” .—6 Darülbedayide Haydutlar | Yeni bir devir doğuyor EE VE EE NE a A REZ Tiyatronun 30 asırlık tarihini yaz. muharrir ne diyor ? 1781. Genç ve isyankâr ruhlu Fridrih fon Şillerin “Haydutlar,ı, bütün Almanyayı yerinden oy- nattı. Heyecan, bir kasırga gibi herkesi sürükledi. Bu, şair için tam bir muzafferiyetti. Muhak- kak büyük üstat Götede bu eseri beğenmiş olacaktı. Halbuki ...... «Göts fon Berli- bingen» o möellifi, ona irişmeği ideal edinen ve izinde yürüyen gerç şairin “Haydutlar,,ı karşısın- da dudak büktü. «Haydut'ar» , «müthiş»ti, Eski Yunan san'atinm ulvi, saf, sakin, pürüzsüz güzel- “liği karşısında hayran kalan bü- yök şair, bu kırıp dökücü, zin- ciden boşanmış deliler gibi azgın «Haydutlaradan hiç hoş- İanmamıştı. Ne çirkinlikler, ne iğrençlikler, ne bayağı bir haki- kat san'at çerçevesi içinde can- la dınlmak isteniliyordu. Ken- disinin silkip atmış olduğu şey- lern “Kuvvetli, fakat ham bir bti'et,, tarafından ayaklandırıl- ması, bir cür'etti. Büyük üstat, kızdı. Hatta Şil-. lere buğzetti ve artık onunla mâkâadar bile olmadı. Üstadın takdirini bütün Ak manyanın takdirine değişebile- cek kadar Götenin yüksek şah- siyetine perestiş eden Şillerin onda “Haydutlar, ının uyandır. dığı (o hoşnutsuzluktan (O haberi yoktu. Haberi olsaydı, ber hal- bir an için olsun ümitsizliğe düşerdi. Haberi olmadı, elde ettiği o muzafferiyetle sermest, harıl harıl çalışmasına devam etti, “ Haydutlar , ının açtığı yolda ilerledi. : Bu eserini oyazmadan evvel ve yazdıktan sonra, dalma Göte- nin hakimiyetini üzerinde hisse- hingen ,, in “Müthiş,,ini yarat- mıştır, Karl fon Mor, muhitinin berbatlıklarından — bunalmış bir adam tipidirki ber şeyi altüst edip tabiate yakın, fenalıklardan sıy lmış yepyeni bir mubit bazıriamak, okumak © İİstiyor. Dağa çıkıyor, iyilik için fenalık yapıyor. Düşündüğü gibi her şeyi altüst ediyor. Fakat gene tatmin edici bir vaziyet Ortaya (koyamayarak, boşuna mücadeleden yorgun, bedbin ve bedbaht, ölüme teslim oluyor. Mizacına uymayan disiplinin s0: haddine vardırıldığı bir mek- teple hür ve rahat kalmak im- kânsızlığı altında kıvranan atıl- gan genç talebe, şiire olan arzusunu “ ilk aşk gibi ateşin ve kuvvetli , duymuş, sekiz sene bunu söndürmek isteyen disiplinle göğüs göğse didişmiş, “ İnsanları tanımayarak... hür, VAKİT 9 Kânunseni 1930 —— Sahnemize ber yıl dünya klâsiklerinden birini çıkarmak, tanınmış, beynelmilel edebiyat abideleri arasına girmiş, temaşa eserlerini memleketimiz balk'na da göstermek, evelce de yazdı- gımız gibi, lüzumlu ve faydalı ir hizmettir. Da'ülbedayi Obu cüm'eden olarak bu sene de büyük Alman edibi “Şiller,, in Haydutlar isimli eserini sahneye koydu; evelki akşamdan itibareâ bir hafta müddö'le bu piyes temsil edile- cek. Haydutlar, o nevi edebiyat eserlerindendir ki yazılış tarzı, öslübu, söylediği fikirler o ve nihayet yazıldığı devrin san'at şekillerinden bir nümune olmak itibarile kıymet ve ehemmiyeti haizdir , Bunlar kendi memleketlerinde ve . yazl- dıkları lisanda bile zamanımızın san'at telâkkilerile bugünün gö- rüşü ve muhakemesile dinlenir ve seyredilirse eskilikleri göze batar, belki de bir kısım temaşa- gerlerin dinleme (tahammülle- rini de örseler, Fakat unutmamak Tâzımdır ki bu kabil eserler es- kinin nasıl olduğunu görmek, o devrin hayatını, o zamanın günce ve duygusunu görmek, işitmek, anlamak için seyredilir, Tiyatrolar, bu nevi eserleri seyirciyi sıkmadan oynamiş ol- mak içinde büyük masrafla yapılmış güzel dekorlar ve el- biselerle sahneye koyarlar. Bu, göz için bir nevi tazminattır. —— —— kendi havalarına bırakılmış mah- lukların temayüllerini bilmeye- rek ,, demir parmaklıklar