Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
D"Ü Ş ÜN'Ü ŞILOETR. Tirserrei Kabahat pedagoji sisteminde mi ? Son larda, öğret!: lere karşı kendi talebeleri tarafından ya- pılan tecavüz hâdiselerinin dikkate değer bir şekilde çoğalması, maarif hayatımızda tatbik edilen pedagoji sistemine karşı bir kampanya açıl- masına sebebiyet verdi: Talebelerin cüretkâr ve çirkin hareketlerin- den bu sistemin tesis ettiği maddi cezasızlık usulü mesul tutulmak iste- niyor. Ortada bir dert bulunduğu ve mesul arandığı zaman, göze her ;eyde:ı önce zahiri sebeblerin çarpması pek tabii görülebilir. Ancak bu zahiri bebl bizi, hükümlerimizi derhal ve katiyetle vermeye ace- le ettirmemelidir Evvelâ, unutmamalıyız ki, bahse mevzu olan silâhlı tecavüz hâdisele- ri, mekteb disiplininin vereceği hafif cezaların hududunu aşarak ceza ka- nunumuzun mueyyıdelenne dayanan hareketlerdir. Şu halde, böyle bir harekete teşebbi kalacaklarını hatırlarına getirme- lerine imkân olmadığı ve mekteb disiplinini takviye için koyacağmız müeyyidelerin, daha ağır cezaları bile göze almaktan çekinmiyen tale- beye karşı bir tesiri görülemiyeceği aşikâr değil midir ? Son tecavüz hâdiseleri faillerinin ekserisi cinayetlerini işledikten son- ra kendi hayatlarına nihayet vermye de teşebbüs etmişlerdir. Bu kadar büyük bir kararı vermek iktidar vo ceuretım kendisinde bulan çocuğu her hangi maddi bir çevirebileceğini nasıl hatırınıza getirirsiniz? Görülüyor ki, derdm kökü çok daha derinlerdedir, ve an- cak, hâdiseler üzerinde derinleştirilecek bir anket bizi daha esaslı hü- in 4 t & kümlere götürebilir. Vakaların ekserisinde anormal bir muhitin beslediği anormal ruhlu L S d kar . ŞEK S DA ç 'a mahsus ileri sürülebilir. Fıkıt anormal ço- culılır için pedagojinin Imıuzı terbıye b çerçevesi içinde, d ideleri vardır ve bunl , normal ne ş LLRA, olursa olsun, ıslâh etmek pek kolıy mümkün olmasa gerektir, Tahsil çerç sosyal büny ül seyriyle mütenasib olmıyan bir süratle genişlemesi de, derdin tebarüzünde rol oynamış ola- bilir. Düne kadar münhasıran sokağın yetı;tırıp terbiye ettiği bir çok çocukların, mekteb muhitiyle t d g d bazt sar: lar olma- 81 zaruriydi. Derd meydandadır, fakat devasının sanıldığı kadar basit olduğunu sanmıyorum, Her halde mektebl izde falâka BT tekrar tesis e- derek kendimizi medeni dünyaya gülünç etmemizi istemezsiniz. YAŞAR NABİ da şu beyanatta bulunmuştur: “— Şark tütünleri hakkında müstahsil memleketler arasında bir anlaşma yaparak müştereken hareket etmek ve tütünlerin da- ha iyi bir fiatla satılmasını temin etmek fikri ikinci balkan konfe- ransında ortaya atılmıştı. Üç memleket arasında bir tütün ofisi teşkil etmek suretiyle dahilde ve hariçte tütünlerin gerek ıslâhı, ge- rek satılması çarelerinin araştırılma- sı, o zamanki teklifler arasındadır. Türün ofisi projesi Bu teklifler üzerinde 932 ve 933 senelerinde iki defa delegeler topla- narak müzakerelerde bulunmuşlardır. 933 ün mesaisi bu defa üzakere Sark tütünleri konferansı dün çalışmalarıni bitirdi B. Hasan Sakanın yapılan işler hakkındaki beyanatı İstanbul, 26 (Telefonla) — Şark tütünleri konferansı çalış- malarını hıtırmış ve dağılmıştır. Konferans reisi ve Trabzon me- busu B. Hasan Saka konferansın mesaisi ve alıman karar hakkın- de bir defa Sofya, Atina ve İstanbul. da toplanarak umumt konseyi yapa- cak ve bu umumi konsey alınacak ted birleri, hareket tarzlariyle tayin ede- cek ve bu tedbirlerin tatbik edilmesi- ni kendi hükümetinden istiyecektir. Bulgar delegasyonunun takındığı tavır Milli konseylerin ve umumi konse- yin mesai tarzına ve salâhiyetlerine aid projede ayrıca bir nizamname tanzimi de düşünülmüştür. Bu nizamname şim- diye kadar derpiş ettiğimiz ofis proje- si yerine kaim olacaktı. Maalesef bulgar arkadaşlarımız bu şekilde bir müşte- rek faaliyet esasına da girişmek için talimat almadıkl ve konferansın mevzuu yapmak istediğimiz tütün o- fisinin statüsünü vücuda getirdi. 933 denberi dünya piyasalarında cereyan eden ahval, müşterek bir fa- aliyete geçilmesine mani oldu. Dün- ya istihlâk piyasalarında şark tütün- lerinin senevi satışı 120 . 130 milyon arasındadır. Bu mikdar dünya istih- lâkinin ancak yüzde 6-7 sini teşkil e- der. Müşterek hareket fikri Sürüm imkânı bulunduğu takdir- de bu mikdarın iki misline çıkınl- temin edecek arazi ve Maliye tayin ve terfileri Maliye Bakanlığının muhtelif u- mum müdürlüklerinde yeniden bazı nakil, terfi ve tayinler yapılmıştır: Büdce ve mali kontrol ikinci mü- meyyiz namzedi BB. Şinasi Taber büdce ve mali kontrol birinci mümey- yizliğine, Şarkikaraağaç varidat me - muru Arif Te'in Eşme malmudurlü- Yüksek bir hayır eseri Mühendis-müteahhid Abdurrahman Naci Demirağın Divrikide bir hasta- hane yaptırmak üzere olduğunu dünkü nüshamızda yazmıştık. Haber aldığı- mıza göre en son usüller düşünülerek yapılmış olan proje Sıhiye bakanlığımız ca tasdik edilmiştir. Hastahane için Abdurrahman Naci Demirağ istasyon- ğüne, birinci — vade tü be kâtibi Ömer Öztüp, birinci kolor- du muhasebe kâtibliğine, birinci kol- ordu muhasebe kâtibi Vehbi, birinci piyade tümeni muhasebeciliğine, mu- hasebat umum müdürlüğü daktilosu Bayan Memnune yerinde bir derece terfi, Kırklareli muhasebe müdürü Hulüsi Sönmez Zonguldak muhasebe müdürlüğüne, Zonguldak muhasebe müdürü B. Şevki Öndür Kocaeli mu- hasebe müdürlüğüne, İstanbul tahsil kontrol memuru Abdülkadir Erol İs- tanbul varidat memurluğuna, İzmir muamele vergisi hesab mütehassısı Mehmed Ali Adolan İzmir muamele heyeti hesab mütehassıslığına, açık- tan Ali Galib Ertürk muntazam borç- lar umum müdürlüğü muvakkat müs- tahdemliğine, Zonguldak tahsilât kon trol memuru B. Şahab Demren Zon- guldak tahsilât kontrol memurluğu- na, Hocapaşa maliye şubesi icra me- muru Selim Sırrı Ayber levazım mü. dürlüğü birinci mümeyyizliğine, le- vazım müdürlüğü memuru İbrahim Aydın levazım ikinci mümeyyizliği- ne, İstanbul evrakr matbua anbarı memuru B. Hüseyin Talay yerinde bir derece terfi, nakil ve tayin edil- mişlerdir. Ş. Karahisar'da hava tehlike- sinden korunma kursları Şarkikarahisar, 26 (A.A.) — Halk- evinde hava tehlikesine karşı korun- ma çarelerini öğreten bir kurs açıl- mıştır. Hükümet doktoru Mehmed Baran Halkevinde toplanan şehirli ve köylü bir kalabalık önünde hava tehlikesinden korunma çareleri ve çeşitli zehirli gazlar hakkında alâka ile takib edilen bir konferans vermiş- tir. 5 kuruşla Aç bir çocuğu doyurabilirsiniz Çocuk Esirgeme Kurumu Genel merkezi her sene olduğu gibi bu se- ne de Ankara ilk okullarındaki zayıf ve kimsesiz (585) çocuğa her gün et- li sıcak öğle yemeği vermektedir. Bir çocuğun bir günlük yemeği ekmeği ile beraber beş kuruş tutmak- tadır. Her vatandaş Kuruma beş ku- rüş yardım etmek suretiyle yoksul bir yavruya kan ve can vermiş olur. Kurumun dükkân ve mağazalarda bulunan kumbaralarına beş kuruş at- mak suretiyle yapılacak yardım da bu güzel maksadı temin eder, dan kasabaya giden yol üstünde 70 bin metre murabbat yer satın almış olup burasıntı teşcir edecektir. Takriben 200 bin liraya mal olacak olan bu hastaha- ne için hayır sahibi, böyle bir müesse- seye tamamen muhtaç olan Divrikiyi intihap etmiştir. Hastahanede çalışa- cak olanlara maaşlarından gayri yar- dım edilebilmek üzere bankaya bir meblağ da yatırmak fikrindedir. Kudreti olanlara örnek olmak lâzım gelen bu asil hareketinden dolayı yük- sek vicdanlı vatandaşımızı bir daha tebrik ederiz. Vilâyet umumi meclisi Vilâyet umumi meclis devresinin üçüncü toplantısını önümüzdeki pa- zartesi günü yapacaktır. Bu top a mev AA Mu G Gn Ç iikri şark tütünleri meıeleıınm ziraatin- den başlıyarak istihlâk ve piyasala- rında iyi şartlarla sürümüne kadar, yapılması icab eden icraatı ve alına- cak tedbirleri üç memleketin menafi- ini korumak için birlikte tesbit et- mektir. Güdülen gaye Bu kanaatledir ki bu defa üç mem- leket mümessillerini toplryarak mese- leyi neticelendirmek ve vücuda ge- tirilecek teşkilâtı faaliyete geçirmek istedik, 1933 denberi dünya tütün ti- caretinde ve istihsalinde husule gel- miş olan yeni vaziyet ve ları da nazarı itibare alarak evelki tetkikle- rin neticelerini ona göre tadil etmek gayemizi teşkil etmiştir. Yunan delegasyonunun projesi Konferansa iştirak eden bulgar arkadaşlarımız bu hneticeyi verebil- mek için kâfi derecede hazırlıklı ve icabeden salâhiyetlerle mücehhez o- larak gelmedikleri için 1933 ofis pro- jesini bir tarafa bırakarak yunan de- legasyonu tarafından ileri sürülen ikinci projeyi ele aldık. Milli tütün konseyleri Bu projeye göre üç memleketten her birinde milli bir tütün konseyi vücuda getirilecek ve her konsey ken di leketinin tütün ziraat ve tica- da encümenlerden gelen birçok rapor lar görüşülecektir. retine aid bütün vaziyetlerini esas- lr olarak tetkik ettikten sonra sene- iştirâkleri müşahid vaziye- tinde kaldığını, son bir deklarasyonla bildirdiler. Buna nazaran müzakerenin deva - mına lüzum kalmadığı neticesine var- dık ve mukabil bir deklarasyonla türk ve yunan delegasyonlarının bu ikinci proje esasına göre şimdiden faaliyete geçilmesinde esaslı faydalar mütalea ettiklerini bildirdik. Türk - yunan delegasyonla- rının kararı İki memleket arasında meriyet mev- kiine girmek üzere bir projenin kabu- lü ve kendi hükümetlerine arzedilmesi kabul edildi. Buna göre türk - yunan delegeleri birer millt konsey vücude getirecekler, ilk umumi konseyin tarih ve yerini bulgar mürahhaslarına da bildireceklerdir —» Bu teşebbüse iştirâk niyetinde bu- lunmaları ihtimaline binaen kendile- rine kapı açık bulundurulacaktır. Bu neticeler bir protokol finale dercedil- miş, bu suretle ikinci tütün konferan- sı mesaisini bitirmiştir. Kaçakçılık hakkında Türk - yunan anlaşması İstanbul, 26 (Telefonla) — Türk - yunan hükümetleri kçılı- ğin meni ve takibi için imzalanan mu- kavelenin tatbikine başlandığı için Gümrük ve inhisarlar vekâleti İstan- bul gümrük başmüdürlüğüne tebligat yaparak yunan makamlarına verilecek malümat için yunan hükümetiyle mu- habereye salâhiyettar gümrük muha- faza gruplarını tayin etmiştir. Garp hududlarımızda yedi grupa bu salâhi- yet verilmiştir. İstanbul şehir meclisi İstanbul, 26 (Telefonla) — Şehir meclisi salr günü toplantısına başlıya- Dış ticaretimizde büyük bir inkişaf var bir milyondan Başbakanlık istatistik umum müdür- lüğü, 937 yılı dış ticaretimize aid olan rakamları tan.amen hazırlamış bulun- maktadır. Birçok ticari tedbirlerin alınmış ol- duğu 1937 senesinde, kontenjanın kal- dırılması, yeni ticaret anlaşmaları ya- pılması gibi ekonomik hareketlerin; dış ticaretimiz bünyesi üzerinde ya- pacağı tesirlerin kati neticesini, alâ- kalr mahfiller merakla beklemekte i- diler. İstatistik umum müdürlüğünün makinaları, hükümetin aldığı tedbir- lerin büyük isabetini, su götürmez bir açıklıkla ispat etmiştir. 1929 danberi kurulmuş olan dış ticaret muvazene- si, her sene olduğu gibi bu sene de inkişaf seyrinde yeni bir rekor ver- miş bulunuyor. ea 1936 yılına göre, ithalâtta 21 mil- yon 848 bin lira, ihracatta da 20 mil- yon 250 bin lira artış olduğu anlaşıl- mıştır. İthalâta göre ihracat fazlası, 23 milyon İiradır. İthalât ve ihracat kiymetlerinin 1935, 1936 seneleriyle kıyaslamaları aşağıda gösterilmiştir; 1935 1936 1937 İthalât 88.823.000 92.581.000 114.379.000 İhracat 95.861.000 117.733.000 137.983.000 Her sene, ihracatımız, ithalâtımız- dan daha büyük ve geçmiş olan yılı aratmıyacak kadar dolgun farkları aş- maktadır. Buna mukabil ithalâtımız- da, memleketin yeni hayat şartları- nın icab ettirdiği eşyanın satın alın- mış olmasından doğan bir yükseklik gösteriyor. Bu; bilhassa üzerinde durulmaya değer bir meseledir: Memlekette sos- yal hayatın gelişmesi, medeni vasıta- ların çoğalması, ekonomik bünyemi- zin yeni kuruluşlara ihtiyaç göster- mesi, taze endüstri şubelerinin doğ- ması; hulâsa bu ithalât artışı, kalkın- mamızın süratini anlatmaktadır. Memlekete neler geldi ? 1936 ya göre, 1937 de dışarıya faz. la para vererek getirdiğimiz madde- lerin başlıcaları gunlırdxr 1936 da de- imır, çelik ve mamülduma verdiğimiz para 14.414.000 liradır. 1937 de bu mik- dar 18.292.000 lirayı bulmuştur. Dört milyon liraya yaklaşan bu fazlalık de- mir endüstrisinin yurd içindeki inki- şafının büyük isbatıdır. 1936 da 13.431.000 lira olan pamuk mensucat, 1937 de 16.995.000 İirayı bulmuştur. Gene 1936 da 12,202.000 li- ra verdiğimiz makinalara, 937 de ö- dediğimiz para 15.057.000 liradır. Pamuk ipliği 3.071.000 liradan 5.476.000 liraya yükselmiştir. Bu da, iç endüstrinin ihtiyacının çoğaldığı- nı anlatıyor. Yün ve kıl ipliklere ve- rilen para, 3.646.000 liradan 5.057.000 liraya fırlamıştır. Kara nakliye vası. talarına 1937 de verdiğimiz para, caktır. 4.138.000 liradır. KAKAAKAUAUAAKA KUKU NUK AUAUA UKKU UKUU KUUK UUKU KUKU KA KA AAA AA KKK KUK KUKOK UN UKU K AA UKUK KOKU KKK AU KAK UKUU KUKOUK UKUA UKUK UUKU KU CNNO KUKU KUKU OUU UUKU NUK UKK KON UKUNU UKUU KUKU UKUNU Uaurnadan Dayak — Dayak cennetten çıkmadır! Eskiden bu söz çok çok, tekrar- lanırdı. Bir gün, bilmem kimdi, bu söze şöyle cevab vermişti; — İyi bir şey olsaydı, cennette kalırdı. İstanbul gazetelerinden birisi, mekteblerde öğretmenlerin talebe üzerinde otorite kuramadıklarını söyliyerek “bizim pedagoji üstad- larının bayıla bayıla propaganda ederek memleketin başına belâ kıl- dıkları maddi cezasız talim ve ter- biye usulü,, nden şikâyet ediyor. Bu gazeteye göre “bu yanlış yol- dan hemen dönmek, manevi otorite- yi maddi cezalarla teyid etmek,, lâ- zımdır. Fakat anlaşılmıyan bir nokta var: Bu gazete “maddi ceza,, de- mekle “dayak” mı istiyor? Halbu- ki vaktiyle cennetten çıkan falaka, hemen hemen, meşrutiyetle birlikte mekteblerimizden kapı dışarı edil. mişti. Bizim çocukluğumuzda “tev- kif, tevbih, izinsiz,, gibi cezalar vardı. Bugünkü mekteblerde de ay- nı neviden “tescil, muvakkat -tard, tard,, gibi cezalar veriliyor ki evel- yade, mahkemeleri ve polisi ilgi. lendirir. Bilmem, ceza kanunumu- zun önüne geçemediği bu suçları, mekteblerde “maddi ceza,, ya döne- rek nasıl önleyebilirdik? Eğer, “maddi ceza” kelimeleriy- le, gerçekten, istenilen, dayak ise: Aman, o revzeni mahlü açılmasın! Dayak, vaktiyle çıkmış olduğu cennete yeniden girebilir; fakat meşrutiyet —mektebinden bile ko- gulan dayağın, cumhuriyet mekte- binde, bı!mem, yeri olabilir mi - 'T.İ. Saragosdan gelen ve Teruel cep- hesini anlatan bir Havas telgrafını o- kuyorum size : * Bu sabah, bütün Teruel cephesi şiddetli bir sis tabakasiyle örtülü idi. Bazı yerlerde on adım ilerisi görü- lemiyordu. Yollarda seyrüsefer çok kilerden daha az tesirli ol ge- rek. Yukarda bahsimize mevzu etti- ğimiz yazı, birkaç talebenin öğret- menlerine silâh çekmelerine de ce- zasızlığı sebeb olarak gösteriyor. Bana kalırsa, kökten sürme beş altı genç haydudun bu vakitsiz saldır- ganlıklarını mekteb duvarının için- de mütalea etmemeliyiz. Bu suçlar, mekteb inzibat meclislerinden zi- Sis arasında tektük tüfek sesleri, bir de bir obüsün patladığı işitiliyor- du. Hatlarda tam bir sükünet hüküm sürmektedir.” * Eğer İspanya'nın da bir “edebi - yat cedidesi” ve bir “Tevfik Fikret”i olsaydı, Teruel'deki bu sis karşısın- da: Sarmış gene afâkını bir düdu Bir düdu muanmnid ki peyapey mütezayid Tazyikinin altında silinmiş gibi elvah; Bir tozlu kesafetten ibaret bütün eşbah Diye bir “sis” manzumesine baş- hyacak vebaşka taraflarında bil- mem, fakat şu mısramda yerden gö- ğe kadar haklı olacaktı: Örtün, evet ey hâile, örtün evet ey şehr! Kararan yıldızlar değil, saçlar olacak! “Ev, kadın, moda” sayfamızın Ef- ser Ablası dünkü sayımızda “bu se- ne açık renkli saçlar moda değil; su- ni sarışınların yıldızı kararıyor!” di- yordu. Bence kararacak olan yıldızları değil, saçlarıdır. Bunun için de bir kaç ay sabretmek kâfi gelir. Yalnız, insan, ne de olsa, kendisin- de bulunmıyan şeylere malik olmak istediği için o zaman aslında saçı simsiyah olduğu halde, bir iki sene- dir, modaya uyup l ha- ıımılır tekrar ııçlnrmı hakiki renk- lerine çevirince: — Ah kardeşim, bu moda da ne- tuhaf şey, diye sızlanacaklardır, ona yayım diye sap çi siya - b Borabmağ y Gazetelerde sayfa sayısı ! Uzun bir Amerika seyahatine çı- kan Akşam muharriri, orada Kolom- biya üniversitesinin gazetecilik mek- tebine yaptığı ziyareti anlatırken di- yor ki: * Önüme iki sayfalık bir gazete koydular: — Bu, dediler, 44 sayfa çıkan bir tedeki bütün y küçültül. mu; bir şeklidir. Bu iki sayfalık ga- zetede 44 sayfalık gazetede çıkan ya- zıların hepsi vardır; hiç biri eksik değildir. Demek oluyor ki birçok yazılar, istenilirse, 44 sayfa da yazılabilir, iki sayfa da...” 1 M o, 1 rinden birisi bu haberi okuyunca bı- yık altından gülmüş: — Bu da iş mi? Demiş, onlar gel- sinler de ben, onlara iki sayfalık ya- zinın on altı sayfaya nasıl çıkarilabi- leceğini göstereyim!, Okur yazar ? Matb SELeie Li redilmiş olan “Agâh Efendi” hık- kında yazılıp dünkü sayımızda çıkan bir yazıya yazı işleri müdürümüz şöyle orijinal bir imza koymuştu: * Kitabı yazan Server İskit - kita- br okuyan N, A.” Bu takdirde uzak ak- y K Tütün sotışımız 24 milyondan 43 milyona, buğday satışımız T milyona çıktı İhracatımızda fazlalık: İthalât fazlalığı karşısında ihraca- tımızda da devamlı artış vardır. Bu se- ne, bilhassa tütün, hemen hemen bir misline yaklaşan bir yükselme kaydet-« miştir: 936 da 24.465.000 lira olan tü- tün satışı, 937 de 43.895.000 lirayı bul- muştur. Satış kıymetleri artan mahsullerimiz şunlardır: milyon 885.000 ne yükselmiştir. Türk köylüsünün anamaddesi olan buğday üzerindeki bu büyük satış artışını; ya- kın zamanlara kadar buğday ithal eden bir memleket olarak, büyük bir sevinç- le kaydediyoruz. Yün ve keçi kılı ihracatımız 5.431.000 liradan 6.550.000 liraya yükselmiştir. Büyük bir artma kaydeden mahsulle- rimizden birisi de arpadır: arpamızın satışı 1.068.000 liradan 5.089.000 liraya çıkmıştır. Kimlerden mal aldık, kimlere mal sattık ? 937 de dış ticaretimizin başlıca mem- leketlerle olan taksimi, şu suretle ol- muştur: (Rakamlara üç sıfır ilâvesile) thalât İhracat Memleketler 1936 — 1037 1936 — 1937 Almanya 4107 y6 48104 — DULUAZ. SU.s12 Amerika 8.993 17.295 13.419 19.203 İngiltere 6.103 — 7.129 6.356 — 9.769 Rusya 5.034 7.092 — 3.964 6.508 İtalya 2.026 6.088 — 4.348 7.266 Çekoslovak. 3,627 3.006 — 4.012 6.093 Mısır .134 2451 1050 — 1.449 İsveç 2.057 2.148 — 1.661 1.921 Hindistan 572 2.040 — 1.135 820 Brezilya 1.607 — 2.006 361 357 Halkevinde yeni çalışmalar Halkevinin köycülük ve halk ders- haneleri şubesi propag, işine çok ehemiyet vermektedir. Halkevi bil- hassa yurddaşların toplu bulunduk- ları kahvelere, gazinolara hatiblerini göndererek halkı aydınlatıcı sözler söyletiyor ve filmler gösteriyor. Halk GU a ça EEDUN e RMYEN ŞS şunda gösterilmiştir. Filmin biri a- ğaç dikme ve koruma üzerine, diğe. ri eski Ankara ve yeni Ankaraya ait- tir. Halkevinin içerdeki faaliyetin- den başka dışardaki çalışmaları, pro- jeksiyonlu konferansları halk üzerin- de iyi intibalar bırakmaktadır. Halkevi komite âzâlığı seçimi Halkevi Başkanlığından : İki yıllık intihap müddetleri hitam bulmakta olan halkevi komite üyeleri intihabları aşağıda yazılı günlerde ya- pılacaktır. Her şubeye mensup üye ar- kadaşlarının şubelerinin intihab gün- lerinde saat 18 de halkevinde bulun- maları rica olunur. 1 — Şubat - salı köycülük ve ar 2 — Şubat - çarşamba gösterit ve ki- tabsaray 3 — Şubat - perşembe sosyal yardım ve halk dershaneleri 4 — Şubat - Cuma dil tarih ve edebi- yat 5 — Şubat - cumartesi Müze 6 — Şubat - pazartesi spor... Bir ingiliz vapuru serbest bırakıldı İstanbul, 26 (Telefonla) — İGeçen hafta Kuruçeşmede Anadolu vapuru- na çarpan ingiliz bandıralı Hilarya va- puru ikinci ticaret mahkemesince tak- dir edilen teminatı ödemiş haciz fek- edilerek yoluna devam etmiştir. Hava hafif sisli geçti Dün Ankarada hava hafif sisli ve bu- lutlu geçmiştir. En düşük ısı sıfırın al- tında 10 en yüksek ısı da sıfırın üstün- de 1 dereceye kadar yükselmiştir. Yura dun cenup doğusu cenup, doğu Ana- dolunun şark ksmında kapalı, ve yer- yer yağışlı, diğer kısımları bulutludur. 24 saat içindeki yağışların kara metre- ye braktıkları su mikdarı Sinopta 34, Siirdde 18, Rizede 11, Giresonda ve Orduda 6, Bandırmada 5, Antalyada 4 raba sanılan Server ile N. A. bir ara- da okur yazar mı sayılmalı? Ne der- kilogramdır. En düşük ısı Ulukışlada sıfırın altında 20, en yüksek ısı da İz- mirde 10, Çanakkalede 11, Adanada 12 siniz? derecedir. Buğday satışımız 1.927.000 den, yedi. evinin halk dershaneleri için hüsust ” e— İ dip old reli ğ di LLEEESO>KEECRCEEŞ A y e < A 0 a L İi GÜW UD ÜDY FPKND OKF