat Vekâletince © tanzim edildiğini Program harici ancak senede dört beş va- söylüyor. Meselenin esası | falan veya burun da Hopaya kadar gittiği vaki idi. filân idarenin mesuliyetini tayin (etmek Şimdi ise işlek mevsim olan eylül bida. değildir. Şayet tarifede bir kusur varsa yetinden kâmunuevel sonuna kadar fazla İktisat Vekâletince tanzim edilmiş olsa sevkiyat böyle gelişi güzel seferlere bı- bile gene nazarı dikkate alınmak icap €- rakılmıyarak bir ikinci posta ilâvesi temin der mütaleasındayız. edilmiş bulunmaktadır. | RM Asr ayn ayına gli Sn) KER NAMLİ iskele olan Hopada tekmil anbarları boş bulunan dört beş bin tonluk gemilerimi-! zin Hopadan verilecek ve bir anbarımızın | yayı nakledememesi şikâyeti (o hakikate| İçinde: Dr. Fahrettin Kerim, Dr. Kudsi, pek mugayir ve insafsızca bir bühtandır.| Dr. Aliye Rıza, Safiye Hüseyin, Enver Hava dolayı nakliya- Naci, Necmettin Kalgay, OM. > sektedar olduğu da eme değildir. | Ali Saim, Selim Sırrı Bey ve Hanımla. apurlarımız herhangi wa muhale- rın içtimai, içki düşmanlığından ve halk Jeti karşısında sükünete intizar etmekte ie bahseder birçok fayda» ye Hopanın arzedeceği canlı © ve cansız i yarıları vardır. bütün bamuleyi alıp öyle kalkmaktadır.| aa Melik pu gene sürekli fırtına ebekirie ven Müzeler hakkında bir eser olmak üzere 23-1-834 tarihinde hizmet O Müzeler idaresi tarafımdan, İs tamamiyle ifa edilmemiştir. Binaenaleyh tanbul müzelerinin bir senelik fa- yerken yi geçiktirecek nakli aliyetlerine, bir sene içinde yapı - yat ve ceviz kütüklerinin a- i ve müzelere gi- İmnıyarak sahilde kalması gibi yazılarla! An a ig ye hakikatin tahrif ve herhangi bir maksa | <9 7 isik bir dın takip edilmekte olduğuna yüksek dik. | İDtİYA © eser hazırlanmak kat nazarlarınızı celbederim. | tadır. Şikâyetin bir kısmı da navlunlara ve| O Eser türkçe ve fransızca olarak kapoya ve hayvanların vapurdaki bakımı.! basılacak, fransızca nushaları dün- ma ikti, ya müzelerine gönderecektir. Navul tarifeleri de kanunu mabsus Tm — mesibince sureti | mahsusada teşekkül «-| Salkım Söğüt kapısının den komisyon tarafmdan tertip ve ikti. PR sat vekâleti yüksek makamı © tarafmdan tamiri Vilâyetin Salkım © Söğülteki tasdik edilir, Bakım) tarihi kapısmın tamiri işi halledi- lememiştir. Emniyet müdürlüğü iğ bu kapının tehlikeli olduğunu söy- A lm yda i liyerek yıktırılacağını müzeler ida- idaremizin ve idaremiz müstahdemlerinin| sine bildirmiştir. Müzeler idaresi hiç bir alâkası yoktur. Yalnız su gemi”! de bu kapınm tarihi kıymeti oldu- nin su depolarından verilir. Bu için yıkılmasının doğru olmadı- Herhangi bir gemide hayvanlar. İCİNİ gı cevabını vermiştir. Ancak tah- yaz ve kış mevsim icaplarına göre hayva” sisat olmad d ir lak natın su ihtiyacımı temin için gemiler dâ- o iğından tamir yapıl ba İstanbulda iken her türlü ihtiyatı dal Mamaktadır. Kapı, muvakkaten nazarı dikkate alarak su ahırlar ve bu da' kapatılmıştır. latımda, benziyen Yerleri oldu. sevkiyat yapan bir iskele olduğu (halde o senelerde dahi bu mühim sevkiyat haf- tada bir seferle ve muntazaman ifa edil- İçki düşmanı gazete Ayda bir intişar eden İçki - düşman: gâzetenin 15 inci mart sayısı çıkmıştır. »İ nürken atın dizginlerini bir eliyle ti, ii ir düğünde bir kadınm, TEŞKİLÂTI AAA AAA AA VAKIT'ın Yeni Tefrikası ; 132 ben seninle beraber bulunmıya- yım. Haydi çabuk ol arkadaş, al- lah selâmet versin!,, demişti. (H.) efendi bu teklifi muvafık bulmuş | ve arkadaşıyle vedalaşarak ahıra inmiş ve hayvanı ahırdan çrkâra- rak (T...) efendinin evinden bir az uzaklaştıktan sonra ona bin - mek istemişti, Fakat topal bir adamın yalnız başına ata binmesi pek kolay bir şey değildi, Hatta imkân haricin- deydi. (T..) efendinin hayvanı ol- dukça azgın cinsinden olduğundan bu imkânsızlık bir kat daha artmış oluyordu. (H..) Efendi değil atm üstüne binmek, onu ancak bin| müşkülâtla zıptetmeğe muvaffak oluyordu. Bu vaziyet karşısında (H..) E- fendi artık her ümidi kesmişti. Ce- bindeki şifrelerle yakalanması yüz de yüz muhakkak gibiydi. Buna razı olmaktan ise Yunan askerleri- le müsademe ederek ölmek mürec- cahtı, İşte, uzaktan bir Yunanlı ne- fer süngüsünü tüfeğine takmış ol - duğu halde ona doğru geliyordu. Acaba o gelmeden hayvana bin - meğe bir kere daha uğraşsa nasıl olurdu?. (H..) Efendi böyle düşü» sıkıştırarak diğer eliyle semerin üstüne sıçramağı başlamıştı. Fa - kat ne mümkün! Bir taraftano tek ayağı ile binmeğe muvaffak o- | lamıyor, diğer tarıftan da hayvan ürkerek bir msıf “daire çeviriyor ve neticede (H..) Efendiyle at ge- ne baş başa geliyorlardı. Bu esnada (H...) Efendi için çok tehlikeli görünen vaziyet ga" yet garip bir şekilde değişivermiş- ti, Uzaktan gelmekte olan süngülü Yunan neferi (H...) Efendiye ol dukça yaklaşmış ve ona: — “Dur arkadaş, sana yardım edeyim de hayvanma bin!,, diye bağırmıştı. (H..) Efendi bunu işittiği za” man evvelâ kulaklarma inanama- mıştı. Yunan askerinin kendisini aldatmak için öyle söylediğine ve yanma gelir gelmez yakalıyacağı- na zahip olmuştu. Fakat süngülü askere doğru baktığı zaman onda gördüğü mülâyemet ve sükünet (H..) Efendinin endişesini bir de- receye kadar teskin etmişti. Filhakika Yunan askeri (H..) Efendiye kadar gelmiş, bir eliyle hayvanın başımı ve diğer eliyle ü- der oldu, ama, bu her gün korku içinde, tetik yaşamak da onu yordu, usandırdı. zengilerden birisini tutmuş ve bu vaziyet karşısında hayretten hay- rete düşen (H..) öbür taraftan iki eliyle semere yapışarak ve sağlım ayağmı üzengiye takarak bir sıçra- yışta hayvanın üzerine atlamıştı. Bununla beraber Yunan askerinin | kendisine yaptığı bu muavenete | hâlâ ne mâna vereceğini o bilemi- yor, onun bir oyun yaptığını zans | nediyor ve kendi kendine: — “Şimdi bu yardımın bir ko- kusu çıkacak!,, diye düşünüyordu. Böyle düşündüğü için de askere te- şekkür etmek bile batırına gelmi- yordu. Nihayet aradan bir kaç sa- niye geçtikten sonr» (H..) Efendi kendisini toplamış ve Yunan aske- rine: — “Teşekkür ederim arkadaş, Eyvallah!,, dedikten sonra hayva- ninı sürmüştü. Yunan askeri ise arkasından Türkçe olarak bir: — “Uğurlar olsun!,, la mukabe- le etmiş ve gerisi geriye dönüp git mişti, Yunan askeri tarafından yapı - lan bu muamelenin sebebi, bir za- man sonra yapılan muhabere neti- cesinde anlaşılmıştı. Meğerse o ak- şam Yunan müfrezesi (K.) köyün- de silâh aramak maksadile orasını sarmış imiş, Askerlerden birisi (H.) Efendiyi uzaktan gördüğü zaman alil olan bir adamın hayva» nma binmeğe çalıştığı halde bum muvaffak olamamasına oacimış, hemen onun yardımma koşmuş ve atma bindirilmiş imiş. Topal olan bu adama evinde veya üzerinde si- lâh olup olmadığını sormayı lü- zumsuz görmüş imiş. (H..) Efen - dinin üzerinde silâh değil, ondan daha çok kıymetli bir şey, Drama havslisindeki Yunan kuvvetlerine dair bir çok malâmat bulunduğu - nu ve onun bir çeyrek mesafede bekliyen bir çeteye mensup oldu - ğunu bilse idi, Yunan askerinin 0- na karşı nasıl hareket edeceğini zannedersek izaha hacet yoktur. (H.) Efendi Yunan askerinden ayrıldıktan sonra hayvanını süre- rek beş dakikada Halil efendinin çetesile beraber bulunduğu kaya: | lik mahalle yaklaşmıştı. Orada at- | tan inerek onu kendi haline terk | etmiş vedoğruca kayalığa çıkmış- tr. Uzaktan çete nöbetçisine o ge- cenin parolasını verdikten sonra $ — VAKIT UMUMİ HARPTE www MAHSUSA | bunun için lâzımgelecek hazırlık- İ (Rak'ştan) ve (İzbişte) tarikiyle i mişti, Burada tekrar Yunan - Bul- İ duğu, yakın bir köyde arkadaşlarına iltihak etmiş ve ge- tirdiği malâmatı Halil efendiye de yeniden asker oldu. Bir hademelikten başladı, idare memuruna 17 MART 1934 msma Yazan: A. MiL umum Artık herümit kesilmiş bulunuyordu “ vermişti. (H..) efendi son dakika- İ da başımdan geçen garip vak'ayı j arkadaşlarıma anlattığı zamn çete- ciliğin ağır vazifelerinden dolayı hisleri sertleşmiş olan efradın yüz- lerinde gayri ihtiyari bir istihza alâmeti belirmişti, Gene bilâhare haber alındığına göre (H..) efendiyi getiren at ser- best kalınca kendi kendine (K..) köyüne geri dönmüş ve (T..) efem dinin oturduğu evin yanmdaki as hırın kapısı önünde kişnemeye başlamıştı. (T..) efendi hemen bu nun farkma varmş ve aşağıya ine- rek hayvanmı ahırdan çekmişti. Drama havalisinde bulunan Yu- nan askerlerinin vaziyetini bildi- ren malümat da bu suretle alındık» tan sonra artık Halil efendinin bu defaki işi bitmiş oluyordu. Onun için çetesine geri dönmek emrini vermişti, O gün akşama kadar ka» yalıkta istirahat etmiş olan efrat bir gece yürüyüşünde epeyce mesa fe kat'edebilirlerdi. Bu sefer Ha lil efendi bir müddet Dramanın (Çeçe) nahiyesinile dolaşmış, ora» daki köylülerle de temas etmiş, bir akm daha yapılacak olursa, ylym ağ gzl gap ymm gl ge iliş ağ aa larla meşgul olmuş, ondan sonra (Ratadospat) suyu kenarma gel- gör hududuna yaklaşılmış oluyor» du. Çete bu suyu “geçtikten sonra hududa (Bürencik) köyüne yak- laşmıştı. Bunun için ortalığın ka» rarmasını bekliyordu. Efrat istira- hat etmek üzere muhtelif yerlere gizlenmişlerdi. Bu aralık uzaktan bir keçi sürüsü (o görülmüş ve bir müddet sonra da sürünün çobanı meydana çıkmıştı. Halil Efendi bu çobandan şüphelendiği için o- hu yanma çağırmış oveistintaka başlamıştı. Bu istintak neticesinde çobanın Arif isminde bir Türk ol koyuncu Hüseyin Efendiye ait olan bir keçi sürüsünü gütmekte bulunduğu an- laşılmıştı. Çobanın Türk olduğu anlaşılınca ondan çete için bir teh- Wke çrkamıyacağma kanaat geti- getirilmişse de, Halil Efendi her ihtimale karşı çobanm serbest bı- rakılmasını ve Bulgar toprağına girinciye kadar çete ile beraber İ hareket ettirilmesini istemişti. (Devamı var) hastahanede ; e ma rm e gel gm ğu gibi, yetişip büyümelerinde,huylarında | bunun tabancasından çıkan bir kurşun ile da bir benzerlikleri vardır. Bunların iki. | yaralanıp ölmesi yüzünden, beş sene hap- si de köy beylerinin çocuklarıydılar. Köy. | se mahküm ettiler, hapse kodular. Bir de doğmuş, bey olarak büyümüşlerdi, E- | zaman anası bu ölen kızı Ayaşlı için is ğer zaman yaşatmak isteseydi, bunlar iki- side birer derebeyi olacaklardı. Hayat bu yolları kapadığından Hasan Bey kah- ve dedikoducusü, Yı, iş adamı, A- yaşlı da hilekâr, alış verişçi oldular, Ayaşlı, Kastamonu yakınlarında bir köyde doğmuştur. Babası Battal Bey o- ğuliarından Hüseyin Beydir. Daha bugün bile kendi köyünde Ayaşlıyı İbrahim B. diye çağırırlar. Ayaşlı, babasının sağlığında bir aralık Kastamonuda medresede, bir kaç zaman da rüştiye mektebinde okumuş, babası ö- lünce, anası alıp kendini köye götürmüş- Hir. Ayaşlı köyde baskısız kaldı, anasmı dinlemem-ğe başladı. İçti, hassrılık e. temiş, kızın da başkasına varmış olması- nı delil tuttular, Bunun bir kaza olduğu kimseye anlatılamadı. Ayaşlı, beş ay hapiste tutsak kaldıktan sonra dört arkadaşiyle bir gece kaçtı, da- ğa çıktı. O zaman kendisine Bittalm İb- rahim diyorlardı. İki, yabut üç yıl Kas- tamonu, Çankırı, Bolu arasmdaki dağlar- da gezdi. Çoklarınm evlerini basıp pa- ralarını aldı. Para için çocuklarını dağa kaldırdı. Yolları kestiği oldu. Köylüle- rin işlerine karıştı: Birinin parasmı, ma- Mını, bir zorban elinden alıverdi, bir dul karıya biraz para verdi, iki köy arasında çok esxiden kalına bir baltalık kavgasmı bitirdi, kendisince oralarda hükümet 2- Valinin biri bunları dağdan indirmek is- tiyordu. “Gelsin, teslim olsunlar, suçları- nr bağışlıtayım,, diye haber yolladı. Vali yiğit bir adam diye anılıyordu, ona gü- vendiler, teslim oldular. Suçları bağış landı. Ayaşlıyı zaptiye çavuşu yazdılar. Bugün bile bir çoklarının ona “İbrahim çavuş,, demeleri bundandır. Ayaşlınm uslu durmıyacağını, gene dağa çıkacağını söyliyenler oldu, ama, as- hı çıkmadı. Ayaşlı biraz sonra Ayaşa | kalktı. Orada tahsildar oldu, vergi kâtip- liği etti. Biraz daha sonra hükümet hiz- metinden çıkıp âşarcılık etmiye koyuldu. Bu sırada Bılkan muharebesi çıktı, aske- re gitti, Gelibolu taraflarında bulundu. Dö- nüşte Ayasta bir arzubalcı dükkânı açtı, bir yandan da köylerden ekin toplamıya, alıp, satmıya b-*'-“, Bük muharebe- yamaklığa çıktı. Bugün elindeki paranm anası buradandır. Askerden çıkınca, bir kaç sene, bura- da bir hanla, bir otel tuttu. O zamanlar otelcilik para bırakıyordu. Sonraları da- ha yeni, daha temiz oteller açılımeca Ayaş- kı onlarla yarışamadı, oteli başkasma bi- raktı, Elinde yalnız ban kaldı. Şimdi bu hanı işletiyor, kesene işlerine girişiyor, mekteplere ekmek veriyor, Trabzonlu bir ortakla bir eskici, koltukçu dükkânr işle- tiyor, Bu işler arasmda, bu oturduğumuz apartımanı da kiralamış, buradan kazan- cı yalnız bedava oturmak oluyor, Ayaşlmın yaradılışının en göze çarpan yeri: Parayı kazanırken başka, yerken başka adam olmasıdır. * Parayı kazanır ken Ayaşlı, sert, haydut, aldatıcı, acımaz bir adımdır. (Devami ver) EA iin mann