arka- sında dünyadan, kadın şefkat ve muhabbetinden uzak iztıraplı bir hayat geçirmiş ve gene ken- di tabirince “Çok şükür ki yüzünde mevcut olmayan canavar vücude getirmiştir. ,, Şiller, sonradan “Haydutlar,, için böyle söylemiş, bu husustaki tenkitleri Mmevzuubahs O ederek kendisinin bir insana rasgelme- den iki sene evvel insanları tas- “Haydutlar, da bazan aşırı derecede dehşet ifade eden va- ziyetleri, ga tabitlikleri,- ka- rakter (o zaifliklerini omünakaşa edilebilir mahiyette telâkki eden münekkitler, eserin beş perde içinde karii ve temaşageri heye- candan heyecana gayri ihtiyari sörükleyip götürmesini, kıymetini artıran başlıcahususiyeti olarak kabulde müttefiktirler. Götenin sakin ve derin hu- susiyeti yanında Şillerin coşkun ve taşkın ifade ve tebliğ tarzı, üs- tadın perestişkârı üzerindeki bü- tün tesirlerine rağmen, daima bariz bir hususiyet olarak seçilir. Bunu “Haydutlar ,, mda bilhassa görüyoruz. “Haydutlar, , Alman sahne- lerinden olduğu gibi bütün me- deni memleketler sahnelerinden hiç eksilmiyen beynelmilel şöh- reti haiz bir san'at şaheseridir. Mehmei Setim ir Tenkit r Darü bedayi, Haydutları mü- kemmel bir mizansenie oynadı. Eserin ön iki tablosunda da de- korlar harikulâde güzel, cazip, göz okşayıcı bir şekilde idi; eski tarz elbiseler ayrı bir güzellik söylüyordu. Bizim fakir sahnemiz için hemen hemen muhteşem sayılabilecek olan bu kap içinde arti tlerimizin ahenkli oyunu sonuna kadar sürçmeden aksamadan, muvaffakiyetsizliğe düşmeden devam etti, Fredrik: #on Şiller, . bize Haydutlarda cezasız kalmıyan fenalığı, hilkatin seyrini değiştirmek için insan kuvvetinin Pr olma- dim, gökten yer yüzünü idare eden karâalığın, hain ve kör tesadüflerin eseri o'an zumü, ceberutu, katrı ve lütfile her zaman her şeye rağınen şuursuz yürüyüşünde devam edeceğini söyler. Bu etas fikir ( etrafında örülen vak'a içinde gözel, tatili, mes'ut büyük kardeşini kıskanan çirkin ve İena ruhlu bir oğlun, - babasını kandırarak - kardeşini hükümet, servet ve sevgilisin- den mahrüm ettirdiğini görürüz. Bu zulümle bağrı yanan, esasen enalıklarına insanların fi: düşman, temiz (duygulu © kahramanın hürriyetin baş döndürücü rüzgârlar halinde sert bir hava ile uğuldadığı dağlıra çıkıp haydutlara reis olduğunu gö rürüz, Hasedi, sergiyi, fenalığı, is- yanı, civanmertiiği, hiyaneti ve nihayet bütün fenalıkları bekliyen o müthiş ceza gününü muhtelif tablolarında gösteren eser, dağa çıkan kahramanların da bütün ulviyet ve cehitlerine rağmen yer yüzünün mizamını değiştire- mediklerini gözümüzün önüne ko- yar, kalp ve kan arkadaşların- dan re hes vaziyetinde > lan ha ar reisi, sevgilisini öl- dürüp silâh lala borcunu ödedikten sonra bütün minnet- berdan ml başağı hiçli- i ğını anladığı uğ- : munda kendi canı- Haydutlar reisini ölü veva diri olana hükümet vadetmiştir, haydutlar reisi ölürkende bir hayır işlemiş olmak için cesedi- nin civardaki fakir bir köylüye verilmesini arkadaşlarına söyler, Haydutlar reisi rolünde Ertuğ- rul Muhsin Bey her zamanki gi- bi muvaffak ve müessirdi. Çir- kin, fena ruhlu, desiseci kardeşi İ, Galip Bey, pek muvaffakiyetle yaşattı. Baba rolünde Emin Be- liğ Beyin gösterdiği muvaffaki- mi ve Mzlaki bilhassa zikret- mek lâzımdır. Bunların (Obaricinde sevgi rolünü Bedia Hanım çok güzel oynadı, haydutlara yataklık eden adam rolünde Hâzım, haydutlar- dan Hüseyin Kemal ve Ercüment Behzat Beylerin muvaffakiyet- lerini zikretmek lâzımdır. Diğer küçük rollerdeki gençler de iyi hazırlanmışlardı. Refik Ahmet Tiyatro bugün “mühim bir buhran geçiriyor. OAceba bu buhran bir inkıraz alâmetimi, | yoksa yeni bir hayat müjdecisi mi ?. Bize bu sualin cevabını bu ayın başında intişar eden ve tiyatro- nun otuz asırlık tarihini tetkik eden İngilizçe bir eser veriyor. Eserin müellifi M. Şeldo Çeney diyor ki: “ Tiyatro tarihinde yeni bir devir tulü etmek üzeredir. Tiyatro bu devre girerken kuvvetini, bütün güzelliğini ve yaradıcılığını yeniden kazana- caktır. , Fakat tiyatronun ilerde ne olacağını anlayabilmek için tiyatronun mazisini bilmek icap eder. Muharrir bunu temin için 550 sahife tutan eserini yazmış ve neşretmiştir, M. Çeney bu kıymetli telifinde Tiyatronun tarihini bütün teza- bürlerile © yazmış © bulunuyor. Ingilizçede, belki diğer hisanlar- dada, buna mümasil başka bir eser yoktur. Tiyatroya ait diğer eserlerin kimi yalnız bir devrile, Dive? yemleme anka gri inkişaflarla < alâkadar (olduğu halde bu yeni eser Tiyatronun bütün panoramasını tasvir et- mekte, ve 'vahşi (kabilelerin âyinlerinden başlıyarak bu güne kadar tiyatroyu anlatmaktadır. Barbarlık devrinde kabileler tarihi günlerine ait hatıraları yaşatmıya çalıştıklarından tiyatro taribi karanlık zamanlara kadar imtidat ediyor. Bu devirlerde tiyatro daha fazla dini bir âyin mahiyetinde idi. Tiyatronun ilmi mahiyeti haiz tarihi altıncı asırla başlar. Bu devirde ve Yunanistenda tiyatro, cemiyet için hayati kıymeti haiz hakikatleri ifade eden bir içtima- gühti. Çok geçmeden burada tiyatro devrin siyasi mücade e- lerine sahne olmuş. Fakat Öri- pidisin gelişile tiyatro ferdin cemaate, kadının erkeğe karşı haiz olduğu bukuku arıyan ve bulan bir tecrübe laboratuarı halini almıştı. Roma, bir müddet için tiyat- royu kendine ve irtikâp ettiği günahlara gülmek için vasıta telâkki etmiş, fakat daba fazla sirklerden ve glayatörlerin mü- sabakalarından zevkalmıştı, Hiristiyan kilisesi tiyatro'arla beraber umumi eğlence yerleri- nin hepsini kapamıştı. Bu yüzden birkaç asır için dramın tarihi kaydedilmemiştir. Fakat seyyar truplar ve sazlı şairler her yerde dram mabhiye- tinde destan'arla halkı eğlendir- meğe muvaffak olduklarmdan kilisede bu harekete mukabele etmiş, zahidane eserlerle halkı terbiye etmeye lüzum görmüştü, Bundan sonra, gerek müellif İ tarafından gerek başkaları an layıkile izah edilmi sebepler dolayısile Avru tecessüs etmiş, bu cereyan: İngilterede Şekispirin, İspanya: Kalderonun, Fransada Moly. dramı doğmuştu, Bu devri müteakip Avru Roma zamanında tiyatroyu zaff uğratan cidallere daldığını ve devirde tiyatro namına ar bir kaç komediden başka kayd Demokrasi hareketile tiyatro hem k'âsiklerin hem kilisecile, en eski devirlerden bu güne dar, elektrik sayesinde eski sab nelerin birile kıyas edilemiye dereceye varan O tekemm y kadar takip olunmuş, bugünkü v. saitle yepyeni bir sanatın, de geldiği gösterilmiştir. Fakat temsil sanatı en kaydı mümkün olan sanattıf Onun için aktörlerin tarihi çok müphem kalıyor. Fakat fen mi asır aktörleri, bu iphamdan d kurtarmış bulunuyor. Çünkü fe" noğraf ile sinema ve sesli sine” ma aktörleri ber hallerile eb&" dileştirmiştir. Bu itibar ile sinema ve sesi filim tiyatroyu zayıflatacak v8 öldürecek değil tiyatroyu vw san'atı daima yaşatmağa hizm edecek birer vasıtadır. Eserin hususiyetlerinden b resimleridir.: Bunlar Avrupa ** Amerikada | toplanılan binler€#! resimden seçilmiştir. Kıymetli bir mus parçası Fransada Liyon musiki cemiy*” reisi M.Stroin “Arnol Şomb in “semfoni dö şambr,, ımı ” defa olarak orkestraya almışt” Şimdiye kadar “ Şomberg yalnız “Piyero Lüner,i tanıln Fransız musiki omecmual verdiği habere göre “ Se dö Şambr,, garp musikisinin bim bir intikal devresini ti eden pek kıymettar bir eser©. Maamafih bu eserin çalınması”. birçok teknik müşkülâta te edilmektedir.