31 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

31 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS - SAYIFA 5 31 SONKÂANUN 1935 PERŞEMBE Memleket l_’gstası Bursada yeni bir fabrikanın temelleri atılıyor Bursa, (Özel bildiricimizden) — Sümer Bank tarafından şehrimizde ku - rulması kararlaştırılan kamgarn (yün iplik) fabrikası; Mudanya — Bursa deminyolile elektrik fabrikası arasın- 'a yapılacaktır. Burada 200 dönümlük < su ihtiyacı vardır. Maamafih fabrika- nın ilerideki ihtiyacı olan 34 litreye gö- re tesisat kuvvetlendirilecek ve su ha- vuzları ona göre çoğaltılacaktır. Bu da ayrı bir programa konmuştur. Fabrikaya verilecek su şehrin icin- — Bursa'da Kamgarn fabrikasının Kuracağı elektrik fabrikası arazi ayrıl: Bu parç kadast vsosu bitmek üzeredir. Yakında fabrika- nın temel atımı yapılacak ve yapıya ilkbaharda başlanacaktır. Temelin taz- Yyikini ölçmek için stren denilen bir âlet Bursa sanatlar mektebinde hazır- lanmaktadır. Kamgarn fabrikası için en başta gelen şey bol ve temiz su olduğundan Sümer Bank bu bakımdan Bursayı üs- tün tutmuş ve birçok suları üniversite- ye tahlil ettirmiştir. Tahlil, suların bu işe elverşli ve hattâ ideal sular olduğu sonucunu vermiş ve su ölçüleri de eyi görülmüştür. Verilen raporlara göre şöyle bir proje hazırlanmıştır: Uludağ otelinin gündoğusundan geçen (Balklı deresi) ve günbatısın- dan geçen (Zabran deresi) en kuru bir zamanda 19.11.934 te ölçülerek bu de- relerden aBlıklı'nın saniyede 70 litre; Zobran'ın da 28 litre su taşıdıkları gö- rülmüştür. Bunlara katılacak diğer su- ların 8 litre kadar olduğu anlaşıldık- tan sonra bu suların yerli malzeme ve beton arme borularla ve saniyede en aşağı 50 litre su taşıyacak surette Bur- saya indirilmesi. kararlaştırılmıştır. Bunlardan Zobran derenin suyunu saniyede 80 litreye çıkarmak ve dere- nin gonundaki Kaplıkaya çağlıyanın- dan istifade edilmek suretile elde edi- lecek suyun hidrometresi 2 olacaktır ki, bu su aşağı yukarı Göztepe ayarın- da bulunacak ve şehirdeki ana su tesi- Satının içine katılmak suretile aynı Zamanda şehrin hem süyu çöğalacak, hem de Uludağın en nefis sularından İstifade edilmiş olacaktır. Kamgarn fab- de 1500 tonluk bir depoda toplanacak ve gene ayrı yollar vasıtasile 55 veya 60 litrelik suyu fabrikaya yerden çeke- bilecek şekilde tesisat yapılacaktır. Diğer taraftan bütün Türkiyenin yün iplik ihtiyacını karşılıyacak olan kamgarn fabrikasının ilk maddesini merinos koyunları vereceğinden Ekim Bakanlığı da memlekette merinosçulu- ğu ileriletmeğe ehemmiyet vermekte ve bunun için bir teşkilat meydana ge- tirmeğe çalışmaktadır. Bu teşkilata şu- batta başlanacak, bakanlığın çizdiği program üzerinde yürünerek Bursa — Balıkesir ve Çanakkale vilayetlerinde merinos yetiştiricileri çoğaltılacak ve merinosçularla çok sıkı olduğu kadar verimli bir bağlılık kurulacaktır. Sü- mer Bank; Türkiyenin en güçlü bir işini dah abaşarmağa çalışırken aynı zamanda Bursaya iki türlü yardım ve hizmette bulunmuş oluyor. Biri; öko- nomik hayatında belli başlı bir değişik- lik yaratacak olan kamiğgarn fabrikasını kurmak, diğeri de sularının bolluğu dillere desta nolmuşken her sene aylar- ca susuzluktan bunalan Bursanın sula- rını bu vesile ile bursalılara tattırmak.. Bunun için bursalılar Sümer Banka ne kadar teşekkür etseler yeridir. Daktilo aranıyor Ayda yirmi lira ile otuz lira a- rasında ücret verilecek bir dakti- lo aranıyor. Yazı makinesinde ça- buk olması şarttır. Kısa bir tercü- mei hal ile (510) numaralı posta kutusuna (Ü) rumuzu ile müra- Samsun'da ( Kadın Koru| İran - İrak sınırı meselesihde İra_ıvı'tı—azi ma ) kurumu... 8 , (Özel bildiricimizden) — Geçen hafta halkevinde toplanan Sam- sun kadınlarının soysal bir kurum yap- mak için birçok münakaşalardan sonra aralarından 50 kişilik müteşebbis bir heyet ayırdıklarını bildirmiştim. Dün toplanan bu heyet, yeni kurumun ida- re ve murakabe heyetlerini seçmiş, ku- rumu cemiyetler kanununa göre res- men taazzuv ettirmiştir. Yeni kurumun adı, (Kadın koruma kurumu) dur, Ka- dınları çalıştırmak, onları her sahada esirgemek ve yükseltmek gibi sırf soy« sal bir ülkü taşıyan bu kurumun 12 ki- şilik idare heyetine şu bayanlar seçil- miştir: Ayşe Hüsnü (belediye reisinin eşi), lise edebiyat muallimi Metiha, piyano muallimi Pakize, tütün fabrikası sicil memuru Melahat Başaran, kiz orta mektebi muallimlerinden Mehpare Se- zen ve Merziye Arzaova, Sabriye Ali- şan, Sacide Nuri Şahin, muallim Le- man, Leman Yelkenci, Saffet, Saffet, Cemile Gültekin... Murakabe heyetine seçilenler: İş Bankasından Bayan Ruhsar ve Selami Nizami. Şu bayanlar da yedek üye olarak seçilmişlerdir: Selma Nizami, muallim Suphiye, Bedriye, Rukrye, Nebahat Servet, Me- diha Şemsettin.. deke Samsunda dağcılık sporları: Dağ sporlarile uğraşmak üzere şeti- rimizde de bir kurum yapılmıştır. Bu kurumu yapanlar, eskiden kızak ve ka- yak işlerile meşgul olmuş sporculardır. Şimdilik spor evinde toplanan ve ça- lışan dağcılar, aralarında beş kişilik bir idare komitesi seçmişler, Treisliğe doktor Bay Osman Senaiyi intihab et- mişlerdir. Yurdun ilk noksanlarını tedarik için Bay İbrahim Çehreli tarafından 20 lira verilmiş ve Bay Selim ordulu da 20 ka- yak yaptıracağını vâdetmiştir. Dağeılar, önümüzdeki cuma günü Derbende kadar bir yürüyüş yapacak- lardır. F. K, Dünkü sayımızda, İran dışartişler bakanı Bay Kazımi'nin, İrak — İran sınır Çizgisi anlaşamazlığı üzerinde u- luslar derneğinde söylediklerini yaz - mıştık. -Bugün bu muhtıranın nu veriyoruz: Sınır tahdidi — komisyonu ödevini (vazifesini) bitirmezden önce, genel sa- vaş çıktığı vakit durum bu idi. İran ilan etmiş olduğu bitaraflığa rağmen düşmanlıklara sahne oldu. Barış ilan e- dilince, İran hiç bir devletin itirazıma hedef olmıyan kendi sınıriyle asli üye sıfatiyle Uluslar Derneğine girdi ve o vakit değiştirmek su retile sınırlarını genişletmedi. Bundan ötürü, İran 1913 de İstanbul protoko- hunun tanzim olunduğu bir sırada ma. lik olduğu durumun — tanılmıyacağını farzetmiyor. Vücuda gelmesi için lazım olan iki taraf iradeleri birleşemediğin- den hükmü ve mahiyeti hiç mesabesin- de olan bir mukavelenamenin kendisi. ne vermiş olduğu ve hiç bir hukuk? de- ğeri olmayan bir ödevi 1914 de henüz bitirmemiş olan gayrı muntazam bir ko misyon yüzünden İran bu durumdan mahrum edilmiş idi. 1847 den 1912 ye kadar ve daha son ra 1913 e kadar toprak durumunu de- ğiştirecek anlaşmaların asla hasıl olma mış olduğunda, çünkü gerek dahili, ge rek uluslararası hukukun tayin ettiği veçhile İran ile Babıâli arasında uyuş muş iradelerin hiç bir zaman birleşe . mediğinde —ısrar ediyorum. — İra - deler birleşemedikçe gerek özel gerek genel hiç bir mukavelenamenin aktedil- lemiyeceği âşikârdır İnan için, mevcud muahedelerin de- ğiştinilmesini istemek buradı u. bahs değildir. Çünkü bu iş için özel (hususi) bir tarzı hareket icab eder ki bulunduğumuz vaziyette büyük bir ha « taya düşmeksizin, bunun en küçük zik- ri bile caiz değildir. Keza, İran için yapılmış anlaşmala. rın ilgasımı istemek de mevzuubahs de- ğildir. Çünkü, bu anlaşmalar eğer vu kua bile gelmiş olsaydı, onların feshi- ni ib olacak sebebler çoktu. Ssonü- i dur Bibliyogı'afya Fikirler İzmirde on beş günde bir neşrolu- nan bu bilgi ve terbiye mecmuasının 15 sonkânun tarihli 120 inci sayısı da çıkmıştır. Bu sayıda Bay Vahid Özgü- nen'in (Türk kadını saylav), Bay A. Fuad'in (Hayat bilgisi), Bay A, Nuri'- nin (Muhit tetkikleri), Bay M. Baha'. nın Birinci Bölge, Bay M. Kemal'in (Londra - Melburn), Bay R. Balaba- n'ın (Volter), Bay Rıfkı Zekinin (Bir anneye mektublar), Bay F. O. Bayır'ın (Ülkülü köy mualliminin yaratacağı mektebe doğru), Bay Ümid Atac'ın (Çocuk ve onu saran çevrim), Bay Muzafferin (Menemen kazası muallim- ler toplantısı)) Bay Ali — Kemal'in (Dil) başlıklı yazıları vardır. Tavsiye ederiz. Burada mevzuubahs olan şey ancak İran ile Osmanlı &altanatı arasında bir kavel i dece mevcud olma. sına kifayet edecek tarzda muhtelif devletlerin hukukuna uygun müşterek bir iradenin hiç bir zaman husüle gel- memiş olduğunu göstermektir. Bu ta- hakkukun bütün ehemmiyetini elbette Bay reis ve heyet üyeleri Baylar tak. dir buyururlar. İranın hakkının gere çekten ne mahiyette olduğu bununla fşikâr olarak tecelli ediyor ki bu hak- ka yalnız zahirde bir mukaveleye ben. zeyen bir takım kararlar — serbestçe bile aktedilmiş — olsaydılar — gene halel getiremezdiler, İşte bu sebeblerden ötürü İran aşa- ğıda bildirilen husus&larda itiraz kabul edemez: 1 — Kara sınırı üzerinde 1913 de lunan sınır tahdidi muamelesinin İran Ca işgal edilmekte olan noktaları değişş tirerek ona geniş arazi kaybettirdiği için, 1913 den önceki — durumun yani (statükonun) tatbikında, 2 — Su sınırında, iki kıyı memle « ketleri olan İrak ve İran arasında bö- lünmüş Şattelarabın ortasına kadar iki tarafın müsavi olarak hüküm sürmele. rinde., Baylar, dikkatinizden kaçmamalıdır ki 1913 protokolunun çizdiği sınırı, İrarş sültasının yağmacı kabileleri tarassut- tan hiç bir zaman hali kalmadığı nolb talarda kâin dağlar ve nehirler gibi tabil sınırm. gayrı çizgilerden tahakkümen geçirmiş olmasının Erzurum muahede4 ile hiç bir mü beti yok N Su sınırı maddesinde şunu tesbit etm isterim ki Şattelarabın iki kıyısına ma lik olan ve her ikisi Uluslar Derneği Üyelerinden bulunan iki devlet arasın- da iki hâkimiyetin, nehrin ortasına ka- dar mütesaviyen icrası rejiminden baş. ka bir usulün tatbiki kabil değildir. Bi öyle tabit bir tesviye suretidir ki 19 uncu aşır içinde hiç bir ihtilafı mucib olmamış ve 20 inci asırda İstanbul pro- tokoluna — rağmen mahfuz kalmıştır, Hattâ, 1914 sınır çizilişinden sonra İ« ran şattelarab üzerindeki aynı hakları « nı evelki gibi bilfiil muhafaza etmeks tedir. Uluslar Derneğinin murakabe- si altında İrak mandasını icra etmeğe memur olan Büyük Britanyanın bu hu » susta hiç bir itirazı yoktur. z Acaba İrak, denize ancak bir Şattel. arab yoliyle varabildiği için, o yolu &x çık tutmak üzere onun hâkimiyetini ü zerine almayı mı düşünüyor? İrakın istediği bu ise, bu kabul edilemez. i. rakın ne emniyetine, ne bayındırlığına ne İzzeti nefsine en küçük bir halel ge tirmek mevzuubahs değildir. Başka bir takım hükümetler vardım, ki bir nehrin İki tarafına yalnız kendis; leri malik olmadıkları halde denize ge çebilmek için ancak o nehirden — başs ka yolları yoktur. Lâkin, bu, hiç bir zaman o nehrin üzerinde ve bütün bos yunca denize kadar tam hâkimiyet va sulta İcrasını taleb etmek için -bir se. beb olmamıştır. İki kıyıda sakin bulu. nanların müsavi olarak hüküm sürme- » elri onlardan hiç birinin ne bayındırlı. 'a ğı, ne de emniyeti için bir tehdid ola maz. Bilakis, bu hususta müsavatsız lığın saldırılamaz olan imtiyazı yalnız 1 bayındırlık, emniyete değil, hattâ istika he lale karşı endişeyi mucib bir teaddidir, ü Bir nehrin iki kıyısını işgal eden ta« raflardan yalnız biri o nehrin istimalis« nin şurut ve hududunu kendi nizamlak rına ve tatbikatta kendi hüküm ve nü« fuzuna tabi kılmak suretile — öte tara 4 'Ta yüklemek isterse, hem nehrin ser- * bestliğinin bir manası kalmaz, hem nebi rin kıyısını tutan taraflardan birinin Bi şerefi cerihadar olur ve istiklali teh y did altında kalır. Bu yolda hareket et. B çizilen ve 1914 de İcrasına teşebbüs o- mek nehrin kıyılarını tutan iki taraftan Tikasının şimdilik saniyede 17 litrelik * caat. .x— a wt . . Büyük hikâye Tefika: 6| kü bu hissimdeki iptidailiği hissetmiyor de- z YAT bu kadar ilerlemesini . LA . h.h M ,Mer hd Bll da bır hıkayedır & m:"e ':l:nme ;ıhmhh şahsi fikirlerini Yazan: Yaşar Nabi NAYIR — Siz kadının çalışmasına taraftar mı- sınız? — Kadının çalışmasını içiııde hi’;i.iga'iı. " Kai Mız devrin bir icabır sayarım. Ve Man da çalışan bir kadının sırf miydiniz? —Hayr! . — İşte, siz erkekler hep böylesiniz, da doğru bulduğunuz geıl“îw z midir kendi Mezsiniz. Bu hodbinlik değil — İsterseniz böyle deyin. — Peki; niçin karınızın Hiyorsunuz. Kıskançlık tabii? « — Hayır! — Şu halde? Na i nefis. dım. — — Bir kadının, kendi kadınımın - saade- tini lıenııiri vasıtalarımla temin edememek ti nefsime dokunur. — Çok mağrursunuz. bu yüzden şerefinden bir şey eksileceğini kabul etmem. — Karmızın çalışmasına müsaade eder çalışmasını iste- için bir fırsat sayıyor: : — Peki, diyor, ciddi bir ıgk_lı sevmiş ol- duğunuzu itiraf etmiştiniz. Niçin evlenme- e? S — Meselâ ilkile: En fazla sevmiş -oldu- ğunuzu söylediğinizle. — — O zaman çok genctim. — Peki, Ya ikincisile? — Bu suale cevab vermek biraz daha güç. Çünkü bu karışık bir mesele, baş- — Ne gibi? bile — Onunla evlenemezdim. — Niçin? — Yalan söylerdi. — Bu o kadar büyük bir kusur mu? — Benim gözlerimde evet. Beni aldat- masına bile t:hnmıniil edebilirdim: fakat gözlerimle gördüğüm akm kara old.u_ğuı_ıu bana isbata kalkışması beni çıldırtabilirdi. izi aldattığına emin miydiniz? — Gözlerimle gördükten sonra, evet. — Bunun farkma vardıktan sonra gene sevmekte devam ettiniz mi? Ş — Evet. — Böyle bir şeyi benim aklım almıyor. nız. Sinirlerile bağlanan bir erkek sevgisi- nin ne olduğunu bilmezsiniz. Mantıkı ona kendisini aldatan bir kadmla evlenmemeği emredebilir, fakat sevmemeği aslâ. Sevmek, ihtiyarımızla yaptığımız bir şey midir? Fa- kat kadın sevgilerinde mantıkın rolü bizden fazladır. — Bir sevgi mütehassısı gibi söz söylü- yorsunuz. — Çok ıstırab çektiniz demek? z — Sevgime bağlı kaldığım. müddetçe. Fakat bir defa sevdiğim kadını bir daha görmek ümidini kaybedersem çok çabuk unuturum. — Şu halde bütün erkekler gibi siz de vefasızsınız. — Bu hükmü vermekle siz de bütün ka- dınlar gibi insafsız. Demek istiyorsunuz ki beni — sever göründükleri müddetçe bana çektirdik- leri azmış gibi ayrıldıktan sonra da, onlar beni hatırlarına bile getirmezlerken ben gene ıstırab çekmekte devam edeyim. Tabiatım bana verdiği hafıza - zayıflığı hiç olmazsa burada işime yariyor. Bu çabuk unutmak hassam da olmasaydı ümidsizlik en akla sığmaz hareketlere sevkedebi- t ı.—'.ş.f Ka *'.ıq,' N ,%—;ş_.._.' â"',“ yır, bu yüzden çok ıstırab çekmiş ei İ — Sevdiğiniz kadınlarla niçin darıldığ nız? — Hiç birisile darılmadım. Arkadaşçâ ıynldık.'ç — Peki, niçin onları terkettiniz? — Terkeden ben değildim. K — Tabii, onlar bekledikleri evlenmeq e. teklifi sizden gelmeyince sevginizden y olarak şüphe ettiler ve ümidlerini başka yers de aramağa mecbur oldular. b ğ — Evet, bu kadın mantıkını anlıyor B ._ Bi haklı buluyorum. Menfaat düşüncelerinim — içine asla karışmıyacağı bir aşk, bu belki ; K nir bozukluğunun ilham ettiği bir rüy: Üi Ve belki ben boş yere bunu aramışım, nun peşinden koşmuşum. Küfelerle isti ye alabilirsiniz, bütün bunların içinden tek inci çıkacağını kim size temin edebilir — Kadın kalbini anlamıyorsunuz. t — Bilâkis çok eyi anlıyorum, fakat ksi dınlar yalnız kendilerinin anlaşılmasını isş — tiyorlar, hiç bir zaman erkeğin düşünceler — rine, hislerine, arzularına nüfuz etmeğe çaş — lışmıyorlar. Pu kadar güç bir seyahate j mak onların sıkıntılı gönüllerine uygun de ; ğildir. vA Turgud'n, fikirlerini bütün açıklığı vea, — bütün samimiyetile anlattığını sandığı sözler Aysun'a çok müphem ve kapalı görüs n

Bu sayıdan diğer sayfalar: