19 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

19 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-TT | FTT MÜDDEİUMUMİLİKTE: Muhtelis Bir Veznedar Yugoslavyaya Kaçtı Suçlunun İadesi İçin Yugoslav Hükümetine Müracaat Ediliyor Müddeiumumilik, dün, İstanbulda hırsızlık yaparak Yugoslavyaya ka- çan bir genç hakkında tevkif müzek keresi kestirmiş ve Hariciye Vekâ- leti vasıtasile Yugoslavya hüküme- tinden suçlunun iadesini istemiştir. Bu kararı icap ettiren hâdise şudur: Galatada, Perşembepazarında Türk — Avrupa alâtı ziraiye limi- tet şirketinde veznedarlık ve kâtip- Hk yapan Mordehay Zingil, seneler- denberi bu şirkette çalışmaktadır. Şirketin teveccüh ve itimadını ka - zanmıştır. İşte Mordehay bu itimat tan istifade ederek Merkez Banka- sına verilmek üzere kendisine tev- di edilen mühim miktarda bir para ile postadan gelen başka bir hava- leyi ve kasadan da bir miktar para- yı aldıktan sonra evvelce hazırlat - tığı pasaportla hemen Belgrada git mek üzere eksprese atlamış ve İs- tanbuldan ayrılmıştır. Şirket, ikinci günü vaziyeti” öğrenmiş ve derhal Yugoslavyadaki şubesine telgraf çe kerek haber vermiştir. Yugoslavya polisi Mordehayı Novisat şehrinde yakalamıştır. Bundan sonra şirket müddeiumumiliğe müracaat ederek suçlunun iadesini istemiştir. Yugos- lavya hükümetile aramızda mücri - minin iadesi hakkında itilâfname bu lunduğu için — müddeiumumilik te suçlu Rakkında tahkikat yapmış ve tevkif kararı alarak dün Adliye Ve kâletine göndermiştir. Adliye Vekâ leti, Hariciye Vekâleti vasıtasile Yu goslavya hükümetinden suçluyu isti yecektir, Üsküdar Muddeıınmımîlığı Münhal bulunan Usküdar müddei umumiliğine İstanbul birinci hukuk azasından Muzafferin tayin edildiği söylenmektedir. Fakat, müddalıman miliğe bu hususta bir iş'ar yapılma ıw , siğeil Tek Gözlü MEHİB ANİBAL'in idaresindeki kahraman KARTACALILARI Memleket içindeki bozguncular arkadan vurmasaydı ROMA tarumar olur, tarihin gidişi değişirdi. KARTACA MUHAREBELERİ Türkçe Sözlü Tarihi Şaheser Sinemacılık tarihinin en muazzam filmi 100,0c00 figüran -1o,000 atlı asker 30o Muharebe fili- 50 yelkenli tarihi harp gemisi Mevzuu değştirmek içın' — TAN Senenin En Güzel — En Nefis — Şahane Ve Muhteşem Filmi ATES BÖCEĞİi Jeanette Mak Donald İSTANBULDA GÖSTERİLEN BUTUN FİLMLERİN MUVAFFAKL YET REKORUNU KIRMIŞTIR HALKIMIZIN ARZU ve İSRARIİ ÜZERİNE YALNIZ MELEREER Sinemasmda gösterilmesi uzatılmşrtır, Programa ilâve olarak: Çim sularmda batırılan Panay zırllısı ve Yu. MA ŞTT TERTER v Ü Vö © HAKARET: YARALAĞA : Cüce Simonun Tahliye İsteği Reddedildi Birinci sorgu hâkimi, Hayri is - minde bir orman memurunu, evine girdiği için tabanca ile yaralıyan Cüce Simon hakkında tevkif kararı vermişti. Simon, bu karara itiraz et tiği için dosya ağır ceza mahkemesi ne gönderilmiştir. Ağır ceza mahke- mesi, dün itirazı reddetmiştir. Simo nun muhakemesine mevkuf olarak devam edilecektir. Geçenlerde Çin Sularında Amerikan PANAY ZIRHLISININ JAPON Tayyareleri Tarafından Batırılmasını gösteren ve Amerikan Toprakarnda Zırhlı Otomobillerle Muhafaza ve Nakledilen MEŞHUR FİLM BUAKŞM MELEK, SARAY ve İPEK sinemalarında Programa ilâve edilecektir. YARIN AKŞAM Bir Tahkir Davası Karara Bağlanıyor Dün ağır ceza mahkemesinde hü kümetin manevi şahsiyetini tahkir ettiği iddia edilen Leonun muhake mesine devam edilmiştir. Suçlunun müdafaa şahitleri dinlenmiş, muha keme karar için başka bir güne br- Iki saat durmadan kahkaha Meşhur Fransız komediyenlerinin emsalsiz eseri Başkasının Kılığında ARMAND BERNARD — RENE LEFAUR PİZELLA — JANİNE MERRY Bu kadar neşeli, zevkli, eğlenceli film görülmemiştir. Yarım akşam TÜRK sinemasında ıştır. F Yalancı Şahitlik Etmiş e . . Sultanahmet suülh ikinci ceza mah Tahklkat Blttl kemesi, bir yaralama davasma ba- Müddeitumumilik, —gaze- $| karken sebze halinde hamal kolba- temiz başmuharriri Ahmet $| sılığı yapan ve Büyük Yeni handa o Emin Yalman tarafından İ|turan Malatyalı Halili şahit olarak dinliyordu, Halil, poliste dinlenmiş, bildiklerini anlatmış, ve ifadesinin altını da imza etmiş olduğu halde mahkemede hiç bir şey bilmediğini Hrştyarme söylüyordu. Hâkim, hakikati gizle- de suçlarını sabit gördüğü $| “ö, îuçııe Halili - tevkif ” etnîış ve için, dün, dosyalarını Asliye hakkında takibat va.pxlmak üzere Binimai Cams- M : eef Niramtür tir. ancı sorgu hakım.ı, tahkikata elkoymuştur. dişçi Avni Bayer ve Recai Nuzhel Baban aleyhlerine d | e X SŞ S tellıı'klerı'm' bı'tı'rmı'ş, ikisinin vermiştir, i Bir Çocuk Soğuktan Dondu İzmir, (TAN) — Son hafta içinde yurdun birçok yerlerinde olduğu gibi İzmir ve civarında da şiddetli soğuk- lar hüküm Ssürmüştür. Bugünlerde bazı yerlerde donma hâdiseleri ol- muş, fakat kaza mahallerine çabuk yetişildiği için kazazedeler kurtarıl- mışlardır, Bu arada Tire kazasında da Şaban adında 14 yaşlarında Ay- dınlı ve kimsesiz bir çocuk gecenin şiddetli soğuğuna tahammül edemiye rek donmuş, geç yetişildiği için haya- tı kurtarılamamıştır. PUNREY SAĞÇAM İ — .e ta mevsim hastalıklarını h'usule ge diği de haber almmaktadır. VETAT Şirketi Hayriyenin emektar Mü- dürlerinden olup tamirat ve müba- yaat işlerile meşgul olan Bay Meh- met Ulvi Arer çok kısa süren bir kalp hastalığı neticesinde dün ak - şam irtihal etmiştir, Vazifeşinas, faa) ve aziz bir haya ta malik olan mumaileyhin genç de- necek bir yaşta ziyar bütün arka- daşları ve Şirketi Hayriye İdaresi için pek ziyade mucibi teessür ol - muştur. Cenazenin bugün saat 12 de merhumun Tophanede Defterdar yo kuşunda İtalyan hastanesi bitişiğin- deki hanesinden kaldırdarak Kılıça- Hipaşa camisinde öğleyi müteakip na mazı kılındıktan sonra Tophanede Denizyolları İdaresi önündeki rıh - tımdan Şirketi — Hayriyenin hususi bir vapuru ile saat 13 de Paşabah - çesine naklolunarak orada aile me- zarlığına defnolunacaktır. Refikası- na ve Şirketi Hayriye ailesine beya nı taziyet ederiz, Teşekkür Eşim ve babamız Safiyiddin Man. çonun ziyar dolayısile gerek bizzat, gerek tel ve yazı ile büyük aâacımıza iştirak eden akraba ve dostlarımızla hastalığı esnasmda büyük gayret ve bir aile efradı gibi şefkatle başından ayrılmıyan Haydarpaşa Askeri has- tanesi dahiliye mütehassısı Dr. Bay Nevzat Cankata ayrı ayrı teşekküre acımız dolayısile imkân bulamadığı - mızdan sayın gazeteniz vasıtasile te. şekkürlerimizi sunarız, Eşi: Sabiha Manço. Oğulları: Hüsamettin, Salâhattin, Naci, Kemal, Elvan, Bülent Manço. Kızları Feride Böke, Bedia Tingiz. Damatları: Sait Böke, Tahsin Tin- giz, i Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Saat 20,30 da, PERGUNT Dram 5 Perde Yazan: Henrik Ibsan Illı KOMEDİ KISMI ' —saat 20,30 da | Ak! Komedi 6 tablo. Yazan: lCelâ.l Musahip oğlu ISTANBU LRADYOSU ÖĞLE NEŞRİYATI: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi 12,50 Ha vadis 13,05Plâkla Türk musikisi 13,30 Muh telif plâk neşriyatı 14 SON: AKŞAM NEŞRİYATI: Saat 18,30 Plâkla dans musikisi 19 Bayan lInci; Piyano ve keman refakatile 19,30 kon ferans: Doktor Ali Şükrü (Grip ve korun ma çareleri: 19,55 Borsa haberleri 20 Mus tafa ve arkadaşları tarafmdan Türk musi kisi ve halk şarkıları 20,30 Hava raporu 20,33 Bay Ömer Rıza tarafından Arapça söylev 20,45 Nezihe ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları (saat ayarı: 21,15 Orkestra 1 — Berlioz: Benve nuto Cellini 2 — Strauss: Danseuse vie- noise, vals 3 — Rossinin Barbier de Sevilla £ ie 4 — Michiels: Rakoczi — Czardas 5 — Transl. : Valse int : 22,15 Ajans haberleri 22,30 Plâkla sololar, opera ve öperet parçaları 22,50 Son haberler ve ertesi günün programı 23 SON Ankara Radyosu ÖĞLE NEŞRIYATI: Saat 12,30—12,50 Muhtelif plâk neşriyati 12,50—13,15 Plâk Türk musikisi ve halk şarkıları 13,15—13,30 Dahili ve harici haber ler 17,30—18,30 İnkılâp dersleri: Halkevin den naklen ”Recep Peker,, AKŞAM NEŞRİYATI: Saat 18,30—19 Muhtelif plâk neşryati 19—19,30 Türk musikisi ve halk şarkılar! Hikmet Rıza Sesgör ve arkadaşları 19,İ0— 19,45 Saat ayarı ve arapça neşriyat 19,45— 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları Ser- vet Adnan ve arkadaşları 20,15—20,30 Kon ferans Server İskit 20,30—21 Plâkla dans müsikisi 21—21,15 Ajans haberleri 21,15— 21,55 Stüdyo salon orkestrası 1 — Rückef Serenad Andaluza 2 — Allegra Maremmâ 3 — Eilenberg Redis Encore 4 — Yoshito ma Ostasiatische Suite 5 — Paul Lincke L'oncle Fichte 21,55—22 Yarınki program ve İstiklâl Marşı; | OPERALAR, OPERETLER 10 Berlin kısa dalgası: Strauss'un (Vİ ener Blut opereti, 17 Peşte: Öpera piyye sinin nakli, 20,25 Viyana: Puccini'nin (Das Maedchen aus dem göldenen Ves ten operası ODA MUSİKİSİ 11 Berlin kısa dalgası: Şarkılı Düet, RESİTALLER 9,30 Berlin kısa dalgası: Viyolonsel konseri, 15,45 Berlin kısa dalgası: Kart şık şarkılar, 18,15 Varşova: Viyolonsel vesitali Helenski, Dvorzak 20,20 Varşol- ra: Çocuk şarkıları, 21 Belgrad: Piyano koönseri, 21 Varşova: Milli şarkılar plâk 21,50 Prag, Brüno: Piyano konseri ve or kestra, 22 Vargova: Chopin'in eserlerin DÂNS'MUSİRİSİ 12 Berlin kısa dalgası 22,15 : Peşta 23,20: Viyana, YARIN AKŞAMDAN İTİBAREN iPEK » SARAY sinemalarında birden — Bu güzel kokuyu nereden buldun?, dedim. Ley- lâk galiba!.. Başmı çevirmeden cevap verdi: — Evet leylâk!.. Annemin eski lâvanta şişeleri « nin dibinde kalmıştı... — Sen de leylâk sever misin?. — Çok!.. Sonra bana dönerek yine gözleri gözlerimi buldu: — Onu siz de pek çok severdiniz değil mi? dedi, — Yine de severim... — Eskisi kadar mı?.. — Tabiü... — Fakat onu annem süründüğü için severdiniz... Şimdi ise ben sürüyorum... — Koku yine o koku Handan!. — Ama ben annem değilim... Ona hisşettirecek kadar ürperdim... Şakaklarım terlemişti. — Bu bahsin burada kapanması daha iyi, dedim. Handanın soluk yüzünde bir pembelik dalgalandı. Ayağa kalkarak memnun bir gülümseyişle dedi ki: — Mademki öyle istiyorsunuz, pekâlâ!.. Yalnız beni bir dakika burada bekleyiniz... Bir şey getire- ceğim... Dışarı çıkrp dönmesi bir dakika sürmüştü. Elinde tuttuğu bir kâğıdı bana uzattı: — Bu annemin mektubu.. İlk iki satırından başka bir kelimesini okumadım... Hayretimi gizlemiyerek: — Niçin? diye sordum. — Bunu sonra anlatırım... Şimdi mektubu yüksek sesle okuyun.., Ben de dinliyeceğim... Yırtılmış zar. fın içinde mektubu çektim; heyecanlı bir sesle oku- mrya başladım. İlk iki satırda şunlar yazılıydı: “Eğer evlendin, yahut nikâhla, nişanla bağlan- dınsa, mektubumu okumadan yırtmanı isterim..,, Devam edemeden Handanın yüzüne baktım. O, ken dinden emin: — Devam ediniz.. Çekinmeyiniz, dedi. — Fakat nasıl olur?.. Sen nişanlısm yavrum..; - — Devam ediniz diyorum... Sonra her sevi anlatar HICKIRIK YAZAN: KERİME NADİR — 56 — cağrm.. Yanrma gelmiş, başı omuzumun hizasında, dinlemiye hazırlanmıştı. Yüksek sesle okumıya de « vam ettim: “Yavrum!.. Bu mektup eline değdiği zaman, ben aünenin ke - mikleri çoktan çürümüş olacaktır. Seni pek çok se- ven, senin üstüne titriyen bu hasta kadın, sana has. ret ölürken, bu satırları ağlrya ağl!xa yazıyor... Benim sevgili kızım.. Belki sana anneni pek fena bir kadın olarak tanıtmışlar, belki sendeki anne sev- gisini silmek için bana iftira etmişlerdir. Bunların hiçbirine inanma!.. Çok halsizim.. Sana herşeyi uzun uzadıya yazamıyacağım.. Fakat, bu mektubu sana ve recek olan Kenan, sorarsan senden hiçbir şey gizle. miyecektir sanırım... Ben çok talihsiz bir insandım yavrum.. Gönlümün arzularından ziyade, bağlı olduğum hüküm ve nizam ların çerçevesi içinde yaşadım... Saadet ve neşe içinde kan ağladım, ve kan tükürdüm... F'akat sen bana ben zeme Handan!.. Ellere değil, gönlüne bağlı ol.. İyi düşün ve sevdiğin istediğin adama var.., Uzun yılları aşarak sana kadar gelen bu sözler annenin, bağrm- dan kopmuş candan nasihatleridir... Eğer onları tu- tarsan mesut olursun.., Parmaklarım o kadar dermansız ki... İçim söyle- mek için birçok ıeylerle dolu amma hiçbirini yaza. mıyorum, Benden sonra, sana güzeı nasihatler verecek, insan ları tanrtacak bir dost bulunacak mı acaba?.. Ah seni büyümüş, yetişmiş bir genç kız görmek, istedi- Zin iyi bir adamla evlendirmek saadetinden mahru- mum?. Talihsiz kızım!.. Ben seni daha birçok zaman bağ- rrma basmak, isterdim... Öksürüklerden ciğerlerim parçalanıyor... Seni son defa görmek için gözlerim kapıdan ayrılmıyor... Sen şimdi kimbilir nerelerdesin?., Handan! Bu satırları okurken eminim ki, ağlrya. caksın... Annenin unuttuğun sesi, kulaklarıma yeni- den fısıldryor sanacaksın... Uzun yıllardan sonra duyduğun bu sesi dinle.. Sana ne söyledise hepsini yap!... Işte yavrum... Sana son nasihatimi tekrar edeyim. Zatem sırf bu nasihat için bu mektubu yazıyorum.. Gönlünü yokla... Acele etme!.. Sevdiğin, tamamile sevdiğin ve istediğin adama elini uzat... Bu adam u- Zzun boylu, sarışımn ve güzel bir zabit olursa ruhum ta- mamile istirahate erişecektir. Hasretini çektiğim o parlak, neşeli gözlerini öper.. Saadetler dilerim yavrum!... Annen Nalân..,, Son kelimeleri bitirdiğim zaman Handan yüzünü koluma dayamış hıçkırryordu, Kendimi toparlamıya çalışarak omuzlarından tuttum ve mırıldandım: — Bu mektubu okumak hakkmı nereden aldığını bana anlat Handan! Sen nişanlısın.. Haydi söyle., İki elini birden uzattı. On parmağı da bomboştu. Titriyen bir sesle: — Ben hiç kimseye bağlı değilim, dedi. fasıl? dedim; ya nişanlın?.. — Üç gün önce yüzüğü geri gönderdim.., — Neden? Niçin?., — Onu sevmiyor muydun?.. 1 — Hayır!.. Bakm, hem bilmiyerek annemin nasiha tini tutmuş oluyorum. Çünkü bu adamla evlensey « dim belki mesut olmıyacaktım... — Fakat Handan... Handan doğruldu. Yeşil bakışlarını gözlerime mıh lyarak: — Ben annemin tarif ettiği uzun boylu, sarışın ve güzel zabiti seviyorum, dedi. Beni aldatıp aldatmadığını anlamak için bir sani-« ye tereddüt ettim. Bir sayıklama halinde: — Kabil değil... Kabil değil... Diye mırıldandım. Tatlı bir gülümseyişle güzel dişlerini göstererek: | — Onu Nalânın kızından başkasının mesut edemi. yeceğini de anladım, dedi. — Fakat ben ihtiyarım yavrum.. — 00!.. Nalânm kalbini taşıyan Handan için pek — Benimle eğlenmiyorsun ya?. — Hayır.. z Küçük ellerini tuttum. Nalânın yâdigârı iri taşli yakut yüzüğü parmağımdan çekerek onunkine geçire dim. Saadetimden sarhoş gibi sallanıyor: — Dünya ne güzel!.. Yaşamak ne mükemmel şey! diye haykırmak için kendimi güç tutuyordum. Şimdi ikimizin de gözlerinde saadet yaşlarının pırıltılari vardı. Onu kollarımın arasına çektim dudaklarım dudaklarma değdi.., n O sırada nasıl oldu bilmiyorum; ensesindeki saç — tomarı firketelerden çözüldü ve omuzlarından arkâ sıma doğru dağıldı. Ayni zamanda gözlerim, karşıdü ki gardirobun endam aynasına gitmişti. Orada, ak- şam güneşinin kızıl rengine boyanmış nefis bir tabl0 gördüm: Genç bir zabit... Onun kollarında, altm renginde bir ipek yığınına bürünmüş güzel bir kadın... Ben ayni şeyi bir kere daha gördüğümü hatırlıyo- dum... Fakat acaba ne zaman?.. Güneş pembe bir bulut kümesinin arkasında batıyâ — yaklaşırken, bahçedeki ağaçların dallarında serçelef — cıvıldaşıyor, duvardaki büyük çerçevenin içinden N4 — lân bize gülümsüyordu... — SON — ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: