31 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

31 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Yerli kopoyların ıslahı için Ankaradaki Türkiye Atlıspor Ku- Hibü Avrupadan yüksek evsafta safkan ingiliz kopoyları getirtmiştir. Kulüb bir taraftan bu kopoylarla atlı sürek avları yaparken diğer taraftan da mem- keketin yerli kopoylarını bunlar vasıta- sile ıslah etmeği düşünmüş ve Jlazım gelen tedbirleri almıştır. Yerli türk kopayları çok Kokuya malik olmalarına rağmen ça- bukluktan mahrum olduklarından do- Tayı kaldırdıkları bir avı avcının önü- ne getirebilmesi için ya çok zamar ince bir Küçük bir kopoy tipi sarfederler ve yahut büsbütün «« kaybederler, Bunlar ingiliz kopoylarile Giftleştikleri takdirde daha çabuk ve Baha csaslı yavrular verecekler ve Mmemlekette yeni bir kopoy ırkı tesbit edilecektir. Dişi kopoyu olüp da bundan İsti- fade etmek istiyenler bu dişilerini An- karada Atir Spor Kulübü namma gön- Gerdikleri takdirde bunlar çok bilgili İmütehassıslar tarafından bakılacak ve fngiliz kopoylarile çiftleştirilecektir. Doğacak yavrulardan bir tanesi do- fumdan üç ay sonra anasile beraber sa- hibine iade edilecok ve iaşe ve saire pa- 'Tası namile dişi kopoy sahiblerinden hiç bir şey İstenmiyecektir. Kulübün damızlıklarından basıl o- fan yavrulara birer menge — şahadetna- Mnesi verilecek ve bunlar İiçin ayrı bir İecere defteri açrlacaktır. Gönderilecek dişi kopaylar damız- kk hı!vanlırm nısıf Ücretle nakli hak- kındaki kanundan istifade edebilecek- derdir. Bunun için bulundukları yerin baytar müdürlüklerinden bir damızlık vesikasr almaları icab eder. Dişi kopoyunu göndermek istiyen- ler daha evel bir mektubla Atlı Spor Kulübüne bu arzularını ve köpeğinin #şkâlini, ismini ve hangi vasrta İle yo- Ja çıkardığını bildirmelidirler, Zağar denilen kuş köpekleri kabul edilmez. Gönderilecek dişi kopoylar da #şağıdaki evsafın mevcud olmasma bil- bassa itina olunmalıır. A. Kopoy en aşağı iki renk göster « meli; Koyu ve açık kahve rengi ve gyahut bu renklerden başka (Çakal) de- milen beyaz renkleri de taşımalıdır. B. (Grifon) denilen tüylü kopoylar kkabul edilmez. —- ——— — --- bulunmasıdır. Prof, F. Luşehan “Ulus - har, ırklar ve diller,, kitabınım sonunda diyor ki: “İrk bakımından birlik göste- ven insan kümelerinin önceleri dil bakı- mamdan da bir birlik gösteriyordu. Fa- kat zamanla türlü yer değiştirmeleri, göçmenlik, barış ve savaş - sokulmaları, Alışveriş ve gidiş geliş dolayısile ilk şe- kil bozulmuştur.,, Bugün yeryüzünde görülen birçok dil- Herle, sayısız diyalektler sonradan mey - dana gelmiştir. İlk çağlara doğru gidil- (Gikça dillerin sayısı azaldığı gibi ırk ile Wil arasındaki bağ da çoğalır. Çok yazık ki yazının geç - kullanıl- Jorya başlaması yüzünden dil tarihi an- gak pek kısa bir çağı bize bildirmekte- (dir. Bununla beraber türk kültürünün Wvrensel değerini bildirecek olan ilk şe- killerin izleri eski ve yeni dil armağan- harı içinde saklıdır. Bunları bulap çıkar- mak dil bilgisinin öz işi olacaktır. iyor ki dil insan iradesinin ltürün İlk verimidir. Kültür F'"*' dil işile başlar. Öz dili kurtarmak ;ve ona can vermekle yeni bir kültür ça- b açılmış oluyor. Böylece birçok dil bil- Ehinîn “âdetâ bir âlimler encümeni- kurmuş olduğu mükemnel bir dil,, Üiye hayran kaldıkları türkçe acun ö- hünde bir kat daha üstün bir - varlık o- kdrak ortaya çıkacaklır. Sadi SELEN ULUS Fi Yabancı gazetelerde okuduklarımız »Um:ıııy:mm dış le alman hüküm, sıyasasına yön mühim kararlar alacaktır. B. Hitler bir haftadanberi nuşmaktadır. Dışarıişler bakan Fon Noyrat'la müsteşar Fon Bü Tov'un çok çalıştıkları bildirilmektedir. 26 sonkânunda da kabinenin B. Hitle- r'in başkanlığı altında toplanacağı ve bu toplantıda, Fürer'in nazilerin iş ba- gına geçişlerinin ikinci kutlamak için 30 sonkânunda vereceği büyük söylevin ana çizgilerinin tesbit edileceği haber Yalnız kati su- vereceği bakrı başlıca muavinlerile ko- bakanlığında yıldönümünü edir. rette tesbit etmek için 31 sonkânunda Londra'da yapılacak olan Fransız — İ: giliz konuşmalarının sonucunu — bekli- yeceği de söylenilmektedir. Sar İşi haltolunduktan sonra, al- man diplomasisinin, yaptığı yanlışlar yüzünden Almanyaya da çok zarar ve- recek sürette karışan genel vaz aydınlatmak istemesi tabildir. derneğinden ve silahsızlanma böRE ü sından gürültülü bir tarzda aprılarak we karada, havada hummalı bir çalışma ile silahlanarak, A efkârı umumiyesinin gözünde Ş nan ve Brüni yaal sıyasaları İle elde et- tikleri yeri kaybetmeğe başlamıştır. Bu yüzden de ingilizleri kuşkulandırmış ve onlar için de, öteki batı Avrupası ulusları için de güven meselesinin bah- m olduğunu kendilerine anlat- mış, bu ise barışı beraberce korumak için ingiliz ve fransızların yapacakları iş birliğini kolaylaştırmak gibi bir so- nuüc doğurmuştur. Nazilerin Avustur- ya'nın istiklali etrafında çevirdikleri dolablar da Fransız — İtalyan anlaşma- smı kolaylaştırmış ve Roma anlaşması, İtalyanın küçük anlaşma ile yapacağı iş birliği sayesinde, Fransa ile İtalya'- mın orta Avrupada verimli hir müşterek tıyasa yapabilmeleri için gereken şart- ları doğurmuştur. Ve nihayet Alman- yanın yaptığı hataların Rusyayı Fran- saya yaklaşmağa, uluslar derneğine ve Avrupa devletleri camiasına girmeğe, küçük anlaşma ve Balkan anlaşmasına yakınlaşarak doğu Avrupasında yeni bir islav sryasasının temelini sağlam 0- Jarak kurmak çarelerini araştırmağa scevkettiği şüphesizdir. Bütün bunların Almanyayı bir duruma Soktuğu ve tam mali ve ökonomüik bir takım vahim güçlüklerle uğraştığı böyle bir sırada yapayalnız bıraktığı inkâr olunamaz. Lehistanla yaptığı, birçok dedikodulara yol açan anlaşma ile, Macaristanla sırf küçük an- laşmayı dağıtınak ve barış andlaşmala- rının toprak hakkındaki maddelerinin tadilini elde etmek için yaptığı anla- gılan gizli uzlaşma, Almanya'nın ulus- lar derheğinin zihniyetine ve metodla- rına sgadık kalan devletler camiasından çıkmakla kaybettiği şeylerin yerini hesiz dolduramaz. Berlin hüküme- tinin birkaç zamandanberi bu hale bir çare araştırıp bir taraftan da 13 son- kânuna kadar dış sıyasa - bakımından hep yenilmiş olan nazi rejimi için za- vahiri kurtarmağa çalıştığını her şey göstermektedir. Sar plebisitinin sonu- cu Almanyadaki halk yığınlarının gö- züne parla kbir zafer gibi göründüğün- den alman hükümetine dış sıyasasının inkişafı için fırsat vermiş bulunmakta- dır, Hitler Sar plebisitini kendisinin de ummadığı şartlar altında kazanarak yeni bir prestij ve büyümüş bir otorite elde ettiğinden, Almanyanın çok tehli- keye düşen dış durumunu düzeltmek ve söylevlerinde daima teksarlamaktan geri urmadığı barı şisteğinin samimi- yetini acun önünde isbat etmek için hal çareleri arıyacağı tabildir. Almanyanın sıyasasında gerekli o- lan kalkınmayı yapabilmesi için bi rine bağlı iki fırsat vardır; Bunlardan birisi Almanyanın, orta Avrupadaki durümün Roma anlaşmasının hazırladı- ğt şekil dahilinde pekiştirilmesi işine katılması, öteki de doğu andlaşmasına girmesidir. Almanya, Avrupada sürek- N bir barışm kurulması için yapılmak istenen bu iki büyük işe karşı durmaz- nanya acumn acıklı Güzellik ameli Yazan: Dr. ik hatalaı Charles Cia bilgisizli birçok eliyatlarını tırmak için kullandık- Tarı bir Vasıta tanımışlar ve bu ameli- yatların buruşukları yök etmek, Bözle ten başka bir şey olmıyan zelleşti kimseler, gü- kadınların güzeli mış yümüştür. Ba plâstik fark görmek böyle bir fark, bi Çünkü, plâstik bi itibarile estetik bir amçliy cerrahi ile mda bir istemişlerdir. Halbuki msuzdur. an başka bir şey değildir, faraza yüzdeki bir ku suru düzeltmek için vücudün başka tarafından et almağa mecb r, yüze ya şüphesiz bir biçim tindedir. Zaten güzeli ilave ettiğ ameliyatını y bunda ihtısas sahibi olmuş ildir. Topal bir bacağı dü- , gözlerdeki şaşı- lığı gideren bir göz mütehassısı ve çö- kük bir burunu güzelleştiren bir burun mütehassısı, her biri kendi alanımda güzelleştirme ameliyatı yapıyorlar de- mektir. Cerrahinin bu mühim şubesinin en eyi tarifi, sarahat ve vuzuhu İtibarile, Dartigues'in yaptığı şu tariftir: “Bir insandaki tabif veya sanradan olan ve onun şahsi veya soysal değeri- ni düşüren kusurları düzeltmek için ya- ptlan plâstik ameliyatların hepsine bir- den estetik çerr denir.,, Esasen estetik cerrahini manlarda icad edildiğini sanmak çok büyük bir yanlış olur. Bunun savaştan sonra fazla İnkişaf etti, gön za- en çok doğ- ra ise de, bilhassa yürde olmak ürere vücudun kusurlarının düzeltilmesi en eski zamanlarda yapılmıştır. Eski hind kitablarında yazılı oldu- ğuna göre, Kıral Goorka her yeni şehri zaptettiği zarnan bu şehir ahalisinin bu- runlarını kestirirmiş, Yalnız memede- ki küçük çocuklarla, ağız çalgıları ça- lan musikişinaslar bu kaideden harie tutulurmuş. Onun için çok eski zamanlarda Hin- distandaki mahir — mutetabbib- ler, alım kısmından çıkardıkları derile- ri yanaklara yapıştırarak yap- mak süretile güzellik ameliyatları yap- mışlardır. Hattı ndlilerin bu ameli- yatta — kullandıkları tekniğin — adına “Hind metodu,, denir, Bu metodtan bazı burun ——— —— — — sa, uluslar derneğine dönmesine hiç bir engel kalmıyacak ve o da şerefli bir surette masa başındaki yerine yeniden geçerek medenf acunun genel menfaat- lerine gerçek bir yardımı dokunacak olan uluslararası iş birli; katılımış olacaktır. Gazetelerin bügünlerde verdikleri ve ihtiyatla telakki edilmesi gerek o- lan duyuklara göre, alman hükümet a- damlart içinde bulunduğumuz günlerin realitelerine açıkça uyacak bir inkişaf devresine daha girmemişlerdir. Sar plebisitinin sonucu bildirildiği zaman verdiği söylevde B. Hitler, Al- manyanın Fransadan topraktan yana hiç bir isteği kalmadığını söyliyerek Sar'ın Almanyaya dönüşünün Avrupa- nın barışlandırılmasına esaslr bir yar- dımı olacağını bildirmişti. B. Hitler'in her mülakatta kuvvetle tekrarladığı bu gözleri sened ittihaz ettiği B. Laval Cenevrede iken söyledi. O gündenberi, B. Hitler'in bu söyleri hareketiyle de teyid etmesi beklenmektedir. Bunun yakında husul bulmasını diliyelim; fa- kat, resmi alman gazetelerinin kullan- Hindist. ettikle bunun bahs İşin tuha ı Hindistanda lekçiler — ta: belki bize g cerrahinin ve testi yapan göm- bu türlü a birçokla- Bgeç- ş < zamanlarda doktorların cerrahlara karşı gösterdikleri istihkar- da bundan ileri gelmiştir. Daha sonrala: ahlığa Rönesans esnasın- da Taggl ir italyan da gü- Ondan anca'nın dü- n bu burunları koldan lluhı et par- çalarile düzeltiyordu. *“İtalk yan metodu,, denildi. Taggliacoz gok ameliyatlar yapmış, bunların ekse- risi muvaffak olmuştu. Fakat ba: &- meliyatlar tuhaf bu da birçok alara, alaylara yol açı- - Bu arada bazı kimseler, kusur, l re düzeltmek eti veren adamın hayatile mıştır. Buna da ticeler veriyor ve sıkı bir alâ- kası olduğunu ileni sürmüşlerdi. Hattâ Van Helmont adlı felemenkli bir dok- tor b larında şöyle Belçika kollarından bir şey yazmak- bir hamalın parçalarile tadır bir adam, aldırdığı et burnundaki kusuru Taggliacozzi tara- fından düzelttirmişti. Bu adam, burnu çok güzel bir biçim almış olduğu hal- de, memleketine döndü. Herkes bu gü- zel neticeyi beğeniyordu. Fakat günün birinde adamcağızın burnu buruşmağa, yumuşamağa başladı ve nihayet yok ol- du. Van Helmont'un anlattığına göre, yapılan tahkikat neticesinde, burunun düzeltilmesi için kollarının etinden bir parça veren hamalın ölümü yüzünden belçikalının burnunun çürüyüp kay- bolduğu anlaşıldı. Bu birkaç misalden de anlaşıldığı üzere plâstik veya estetik cerrahi dün- ya kadar eski bir şeydir ve bunun men- şei çok eski zamanlara kadar uzanmak- tadır. Daha bundan birkaç yıl önce, este- tik cerrahiyi tenkid etmek kimsenin aklından geçmezdi. Fakat eyi netice vermiyen bir bacak ameliyatı bahane edilerek cerrahinin her şeyden önce kurtarıcı olması, sağlık getirmesi gerek olduğu hakkında hukuk? bir mütaleca yürütüldü. ... Bütün bunlar çok mühimdir ve halk arasında olduğu kadar tıb öleminde de alâka uyandırmaktadır. Birçok kimse- ler, savaşta yüründen yara almış bir a- damın, bir ameliyat yaptırarak duydu- ğu maddi veya manevi acıyır dindirmek çaresini aramasını tabil görmektedir- ler. Fakat bunlar, doğuşta veya sonra- dan iktisab edilen vücud kusurlarını düzelten yalnız estetik mahiyetteki cerrahinin faydalı olup olmadığı husu- sunda mutabık kalamamakta ve bu tür- dıkları dile bakılırsa almanların başlı- ca İsteklerinden ve bilhassa silahlanma bakımından gerçek ve mutlak bir hak birliği ile şimdiye kadar bütün anlaş- malara engel olan tezlerinden vaz geç- mediği anlaşılmaktadır. Edinilen inti- baa göre, Almanyanın Sar plebisitinde kazanması ona büyümüş bir otorite ile hareket imkânını verdiği için barışma- ğa sevkedecek yerde, isteklerini çoğalt. mağa, ortaya konulmak istenen barış işini bozacak mahiyette oldukları için kabullerine imkân olmıyan bir takım şartlar ileri sürmesine yaramıştır. Bel- ki de Almanya böyle bir taktik kulla- narak bir sonuca varmağı çok - İstiyen ve fakat kendi güvenlerini tehlikeye sokmadan barış yolunda ne dereceye kadar fedakârlıkta bulunabileceklerini pekeyi bilen diğer devletleri korkut- mak istemektedir. Eğer iş böyle ise al- man diplomasisi psikolojik- bakımdan yeni ve vahim bir yanlış daha yapıyor demektir ve şimdiki realitelerin tesiri ile Berlinde zavahir ve hayalat yerine açık ve kuvvetli bir aklı selimin galib gelmesini dilemeliyizi. thtrapeutigve bi etmektedirli bu süretle iş, psyj psyehiâterid Ekseriyâi herş ogie, hattâ na intikal etmi insanın güzellik bakımından hangi bir kusuru onun e ığından daş *kilde tesir yapabilifi n de kendisinin öteki inwani duygusu, böyle nda yer etmeğe bağş ma hissi bundan doğduğu gibl akıl sapıtmaları,, ve psyehos se'lerin birçok şekilleri de bundan iles ri gelir. İşte estetik cerrahi her şeyden önce bu bakımdan gözden geçirilirse onun kazandığı cerrahi, fakat bilha a evi zaferin manası bu türlü süretle an- Birkaç misal gösterelim: Mağaza- birinde çalışan bir gencin burnu çümsizdi. Bu gene bir yere gön- K becere- miyor, hesab yaptığı zaman da yanlış. lar yapıyordu. Mağazanın kadın da böyle bir kusurunu cerrahi yoliyle düzelttirmişti. Bunun« la beraber her gün bu gence “böyle bir burnu olan kimsenin aptal olmasına şaşımamalıdır., diye çıkışıyordu, Bu genc karakter sahibi değil miydi, yale a patronunun bu yolda yaptığı — teke dirlere karşı çok zayıf ve hassas mı idi bilemiyoruz. Fakat günün birinda işinden çıktı, odasına kapa: seyi görmedi ve nih liyatla dü iği zaman, verilen işi ey sahibi olan estetik yet bur ge karar verdi. Burs nunun biçimsizliği düzelince, bu gend hayatla daha cessurane bir şekilde mük cadeleye başladı. Onu utangac yapani sebeb ortadan kalkmca, ut çlığı dal yok oluvermişti Teknisyen olan başka birinin da profili biçimsizdi. Mesleğinde ilerilek yememesini kendisine bir iş tevdi edilâ memesini daima yüzündeki bu kusurg atfediyordu. O da ameliyat yaptırdı; Fevkalâde bir tesadüf eseri olarak da amcliyattan birkaç hafta sonra çok kârş İr şartlarla onu ecnebi memleketlerdem birine gönderdiler, Fakat tesadüf eseri olarak kabul etmiyor ve, hayatındaki bu değişik! yaptırdığ ameliyattan ileri gelmiş sanıyor, buna' inanıyordu. Estetik cerrahide psikolojik amiâ ekseriya çok mühim rol oynar. Nitekir gösterdiğimiz misaller de bunu ispatl eder. Faraza ğöğsünü düzelttirmek içini bir mütahassısa müracaat eden bir kas dının bu müracaatlarındaki sebebi yak nız kendi zihninde yer bulan bir küçük görülmek duyğusundan doğduğunu da ispat edebiliriz. Onun için mütahassıa bu gibi hallerde çok dükkatle hareket etmeli ve ser müracaat edeni eyice teta kik etmelidir. Her müracaat eden erkek veya kadını ameliyat yapmak pek basit bir şey olur. Böylelikle iş çabucak şars latanlığa ve ücarete dökülür. En büyük tehlike de budur ve buna dikkat edilme» lidir. Dikkat, bilk ehemmiyetsiz görünen bir ameliyatta bile bazı tehlikeler vardır. Bu tehlikeler şüphesiz pek büyük değildir. Cerrahı tabil ihtiyatla hareket eder ve bütün ge- rekli tedbirleri alır, Çıkacak her hangi bir komplikasyon, istisnal mahiyette bir ©, bunu bisi ssa lazımdır. Çünki en şeydir. Onun için bir doktor, kendisine müracaat eden kimse üzerinde yapacağı yaptığı altt aylık ondülasyon kadar tehlikesiz olduğuna kanaat getirmelidir. (eyi dü- şünürsek, bir ondülasyon'un da estetili amcliyatlarından da farklı ameliyatın faraza bir berberin cerrahinin olmadığını anlarız.) Bu gibi ameliyatlarda kazalar ğayet nadirdir. Diğer taraftan estatik cerrahi nin yaptığı hizmetler pek çok ve bundan doğabilecek imkânlar hadsizdir. Onun için onun — “Meşruiyyeti,, münakaşa götürmez. Bir çok resimlerden ve sinema filme lerinden de görecegimiz üzere, ameliyal yaptırmadan önce ekserisinin yüründe kederli bir ilade okunan bir çok kimse» ler, ameliyattan sonra - canlı, neş'eli ve| yaşamaktan sevinç duyan bir hal gös- termektedirler. Ombreolanne “böyle bir ameliyat yapılımca yalnız güzel bir $e-, kil değil, sandet de yaratmış oluyorsu: nuz.,, demişti. Bundan doğru bir #ÖZ olamar. Lö Mua'nın sönkânun savısındad t İA çe aa İ B gü di ÜĞRÜüe eli

Bu sayıdan diğer sayfalar: