Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Mahkemelerde İKİ KATİL SUÇ OL ğır ceza mahkemesi, dün iki ölüm davasını netice. lendirmiştir. Hâdisenin birisi Ça talcanın Çakırköyünde bir ağık da geçmiştir. Mevkuf bulunan İsmail ile arkadaşı Kâmil, Veli oğlu Ali isminde bir genci bıçak. la öldürmek suçundan zan al - tına alınmışlardır. Mahkeme, -hazırladığı uzun LUSU MAHKÜM DU Mahkeme, İsmaile 15 sene ha. pis cezası vermiş, fakat on sekiz yaşını bitirmediği için cezasını 6 seneye indirmiştir, İsmail, ay. rıca Alinin varislerine bin lira da tazminat verecektir. Diğer suçlu Kâmil de beraet kararı al- mıştır, İkinci hâdise, Yenikapıda geç miştir, Mahkemede mevkuf ola- kararı dün mahk de okutmuş — rak bul tur. Hâdise, Ümmüg isminde genç bir kız yü doğm Mustafa, köylü si- gırası satan Hüsnüye kızmış, tur. Suçlu İsmııll ölen Alinin kız ka.rdegi Uınmhşe gönül vermiş, k istemi: ttl'. Fa, hhitgiin di kat, nişanlnnmı teş dan aldığı bir kundu. racı bıçıgile yanma yanaşmış, suratına iki tokat iİndirdikten sonra bıçağı göğsüne saplamış Lâf Atmış, Yaralamış ve Sövmüş! Asliyedördüncü ceza mehkemesi, dün, İsmail isminde bir gence 3 ay 20 gün hapis cezası verdi ve derhal tev- kif etti. İsmail, yaralama, lâf atma ve sövme suçlusu idi. Edirnekapıda oturan Hakkının 13 yaşında bir kızı vardır. İsmail, bu kızı zorla evinden al mak ve gezmiye götürmek istemiştir. Kızm annesi Seniha buna mani ol- mak isterken babası Hakkı da gelmiş, Ismail bu mümancate kızarak saldır- masını çıkarınca Hakkıyı yaralamış- ve | Mustafanm hırsız- iken Ümmüş Aliye ııışı.ıılınm! hktan ve eroin kaçakçılığından tır. İsmail,Aliyi bu nişandı geçirmek için ağıla gitmiş, ığu kavgası bıçağa dayanmıştır. İs. mail, Aliyi burada bir bıçak dar. besile yere sermiştir. da mahkümiyeti vardır. Mahke- me, suçu sabit görmüş, kendisini 15 sene 1l gün hapse ve ölenin varisine bin lira tazminat vermi- ye mahküm etmiştir. BüyücülüğüKendine Meslek Yapan Genç Asliye dördüncü ceza mahkemesi, dün bir büyücülük davasma baktı. Suçlu Edirnekapıda oturan Hasan Benli isminde bir genç- ti. Mübaşir, masanın üstüne bir yığın nüsha, fal kitabı ve at nalı kadar büyük üç te mühür koydu. Halı Hırsızı Tevkif Edildi Sabıkalılardan Çarliston Ahmet ev- velki gün gece Asliye birinci ceza a- zasından Bay Nebinin Saraçanebaşın- daki evine girerek 30 lira kıymetin - de bir halısını çalmıştır.Müddeiumumi — İik dün suçlu hakkında tevkif kararı * Tevkif Edilen Tahsildar — - * Bir müessese adına Kızılaydan u- sulsuüz makbuz yazarak 2300 lira almak ve posta ile gelen paraları zim metine geçirmekten suçlu tahsildar Fuat tevkif edilmiştir. Sokakta Nâra Atan Bir. Kadın ÜUsküdarda oturan Selim kızı Hay- Polis, Hasanm bakıcılık ve büyücü- lüğü kendisine meslek yaptığını öğ- renmiş ve memurlardan Bayan Nimet le bir arkadaşmı cürmü meşhut yap- mıya memur etmiştir..Nimet, dün sa- bah Hasanm evine gitmiş ve Hasan tarafından karşılanmıştır. —Hasan, Nimeti odasına çıkarmış, niyetini sor duktan sonra ortaya ; bir su çanağı getirerek, içine tuz ekmek atmış, fa- Ima 'bakmıştir. Nimet; kendisine nü- marasi tesbit-adilen Bir' lira vermiş- | tir. Hasan bundan sonra Nimetin ar- kadaşının da falma bakmış, ondan da numarası tesbit edilen ikinci bir lira | daha almıştır. Bu sırada da cürmü | meşhut tesbit edilmiştir. Tddiaya gö- re, Hasan, seyyar falcılık ta yapar- mış, Elinde nüsha ve mühür çantası olduğu halde evlere gider, kadınların arasına girerek fallarma bakar ve nüs ha yazarmış. Hasan, mahkemede her şeyi inkâr ediyordu. Mahkeme, gelmi- yen bir şahidin çağırılması için mu- tır. Bu sırada yetişen polis Mustafaya yumruk vurduğu gibi Huriye adlı bir komşuya da hakaret etmiştir. İsmail, mahkemede suçunu itiraf etmiştir. Kabı kapama yüzünden Ağır ceza mehkemesi, dün bir ka- pı kapama yüzünden çıkan cineyetin muhakemesini bitirdi, Hâdise şu idi: Usküdarda Açıktürbe sokağında 13 numaralı evde oturan Zeki, üst katı- na da Üsküdar İnhisar İdaresi oda- cılarından Pehlivan Recebi kiraci ola- rak almıştır. Geçen Ağustosun hir sıcak akşa - mında Zeki üç arkadaşı ile eğlenirken Pehlivan Recep sarhoş olarak eve gelmiş ve patırdı yaparak kapıyı ka- pamıştır. Zeki, misafirlerinin bu şe- kilde rahatsız edilmelerine kızmış, ve söndüğü için karanlıkta bir boğuş- sonra Recep Zekiyi altma almış : TAN 1- 19 MAYIS filmi Ulu Önderimiz ATATÜRK'ün Anadolu topraklarına ayak bastıkları 19 MAYIS şenliği ile gençlik ve spor bayramını SAKARYA sinemasi Zengin ve muazzam bir programla kutluyor: TÜRKCE SOZLUÜU 2 — İNGİLTERE KRALI S. M. VI. ncı JORJ ve KRALİÇE ELIZA- BET'in TAÇ GİYME TÖRENLERİ (bütün tafsilâtile) 8 — Dün akşam, erkânı hükümet ve Kor - Diplomatiğin hazır bulun- dukları gala suvaresinde büyük bir muvaffakıyet kazanan, muhteşem İngiltere Tacının incileri 19.. 5 - 937 e Bugünkü Program: Öğle neşriyatı: 1” 12,30 Plâkla Türk musikisİ çei Havadis 13,05 Muhtelif plâk ? ti 14 Son. Akşam neşriyatı: SP“ 15 Ankara stadından naklen: MA bayramı münasebetile yaplhlc rasim 18,30 Plâkla dans ve“ 19,20 Mandolin orkestrası Berk H kadaşları 19,45 Konferans C Partisi namma: Agâh sırrı ( FG SN fevaidi hakkında) 20 Nezihe V mg” | daşları tarafından Türk musi J & |halk şarkıları. 20,30 Ömer RiZâ Bm.p* BU AKŞAMSAAT9DA | ŞİRK Liseleri Cemiyetinin l fından arapça söylev. - 20,45 Billik İSTANBUL VALİ ve BELEDİYE REİSİ MUHİDDIN USTUNDAĞ'ın || Şen ve arkadaşları tarafmdiğ ç l Yüksek himayelerinde olan senelik müsamereleri MELE K Zengin programda: 5 Yeni filmler - Küçük dansöz Marta Brod, Piyano konseri - Şarkılar - FERDİ TAYFUR tarafından LOREL « HARDIİ İSTANBULDA monoloğu ve MÜNiİR NUREDDİN ve erkadaştarı konseri Fiyatlar 100 ve 50 kuruştur. Biletler MELEK gsineması gişesinde satılmaktadır. _ Bugün 2 büyük film birden başlıyor: Bir Fransız zabiti ile bir Alman & casusu arasındaki mücadeleyi tas- vir eden SARI sinemasında verilecektir. matinelerden itibaren — MNMN SUMER Sinemasında Yeni ve görülmemiş bir film musikisi ve halk şarkıları (Sâ8 ' yarı) 21,15 Orkestra 2215 Aİ borsa haberleri ve ertesi g'nnü“ ramı 22,30 Plâkla sololar, operâ | operet parçaları 23 Son. “ Günün program özÜü | ;î Senfonik konserler : ı!" 21,45 Viyana Haydn'in eıef den 22,45 Viyana, Milâno, (Kral Lear)dan bir senfonık Renhnes - Strasburg: Rosenthâl resinde senfonik konser Oda Musikisi: 17,40 Prag Salon kuarteti 22 no - Torino Oda musikisi gi ÖLÜM HABERLERİ Müessif Bir Ölüm — Ferik Bekir Paşanın oğlu ;; Ferik Nuri Paşanın damadı, ,,aı KAYA G ZLi VESiİKA ; yana Elçiliği kâtiplerindes | D VERÂA KOREN - JEAN MURAT | 1 ee eai reddin Virgin'in babası ve 5" ve JEAN GALLAND tarafından y Âşk... Esrar... Heyecan filmi. — W .. Bank Umumt Müdürü NÖ“ ilâveten : İngiltere Kral ve Kraliçesinin Taç W giyme merasimini bütün tafsilâtile gösteren tabif renkli film rullah Sümer'in kayınbabasi, caz Demiryolu eski Nazır! General CEVAT Virgi' “— Benim gibi bir civana nasıl kıy Recebe bağırmıştır. Recep te Zekinin odasma girmiş, ve bir yumrukla onu yere yuvarlamıştır. Bu sırada masa- nm üÜzerindeki lâmba da devrilerek ma başlamıştır. Zeki, yedipatlar ta- bancaya, sarılmış ve kurşunlarının Nepsinı VUŞMUMİŞTİT. TrcLep; TRI Yuz lar dJen yara almış ve kurşunun birisi de göğsünün üstünde kalmıştı. Buüfldan dm ?,, be adam diyerek suratmı yum- ruklamıştı. Zeki, kasten öldürmiye teşebbüsten, Recep te döğmekten suç lu idiler. Mahkeme her ikisinin de suçlarını sabit gördü. Recebi bir ay hapşe mahküm etti. Zekiye evvelâ 15 sene hapis cezası verdi, Hâdısede tah- wilet ı.ı.nncı.n.l Wla u—.&uy Ulalan nas bul ettiği için cezasını beş seneye indirdi. Recebin mahkümiyeti de te- cil edildi. 30 Bizans Altını Polis memurları, dün, Kapaâlıçar - şıda bir şahsın elinde 30 tane Bi - zans altını ile gezdiğini görmüşler- dir. Bu adam, Ömer adında birisidir, Emniyet mudurluguude verdıgı ifa - dede, ta.nöıgı adığı bir adam- dan llşd lıra. Mükâa ıI—nde aldıgını w, lemiştir. Alünlar müzeler'idaresine - teslim edilmiştir. İlk satıcı aranmaktadır. ıstar_ı_buıun En öüyük 4 ve Ankarada 2 s.nemasında biırden Ulu Önder-Büyük Şefve Reisicümhurumuz ATATÜR'K'ün Milletimizin mukadderatını değiştiren, ve 18 sene evvel ANADOLU TOP RAĞINA AYAK BASTIĞI günün hatırasını tebcil için hazırlanâ? TÜRKÇE SÖZLÜ 19 MAYIS F.LMİ BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN Vefat etmiştir. Cenazesi b J'JW kü Çarşamba günü saat İ ». Şişlide Dere sokağında p apartımanından kaldınlı!w mazı Teşvikiye camıınde dıktan sonra makberi na defnedılwıhtir Allah evlasin. Merhumun V f!?'etı veçh ıA | çek gonderı’İmemeaı rica 0İ !,j riye, evinde rakı içtikten sonra soka- hakemeyi bugüne talik etti. ğa çıkmış, İskele caddesinden geçer- ken de bağırıp çağırmıya ve taşkın- lık yapmıya başlamştır. Sarhoş ka - | teslim edilmiştir. tum O zaman çerçi, elini cebine soktu, çıkardı, a- vucunda benim kapaklı kurşun duruüup dürürdü. Ben gene yalvarmağa başladım, aman çerçi, zaman çerçi, beni sakın ele verme! Hem yarım akşam ba- sacaklar galiba! Ne biliyorsun? Çünküm çarşamba, diyorlardı. Yarın çarşamba mi? Hayır salı. Ben de salr olduğunu biliyorum, biliyorum emme, aptal Mamat, salının çarşambanın farkında mı? Öyleyse dedim, çarşamba ne gün ise o gün hazırlan! Çerçi sicim için para almadıktan maada bana bir de, Sultan Mahmut yüzlüğü bahşiş verdi. Ben koşa koşa'davarın başına gittim. Kis kis gülüyordum. O gece gene viranelikte bekledim, Çerçi gelmedi.. Sabah oldu, karşıdan dükkâna baktım, dükkân ka- palı, yüzlüğü bir çocuğa verdim, git bana beş para- lik leblebi ile, beş paralık akide al diye gönderdim. çocuk dükkânı vurdü, vurdu, ses veren olmadı. A- radan -bir hafta geçti, çerçiden habar çıkmadı, otuz seneyi geçti, hâlâ da habar yok. Emme ben anla- mıştım, Çerçi salı gecesinden vilâyetin yolunu tut- muştu. Hem çerçi değildi ki o... Mehmet Ağa sustu, cigarasını tazeledi, Kayma- gicik olsun görülmüyordu. Binbaşı mezesini yut « tuktan sonra : | — Ya ötesi? dedi. | — İşte bu. | — Yok! Asıl bundan ötesi. Hem söz verdin. Bi- lirsin ki bizden lâf çıkmaz. Çıksa da otuz kırk « sene geçmiş olur? Mehmet Ağa tekrar söze başladı: — Çerçinin tamam gittiğine emin olduktan sonra artık Kralkızıma ben gitmeğe başladım. Kaz- ma küreği oradaki gedikte Baklar, geceleri, bazı yağmurlu gündüzleri öteyi beriyi kazardım. Bir hafta uğraştım, bir gün bıktım usandım, tam son kazmayı vurdum. vurmadım, kulağıma bir ses gel- di. Bir iki kürek toprak attım, amanin ne göreyim? dm yakalanarak muddeiumumiliğe kam boş gözlerle dinliyor ve yüzünde hiç bir çizs Saray-ıpek Sakarya-Melek d Define! Belki otuz okkalık bir küp, üstünde kapağı da var. Yüreğim hoplaya hoplaya kapağı kaldırdım. Elimi daldırdım. Yarısıma kadar boştu, biraz daha soktum, işte define diye haykırıvermişim. Bir avuç çıkardım. Artık zengin olmuştum. Bir göz yumacak zamanda aklırma neler neler geldi. Elimi çıkardım, yere bir avuç para döküldü.. Emme ne parası! Bir avuç küflü bakıfr! — Amma yaptın hâ! — İnan ki böyle.. Emme vazgeçmedim. Yanm- dan, sağından, solundan kazdım. Onun gibi bir küp daha buldum, o da öyle idi. Yalnız üstünde tasvir- ler vardı. Onda da küflü bakırlar. Artık kızdım, tasvirli küpe bir kazma sapı vurdum, ağız tarafın- dan çat diye çatladı. Kan ter içinde kalmıştım. Son- “ra düşündüm, Ne olsa bu bakırlar beş on mecidi- ye de etmez mi?! Halbuki o güne kadar ben bir mecidiyenin bile yüzünü görmemiştim. On mecidi- yem olursa iki öküz alırdım. O zamanlar seksen kuruşa bir öküz verirlerdi. Ben iki üç avuç bakırı kuşağıma doladım. Koynuma da çatlak küpün ka- pağını soktum. Öyle ya nereden buldun derlerse, hırsız olmadığımı isbatlamak lâzım. Sonradan öğ- rendim ki kendini çerçi diye yutturmak isteyen sa- rı sakallı bir Alaman frengi imiş. Türkçeyi Bulga- ristanda öğrenmiş te onun için muhacir gibi konu- şurmüş. Hep bu işler peşinde koşan bir bilgiç a. dammış. Abdülhamit Padişahken ona çok küpler, put — No.9— lar defineler vermişmiş, — Buraları bize lâzım değil Mehmet Ağa. Sen bize Vilâyete gidişinden sonrasını anlat. — Şehirde bir sarraf Karabet vardı. Ona götür- düm. Ben sekiz on mecidiye beklerken, bana dört sa- rı lira verdi. Anlayacağınız şu ki Kralkızının çuku- runda ne buldumsa taşıdım. Ne yalan söyliyeyim elime yüz altma yakın para geçti. Onlarla işe baş - ladım. O yıllar da hep bollük yılları idi. Halkın dili durur Mu? Nereden duymuşlarsa duymuşlar, on yıl sonra adımı Defineye çıkardılar. On yıl sonra Vali paşalara çıktık, sorgulara çekildik. Doğrusu birşey söylemedim. — Daha doğrugu — Eh.. İşte.. Beş on paramı sızdırdılar. Iş te ka- ceksin, bizim de zorlamağa hakkımız yok. Zaf.en Şa- pandı. Neye yarar ki adım Define kaldı. — Anlaşıldı, sen bir türlü doğrusunu söylemiye- ka olsün diye lâfı açtık. Kaymakamın gözleri çoktan kapanmıştı. Ona ay- rı bir oda verdiler. Çantasından çıkardığı döşek ör- tüsünü, yastığını aldı, gitti. Köy döşeğinde yatamaz- mış. ... Derenin seli durmuş, hava iyice açılmış, ortalık iyice kurumuştu. Erden dere başında Kaymakamla Binbaşıdan ayrıldı. On dört, on beş yaşlarında iki çoban çocuğu j baya doğru koştular. Veli Dayıyı tanıyorlardı. Bmf cigara istediler. Çocuklar Erdeni görünce sılıullf"' ve sevinerek : â — Hoş geldin;, Erden Ağa. . Zei — Sen bizi tanrmazsın ama biz seni tanırız. ” — ç çende Mustafa kasabaya oğlak götürmüştü. Gelet?” / Bini Hâfız Hanım gilden öğrenmiş. ş Erden Velinin yüzüne baktı. Veli Dayı kim olduklarını söyledi: — Sizin eski Fadime Bacı vardı ya, çamaşır Ylk dı, onun oğlanları, şimdi bizde çobanlık ediyorlar" Tıbbiyeli arabanın aralığından iki gümüş çeyre 503 tı. Çobanlar çeyrekleri kapınca sıçramağa, ellerin 1 ki değnekleri arabanın arkasından, havaya atiPp F ' ı a ! j Si ne kapmağa başladılar. Erden sağına oturdu, rah” oldu, soluna döndü, dizi ağrıdı. Yaslandı, olmad" türlü rahat edemiyordu. Veli Dayı gülerek: — Üç gündür pek nhıttm. şimdi mi rahatsi? luyorsun ? — Yok, Veli Dayı.: Ayağım uyuştu da.. 1- — Hele hele.. Öyleyse seni çabuk yere basm'yv M Hayvanları kamçılamağa başladı. Atlar ıhlf; ; Faklaştığını anlar anlamaz zar zor tırısa kalktılarf dı daha dün, yokuşta, inişte biraz zorlasa, yapmâ Dayı, acelemiz yok, diyen delikanlı, şimdi hiY"r lar dört nala kalkmadıkları için kızıyordu. Mk’r,, lik şubesinin bahçesine geldiler. Parmaklıklar, " banın yırtıklarından süratle görünüp kayboluy? ,. n Divan kapısı önünde zabitle bir iki yazıcı çavuâ ferler duruyordu. Onlarla tanışmıyordu. Duranlı eldı' rabadaki yolcuyu görmek için biraz başlarım! ler ve araba geçince gene konuşmalarına devlm,ı.g. tiler. Araba artık tam kasaba yolüna girmişti: Iç bİr tün mağazalarını, mektebi geçti, köprüye yakwı * j kafile ile karşılaştı. Veli Dayı durdu. Arabant? tafı hemen sarıldı. Delikanlı indi. Birçok bildik» raba; eski mektep arkadaşları... (Arkası Vaf