—— 3-5-939 Amerikada Kadınlar Hapishanesi Hapishanede Ne Mahküm Kadınlar Serbestçe İşe Gidip Geliyorlar ve Hapishaneden Hepsi de Islahıhal Ederek Çıkıyorlar merikanın hususi veya resmi bütün müesseselerindeki memurların kıdemlerine göre se- nede en aşağı on beş günden bir aya kadar tatilleri vardır. Bu mü- *sseselerin çoğu tatile giden me- murlarınm yerini Kollej ve Uni- Yersite talebeleriyle doldurur. Ta- lebe ekseriya boğaz tokluğuna sırf 9 işi denemiş olmak yahut ta doğ- rTüdan doğruya sığınacak bir yer lmuş olmak için yapar. Böyle- likle hiç para vermeden hem mü- *ssesenin işi görülmüş, hem de ta- İebe kendini denemiş olur. İşte bir tatil ben de bir Ameri- kan talebe grupuna karışarak bir kadın hapisanesinde bu şekilde ça- İışmak fırsatını buldum. Hapisane şehir harici bir yerde. Taksi ağaçlı yolların arasında iler- lerken hapisaneyi, demir parmak- ıkların arkasında yarı vahşileşen kadınları düşünüyordum. Taksi durdu ve şoför geldik, bu- Yurun, diyerek otomobilin kapısını Açtı. Önünde durduğumuz bina A- merikanın bir çok evleri gibi kır- mızı tuğladan yapılmış bir evdi. Ne pencerelerinde demir parmak- lıklar, n6 de kapısında süngülü jandarma vardı. Yine bütün evler gibi bahçesinin etrafında parmak- ik yahut duvar, bile yoktu. Mev. sim yaz ve hava sıcak olduğu için hattâ avlu kapısı bile açıktı. Za- hir dedim, burası memurların 0- türmasına mahsus ev. Onun İçin böyle her tarafı açık saçık, pence- relerinde süslü, temiz. kolalı per- deler aşılı ve kapısında nöbetçi yok. çBalbuki yanılmışım. Burası he- 1 — ola “niiiygzer evi denen kis- mi. Küçük çocuklu mahpus ka- dınlar bu eve getiriliyor. Burada socuklariyle beraber yaşıyorlar» mış, Hapishane üm başları tertemiz bir iki genç kadın otomobile yaklaştı. Bana hoş geldiniz, dedik- ten sonra, kimi bavul, kimi palto- mu yakalıyarak benim “ağırdır, kaldıramazsınız,, diye isirazlarımı dinlemeden eşyamı içeri taşıdılar, Bu güler yüzlü, temiz kıyafetli genç kadınların hepsi mahpus. Binanın ilk katı tıpkı her ev gi- bi mutfak, yemek odası, oturma o- dasından ibaret.. Oturma odasının başında evin henüz üniversiteyi bitirmiş olan genç müdürünün ya- zihanesi., Arkada çocuklar için a- na mektebi gibi kullanılan bir o- yun odası, bir banyo, bir yemek o- dası, bir de yatakhane. İkinci kat- ta altışar, yedişer kişilik iki ilç ya- takhane ile ufak çocuklu kadınla- ra mahsus fek yataklı odalar var. Evin genç müdürü ile ana mekto- bi hocasınm yatak odaları da bu katta.. Uçüncü katta kilârcıbaşının ve diğer muallimlerin odaları. Bu evin kadrosu da bundan ibaret. Memurların, muallimlerin hepsi genç, hepsi finiversile mezunu. Binanın içinde ne bir tek gardi- yan, nede silâhlı başka kimse yar. Kırk elli mahpus kadının in- zibatından muallimlerin yardımi- le bu yirmi yaşlarındaki genç ka- din müdür mesul... Çalışan ea E vin işlerini mile ara- sında taksim etmişler. Ki- mi evin temizliğine bakıyor, kimi mutfakta çalışıyor, yemek pişiri- yor. Hapisanenin paralı aşçısı yok. Kimi çamaşırları yikiyor, ütüha- nede çalışıyor, kimi sofrada hiz- met ediyor, kimi muallimlerin ne- zareti altında çocuklara bakiyor, yemeklerini yediriyor, banyolarını yapıyor. Sabah herkes ev işleriyle meş- gul.. Öğleden sonra bir kısmı bir çeyreklik mesafedeki merkez bi- Gardiyan, — YAZAN: — BELKIS HALİM Amerikanın kadınlar hapisha- nesinde ıslahıhal eden mahkümlardan biri naya gide ında nöbetçi, yahut jandarma ile değil. Yalnız başlarına ada muhte. Merkez Kiminde dikiş, kiminde halıcılık, kiminde doku- macılık kiminde sankamılık ilâh. âğ retiliyor.. Bu binada atölyelerden başka dershürleler de'var.. “Tarih, resim, musiki, Ingilizce, edebiyat veriliyor. Herkes kendi istidadina göre bu ders- birine diyor, spor Klüple- “İngilizce bspisanenin Mimyografla t tarafından Bütün bu stölyeler ve dersaneler mahpusları meslek sa- hibi yaparak onları hayata hazır- lamak gayesiyle idare ediliyor. O- nun için hapisanenin adı hapisa- ne değil çıslahhane.. Islahhanetin siyaseti mahpuslara cemiyet ni zamlarından inhiraf etmeden ya» şama yollarını göstermek, ve bu tarz yaşamadan zevk almayı aşıla- mak. Yoksa yaptıkları günaha karşı ceza olsun diye içeriye ka- patmak, hürriyetinden mahrum etmek değil Sinemada eğlence aftanın muayyen bir günü İİ ey yahut hapisanedeki müzik grupu- yahut ta tiyatro hasredilmiş., de çiftliği ve Asabiyeti başka olmıyanlar ve rinden birine yazılıyor. sımfınm. idaresinde bir de gazetesi var, hapisanede mahp basılıyor. nun konserine grupunun temsi Hapisanenin bi tavukhanesi var. iş yapmıya müsait vücutça mukavemetsiz olanlar bu işlerde çalıştırılıyorlar.. Akşamları herkes yine eve dö- Rüyor, yemekten sonra oturma ©- rlar, dasında toplanış mur sigara içenlere bi dağtıyor.. Gündüzün sigara içmek yasak.. Gece de bir taneden fazla yok.. Oturma odasında bir radyö bir de kütüphane var. Istiyen bir kitap alıp köşeye çekilerek okuyor, ist radyonun haşına toplanıp radyo dinliyor, saat sekiz buçukta sokak kapısı kilitlenip herkes yat- mıya çıkıyor. Tıpkı mekteplerde- kl gibi yarım saat hazırlanmıya verildikten sonra nöbetçi memur, yatakhazeleri se Allah rahatlık ver lektrikleri o söndürü memurun işlerinden biri de mut- fakta çalışan mahpustan brşakla- rı teslim almak ve kiktlemeir dolana Vole Ne Jandarma, l | 1 Genç kızlar evi tının muvekkat kabul muamelesi ye» İ İpi kile istifade edememektedir. aşılanması için kazalara hususi ida- O- İreden bin lira gönderilmiştir. Amerika Mektubu Var. rada kaldığım müddetçe gördü- güm yegâne ihtiyat ta bu idi. nneler evinden maada bir de A genç kızlara mahsus ev var. Onların da hayatı tıpkı yukarıda anlattığım gibi geçiyor. Bir kısmı da gelip annelerin binasında çalı yor. Diğer mahpusların hepsi merkez binada.. Yeni bir mahpus gelince geçtiği muamele şu; Evvelâ banyoya 80- kup bir güzel yıkıyorlar. Elbisele- rini teslim alıyorlar, Kendine ha- pisanenin elbiselerini ve ünifor- masını veriyorlar. Mahpusun iyi- liği görüldükçe bu üniformadan başka üniformaya terfi ediyor, ve hattâ idarenin iyice itimadını ka- zananlar nihayet slelâde elbise | giymiye kadar yükseliyorlar.. Bu temizlik bahsinden sonra mahpu- sa, hapisanenin tecrit kısımında bir oda veriyorlar. Kadın ilk ön beş gününü burada geçiriyor. Bu müd- det zarfında doktorun muayene- sinden geçiyor, sari hastalığı olup olmadığı anlaşılıyor, içtimaiyatçı evrakını tetkik ediyor, ruhiyatçı ruhi imtihanım yapıyor, zekâsını ölçüyor.. Bu üç imtihandan sonra mahpus kabiliyetine ve kuvvetine göre hapisane içinde bir işe tayin ediliyor. Ve evlerden birine yolla- nıyor. Yahut ta bir müddet daha tecrithanede kalıyor.. Mahpuslarm içinde den, hırsızından tutun, katiline ka- dar hepsi var.. Fakat cezasını dol- duranlar ohemen yok gibi Mahpusun çalışt yahni Bakalim, aaizie Temas ia olan diğer memurlar, rühiyatçı, içtimaiyatçı ıslahıhal ettiğine ka- n! olunca meseleyi heyeti İdareye fahişesin- haber veriyorlar. Heyeti idare mahpus hakkında yazılan rapor- ları dinliyor, çıkmasına karar ver- diği takdirde, içtimaiyatçılar mah- pusa hariçte bir iş buluyorlar. Ve mahpus hapisaneye getirdiği eş; ları alarak hapisaneden çıkıyor. Iç- timaiyatçılar mahpusu bir müddet için işinde de takip ediyorlar. Icap | ederse yardım ediyorlar, tavsiye- lerde bulunuyorlar. İşte hapisanedeki cani, hırsız, fahişe kadınları, jandarmasız, sün- güsüz, gardiyansız tulan, hapisa- nedeki terfilerle, buradan bir an evvel kurtulmak ümidi... Bulun- duğum müddetçe hapisanede bir tane inzibat memuru görmedim. Bir kapıcısı dahi yok... Kadrosu telefoncu kızlar, doktorlar, hasta- bakıcılar, kâtipler, ruhiyatçılar, iç- timalyatçılar, muallimler ve kal- falardan ibaret... Müessesenin mü- dürü de Amerikanın meşhur ruhi- yatçılarından, gençliğe ve kadınlı- ğa dair herhangi bie meseleden hep fikri sorulan, kitaplarından- biri Türkçeye de tercüme edilen meşhur bir kadın Doktor Miryam Ven Voterz. Mahpusların hepsi mü düre âşık. Onu memnun etmek için ellerinden gelen herşeyi yap- miyâ hepsi hazır. Bu teşkilâtın bir “iyi tarafıda hükümete beş paraya mal olma» ması, tamâmen kendi kendini ida- re etmesidir. Muhtelif atölyelerde yapılan şeyler, çiftlikten alınan mahsulât, yumurta süt vesaire di- ğer müesseselere satılıyor ve mü- essesenin varldatı ile sarfiyatı baş başa geliyor... —&i Kütahyada Su Me Kütahya esi (TAN) — Yeni su tesisa- ldığı halde halk bu tesisattan lâyı- end Konyadaki Yabani Ağaçlar Konya, (TAN) — Yabani ağaçların TAN | HÂDİSELERİ İN RESİMLERİ 7 “...aasasasanaaasaş Üstte: Romanya hariciye na- ri Gafenke, Berlini ziyaretin de Hitlerle başbaşa görüşüyor. Solda: Bir hafta tatilini geçireceği sayfi ; ; ; * * , : 4 ; yeyi bile şefile beraber tayin e- diyor, © Sağda; Yugoslav harlelye na- tinde İtalya hariciye Alman amelesi zir Markoviç Romüyı ziyare- Kont Ciano ile beraber. Altta: Kral Zogonun yağma edildikten sonra kralın yatak odasınm hali, Sağda: Alman umumi aşha- neleri için iane topluyorlar, Aşağıda: İngilterede yeni i- cat olunmuş bir tayyare düfü top üzerinde tâlimler. Yanda: Alman amelesi tatil saatlerinde motörlü kıta tâlim- lerini yapıyor, —..eaeesaasenaneesa esasa