Mütehassıslardan Alınacak Vergi Ankara, 17 (A.A) — Hususi veya sermayesinde devlet iştiraki bulu - han veya devlet sermayesile kuru - lan imtiyazlı veya imtiyazsız bil - mum sinsi müesseseler kullanacak - ları ecnebi mütehassıslar için 3293 numarali kanun mucibince mütehas- 415 yetiştirme ücreti tediyesile mü - kellef tutulmuştur. — Haber aldığımıza göre, alâkadar - ların vilâyetlere müracaat ederek ka nunun birinci maddesi mucibince neş redilen 5-5-938 tarihli kararnamede yazılı mütehassıs yetiştirme ücreti - ni mahalli maliye idnrelerine tediye etmeleri icap etmekte olduğundan keyfiyet İktisat Vekâleti tarafından vilâyetlere tamim edilmiştir. Karamameye göre müesseselerde | birden beşe kadar kullanılacak muta hassıslar için 50 şer, sigorta müte - hassısları için 75 er, 6 dan 20 ye ka- dar mütehassıslar için 10 ar ve 21 den yukarı mütehassıslar için de 5| er lira aylık ve ücret tediye oluna - cak ve bu paraları gününde hezine- ye yatırmıyan müesseselerden tedi- yesile mükellef oldukları ücretler yüzde 20 fazlasile tahsil olunacaktır. Altı aydan az müddetle kullanılacak mütehassıslar için de bunların yal - nız kullandıkları aylara ait olan üc-| © Tetler peşinen alınacaktır. ———— Fon Papenin Kâtibinin Ölüsü Bulundu Viyana, 17 (A.A) — Geçenlerde A Yusturya — Çekoslovakya (hududu civarinda Tuna nehrinden çıkarıl| © miş olan cesedin hüviyeti zabıta ta- rafından tayin edilmiştir. Bu ceset, B, Fon Pöpen'in eski kâtibi olup Vi- yanadaki Alman sefaretinde ataşe bulunan Baron Fon Ketteler'e âittir. Bu zatın gaybubeti geçenlerde ha- ber verilmiş idi. Dost Yugoslav Harbiye Nazırı Dün Geldi 1Başi 1 ineide) uk erkânının ellerini sıkmıştır. Ken disine selâm resmini ifa etmiş aske- ri kıtayı teftiş etmiş ve “merhaba as- “ker, diye hatırlarını sormuştur. Bundan sonra kıymetli misafiri -| miz maiyeti ve mihmandarlarile be- raber otomobillerine binmek üzere gardan çıkmış ve otomobille doğru- cu Perapalasa gitmiştir. A zir saat 11,30 da Vali ve İstanbul ko- mutanını ziyaret etmiştir. | Öğleyin Taksim Cümhuriyet âhi- desine çelenk koymuştur. Taksim âbidesine çelenk Bügün öğle vakti Taksim meyda- yünt dolduran kesif bir kalabalık #bi- “deye çelenk koyacak olan Yügoslav. ya Harbiye Nazırı General Mariçi beklemekte idi. Bir bando mızıka ile bir askeri kı ta sbidenin etrafında yarım daire! şeklinde mevki almıştı, Misafirimiz; General saat 12,25 te yanında Ma - dam Mariç ve maiyeti erkânı oldu - ğü halde otomobil ile âbideye geldi. İstanbul vali muavini, İstanbul ko - © mutanı, Yugoslavya general konsolo su ve konsolosluk erkânı, gazeteci» ler ve daha birçok zevat tarafından © — karşılandı. Meydanı doldurun binler ce halk kendisini şiddetle alkışladı General abideye bizzat çelengi koy - duktan sonra bandonun çaldığı Yu - goslav ve Türk milli marşlarını din- ledi. Müteskiben âbidenin defteri mahsusunu imza etti. kendisinden sonra Madam Meriç ve maiyetinde- ki zevat ta defteri imza ettiler. Muh- terem General binlerce halkın sürek 2i ve şiddetli alkışları arasında ve halkı selâmlamak suretile mukabele de bulunarak otomöbillerine binip meydandan ayrıldılar. Yugoslav Harbiye ve Bahriye Na- zırı General Mariç, öğleden sonra sa at 15.30 da limanımızda bulunan Yu goslav gemisini ziyaret etmiştir. Ge- neral gemide kaptan tarafindan kar Şılanmış ve gemide on beş dakika kal mıştır. * Dost ve müttefik nazır.dün müze- leri de gezmiştir. © — Akşam saat sekizi yirmi geçe To- © pane rıhtımından kalkan hususi bir vapur General Mariçi Haydarpasıya götürmüş ve misafirimiz saat tamam dokuzda kalkan hususi trenle Anka- s tışlarının tesbit edilen vasati artış Son 5 Yıllık Endüstri Programımız İyi Neticeler Verdi (Başı 1 incide) çimente, İzmitte klor ve sutkostik fabrikaları tesis etmiye karar vermiş tir. Bu üç fabrikanın inşasını üze - rine alan Sümerbank, yeni fabrika larımızın ihtiyacı olan tesisat ve teç hizatı sipariş etmiş bulunmaktadır. Fabrikaların inşasına yakında baş - lanacaktır. Banka, bunlardan başka bir zaçyağı ve bir de süper foslat fabriksat inşası için hazırlıkların bitirmiştir. Birinci beş senelik programdan kalmış olan seramik “porselen, fab- rikasının İstanbulda kurulması ta- karrür etmiştir. Fabrikanm inşası - Da bu sene içinde başlanması için, banka çalışmalarına devam etmekte- dir. Bu izahattarı anlaşıldığına gö - re, devletin hazırladığı ve ortaya köy duğu birinci beş senelik büyük sana yi plânının büyük ve mühim bir kıs mı, bugünden tamamlanmış ve diğer lerinin de, programın biteceği 1939 senesi sonuna kadar tamamlanması imkânları tamamen hazırlânmıstır. Fabrikaların bir yıllık verimi Bu münasebetle Sümerbankın fa- aliyette bulunan muhtelif fabrika - larının 1937 yılı içindeki verimlerini gözden geçirmek faydalı olacaktır. Halk devletin, beş senelik büyük sanayi plânının mesut verimlerini seve seve, büyük bir alâka ile kar- şılamış ve ona, kendisinden bekle - nen rağbeti göslermiştir. Aşağıdaki rakamlar, bu hususta en kati ve en açık delillerdir. Fabrikalar mamulâtının memleket teki satışları 36 senesine nazaran yüz de 52 bir fazlalık göstermiştir. Ban- kanın devlete yaptığı satışlarda ise, yüzde 191 bir fazlalık vardır. Sekiz saların taleplerine intibak edebi İ müesseseler haline gelmesi bü bir âmil olmuştur. Wasblişlarm Poğödt ve alâkaları Bu arada mevsim iştihasına ini nisbeti ise yüzde 40'tır; Bu seri ve devamlı artışta, fabrikaların ticari idaresindeki rasyonelleşme ve piya- bak maksadile kısmen devamlı fiyat TAN Kabine Değişikliğinden Sonra (Başı 1 incide) sonra bu mevkie seçilmeğe en çok lâyık olan zatın Mister Kingsley Wood olduğunu yazmaktadır. Tay - mis, müstemlekât nezaretine Mak - donaldin getirilmesinden memnuni - yet gösteriyor ve onun dominyon - İar nezaretinde bulunduğu sırada Irlanda ihtilâflarının o hallinde bü - yük muvaffakıyet kazandığına işa - ret ederek müstemlekât nazırlığı sı - rasında da mühim bir mesele ile karşılaşacağını anlatıyor ve bunun , | Filistin meselesi olduğunu sö; Liberal Mançester Gardiyan ga - zetesi, kabinede anahtarlık vazifesi - yükselmelerine mâni olmak için ma- mul eşyanın mühim bir kısmında ten zilât yapılması da bu verimli netice- yi döğüran âmiller arasındadır. Pi- yasaların son iki yıl içinde artmış o- lan ihtisas kudreti devam ettiğin - den, satışların yükselmesi ve bu va- ziyet karşısında Sümerbank fabrika- larının müsait konjüktör içinde ve â- zami kapasite ile çalışmak imkânını almış olmaları konjuktörel esaslı â- ni gören bir mevkide umumi erani - yeti haiz olmıyan bir kimsenin bu - Yunması doğru olamıya, makta ve yeni hava mazırının mezi- yetlerinden bahsetmektedir. ını anlat» Muhalif liberal (ogazetesi olan Nows Chronicle ile amele gazetesi 0- lan Dally Herald, kabinede yapılan değişiklikleri kâfi görmüyor, fakat bunların da kabineyi ikinci seviyede olmaktan biraz daha yük - derece millerdir. İmalât kesafeti denilebilir ki, ba fabrikaların nazari imâl kudretin dayanmış bulunmaktadır. rikalar satışlarının endüstri şubele suretle hülâsa etmek kabildir: Pamuklu fabrikalarının 1937 de 1086 ya nazaran yüzde tür. nazaran artış nisbeti yüzde 21 dir. Bu yıl içinde deri ve kundura mamu Mamul piyasa vaziyetinin ve fab- rine göre arzettiği hususiyetleri şu imalât rt mıştır. Bu maddelerin piyasaya sa- tışlarında artış miktarı yüzde 36 dev lete yapılan satışlarda ise yüzde 13 Yünlü endüstrisinde 1936 senesine Deri ve kundura satışlarında ise umumi Satış tezayüdü, 1937 de bir sene evvelkine nazaran yüzde 76 dır. lâtında piyasaya olan satışlarda yüz selttiğini söylüyor. Hava Nezaretinin vaziyeti Londra, 17 (A.A.) — Parlâmento- daki muhaliflerin hava nezereti hak kındaki müzakerelerin, Başvekilin celsede hakikaten hazır bulunamıya cak derecede hasta olması hali müs- tesna olmak üzere mumaileyhin ra- hatsızlığına rağmen, perşembe ak - şamı her halde yapılmasını istemeğe âzmetmiş olduğu zannolunmaktadır. Muhalifler, hava nezaretinin ida - Tesi hakkında bir anket yapılmasını İslep eden bir takriri reye koydura- rak kabul ettirmek arzusundadırlar. Hükümet ekseriyetinin heyeti mec muası, hava nezaretindeki tebeddül- den memnun görünmektedir. Fakat Viston Çörçil ile muhafazakârların 1 | vakit geçirilmeksizin bu anketin ya- pılmasını İstemeğe azmetmiş olduk- ” de 7 bir tenaküs kaydedilmiş olma- sene zarfındaki senelik piyasa sa - (Başı 1 tncide) tevafüku ve Balkan Antantının salâbeti ve butun sinesinde mütesayiden inkişaf etmekte olan Türk - Yugoslavya dostluğu- nun samimiliği ve sağlamlığı üzerinde ti. | hassa durdu. Nsip Altes Prensin verdiği öğle yeme- »de Majeste vulde Kraliçenin bulundun safir MA“) gunu aynca kavdetii. Karılıklı söylenen mutuklariri ve İnti - var eden tebliğin İtiyadimız vechile haki- katin bir ifadesi olduğunu söyledi. Yugos lâvya mebuslar reisile görüşmelerinde iki israf meclisleri uzalarının heyet halinde memleketlerimizi ve meelislerini karşılık. b ziyaret etmelerini derpiş edildiğini Bal kan mütteriklerinin devlet sdamları ara- sında olduğu kadar memleketimizde mev cut olan muhtelif teşekküllerin mümes - #iileri arasında dahi karşılıklı ziyaretlerin yapılmasının çok iyi olacağın: flâveten izah etti, Fırka grup heyeti umumiyesile Be) grad seyahinti hakkındaki tetsilAstan mem nun ve mütehassin olduğunu sürekli olkış larla sfisterdi. Sofyada gösterilen iyi kabul Başvekil sözü Sofyadaki tevakkuf ve gö Tüşmelere naklederek komp: ve dost Bul gar hükümetinin ve muhterem Sofya haj- kının heyetimizi çok semmatik bir tarzda karşıladığını ve Majeste Kralın öğle ye - meğine alıkoydağunu ve gerek Majeste Kral ile, gerek Bulgar Başvekcili fle ya- pılan konuşmaların İki tarafım halissne dretik arzularını ve Bulgaristan Bal - kon Antamtı arasile iyi İkomşulule ve mesal teşriki temayllâtınn bir ifadesi olduğunu memnuniyetle anlattı. Pırkaf heyeti umu- miyesi bu beyanatı alkışla kursları, Hataydaki nazik vaziyet Paşvekil bundan sonra görün diğer mü him Bâdiselerine temas etti, Hatavdaki *m vaziyeti tasvir ederken cereyan et » mekte olan intihabatın başında Türk le - Bine her tarafta verilen tezahüratı cebir Ve şiddetle durdurmak, Hatay halkını teh dit ve süngü altında kendi emellerine mün kat etmek için manda idaresinin salümat raya hareket etmiştir. General memleketimizde bulundu ğu müddetçe mühtelif seyahatler ya cektir. Stoyadinoviç vekâlet edecek Böolgrat, 17 (A.A.) — Kral niya- İbet meclisinin kararnamesi mucibin- ce harbiye ve bahriye nazırı general Mariç'in Türkiye seyahati esnasında Başvekil ve hariciye nazırı Stoyadi- noviç harbiye ve bahriye nezaretle - rini vekâleten idare edecektir. Hataydaki Karrdaçlarimin'n Istitfab'na Son Vereceğiz pacak ve askeri müesseseleri geze - #ina mukabil devlete yapılan satış - larda yüzde 115 bir artış vardır. celi veya müzamahasile hatayda Türklere ve lelumum Türk taraftarlarına yapılan Na veva muamelelerden ve Türklerin arasına nifak koyabilmek için tevessül ve icat edi- len türlü marifetten firkayı vaktile walü | İl mattar etmeyi vazite bildiğini söylemekle beraber hâdiselerin inkişafına halkından, davasından emir olun insanlara mahir iti dal ile İntizar edilmesini tavsiye etmistir. Başka türlü hareket etmek lâzım İçinde bulunduğumuz safha- nın istilzam ettiği tedbirlerin a- lınmakta olduğunu ve bu me- yanda ciddi şikâyet ve teşebbüs- lerin yapıldığını izah etmiştir. Bu mevzuda söz alan hatiplerden bazıları sülh ve iyi geçinmek arzumu zun manda İdaresince sulistimal e- dilmekte olduğunu acı ve şikâyetli be yanatlarıle ileri sürmüşler ve hatip- lerden Antalya mebusu Rasih Kap - lan, kardeşlerimizin evlerini * bas - mak, yaralamak, dövmek ve tahkir etmek suretile her giin yeni bir zul - me maruz kalmalarına seyirci dur. miya tahammülümüz kalmamakta - dır. diyerek hakkı ve dostluğu anla-| | mak ve takdir etmek istemiyenlere || karşı daha başka türlü hareket etmek | Tâzımgeldiğini söylemiş ve Fransız ko loni memurlarının Samimiyetle tut- mıyacakları sözlerine oinanmıyarak! daha enerjik hareket etmesini hükü- metten istemiştir. li Londradaki müzakerelerin neticesi Başvekil tekrar kürsiye gelerek: Şimdi de size yeni bir haber vereceğim. Kuvvet w ümit ederim Ki, memnun olaraksınız de- miş ve Lendradaki 'kredi müzıketelerinin safahatımı söylediklen sonra müsbet neti- ceye varıldığını ve mukavelenin imxası için oradaki heyetimize salâhiyet Verildi - | | Bint bildirmiştir. Bu kredi işini Büşvekil gu süretle hülâza etmiştir: iş 1 — Mevcut kliring sisteminin dev ve daha iyi işlemesi biokağın eritilmesi için alınan tedbirler, 2 — İktissdi teler için kredi 3 — Askeri malzeme siparişleri için kre dd. Bu kredilerin heyeti mocmunn 18.000.000 an altı milyon İngiliz lirasına baliğ olmak tadır. Fırka umum! heyeti İngiliz münasebatı- nın yeni maddi bir ifadesi olan bu beya - hatı hararetle alkışlamıştır. ları tahmin edilmektedir. Elaltrik Sirket Satın Alınıyor (Başı 1 incide) virleri görüşmelerine devam et- mektedirler Bu hafta içinde gö- taki mukavelenin imza edilebi- leceğine muhakkak nazarile ba kılmaktadır. İstanbul Elektrik müessesesi- nin bozuk, eksik ve pek fazla 15- lsha muhtaç tesisatının İstan- bul halkına tam bir hizmet ol- mak üzere her sene fazla ka- vaziyetini iyice takdir etmiş ©- | lan hükümetin bu işle ehemmi- yetli surette meşgul olacağı mu- İİ hakkaktır. Öğrendiğime göre, İstanbul Elektrik Şirketinin, hali hazır- daki senelik umumi geliri 5.5 milyon liradır, Şirket, hesapsız. israflarla bunun 3,5 milyon li- rasini masraf olarak göstermek- tedir. Bu gayritabii masraflar- | dan sonra bile şirket her sene 2 milyon lira hir kâr elde etmek- tedir. Şirketin tamamen devlete in-. tikal etmesi için 20 senede 9 5 | faizle ödenecek olan 11 milyon | lira için senede takribi olarak 800 bin liralık taksitlerle ver- mek suretile dahi anüliteden gayri hükümet her sene pür © | larak 1 milyon liradan fazla bir gelir temin edecektir. Devlet | bu kârı şirketin bozuk ve ıslaha | | muhtaç bir halde bıraktığı İs- tanbul elektrik tesisatının ta- mir ve ıslahına hasredecektir. Kısa bir müddet sonra İstanbul | elektrik #ebekesinin senede üç | milyon lira bir kâr temin ede- | ceği hesaplanmaktadır. Bu suretle devlete geçen E- lektrik Şirketinden sonra ayni | İ para bile vermiş olsa, yine vaziye | şirkete bağlı tramvay, tünel ve havagazi şirketlerinin de devle: | te mal edilmesi için teşebbüs- lere başlanmak üzer olduğu kuvvetle zannolunmaktadır. 1.5.1039 —— > 0 AAA AA A EGO BNA OE RİETE HIKA YE KİLİSE BEKÇİSİ Yazan: Mih. Zeoşçenko — Çeviren: B. Tok GORAAAAA KARA LARA» irivüçi ve yahut Krivuşi is- mindeki bir köyde oldukça tuhaf isimli bir kilise varmış. Ki- lisenin adı, Mezarcı Nikola imiş. E- vet, kilisenin ismi hakikaten pek tuhaf. Fakat mesele Kilisenin is - minde olmadığı için, bunun Üzerin- de fazla durmıyaca; İşte bu Mezarcı Nikola kilisesi- nin Morozov isminde bir de bek- çisi varmış. Bu bekçinin, parasız, pulsuz, âdeta boğaz tokluğuna ça- lıştırıldığı bütün vilâyet-muhitin- de şayi ölmüş! Fakat gel gelelim, bekçinin kim seden hiçbir şikâyeti yokmuş! Bek- çi dindar bir ihtiyarmış. Bütün bu bedava hizmetlerine âdeta kutsi bir mahiyet veriyormuş. Bir kilise bek çisi olmak, onun âdeta pek hoşuna gidiyormuş. Bundan, bu unvan - dan büyük bir gurur duyuyormuş! İyi amma bütün bu vaziyetler, işin mahiyetini, yani bekçinin kıyası- ya istismar edildiği hakikatini dö- Hiştirmiyordu. lı Yukarda da söylediğim gibi me- sele vilâyet merkezine kadar ak- setmiş. Bu İşi tahkik etmek üzere vilâyetten üç kişilik bir komisyon gönderilmiş! Komisyonun vazile- si, işitilen dedikodu ve rivayetle- rin mahiyetini tahkik etmek, bek- çiye aylık verilip verilmediğini an- lamaktı. Neyse, lâfı uzatmıyalım. Komis- yon azası köye gelmiş. İşe resmi bir mahiyet vermeksizin bekçi ile dostça ve arkadaşça konuşmıya baş lamış.. Yani sizin anlıyacağınız, he- rifin ağzından lâf almak istemiş. G elen komisyon azaları mü « nasip bir yerde kilise bek- çisile karşılaşmışlar.. Biraz dere- den, tepeden konuştuktan, biraz da hoş beş ettikten sonra maksada gi- rişmişleri — Sindikaya kayıtlı olmadığına göre her halde suna aylık falan vermiyorlardır. demişler. Kilise bekçisi: — Yon.. Para filân aldığım yok, diye cevap vermiş. — Enayiliğine doyma! Bütün paranı toptan almak için ufak bir istida ver bari! Toptan para lâfını işitince ihti- yar bekçinin gözleri parlamış: — Müsaade ediniz, yani ben şim- di bir istida yazarsam bütün ay - Tıklarımı alabilir miyim? — Tabii alırsınız? Hattâ kilise size ayda 3 veya £ ruble gibi az bir ti kurtarmış olmaz! Yani siz, emsa- iniz kaç para alıyorsa, o kadar pa- ra için istida verebilirsiniz! — Peki, benim emsalim ne alı- yor? — Ya yirmi, ve yahut on sekiz ruble alıyorlar. — Demek ki, ben üç seneliği bir den alabileceğim? — Buna ne şüphe! Kilise size ay- da kaç para veriyordu? < Bu muhaverelerden sonra, bek- çinin içerisinde şiddetli bir müca- dele başlamış. Ruhu âdeta ikiye ayrılmış. Bir yandan paraya kar- 9 büyük bir arzu duyuyormuş. di- ğer yandan ise kiliseden böyle ceb ren para almayı İnsanfsızlık sayi- yormuş. Meselâ: Bana ayda üç rub le veriyorlardı dese, derhal büyücek bir para cebine girmiş olacak. Hal- buki böyle bir vaziyetten dini his- leri müteessir olacak,. kiliseyi de fena bir vaziyete sokmuş olacak Hem Allaha, hem insanlara kar- şı büyük bir ayıp işlemiş sayıla- cak. zun mücadelelerden sonra nihayet paralar galip gel- 'miş.. Bekçi: — Evet; demiş. Bana ayda ver - dikleri para ölmiyecek kadar bir şeydi. Yani sizin anlıyacağınız üç ruble idi. Üç ruble ile insan yaşı- yabilir mi? rünür.. Komisyan azası: — Şu halde çok iyi demişler. Hiç durmadan hemen bir istida yaz.. İşi biz takip ederiz. Kilise bekçisi, üç sene boğaz tokluğuna çalıştığını düşündükçe bayağı içerlemiye başlamış, hele bu kadar büyük bir paranın kay- bettiği faizlerini düşündükçe çile- den çıkmış: — Sizlere çok minnettarım, de- miş, keratalar senelerce benim deri mi yüzmüşler de haberim bile ol- mamış.. Bu kadar da insafsızca bir östismar görülmüş şey midir? Kisa bir zaman sonra komis- yon azası köyden ayrılmışlar. Çok geçmeden de papaza iki yüz sek - sen ruble ödemesi için resmi bir kâğıt gelmiş... Böyle bir kâğıdı eline alınca pa- pazın ne hâle geldiğini kalemle tas vir etmek bile imkânsız. Kilisede kıyametler, feryatlar, figanlar mi kopmamış! Fakat bütün bunların hiçbir faydası olmamış! Orucun son haftasında kilise bekçisi de, bütün diğer hıristiyan lar gibi günah çıkartmak üzere papazın yanına girmiş! Papaz, bek- çiyi görünce çileden çıkmış. He- men onu bir kenara çekerek: o Bana bak Morozov, Ba 1 maleği leh Yam e Sen kilisemizi soyup soğana çevir» din! Bunun için ben de sana şe- faat etmiyeceğim. Tabii yaşıyamuz, sü - vik manen orozov, oldukça kurnaz bir adammış: — Babalık, demiş, kanuna göre bunlar ayrı ayrı şeylerdir. Benim hakkımı istemem, para aliham, dün yaya müteallik bir iştir. Günah çıkartmıya gelince, bu tamamen dini merasimdir. Bünların biribiri- le hiçbir münasebeti yoktur. Papaz hiç oralı olmamış: -- Ben öyle şey dinlemem, de- miş. Ya para falan istemekten vaz geçersin, o zaman ben de senin gü- nahlarını çıkarırım, ve yahut bura- dan defolup gidersin! İş bu safhaya gelince papazla kilise bekçisi adamakıllı kavgaya tutuşmuşlar! Hattâ biribirlerine küfretmişler.. Nihayet bekçi: — Canın isterse, demiş. Kilise bir tane deği) ya' Olmazsa bir baş” ka kiliseye gider, günahlarımı ora- da çıkartırım. Morozov, beygirine atladığı gi- bi on altı kilometre mesafede bu- lunan bir başka kiliseye giderek günahını çıkartmış., Şimdi ortada şöyle bir vaziyet var: Morozov yine eski yerinde ça- lışmaktadır. Kanun mâni olduğu için papaz onu işinden bir türlü çıkaramıyor.. Fakat diğer taraftan bekçi en ufak bir dini merasim İ- çin diğer kiliseye gitmek mecbu- riyetini hissediyor. Çünkü dine taallük eden bu cihetlerde papaz is- tediği gibi hareket etmek salâhiye- tine maliktir. Bakalım işin sonu ne olacak? Ki- lise bekçisi en ufak bir dua için ber pazar, bazan da her gün on altı ki- lometre yol yürümek zahmetine katlanacak mı? " | |