5 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

5 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m ma... YenidenLig o | Maçları mı | Yapılacak ? Futbol federasyonu tarafından Milli Küme haricinde kalan altı Is- tanbul klübü arasında bir devreli lig maçı yapılacağı hakkında ortaya yeni bir rivayet çıkmıştır. | Doğru olmasını temenni ettiğimiz | bu lig maçları şayiası, Milli Küme | müsabakaları olmadığı günlerde Şe- Tef stadında oynanacak ve Federas- yon bu iş için bir de kupa koyacak- tır. Söylendiğine göre, maçların ne zaman başlıyacağı henüz kat'i suret- te tesbit edilmemiştir. Muhtelit Takımın Seyahati Istanbul Futbol Ajanlığı, 17 ni- sanda şehrimizde Milli Küme maçı olmayışından istifade edilerek Atina | muınlakasına iki maç için bır teklif yapmıştı. Teklife göre İstanbul muhteliti 13 nisanda Atinaya hareket edecek ve orada 16 ve 17 tarihlerinde iki tane temsil maçı yapacaktı. Masraf- ları karşılamak üzere Yunanistana tarafından da kendilerine 1500 lira verilecekti. Son dakikada Yunan Federasyonu ile yapılan muhavere neticesinde bu karşılaşmaların kaldığı ve mevzuu- bahsolan 1500 liranın Yunanistanın hsyat şartlarına göre pek fazla oldu- Zu anlaşılmıştır. Anadolunun Muvaffakıyeti Püzar günü Kadıköy sahasında Milli Küme şampiyonu Fenerbahçe ile bu sene umumi merkezin haksız bir kararile ikinci kümeye atılan A- nadolu klübünün şilt maçlarına sit bir müsabakası vardı. Anadolu klü- bü kuvvetli rakibine 2—0 mağlüp oldu. Fakat bizzat bu netice bile klüp | için bir muvaffakıyet ve kendisinin bu sene ikinci kümeye bırakılmış ol- masına karşı yaptığı itirazların yerin de olduğunu gösterir bir hâdisedir. Ne gibi şartlar altında verildiğini pek iyi bildiğimiz bu haksız kararın önümüzdeki mevsimde Anadoluyu yine birinci kümeye almak suretile tashih edileceğini ummaâktayız. rimiz, bu hâd Klüpler: Güneş Klubünün Bir Mektubu Son günlerde gazete ve spor mec- mualarında Güneş ve Galatasaray klüplerinin birleşmek üzere oldukla- Ti hakkında bazı neşriyata tesadüf €- dilmektedir. Bu neşriyatın gerek u- mumi efkârda, gerek spor mahafilin de yersiz bir takım dedikodulara se- bebiyet verdiğini ve vereceğini haza- rı dikkate alan idare heyetimiz va- ziyeti şu şekilde tavzihe lüzum gör- müştür: 1 — Galatasaray klübü ile iki, iki buçuk sene kadar evvel cereyan © den ve neticesiz kalan temas ve mü- zakcreler müstesna olmak üzere bir- İeşme mevzuu üzerinde herhangi bir | yeni temas vukubulmuş değildir. — Güneş klübü idaresi ile Gala- tasaray klübü idaresi arasında mev-| cut prensip ve zihniyet farkı böyle | bir birleşmeye mânidir. 3 — Kaldı ki idare heyetimiz iki —aacz —— Pazar günü, Ankarada 'mebüs seçimi yapıldı, ikinci mün- | tehipler belediye dairesine giderek reylerini kullandılar. Ayni gün, şehirde canlı spor hareketleri oldu. Ankara foto muhabi- lerin fotoğraflarını tesbit ederek bize gön- derdi. Aşağıdaki resimlere beraberce göz gezdirelim: Başvekilimizle Nafıa Vekili reylerini verdikten sonra Belediye dairesinden çıkıyorlar Harbiye - Güneş maçından evvel iki takım oyuncuları birarada . Muhafızgücü atletleri sekizinci kilometre “civarında av binişi sırasında Tüntehipler, Ankara Belediye dairesinde rey sandığı başında gı buunüms ulusunu rusu klübün ayrı ayrı çalışmasının ve meş | Atletizm : Tu rekabetin memlekette sporun İn- ÜL İlkbahar Müsabakaları kişafına yardım edeceği kanaatinde- dir. Bu Hafta Başlıyor T.S. K. Istanbul Bölgesi Atletizm Ağjanlığından: 10 Nisan pazar günü Kadıköy sta dında yapılacak ilkbahar atletizm eüsabakaların kaydı 7 Nisan perşem be akşamı kapanır. Birinci ve liknci sınıfların seçmeleri üçüncü ve dör- düncü sınıf müsabakalarile sabah ya 4 — Galatasaray klübü ile, Fener bahçe ve Beşiktaş klüpleri ve diğer klüplerle olduğu gibi dost ve kardeş olarak geçinmek kararındayız. Basketbol: Yeni Bir Turnuva T. S, K. Istanbul Bölgesi Basicet- | acaktır bol Ajanlığından: Bu seçmeler ancak Önümüzdeki ağustos ayı içinde| 400 de yapılacaktır. Balkan milletleri arasında bir bas-| © Yapılacak müsabakalar şunlardır: ketbol turnuvası yapılacaktır. Birinci ve ikinci seuflar: Bu müsabakalara Türk basketbol | 160 m, 200 m. #00 m. 600 m. takımı da davet edilmiştir. 10,000 m, Hazırlık programı hakkında gö-İ Siki, nam uzm sema, öz adim rüşülmek üzere şimdiye kadar mili | yama, yüksek atlama, takıma girmiş, girmemiş teşkilâtı-| 4 kere 100 bayrak mıza mensup basketbolcuların 7.4.) Üçüncü sinif ü kya 100 m. 200 m. 400'm. 800 m. e Gi Ni ni: ği Gülle, Disk, Cirit Sırıkla atlama, uzun merkezine teşrifleri rica olunur. atlama, 100, 200 ve 1500 m, atlama, yüksek “GÜREŞ: Bu Seneki Güreş MüsabakalarınınTarih Ankara, 4 (Tan muhabirinden) — Güreş federasyonu bölgelere bu sene yapılacak güreş şampiyonlukları hak kında bir tamim göndermiştir. Ser- best ve Yunan - Romen - Türkiye güreş şampiyonlukları müsabaksla- rının bu sene 4—5 haziranda Anka- rada da yapılması takarrur etmiştir. Bölge, grup ve Türkiye şampiyonlu- ğünu kazanacak güreşçilere müki- fatlar ve madalyeler verilecektir. Dördüncü sınıf: 50 m. 100 m. Gülle, Disk. zun atlama, yüksek atlama, 4 kere 50 bayrak. Hükemliğe davet edilen arkadaş- lar şunlardır: (Dr, Nuri, Hilmi, Adnan, Ali Rıza Luder, Bakır, Ahmet, Davit, Suat, Nihat, Ali Besim, Başaran, Halük, Hagopyan. Vatandaşla Müilâikat Hergünün Küçük Dertleri Her okuyucunun bir derdi, memleket ve şehir meseleleri hakkında bir düşün- cesi vardır. Biz bu vatandaşlara bu dü- güncelerini ifade imkânını vermiş olmak için bu sütunu açıyoruz. Bu sütun, oku- yucuların mektupla bildirdikleri mesele- lerden manda, umum! meseleler hakkın- daki düşüncelerini tespite yarıyacaktır. Bu maksatla bir mubarririmiz her gün dar eden meseleler hakkında mülâkstlar yapacaktır. * Günde 12 Saat İş Kula Mensucat Fabrikası amele- sinden iki vatandaş bize gönderdikle- ri bir mektupta şunları yazıyorlar; “Kula Mensucat Fabrikasında bir senedlenberi yevmiye 12 saat olarak ve Cumartesi günü de tatil yapma- dan çalışmaktayız. İş Kanununa gö- re, bu kanun işçinin günde 8 saatten fazla çalıştırılmaması, Cumartesi gü- mü de saat 13 te tatil yapılması icap eder. Fakat, bizim müessesede kanu- nun emrettiği şekilde iş görülme- mektedir. Fabrikada bu mesele ile alâkadar olmaları lâzım gelen kimseler, hiç seslerini çıkarmıyorlar, Duyuyoruz ki birçok milesseselerde kanun tat-| k edilmektedir. O halde, günde 8 ten fazla çalışmamak bizim hak- kımız değil mi? Bu mesele hakkında | alâkadar makamların dikkat nazarı- Bı çekmenizi rica ediyoruz. Yukarıya koyduğumuz mektubun sahipleri iki vatandaşın isim ve hü- viyetleri bizde mahfuzdur. önüne cıkan bir vatandaşla, onu alâka-| andarma, müstantiğin ma - sasına doğru İlince sende - ledi. Elindeki sarı kadifeli heybe- #ini bir köşeye bırakıp kuşağına s0- kulmuş yemenilerini çıkararak a- yaklarına geçirdi. Kızıl sakallı, çı- kık elmacık kemikli, güneş yanığı yüzü gülüyordu. Masanın önüne gelince durdu. Fesini seyrek ve a- çık sarı kaşlarının üzerinden kak dırdı. Etli ve üzerleri çilli ellerini göbeği üzerinden bağladı. Gözleri masanın üzerindeki parlak teneke hokka takımında idi. İncecik du- daklarının kenarları bir balık ağı- 21 gibi müteharrikti. Müstantik yeni bir serserinin da ha getirildiğini görünce yüzünü bu ruşturdu. Çünkü yeni gelen müta- sarrıfın bütün tedbir ve ahitlerine rağmen kasabada bir türlü zabıta vakalarının ardı kesilmiyordu. Da ha biraz evvel dün gece arkadaşı - nı “merdivenli kıraathane, de al- nından vuran bir delikanlıyle sev- gilisinin kapısı önünde nâra atıp 6- vinin bütün pencerelerini aşağıya indiren bir sarhoşun ilk soruştur- malarını yapmıştı. Yorgun başını avuçları arasında sıktı, Ve sarı keten mendilile al nını silerken yavaşça sordu: — İsmin? — Yaşar, Efendimiz. aşın kaç? — Ne susuyorsun? Söylesene OKUYUCU ! Mektuplar | Parmaklıksız Kuyular Bir okuyucumuz dikkati celbediyor: Ye- dikule tarafında parmaklıksız bortan ku - Yuları çoktur. Bu yüzden vatandaşların ha- yatı tehlikededir. Civarda oturan vatandaş” Yer sece ve gündüz kuyulara yu mak Serinliğindedir. Bir defa içine düştükten sonra kurtuluş Joktür. Nitekim geçen gün bir vatandaş, sinemadan dönerken bir ku- yuya düşmüş, cesedi günlerce sonra bu - Tunmuştur. Hükümet fanliyete geçmeli, bostan kuyu larının etrafına parmaklık çekmiye bostan sahiplerini mecbur kılmalıdır * Afyon müstahsillerinin vaziyeti Okuyuculurımızdan Ali Duyduk yazıyor: “Yurdumuzun en ebemmiyetli yirant mahsullerinden biri olan ve vaktile senede 10-15 milyon lira getiren afyonun, srt in- sani duygularla, alım ve satımı 2258 numa- yalı kanunla devlet himayesine alinmıştı. Bu kanuna köre uyuşturucu maddeler inhi- sar İdaresi afyon ihracını kendi yapacak ve afyon ziraatinin inkişafile uğraşarık a- ım ve satmıns tanzim edecekti. İdare müs tahsile azam! kolaylıklar göstererek evvelâ onların mallarını alacaktı. Halbuki bunun aksi yapılmakta, evvelâ tüccarın, elindeki mallar ulnmaktadır. Müstahsile de: “Heke- leyiniz, size de sira gelecektir, denilerek mahsul bekletilmektedir. İdareye yaptığı" miz mürocaatlara cevaben: “ihtiyaç olduk- ça siyonlarınızı alacağız. denilmektedir. İdsre mutavussıtları ortadan kaldıracağını ve köylürün yanına kadar muhammrin gön dereceğini ilân ediyor. İdarenin mevcudu ancak Üç kişi olan muhamminleri acaba bütün afyon mınlakularında tayyare ile mi dolaşarak ma! alacaklardır? Bütün müstahsiller çaresiz kalarak ellerindekini ucuza satmıya mecbur olmaktadırlar. Alâ. kadar makamların nazarı dikkatini cel- betrsenizi dilerim.,, Okuyucularımızdan . binbaşı B. Münir, matbanmıza gelerek Şirketi Hayriyeden bir İrlesda bulunmuştur. Şirketi Heyriyenin cu İmartesi günleri saat 1448 te Üsküdara uğ- İriyarak Boğuza çıkan vapurun küçük olma İsimden, yolcuların oturacak yer bulamıya Fak Üsküdara kadar ayakta gittiklerinde İşikâyet edilmektedir. Bu Hususta Sirketi | Hayriyenin nazarı dikkatini celbederiz. | » | Küçük Vapur | Bir yanlışlık olmasın?.. İ Hopa kurasının Sundura mahallesinden | hmet Kanran yolladığı mektupta diyor ki “Hopa kazası 936 yılının birinci ayında Rize vilâyelinden ayrılarak Çoruh vilâ İtine bağlanmıştır. 86 yılımda Ticaret Odası İ ücretini almıya gelen Rize Ticaret Odası tahsildarına esnaf, vilâyetin değiştirilmesi münasebetile ticaret odas ücretinin Çoruh Ticaret Odasına verileceğini bildirerek pa- tayı vermemişlerdir. Bunun üzerine Rize Ticaret Odası pörayı veren ve vermiyen es- Baf hakkında parayı icra suretile cezalı ola rak bire üç ilâvesile tahsil etmek ietemiş- tir. Esnaf buna itiraz etmiştir. Paket, bu iti raz, hiç nazandikikate alınmadan, para ce- zasile birlikte icra vasıtasile tahsfi edilmek tedir, yaşın kaç? — Eh işte yirmi. Yirmi beş var beyim! — Babanın adı? — Benim babamın adı mı? Be - nim babamın adı, Mustafadır. E- vet Müstafa! — Peki ananın adı?. Onu hiç tantmam. Ben bir ya şında iken... Hani efendim bir va- kitler kasabada kıtlık ölmüş © za- man sizlere ömür... Biliyor musu- nuz o kış?.. — Oğlum ben sana ne diyor, sen den ne soruyorum? ne? Ananın adı — Anladım efendim... Anladım. ya... Kendisini tanımam da., ismi. Zeynep... Zeynep efendim... Zey - nepi M üstantik kenarları gümüş çer çeveli gözlüğünü sivri burnu nun ucuna iliştirdi. Önündeki, es- ki, kurt yeniklerile dolu ceviz ma- sarın üzerinde yığılmış kâğıt de- meti arasından rengi uçmuş bir zar fı çekip ufak bir rahlenin başın- da oturan çıplak başlı bir adama 0- kuması için uzattı. — “Ramazanişerifin on sekizinci gününe müsadif Cuma akşamı saat bir buçuk sularında başkasına ait olduğu tespit olunan bir babahin- dile iki çift kazpalazım şehrin en kalabalık bir mahalli olan pazar içinde satarken... ve ilâh.,, Çıplak başlı adam bu satırları o kuduktan sonra ayağa kalkıp: — Müstantik Bey. Dedi. Vakaya ait polis zabıt varakasile dosyayı zatıâlilerine takdim edeyim mi? Müstantik dosyayı ahp; kafasını kaşıyaraktan uzun bir mütaleada bulunduktan sonra maznuna baka- rak; — Bak ne diyorlar... Dedi. Nasıl oldu bu iş, anlat bakayım bana? — Oğlum durmasana! Vaka hak- kında bildiklerini anldtsana! — Peki Efendi Hazretleri... Va- ka hakkında ne biliyorsam anlata- cağım. Mazmun bu sözleri söyleyip sus- muştu. Titriyen parmakarını kı- Bu hususta alâkadarların nazari dikkati. ni celbetmenizi rica ederim... zıl birer santim boyundaki sakalla- ının arasına götürdü. Açık mavi gözlerini bir noktaya dikti, Ve böy lece birkaç saniye durduktan sonra hafif ve ürkek bir sesle söylemiye başladı. — Mademki, istiyorsunuz, vaka hakkında ne biliyorsam anlat- maliyım! Evet ne şu kadarek- siği ve ne şu kadar fazlası olma - dan. Olduğu gibi... Gördüğüm gi- bi... Öyle değil mi müstantik bey? Müstantik elindeki kalemi mâ- anın üzerine vurup: — Be adam bırak şu zevzekliği de anlat bakalım... Söyle bakalım bize. Seni sirkat cürmile itham edi- yorlar. Ve cürmümeşhut üzerine hakkında usulü mahsusuna tebaan tanzim olunmuş zabıt varakası dâ hâlen yedimizde bulunmakta, Bi- naenaleyh... Maznun dizlerinin üzerine yum- ruklarını dayıyarak oturduğu ha- sır iskemleden doğruldu ve: — Bu da ne demek? dedi. Eh gençliktir, Biz de arada sırada ken- di halimize göre oturur söyler, içe- riz.. Fakat asla kimsenin malina, canına yan bakmayız müstantik bey..Allah inandırsın sizi anamdan doğduğumdanberi bir tahtakuru »- sunun bile kanıma girmiş adam de- ilim vallâhi, — Hişt bana bak... Ben ne di - yorum sen ne diyorsun? Seni pa - Mame gün bir fakım ede EYTerişiEr. ni aznun bu sözletden de hiç- bir şey anlamamakla bera - ber kendini müdafaa etmek lâzım geldiğini sezerek şiddetle müstan- tiğin sözünü kesti. Ve: — Yalan efendi. Yalan... Onla- rın işleri güçleri yok ta şunun bu- nun hakkında dedikodu ediyorlar. Diye mırıldandı. Müstantik Bey yumruklarına da yanarak masası başında ayağa kalk tı. Ve bağırarak: — Herkes yalancı... Herkes dedi kodücu! Bu kasabada bir sen doğ- ru ve iyi adamsın değil mi? Dedi. Sonra başını iki tarafa sallıya- rak: — Senin... Dedi. Bir meteliğe kurşun atan züğürt bir adam ok duğun herkesçe malüm. Benim bile senelerdir yüzünü görmediğim o canım palazları nereden vurdun? Söyle şunu... Maznun şalvarının uçkuriyle oy- namakla meşguldü. Bu sözler üze“ rine başını kaldırdı. Ve lüzumsuz yere müstantiğin böyle neden ba- gırıp çağırdığını düşünmiye başla- dı. Müstantik bey ise onun böyle sadece bir noktaya baktığını ve ce vap bile vermediğini görünce ilâve etti: e la — Ben tam otuz üç senedir şi gördüğün masada otururum. Senin gibi ne mâsum, be budala ve dil siz rolleri yaparak makamı adale” ti iğfal emiye yeltenen caniler, hır“ sızlar ve serkeşler gördüm. Sizin gibiler istedikleri kadar dalavere yapsınlar istedikleri kadar aktör lük etsinler pençet adaletten asl8 kurtulamazlar. Adalet ebedidir. DE imidir... (Çıplak başlı adama VE jandarmalara bakarak) madem ki (Devamı 10 uncuda)

Bu sayıdan diğer sayfalar: