27 Ocak 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İI-T-İBE AVUKATLIK KANUNU LÂYİHASI MÜNASEBETİLE Avukatların hak ve vazifeleri nelerdir ? Avukat ihtilâfların halline ve aynı zamanda hukukun devamlı şekilde inkişafına hizmet eder —. Avukatlığın bir devlet memuriyeti haline ifrağı ve avukatların vazifeleri- ni hâkimler gibi maaş mukabilinde görmeleri muhtelif yerlerde tecrübe e- dilmiş bir sistemdir. Baronun yaptığı sui istimaller Prusya kıralı ikinci Fre- deriği âvukatlar mesleğinin ilgasına sevketmişti. Bir kararname ücretli a- vukat istihdamını men etmiş bunun ye- rine maaş mukabilinde vazife gören ve taraflara meccanen hizmet etmekle mükellef bulunan kanuni müşavirler i- kame eylemişti. Kıralın bu memurları vazifeleri devam ettikçe mafevklerine bir asker disipliniyle bağlı bulunuyor- lardı. Aynı tarihlerde avukatlar İspan- yada kıral, Avusturyada imparator ta- rafından tayin edilirdi. Birinci Nikola “Ben çar oldukça Rusyada avukata ih- tiyaç olmıyacaktır” diyordu. Sovyet Rusya 30. Teşrinieevl. 1914 tarihinde avukatlığın tamamen serbest olarak ic- rası sisteminden, onun, tam zıddı olan devletin aylıklı memuru sistemine geçmişti. Bu usulün esas gayesi hiç şüphesiz avukatların davâyı uzatmak- taki menfaatlerini kaldırmak, her tür- lü tavik ve tehir yollarını -kapamaktı. Fakat bu maksad hiç bir yerde filen ta- hakkuk edemedi. Hükümetten aylık alan bir avukat, tarafların seçmiş oldu- ğu avukatın gösterdiği gayret ve me- haretle çalışmıyordu; ve bilhassa, da- vâcı, işini muayyen bir avukata tevdi mecburiyetinde kaldığından, kendisi- nin itimadını kazanmış her hangi bir şahsa müracaat imkânını bulamıyordu. Bu usul, en son tatbik edildiği Sovyet Rusyada geniş sui istimallere yol aç- tı; müdafilerin büyük ekseriyeti irti- kâb ve ihtilâstan maznun olarak mah- kemeye sevkedildiler. Bunlardan bir kısmı idam diğerleri hapis cezasına mahküm oldular. Bunnu üzerine bu sistem 920 senesinde ilga edilerek ad- liyede müdafaa vazifeleri meslek, kül- tür veyahut şahsi vasıfları bu vazife- yi icraya müsait olanlar tarafından ifa edilen'bir âmme hizmeti haline ifrağ edildi. Bu suretle avukatlık vazifeleri mahiyet ve icabının memurlukla telif kabul etmediği bir defa daha teyyüd etmiş oldu. Avukatlığın tam manasiyle bir ser- best meslek halinde tanzimi, gerek meslek müntesiplerinin ve gerek mes- leki teşekküllerin muayyen haller hari cinde adli otoritenin devamlı muraka- besinden azade tutulmasını veya bu murakebenin asgari hadde indirilmesi- ni icab ettirir. Bu usul, adli teşkilâtı- mızın dayandığı esas prensiplere uy- gun düşmez. Kaldı ki “her baro levha- sına hâkimdir” düsturu artık önceden bu sistemi kabul etmiş olan yerlerde bile mahalli tatbik bulunmamaktadır. Projenin takib ettiği sistemde avu- katlığın mümeyyiz vasfı bir âmme hiz- metinin ifası maksadiyle tesis edilmiş olmasıdır ki, o da, adâletin tedviridir. Mesleki kaidelerin esası, işte hep bu tedviri adâlet icablarına dayanır. A- vukatların şahsi menfaatları bu kaide- lerin teşekkül etmesine tamamiyle ya- bancıdır. Müvekkilin şahsi menfaati de mesleki vazifelerin hududunu çiz- mez, Çünkü hasım olan tarafların aynı derecede himayeye lâyik menfaatleri vardır. Bu bakımdan lâyiha avukatlı- ğt âmme hizmeti mahiyetinde bir mes- lek addetmiş ve avukatların bilgi ve tecrübelerinin adâlet hizmetine tahsi- sini mesleğe gaye olarak göstermiştir. Bir yandan müdafaa vazifelerinin hakkiyle ifasına öte yandan tarafların menfaat, haysiyet ve talilerini ellerin- de tutanların ilmi ve ahlaki vasıfları- na verilen ehemiyet projedeki sistemin belkemiğini teşkil eder. Bu esastan mülhem olarak tanzim kılınan lâyiha ilk önce İstanbul barosu mecmuasın- da neşredilmişı bir müddet sonra An- karada bâaro mümessillerinden müte- şekkil bir kongrenin tetkikine arzolun- muştu. Kongreye iştirak eden baro mü- messilleriyle adliye vekâleti arasında lâyihanın ana prensipleri bakımından esaslı bir ihtilâf kaydedilmemiştir. Al- tı maddenin tadili hakkında yapılan bazı teklifler lâyihanın umumi siste- mine halel vermiyecek mahiyettedir. Bu tekliflerin birincisi avukatlığa ma- ni teşkil eden ceza mahkümiyetlerine mütedairdir. Kongrede cereyan eden müzakere sonunda “şeref ve haysiyeti muhil bir suçtan veya aşağı haddi bir, yukarı haddi beş seneden az olmıyan hapis cezasını müstelzim bir cürümden dolayı mahküm olanlar “fıkrası yeri- ne” şeref ve haysiyeti muhil bir suçtan veya aaşğı haddi bir seneden, yukarı haddi beş seneden fazla hapis veya a- ğır hapis cezasını müstelzim bir cü- rümden dolayı mahküm olanlar staj- yer veya avukat olmaktan memnudur- lar. Şu kadar ki gayri kasdi cürümler- | | den veya cezayı hafifleten sebeblerin vücudiyle birlikte kasdi cürümlerden biriyle mahküm olanların bu mahkü- miyetinin stajyer veya avukat olmaya mani olup olmadığına disiplin mecli- si tarafından karar verilir..” Fıkrası ikame edilmiştir. Buradaki en esaslı fark kasdi olmayan cürümlerle cezayı hafifleten sebeblerin mevcudiyeti ha- linde disiplin meclisine verilmiş olan takdir hakkıdır. Mesleğe nihayet ve- ren hallerde avukatlar için hâkimler- den farklı bir mahkümiyet mikdarının esas tutulması avukatların daimi bir mücadele halinde bulunmaları ve bu yüzlen diğer mesleklerde olmayan teh- likelerle yanyana yaşamalarından mü- tevellittir. Bittabi şeref ve naysiyeti muhil suçlarda böyle bir tefrik yapıl- masına mahal yoktur. 2 — Avukatlıkla içtimar caiz olan va- zife ve meşgaleler arasına hakemlik, likidatörlik, kaza mercilerinin veya ad- li bir dairenin verdiği her hangi bir va- zife ve hizmet, anonim ve kooperatif şirketleri, meclisi idare azalıkiarı ve murakipliği ve hayır ve ilim müessese- leri reis ve azalıkları da kongre tara- fından ilâve edilmiştir. 3 — Kötü düşünce ile yapılan temyiz taleblerine mani olmak maksadiyle vaz edilmiş olan hükümler yerine aşa- gıdaki maddelerin ikamesi kezalik bu kongre sırasında kararlaştırılan husus- lardandır. Madde: 45 — Temyiz mahkemesin- fişi bulunur. Davâyı temyiz eden avu- katın bu fişine hukuk usulü muhake- meleri kanununun 444 üncü maddesi- nin tatbik edildiği hallerde ceza işare- ti konulur. Bu hüküm tashihi karar taleblerin- de de caridir. Temyiz mahkemesi birinci ve ikinci reisleri bu fişlere esas olacak malüma- tı hazırlamakla mükelleftir. Madde: 64 — Kötü düşünce ile tem- yiz yapan avukat hakkında temyiz mahkemesi hukuk usulü muhakemeleri k 444 üncü madedsi hükmü- nü tatbik etmekle beraber keyfiyeti a- vukatın mensub olduğu baroya da bil- dirir, İki yıl içinde beş defa bu cezaya uğ- rayan avukat iki sene müddetle temyiz arzuhal ve lâyihası yazmaktan ve tem- yiz mahlı inde duruşmadan mem- nudur. Bir evelki fıkrada yazılı halin teker- rürü temyiz mahkemesinde avukatlık yapmak hakkının izaasını muciptir. Şu kadar ki bu cezaya bir senede üç defa uğramış olanlar hakkında hiç bir mu- amele tatbik edilmemesi doğru görül- mediğinden bir yıl içinde üç defa ceza gören avukatların da aynı memnuiyete tabi tutulmaları vekâletçe muvafık gö- rülmüştür. Vazife sırasında veya ifa ettiği vazi- feden dolayı bir avukat aleyhinde işle- nen suçlara dair olan 48 ve 49 uncu maddeler baro mümessillerinin de iş- tirakiyle yapılmış olan tetkikler neti- cesinde ilâve edilmiştir. Bundan başka avukat ücretlerine mütedair olan 130 ve 131 inci madde- lerle meslek sigortası hakkındaki hü- kümler bu tadilât meyanındadır. Avukatların hak ve vazifeleri Ayvukatların âmme hizmeti mahiye- tinde bir meslek icra etmelerinin en bariz neticesi muayyen bazı hak ve va- zifeleri tevlid etmesidir. Davâların ih- zar ve müdafaası bu vazifelerin ifası ve bu hakların istimalini tazammun etme- dikçe adâlete kusurlu bir şekilde hiz- met edilmiş olur, Kanun projesi, bu ba- kımdan avukatlığa aid vazifelerin bir kısmını muhtelif maddelerde tesbit et- miş bunların en ehemiyetli olanlarını umumi şekilde ifade eylemiştir. Çünkü şeref ve nezahete taallük eden kaideler metin halinde toplanmağa müsait değil- dir. Onlar hiç şüphesiz faziletli i ların vicdanına hâk edilmişlerdir. Burada bunları izahtan maksadımız yeni pro- jenin hedef tuttuğu meslek zihniyeti- ni tebarüz ettirmekten ibarettir. Çiçero- n'un dediği gibi fıtri birer kanun olan ahlâk kaidelerini kendiliğinden temes- sül edemiyenler onları bu zihniyetin tesirı altında öğrenirler. Türk avukat- larının büyük ekseriyeti kendi samimi duygularını bu husustaki telkinlere tercih edecektir. de baroda kayıdlı olan her avukatın bir |- Denizliden genel bir görünüş Yurddan resimler BİBLİYOGRAFYA M. T. A. nın son sayısı Filistin Üniversitesi, Maden tetkik ve arama enstitüsüne bir mektub yaz- mış ve enstitünün Türkiyenin yeraltı servetlerinin hali ve istikbalini anlatan mecmuasından tam bir seri istemiştir. Mektubta şu satırlar vardır; “— Bu e- sere, hayran kaldık. Sizi tebrik ederiz,, Maden tetkik ve arama enstitüsünün üç scncdenberi çrkardığı motmua için dünyanın dört tarafından buna benzer takdir ve tebrikler gelmiştir. Bir çok memleketler, onu örnek olarak almış- lar; aynen tatbik etmişler, benzerlerini çıkarmışlar, benzemeye çalışmışlardır. Bir davâ, bir mevzu, bir mesele nasıl millete maledilir ve nasıl ahlâk haline getirilir ? Bir tabiat güzelliğini anla- tan şaheseri, bir çok vesilelerle ve bil- hassa onun anlattığı mevzula karşı kar- M.T. A. mecmuası da, yurd toprakla- rının — her hangi bir parçası üzerinde yeraltını anlamak tecessüs ve itiyadını veriyor. Bu itiyad, yeni ve müreffeh Türkiyeyi kuracak hazinenin anahtarı demektir. * * & M-T. A. nın son sayısını görmenizi bilhassa tavsiye ederiz. Derginin bu sayısı, türk madenciliğinin 937 yılın- daki büyük başarılarını; mükemmel bir teknik, nefis bir baskı ve örnek olacak bir zevk içinde türk milletine sunmak- tadır. Mecmuanın ilk sayfasında Celâl Bayar'ın, evlerimizi süsleyecek kadar güzel bir resmi vardır. Şakir Kesebirin seçilmiş bir fotografı onu takib ediyor. İlk yazı “Türkiye Cumhuriyeti Ma- denciliği,, ismini taşımaktadır. Hazır- lanan programla aydın talii belirtilen yeraltı servetlerimizin bize getireceği refahla kendimizi başbaşa buluyort gi- biyiz. Umum maden durumu bahsinde Türkiye madenlerinin istihsal miktar- larının doğru rakamları hepimizi se- vindirebilir. Bu yazıyı takib eden 937 de dünya madenciliği etüdü, enternas- yonal ekonomilerin temel direği olan madenciliğin bütün bir yıl içinde ve bütün cihanda akışını, tesirlerini ve bugünün neticelerine dayanarak yarı- nını tayin eden bu yazı, bilhassa entre- sandır. Dördüncü yazısında enstitü bize bir yılının teknik blânçosunu veriyor: Türkiyenin hangi köşesine kazma vu- ruldu? Yurdun neresinde toprağın al- tını örten sır perdesi kaldırıldı? Bütün maden isimlerinin geçid resmi içinde bunlara ancak bir sinema perdesinde olduğu kadar süratle bakabiliyoruz: Çünkü o kadar çok, renkli ve dolgun- dur. Araştırmaları gösteren beş renkli haritadan güzel yurdumuzun en doğru çizilmiş ve nefis basılmış hart: ları olarak her yerde faydalanabilirs niz. Bu beş harta, toprak altının ayna: gibidir. “Maden sahalarının tahdidi,, yazı sında madenciliğin mevzuatla olan mü- nasebetleri tetkik edilmektedir. Fotogrametri şubesinin Türkiye'de şıya geldiğiniz zaman hatırlamak gibi, y mekte olan birçok bina. betonarme köprü yapılmıştır. Çorum hararetli bir ınşa çalışması içinde Mekteb, hastahane ve cezaeyvi binalarının birinci katları bitti Çorum (Hususi) — Şehrimizde bayındırlık çalışmaları muh- telif istikametlerde ilerlemektedir. Bilhassa îar şehrin çehresinde yapmaktadır. 1937 çalışma mevsiminde vilâyetimizde üç büyük Ahrimizd vülren|. İ;îıysğı zırpdeğişikfiıı Bundan başka birçok betonar- me menfezler yapılmıştır. Bu müddet içinde 15 kilometre u- zunluğunda yol yapılmış 40 ki- lometrelik yol da tamir edilmiş- tir. Şehrimizde bir de orta okul bina- sı yapılmaktadır. Bu bina 64 bin lira- ya çıkacaktır. Binanın bodrum ve bi. rinci kat inşaatı bitmiş, bu kısımlara 27 bin lira sarfedilmiştir. Binanın di- ğer kısımları da müteahhide verilmiş- tir. Vilâyet hastahanesine ilâve edilen pavyonun inşaatı da ilerlemiştir. Bi- nanın bodrum ve birinci katı bitmiş- tir. Büyük ilâve pavyonu 50 bin İira- ya malolacaktır. Bu pavyon bittikten sonra memleket hastahanesi bütün fenni tesisatı, konforu ile yurdun mo- dern hastahanelerinden biri haline ge lecektir. Yapısına başlanan Cezaevinin de 14 aylık çocuk pirzola yermi ? İzmir (Hususi) — Şapkacı Ceb- bar adında bir adamın 14 aylık çocu- ğu, yemek masasında bir pirzola ke- miğini yutmuş, kemiği yalarken bo- ğazma kaçırmıştır. Kemik çocuğun boğazına tıkanmıştır. Memleket has. tahanesinde ameliyat yapılmış ise de yavru kurtarılamamıştır. Sivasta halkevi Sıvas (Hususi) — 100 bin lira har- canarak yeni ve modern bir Halkevi binası yapılacaktır. Yeni evin salonu 1000 kişi alacaktır. Halkevinin şimdi- ki binası belediye dairesi olarak kul- lanılacaktır. Bir adam Bir hiç yüzünden kardeşlerini öldürdü | Ilgın (Hususi) — Kazamıza bağ-l H IÇARUIgüll KUyYUUUC Ü DALia Vasaaci gel bir adam iki kardeşini birden öldür- müştür. Hâdise şudur: Mevlüd, Hasan ve Âşir üç kardeş bir evde oturup sakin bif hayat geçirmektedirler. Bunlardan Hasan bir hayvan otlatmak mesele- sinden Âşirin karısına bir tokat at- mıştır. Âşir, Mevlüde yaptığı hares ketin çok çirkin olduğunu söyle. mek istemiş fakat —Mevlüâ ta- bancasını çekerek Âşiri yaralamıştır. Tabanca sesine koşan Hasan da Mev- lüdün kurşunlariyle yere serilmiştir. Talisiz kardaşlardan biri oracıkta bi- ri de tedavi için gönderildiği hasta- hanede ölmüştür. Mevlüd yakalar. mıştır. isminde Konyada kültürpark Konya (Hususi) — Şehrimize Zin- dankalede inşa edilecek olan kültür park sahasında hazırlıklara başlan- mıştır. bodrum kısmı yarıya gelmiştir. Kışın bastırmasiyle bütün faaliyetini dur- durmuş olan nafıamız bu tatilden is- tifade ederek bir çavuş ve müteahhid kursları açmıştır. Kurslara 90 na ya- kın yurddaş devam etmektedir. Halkevi namına alınan son sistem büyük radyo makinesinden nuna ve şehrin iki büyük meydanına konuları hoparlörler vasıtasiyle ajans ev salo- ve bütün radyo neşriyatından halkın edil- miştir, Hususi muhasebe namına mü- bayaa ve celbedilmiş olan sesli film makinasile de halkın eğlence ihtiya. cı bir derece temin edilmiş olmakta- dır. Eğlenceye susamış bulunan hal- kın bu arzusunu tatmin için vilâyet- çe getirilen filmler halka bedava gös- terilmektedir. Kış programını, her şubesinde de- ğerli bir muvaffakıyetle tatbik eden şehrimiz halkevi müzik kolunda bu yıl yetiştirdiği gençler tarafından hafta içinde çok muvaffakıyetli bir konser verilmiştir. azami surette istifadesi temin Aydın, (Hususi) — Aydın Halk- evi kitabsarayı gün geçtikçe zengin- leşmekte ve Aydında mühim bir ihti. yacı karşılamaktadır. Bilhassa bu yıl gençlerin ilgileri çok artmıştır. Mek- tebinden çıkan orta okullular kitabsa- uknatısi inhiraflarına dair bir yazısı, tonguldak intibalarından İhsaniye o- cağında ekib tesisatı, tabil elektrik ce- reyanlarından istifada ve zengin bir | dökümantosyon kısmı... Benzerleri içinde örgek olmak hak- kını kazanan bu eserle hepimiz övüne- biliriz. rayda toplanmakta ve gece de burada ders yapmaktadırlar. Kitabsarayda kitab sayısı 2645 i bulmuştur. Kitablar tasnif edilmiş ve talimatına göre fişleri dol- durulmuştur. Kitabsarayda — henüz cildlettirilmeyen 3583 tane muhtelif mecmua ve beş yıllık muhtelif gazete Aydın halkevi kütüphanesi Kütüphaneden bir görünüş koleksiyonları vardır. 937 yılında kitabsaraya 479 kitab gelmiştir. Kitabsaraya, Ulus, İstan” bul, İzmir ve bif çok vilâyet gazetele* | riyle 54 muhtelif dergi gelmektedir" Kitabsaraya 937 yılında 15216 kişi ge“ lerek kitab, dergi ve gazete okumuş” tur. Kitabsaray ve yayın şubesi şim” | diye kadar beşi Halkevinde verilefi konferanslar, dördü zirai ve biri d€ Halkevi çalışmalarını gösteren dergi olmak üzere on eser bastırmış ayrıcâ Aydın tarihinin birinci cildini d€ bastırmıştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: