“Çıkan Talebe ——— 3.5.939 8 Mayıs 1939 İ TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi | OO Ke, o 1 sene | 2806 Ke. ve » 6 Ay 10 * | 400 » 3Ay so * 300. 1Ay mw” 1 posta irtinadına dabit | Glmiyan memleketler İcin bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 3, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. | Adies değiştirmek 25 kun in mektuplara 10 kuruşluk £ Mizımdır. Enstitülerinden Ge gün bu sütunda Kız Ensti- tülerinin yaptıkları kiymetli! Ve büyük hizmetten bahsederken,| mektepten çikan talebenin hayatla 6- lan temasları ile de alâkadar olmala- ri Tüzumuna işaret etmiş ve Ameri- kada olduğu gibi, | talebeye İş bul- makta yardım etmelerini dilemiştim. Dün bir okuyucumdan ayni di- leği tekrar eden bir mektup aldım. Diyor ki, fikrinizi teyit için bir ay kadar evvel, Kız Enstitülerinden bir rinin son sınıfında talebe olan akra- bamdan bir kızın gönderdiği mek- tuptan şu parçayı naklediyorum. “Enstitüyü bitirmeme az bir za- man kaldı, Artık mektebi bitiriyo- Tum diye sevinecek yerde hüzün du- Yuyorum, Çünkü bizden evvel me- zun olan bir çok arkadaşlarımın üiki- betlerini him de onlara benzeyeceğimi düşü - herek yese (o kapılıyorum. Mezun olanlardan pek az bir kısmı sermaye bularak hususi atelye o açmağa mu vaffak olabilmiştir. Geri kalanlar ya hiç bir şev yapamayıp evlerine dönüyor, yahut muvaffak olabilirler- s6 muallim olmak üzere Ankara İş- met İnönü Kız Enstitüsüne giriyor - lar, Buna gelince, hir atelye açabile- <ek sermayeden mahrumum, Her hangi bir müessesede bir iş, 3 MEET REM e Nem manda, itimat da simiyorlar. Onun için ne yapacağı » mı bilmiyoru bilgile, m. Öğrendiğimiz bir çok| r bir söz gibi hiç bir işe yara- mıyacak demek, Enstitüye girerken niyetim İyi bir sanatkâr olmak ve mektebi bitir. dikten sonra güzel bir atelye açmak- tı. Şimdi hayal sukutu içindeyim.” Bu kızım şikâyeti bütün Kız Ens- titü talebesinin derdini ifade edi - yor. Bu derdin çaresi, geçen gün de yazdığımız gibi, mektebin mezun ta- lebe ile yakından alâkadar olması, bunları hayatta da adım adim takip etmesi, muvaffakıyetleri esbabını te- min etmesidir. O vakit Kız Enstitüleri tam randı. manlı bir müessese olurlar, * Arnavutluktan Gelen Misafirierimiz Fransa ötedenberi siyasi mmteei- lerin hâmisi olarak geçinir. Şu veya bu şekilde kendi vatanında tufuna - muyanlar için Fransa ikinel vatan sa- yılır. Bunlar Fransada #zami dere- cede hürriyet içinde yaşar, ve huku- kan masun addedilirler. Arnavutluğun işgali Üzerine va- tanlarını terke mecbur kalan kral Zogo ve maiyeti bugün şehrimize ge- liyorlar. Hükümetimizin misafiri 0 - larak Ankaraya gideceklerdir. Ve belki de âkibetleri taayyün edince - ye kadar Türkiyede yerleşip kala - caklardır. Türkiye, bütün tarihinde bu ka- bil misafirperverliklerin çok asil nü- münelerini göstermitir. Bugün d kapılarını Arnavutluğun © bedbaht mültecilerine açmakla bu nnaneye riayet etmiş oluyor. Misafirlerimiz burada kaldıkları müddetçe her tür- Mi hülrriyetten (İstifade edecek, ve kendi vatanlarında | yaşıyormuş gibi yaşayacaklardır. Karamanda v | Hitlerin 28 Nisan nutku bu İ defa bütün gözleri yine | Danzig çevirdi. İ Roosevelt'in mesajı ile Hit: lerin nutku arasında geçen İ müddet içerisinde ve buna | tekaddüm eden günlerde | Danzig'deki Nazi faaliyeti hakkında bir Fransız mu- harririnin yazdığı şayanı dikkat makaleyi nakledi- yoruz. üzerine vvelce ateşli ve sosyaliz- me meyyal olan Danzig halkı üzerine Nazilerin tesiri olmuştur. Geçen gün Rooseveltin nutku burada sükünetle kar- şılanmıştı, müdafaa edilecek müstakil devletler ve idare - ler arasında Danzigin yâd e- dilmemiş bulunmasının, bu adamları enikonu gücendir - miş olduğu besbelliydi. Erte- si gün nutuk ötede berid git- mek demektir) lâkırdıları a- ğızdan ağıza dolaşıyordu. Bu sözler N propagandasının hemen harekete geçmiş oldu- ğunu gösteriyor. Ayni propaganda 15 martta Re- isleümhur Hacha'nın Berline gi- dip Hitlerin Çekoslovakyayı koru- ması İçin yalvardığını ortaya yay: mamiş mt idi? Kulaktan kulağa duyulduğuna göre Almanya Lehistana yapacağı teklifte Danzig'in Reiche ilhakı istiyecekti. Bunun mânası, Alman markinin Danzig'e girmesi ve baş” ka dövizlerin yasak edilmesidir. Bu havadis duyulunca yüzler hep somurtup uzuyorlardı. Demek ki, yürekler vatanperverlikle | ticari menfsat arasında sallanmaktadırlar. Mukabil tedbirler yy büyük Almanyanın Reich'ine (gireceği günü kutlulamak için her tarafta uç- ları kırık nazi haçmı taşıyan bay- raklar, #iyongalar, rozetler hazir- landı. Fakat şehrin o hudüldunda harekete müheyya bir vaziyette Polonya bataryaları ağızlarını şe- hirden tarafa döndürmüşlerdi. O- nun için Danzig'e uğraması İhti- mali olan Deutschland kruvazörü Memel'den dönüşünde, sahilin pek açığından geçmişti. İşgal kıta- stını havalardan selâmilamak üze re uçurulan “ticari” tayyareler hemen hangarlarına avdet ettiler. Sokaklara ösılan (bayraklar, gö- güslere takılan rozetler yine yerli yerlerine, çekmecelerin içine ko- nuldu. Danzig üzerindeki nazi hareke- tinin nasıl boşa gittiği şehrin her köşesinde açıkça anlaşılmaktadır. Reich Hariciye Nazırı Ribben- trop, mart ortalarına doğru Polon- Bir Kaçakçı Karaman (TAN) — 'Tüccardan Ha- fiz Aliye ait samanlıkta birçok ka» çak eşya bulunmuştur. Hafız AV, mahkemeye verilmiştir, yanın Berlin sefiri Lijskiyi çağır- mış, ve seflrin önünde sanki uy- kuda sayıklıyormuş gibi söyleme» ğe koyulmuş ve arada muhtelifün fh olan birkaç kücük mesele Naziler TAN Danzig YAZAN ge I FRANSIZ MUHABİRİ müstesna, Almanya ile Lehistan münasobatının pek iyi olduğunu anlattıktan sonra rüyasında ko- nuşmağa devam ederek “Aramiz- da meselâ Bohumin meselesi v dır, Danzig meselesi bir de Polon- ya Pomeranyasından geçecek bir serbest geçit meselesi. Görüyorsu- nuz ya bunlar hafif ve halli kabil şeylerdir.” demiş, Bu gözlerin ep. tltiamaK eşe körükle git Almanya Zefiri « Molke, Miralay Beek'i Berline davet eylerken şu sözleri de ilâve etmeği ihmal et- memiştir: “Ribbentrop, fevkalâde samimi olan Almanya - Polonya münase- batını tetkik etti, Fakat iki mem- leketi bağlıyan paktın mühleti an cak beş senedir, Neden pakt yirmi seneye temdit edilmesin? Müsa- vat üzerine hareket ederek ulak tefek karşılıklı o #edakârleklarda bulunulabilir, Meselâ neden Dan- zig meselesi tanzim edilmesin? Neden Polonya Pomeranyası için» den serbest bir yol ayrılmasın” Polonyanın bazı mıntakaları için ayrı bir ekalliyetler kanunu yap- mağa hazırız. Meselâ Bohumin i- çin. Ondan başka meselâ Polonya antikomintern paktına girebilir.” Polonya 600,000 kişi seferber etmiş; Drsiç'e söylendiğine göre Miralay Beck'in cevabi se- ri ve pek kat'i olmuş, Berline gide- miyeceğinden' dolayı müteessir ol- duğunu söyledikten sonra: “Pek mühim olan Londra seyahatim i- çin hazırlıkta bulunmalıyım. Ba- na, teklif etmekle beni şereflen- dirdiğiniz mülâkat, büyük istih- taratı istilzam eder; hem de hü- kümetimi haberdar etmekliğim lâ- sm gelir. Bu mesele hakkında Londradan dönüşte uzun uzadıya konuşabiliriz.” cevabı vermiş. Sonra sanki bu söylediğinin evvelce söylediklerile hiç müna- sebeti yokmuş gibi, “600.000 kişi- Yi seferber etmeğe karar vardiği- mi de size bildirmeliyim” cümlesi. ni de ilâve etmiş... Bu mülâkatım üzerine de Von Moltire, hemen Berline yollanmış. Bu rivayetler yayılmea Danzig nazileri çok öfkelenmişler. Hitle- rin kız kardeşi tarafından yetiş- tirilmiş olduğu rivayet edilen na- zi relsi Foster sabırsızlanmış. Ken- disi Danzig'de bir harekette bu- lunmak için can atıyormuş. Kar- şısında rakip olarak yalnız âyan reisi ve nazi Gaulelteri, yani Föster'in hem mafevki hem ma- dunu, Greizer varmış, Kendisi Harbiumumide tayyarecilik eden bir Almandır; ve her türlü sergü- zeştin düşmanıdır, Sembolik işgal: oster, Almanyanın Danzide F gelemediğini görünce Dan- zigin Almanyaya gitmesine karâ” vermiş. Danzig nazileri ciddi #- ilanı, e, ei a 20.000 kişilik bir kütle teşkil et- tikleri için, hemen topyekün üni- formalarını giyinerek, ve sokak- larda resmiğeçitler yaparak şehrin ve resmi devairin sembolik işgali- ne girişmeğe karar vermişler. 30 mart sabahı şehrin bu yolda işga- Jine başlanacakmış, Plâm geciktiren ftık ameliyatı: ksiliğe bakınız ki ertesi za- bah Foster birdenbire has- #alanmış, hemen bir hastaneye ta- şınarak derakap kendisine bir fı- tık ameliyatı yapılmış. Darbeli hü- kümeti onun yerine Greizer'in i- dare etmesi de kararlaştırılmış. Ayan relsi çok bilir bir adam ol- duğu için, bildiği çok şeyler ara- sında da, Polonya seferberliğinin bir martaval olmadığını, ve darbel hükümet vâki olunca hemen ora- cıkta, hudut boyunda bulunan Po- Tonyalı kıtâatın harekete geçecek- lerini sezmiş. İşte bundan dolayı acele trene atlıyarak işlerin ne renk aldığını eski harp arkadaşı Goebbels'e (o bildirmeğe (gitmiş. Goebbels, darbei hükümetin ya- pılmamasını bildirmiş. Reichstag'ın 28 nisanda top'ana- cağı haberi de Danzig'de mühey- Yiç rivayetlerin ortaya çıkmasını sebep olmuştu. Hitlerin Roosevel- te on beş gün sonra cevap verme ğe karar verişi, ondan evvel Dün- zig meselesini halletmek için imiş. Berlinin diplomatik mahfelleri, Varşovayla sıkı fıkı temasa gele rek, 28 nisanda irad edeceği nu- tukta Hitler, Danzig'in Almanya- ya kavuştuğunu müjdeliyecekmiş. Ehemmiyetsiz bir kuvvet: D anzig'de vaziyet şöyledir: 20.000 nazi milisi vardır Bunlara 800 polis iltihak edebilir. Fakat halk bu küçük kuvveti da- ha ziyade kabartabilir. Çünkü Al- manlar hizmeti askeriyelerini Al. manyada yapıp dönmekte, ve ih- tiyatlık devrelerini Danzlg polis teşkilâtında hizmet ederek geğir- mektedirler, Ellerinde bol silâh bulunmaktadır. Çünkü Polonyah- İşgal Provasını Yaptılar lar serbest şehirde ticaretin Ser- bestisine riayet ederek oralara si- lâh girmesine mâni olmamışlardı. Fakat Polonyada hâkim olan zih- niyeti ve Polonya ordusunun şim- diki vaziyetini bilenlere göre, Danzig nazi kuvveti, yok sayıla- cak kadar ehemmiyetsizdir. Emirle mazlâm olanlar: Z sten darbeli hükümetten vaz- geçen Danzig Almanları gantaf yolile Polonya üzerine bir tazyik icrâsma © çalışmâktadirlar. Şehrin ortasındaki bir meydanda “mazlâm"u top Jamışlardır., We Polonyanm icra ettiği zulme karşı bir yaygara tut. turmuşlardır. Bu mazlümlarım iss hiçbiri fena muamele görmüş de- gillerdir. Bunlar mahalli Führer- lerinin emri üzerine “mazlüm” olmuşlardır. Dünya sulhü ve Danzig mesele- si bu tarzda halledilemez. Alman- lar açık ve samimi bir anlaşma istiyorlarsa bu arzularma Polonya engel olacak değildir. Şimdiye ka- dar Cemiyeti Akvam hâkimiyeti yerine Danzig öyanınm hâkimiye- tinin kaim olmasına mâni olmiya- cakları gibi, Polonyanın tahtı hâ- kimiyetinde kalmak şartile Po- lonya Pomeranyasından — serbest bir yolun da geçmesine muhalif olmazlar. Fakat Polonyanın Po- meranya ve Silezyada Almanlara ârazi terketmesine gelince, bu ha- le karşı bütün Leh milleti silâhla ayaklanır. Çünkü büyük bir Al man İmparatorunun aşağıdaki söz- lerini hiçbir Polonyalt unutmuş değildir: “Vistule nehrinin mecrasına ve Danrig şehrine hâkim olan, Le- histanı idare eden hükümetten zi. yade Lehistana hâkimdir.” Gafenkonun ziyareti (Gg rlenkonun Polonyayı zıya- reti, bütün Polonyalılar: çok mütehassis etmiştir. Kendisi Miralay Beck'le iki saat istasyonda konuşmuştur. Her halde bu zs- man zarfında bütün ufku siyasiyi beraberce dolaşmak fırsatını bul- muşlardır. Gafenkonun Führerin önüne çıkmazdan evvel, Polonya» nın Führere nasıl mukavemet et- tiğini en salâhiyettar bir ağızdan dinlemesi, kendisinde derin tesir- ler birakmiştır. Aralarında Romen ve Macar münasebatı da mevzuu- bahs olmuştur. Sovyet hava filo- larının Romanya ve Polonya üze- rinden uçuşları da konuşulmuştur. Miralay Beckin bu hususta 1034 paktımdeki vaziyet üzerinde ısrar etmiş olması pek mümkündür. Fakat Polonya dinamik bir siyaset takip ettiği için Almanlar tarafın- dan tecavüze uğrayınca ne olaca- Bı şimdiden pek katiyetle kesti. rilemez. z 5 Amerika Notları: Amerikada Aile Hayatı Yazan: Belkis Halim slanbulda içtimaiyat okurken papağan gibi ezberlemiştim: “Asri cemiyette sile hayatı o yavaş yavaş sönmekte ve dağılmaktadır.” Oradayken ben bunu boşanma ve ay- rılma kanunlarının gittikçe faslalaşan gevşemesi, ailedeki çocuk adedinin azalması diye düşünüyor, hakiki ma- nasını kaybediyordum... Amerikaya geldikten ve bilhassa Amerikan aile- lerinin içerisine girdikten sonra aile hayatının sönmesinin ve dağılması - nın ne demek olduğunu daha İyi an- Vadim: Amerika milletini vücude getiren eski dünyanın muhtelif milletlerinin her biri burada muayyen bir husus siyet yapmışlar... Meselâ İrlândalı » lar çok çocuk sahibi olmakla meş » hur... Hepsinin beş altı, hattâ çoğu. nun yedi sekiz çocuğu var... Tanıdı « #ım altı çocuklu bir baba şikâyet e« diyor: Artık evin eskisi gibi toplayı- çı manası yok... Aile ocağı dediğimiz şey bugün zümrütanka gibi adı var kendi yok cinsinden birşey oldu. Dört gündür çocuklarımın yüzünü görme- dim., İki senedir bu böyle devam edip duruyor. İki senedir ben her hafta » nın dört günü çocukları görmekten mahrumum... Gece işimden sant do- kuz buçukta çiktyorum, Ben eve ge» Tinceye kadar on buçuk oluyor. O za- mana kadar çocuklar yatmış bulunu- yor. Sabah da onlar erkenden kalkıp mektebe gidiyorlar. Diğer günlerde de ben onlardan evvel kalkıp işe gi- diyorum. Ve karşılaşamıyoruz. İki sene sonra iki büyük kolleje gide- cekler o zaman artık onları hiç de göremiyeceğim.. Tanıdığım bir genç kız var. Bu kızın kendisinden iki yaş büyük bir de ablası var: Bu genç kız bir gün diyordu ki; Sizi bildiğim, tanıdığım kadar ahlamı tanımam., Benim mek- tebim Bostonda, onunki Şikagoda... Annem, babam Nevyorkta.. Kış ta - tillerimiZ ayri #amana rast gelmi- İyor. Gelse de ne çıkar zaten ikimizin de evde oturduğu yok... Birbirimizi vakit bulamayız... Yaz tatl, linde kanipa gideriz. Ben denizi #öve- rim, deniz kenarında bir kampa gide- rim. O dağlık tepeleri sever ve Ney Hamshire gider. Yahut da seyahate çıkarız. Tabil yine ayrı ayrı.. Onun İçin ablamu tanımağa, öğrenmeğe kit bulamadım... Mektep arkadaşları mı kendi ablamdan daha iyi bilirim. Başka bir sile taniyorum. Dört çocukları var. Üçü kız ve biri erkek. Büyük kızları evlenmiş, (başka bir şehirde oturuyor. Öteki © kızlardan biri Nevyorkta mektepte, Kendileri geri kalan iki çocukla Baltimurda, Bu silede bir hafta mi- safir kaldım. Bir hafta için. de yalnız pazar günü öğle yemeğin- de bütün ailenin toplandığını gör - düm... Onda da oğlan radyo progra- mını dinlemek üzere yemek ortasın- da kalktı. Kız müzik dersine yetiş - mek için soğukluğunu bıraktı. Ve biz ana ve babayla karşı karşıya yalnız kaldık. Kimi sabah saat altıda işinin başında bulunmak için evden erken çıkıyor. Akşam erken dönüyor, öteki gece yarısına kadar çalışıyor, sabah kalkmıyor, berikinin yalnız öğle zs- manı sant on ikiden İkiye kadar işi vardır. Anne bin bir çeşit cemiyette azadır. Annenin cemiyet toplantıla. rım saati kızın ders saatlerine, ya» hut da aza olduğu klüplerin içtima saatlerine uymuyor. Hepsinin altında birer otomobil birbirlerini yollarda, yahut kapıdan biri çıkıp öleki girer. ken, sofrada biri kalkıp öteki oturur. ken selâmlıyorlar... Hepsinin keseleri ayrı: Annenin otomobili otuz dokuz senesinin en lüks modellerinden biri, Baba ufak bir Fordla gidip geliyor. Oğlanın da- Hılmağa yüz tutmuş bir Şevrolesi var. Babasından ödünç alıp arahasi- nı yenilemeğe uğraşıyor. Kiz klüp « lerde, cemiyetlerde şarkı söyliyerek monoloğ okuyarak cihazını hazırla - mağa, düğünü için para toplamağa uğraşıyor. İşleri ayr, eğlenmeleri ayrı. alâ» kaları ayrı, keseleri ayrı, odaları ay» rı bu İnsan grupuna bir ile diyebil- mek için ayni çatının altında yatma» ları kâfi sebep sayılır mı? İktisadi hayatın param parça ettiği bu mües sese halkına sırf ayni Ismi taşıdıkları için bir alle gözü ile bakılabilir mi bilmiyorum.