2 Mayıs 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bizde ” telif hakkı ,, Hakkı telif kanunu, telif hakkını şöyle tarif eder: “Her nevi mahsulâtı fikriye ve kalemiye üzerinde sahiple- rinin bir hakkı temellükü vardır. Bu hakka, hakkı telif denilir.” Tarif na - kıs olsa da vecizdir. Bu hak bütün medeni devletlerde hususi, kanuni mevzuat ile temin ve tatmin olunmuştur. Bizde “telif hak- kı” diye bir “hak”kın kabul edilip ka- nunun himayesi altına alınması çok geç olarak başlar. Vakıa Türkiye'de matbaa 1726 da kurularak ilk kitabını 1729 da vermiş ve ilk yüz küsur sene zarfında verimi pek az olmuştur. Meselâ, Müteferrika- nin kurduğu bu ilk matbaa işe yara - maz hale gelip kârını Mühendishane'- de açılan matbaaya teslim edinceye kadar gerek Müteferrika, gerek halef- leri marifetiyle 1794 senesine kadar geçen yetmiş seneye pek yakın faali- yet müddeti zarfında ancak yirmi dört eser verebilmiştir. Kendisinden sonra açılan Mü - hendishane, Üsküdar ve Takvim - hanei Âmire randımanını da buna ka- tarâk 1726 dan Tanzimatın ilânı tari- hi'olan 1839 a kadar geçen yüz on kü- sür sene zarfında matbaa randımanla- rıni tekrar bir yektin edersek bu yekü- nun ancak beş yüz rakamı etrafında toplandığını görürüz. “Hakkı telif”i korur mahiyette ilk mizamnamemiz 1857 tarihinde çıkmış - tır. 1839 senesine kadar tespit edebil - diğimiz matbu eserler yekünuna o ta- rihten bu 1857 tarihine kadar geçen on sekiz senelik randımanı da ilâveye çalışırsak, neşriyat hızının her sene biraz daha arttığını hesaba katarak 1729 - 1857 arasındaki yekünu tahmi - nen nihayet bin rakamına kadar çıka- rabiliriz. Tahminen diyorum, çünkü arap harfleri için yapılmış bir bibli - yoğrafyamız mevcut bulunmadığın - dan bu hususta mevcut nakıs bilgile - rimize istinaden bu yekünu ancak tak- ribi bir tahmine istinat ettirmek zaru- retindeyiz. Şu halde, hakkı telif mevzuu için ilk nizamnamemiz çıktığı vakıt, ilk matbu kitabımızın çıktığı tarihten i - tibaren yüz yirmi sekiz sene geçmiştir ve piyasada bin kadar da matbu kitap vardır. Buraya kadar anlatmak istediğimiz şey, bizde hakkı telif nizamatının çık- masının geç kaldığıdır. Çünkü, telif hakkı ve bu kanundan faydalanmak tab ile de mukayyet değildir. Bugün devletlerin hakkı telif kanunları hak- kı telifi mutlak olarak kabul eder, ba- sılmış olmasa da eseri kanunun hima- yesinden faydalandırır. Şu halde os - manlı devletinin kuruluşundan itiba - ren bu hakkın tanınması ve himaye e- dilmesi lâzımdı. Çünkü o zaman dahi müelliflerimiz mevcuttu, ama tabii kitapları gayri matbudu, fakat eser ve Müellif vardı. Binaenaleyh hak da var- dı. Acaba bu hak için bir nizam yok muydu? Elimizde bu hususa dair vesi- ka yoktur. Ancak 1857 tarihli nizam - nameye nazaran, bu nizmname çıkma- dan evel kitap tabı hakkında bazı tea- müllerin mevcut bulunduğu anlaşıl - maktadır ki, telif hakkını alâkadar et- mesi itibariyle dikkate şayandır. De - mek ki matbu kitaplara ait ilk hakkı telif mevzuatı neşredilmeden, kon - muş ahkâm yahut teamüller vardır. Ne yazık ki, bunlar mektup halde elimiz- de değildir ve buna dair hiç bir kitap we vesikada da bahis yoktur. İlk matbu kitaptan bile yüz yirmi sekiz sene geçtikten ve piyasaya bin - deri fazla — o zamana göre mühim bir yekündur — kitap çıktıktan sonra an- cak neşredilebilen bu 1857 tarihli hak- kı telif nizamnamesini anlatmadan e- vel, o tarihe kadar “kitap” mevzuunu alâkadar eden vekayi ve nizamları he- men tespit doğru olur. Müteferrika matbaası 1726 da kurul- du demiştik. Bu matbaa, Müteferri - ka'nın ve öldükten sonra da halefleri- nin elinde 1798 e kadar devam etti. Bu matbaa tarihe karışmadan 1796 da Mü- hendishane'de bir matbaa açıldı. Bu matbaa da henüz kapanmamışken 1802 de Üsküdar'da bir matbaa tesis oluna- rak 1831 de Bayazid'e nakledildi ve ayni sene “Takvimi vekayi”in neşri i- çin tesis edilen “Takvimhaneci âmi - re”ye katıldı. Bu matbaalardan Müteferrika'nin matbaası dahi devlet tarafından yar - dım görmek ve tamamen her hususca devlet elinde bulunmak gibi vasıfla - riyle resmi ve devlete ait bir matbaa gibi idi, Diğerlerine gelince doğrudan doğruya deyvletindi. 1840 tarihine kadar Kayol adlı bir fransızdan başka türkçe basan hususi bir matbaanın mevcut bulunduğuna vakıf değiliz. Bu tarihte çıkan bir ira- de ile Tabıhanei Âmire “Takvimhanei âmire'de her istiyenin kendi hesabına Yazan: Server İSKİT verilmesine ve 1846 da da, bu gibi ki- taplardan Dersaadet ve taşrada güm- rük ve ihtisap rüsumu alınmamasına dair iki irade çıktı. 1854 tarihinde, Takvimhanei âmire haricinde kitap ve evrakı saire basılma ması hakkındaki iradeden artık bu matbaa haricinde, hususi matbaaların teessüs ettiğini öğrenmekteyiz. Bun - lar arasında Kayol, Ceridei Havadis matbaalarını ve yarı resmi olarak da Harbiye mektebi, Babı seraskeri, Mektebi tıbbiyei adliye, istihkâm a - layları, Valide mektebi, Darülmaarif matbaalarını evelce merak ederek tes- pit etmiştim. Bu 1854 tarihli iradeye nazaran, irade istihsal etmeden hiç bir mahalde kitap ve evrakı saire bastırıl- mıyacak idi. Çünkü, bazı kimselere a- it olup Takvimhane'ye sokulan (üç, beş) litoğrafya tezgâhı burada işleyip miriye humus temettü vermekteler i- ken bunlar (her ne mütaleaya mebni ise takvimhaneden ihraç olunup bir nizam dahi yapılmamış olduğundan..) tabıhane hasılatı düşmüş ve 1848 sene si varidatı bir evvelki seneye mazaratı yarı yarıya inmişti. * 1856 tarihli irade, Takvimhane hari- cindeki bu matbaaları teftiş ve müra- kabeye tâbi tutup vergiye de bağlar. Gene 1856 da meşhur ıslâhat fermanı çıkar, Bundan sonraki sene, de , hem matbaalara ait bir nizamname, hem de bahsimizin mevzuu olan ilk hakkı te- lif nizamnamesi neşrolunur. 1857 tarihli matbaalar nizamnamesi- nin sekizinci maddesi şöyle bir müjde verir: “Müellifine bir nevi mükâfat ve emsaline taziyanei şevk olmak ü- zere her müellif hakkında kaydıhayat şartiyle imtiyaz verilmesi nizam da- hilinde olmakla işbu basmahanelerde basılacak şeyler o makule imtiyazlı neviden olamıyacaktır.” Bu, şu de- mekti ki; hakkı telifi korur bir nizam- name de yapılacaktır, matbaalarda mü- ellifin müsaadesi olmadan bu hakka sahip kitaplar basılamaz. Nihayet gene 1857 tarihinde “kitap tabı hakkındaki inhisar maddesini il- ga eden nizamname” neşrolunur. Bu i birinci şöyle idi: “İnhisar maddesi külliyen lağ - volunmakla herkes istediği kitabı ta - bettirebilecektir.” Burada “inhisar” diye tasrih edilen şeyin izahını, meclisı tanzimat tara - fından kaleme alınıp Babiâli hazinei | evrakında mahfuz bulunan esbabı mu cibede bulmaktayız. Bu izaha göre, e- velce birsi bir kitabı ve meselâ bir ec- nebi muharrire ait bir eserin tercüme- sini bin tane bastırır, o zatın elindeki bu bin tane satılıncıya kadar kendisi- ne “zilyed” denirdi. Bu bin tane tüke- niciye kadar aynı eseri kimse tercü- me ve tab hakkına malik olamazdı, o zaman bu hak ancak zilyed'in inhisa- rında bulunurdu. Bu bir teamüldü, fa- kat hangi emre veya nizama istinat et- tiği meçhuldür. Telif eserlere gelin - ce, kitabı üzerinde bir hak sahibi ola- nın bu kitabını zaten matbaalar basa- mazlardı. Gene bu nizamnamedir ki, eserleri için müelliflere kaydıhayat şartiyle imtiyaz vermekte ve müddeti hayatın- da eserlerini kendisinden başkalarının bastıramamalarını tahtı temine alarak, onlara, dilerlerse bu eserlerini her hangi bir baha mukabilinde bir tâbie satmak hakkını da bahşeylemekte idi. Gene bu nizamnameye nazaran bir tâbile anlaşma suretinde mukavele- namede tasrih edilen miktardan ziya- de kitap tabettirmeğe kalkışan tâbi de tecziye edilmekte idi. Beşinci .nadeye göre, müellifin bas- tıramadığı bir kitabı devlet bastıra- bilirdi. Şu kadar ki, telif hakkını mec lisi maarif tesbit eder, bunun için de müellifle anlaşırdı. 1857 tarihli olan bu nizamnameyi takiben ertesi sene çıkan ceza kanu- nuna da bu hususta madde konması ihmal edilmedi. Ezcümle müellifle- rin imtiyazları aleyhine olarak kitap Türk neşriyat sergisinde (Başı Sinci sayfada) maktadırlar. Bir kitapçı dostumuz, dün, sergi- yi gezdikten sonra, şöyle diyordu: — Her kitap satıcısı, eski harf- lerle basılmış kitaplara htaç ol- madan, yani yalnız türk harfleriyle basılmış eserleri satarak ticaretha- nesini idare edebilir. Bu, on senede temelinden kurma- ğa muvaffak olduğumuz eserin e- hemiyetini anlatacak bir müşahed dir. Fakat, okuyanlar da aynı müta- leada bulunabilirler: arap harfle- riyle basılmış eserlere artık muhtaç değiliz. Lâkin, ilmin nihayetsizliğini çok iyi bildiğimiz için şimdiye kadar ta- hakkuk ettirilmiş olanı bundan böy- le gerçekleştirmek — tasavvurunda bulunduğumuz yanında çok ehemi - yetsiz telâkki ediyor ve kıymetli o- lân zamandan tasarruf edip milli kütüpaneyi metin esaslar üzerine süratle kurmak gayesiyle eksiksiz bir plân hazırlamağa teşebbüs edi- yoruz. Nasuhi BAYDAR Japonya 60 milyon kilo tuz istiyor İstanbul, 1 (Telefonla) — Japonya parası takas suretiyle ödenmek üzere memleketimizden 60 milyon kilo tuz istemiştir. Bu hususta alâkadarlar ara- sında müzakerelere başlanmıştır. İzmitte bir tren kazası oldu İzmit, (Hususi) — İstasyonda hü - viyeti meçhul ihtiyar bir adam, ma - nevra yapan bir trenin altında kalarak feci şekilde ölmüş, vücudü parça par- ça olmuştur. nun budur. Bunlardan başka hakkı telifi alâka- dar eden hususi kanun ve nizam yok- tur. Ancak maarifin mektep kitaplari telifi için nizamnameleri vardır. 1926 tarihli “Borçlar kanunu” nun on ikin ci babbı da “Neşir mukavelesi” hak- kındadır. W - Hakkı telif hususunda beynelmilel hukuki vaziyetimize gelince, bu da 1923 de Lozan'da aktettiğimiz Lozan i ahkâ (ihtirazi Na Bartında iki amatör güreşçiden biri,/ ,[— arkadaşının karnını patlattı öldürdü Ölüme sebep güresçi tevkif Bartın gazetesinde feci bir haber okuduk. Bütün spor sevenleri çok müteessir edecek olan bu haberi aynen aşağıya koyuyoruz : Geçen cuma günü, iki amatör güreşçiden birinin ölümiyle neticelenen acıklı bir vaka olmuştur. Aşağıçarşıda kalaycı 30 yaşlarında Mehmet Yı- Kemerköprü mahallesinden Mustafa Biçici, bir iddia üzerine güreşe tutuşmuş - lardır. Güreşin hararetli bir anında, Mehmet Yıkar, altına aldığı Mustafa Biçici'nin karnma diziyle şid- detlice basmış ve barsaklarını patlatmıştır. Mustafa sancılar içinde Zonguldak hastanesine nakledilmişse de kurtarılamıyarak ölmüştür. Z Mehmet Yıkar, ölüme sebep olmak suçuyla kar adında birisiyle tevkif edilmiştir. Ölümle neticelenen bir güreş ğ Edirne'de j ğ sancak verme | föreni olan edildi : , .. & * Adana'da köy gezileri Adana, (Hususi) — Şehrimiz kız ve erkek orta tedrisat okulları talebeleri her pazar günü Eti türklerinin sakin bulunduğu köylere toplu bir halde git mekte, köy talebeleri ile — eğlenceler tertip etmekte ve tabiat tetkiklerinde bulunmaktadırlar, Talebeler bu pazarı Akkapı köyünde geçirmişlerdir. Lise müdürleri ve maarif direktörüde bu gezintilere iştirak etmektedirler. Adana - Tarsus - Mersin telefon hattı Adana, (Hususi) — Alınan malüma- ta göre P.T.T. idaresi Adana - Tarsus » Mersin arası telefon hatlarını bu yıl islâh edecektir. Aynı zamanda şehir santralının bu yıl için genişletilmesi ve önümüzdeki yıl da ik tele - fon tesisatının kurulması mutasavver- dir. Tekirdağ'a giden talebe grupları 'Tekirdağ, 1 aâ. Dün Ediren lisesi talebelerinden 50 kişilik ve Çorlu or- ta okulundan 40 kişilik bir kafile öğ- kaydımızla muakayyet olarak) tabi- bidir. gb Bugün meri bulunan 1910 tarihli te lif kanununun ikinci maddesi, üzerin- de sahiplerinin hakkı temellükü bu- lunan âsarı şöyle tadat eyler : “Her ne- vi kütüp ve müellefat, resim, elvah, hutut, mahkükât, heykel, plân, hari- ta, mimari ve coğrafi ve tiboğrafi ve sair fenni müsattahat, musiki beste ve notaları gibi âsar.,, 'Telif hakkının taallük ettiği sayan bu liste bugün için çok noksan- dır. Hele kanunun hükümleri bugü- nün ihtiyacına tamamen gayri kâfi- dir. Kanunun yapıldığı zaman ile bu- gün arasından ötuz sene geçmiştir. Öyle bir otuz söne ki, her şey baş döndürücü süratle inkişaf etmiştir. leyh & n ihti- yaçlarına göre tadili, daha doğrusu yeni ve şümullü bir kanunun yapılma sı lüzumu hasıl olmuştur. Bu ihtiyacı da gören Maarif Vekâ- leti, neşriyat kongresinde görüşüle- cek maddeler arasına bu sevzuu da almıştır. Kongrede toplanan alâkadar fikir adamlarımızın bu | esaslı bir temenni projesi hazırlıyacağı mu- hakkaktır. Fikir ve sanat hayatımızın âsarı Ri; basan veya bastıranlar kâr addo- lundukları ve bu fazlalar istirdat olu- nup faillerinden para cezası alınması hükme sokuldu. Her kanun gibi 1857 nizamnamesi- nin bazı ahkâmı da zamanlarına göre değişecekti. Netekim 1872 de buna bir zeyl yapıldı. Bu zeyle göre, müellif- lerin kitapları üzerindeki haklarının müddeti kırk beş sene olarak tayin e- dilmiş ve hakkın imtidadı da nazarı itibare alınarak müellifin vefatında müddeti bakiyenin veresesine intikali tesbit olunmuştu. 1876 tarihli ikinci zeyl, müellifi, ya- hut sahibi imtiyazı ve bunların vere- sesi ber hayat bulunmıyan büyük ki- tapların tabını temin için çıkarılmış- tı. Bunları tabedeceklere dört sene üddetle imtiyaz veriliyordu. Bunun kitap tabettirebilmesi ! müsa- ade edildi. Bu sıralarda bu matbaa devlet hesabina da bazı kitaplar bası- yordu. 1842 de bu kitaplardan satın a- lınıp taşraya götürüleceklere ait güm- rük resminin matbaadan tesviyesiyle müşterisinin eline gümrük tezkeresi şartı ve “büyük kitap” ın tarifi de bu zeylde musarrahtı. 1857 nizamnamesi 1910 tarihine ka- dar hükümde kaldı ve bu tarihte bir “hakkı telif kanunu' kabul ve neşro- lundu ki, bugün ahkâmı mert olan ka- inkişafındı olacağı şüphesiz ret leriyle birlikte tetkiklerde bu- lunmak üzere Tekirdağına gelmişler- dir. Bu ilim ve gençlik kafilesine halkevi tarafından bir öğle yemeği ile 100 kişilik bir çay ziyafeti vetilmiş- tir. Adana'da yiyecek kontrolü Adana (Hususi) — Adana belediye- si, gıda maddelerinin kontrolü faali- yetini arttırmıştır. Şehrin kenar ma- hallelerinde buğday dövmek için ku- rülmüş olan eski dinklerin bundan byle hayvanla işletilmemesine ve lo- kantalarla sinemalarda — temizliğe zami derecede itina edilmesinin temi- nine ve aksi yolda hareket edenlerin şiddetle cezalandırılmasına karar ver- miştir. Artvin'de çocuk bayramı Artvin, 1 aa. — Çocuk haftası mü- nasebetiyle çocuklar tarafından - halk evi hoparlöriyle nutuklar ve şarkılar söylenmiş çocuk ve aile terbiyesi hak- kında konferanslar verilmiştir. Haf - ta içinde orta okulun jimnastik salo- nunda tertip ettiği spor gösterişi kız ve erkek talebelerin büyük bir inti - zam dahilindeki sportif faaliyetleri ve bunların yetiştiricisi takdirle kar- bulunan muakarrerata tavassut ettiğin den dolayı kıymetli fikir adamımız ve Maarif Vekilimiz sayın Bay Hasan - Âli Yücel'i şimdiden tebrik etmeliyiz. şıil ır. Çocuk Esirgeme kurumu ile kül - tür direktörlüğünün küçükler için ter tip ettiği türlü müsabakalarla hafta neşe içinde kapanmıştır. Bilecik'te temsil Bilecik, (Husu- si) — Orta okul talebeleri tarafın- dan İstiklâl piye- si temsil edilmiş ve muhitte büyük bir alâka uyan- dırmıştır. Bu tem- silde muvaffak o- lan mektepli genç lerin sahne kıya- fetiyle alınmış bir resimlerini gönde- riyorum. Edirne'deki alaylara örgeneral Fahrettin Altay tarafından tö - renle sancak verildi- ğini yazmıştık. Yuka- rıdaki resimler, tö - renden iki intibar göstermektedir. e K p e d İzmirde İlkbahar at yarışları dün başladı İzmir, | a.a. — Bugün hususi muhasebenin ilkbahar at yarışları Buca alânında yapılmıştır. Birinci Kermes tay deneme koşusu idi. 3 yaşında - ki yarım kan ingiliz erkek ve dişi taylara mahsus olüp mesafesi 1000 met re olan bu koşuya altı tay iştirak etmiştir. Birinci Rifat Kâhyaoğlu'nun Yılmazı, ikinci Nihal Atlı'nın Tiği, ü - çüncü İrfan Enes'in Tuncası gelmiştir. &. İkinci ilk kurşun koşusu iki üç ya- şındaki yerli yarım kan arap ve halis kan arap erkek ve dişi taylara mah - sus olup 1200 metre mesafesi olan bu koşuya üç tay iştirâk etmiştir. Hamit Özsirkintinin Gazalı birinci, Fevzi Lütfinin güzeli ikinci gelmiştir. Ü- çüncü koşu bucak koşusu idi. Dött ve dâaha yukarı yaştaki yarım kan in- giliz at ve kısraklara mahsus olup me- safesi 2400 metre olan bu koşuya 4 hayvan iştirâk etmiştir. Fahri Altın- ın Andrebüdini birinci Salih Temelin Ceylanı ikinci gene Salih Temelin Mahmuresi üçüncü gelmiştir. Dördüncü koşu handikap koşusu i- di, 4 ve daha yukarı yaştaki halis kan ingiliz at ve kısraklarına mahsus olup mesafesi 2400 metre olan bu koşuya 5 hayvan iştirâk etmiştir. Birinci A- sım Çırpan'ın Dandi'si ikinci Ahmet Atman'ın Özdemir'i üçüncü gene A - sım Çırpan'ın Topru'su gelmiştir. Tokatla içme suyu deposunun demeli alıldı 'Tokat, 1 aa. — Tokat şehir içme suyu deposunun temel atma töreni mülki ve askeri memurların, umumi meclis belediye meclisi âzları parti erkânı ve kalabalık bir halk kütlesi huzuriyle ve sevinç tezahürleri için - de yapılmıştır. Vali ve belediye reisi tarafından söylenen nutuklarda re - jim başarıları ve halkımızın milli Şe- fimiz'e ve büyüklerimize sevgi ve bağ lılığı tebarüz ettirilmiş ve bu işte be- lediyemizin merkezden gördüğü bü -| yük yardım minet ve şükranla anılmış tır. Hazır bulunanlar büfede izaz edi- lerek törene nihayet verilmiştir. #yini üzerine yerine Trabzon Maraş'ta su işleri Maraş, 1 a.a. — Maraş su işleri üze- rinde tetkiler yapmak üzere Maraş'a gelmiş oları mülkiye müfettişlerinden B. Seyfi ve mühendis Memduh yapıl- makta olan su yollarını gözden geçir- mişlerdir. Su işlerinde faaliyet gün - den güne ilerlemektedir. Adanada modern ekmek fabrikası Adana (Hususi) — Ekmek işi A- dana'da modernize edilmiş bir halde- dir. Çünkü şehrin gündelik ihtiyacı olan 20.000 kilo ekmeğin dörtte üçünü imal edecek iki büyük ekmek fabrika sı kuruldu. Bundan dört ay evel köh- ne fırınlarla temin edilen şehrin ek- mek ihtiyacı, bu suretle, artık sıhi, fenni bir şekle girmiş bulunuyor. Ekmek imalâtının bu şekilde teksif edilmesi maliyetin düşmesine ve gı- dalı ekmek imaline imkân bırakmak- tadır. Adan'da ekmek fiyatlarının, bugün kü kalite bozulmadarn 50 - 100 san- tim daha ucuzlatılması meselesi etra- fında alâkadarlarca tetkikler yapıl- maktadır. Bugün Adana'da kilosu 9 kuruşa satılan birinci nevi ekmeğin sekiz ve hattâ yedi kuruşa kadar in- dirilmesi imkân dahilinde olduğunu ldıu işlerle meşğul olanlar söylemekte- ir. Sıvas Kültür Direktörü Sivas, (Hususi) — Kültür direktö - Yü Cemal Gültekinin Antalyaya ta - kültür direktörü Rifat Necdet Evrirher tayin edilmiştir. TUT

Bu sayıdan diğer sayfalar: