* ür Sayıfa 10 Lisanlar tekâmüle tabi midir? Hüseyin Cahit Bey lisanların bünyesine ait kanuni keli- melere ve cümlelere tatbik ile bizi yanıltıyor (9 uncu saylanızdan devam) Bu hakikatleri Hüseyin Cahit Beyefendi arkadaşımızın niçin in- kâr ettiğini ben bir türlü anlıya- madım. Zannederim ki uzunca yazmışlar, acele yazmışlar ve bu suretle de evvelâ yazdıklarını i- kinci sahifede unutmuşlar... Efen- diler, ikinci defa bu kürsüye çık- tıkları zaman — ha bundan evvel de böyle oldu, daima unuttuğum noktaları birdenbire (hatırlarım. Bu da zihnimin tekâmüle değil hamlelere tâbi olmasındandır — (Gülmeler) Lisanların menşei me- selesine temas etmişlerdir. Hindu Avrupai lisanlarile (o Türkçenin mukayesesi çok lâzımdır. Bunda bir dakika geri kalmak (hatadır, dediler. Bu sözleri baştan aşağı dinledim. Hüseyin Cahit Beyefen- di gibi muhterem ve terbiyeli bir zata istihza gibi bir şey isnat et- mem. Hüseyin Cahit Beyefendi yalnız diyorlar ki: yapılacaksa bunu bir ilmi hayet yapsın, her- kes aklına geleni benzetmek tat- bikatına koyulmamalıdır. Bu ga - yet doğrudur, yalnız Hüseyin Ca- hit Beyefendinin bu sözleri söyle diği zaman yanlış anlama netice- sinde içimizde lisanrmızın bir de menşeli Avrupai lisanlarla muka- yesesi hakkında bir tereddüt ve şüphe hasıl olmuşsa — ki zanne- derim benim kurultayda bulunma dığım bir zamanda böyle bir vak'a olmuştur — bunun hakkın- da iki kelime söylememe müsaa- "Efendiler, Indu - Avrupai lisan larla Sami İisanların mükayesesi elli sene evveline gelinciye kadar hakikaten bir hayalden ve bir ço- | cukluktan başka bir şey değildi. Fakat yarım asırdanberi büyük â limler bu tarafa doğru meyletmek tedirler. Sami lisanlarile ari lişan- larının mukayesesi hakkında yüz- den ziyade eser yazılmıştır. Türk lisanmın menşeinden, İndu « Av- rupai lisanlarla karabeti bulundu- ğundan bahseden Alfred Maury gibi âlimler vardır. Lisanımızın bunlarla olan ibtilâtlarını Andre Bertelo daha dün neşrolunan bir eserinde söylüyor. Sanskrit lisanı- nın şimalden gelen Türkler tarar fından getirildiğini bundan bir a- sır evvel, bir buçuk asır evvel dü- şünüyorlardı. 930 da bir eser ya- zan Dölavalapusen eserinde bunu tesbit ediyor. Şimdiye kadar bu kanaatte bulunmıyan o âlimler a- geriye almışlar, en son kitapların Hindu « Avrupai züm- Yenin muhtelif ırklardan mürek- kep olduğunu en büyük kitapla” rında, en son kitaplarında yazma» ğa başlamışlardır. Bundan şüphe etmeğe lüzum yoktur. Bizim kı- yaslarımızla, bu dava hakkında âlimlerin yaptıkları kıyaslar ayrı değildir. Hüseyin Cahit Beyefen- di bundan şüphe etmemelidir. Bu Apsürt bir şey değildir. Hüseyin Cahit Beyfendi ikinci defa kürsüye çıktıkları zaman de diler ki: Ben beşer iradesinin, in- san iradesinin lisan üzerinde na- fiz olmadığını iddia etmedim. Bi- lâkis lisanları tahavvülden tahav- vüle uğratan âmiller arasında in- san iradesinin de bulunduğunu sa- rahaten söyledim. Zaten âdetleri budur. Daima her şeyi sarahaten söylerler, fakat geri almak şarti- le... Daima kaçamaklı yollardan giderler. Evet efendim, söylemiştir, çok | kuvvetli söylemişlerdir. Fakat fi- kirlerini getire getire - rica ede- rim, bakınız muhtıralarının so - nunu mereye gelirmişlerdir. Bu notları diğer bir arkadaşımın elin den şimdi kendi yazısile aldım. “Türkçemizin navhi bünyesinde bir kabiliyetsizlik yoktur. Kusur kelimededir. O da usul dairesinde bir çalışma ile izale edilebilir. Ya zı dili ile konuşma dili arasındaki farktan ürkmeğe mahal yoktur. Lisan sadeliğe doğru en fazla bir verimle kendiliğinden gitmekte- dir. Yazı lisanı yabancı kelimeleri atarak yerlerine öz Türkçe koy- mak vazifesini hiç bir heyet de- ruhte edemez. Çünkü sözünü din- letmek imkânı yoktur. Bu iş tama- men şahsidir, daha doğrusu gayri şahsidir. Demek tabii tekâmül ne- ticesi olarak husule gelecektir. Bir akademi yazı ve konuşma dilinin | daima arkasında yürür. Yeni- liklere akademi önayak olamaz.,, Efendiler insan iradesinin bir cemiyetin ilmi bir cemyetin lisanı üzerinde müessir olamıyacağını, © cemiyetin ancak kendine mah- sus tekâmüller arkasmdan yürüye- miyeceğini o kadar sarahatle söy- lediler ki, eğer böyle söylemedim derlerse iki sözleri arasına aşık bir sarahat bulunduğunu söyle - mek bizim hakkımız olmaz mı? (Alkışlar). Muhterem efendiler! Hüseyin Cahit Beyefendinin zannına şiddetli muhalif olmak üzere kendisinin ilmi lisan Üze- rinde âmil olan en büyük kuvve- tin insan iradesi olduğunu kabul etmiştir. Şimdi size şurada 928 de neşrolunan iki âlimin biri Meye- dir, iki üç fıkrasını okuyacağım: (Samih Rifat B. burada bir kitap tan dört beş fıkra okumuştur) he- pimiz az çok Fransızca biliyoruz fakat dışarıda radyo ile dinliyen- | lere bir de tercümesini söyliyelim. Mealen diyor ki:( Lisan ananevi ve içtimai bir müessesedir. İnsan iradesi bunun üzerinde bilâ fasıla | bilâ inkıta müessir olmaktadır.) | Bu sözü söyledikten sonra Cahit Beyin tezine, davasına külliyen muhalif olan bu sözü ilmi bir len- güistin kitabımda söyledikten son- ra cemiyetin kendi kendine bir li- san intihap edebileceğine ait u- zunca bir bahis yapıyor. Orayı ge- çelim. Tekrar iradesinin lisan üze- rindeki tesirine dönüyor diyor ki (4) yani insan iradesi ilmi 15 - tılahları, kelimeleri vücuda getir- miştir ve bunlar lisanların büyük bir kısmını teşkil etmektedir. de- vam ediyor (Çek lisanı, sun'i su- rette vücuda getirilme hir k'era kelimelerden mürekkeür kii i mümi kullanılışı kaide dahiMsis dir. Cümlelerin teşkilinde, e'hex hazinesinin teessüsünde insan İra- desi kat'i bir rol oynıyor.) bina- İ enaleyh, Avrupa lisanlarından beynelmilel bir lisan çıkarmak tecrübesi ne gülünçtür, abestir! Efendiler bu ilim adamının bu ilim kitabındaki bu ilmi sözleri Hüseyin Cahit Beyefendinin da- yası üzerine inen çok kuvvetli bir çekiç darbesidir. (Bravo sesleri) Buna itiraz etmek Garp ilim âle- mini bice saymak kabilinden o©- lar. Bugün Garpta İrlândalılar, Norveçliler, Yugoslavyalılar, Çe- koslovakyalılar, bütün dünya ken- | dilerine milli bir lisan vücuda ge- tirmeğe calışıyorlar. Hatta efen- diler, o dereceye kader ki Parsiler Hintte Kâbhi firdevsi isminde bir İ cemiyet teşkil ettiler. Bunlar da !sanlarından yabancı unsurları at- İ mak için ealışıyorlar. Bizim zihni- mizde bu intibahı çok görmek Hü- | seyin Cahit Beyefendiye yakış - roaaz. Efendiler, Türk lisanı üze- rinde yeni bir inkılâp yapılmıya karar verilmişse bu hamle bütün gösterdiği istikametler (o üzerinde icra edilecektir. Bu, inkılâpların İ en büyüğü olacak ve bizi halka, millete bütün bütün o yaklaştıra- caktır. Öz Türk kelimeleri milli şahsiyetin ne demek © olduğunu, her an bizim dimağımıza kendi İ ahengile terennüm edecektir. Efendiler, bu inkılâbin başında her inkılâbın başında bulunan bü- yük mürşidimiz vardır (alkışlar). | Onun bütün fikir âlemile beraber yürüyüşü, bu ittihadın şu kurultay» de husule getirdiği manzara bütün dünyayı bize takdirle baktırıyor. Bu ittihada imrenmiyen millet yoktur. Efendiler, dün Türkiye devletinin bünyesini kuran bu itti- | hattır (alkışlar). Dün Türk tarihi- ni kuran bütün muvaffakiyetleri ileri harekotleri yapan bu ittihat- tır (alkışlar). Bu ittiheda velev ki- zühul şeklinde parmağını uzata- nin parmağı acımalı ve bir daha | bize böyle sözler söylemeğe cesa- ret etmemelidir (sürekli alkışlar). armanın armani anına aaa Konservatuvara talebe ve muallim Konservatuvara talebe ( kayıt ve kabulü bitmiştir. Bu sene bir çok talebe alınmıştır. Ders programları yapılmaktadır. Bir kaç güne kadar tedrisata baş lanacaktır, Yeni sene tedrisatı başlamadan evvel muallimler arasında bazı değişiklikler ya- pılmıştır. Piyano muallimi Ma- dam Heke ile Şan muallimi Mi. Talarikonün vazifelerine nibayet verilmiş, piyano omuallimliğine Nimet Vabit Hanım, şan mual- limiiğine kompozitor ve piyanist Viyanalı M. Ştalser tayin edil- miş'erdir. Bunlardan başka Yalova tür- küsünü kesteliyen Hasan Ferit Bey de konservatuvar muallimli- ğine tayın edilmiştir. — Vük srabaları ve köprü inkapanı köprösünün kspan- ması zerine sebze, yük öraba- iar ve kamyonların Ga'ala *öp- #stwden geçmiye başla lık'arını ve bunların geçmesi için muay- yen vaatler gösterildiri yaz rıştık. Yalpız, muuyyen ssatlerden evvel birçok arafta ve kamyon- ların #öprünün Eminönü ve Ka: raköy cıhetlerinde biriktikleri ve buralardaki sokakları kapattık» ları görülmüş, bunun men'i için alâkadar memurlara emir veril- miştir. Atinada yapılacak olan Balkan atletizm müsabakalarma İştira- kimizi alâkadarlar kararlaştır- İ mışlar ve batta ilk kafilede dün Atinaya loğiu yola çıkmıştır. Fu olimpiyatlara iştiraki ka- ratlaştımlan (atletlerin isimleri şumlardır : Semih, Mehmet Ali, Irfan, Mehmet, Remzi, Fuat, Hil mi, Haydar, Ragıp, Selim, Cihat, Vebap, Şevki, Riza, Tefvik, Suat, Şirin, Sedat. Karilerimiz, elbet te geçen se- ne Atinada atletlerimizin aidık- ları kötü neticeleri unutmamış- lardır. Bu itibarla madem ki gene İştirake karar verilmiştir ve iştirak ediliyor hiç olmazsa i bu sefer, geçen seneki mağ'ü biyetleri unutlurmıya yarıyacak neticeler ( alınmasını (temenni edenler çoktur. Giden atletleri- mizin (birkaçı müstesna) eu iyi stletler olduğuna şüphemiz yok- tur. Gene bu atletlerin hazırlıklı oldukları da muhakkaktır. Bu itibarla kendilerinden iyi netice- ler almalarını, hele hâkem me- se'esini ileriye sürerek bu sefer müsabakalara girmekten vaz geçmemelerini bizde bekliyebi- biriz. Türkiye güreş birinciliklerinin bu cuma günü şehrimizde yapı- lacağını evvelce yazmıştık. An karalı güreşçiler iki gün içinde şehrimize gelmiş bulunacaklar- dır. Ankara şampiyonlarının isim- leri şuplardır: Filiz sıklette Seyfi, en bafifte Esat, bafifte Ismail, yarı ortada Hüseyin, ortada İsmail, yarı ağırda Şefik, ağırda Yahya, Istanbul güreş şampiyonlarıda şunlardır: Filizde Ali Rıza, en hafifte Burhan, hâfifde Münir, yarı ortada Saim, ortada Şevki, yari ağırda Faik ağırda Mustafa, Güreşlerin cuma günü öğleden sonra Şehzade başım da Ferah tiyatrosunda yapılması ibtimali kuvvetlidir. Milli takım seçmeleri 3 Teşrinisanide şehrimizde ya- pılacak Balkan güreş şampiyo- | nası Colayısile milli takım seç- meside öbür hafta © yapıla- caktır. | Bu seçmelere çoban Mebmet pehlivanda girecektir. | Fakat haber aldığımıza göre çoban Mehmet pehlivan bir kaç gin evvel büyük bir teblike at- latmış ve yediği bir yemekten zeh'rlenmiştir. Uzun tedavi neti- cesi kurtarılmış iss de badise sıbhatı zerinde mühimce bir tesir yapmıştır. Malüm o'duğu özsre kendsinin şimdi en mü- hs rakibi Himmet pehlivandır. Bir iki defa tutuşan iki pehlivan bir törlü birbirlerinin sırtını yere getirememiş erdir bu itibarla bu dafaki karşılaşmaları çok heye- canlı olacaktır. Kara Ali alaturka başpehii- vanlığını tekrsr kazandı Kımayeietfal cemiyeti tarafın dan tertip edilen güreşlerin An- EY 4 Teşrinievvel Rez Bâlkâh olimpiyadı bi hafta sonra başlıyor Çoban Mehmet bir yemek neticesi zehirlendi, fakat kurtarıldı * karada yapılanları da bit” Kara Ali bütün rakiplerini p ve İstanbulda olduğu gibi rek baş pehliyaf muhafaza etmiştir. Halkevinde spf şubesi Halkevinin spor şubesi © teşkil edilmiş ve yeni idar& yeti seçilmiştir. Şubeyi © edecek azalar temamen gt ten sonra Halkvi reisi Bey kürsiye çıkmış, spor sinin maksat ve gayeleri! bahsetmiş, Halkevi nizamı sinin bu şubuye ait olan ları okümuştur. alaturka Bu haftaki güreşler Hâmit Beyden sonra Ci Kerim Bey söz almış ve def tir ki: “Bizim gayemiz memi iki futbolcu, öç güreşçi, bir £ koşucu yetiştirmek değildir. tün memleket gençliğine # zevkini aşılamak ve gen spor teşkilâtı etrafında tef maktır, Şube jimnastik salof yapacak, spor bayramları t€ edecek, kavi, zinde gençlef tiştirmiye çalışacaktır. Bu ; teşkil edecek arkadaşlarda! i bü” yayetererrafr era la çalışmalarını istiyoruz. Ve” da da başa geleceklerin m fak olacaklarından emin b Duyoruz.,, Cevdet Kerim Beyin sözle den sonra intihaba geçil Rüknettin, Fetbi, Sami, Galip ve Zeki Beyler yeni if hayetine (seçilmişlerdir. heyeti mesaisine yardım wuavin ihtisas heyetleri seçe! yakında faaliyete geçecektir. &. Talebenin elinde bazı defterler Maarif idaresinin dikkat! Bazı mektep talebesinin € rinde “Ecoles internation başlıklı mektep defterleri mektedir. Bu defterlerin al da Elie. İ. Matalon rue Tahta # No 23. Stanbul adresi vsf” Türkiyede böyle mektep o” dığı gibi bu unvan için ça'” mektepler de yoktur. d Devletin Maarif siyasetile! ban tabana zıt bir zibniyeti kine çalışan bu mektep def" rinin mekteplerde kullanıla Maarif idarelerimizin müsaad€| : miyeceğinden eminiz. Ma biz bir kerede nazarı d celbetmeği yerinde gördük yazi İmam Bir resim ve bir dö Sait Hikmet Beyin # Duhter Hanımın akrabasındA” zat matbaamıza gelerek gö” mide evelki gün çıkan reminin Duhter Hanıma #" madığını ve Mahmut Muhtar £ şanın Nureltın Beyin ve Muhtar paşanın oğlu olma©” dair davasının sakit olduğ! tavzihini talep etmiştir. Tav ediyoruz.