27 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Mek için tâ İsviçreden bir ——— 27-3-938 TAN Gündelik Gazete —— TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her- teyde temiz, dürüst, samimi olmık. karlin l olmiya ç » —— ABONE BEDELİ Türkiye 5 Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Kr, 750 Kr, 6 Ay 1500 Kr, 400 Kr, 3 Ay 800 Kr, 150 Kr, 1 Ay 800 Kr, Milletlerarası posta ittihadına dahil ol- Mıyan memleketler İçin 30, 16, 9, 3,5 Hira dır,. Aböne bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 kuruşluk pul ilâvesi "tâzımdır. GÜNÜN MESELELERİ Matbuat Hürriyeti IYazan: M. ZEKERİYA)| Son günlerde Parlâmentoda müte- Madiyen hücumlara maruz kalan, tenkit ve muahaze edilen, İngiliz Matbuatı tarafından hırpalanan İn- giliz Başvekili bir matbuat toplantı- sında şu sözleri söylemiştir: “Bir serbest Parlâmento ve bir sSerbest matbuat bugünlerde nadirat- tan olmuştur, fakat öyle olduğu için bizce kıymeti azalmış değildir. “Bizim Avam Kamarasında müna- kaşa edilmiş hiçbir mevzu yoktur ki, her safhası göz önüne konmüş olma- sın. Halk ta matbuat vasıtasiyle va- kalara dayanan bilgi ile bütün hâdi- seleri muhakeme etmek imkâninı kazanmasın. “Eğer böyle olmazsa, eğer halkın vakıaları bilmesine müsaade edilmez Se ve halk yalniız kendilerini idare e- denlerin onlara işittirmek istedikle- rini istemekle kalırsa, o milletin fe- lâkete götüren bir yola sürüklenmesi tehlikesi vardır. “Bizim milletimiz böyle bir tehli- keden masundur. Serbest matbuat Ve serbest parlâmento bugün hem büyük bir mürebbi, hem de halkın Büyük muhafızıdır. Hem memleke- timizin menfaati namına, hem de baş kalarına örnek olabilmek için onları Muhafaza etmelıyiz ee A ee &a «« #ÜrTcri dumnukh- T AT U FN Başvekili tarafından “söylendiği için tabit telâkki edilmek lâzım gelir. Çünkü demokrasinin temeli budur ve demokrasiler için matbuat ve par- lâmento hürriyeti kadar mukaddes birşey yoktur. Fakat, bu sözlerin söylendiği za- Man itibarıyle mânası vardır. Al. Manya daha bir hafta evvel İngilte- Teye, iki devlet arasındaki münase- batın iyileşmesi için ilk şart olarak Matbuatın ağzını kapatmayı teklif etmişti. İngiliz Başvekilinin bu söz- leri Almanyaya bir cevap teşkil ede- bilir, İkincisi de şudur: Mister Eden'in İstifasından sonra İngiliz Başvekili gerek parlâmento, gerek *matbuat tarafından gayet fena hücumlara uğ- Tamıştı. Ona hiyaneti vataniye isna- — Gina kadar varıldı. Aptal ve zavallı sıfatları kullanıldı. Boyle olduğu hal de İngiliz Başvekili kendisine çatan bu müesseselerin hürriyetini müda- fan etmekten çoldnmedi. ıltb d h ilerle totaliter dev- tler ar ki fark burada görü- hür, x İcra Mütehassısı İcra işlerini modernize ve ıslah et- titah ekoılovı.kyı işinin bır dünya meselesi olarak tekrar alevlendiğini görüyo- ruz, Biz, aylarca evvel yine bu sütunlarda, Orta Avrupanın siyasi ve askeri durumunu, Küçük İtilâfın nasıl zaafa uğ- radığını ve bunun muhternel neticelerini izaha çalışırken, müttefik ve hâmisiz, yalnız başına kalacak bir Çekoslo- vakyanın Orta Avrupada bir ihtiras hedefi, bir yemlik ola- cağını yazmıştık. Orta Avrupada, üç tarafı Al - manlarla sarılı Çekoslovakya, aca- ba kendisini, kendi başına müda- faa edebilir mi? Ve bu hususta ne- ler yapmıştır, ve ne yapabilir? İş- te bugün, görüşeceğimiz şeyler! Yalnız, peşin söyliyelim ki, vazi- yet nekadar çetin olursa olsun, bir millet metanet ve soğukkanlılığı- nı elden bırakmadığı müddetçe, daima korunma imkânları bulur ve dünyanm umulmadık değişik- Dilkler izeduas aa ukazütık yazılısalar Bürür S övyet Rusyanın müttefiki o- lan bir Çekoslovakya, Al- man telâkkisine göre, Orta Avru - panın bağrına sokulmuş, İslâvlı - ğin bir'parçası, Berlin - Roma mih- verine kadar uzanan ve onu orta - dan bölen, Fransız - Rus ittifa- kının bir yumruğu, hulâsa Avrupa ve dünya bariışını tehdit eden bir tehlikedir. Eğer Çekoslovakya, ma- Stratejik coğrafya durumu, ve bilhassa Alman azlıklarını tazyik- ten vazgeçer ve Alman politika- sına uyarsa, o zaman, Orta Avrupa- dan rahatsızlık kalkar ve Bulgaris- tanı da içine alan Orta Avrupa bir liği kurularak Avrupa ve dünya e- bedi barışa kavuşur! Ve işte Çekos lovak meselesini doğuran Alman si yaseti budur. İstratejik coğrafya durumu, ne kadar mahzurlu ve sıkışık olursa olsun, Çekoslovakya hava harbi ba kımından, paraşüt kulesine benze- tiliyor; hava hâkimiyetini elde et- miye muvaffak olan bir düşman | buradan, bütün Avrupada istediği hedefi seçebilir. Almanyanın en hassa merkezleri, Leipzig, Bres- lav, Berlin, Münih ve bütün Silez- — Sis getirttik. Adliye Vekâletinin bu teşebbüsünü takdirle karşılamamak Mümkün değildir. Bu zat tetkikatına Ankaradan baş- hdl Tetkikatına devam etmek üzere ire hareket edeceği zaman gaze- lere şu beyanatta bulundu: “Türkiyedeki icra işleri diğer me- i memleketlerdeki icra işlerinden Dek farklı değildir. Zaten Türk icra Nunu da İsviçre kanunlarından a- ı"“mmr. Memnuüniyetle söyliyebili- M ki Türk icracıları bazı noktaları Tnemleketin içtimat şartlarına göre - dpte etmekte, Isviçreden daha ile- ' Yiderek büyük muvaffakiyetler Östermişlerdir.,, Demek ki bizim icra işlerimizde bu Zata göre ıslaha muhtaç bir nok- 'N olmadıktan maada, İsviçrenin bi- usullerimizden istifade edebile- Ğ derece mükemmeliyet vardır. O hala 6 bu zatın bu işi kavrayıp bece- ',“İloeeğine nasıl inanabiliriz. Atekiıı bu zat vaktiyle de vıkıi ya endüstrisi, Çekoslovakyanın hu duda yakın hava limanlarından yalnız 100-300 km. yani 1/4-3/4 üçüş saatlik bir mesafededir. Çe- koslovakya ile Viyananın arası 50- 60 km. Macaristanın mühim şe- hirlerininki o kadar bile değildir. Almanlara göre, Çekoslovakya, Orta Avrupanın müdafaası işinde anahtar bir mevkidir, buradan ge- lebilecek, askeri ve politik bütün tehlikelere karşı her tedbire baş vurmalıdır ki, o, dünyayı rahatsiz- lığa götüren bugünkü ittifak sis - teminden dışarı çıkarılsın işlerinin medem bir teşkilât halinde fanzimi için davet edilmiş, o vakit te verdiği raporda: “Türkiyede evkaf işi, şimdiye ka- dar - Avrupalıl (düşü dikleri arşısında ekoslovakya Yazan: GENERAL Hİ EMİR Memleketin mudafa sistemine ge- lince Çekoslovakyanın stratejik coğ rafya durumu, 930 km. uzunlu- ğunda dar bir memleket olması se- bebile, müdafaaya 'hiç te elverişli değildir. Genel yüzü (sathı) 140 bin metremurabbaı olduğu halde malik olduğu 4000 km. lik hudutların yalnız 150 km. si Romanya ile, yine Küçük Itilâfın uzvu olan bir müttefik iledir. Fakat, küçük iti- lâf bağlarının son aylarda gevşe- mesi ve Yugoslavya ile Roman - yanın daha müstakil harici bir si- yaset takibine başlamış olmaları yüzünden, Çekoslovakya bugün, stratejik siyaset bakımından, her taraftan çevrilmiş ve fena bir yal- nızlık içine düşmüş sayılabilir. Bu durum 75 milyon Alma - aın ve bunlarla elbirliği eden di- ğer milyonlarca milletlerin içine düşmüş 149 milyon nüfuslu Çekos lovakyadan, nüfusunun ve parası- nın bütün kudret ve kabiliyet hu- dutlarını aşan bir müdafaa terti- batı istemektedir. Cümhuüriyet, bu- nun için, hudutlarin tâahkimini ve hudut muıtu.kmnnnuukı çokça Harp endüstrilerinin içeny_ve'taşın— mMmasiını ve bunlara benzer daha ba- zı fevkalâde tedbirleri emreden bir hudut müdafaa kanunu yaptı. Yine bu kanun mucibince, hudut boyun ca, 25 km. derinlığinde bir arazi şeridi hudut mıntakası ilân edildi, ki, bununla zaten en geniş yeri, Bohemyada, 280 km. tutan ve Karpat Rusyasında, 40 km, e ka- dar darlaşan memleketin hemen ya rı kadarı hudut mıntakası olarak ayrılmış demektir. Hudut mınta - kasında ekalliyetler, bilhassa Al - man azlıkları oturduğu için, hu - dut sanayiinin içeriye taşınması bunların bir çoğunu işsiz yaptı ve bununla hudut mintakalarındaki azlıkların, arabozucu, hoşnutsuz « uhtemel Alman Taarruzu Üç tarafı Almanlarla çevrili olan Çekoslovakyanın bugünkü vaziyetini gösteren harita lukları, şikâyet, mukavemet ve mu halefetleri arttı. Almanlara göre, Çekoslovakyayı teşkil eden, muh - telif milliyetteki, ahaliden ancak yüzde 50 kadarı hakiki Çeklerdir ve Cümhuriyetin Rus ve Fransız- larla ittifak edişindeki görünmi- yen sebeplerden biri, memleketin yalniz müdafaa siyasetince ölan zâfı değil, devlet ve hükümeti el- lerine alan Çeklerin, azlıklara hük medebilmeleri için böyle bir ittifa- ka olan ihtiyaç ve zaruretleridir. Ç ekoslovakyanın en çok mü- dafaaya elverişli, 280 km. lik, bir derinliğe malik olan kısmı Bohemyadır. Burasının dağlarla çevrili olan kısmı, bir tecavüzden korunmasını kolaylaştırmasına kar şı, üç taraftan almanlarla sarılıdır. Çekoslovakyanın bir tecavüze en ziyade maruz yeri, yüksek Tatra dağlarının doğusunda, ancak 40 ilâ 100 km. genişliğindeki Slovakya ile Karpat Rusyasını teşkil eden dar ve uzun parçasıdır. Sovyet Rusya hudutlarına an- cak 150 km, kadarlık bir mesafe- si olduğu için, burası, Çekoslovak- yaya, Rusların girmesi için bir ko- ridor hizmeti görür ve ayni zaman da müttefik Romanya ile karadan irtibat temin eder; fakat, bu fay- dalara karşı, burası, memleketin müdafaasını zâfa uğratır. Bundar. başka buradaki çokluğu teşkil e- den Slovaklar, ekonomik ihtiyaç ve bağ dolayısiyle Macarlarlâ bir- leşmeyi Çeklerle bir olmıya tercih ederler, Keza, buradaki Leh, Ro- men ve bilhassa Macar halkı gö- Zzü ve özü hep hududun öte taraf- larında, kendi — milletlerindedir. Bu sebeple burası, bir harbin ilk günlerinde bertaraf olmıya mah- küm görünüyor. Çekoslovakyanın — uzunluğuna doğru teşekkülü ve onun arazi va- ziyeti stratejik demir ve kara yol- ları tesisine de müsait değildir. Gerçi Bohemyada, Pragdan muhi- te doğru giden kutru demir ve ka- ra yolları bütün istikametlerde her türlü askeri hareketlere ya- rar; fakat burasının, memleketin diğer kısımlarile olan bağları çok fenadır. Avusturya — Macaristan monarşisinin ittifaklarından vü- cut bulmuş olan Çekoslovakyanın ve diğerlerinin demiryolu şebeke- leri, hepsi, vaktiyle, monarşist ih- tiyaçlarına göre ve merkezleri Vi- yana ile Budapeşte olmak üzere, tertip edilmişti. Bu sebeple hiçbi- ri de şimdiki memleket ihtiyaçla- rına uymazlar ve bazı hatlar hu- dutlara 100 metreye kadar yakla- şarlar ki bunlar bir harp halinde tehdit altındadır. Hattâ Karpat Rusyası içindeki demiryolunun 40 Km. lik bir parçası, bizim Edirne- ye giden demiryolumuzun Meriç- ten sonraki kısmı Yunan toprak- larından geçtiği gibi, Romanyanın içinden geçer. Memleket müdafaası noktasın- dan mahzurlu olan bu hatlar dü- zeltilir ve hattâ Çekoslovak de- miryolu ağının, Romanya toprak- larından geçerek Çernoviç — Ki- yef Sovyet Rus şebekesi ile birleş- tirilmesi plânı, Romanyanın son zamanlarda Çekoslovakya — Rus- ya ittifak münasebetlerine karşı aldığı çekingen durum dolayısile, suya düşmüş gibidir. Herhalde, tehditlere maruz durumuna rağ- FIKRA : Radyonun İstihalesi (Yazan: Necdet Sander| Birkaç zaman evveline kadar in- sanların musiki, şiir ve ilim ihtiyaç- larının tatminine yarıyan radyo, şim di dünya meselelerile uzak yakın a- lâka duyan kimseler için âdeta ku- rünu vüstai bir işkence âleti oldu. Gün geçmiyor ki, istasyonlar Avru- pa ve dünya sulhü lçin şeamet taşı- yan bir haber vermesin. Hattâ bazı istasyonlar iki saat için- de tabiiyet, milliyet ve doktrini de- ğiştirerek kültür istilâlarını yalnız müşahade edici haberler şeklinde de- ğil, fakat elle tutulur bir canlılıkla evinizin içine, başucunuza kadar ge- tiriyorlar. Hitlerin Avusturyaya gi- rişi ve Alman ordusunun Viyanayı istilâsı günlerinde ilerleyiş, atılan adımların odamızın içinde olduğu zehabımı verecek ka- dar kuvvetle kulaklarımıza aksetti. Franco'cuların “burası Madrit cep- hesi,, diye kendini tanitan radyo İs- tasyonü insanın sükünet dolu bir ev içerisinde değil, her an üzerinde bom balar patlamak, yanmak, yıkılmak ihtimali bulunan bir siperde yaşadı- ği vehmini yaratıyor. Programa ba- karak muayyen bir konseri dinle- mek için bulduğunuz istasyon, sizi yüzünüze karşı hıraş bir sesle bir takım tehditler, tezyifler fiırlatan bir zorbanın feryatlariyle karşılaştırı- yor. Amerikada yalan ve ümit verici havadislerle intişar ettiğini duydu- ğumuz gazete gibi, yalnız insanı sı- kıntılı düşüncelerden kurtarıp mü- siki ve şiir dünyasında yaşatabile- cek cinsten neşriyat yapan bir yalan- cı radyo istasyonu kimbilir birçokla- rımız tarafından ne kadar teşekkür ve tehalükle karşılanırdı? Yirminci asrın teknik icatlarından birçoğu gibi radyo da insanlara hayı- rı mı, şerri mi dokunduğu hakkında karar verilmesi güç bir vasıta halini aldı. Bugün w, yalnız ruhumuzu ve fikrimizi manen işkence altına sokan bir âlettir. Yarını belki asrımızın dâ- hi mucitleri ölüm şualarını Herz mevcelerine bindirip evimizin İçine dünyada emsali görülmemiş bir ö-< lüm makinesi halini alacak, Lâkin kabahat, beş on metre tel ve birkaç cam parçasından ibaret o- lan şu zavallı âlette mi, yoksa onu doymak bilmiyen hırslarımıza uydu- rabilmek için diğer arkadaşları gibi dejenere eden biz insanlarda mı? men, Bohemya, münakalât şebe- ' kesinin ehemmiyeti dolayısile Cüm — huriyetin en mühim bir parçası- dır. ! ekoslovak ordusunun kuvve- Ç ti hazarda 180,000 olarak kabuül olunur ki, bü 14 milyonluk seferi bir kuvvet çıkarabiliyor. (16 piyade tümeni (fırkası), 2 dağ Tu- ğu (livası), 4 süvari Tuğu, 1 ağır topçu Tuğu) ndan müteşekkil 7 Çeşmeden Beleş Su Dolduran Kadın Dllrı sabah, erkenden bir Hamidiye suyu çeşmesinin önünden geçi « yordum. Sakalar su dolduruyor, dam- ga memuru da onlara nezaret ediyor- du. Komşulardan bir kadin elinde Iki köva e geldi. Galiba o saatte herkesa su vermiyorlar, Memur saat tayin etmiş olmalı. Herkes kendine uygun bir me- sal sistemi tatbik eder yal O adamın da kolayına öyle gelmiş olmalı ki; o kadın dan başka beleş su dolduran yok. Kadın ne dedi, işitemedim. Fakat tam çeşmenin yanından geçerken damga Memurunun kadına: — Sonra sana halnivatan derim hat Sen hükümetin kasasına para girmesini İstemiyor musun? Dediğini işittim. Kadın ne dedi? Bilmem. Çünkü durup bu muhavereyi dinlemedim. Zaten me- murun sözünü clddi telâkki etmiye Im- kân yoktu. Şüphesiz lâtife ediyordu am- ma, doöğruüsu bu tehdidi esklden çok İşlt- tiğimiz iİçin ml nedir? Benim fenama glitti. Bu sözün şakasını bile dinlemiye mükemmel bir iştir. Bunda ıslah edi- lecek bir nokta yoktur.,, Diyip işin içindaı çıkmı;tu-. Bu defa da öyle 3 ti ül çed diğimi müşahede ettim, Ve bu arada, vaktile hı!kııı temiz su İçmesi için yapılmış olan çqmılnln şim iyetle bu sene 15 bin olmuş. Muhasebe Mmem- e YAZAN: BURHAN FELEK Oi AAA AA A Memurun telâkkisi nerede, onu oraya tayin eden makamın İlk hareket nokta- sı nerede? Bir kere halkın bedava İçeceği bu su- yun böyle (mahalli) vakit bölümüne tâ bi tutulması ne dereceya kadar hakki« mizdir orası malüm değli yal Devletin kasasına para girmesine gelince; bizde gaye olduğ bundan büyük misal olamaz. Çünkü o memurun orada kI vazifesi belediyeye Irat temini değli, halkın satın aldığı suyun temiz şartlar dahilinde hakikaten Hamidiye çeşme « sinden doldurulmasını kontroldür. Lâ « kin gelgelelim bizde muhasebe her şe- yin üstüne çıkar. Ayni mülâhaza para cezalarında da göze çarpıyor. Dostlarımdan birinin bana verdiği ma lümata göre geçen sene Eminönünde pa Fa cezası vakalarının adedi & bin İken bir ıııııtııu- mıddul ve bi Iâhazalara kimsenin İltifat ettiği Sanki maksat para tahsili imiş gibi. R akı büyük şişelerde satılacakmış. Çünkü küçük şişelerde satılırsa halk çok İçiyor ve çabuk sarhoş oluyor- muş. (Vâ-Nü) nun dediği gibi halkın sar- hoş olmasının önüne geçmek şişenin bü- yültülmesi le mümkün değildir. Bir kere, “Ticaret serbesttir,, dendik- ten ve önlüne gelenin, İstediği yerde meyhane Üsaade edildik sonra şişeyi büyültüp küçültmek, sade- ce şişe fabrikasına âlt Imalâtı alâkadar eden bir tedbir olmaktan İleri gidemez. İdare etmiyor, masrafını korumu - yor, bu yüzden halka pahalı İlâç satılı- yor diye eczanelerin adedini tahdit et- tik. Yine aynl mülâhaza İle fırınları tas- nife tâbi tutacağız. Lâkin bir sokakta beş tane, on tane, bir semtte yirmi tane, o- lur olmaz adamların elinde meyhane açılmasına hiçbir kayıt koymuyoruz. Dünyanın en serbest memleketi olan İngilterede saat on buçuktan sonra de. ğli meyhane açmak, lokantada İçki ver- mezler. Bizde ekseri meyhaneler İkiye kadar açık duruyor. Zevketmek İse gece yarısından sonraya İçkl İçmenin meyha neciden başka kime faydası vardır? Ev- velce küçük gişe alıp evinde zikkımlanan lar, şimdi büyük şişe alamıyacağı için meyhanede duble iİçmiye mecbur kala- cak. Biliyor musunuz? İçki meselesi bizde yok. kolordusu ve ayrıca 3 zırhlı alay- dan mürekkep bir zırhlı Tuğu, 6 vari Tuğları birer tümen kuvve- tindedirler; bu sebeple genel ha- zari kuvveti 22 fırka kabul oluna- bilir. Fakat Çekoslovakyanın, arazi ve nüfus cihetiyle, müdafaa siyaseti, adedi kuüvvetlerden ziyade teknik kuvvetlere önem verdirir ve bu sebeple kuvvetli bir harp sanayii- nin yardımıyle o, ordunun zırh ve motörleştirilmesine çok canlı bir surette çalışmaktadır. Onun hava parkında 200 harp tayyaresi mev- cut olmalıdır. Fakat ordusunun, insan malzemesince, kıymet ve kudreti hakkında bir hüküm ve- rebilmek için onun muhtelif mil- letlerden nasıl terkip edilmiş oldu ğunu ve bunların memlekete kar- şı iç bağ ve hislerini de hesaba kat mak'lâzımdır. Çekoslovak ordusu- — nun 9o 53 ünü Çekler, 96 22 sini Almanlar, 96 14 ünü Slovaklar, Şe 5 — 6 sını Macarlar ve müteba- kisini de Romenler, Rotenler ve Lehliler teşkil eder, ki bu gibi muh: telif milletlerden mürekkep ordu- ların kıymeti hakkında, eski A- vusturya — Macaristan — ordusu- nun verdiği tecrübelerden de ederek, kıyasi bir fikir ve hü- küra vermek kabildir. Hulâsa Almanlar, Çekoslovakya için bir tek selâmet çnres) garuyor kadar getirecekler ve'o zaman radyo uçak alayı vardır. Onun dağ ve sü- — istifa- — bu yürüyüş ve, Kİ Ti n K İ , " * y $ j $ K . A A

Bu sayıdan diğer sayfalar: