29 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

il*ı zi TA -— z —aman B_ugkü Hindistan : : Gandiye Göre Haricanlık, Hinduizmin En Büyük Günahıdır ahatma Gandhi'nin faali- yetleri birçok cepheye ayrı- hr. Fakat hepsinin kökü Hint ce- Miyetini baştan aşağı ıslah ve kıs Men de yeniden bina etmiye va- rır. Ben bu faaliyeti başlıca üç Mmühim kısma ayırıyorum: Harijan sınıfın) kaldırmak, Hint Vatanının başlıca bir cüzü ve esası telâkki ettiği köyleri ıslah etmek; din bakımından biribirinden ayrı ve ekseri biribirine muarız olan ce Maatler arasında vahdet temin et Mmek. Köyleri ıslah azim ve güç bir teşebbüstür, çünkü esası iktisadi Olması zaruridir. Bizde '“aç ayı oy Namaz” derler. Ben inanıyorum ki aç köylü için ıslah kelimesinin hiç bir mânası yoktur. Bunu Mahat- Ma pekâlâ görmüştür. Ve bundan dolayı en evvel köy sanayiini ih- Yaya teşebbüs etmiştir. Gunddistlerin makine sanayiine Ve hariçten gelen eşyaya itirazları bu noktadandır. Bu meseleye daha Esaslı bir surette üçüncü kısımda t?Tmıs edeceğimiz için şimdi Delhi tivarında Mahatma ile beraber zi- Yaret ettiğimiz birkaç köyden bah- Sedeceğim. Delhîden ayrılmadan evvel Mahatma köylere bir veda 'l_.?qı'et! yapar, Bunlardan birine €ni de davet etmek nezaketini g?sn—'îdi. Bü ziyaret €sasen bütün âilesile ve bir hayli misafirle be- Taber yapıldı. Köylere bir mil me- ".'fe kalıncaya kadar arabalarla Bittik. Sonra indik yürüdük. Ben İ baihâtmamn arabasında idim. Kâ Mahadev onu bir battaniyeye '"f'h. arkasına yastık koydu. Kö î?smde iki büklüm oturan bu ih- Yarın vücudünün zaafı ile dima- ğ"“n kudreti arasındaki büyük ve Barip farkı o gün en çok anladım. Ünkü bu üzunca araba seyahatin den istifade ederek ondan birçok Seyler sordum. Ve suallerim o gün €h çok Harijanlık meselesine te- Mas ediyrdu. İçtimai ve siyasi ba- imdan, hattâ biraz da iktısadi ba mdan (Harijan) lık meselesi Hin- an için çok mühim olduğu için EN evvel bunu anlamıya çalıştım. lî% Harijanlığı kaldırmak için İndüların müesses bir cemiyeti ir. Bu cemiyetin kâtibi umu- Dr. Malkani bu hususta tari- .V& istatistiki malümatı bana yer Bunun esasını kısaca anlat tan sonra Mahatma ile mülâka Za geçeceğim. Yak distanın ilk halkı ırkan Ar- _,neddeğildir. Lisanları, harsleri, )_lı'myetleri bambaşkadır. Bun- '!mf'm'lm_iyetle (Dravidian) ismi bi Hlyor_. Ekseriyeti bugün Cenü- %i'“dlstandadn'. Cenubu ben ka de_'—'um. Bu medeniyete ve hal- şq_'" Uzun izahata girmiyece- Tner Yalnız renklerinin çok es- e hattâ siyaha yakın olduğu- laştı * tipleri Mongollara çok yak tıxmğu“ Söylemekle iktifa edece- Misi Hı’“_iistam Aryanlar istilâ et- he tiği vakit bu yerli halkın beğe, *deniyetini, ne de suratlarını de şler, Aryanlar Hindu me- Tiyeti, kı mütmı" kurduğu zaman bu hal- bar Ün olduğu kadar hariçte İan istemişler. Ve asıl Hari- :h do *Sası renk farkından do- Okli Uştur. Aryan ırkı beyaz îmek Xm"'_hu rengi muhafaza teması p ” koyu renk adamlar :ı Cçmıî;miş» Bu tıpkı Ameri- “Bta zençiri Müttehidesinde ce- j 4 ue" beyazlardan ayrı 'Halide Edip; 4 Bir Hindu köylüsü tutmaya çalışan: cemiyete benzi- yor. Harijanlık esası yalnız renk meselesi de değildir. Hindular dört caste, yani Brahmen, Asker, Tüc- car ve Köylü diye dört taksimli bir cemiyet kurdukları zaman bu dört caste'den bir çok insanları ha riç tutmak istemelerinin başka se bebi de vardir. Brahmenler kendi lerini en yüksek ruhani insanlar telâkki ederler. Bu ruhaniyeti muhafaza için temas ettikleri in- sanlara ve gıdalarına çok ehemmi- yet verirler. Onlar et yemez, Ha- Trijanlar et yer, hem de leş dahi yer. Hindistanı kısaca bir müddet için (Budizm) istilâ ettiği vakit bu ırk ve ruh tefevvukuna gülmüş- ler, ortadan kaldırmak istemişler. Fakat onlar da âktısadi bakımdan sınıflar ihdas etmişler. Hayvan öl- dürmek, ve hayvana taallük eden bütün iş ve sanayi en aşağı bir meslek telâkki edilmiş. Bütün deri sanayii yapanlar, avcılar, kasaplar balıkçılar en aşağı bir meslek sını- fı telâkki edilmiş. Biraz son- ra Hinduizm — Budizmi — orta- dan kaldırıp tekrar Hindistana hâ kim olunca, bu meslek sahiplerini tamamen caste harici telâkki et- miş. Bugün Hindistanda kırk milyon Harijan vardır. « B en Mahatmaya şöyle bir su- al sordum : « — Anladığıma göre Hinduiz- min mukaddes kitapları caste ye Harijanlığı tesis etmiştir. Bugün bütün muhafazakâr Hindular bu içtimai şekli muhafaza etmek is- tiyor ve Harijanlığı kaldırmak te- şebbüsünde Hinduizm sistem) i- nin mahvını görüyor. Mahatma bunu kaldırmaya mesa verecek, Hindu mukaddes kitaplarda bir- örüyor mu?.” şex_g_og:’);, dedi, Gitalarda Hari- janlığın lâğvını kabul edecek yer- ler vardır.” Gita'lar nedir? Bu yedi yüz mıs ralı bir Epic'tir. Gerçi Vedaslara, yani eski mukaddes kitaplara bağ lıdır. Fakat onun dini bir mahiyet alması on dokuzuncu asrın sonla- rına doğru, üç büyük Hindunun yazdığı tefsirle vücude gelmiştir. Bu üç müfessirden biri Mahatma Gandhinin kendisidir. Ona göre Gi ta'larda eski mukaddes kitapların bütün esası vardır. Hattâ bütün dünya dinlerindeki başlıca esaslar vardır. Şurasını da söyliyeyim ki Hinduizm birtek —mukaddes ada- mın kitabına yahut (sistem) ine bağlı değildir. Hinduizme birçok ki tap ve (sistem) ler esas olmuştur. Bunlar muhtelif devrelerde gel- mişler, hepsi daha evvelkileri ihti- va ettiği gibi, kendi zamanının ih tiyacına göre yeni ahkâm da ilâve etmiştir. Hinduizmin sabit görü- nen harici şekline rağmen, içinde- ki bu intibak kabiliyeti ona Za- man zaman yeni hayat ilâve etmiş tir. Çürüyüp inkıraz bulmasına mâni —olmuştur. Demek onu yaşatan — muhafazakârlar — değil Mahatma —Gandhi gibi ©o köh- ne bünyeye yeni hayat getiren mücedditlerdir. Ve Mahatma Gan di inkılâp ve teceddüdünün halk nazarında dini cevazını (1) Gita'- lardan alıyor. Sordum: “— Dini cevaz dahi olmasa Ha- rijanlığı kaldırmıya teşebbüs e- der miydi?,. “— Evet, hattâ dini cevaz dahi olmasa bu kadar gayrı insani'bir teşekkülü ortadan: kaldırmak için calışırdt.”” K HĞA AĞAI y Mıhatma Harijanlığı (Mysoul' sayonz) ismindeki eserin- de şöyle tarif ediyor: “İçtimai bakımdan bunlar cüzam h gibidirler; iktısadi bakımdan va- ziyetleri esirden fenadır. Din bakı- mından bizim yanlış olarak “Alla- hın Evi” ismini verdiğimiz mabet- lere giremezler. Caste dahili Hin- duların kullandığı yol, mektep, hastah kuyu, a kapalı- dir, Caste doktorları ve avukatları bunları tedavi etmez ve mahkeme- de müdafaalarını maz,” Mahatmaya göre Harijan teşki lâtı Hinduizmin en büyük günahı- dır. Onun için bunu kaldırmak, Hinduizmin vazifesidir. Ve bunun için bu işte yalnız Hindular çalış- malı, Bu iddiasının siyasi cephesi- ni ilerde muhakeme edeceğiz. Bu- rada Mahatmanın muhafazakâr Hinduları ikna, hiç olmazsa sustur mak için kullandığı bir tek cümle vardır: “Harijanlık kalırsa Hindu- izm ölüme mahkümdur.” İşte bu muhafazakâr Hinduları o kadar ürkütmüştür ki lâğvına itiraz et- miye mecalleri kalmamıştır. akat bunun lâğvına mute- F riz olanlar yalnız caste Hinduları değildi. Ekseri Harijan- ların kendisidir. Bu garip psiko- lojiyi ben başka başka bakımdan kendimce şöyle izah ediyorum: 1 — Bir Harijan kendi cemaati haricindeki zelil vaziyetine ne ka dar hassas olursa olsun, cemaatin dahilinde kendisini emniyette his seder. Fert her zaman yalnızlık- tan korkar. Fert mutlak kendini bir teşekkülün parçası hissetmek ister. Bir Harijan kendi cemaatin- den çıkarsa ne olur? Alelâde Hin- du. Halbuki öyle şey Hindistanda yoktur. Her Hindunun mensup ol duğu bir teşekkül vardır. Demek Te üzerlerine al- » ki Harijanlık kalkarsa caste'ler de kalkmalıdır. İşte Mahatmanın yap mak iştediği şey budur. Yine bi (Devamı 11 incide) (1) Sanction müânasında kullanı- yorum, — N Şu Garip Dünya: Tiyatroda Günahsız Bir Cinayet İngilterede Lakanşir tiyatrosunda garip bir cinayet olmuştur. Piyeste, bir evli kadının, kendisine hıyanet eden kocasını bıçakla öldür- mesi lâzım geliyormuş. Piyesin son provasında, bıçağa kılıf geçirilmiş, muhtemel bir kazanın önü alınmış- tır. Fakat, asıl oyun gecesi, sahnede, artist kadın, koca rolünü oynıyan er- keğe, bıçağı çekerken - birden kilıfı düşmüş, bıçak erkek artistin tâ kal- bine saplanmıştır. Fakat hakikati an- lamıyan seyirciler, hain koca öldü- rüldü diye, kadını tekrar tekrar alki$ lamışlardır. Gramofonlu çocuk arabaları Kanadada, Vinipeg'de bir firma, gramofonlu çocuk arabaları yapmiş- tır. Bu arabalar, analar ve mürebbi- yeler tarafından memnuniyetle kar- şılanmıştır. Çünkü, bir düğmeye ba- sıldığı zaman, otomatik surette gra- mofn derhal çalmıya başlıyormuş... Plâklar da yine otomatik olarak de- ğişiyormuş. Ağlamakta - olan çocuk çalgı sesini duyunca, derhal susup gülmiye başlıyormuş. Çocuğun uyu- ması istenildiği zaman da tekrar düğ- meye basılıyor, gramofon ninni plâk- larını çalıyormuş. x Bir filmin adı Holivutta, bir filmin ismi için bir anket açılmıştır. Ankete 132 bin ki- şi iştirak etmiş, bunlardan her biri bir isim bulmuş ve göndermiş. Roy Haris isminde bir Amerikalının bul- duğu “İnsan kalpleri,, ismi çok mü- nasip görülerek beğenilmiş ve bu a- dama, bu iki kelime için beş bin do- lar ikramiye verilmiştir. Elma ağacı birinci Berlinde beynelmilel meyvacılar kongresi toplanmıştır. Kongreye,. 40 memleket iştirak etmiştir. Bir mu- rahhas, meyvalar hakkında, kongre- ye çok enteresan bir istatistik yer- miştir. Bu istatistiğe' göre, en - çok meyva veren elma ağaçları İmiş. Elma ağaçları dünyada — mev - cut bütün —meyva — ağaçlarının beşte ikisini teşkil ediyorlarmış, El- ma ağaçlarından sonra gelen erik'a- gaçları, dünyada meyva ağaçlarının yüzde 28 ni, armutlar yüzde 10 nu ve şeftali ağaçları da yüzde 14 nü teşkil etmektedir. Avrupada en çok elma ağacı yeti- şen memleketler, Almanya ile İngil- teredir. Fakat bütün dünyada en çok elma ağacı Birleşik Amerika devlet- KAZALARA KARŞI: Dar sokaklar, bozuk kaldırımlı caddeler, otomobil kullananlar müşkülâta uğratan sebepler arasında gelir Şehrin Bugünkü Yolları Şoförler İçin Bir Felâkettir . EARAAAF b 4 bi Ş lektrik şirketinin uygunsuz hareketleri arasında şunla rı da sayabiliriz: Dünyanın her tarafında sokaklar gece silinip süprüldüğü halde bu şirket her gün mutlaka bir yerin tamiri ile meşguldür. Hem de cad delerin en işlek zamaninda. O hiç çekinmeden işlek —yerin on a- dım ilerisine kırmızı bir levha şiş ler, bazan elektrik kaynağı yapa- cak âlât ve edevatını da oraya yi- ğar. Bu levha bir kere asıldı mı kendisi için her işkence mübahtır. Bu mıhlandıktan sonra hali hazıri le mürur ve ubur temin etmiyen bu darıcaddeler lâakal iki metre /daha daralmış, yollara oldukça de- Avukat ve Şoför Kenan Öner , | W AA D AAAi için birçok defa hendek içine di lıp çıkar, makas kırmamış, lâsti patlatmamış iseniz şirketin b lütf ve âtıfetinden bu kadarla ku tulduğunuza şükreder geçersini; Öte tarafta hurda otomobiller Pa yaparlar, birtakımları da yan sok lara dalıp çıkarken sıkişip kalıı lar, herşey durur, tramvaylarda inerek bir kısım halk ne olduğun anlâmağa, bir kısmı da otomobi iterek yol açmağa çabalarlar. N hayet şoför nasılsa bu biribirini t kip eden binlerce belâdan yakay kurtararak soluğu Taksim meyd nında alır. Fakat daha ileri gitme için artik'kendinde kabiliyet ka! mamıştır. rin. hendekler ; kazılmış; amalenin hayatı hiçe sayılarak onlar her da kika ezilmek tehlikesi altında çalı şırken bütün vasıtai nakliye halk ile birlikte sokaklara dökülüp kal mıştır, Filhakika bitmek tükenmek bil- miyen bu yol tamirleri otomobil- lerin yollarda tevakkufundan faz- la yolu daraltan, tehlike doğuran bir âmildir. Yolun genişliği âlelek- ser buradan uzaklaşarak kazayı at latmayâa müsaade etmez, bugünkü otomobillerin imal tarzı önünü vu- lerinde yetişmektedir. zuh ile görmiye fırsat vermediği * *" Mevzuu değiştir k için b şirkete daha fazla temas edemiyt ceğim. Öyle — zannediyorum ! tramvay arabaları bütün münteh ları biribirine bağlasa, bir an evvi tehlikeli tek hatlarını çiftleştirsi tamirlerini el ayak çekildikten so ra yapsa, arabalarının âhenk v emniyeti reftarını temin etse şehi içindeki kazaların yüzde otuzu, a ni istikamette muhtelif yollar ti kip edebilse mutlaka ellisi bert: raf olacaktır. zdihamı def ve tehlikele; bertaraf edebilmek için a i n CA T MA şu çek #Ç A R : ğ A, ASA A AAA &A < (6) Kakmacılık ve sedefçilik Türkün asıl sanatlerindendir. Türk ve İslâm G sarayı tarih se Türkün yüksek kabiliyet ve sa- natini gösteren kıymetli bir eserdir. Sedef ve bağa ile işlenmiştir. 18 inci nan tedbirlerdeki şiddet te temi edebildiği salâh ile mütenasip dı ğildir. Bir kere intizamı ammey taallük eden düsturlar koymay her akla gelen salâhiyettar olmı; dığı gibi dünyanın hiç bir yerind neşredilmiyen kanun bile mer'i v mazken bildirilmiyen ve kimin 1 rafından ittihaz olunduğu anlaşı mıyan bu kabil - hakkı hürriye , takyid eden - emirlere icap etti kadar hürmet edilmemesinden < layı kimsenin kimseyi tenkide he kı olamaz. Meselâ ortada iyi köt bir seyrüsefer talimatnamesi va dır. Bu ihtisasları olmiyan insa! lar elinden çıkmış, içinde biribir ni nakzeden maddeler, akla u maz hükümler bulunmuş olsa < yine birşeydir. Nakil vasıtası sevk ve idare eden herkes bu tal matnamenin gayri kabili tatbi noktalarını da tatbika çabalarkı ansızın ya ona bir maddenin ilâı veya tadil edildiğini - tatbik ed lirken - haber alır öğrenirsini Fakat âlelekser bu noktada ceh let eshabı mazeretten bile madı olamaz. Bu keyfi memnuiyet ke fi muamelâtı da istilzam.edeceği den değiştirilen veya zammedili bu meçhul hükmü - an cehaleti de - tatbik etmiyenlerden kimi i tarla geçiştirildiği halde kimi | lis merkezine kadar götürülür. E niyet ve selâmeti ammenin temi ne hâdim olması icap eden bu te birler bir tezebzüp vasıtası olmi tan başka bir mâna ifade etme ler. Arasıra zabıta Memurları mü rgisinde teşhir edilmektedir. A y Bey(oğlw; caddele gi meci

Bu sayıdan diğer sayfalar: