Dünkü maçı kazanan Harbiye oyuncuları Şehrimizdeki Maç Harbiyeliler, Galatasa- rayı 3-0 Mağlüp Ettiler YAZAN: EŞREF ŞEFİK 27 Şubatta Ankarada Harbiyeyi mağlüp etmiş olan Galatasaraylılar, dün, kendi sahalarında oynadıkları halde 3—0 gibi oldukça mühim bir farkla mağlüp oldular. Galatasaray kadrosunupn tertibi hakkında fena kelimesini kullanmak kâfi gelmez. Teşkil edenlerden gayri kimsenin aklından geçemiyecek bir şekilde meydana çıkan Galatasaray takımı ilk-on beş dakikadan sonra *ne yaptığını bilmiyen bir heyet ha- inde öteye beriye koşarak kendini kurtarmak istedi. Bir söz vardır: “Da ha iyisini yapamayınca eskisinde ka- rar kıl, derler. Galatasaray kadro- sunun bundan bir ay evvel Ankara- ya giden şekli olsun muhafaza edile- mediğinden galibiyet imkânları ma- çın başlangıcında çok zayıflatılmış bulunuyordu. Hücum üslübunda kat- iyyen Hfiâna olmıyân Sarı Kırmızılı” Yarın önünde canlı ve gayretli oynı- yan Harbiyeliler emeklerinin mükâ- fatını üç golle tattılar. Ekseri maçlarda rakip kale için mühim bir tehlike olan Bülent dün yanına verilen ikisiçin ortasında ök- süz bir halde çabaladı, durdu. Har- biye kalesine doğru açılan akınlarda biribirini daima kaybeden ve her bi- ri aklının estiği bir semte koşan Ga- latasaray mühacimleri, firsat mesa- felerine geldikleri zaman oralara ka- dar neden koştuklarını kendi kendi- lerine soracak halde kalıyorlardı, A- henksizlik dolayısile maksatlarını bir türlü kavrıyamıyan içler ve sol açık aldıkları her topu en verilmiye- cek yerlere vererek uğraştılar. Buna mukabil, Harbiye takımı, bilhassa ikinci devrede isabetli pas- Isşmalarla muntazam hücumlar ya- Pârsk rakiplerini tazyik ettiler. Har- biye takımının merkez muavini Muh- , terem dünkü maçın en muvaffak ol- Muş oyuncusu tarzında vazifesini ba ardı. Muhterem, itiyat ettiği daima yen muavinlerile oynamak tarzını biraz değiştirirse, Türkiyenin en iyi merkez muavini olabilir. Harbiye takımının güzel paslan- ması kadar sıkı şütlü birkaç elemanı olsaydı dünkü neticeyi biraz daha yükseltebilirlerdi. Maçın tafsilâtı Maça evvelâ Harbiyeliler çıktılar, Takımları şu şekilde tertip edilmiş- ti: Pethi — Şükrü, Sabri — Celâl, Muhte- ram, Haşim — Mücahit, Zeki, Habip, İzzet, if, Galatasaray takımı da şöyle idi: Emin — Reşat, Turhan — Mustafa, Ad- Ban, Suavi — Necdet, Süleyman, Bülent, Musa, Salâhadein, Hakem Nuri Bosut'un idâresin: maça başlandı. , Ilk akınlarda Galatasaraylılar ça- ımlı bir oyunla rakpilerini şaşırt tılar. On beş dakika sonra vaziyete hâkim olan Harbiye muavinleri For- vetlerini iyi beslemeğe başladılar. Dakikalar geçtikçe Harbiyenin sol tarafı müessir akınlarını açıyordu. Galatasaray nısıf sahasının hayli sı- kıştığını. ve mukabil hücumlarda to- pu kaybetmek, yahut isabetsiz vur- mak yüzünden gol çıkaramıyan Ga- letasaraylıları ön dakika kadar sey- zettik. d Soldan bir hücum açan muavini topu Galatasaray nısıf sa- hasına soktu. Harbiye sol açığı orta- ladı. Galatasaray müdafaasının çelip | uzaklaştırdığı topu sol muavin tek- rar doldurdu. Galatasaray kalecisi hatalı bir çıkışla topu üstünden aşırt mış oldu. Sağiç Zeki yetişip kafa fle İ içeri attı. Bu goldan sonra devrenin sonuna kadar Harbiyeliler daha canlı ve gay retli gözüktüler. Ve birinci devreyi 1-0 galip vaziyette bitirdiler, İkinci devre İkinci devrenin başından itibaren bilhassa nısıf saba ortalarında ağır ba san taraf Harbiye idi. Harbiye sağ a- çığı, aldığı topu yan muavini daima at latarak sürüp, sürüp ortalıyordu. Bu ortalıyışlar doğrudan doğruya kaleye doğrutulduğundan ekseriya kaleci- nin elleriöde kalıyordu. Harbiyenin soltarafı daha müessir ve dahâ derin oynadığından o cehabian'açılan' teh- likeler daha mühim görünüyordu. Muhteremin pasile merkezden hü- cuma başlıyan Harbiyeliler topu sağ içlerine geçirdiler. Sağ iç şütünü çek ti, Kaleci yere yattığı halde topu kav rıyamadı. Merkez mühacim yetişerek ikinel şütü çekti Buşüt te sadüfen Galatasaray müdafiinin göğ- süne isabetle geri döndü. Üçüncü ke- re tazeledikleri şütle ikinci gollerini de kaydettiler. Maçın nihayetine on sekiz dakika kala üçüncü gol fırsatını da yakalıyan Harbiyeliler galibiyetlerini iyice si- gortalamış oldular, Harbiyenin üçüncü golü Sağ açığın ortalayışını fena hesap- lıyan Galatasaray müdafileri topu İzmir, 26 (TAN) — Güneş takımı bugün Alsancakla karşılaştı ve 1-2 galip geldi. Oyun hakem Esadın idaresinde Al sancağın bir vuruşu ile başladı. Bİ - rinci dakikada Alsancağın yaptığı iki hücuma mukabil Güneşin de sıkı bir akını görüldü. Tik tehlikeyi Güneş sa vuşturdu. Cihat beşinci dakikada Sai- min sıkı bir girişini muvaffakıyetle durdurdu. Dakikaların ilerlemesine rağmen oyun halâ başlandığı gibi, durgun oy nanıyor ve yapılan hücumlar bir ne- tice vermiyordu. 13 üncü dakikada İlyasın siki bir şütü avutla neticelendi Biraz sonra Rasih topla beraber kaleye girer - ken Rasim yetişerek bu muhakkak gol tehlikesini korner yapmakla ber- taraf edebildi. 33 üncü dakikada Melih topla Al - sancak kalesine hızla girerken oyun- cular hızla biribirleriyle çarpıştılar, R Federasyon Reisleri Arasında .1: : lkilik mi? Milli Küme maçlarının hakemleri yüzünden Futbol Federasyonu birin- ci reisiyle ikinci Reisi arasında ikilik çıkmıştır. Hâdise şudur: Milli küme fikstürü tesbit edili ken hakemlerin ne suretle tayin edi- leceğini İstanbul mıntakası umumi merkezden (sormuş ve ekseri İstan- bulda bulunan Futbol Federasyonu birinci reisinin bü hakemle; kendisi tayin edeceğini ve reisin İs- tanbulda bulunmadığı sıralarda tel grafla bildirileceği cevabını almış. Filvaki Federasyon Reisi B. Sedat Rı za da şimdiye kadar her hafta hakem leri bizzat kendisi tayin etmiştir. Bu defa da, kendisi İzmire gitmeden ev- vel İstanbul mıntakasına bu haftaki iki maçtan birincisinin hakemi Ad- nan Akın ikinçisininki Ahmet Âdem olduğunu bildirmiş, mıntaka da, gi zetelerde görüldüğü üzere, Feder. Futbol : tir, Bu kararı ne suretle öğrendiği hi- linmiyen Ankaradaki Federasyonun ikinci reisi Danyal telefonla İstanbul mıntakasına bu haftaki hakemlerin kimler olduğunu sormuş ve aldığı ce vap üzerine: “Birinci oyunun hake- mi Nuri, ikine n Ahmet Adem- dir.,, demiştir. Fakat mıntaka asbaş- kanının Federasyon birinci reisinden aldığı emri bir telefon muhaveresile değiştirmiyeceği şeklindeki mukabe- lesi üzerine (Türk Futbol Federas- yonu) imzasiyle İstanbula gelen bir telgrafta hakemlerin, ikinci reis Dan yalin telefonla söylediği şekilde ol duğu ve gazetelerle ilân edilmesi mıntakaya tebliğ edilmiştir. Ve nite- kim dünkü maçı Nuri idare etmiştir. Şu hale göre, birinci ve ikinci re. isler arasında İstanbuldaki maçların lisanslı hakemlerden birinin tayinin. de uyuşamiyacak Kadar görüş rılığı olduğu kannati hâsıl olmak! dır. Çünkü, bir maçın şu veya bu sanslı hakem tarafından idaresi ci reis tarafından tayin edildikten sonra bunu değiştirmede ısrar etmek bundan başka suretle tefsir edilemi- yecek bir harekettir. kaybettiler, Sol iç yerinde ve kaleciyi şaşırtan şütüyle üçüncü gole de mu: vaffak oldu. Bu sayıdan sonra Galatasaray mer- kez muavini Adnan sakatlandı çıktı. Birkaç dakika sonra hakem Harbiye den bir oyuncuyu çıkardı. İki taraf onar kişi ile maçın niha- yetini getirdiler. Son durumda Har- biye hakkile kazandığı üç golle saha dan mühim bir galibiyetle çıktı Ken. dilerini tebrik ederi: İzmirdeki Maç “Güneşliler Alsancak Takımını 2- 1 Yendiler İkinci devre Ikinci devrede oyun başlar başla maz hücuma geçen Güneşliler Alsan cak kalesi önünde toplandılar. Bu su retle adamakıllı sıkışık bir halde ge- çen Alsancak kalesi Salâhattinin sağ dan çektiği sıkı bir köşe vuruşu ile ilk gölü yemiş bulunuyordu. Alsancak mühacimlerinin kaçırdık ları fırsatlardan sonra ileri oynama- sından istifade eden Melih geriden aldığı topla yıldırım gibi Alsancak kalesine İnerken Cemil tarafından sebeple hakemin verdiği favul Rıza- A isabetsiz bir vuruşu ile avuta git- 26 ıncı dakika Rasih uzaktan çek- tiği sıkı bir şütle takımına ikinci sa- yıyı da kazandırdı. 36 ıncı dâkikada Hakkı soldan süratle Güneş kalesine girmekte iken Faruk hatalı bir şekilde durdurdu. Hakemin verdiği penaltı Cemilin &i- kı bir vuruşu ile Alsancak ilk ve son TAN yon Relsinin hu kararını ilân etmiş-| OKUYUCU Mektupları Edirnedeki tüfekçi ustası Edimede Gülbaharkatun o mahallerinde | 8 numaralı evde oturan makinist Al Ke- mal Brsel yazıyor: “Edirnenin meşhur #lfekçi ustalarından Ali ağla tüfekçi Yusuf Ziya benim babam dır. Kendisi bundan 74 sene evvel #sker olup gidiyor. Ve bir daha Türkiyeye ve doğ “duğu yer alan Bdirneye gelmiyor. Gören ve kendisinin nerede olduğunu bilen . varsa, insaniyet nâmına sdrezline bildirmesini si ca ederim. * l Açık kuyular kapatılmalı Bolatta oturan bir okuyucumuz yazıyor” *“Semtimiz bulunan Molla Asir mahalle- #tndeki yansın yerlerinde birçok kuyular k ve tehlikeli bir vaxiyette bulunmak Hattâ bu yüzden İki gün evvel zaval- cuk bu kuyulardan birine dilstü ve Kuyuların bulunduğu arsalarda h dir boğuldu. her gün birçok çocuk oynamakta ve bu teh İikeye her an Için maruz bulunmaktadır - lar. Bunun için bu kuyuların hiç olmazsa üstlerinin kapatılmaları çocuklarımızın ha- yatı nimına faydı B. Hiteri Takip Eden Genç Kız lscaktır. j : Nereye giderse gitsin Hitleri takip! eden bir genç kız vardır. İngiltere-| nin yüksek tabakasına mensup ve Lord Rodisdate'in kızı olan bu, Ba” yan, meselâ son zamanda. Hitlerin Viyanaya girişinde orada bulunmuş, | Rayştağın son içtimamda meclis bal! konunda görünmüş, olimpiyat mü- sabakalarında Hitlerin civarında yer| hepsine gelmiştir. giliz misi — söylendiğine bakılırsa — Alman devlet reisini Münih kahve- lerinden birinin tarasasında tanımış ve O zamun hasıl olan tanışıklık bu- güne kadar devam etmiştir. Mis Umty Valkyrie bütün hayatını Almanyada geçirir, hiçbir merasimi kaçırmaz, Hitleri heyecan ve iştiyak- la seyreder. çenlerde bir Londra gazetesi bu hal den uzun uzadıya bahsetmiştir, Klüpler: Şeref ve Hakkıya Ceza Verildi ile Şeref hakkında disiplin diyanı te rafından yapılan tahkikat sona ermi tir. Verilen karara göre, Hakkı bir ay şeref üç ay müsabaka boykotu almiış- hatalı bir hareketle durduruldu. Bu dir Beriktaslı oyuncular bu ka - rTara umumi merkez nezdinde itirez e- deceklerdir. ....... Fener, Bugün Oynıyacak mı? Son dakikada bazı kaynaklardan sızan haberlere göre, saha Ihtilâfı do- layislle bugünkü maşı öynamıyacağı söylenen Fenerbahçenin, bugün, Tak- #im stadında görünmesi ihtimali var. dir. | etr Petroviç, mühim bir ko- operatifin vilâyet şubesi di- rektörü idi.. Bir gün odasında otu- rurken İçeriye kâtibi girdi: — Petr Petroviç, dedi, koopera- tifin merkez teşkilâtından iki gelmiş; sizi görmek istiyorlar. — Niçin geldiklerini mu?. Kâtip, sesini esrarengiz bir şekil de alçaltarak: — Niçin geldiklerini söylemiyor- lar, dedi.Şahsen sizinle könuşmak istiyorlarmış.. Petr Petroviç can sikınlısımı bel. H eden bir sesle: — Gelsinler bakalım, dedi. sordun Merkezden gelenlerin her ikisi de gençtiler.. Dikati çekerek her- hangi bir hususiyetleri yoktu.. Her ikisinin de sırtında, hemen hemen ayni biçimde, ayni renkte birer pal to vardı. Bunlardan ilk gireni: — “Mestkom, kâtibi Hotkoviç, diye, kendini tanıttı. Tkinci gireni de: — “Partkom,; kâtibi Laskin, di- ye, ayni şeyi yaptı. İkisi de, herhangi bir teklif bek- lemeden, oturdular. Bu suretle de, kooperatif direktörüyle aralarında- ki konuşmanın oldukça uzun süre- ceğini ihsas etmiş oldular. “Mestkom;, kâtibi Hotkoviç, her hangi bir mukaddemeye lüzum gör meden maksada girişti: — Sizi şöyle bir mesele için ra- hatsız ediyoruz, dedi: Sizin koope- ratifte, oldukça uzun bir müddet Pizeyef isminde birisi çalışmış. Bu adam sonradan bize, merkeze gel- di... Sözün alt tarafıni “Partkom,, kâ- tibi Laskin tamamladı: — İşte biz bu Pireyef hakkında Mei a ay Ae almış ve Nüremberg kongrelerinin Sarı saçlı, mavi gözlü olan bu İn- u sual Petr Petroviç'in olduk- ça canını sıktı. Çünkü iki aydanberi Pireyefi ne görmüş, ne de onun hakkında birşey işitmişti. Kahramanımızın kafasından bin- 'Madem- ki tâ merkezden buraya kâdar gel- mişler, diye düşündü, herhalde Pi- reyef'in vaziyeti kötü olsa gerek... Sonra dâ, elindeki kalemle oynı- bir fikir geçmiye başladı: yarak cehren şunları söyledi: Halis bir İngiliz kızının bu garip temayülü İngilterede bazan tuhaf tef sirlere de hedef olmuştur. Hattâ ge- İki ay evvel Bükreş muhteliti ile İstanbul muhteliti arasında yapılan maça bir sebep göstermeden gelme- dikleri için futbol ajanı tarafından tecziyeleri istenen Beşiktaşlı Hakkı — Doğrusunu isterseniz şu Pi- reyef denilen adamı ben pek te o kadar tanımam.. Onunla herhangi bir samimiyetim yoktu; evet, size kati olarak söyliyebilirim: Onunla aramızda herhangi bir şahsi dost- luğumuz yoktu. Ben onu sadece iş sahasında tanırdım. Bilmem ki, si- ze onun hakkında ne söyliyebili- rim? Herif, kendisine verilen işi yapardı; vazifesine dikkatli idi. (Petr Petroviç etrafına bakarak al- çak bir sesle) maafih şahsen ben o- na hiçbir zaman itimat etmezdim. Ne bileyim işte, onda, bana pek te itimat telkin etmiyen bir hal vardı. . Doğrusunu isterseniz Pireyef işine de pek dikkatli değildi. Vâkıâ kendisine verilen işi yapardı, am- ma İşte... Onda şüphe uyandıracak -İ birhal vardı. Evet, bunu size kati iş| olarak söyliyebilirim. “Mestkom,, kâtibi Hotkoviç: — Fakat bizim duyduğumuza “göre Pireyef sizde iken biçde fena çalışmamış, dedi., Petr Petroviç elindeki kalemi ye re düşürdü. Merkezden gelen yol İ daşların yüzlerine dikkatle baktı. Kendi kendine de: “Galiba baltayı taşa vurdum, dedi, Pireyef'in işle- ri zannettiğim gibi kötü değilmiş. Hay Allah belâsını versin, gel de işin içinden çık!,, Yüsek sesle de şunları ilâve etti: — Tabii, dedi. benim hükümle- rim subjektiftir, Fakat objektif 0- ALANA AML AAA BADANA OE ADS DAA SAA ORA DAS SUAN FHAIKA YE "KATİ OLARAK SÖYLİYEBİLİRİM Kİ! Yazan : Leonid Lenç — Çeviren: B. Tok . ti olarak söyliyebilirim. Onun hak- kındaki şüphelerime gelince, bun- lar da subjektiftir.. Bana öyle gel- miş olabilir. Aslına bakarsanız Pi- reyef, en ufak işleri bile aksatmaz, hepsini mükemmelen yapmıya ça» ışırdı.. Şahsi arkadaşlığıda fena değildi. Meselâ bir defasında onun- la balık avlamıya gittiğimiz za- man... “Partkom,, kâtibi Laskin, Petr Petroviçin sözünü kesti: — Fakat müsaade ediniz, dedi, siz biraz önce Pireyef'le aranızda herhangi bir samimiyet olmadığın dan bahsetmiştiniz!. Halbuki baksa nıza, onunla balık avlamıya bile gitmişsiniz!. Petr Petroviç terlemiye başladı. Kendi kendine: “Eyvah, dedi, Pi- reyef'in işleri kötü galiba.. Vay ca- nına yandığımın, herifler beni ka- fese koydular.. Bu Pireyef denilen bergele de nereden bana tebelleş oldu?,, Yüksek sesle de — Evvelâ, dedi, ben onunla balık avlamıya topu topu bir defa gittim. Saniyen, ben onunla ancak bir saat kadar kaldım. Çünkü karnım ağrı” mıştı. Bunu kati olarak size söyliye bilirim.. Tabii bu bir saat zarfında onun hakkında esaslı bir fikir edi- nemezdim.. 5 Fer Fetrov1ç SET SERT OaZ larını oynattı ve sözüne devam et- ti: — Esasen Pireyef tabaan sükütt bir adamdır. Evet, dinledim: Bunu kati olarak size söyliyebilirim. Son ta doğrusunu isterseniz, Pireyef be nim için bir muamma idi. Evet, e vet bir muamma! Beni öldürseniz de onun hakkında sarih birşey söy- viçin sözünü keserek sandalyeden kalktı: — Anlaşılıyor ki, dedi, şu Pire: yef hakkında sizden hiçbir şey öğre nemiyeceğiz!.. İ M &raktarı ve heyecandan göz” “leri testekerlek olan Petf Petroyiç: — Bir dakikacık, dedi, kuzum Al lah aşkına şu Pireyef'in başma De gelmiş?.. — Pireyet öldü de.) — Nasıl öldü? — Basbayağı. Dün öldü. Zatür” reeden. Adamcağız hakkında gaze” teye bir yazı yazmak istiyorduk. Senin yanında da bir hayli müddet çalıştığını işitmiştik.. Tercümel ha” Hi hakkında belki senden bir mali” mat alırız diye buraya geldik. Sem den onun hakkında bir yazı istiye* cektik. " i Petr Petroviç samimi olarak s8“ vindi: — Aman Yarabbit. Ben sevgil! Pireyef'e borçlu okluğur son vazi" feyi büyük bir sevinçle yapmıyf hazırım.. Onun öldüğünü öncede bana ne diye söylemediniz?. Petf Petroviç masanın gözünden bir Kİ" Zıt çekti. Kalemi mürekkebe batı” dı ve yazmıya başladı: “Merhum Pireyef harikulâde bi” memur, emsalsiz bir arkadaştı. Fe” #aküârliğı hudutsuzdu.. (âh... Petr Petroviç'in one yazdığı” göz ucuyla takip etmekte olan “Pİ” kom,, kâtibi Laskin eliyle; Petroviçin yazı yazmakta olan Bİ tuttu ve arkadaşına dönerek: — Yürü gidelim. dedi, böyle Pİ herifin imzasıyle, merhumun nu tahkir etmiyelim. Merkezden gelen misafirler İılar. Petr Petroviç bir müddet öl gin dalgın durduktan sonra, zl “el 1-3-938 js Ee) : ——ow Şi ae pm