19 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6: İ A SAA üneş takimının An- kara maçlarını ida- € re eden Galatasaraylı Ni- hat hakkında kendi klü- bünün gazetelere yolladı- ğı tavzihle, futbol hakem- leri hakkında başlıyan imalı tenkitleri Cümhuri- yette okudum. Bugün ye- rimiz kâfi derecede geniş olmadığından bu hususta- ki düşüncelerimi yarına bırakıyorum. Şimdilik şunu - söyliye- eee A A AAA AA AA AD AAA AAA AA ; Bt b been n AAA AAA A AAA Galatasaray Niçin — Acele Ediyor?, YAZAN: EŞREF ŞEFİK yim ki; senelerce doğru- luğu ve sporculuğu ile her kese kendini sevdirmiş ve Galatasaray için tüken- mez bir fedakârlıkla ça- lışmış olan Nihat gibi bir insana dair dedikodu baş langıcından başka birşe- ye yaramıyan malüm tav- zihi yollamakta Galatasa: ray idare heyeti pek acele itmiştir. Sarıkırmızılıların 'gösterdikleri titizlik ve a celenin nekadar yersiz ve MA MA IAOA AF densiz olduğu, Ankara- da çıkan Ulus refikimizin ikinci maç hakkında yaz- dığı hükümlerle meydana çıkmaktadır. Bugünlük Ulustan nak- lettiğim aşağıdaki satır- larla bahsi bırakıyorum. Sonrasına inşallah yarin başlıyacağım. * Ulus gazetesinin pazartesi tah altıncı sayfasında- Hakemleri $ 4 ; Huyundan Acaba Niçin ; Vazgeçmiyoruz ? ğ ( Yazan: Burhan Felek ) : 4 ; Bizde fena bir itiyadın bir müddet sindikten sonra tekrar alev- lendiğini görerek müteesir olmaktayız. Bu fena itiyat hangi spor- da olursa olsun müsabakanım aleyhimize çıkan teknik neticesini hakemin gafletine veya hiyanetine hamletmektir. Nitekim son Ankara maçlarında galip gelen Güneş takımının da Ankara takım larma karşı aldığı iyi netice bu müsabakaları idare eden hakem Nihadın tarafgirliği semeresidir, deniliyor. - Otuz seneyi bulan spor hayatımda tanıdığım sporcular için kendisile müteaddit Avrupa seyahatleri ve i- cabında acı tatlı münakaşalar yap - tığım Galatasaraylı Nihadın böyle id.- dia edildiği gibi şuna buna kazandır- mak için bir maçın haklı neticelerini değiştirip gol çalacak veya bağışlıya- cak bir adam olmadığını — hattâ kendi klübünün bu meselede ona kar- şt aldığı garip vaziyete Tağmen — burada alenen yazmayı bir vicdan bor cu bilirim. Millt küme maçlarında kuvvetlerin az çok denk gelmeler yüzünden şu ve ya bu takım mağlübiyetini herhangi bir sebebe yormak zaruretinde kalır- Ba haklı dahi olsa hakemi bu işte suçlu göstermemelidir. Aksi hareket &por bünyemiz için pek büyük zarar olduğu gibi idmanm beslendiği başlı- €a gıda olan (spor adaleti) nin bizde mevcut olmadığı zannını doğurması cihetinden de mızırdır. Hergün, her vesile ile hakemlerin aleyhinde bulunmakla halkı hakemle- re karşı itimatsızlığa sevketmekte ve sporculara mağlübiyetlerini dalma ha kemin haksızlığmda aramak itiyadını vererek iki taraflı müsabakaların ye- gâne mesnedi olan hakem müessesesi ni yıkmakta olduğumuzun bilmem far kında mıyız? Ötedenberi ecnebi müsabakalarda maküs netice aldığımız zaman esefle müşahede ettiğimiz bu beynemaz öz- rünün şimdi de milli küme müsabaka- larma girdiğini görerek teessürümüz artmaktadır. Bu söylediğimiz mülâha zalardan hiçbirisine iltifat etmesek bi le nekadar gayrimüsait ve nankör ol duğunu görmekte olduğumuz bugün- kü şartlar içinde bir müsabaka idare etmek zahmetini yüklenen memleket çocuklarının iffet ve haysiyetine ale- nen tasallut etmek hakkımız olmadı- ğını olsun unutmamalıyız ve-yine u- untmamalıyız ki; dünyanın hiçbir ye- rinde hakemden şikâyet eden müsa- bık hoş görülmez ve bü şikâyetler bi- rer züğürt tesellisi olmaktan ileri ge- çemezler. Bunun en büyk şahidi elde edilen teknik neticelerin bu dedikodu- lardan hiç müteessir olmaksızını kale gibi yerinde durmasıdır. Kötülemek ki Güneş - Ankaragücü maçı. nın tafsilâtı içinden çıkarılan parça: Güneş takımımı çok beğen- dik. İki gedik tarafını doldur- duğu takdirde bu takım Türki. yenin en ileri ve teknik ekipi olacaktır. Bu yıl milli küme maçlarımı talihsizlikle geçiren Güneşin gelecek yıl şampiyonasında mühim roller oynıyacağı hiç şüphesizdir. Takım, istisnasız güzel oy - nadı, Cihat, Faruk, İsmail, Re- bit ve Necdet Fevkalâde idiler. Ankarada futbol sevenler Gü- neş takımının oyununu daima görmeyi arzu edeceklerdir . ; : ; ; î â ; ; , ; ; ; î î : ; Gençlerden İhtiyar #diyor ki: DANİŞ İzmitte Maçlar İzmit (Hususi) — Beykoz takımı i: le Akyeşil arasında zevk ve heyecan- la 3 bin kişinin seyrettiği bir maç ya- pıldı. Hakem Güneşli Kâmıranın ida- resinde Akyeşil kuvvetli misafirlerini 3 -2 sayı ile yenmiye muvaffak oldu. Misafir oyunculara İzmitte güzel bir arkadaşlık ve kardeşlik gösterildi. Seyirciler arasında General Mür - sel ile Amiral Mahmet Ali de bulun- makta idi. Orta Avrı.ipc Kupası İçin.. Örta Avrupa kupası turnuvasının birinci turunun tarih ve hakemlerini tesbit etmek üzere 29 ve 30 mayısta bir -toplantı yapılacaktır. Sporculara Cevap SAĞ MUAVİN DANİŞ DİYOR Ki: Güneş takırmının sağ muavin mevkiini pek kısa bir zamanda, ze- kâsı ve futbol istidadiyle doldurmıya muvaffak olan B. Daniş Bugünkü futbol dünküne - na- zaran herhalde daha mütekâmil ve daha işlek bir şekil almıştır. Bizden evvelki futbolcu tiple- ri daha iri idi. Bu itibarla onların futbolü didişken ve mücadeleci idi. Bugünkü futbol cüsse farkını telâfi edecek daha fenni tarzlar buldurmuştur. : Dünkülerin bizleri tenkitte bir ci- hetten hakları vardır : İnsanlar ya - radılışlarında mutlaka bir ümitle ve bir hisle avunmak isterler. Futbolcü istikballerine güvenmek ve ilerrisile ümitlenmek kabil olmıyanların mazi- lerinin hikâyelerile avunmalarından tabil ne olabilir?... Şirıngalanmış bir eski takımın bu- günkü gençlere karşı alabilecekleri netice ancak Mmağlübiyet olabilir. Yu- karıda söylediğim gibi eskilerde fen- ni tarz ve takım oyunu hiç yoktu. Şerefli Kaleci Geçen cumartesi günü yapılan Çe- koslovakya . Iskoçya milli takımları maçında Çekoslovakya milli takım ka lecisi Planiçka 66 mcı defa enternas- yonal olmuştur. On dört senedenberi Çekoslovakya milli takım kaleciliği- ni yapmakta olan Planiçka hâlâ for- munu'muhafaza etmekte, mütemadi surette takımının en muvaffakıyetli oyuncusu olmaktadır. Fransa İle İtalya Karşılaşacak mı? Geçenlerde Italyanın iştirakten in- tinkâf ettiği Fransa - İtalya milli ma- çınm 11 İkinciteşrinde yahut 5 Bi - rincikânunda Pariste yapılması alâ- kadarlarca tesbit edilmek üzeredir. TAN 19 : 5 --987 Hi KA YE SIGARA earle'm Üç — misafirinden biri Jollifer: “— İyi tüccar mısm, iyi bir adam mısın vallahi bilmiyorum Searle, fakat muhakkak, misafir ağırlayı. cılarının sultanısın” Dedi. Filvaki toplantı, Burma gibi her şeyin eksik bulunduğu bir yerde yapılmasına rağmen, ziyafet- te hiç bir şey eksik değildi. Ta. kımlar tamam, nefis likörlere, si- garalara da diyecek yoktu. Searle: — Vallahi belki istediğiniz şarap ve içkileri bu yaban yerinde teda. rik edememişimdir, Fakat herkese sevdiği çeşitten sigara bulmus ol- duğuma eminim.” dedi. Pakingham söze karıştı: “— Misyoner olmakla misyone. rin alâsıyım. Amma iş si- gakaya “geldi Mmiydi;” Papazlığım W'Ww* İyri Hiitiim 'nün, tadına varıyorum doğrusu... Hşte-bu kedi kuyruğu denilen ince uzun sigaralar yok mu, onlara ba- yılırım.” dedi. Yüzbaşı Aldicott'un sesi tram. pet gibi öttü: “—. Ben şu nefismiş, bu kokulu imiş, böyle ince şeylerden pek çak- mam. Ver bana Cheroot'u, ondan sonra keyfimi seyreyle.” diye ba. ğgırdı. Herkesin kafası biraz tütsü- lüydü. Searle gözlerini misafirlerinin yüzleri üzerinden geçirdi. Hepsinin yüzünü aradı. Cinayeti işlemiş olan acaba bunların hangisi idi?. İşte anlaşılamıyordu. Hepsi birer ikişer kadeh daha çakıştırdılar . Searle ayağa kalktı. Yüzün- de alaycılığından, şakacılı. gından eser kalmamıştı. Duruşu da bakışı da trajik idi, Misafirleri- ne göyle diyordu: “— Efendiler, geçen sene bu va. kitfe Çinliler Chaukmyo da ayak- landılar ve Ayrupalılarm üzerine atılarak, bizden maada orada ne kadar beyaz varsa, hepsini kıtır kı- tır kestiler. Yalnız burada toplu bu lunan biz dört kişi kurtulabildik. Herkes karım Jenny'nin o katli- âm gecesi Çinliler tarafından öl- dürüldüğünü sandı. Çinliler ayak- lanmakta haklı mı idiler, haksız mı idiler bilmiyorum. Fakat karımı onlar öldürmediler, Çinliler ayak. lanmazdan iki saat evvel karım bir arkadaşım tarafından boğulmuş, ve öldürülmüştü. Arkadaşım karı- ma hücum etmişti. Ve istediğine nail olamayınca kudurarak, onun boğazmı sıkmıştı. Bu bir cinayetti. O zamandan bu zamana kâdar İ- şim gücüm caniyi araştırıp, mey- dana çıkarmak oldu. Sizde muhakkak hatırlarsınız. Karımla yeni evlenmiş ve yer yü- zünde beraberce yayan yürümeği aklımıza kurmuştuk. Burma'nın tabif güzelliklerine bayılryorduk. O vahşi yerde birkaç hafta kala. lrm dedik, O akşam klüpte siz de vardınız. Ben karımla klübün mi- safir odasında yatıyordum. Geç va- kit yüzbaşı Aldicott'un ültimato - mu geldi. Orada kaynaşan bir şey vardı. Ertesi günü ilk trenle kaça- caktık. Ben aşağıda otururken ka. YAZAN: Max İnnes ÇEVİREN: Jc_wd' Kabaağcçlıı rım ne yapıyor diye yukarı çıka- cak oldum, Yukarı çıkınca karı- mın bir manyak tarafından boğul- muş olduğunu gördüm. Klübün hiz metçileri ardım sıra içeri koştular. Sağı solu araştırdılar, bir perde- nin ardına gizlenmiş olan pis Çin- linin birini yakaladılar. Az kalsın herifi oracıkta paramparça edecek. tim. Fakat adam kördü, açlıktan ayakta duramıyacak kadar derman sızdı. Cinayeti-işliyen bu adam de- en Çince £ b sdiğim — İçin hizmetçilerden U Ba Pe onu istievap etti. Herifin — dilenciliğe geldiği, öğle sıcağından kurtul- mak için ses sada yokken binanın içine kaymış bulunduğu ve perde- lerin birisi ardına gizlendiği, orada uykuya daldığı hep bir bir anlaşıl. di. Uyürken bir kadının çılgınca u- yandığını ve fena fena gürültüler duyduğunu söylüyordu. Biz sorgu sualle meşgulken bir- den isyan patladı. Bir kiyamet koptu. Elimdeki tabancayla yanı- nıza koştum. Aldicott imdadımıza yetişti. İtişe kakışa yol açarak, u- fak tefek — yaralarla — ormana ve selâmete erişebildik , Klübün hizmetçisi iki tane idi. Bunlarm ikisi de hep aşağıdaydı. Kör Çinlinin ise cinayet değil ayak- ta duracak hali yoktu. Binaena- leyh cinayeti işlemiş olan olsa olsa burada toplanmış bulunan dört ki- giden biridir. Çünkü hepimiz ara. sıra ya şu iş veya bu iş için yukarı çıkıp, aşağıya inip duruyorduk. Aldicott: “ —. Searle sen delisin! Bu cina- yeti biz nasıl yaparız?” Diye bağır dı. Pakingham pek sakindi: #« —. Durunuz, dedi, Searle'ın mantığı pek doğru, yalnız üç kişi üzerine müsavi bir şüphe saçan, bü mantığın mutlak bir aksak yeri vardır. Dur bakalım!” Jollifer de: “ — Evet evet, dinle Searle sen şüphelerini ancak bir kişi üzerinde toplamak mecburiyetindesin” dedi. Searle : “ — Bakmız! benim asıl derdim, sizin hanginizi öldürmekte haklı olacağımı keşfet. mek oldu. Birinizden birisini mu- hakkak bu akşam öldüreceğim. Am ma hanginizi öldüreceğim ? İşte beş on dakika sonra belli olacak.” diye bağırdı. " htilâl geçince ilk işim Cha. ' ukmyo'ya gitmek oldu, O- rada kör Çinliyi bulunerya kadar akla karayı seçtim. Herif kördü. amma, körlerde olduğu gibi, kör- lüğe mükabil adamım öteki duy- .güları çok ince!mişti. Meselâ herif sesimi ömründe bir kerre duymuş. LE İDA Bunca zamandır, * KP tu. Fakat işitir işitmez benim olduğumu tanıdı. Aldicott: ipl “— Defet Searle kör bir Çînı şahadetile, jüri heyeti bir M darağacına göndermez. V: ı Oldu olacak!.” Dedi. Searle devam etti: Pfı “— Hiç te değil! Hem İşİ n müri heyetine bırakmak niy€ değilim. Köpeğin birini ©! kaldırmak için bu kadar uzun bot” lu zahmete katlanmanın |i yok. Şuradaki teak tahtümdx yapılma paravanı görüyorsun“’w. Kör Çinli onun ardında sakli palt Bilirsiniz ya, dâründünyada, oSt hem iyi gün hem de fena gün d olan bir de aşçım Charter V! Çinli hepimizin sesini duyuncâ y tilin kim olduğunu anladı. HeF . en şevdiği, çeşit sigara istediğ" man;, Charter kâtilin-t i TT Çinirye gÖLÜrÜÜ, yçkkki d o ğ müthiş bir zehirin, bir iki dara? le zehirledi. Şimdi ben de bm'ni’ yit yorum, fakat aranızda katil poyl se, onu tanımak için uzun beklemeğe lüzum kalmrya::ğg; kü bir iki dakika içinde re“r birisi, ölü olarak yere serilive! uef? tir. Pakingnam sevdiği Avust' çat çeşidi sigarinin dumanmı tatli h içine çekti, ve yavaş yavâs dakları arasında tellendirdi. ğ A ldiçott dişlerini nra!m:': Cheroot'u ısırırcasın3 yordu. “Searle senin yaptığI! di tildir. Fakat Allah vere de tafi mını katletmiş ol!” derken 'g&' dan bulut gibi dumanlar ss“”; yordu. Hepsi koltuklarına glli' nı dayadılar. Bütün gözler :J fer'e döndü. Jollifer'in beti atmıştı. Alnında ter damlalar? lanıyordu. Kısık bir sesle “ b';l' de liliktir. Ben artık içmiyeceğin:—rw di. Searle “ Sen sıgarının Yi di dan fazlasını içtin, biraz dahâ çef man veyahut biraz daha çok mişsin ne fark eder.” Dedi. g" Jollifer dört tarafa kıpklid çJİ' ler gezdirdi. Ve inatçı bir İS S g şiyle sigarinin uçunu kıp çuk yaktı. Bir iki saniye sonra, gol tan aşağıya kaydı, ve sar'aSi muş gibi havayı tekmelemeğ” yüldü. Artık işi bitmişti. ge Aldicott yerinden sıçradI. çint” arle yaptığın senin koca. bİT yettir. Bu iş için, ne sen, ne kör Çinlin, ne sadık aşçıb!—î’;w kalarmızı kanundan kurtar nız!” Diye bağırdı. it'"ı Searle'nm yüzünde yorgun;dndl vardı. Söze başladığı vakit d ne muvaffakiyet duygusu ge : korku vardı. bit“;::ı ; “Polis sigarları alıp birer lil edebilir. Hiç birinde zehir Y';,,. | Burma'yı da bir baştan bi ÇY | arayabilir. Benim tarif ettiği' * li dilenciyi bulamazlar, çünkdâdlişl bir adam yoktur. Karımın Kö ler | keşfedecek hiç bir emmare & madım. Onun için bu Çinli hik y sini uydurdum. Na ümit _'—?'._lduf' Size dediğim gibi bir köpeğ! _"di,,/ me vasıtaları yalnız bir değ'l*d,d Ben buna tütün dumaniyle derim.”

Bu sayıdan diğer sayfalar: