KÜUT TTTT Kü TTEERE T ı S Insan ve kullur - Türk muharrirleri, Ankara'da Birinci neşriyat kongresini, ar- kadaşımız Hasan - Âli Yücel, dün açtı. Sergievi'nin salonları, ilk defa olarak, kendilerini, kitabın bütün mahsuller arasında bu en asil ve en değerlisinin emrine vermişlerdi. Hükümetimiz erkânı, diplomatlar ve bilhassa muharrirler, hep hazır bulundular. Biz muharrirler için, en mühim ziyaretçiler, kendimizdik. Her iki imkânı, kabiliyet ve ira - demizin mevcut olması yahut olma- ması tayin edecektir. Devlet, kon- greyi hazırlamakla vazifesini yap - mıştır. Kongreyi muvaffakiyete gö- türecek olan âmillerin, birincisini ki- tabı yazanın, kitabı basanın ve kita- bı satanın biribirini artık anlaması, ikincisini de, kendilerini beıleyıp kta olan kitab'a karşı, şim- İlk defa olarak, toplu bir halde ken- dimizi görebiliyor ve kendimizle kendi imizin ort! konu- dıye kadar borçlandıkları kadirşi- ııulık ve vefayı ödemeleri teşkil e- şuyorduk. Yücel'e yalnız bundan dolayı minnettar kalsak, gene yeri- dir. Hepimiz şunda mutabıkız ki, türk muharriri, kendi şahsiyetini yapmıya, hem en çok muhtaç, hem en çok muktedir olduğu günleri id- râk etmek üzeredir. Romancı, şair, edip, kike; T NN ne olursa olmn, türk ınuhırrın. türk meslek listeleri ortasında, yerini bir &** Bizler ilk neşriyat kongremizi yaparken, dünya muharrirleri, film ve radyoyu da kendilerine kitap ka- dar vasıta yapmak bahsindeki tec- rübelerini bitirmek üzeredirler. Ba- balarımıza ve dedelerimize geri kal- dıkları için türlü serzenişler ve itap- lar tevcih ettiğimiz günlerde, onla- rın hiç suçlu uyılımıyıcıklırı bir ımınzım gecikme'nin, bizler, tek mesulleriyiz. Terı.kh, baş- an önce almağa ve kendini hem sev- kı. leketlerde dolu dizgin iler-| , dirmeğe, hem saydırmağa b dur. Muharririni sevmiyen yahut say- mıyan cemiyet, olgun ve medeni de- ğildir. Okumuyor, okuma ihti duymuyor, kültür gıdası ıılmıyoı-, memleket ve dünya ölçüsünde dü- şünmüyor, demektir. İşte bizler ta- rafından bakınca, eğer değerimizi, hiç bir istihfaf yahut tahrife mey- dan vermeden aynen kabul ve tes- cil ettiremiyorsak, yaptığı malı bir türlü bir ihtiyaç haline koyamıyan lüzumsuz esnaftan ne farkımız ka- hr? Dün, sergievinin salonlarında lemektedir. İşin hazin tarafı, bunu bildiğimiz halde, düne ve bugüne kadar, muharrir ve tahrir, neşir ve tevzi dâvasının henııı ıptıdnı ııfhı.- Günün peşinden Kendi dilimizi kullanalım! Şu sntırlır, bir kaza malmüdür - lüş K NS ı--_ıı-zo"er_ den avlanacak balıkların arttırma - sına ait ilândan alınmıştır: *,.. Göllerinde saydolunacak bil- umum havyarlı ve havyarsız balık- ların hasılâtı saydiyesi rüsüumu maa resmi miri...,, Bu dil bizim dilimiz midir? Ve çok rica ederiz: bu kaza içinde otu- rup da, bu göllerin kenarında balık avlıyacak kaç vatandaş bu dilden anlar? Bugün mekteplerde ihaleyi üs- ,|terme olaark öğrenen yeni yetişen- leri bir tarafa bırakınmız, fakat “a- rabi” okumamış olan hangi liseyi bi- tirmiş maa resmi miri'den bir mâna çıkartabilecektir? Bu kazadaki gölden balık avlıya- cak olanlara, ne üsterme, ne saydiye bir şeyler söyler. Artık hiç olmazsa içinde devlet menfaati, memleket menfaati olan işlerden başlıyarak resmi dil ile halk dilini bağdaştıra- lım: Dıl Kurumu, ancak bütün va- .li v Çök fayda verecek olan işlerden başlıya- rak bu anlaşmazlığı halletse ne ka- dar iyi olurdu. Bu ihtiyaç bazan Büyük Millet Meclisinde bile kendi- larını halled bir ini gö iş ve mebuslarımız ka- Hiç ol on bin muharrir, ya bunu yapmanın yolu- nu bulmalı ve devletinden bu husus- ta lâzım olan yardımı ayak diriye- rek istemeli, yahut gidip köşe ba- şında börek satmalıdır. Türk muharriri, türk fikir dün- yasının bir an önce dülgeri ve ırgadı olmaktan çıkarak bunun mimarı ol- malıdır. Hiç bir milli varlık ve hiç hır milli mudıfıı, muhafaza ve sini larda dil sadeliği istemişlerdir. Yalnız bu sadeliği temin ve anlaya- nmmı çoğaltmak için — değiştirilen maddeler az değildir. Bu işi biraz e- limizi çabuk tutup yapmazsak, bir- kaç seneye kadar-gene bugünkü res- mi dil tâbirini kullanalım - âmiri ita olarak 4 başında bul üniversite mezunu da, maa resmi mi- n'yı, u'pkı köylü vatandaş gibi bir ktır. bizler için bütün dik lek çehreleri, bizden olmıyanlar için de bütün tanıdık imzalar hemen mev- cut ve hazır gibi idi. İnsan, selâmla- &p. ilk arkadaşça ve dostça sözleri ğe vakit bul. du. Bu- gıııı, kongremizde, bu vakti, elbette daha kolay bulacağız. Şunu yalnız hep hatırlıyalım ki, bu kongre bizle- ri ya şahsiyet ve haysiyete götüre- cek yahut bugüne kadarki “tolere” vaziyetimizin biçareliğine ve silikli- ğine, merh iade edecektir. adaf deceği bir fikir olmazsa, bir mevzu sahibi olduğunu iddia edemez. Bu bakımdan da, bi- zim bu kongremiz, bizim kendi işi- miz olmaktan ziyade ve onun çok daha ötesinde, bizim l zin - ileri, deni, b l el ve seviye ıskalasında grado uıhıbı bir Türkiye Cümhuriyetinin işidir. Kongremize, bu kanaatle başlı- yalım ve bu kanaatin verdiği salâhi- yet ve cesaretle bitirelim. Burhan BELGE Neşriyat sergisi Ve kongresi (Başı I. inci sayfada) yandan devlet teşekkülleri, bir yan- dan teşebbüs sahipleri, ve milli te- şekküllerimiz birçok gayret sarfet- mektedirler. Kongre bu gayretleri âhenkleş - tirmekle bazan yanyana aynı mak - sat için sarfedilen emekleri, müva- zilikten çıkararak biribirine elılıye- Mesut ses: Alâkalı makamlar Çukurova'da- ki makineli ziraat için modern trak- törler getirtmeğe karar vermişler.. Türk topraklarının büyük hasreti- nin makine kuveti olduğ anla- mış olmak yeni bir hakikat değil- dir. Fakat bu seferki teşebbüsün ka- yıtsız ve şartsız muvaffak olacağımı, bize, bu işin bir başka hususiyeti an- latıyor: bu traktörlerin tecrübe ola- rak getirtileceğini haber alan bazı köylüler, aralarında "Karar vererek müracaat etmişler ve bu işin ılk ola- rak kendi t klarında y nı utımıgler... Ziraat kongresinde tecrübeli bir mebusumuz, “Köylüye iyice anlata - dığ fikirleri köyde tatbik et- Dün hava bulutlu geçti Dün şehrimizde hava — umumiyetle çok bulutlu geçmiş, rüzgâr şimal gar - biden saniyede 11 metre kadar — hızla esmiştir. Günün en yüksek ısısı 21 de- rece olarak tesbit edilmiştir. Yurtta hava cenup Anıdnlı.ı sunda kapalı, Trakya ve Ege bölgeleri bu - lutlu iştir.. Yirmi dört saat için- bilir. Böylece hem bütçel hem de teşobhıuun sermayeııyle halkın kesesi | flar- dan korunmuş olur. Kongre mevzuları arasında teş- vik büyük yer almakta, mükâfatlar ihdası şekli ve neşriyatı, okumayı teşvik yolları aranmaktadır. Bu yol- da atılmış bazı adımlar yok değil- dir. Maarif Vekâleti yakın yıllara kadar kıymetli bulduğu bazı eser- lerden bir miktar satm alarak yar- dımlar yapıyordu. C. H. Partisi da - ha geçen ay küçük ve büyük mem- leket hikâyeleri için mükâfatlar da- ğıttı. Ayrıca kazanan eserleri bas- i*ııiı da kararlaştırdı. Memleketin neşriyat mevzuundaki ihtiyaçlarını tamamen kavrıyan gü- zide kongre âzası, bütün bu nok- talar üzerinde vazıh kararlar al- makla fikir hayatımıza yeni ufuk - lar açacaklardır. Bu, kendileri için şerefli bir vazife olduğu kadar yurt için de çok hayırlı bir iştir. Kongre- nin hazırlanış şekli bütün bu ıılerııı deki yığ.ışlınn kare metreye biraktık- ları su miktarı Amasya'da 46, Malatya- da 10, Tokat ve Muşta 9, Tosya'da 8, Çorum'da 7, diğer yağış gören yerler- de 1 - 5 kilogram arasındadır. Rüzgâr- lar bütün bölgelerde garp istikame - tinden saniyede en çok 12 metre hızla esmiştir. Yurtta en düşük ısılar sıfırın üstün- de Bolu'da 1 derecedir. En yüksek 1 - sılar İzmir'de 21, Manisa'da 24 dere - cedir. meğe kalkışmayınız, yarıda kalırsı- nız!,, diyordu. Bu seferki hakıkı!ı, kine hakikatini, en çok zamanın zaruretleri olmuştur: kara saban, kulağı radyo sesine, gözü si- nema perdesine, kafası kitaba alış - mağa başlamış olan köylüye huzur verahat veremiyor. Bumesut sesin temposunu hız- laştırmak için elimizden geleni ya - palım: ondan türk topraklarının tam randımanlı istihsal zaferini çı - karabiliriz. KUTAY V Çağrı Adilye ve Tegkılatı Eıasıye encü - lerinden mürel it encü- men, bugün saat 15. 30 da toplanacak - tır. X Milli müdafaa encümeni 2. V. 939 salı gün grup içtimaından sonra toplanacaktır, General Weygand Ankara'da Misafirimiz dün muhtelif ziyaretler yaptı İran Veliahdinin düğün şenlikle- rinde Fransa'yı temsil etmiş olan he- yet reisi general Veygand, berabetin- de mihmandarı genel kurmay istih - barat dairesi reisi albay Baha olduğu halde dün sabah Toros ekspresiyle Ankaraya gelmiş ve istasyonda milli müdafaa vekâleti ordu dairesi Treisi tümgeneral Abdi Pandır, hariciye ve- kâleti birinci daire reis vekili Sedat Zeki Örz, Ankara merkez komutanı albay Demir ve Fransız büyük elçisi Masigli ve elçilik erkânı tarafından karşılanmıştır. Misafirimz dün öğle ve akşam yemeklerini hususi surette yemişlerdir. Bugün genel kurmay başkanı Fevzi Çakmak tarafından şe- refine bir öğle, Fransız büyük elçisi tarafından da bir akşam yemeği ve- rilecek ve bu yemeği bir süvare takip edecektir. General Veygand, öğleden evel Çan kaya'da Cümhurreisi köşküne giderek defteri mahsusu imzalamış, müteaki- ben hariciye vekili Şükrü Saraçoğlu- nu, genel kurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ı, başvekil Dr. Refik Saydam'ı öğleden sonra da Milli mü- dafaa vekili general Naci Tınaz'ı zi- yaret etmiş ve bu ziyaretler iade edil- miştir. (a.a.) İnhisarlar Umum Müdürü İstanbul'da İstanbul, 1 (Telefonla) — Bir hafta danberi Ankara'da bulunan İnhisarlar Umum Müdürü Hamit Taşpınar bu - gün döndü. Umum müdür Ankarada inhisarların yeni büdcesine göre ha - zırlanmış olan kadro şeklini ve inhisar larda yapılması lüzumlu görülen de - ğişikliklere ait projeyi vekâlete tak - dim etmiştir. Dairede yapılacak deği- Dün İstanbul'da yapılan maçtâ ———0 Galatasaraylılâr Feneri 4-1 yendiler Müsait hava şartları altırida cere- yan eden bu maçı seyir için stadyoma beş binden fazla bir kalabalık toplan- mıştı. Fenerbahçe takımı en esaslı o - yuncularından — Hüsamettin, Yaşar, Lebibp, Ali Rıza, Yaşar ve Rebi'den mahrum bir halde, şu kadro ile vazi- yet alıyordu: Nuri — Muzaffer, Saim — Haldun, Aytan, Reşat — Semih, Basri, Naci, Esat, Fikret. Galatasaray takımında;da esas kad- rodan Bedii ve Salâhattin oynamıyor- lardı. Osman — Faruk, Adnan — Musa, Yusuf, Celâl — Necdet, Boduri, Ni- no, Murat, Sarafin. Hakem:: Nuri Bosut. İlk dakikalar: Oyuna fenerliler başladılar. Müsa- vat arzeden oyun dakikalar ilerledikçe Galttasarayın baskısı altına giriyor. Fenerin iki genç ve tecrübesiz müda- fii gene tecrübesiz bir oyuncu olan Haldunun doldurulmadığı gedikten biribiri arkasına akan Galatasaray hü- cumlarını durdurmak için müşkülât çekiyor. 15 inci dakikadan sonra, fenerliler oyuna müsavi bir çehre vermeğe mu- vaffak oldular. Fikret soldan seri inişler yapıyor. İyi bir muavin olan Musa, bugün Fikretin cerbezeli oyu- nu karşısında, âdeta silinmiş gibidir. 20 nci dakikada Necdet güzel bir hücum sürükledi. top ortalandı ve de- marke vaziyette bulunan Murat, sert bir şütle topu ağlara taktı. Fener Canlanıyor: Bu gol fenerlilerin canlandırdı. Müdafaa bütün gayretiyle çalışıyor. Oyun artık Galatasaray yarı sahasın- şikliklere bir ay içinde baş ktır. da oy ktadır. Semih, atak bir o- yunla Ad ortaya iyi n atl * Büyük Könser Sayın Bııycınx İSMET İNÖNÜ'NÜN Yüksek himayelerinde bulunan Yardımseverler cemiyeti menfaatine önümüzdeki cu- martesi akşamı saat yirmi birde Ankara Halkevinde: Kıymetli sanatkârlar Liko A- mor, Zirkin, Edvart Zuck- mayer tarafından çok zen- gin bir konser vilecektir. Biletler, Halkevi Direktörlüğü, Çocuk Esirgeme Kurumu merke- zi, Hasan Ecza Deposu, İstanbul ve Yenişehir Eczanelerinde satıl- maktadır. toplar gönderiyor. Oyun gittikçe hız- lanarak ve l ek 34 üncü da- kî?îfı”îumü%'â%?fr !!ı.?â Dİr atası- na fırlıyan Basri, çizgi üzerinde Ad- nanı atlattı ve topu ortaladı. Naci, yerden gelen topa güzel bir kafa vu - rarak ağlara taktı. Vaziyet beraberlik şekline girince, iki takım da daha canlı oynamıya baş- ladılar. Oyun süratini kaybetti ve ni- hayete kadar bu tempo ile devam etti. Haftaymda iki takım, berabere vazi- yette sahayı terkettiler. İkinci devre: İkinci devrede oyuna galatasaray- hlar başladılar. Necdet sağdan sü- rüklediği topu ortaladı. Nino, yerden bir şütle, daha yarım dakika olmadan ağlara taktı. 13 üncü dakikada Sarafin güzel bir inişi kuvetli bir şütle tamamladı. Top üçüncü defa olarak Fenerin ağların- da. Bu golden sonra fenerliler büsbü- tün bozuldular. Hücüm hattı, tama- men tesadüfi bir oyun oynuyor. Bu- nun neticesi olarak Galatasaray mü- dafası vaziyete mükemmelen hâkim oldu ve oyunun ağırlığı Fener müda- fasının sırtına yüklendi. Fenerliler bu vaziyetten bir türlü sıyrılamadılar. Gene Sarafin, 37 inci dakikada dördüncü golü attı. Oyun bu keşmekeşli vaziyeti mu- Birinci neşriyat sergisi Genç ve gayretli Maarif Vekili- miz Hasan - Âli Yücel'in güzel bir söylevle açtığı zengin neşriyat ser- gisini dün öğleden önce gezdik. Bu serginin raflarında gözümü - zü ve kafamızı doyuran cümhuri - yet eserleri, bize Türkiye'de cahil- muvaffakiyetle başarılacağı ü lik ve ümmilikle mücadele, okuyup vermektedir. yazma bilenleri aydınlatma savaşı- Kemal ÜNAL | nın malzeme ve mühimmat depo- > KM LA sunda bulunduğumuz zan ve guru- Binicilerimiz Romada Yüzbaşı Gürkan alfıncı oldu (Başı 1İ. inci sayfada) yıp ağırlaşması ve 15 zorlu: maniası olması yüzünden çok çetin olan bu müsabakada, altıncılığı alan yüzba - şı Cevat Gürkan'ın parkuru çok beğe- nilmiştir. Diğer türk binicileri mü - sabakaya girmiyerek pistte tecrübe parkurları yapmakla iktifa etmişler - dir. runu veriyordu. Sağdatn sola yazan, irfan ve kül - tür kaynağı olarak kendisine şar - kın köhne ve günü geçmiş kara kıp- Uurnar Bu başatısındın dolayı Maarif Vekilimizi yı bir borç biliriz. T. İ. Ev kadınlığı münakaşası doiayıs.Yiel Ressam Çallı İbrahim, bund. TUULGUR —Kıdmlımı yıılıulı ökçeli hafaza ederek sonuna kadar geldi ve galatasaraylılar sahadan 4-1 galip çık- tılar. Bu netice, oyunun cereyan şekline nazarı tabiidir. (a.a.) Müessif bir kaza (Başı 1 inci sayfada) İki tayyaremiz mecburi iniş yaptı Tayyarecilerin Tebriz'de toplanma- ları ve hava müsait olduğu takdirde tekrar uçarak memlekete avdet etme- leri mukarrerdir. Harbiye Vezirliği ile Türkiye Bü- yük Elçiliği arasında tayyarecileri - mize azami yardım gösterilmesi için temaslar yapılmaktadır. Tayyarelerimizden ikisi mecburi iniş neticesinde kazaya uğramış ve her biri mürettebatından birini maal- esef şehit vermiştir. Diğer mürettebat sıhattedir, Kardeş memleketin candan alâkası Tahran, 1 a.a. — Anadolu ajansının hususi muhabiri bildiriyor; Tayyarelerimizin memlekete dön - mek üzere cumartesi gunü uçuçlırı bi d. iki tayyaret ş ile neticel ve h garkeden müessif kaza karşısında dost ve kardeş İran çok candan alâka göstermiş ve bu acımızı samimi ve iç- ten paylaşmıştır. Müessif kazanın ve iki tayyareci - mizin şehadetinin tahakkuku üzerine dün sabah hariciye veziri ÂAlâm, türk heyetinin misafir bulunduğu konağa gelerek heyetimiz reisi Ali Râna Tar « han'a ve türk heyetine âlâhazreti hü- mayün Şehinşah ve İran hükümeti a- dına taziyede bulunmuştur. Tâziyeler Hariciye ve:itı. kanı ve Hâava tine ve Örgeneral Kâzım Urbay a ay- rıca taziyede bulunmuşlardır. Hari - ciye Veziri Âlâm, büyük elçiliğe de giderek büyük elçiyi Şehinşah ve hü- kümet namına taziye etmiştir. Başvekil Cem, büyük elçimiz Enis Akaygen'e hükümetin taziyelerini bil diren bir mektup göndermiştir. Af- gan Hariciye —Vezirir Afganistanın Tahran büyük elçisi ve Afganistanın Moskova büyük elçisi sabık Ankara büyük elçisi Sultan Ahmen Han da berayi taziye heyeti ve büyük elçili - ği ziyaret etmişlerdir. İrak heyeti ve Irak elçiliği erkânı da berayi taziye büyük elçiliğimizi ziyaret etmişlerdir. Afg heyeti i sebe- biyle Saadâbat pıktı mümessillerine vereceği öğle ziyafetinden feragat et miştir. İran parlâmentosunda hariciye nazırı bir nutuk verdi Tahran, 1 a.a, — Anadolu ajansının hususi muhabiri bildiriyor: Parlâ dünkü topl. da Hariciye Veziri Alâm, Afganis - tanla ixnzılanmış' poıta ve telsiz mü - betleri muk leri ile Kil- mand sularının takıımı konvanııyo- nunun müzakeresi betiyle be- yanatta bulunarak, bunların son anlaş maları teşkil eylediğini bildirmiş ve iki devlet arasında muallakta hiç bir le kal: ş olduğunu tebarüz et nakline lüzum görülmüştür. Gene arzoya dair! Bıı- aralık argo kelimelerinin te dilinde kullanıl lehin- de yazı yızınlır olmuştu. Bir kı- sım muharrirler de aleyhinde bu- lundular. Neticede gazete dilin- de belli başlı bir değişiklik olma- dı, herkes gene dilediği, bıl iği ve landığı gibi y z giy ünabtr: de- miş. Birkaç gün sonra o vâzı dinli- etti idi. kE Geçenlerde bir kadın muhar- izin yazdığı bir fıkraya argo C) yen tten birisi sokakta ho- caya rastgelince demiş ki : — Hocafendi, sizin h gör- bir hayli sene önce mehtaplı bir lı kitaplarını seçen Osmanlı reji: nin asırlarda yapamadığını genç cümhuriyet maarifi on beş sene içinde başarmıştır. Bu koöngre ve bu sergi, on yıllık kültür mahsullerimizin canlı bir ka- rargâhı olduğu kadar,türk kültür, düm; ayağında yüksek ökçeli is- lehçesinden bir başlık koyduğuna işaret etmiştim. Evelki gün gene İstanbul ga- tirdikten sonra Saadâbat paktı hak - kında ezcümle demiştir ki: Saadâbat devletleri arasındaki görüş birliği “— Saadâbat paktı devletleriyle mü zakere edilen bütün meselelerin tam bir fikir beraberliğiyle neticelendiğini sizlere bildirmekle bahtiyarım, Tür - kiye ile hudut tahdidi işi geçen sene bitirilmiş ve bu husustaki mukavele - ler imzalanmıştır. Bu sene de Afga- nistanla olan hudut tahdidi sona er - dirilmiştir. Irak'la hudut tâahdidi ko- misyonları da halen çalışmaktadır. I- rık'la, Türkiye ve Afganistan'la im- Kh adat ÜĞ BEL vnta « de bir iki arkadaşiyle birlikte — karpin vardı! zetelerinden birisinde yaşlı, başlı, Buyııkndı ıçıl(lıı.rmd.ı dolaşırken Bunun üzerine müşkül ki eski devirde ehemiyetli vazifeler- aya bakarak: de kalan hocanın verdiği cevap — de bulundul sonra tecili- — Ah, demiş, siz bu dakikada — şu olmuş: ğe ve muharrirliğe başlamış bir benim — duydukl duy İ — Haspaya yakışır! üstadın bir fıl Fti şu kendinizi kaldırır, d atardı- e cümleye rastladım: nız! - “Kulağımız kirişte, gözümüz Arkadaşl h Kendisi yüksek tahsil görme- — siyasi ufuklarda, elimiz kendi işi- yazı, edebiyat, fikir ad: ının da bir araya toplanmasına vesile verdi. Dün sergievinde açılan birinci neşriyat sergisinden koltuklarında bir paket dolusu “fikir - kirası” ile çıkanlar, hiç şüphesiz, okumak iş - tihalarının bir kat daha artmıs ol - duğunu hissediyorlardı. — Peki, demişler, öyle ise sen kendini kaldırıp atı ! Çallı'nın cevabı şu olmuş: — Yooo! siz bana bakmayı- nız! * Hocanın birisi camide vâze- sine rağmen pek iyi bir ev hanı- mı, mükemmel bir anne olan bir kadın muharririmizin üniversite kızlarının aynı zamanda ev kadı- nı olmak hususunda gösterdikle- ri arzuyu doğru bulmaması üze- rinedir ki yukarıki iki hikâyenin mizde olmalı.,, “Kulağımız kirişte,, tastamam bir argo tabiri olduğuna göre, bu kör olmıyası lehçe, acaba, sinsi sinsi bu kadar ağır başlı muhar- rirlerin üslübuna kadar nüfuza mı başladı? Ne dersiniz? hedeler imzalanacaktır. Gittikçe artan dostluk Saadâbat paktı konseyinin bu defa Tahran'da yapılan toplantısı samimi bir dostluk havası içinde vukua gel - miş ve tam bir antantla neticelenmiş- tir. Saadâbat paktının mesut nzticeleri- ni yeniden izaha muhtaç görmüyorum. Bu paktın imzasındanberi vaziülim - zalar arasındaki dostluk ve iyi antant sürette fazlalaşmakta de - vam eylemiş ve bütün münaziünfih meseleler müşterek menfaatler lehi - ne halledilmiştir.,, vt