Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Sporcular ada bizim fikrimizde « Güreşi, k'üp rekabeti ile dir ltebiliriz,, Bizde sönmeğe başlamış ve amatö- rü azalmış olan güreşi diriltmek için klüp rekabeti şart olduğuna dair (TAN) da çıkan yazılardan vesile bulan eski Haliç Idman Klü - bünden bir sporcu bize şu mektubu gönderdi: Bay Burhanettin Feleğe; Evvelki gün (TAN) da çıkan ma- kalenizi dikkatle okudum. Ve mem- leketin spor bakımından esaslı yara- larma dokunan kısımlarını ele ala - rak içimden kopan acıları ve temen- nileri gazetenizde neşredilmek üzere size göndermeğe karar verdim. 671 kiloda dünya — şamtpiyonluğunu- alan kaymetli güreşçimiz Yaşara Kasını - paşa Klübü — güreşçilerinin gazete - nizde meydan okumalarına Yaşarın Cümhuriyette verdiği cevap müna - sebetile yazdığınız ve çok esaslı nok- talara temas eden yazınızda memle- kette- en çok sevilen sporun güreş$ kısmı klüp rekabetlerinin ortadan kalkmasile eski hızımı kaybetmek ü- zere olduğundan esefle bahsederek bu eskiden çok iyi sonuçlar — veren klüp rekabetlerini başlangıç sawmla - cak bu gibi meydan okumaları -hem miyetle nazarı dikkate alarak — teş- vik etmenin faydalı olacağındlan bahsetmişsiniz ki çok yerinde — bir yikir. Hepimizin temennileri de — bu yazdığınız şekildedir. Güreşin — veya herhangi bir sporun yükselmesi için klüp rekabetlerine çok ihtiyaç oldu- gu bedihidir. Bu ise maalesöf bugün için yok gibidir. Eskiden buyurdu - ğunuz gibi Beşiktaş - Anadolu Klüp- leri arasındaki çok iddialı rekabet - ler sonraları Haliç ldâman - Kumka- pi Klüplerine intikal etmiş, uzun se- neler bu iki klüp aralarındaki reka- bet sayesinde bugünkü rok ıyı dere- celer k ve bizim yüzü ü 0- limpiyatlarda güldüren kıyme!lı gü- reşçileri yetiştirmişlerdir. Fakat her nedense güreşten başka uzun sene - ler sporun her şubesinde iyi'varlık - larile temayüz eden Haliç Idman Klübü ve Kumkapı Klübü Istanbulun yeni kurulan bir klübüne iltihak edi- verdiler. B usuretle bu son güreşte bi ribirine,Takip iki klüp te ortadan si- linmiş olduu. Kumkapı Klübünün vaziyetini bilemem, fakat kendi klü- büm olan Hahçuı bu suretle hüviye- Pazar günkü dövüşün tahminleri Romanyalı mı kaza- nabilir ? Melihk mi hasmını dövebilir ? Boksör Teodoreskunun tecrübes'- nemukabilMelihin; v i,cesaret var Bu Pazar gene Taksim stadında senelerdenberi göremediğimiz çetin bir boks maçını seyredeceğiz. Bura- da “seyredeceğiz,, sözünü kendi he- sabıma yazmadım. Çünkü ben o gunl maçı Melihin köşesinden takip — ede- ceğim, Bir boksörün köşesinde, her devre nasihat vermeye ve boksöre yardım etmeye mecbur olan bir — in-; san için boks maçı seyredilemez. Bırı nevi yumruksuz mücadele şekhnde dışarıdan takip olunur. | Herkes soruyor: Melih kazanabi- | lecek mi? Yoksa Romanyalı Melihi de Kiryakoya benzer şekilde mi dö- vecek? İki boksörün galibiyet ve mağlübiyet şansları nerelerdedir. Bu suallerin herkesten evvel be- nim fikrimi işgal ettiği muhakkak- tır. Geçen Pazardanberi Melihle Ro- manyalmın müsabaka talihlerini bin bir cepheden alıp kafamda tartmak- tayrm. Fakat kimin kazanabileceğini kat'iyyetle söyliyecek hale henüz gel medim. Esasen saniyenin onda biri kadar bir an içinde talihi baştan Bu pazar en çetin müca” Tesini ya- başa değişebilecek bir spor hakkında evvelinden kat'i ,bır hüküm yürüt-' mek çok güçtür.! Bilhassa © mücade- le sporu biribirine benzemiyen . biri birinin hemen hemen aksi olan kıy metlerle dövüşecek İki ğgenç arası da cereyan edecekse... Ben burada ne yazsam, ne sem maçın cereyanını değiştir. miy ceği gibi Romanlıya karşı Melihin t kip edeceği dövüş sistemini de ifs edeceğinden tahminlerimi umumi v. kapalı olarak bildireceğim, Pazar günkü maçmn ihtimallerini hesaplar- ken evvelâ iki boksörün ne evsafte olduklarmı tetkik etmeliyiz. Romanyalı boksörün kıymeti Romanyalı boksörün nasıl bir dö- vüşçü olduğunu Kiryako maçma ge- lenlerle beraber ben de tetkik ettim. Açıkça gsöyliyebilirim? — Romanyalı bol ne olduğunu, yumrukların tini kaybet ütevellit tecs- | sürlerimi yazmama vesile verdiğimiz- den dolayı size teşekkürler ederi n. Güreşten başka sporun her şube- sinde oldukça mühim faaliyetler gös- teren sevgili klübümüz yarı profes- yönelleşmiş idarecilere kurban gitti. Gençliğin her türlü - sporu yapabil - mesi için elinde her türlü spor vesd- iti bulunduğuu halde. Şerefli bir mazisini, kıymetli yeşil lâcivert ren- gini, her şeyini fedâ ile böyle bir il- tihaka hiç ihtiyacı olmıyan bir diğer klübün kucağına atılıyordu. Klüple - Tin birleştirilmesi, benim hiç haüsa- lamım almadığı ve kavrıyamadığı bir geydir. Bu birleşmelerden fayda ye- rine zarar gelir kanaatindeyim. Ga- zetelerde okuduğumuza nazaran Al- manyada binlerce klüp varmış ve hepsi de mükemmel bir surette ça - hışarak bügünkü Almı olim - b nasıl vurulacağını birinci seri Fran- | sız boksörleri derecesinde — anlamış bir adamdır. Yalnız her genc boksör bi, güreş kısmı da gayrifedere bir te- şekkül olan, fakat sporun her saha - sında varlıklarile temayüz eden — ve ayni zamanda gayrifedere — klüpler i buli lİleri. Bozkurt ;îlübrüıw müracaatle yeşl lâcivert |. formalarının kabulü takdirinde ora- da-bütün varlıklarile çalışacaklerını taahhüt etmişler ve Bozkurt Klübün- den müsait cevap almışlardır. Şimdi meydan okumak sırası bize gelecek. O zaman da siz gayrifederesiniz di - yecekler. “Varsınlar, desinler. El - bette federe ' de olur, yeşil lâcivert formayla klüpler arasındaki eski Te- kabeti canlandırmış oluruz. Yazıma son verirken - fikirlerimize tercüman Piİ4 _/ııtlarda k efi * vesile, olmuşlardır. Demek ki klııp - leri lemak onları kuwetlendırmek,. e© 8 a 8- landırmak için lâzım olan yardımı klüplere mütesaviyen taksim — ede « rek onları bir ayarda kuvvetlendir: mek ve aralarında buyurduğunuz gibi rekabeti temtin etmek lâzım'dır. Zavallı Haliç Klübü idarecilerinin kurbanı olarak mevcudiyetini — kay- betti. Futbol kısmı ki ikinci küme - nin en kuwvvetli bir unsuru idi. Hiçbir. tanesi bile bu birleşmeğe iştirak et- medi. Güreşçiler rahat rahat idmün- lariımı yaptıkları minderde nmöbetleşe onar dakikalık iğman — mecbüriye - tinde kaldılar. Klübümün- isminin spor sahasından silinmesini bir tür- lü hazmedemediğim için içten - gelen acılarla bu satr/ları yazıyorum. — Bu- gün qungf#bol kısmı olduğu gi - li diliyerek saygılarımı suna - TIM. Eski bir Haliç İdmanlı d R. Ataçer TAN — Haliç İdman Klübünün u- zun seneler süren varlıklı bir faali - yet devresinden sonra sönüp gitmesi ne teessüf eden bu sporcunun acıla- rını haklı bulürüuz. Ancak klüpleri - mizin idare sistemleri azanın idare ile-alâkaları klüp ömürleri üzerinde menfi'tesirler yapan birçok âraz tev lit etmektedir. Ne de olsa- böyle acı tecrübelerden sonra idareci ve aza - nn 'klüplerine daha sadik ve bağlı kalmaları dâzımgeldiği — kanaatinin bizde kökleşmesi, klüp hayatının in- kişafına yol açar ümidindeyiz. Bize mektup yazan zatım da bu ümide il- tihakmı tavsiye ederiz. Bir ihtiyaca tekabül ederek doğmuş olan her klüp yaşar. Arada bir Halicin uğradığı gibi sarsımtılara uğrasa bile, te V LA e hai SAD 4 Romı.nyalıdan daha şıddeth ll 'ı*ı.*îı' .'k-...tı_ Hi delsldi pacak olan Melih « Taksim Stadında Melihin karşısında ne yapastığı merak edilen Teodoresku de olduğu gibi bazı hatalı itiyatlarını henüz düzeltmemiştir. Bit boksör maclarda muayyen itiyatlar edinir. O itiyatların bazıları”bir cins boksör karşısında faydalıdır, fakat bazan o itiyatlar sahibinin aleyhine döner. Bu döndürüşü yapacak hasmm ka- biliyeti ve dövüş tarzıdır. Şunu açıkça söyliyebilirim ki, Ro- manyalıda Melihin istifade edebile- ceği epey hatalar mevcuttur. Fakat buna mukabil Melihe tehlikeli olabi- lecek gibi büyük kıymetleri de var- dır. Romanyalı yirmi üç yaşmdadır. Melih altı ay kadar Romanyalıdan gençtir. İki boksörün boylarında Me- Hihin aleyhine üç santim kadar fark yvardır. Romanyalının kolları Meli- hin kollarımdan biraz daha uzundur. İki boksörün kiloları dirhemi dirhe- mine müsavidir. İkisi de 66 kiloda- dırlar. Romanyalınım sol yumrukla- rı biribiri üstüne vurmak itibarile Melihten daha becerikli gözüküyor. Buna mukabil Melihin sollu sağlı vurdu- TAN —- Dil bayramı Yapılacak merasimin programı hazıı a iyor 26 Eylülde yapilacak olan Dil Bay ramı proğramını tesbit maksadile ö- nümüzdeki Salı günü Halkevlerinde son bir toplantı yapılacaktır. Şimdi- den verilen kararlara göre radyo-ile evvelâ Ankaradan verilen konferans lar dinlenecek, sonra mahalli Halkev lerinde konferanslar verilecek ve bu- nu koro heyetlerinin gösterileri ta- kip edecektir. Gece de Alay Köşkün- de müsamere verilecektir. Yerlilerden biri olan Lev Savvitch- in küçük bir serveti, genç bir karısı ve heybetli bit görünüşü vardı. Bir gün bir dostunun senei devriye sinde kumar oynuyordu. Fena halde kaybettikten ve adamakıllı terledik- ten sonra uzun bir müddettenberi vot ka içmemiş bulunduğunu hatırladı.. Masaların arasından ayak uçlarımna basarak kaydı; gençlerin dans etmek te olduğu yemek salonundan gecti, ve kapıda duran bir eczacmın omu - kâyet ğunu zannediyorum. Melihin hasmına faik tarafları Nefes itibarile Romanyalının Meli- he faikiyeti vardır. Bu da pek tabil- dir. Çünkü Melih böksu meslek edin- memiştir. İşinden ayırabildiği saatle- rini idmana Aayırabiliyor. —Halbuki Romanyalı bütün günlerini idmana hasredebilir. Tecrübe itibarile, Romanyalı (ken |di bilgileri dahilinde) Melihten fazla görünüyor. Fakat Melihin boksunda- ki tahavvül ve yumruklarının havale | şekilleri Romanyalıdan daha ziyade- dir, Yumruklara tahammül kâbiliyeti itibarile Melihten hiç bir macmda şi- edilecek Zzâf — görmedim. Romanyalımın — şiddetli — darbele- re tahammiülü ise burada denenme- miştir kanaatindeyim. Yalnız Kkendi profesyoneller gibi şedit yumruklar- dan hiç hoşlanmadığını Kiryako ma- içımda pek âlâ farkettim. Bir cins 'boksör vardır ki, şiddetli yumruk al- İdıkça kızışır, tehlikeleşir. Bir cinsi |de yumruk aldıkça küser, boksunun iateşi hafifler. Ben Kiryako önünde 'gördüğüm Romanyalıyı bu cinse mensup boksörlerden sanıyo- rum, Böyle bir fikre kapil ikinci Be- zuna bir baba şefkatiyle dokunarak büfeye çıkan ufak kapıdan kaybol - du. Yuvarlak bir masanın üstünde tbir çok votka şişeleri ve karafaları sıra- lanmıştı. Şişelerin yanında da, için - de, doğranmış maydanoz ve soğanla yarısı yenmiş bir balık bulunan, biz tabak vardı. Lev bir kadeh doldurdu. Bir konferans verecekmiş gibi par - maklarını havada salladıktan sonra kadehi yuvarladı; ve acı bir şey duy- muş gibi yüzünü buruşturarak elin - deki çatalı tabağa batırdı; bir parça balık aldı.. Fakat bu sırada duvarın arkasım- dan kulağına bir kadın sesi geldi: Ses şöyle diyordu: — Niçin olmasm?.. Ne vakit.. Lev karısınım sesini tanımıştı. Fa- kat kiminle konuşuyordu? Kadmna bir erkek cevap verdi: — Ne vakit arzu ederseniz.. Bugün münasip değil, yarın emrinize amade- yim., Lev konuşan erkeği tanıyınca bir- den sıçradı. Bu Deghtiarevdi... En i- yi dostlarından biri.. Kendi kendine göyle söylenmeye başladı: “— Sen de mi hayvan herif... Müm kün mü ki karım onu da arabasma bep olan manzaraları da geçen Pazar günkü maçta hayli gördüm. Bizim bir avantajımız daha var; o da Ro- manyalıyı uzun bir maçta tetkik et- miş olmamızdır. Halbuki Romanyalı Melihin boksunu işitmek suretile öğ- renmiştir. Bütün-bu mukayeseleri yaparken Melihin Romanyalıyı kKölayca - kaza- nır hükmüne doğru gittiğim kat'iyen düşünülmemelidir. Ben, iki boksörün kâğıda geçebilecek evsaflarını hikâ- ye ediyorum. Yoksa bir boks maçı- nın kazanılması, bu kıymetlerin ye- rinde ve hasmın mukavemetine — uğ- ratılmadan tatbikima bağlıdır. Öyle bir netice için de bin bir şartın dö- vüşçü tarafından bir saniyede topla- nabilmesi lâzımdır. Esasen boksun kıymeti ve yüz binlerce dolara kadar çıkan ücreti de bin bir şartın bir ân- da toplanabilmesini en fazla temine muvaffak olanlara verilen ehemmi- yet yüzündendir. Melihin dövüş plânı Yukarda da söyledim; Melihin dö- vüş şeklini ifşa ederim kaygusile Pa- zar günü takip edeteğimiz — dövüş plânmm teferruatından bahsetmiye- ceğim. Neticeyi umumi hükümlerle, şu aşağıya aldığım satırlarla bildire- ceğim: Romanyalı sür'ati itibarile, tecrü- besi noktasından Melih için şüphesiz pek tehlikeli bir hasımdır. Fakat İs- tanbulda dövüşlerini tetkik etmek “fırsatını elde ettiğimiz nice ecnebi boksörlere karşı beklenilmiyen mu- vaffakıyetleri elde ettiğimizi de Me- lihin kaybedeceğini yüzde yüz tah min edenlere hatırlatırım. Ben diyorum ki: Melih aramızda günlerdenberi düşündüğümüz dövüş plânmı hakkıyle tatbik edecek şekil- de dövüşürse, Romanyalı karşısmda hiç ummadığı kadar çetin bir hasım- la çatışmış olacaktır. 'Eşref Şefik Atletizm şampiyonası hakemleri İstanbul Atletizm Ajanlığından: 19 ve 20 Eylül tarihlerinde yapı- lacak olan İstanbül Atletizm Şampi- yonasında Hakemlik yapacakların muayyen günlerde saat ikide Fener- bahçe Klübünde, bulunmaları rica - o- lunur, Baş Hakem: Ünvan Krönomettör: Adil, Sait, Vedat A- but, Nurettin, Nadolski, Y'ıizbaşı Fu- at. Muvasalat Hakemleri: — Yüzbaşı Hüsamettin ve Celâl, Cehti Şahin Gi- ray, Recep, Ferruh, Atlama Hakemleri: Ali Riza, mil, Melih, Yüzbaşı Zeki, Atmalar Hakemleri: Hikmet, Yüz bııŞı Nuri, Sudi Ekrem Ce- riğis z bağl olsun? Ne yorulmaz ve döy- maz kadın... Bir gün olsun hâdisesiz kalamıyor...,, Karısiyle konuşan erkek alçak bir sesle devam etti: — Evet.. Yarm hazırım. - lstersen bana yarın birkaç satırcık yazıver! Mes'ut ve mesrur — olurum..; -Yalnız muhabereyi tanzim etmeliviz.. Müna: sip-bir usul bulalım. Postayla olmaz.. Sana yazacağım mektupları senin ba ba hindi müvezziden 'alabilir. Sen de bana yazarsan, ben evde yokken be - nimki mektubu açar okur.. — Peki, ne yapmalı öyleyse?.. — Bir vasıta bulmalı. Hizmetçiler- le de gönderemeyiz. Çünkü senin (1) Sobakievitch oda hizmetçisiyle diğer uşakları elinde tutuyor... Acaba hâlâ kumar oynüyor mu? — Evet... Aptal herif.. Hem de da- ima kaybeder.. Deghtiarev gülerek: — Bunun için aşkta talii yaver gi- diyor dedi. Aklıma gelen vasıtayı söy liyeyim bak! Yarm saat altıda daire- den çıkınca millet bahçesinden geçe- ceğim ve müdürü göreceğim.. O za - man tam altıda, bağ tünelinin sol ta- rafmdaki mermer vazoya tbir ufak pu sula koymaya çalış.. — Peki... Peki.. — Bu hem şairane, hem de esra- Tengiz ve yeni bir usul olur.. Ne senin kazın ve ne de benim cadaloz bunu bulamazlar.. Anlaşıldı değil mi? Lev bir kadeh daha yuvarlıyarak oyun masasma döndü. Bu hâdise o- nu ne sarsmış ve ne de kızdırmıştı... Bağırmak, hâdise çıkarmak, döğmek çoktan geçmiş bulunuyordu.. Karısımnım hafifliğine'karşı lâkayttı. Fakat bu muhavere canını sıkmıştı hani... Onu, kaz, hindi ve Sobakie- vitch diye lâkaplandırmak izzeti nef- sini kırmıştı. Kendi kendine gene şöyle söylen- di: : “— Bu Deghtiarev ama alçak a-. dammış. Beni gördüğü vakit bir dost gibi hareket ederek sırttir, güler kar- nrma da vurarak benimle şakalaşır..: Şimdi bak, ne rezaletler çıkarıyor. Yüzüme karşi dost, arkamdan kaz, hindi..,; Kaybettikçe, Lev, tahkire ugnynn namusu hususunda daha fazla hassas oluyor ve kızıyordu.. Hiddetten elin- deki tebeşiri kırarak gene düşünceye daldı: » “— Berseri, külhanbeyi - herif.. İş çıkarmak istemiyorum. Yoksa sana Sobakieviteh'in nasıl olduğunu gös- terirdim..,, Yemekte Deghtiarevin — yüzünü gormek istemiyordu, Halbuki beriki inadıma onu bir sürü suallerle boğu - yordu... Ve hiç sıkılmadan dostlukla- Aıva——M rma sıgmamk karısı, kocasmm sıh-- ŞEE — 18-9-9380 ee hikâyesi İnt kam... | e Ai “A., Tehökhov,, tan Faik Bercmen hatıyle alâkadar olmadığı için azar- İryordu 'bile... Ve karısı sanki hiçbir şeyden bahsolunmamış gibi neşeli ne şeli gülüyor ve gayet masum bir şe- kilde konuşuyor... Şeytan gelse onun sadakatinden şüphelenmezdi. Lev evine döndüğü vakit, yemekte et yerine eski bir kavuçuk yemiş gibi gayrimemnundu. Hâdiseyi unutmuş- tu ama, karısının gevezeliği ve şıma- rık gülüşleri, hindi, kaz... sözlerini o- na hatırlatıyordu. O çapkına göster- meliydi; ve umumiyetle bu işe bir nihayet vermeliydi.. Deghtiareve ya bir dayak çekme- yi, veya onu düelloya davet ederek kafasına, bir kuşu öldürür gibi, bir kurşun sıkmayı düşünüyordu. Veya- mek; veya mermer vazoya fena ve pis şeyler koymak.. Kokmuş bir sıçan aklma geldi.. Ayni zamanda vazodan karısının mektubunu kaldırıp yerine tehlikeli ve korkunç bir şey yazıp im za yerine senin Akoulka koymayı, ve ya buna benzer bir şeyler yazmayı aklından geçiriyordu. Yatak odasında uzun bir müddet kalarak Lev bunları düşündü; tasar- ladı. Neticede ansızım alnma vura « rak: — Bravo bana, buldum!. diye ba- ğırdı ve sevincinden sıçradı, bu çok güzel, çok güzel olacak.. Karısı uyuyunca yazı masasınm başma geçti ve birçok düsşündükten sonra yazısını tahrif ederek ve bil - hassa imlâ hataları yaparak şunu yazdı: “Tüccar Doulinov'a “Muhterem efendim, Eğer bugün saat altıda Millet bahçesindeki bağ tünelinin sol tara « fmda bulunan mermer vazoya iki yüz ruble koymazsanız öleceğinizi ve mağazanızım berhava edileceğini bili- niz!..,, Bu mektubu hazırlayınca gene ge- vincinden sıçradı; ve ellerini uğuştu- rarak kendi kendine: kendisi bile bövle bir intikam tasar- liyamazdı. Tüccar mektubu alınca korkacak ve polise haber verecek.... Polisler saat altıya doğru ağaclarm arkasma saklanacaklar; ve mektubu nu almak için geldiği vakit bizim nekadar korkacak.. İş tebellür edince ye kadar alçak herif renkten renge girmeye ve karakolda hapis kalmıya mecbur olacaktır... Bravo.. Bravo ba- na döğrüsü..,, Lev mektubu kendi eliyle postaya verdi ve mes'ut bir gülüşle, sanki hiç bir zaman kendisine nasip olmıyan bir uykuya daldı.. Sabahleyin uydurduğu işi hatırlı « yarak sevinçli sevinçli mırıldanmıya ve sadık karısınin çenesini okşamıya başladı. Dairede Dezhtiarevin akıbetini dü- şünerek gülüyordu. Saat altıya doğru kendini tutamr mek üzere, Millet bahçesine gitti. Bir polis ajanmı orada hulunca! — Hah, işte!.. diye homurdandı.« Bağ tüneline yaklaşmca Lev bif küçük ağacın arkasında durdu; göz” lerini mermer vazoya dikerek bekle* meye koyuldu. Sabırsızlığı sonsuzlaş- mıştı. Tam saat altıda Dezhitiarev gö” ründü. Genç adam göze, batacak de“ recede neşeliydi. Islık çalarak yürüyor ve elinde Sİ” garası ilerliyordu.. Lev o vakit şöyle düşündü' *— Şimdi, hindiyi, kazı; Sobak&” viteh'i görürsün sen... Hiele biraz bek” le... Dezhtiarev paraları uzun uzun göf den geçirdi ve neticede hep omuzla” rını silkerek paraları cebhine yerleş di ve bir “Mersi!” mırıl ı_ıuıdı. Lev “mersi” kelimesixgi iyice duy” muğştu.. : O akşam tüccar Doulınnwn mığ” | zası önünde durarak tabeşlâya yuö'; ruğu ile bir tehdit işareti stanadı canı sıkkm ve gücengin bir h söylendi (durdu: — Sersem, avanak tüccar rif (1) Kite kityteh, yuvarlak li tavşan!.. d Gogol'un “Ol l eıçöbi!*’ uıı'" Pis bi k; göb (1) Rus edibi ıdmdakı eserinin şahsiyetlerind' ismidi: Tiğaklar v (2) Oıtrovskmin bir tan sonra herkes şişman tü wâw 9 kabı vemuîtı. hut ta onu memuriyetinden azlettir- — aziz dostu yakalıyacaklar... Kimbilir | yarak, düşmanm şaşkın halini gör * | “İste buldum dedi. Gayet mühim, | — Rııh!"; '