18 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K— 18-9- 936 Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman” 'Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde herşeyde temiz, dürüst, samim. olmak, kariin gazetesi olmayı çalışmaktır. Günün meseleleri İspanyada vaziyet — Yahu İspanyada ne oluyor? Asiler kazanacak gibi görünüyor - lar. Her sorana ayrı ayrı izah etmeğe yırız. İspanya haberlerini ihtiyatla telâkki ediniz. Çünkü gerek ajanslar, gerek radyolar iki tarafım da verdiği haberleri süzmeden, tetkik etmeden veriveriyorlar. Halbuki iki taraf da kendisini muzaffer, karşısmdakini mağlüp gösterdiği için hakiki vaziye- ti anlamak mümkün olmüyor . Nitekim son günlerin haberlerine bakılırsa âsiler artık vaziyete hâ - kim görünüyorlar. Nerde ise Madri- di işgal edecekler. Hattâ Madrid hükümeti şimdiden Valansiyaya ta - şınmak üzere. Halbuki bundan yir- miİ gün — evvel de âsi propaganda merkezleri ortaya böyle bir rivayet atmışlardı. Fakat aslı çıkmadı. Bu- gün de Madrid hükümetinin vaziyeti sağlamdır. Hattâ merkezde ve ce . nupta hükümet — kuvvetleri galip meyvkidedir . Asiler San Sebastiyanı aldılar. Fa- kat buradan Madride, hele Barselo - na hayli mesafe var. Memleketin merkezi ve bellibaşlı şehirleri — İş- gal edilmedikçe asilerin İspanyada hükümet kurmalarma imkân yok - tur, Hele Barselon hükümet kuv - vetlerinin elinde bulundukça asiler muzafferiyet iddia edemezler. Çün- “—kü Barselon İspanyanın servet ve kuvvet kaynağıdır. Bundan başka bü- tün silâh fabrikaları, bütün banka - lar hükümetin elindedir.: Asilerin şi- AalAL Bi ARE e Gf ASA AA Üa eg İhtilâlinin bitmek üzere olduğuna delâlet etmez . Onun için haberleri dikkatle ve ih- tiyatla okuyunuz. Hele asi merkez lerinden verilen haberlere pek ehem- Miyet vermeyiniz. & Harp propagandası Halkın ikinci — endişesi, Hitlerin Nürembergdeki mübalâğalı iddia - 'ı.—mııın. Sovyet harbiye komise- Tinin beyanatından doğuyor. İki devlet adamı karşılıklı söz yapıyorlar. İş lâfta kaldığı müddetçe korkulmaz, Filvaki iki tarafım dâ orduları ha- Tırdır. Fakat neticeden emin olma- ']'kluı ve arkalarından gelecek müt- | flklere güvenemedikleri için fiil geçmelerine pek ihtimal ve- Tlemez. Bugünkü şartlar içinde iki faraf kumandanları da kat'i bir za- fer iddiasmda bulunamazlar , Binaenaleyh söylenen sözlere, ya- hakaretlere bakıp da telâşa q“!ıneğe lüzum yoktur. Eğer her ıoı-up te hoşumuza gitmiyen kı'llwleı'l dövmeğe kalksaydık yer - j de yaşamak mümkün olmazdı, Aımıııyı,, Sövyet rejimini sevmeye- hn'l' Soyyetler de Nazi rejimine qn"lllııı olabilirler. Fakat bu, onlarm :::;tutnşmılım sebep teşkil e- * | ız""lir fuarımın tesirleri gazetelerde İzmir Fuarmı zi- ı':;“ eden bir Suriyeli dostumuzun balarını oktumuşsunuzdur . | qpimiz biliyoruz. ki bu seneki KAt Fuarı, Türkiyeyi iktısadi faali- İit bakımmdan tam ifadeden âciz İm, , Orada fancak mahsullerimizin binlerce ziyaretçiye t iktısadi kalkmma ha- TAN aa —a 5 — | Bizim yaramazlar | CEMİ ÇA BuKı*— EVE GEL BABAM 'ZDONDURMA GETİRDİ MJ Ka ./CUNKU.. ÇABUK OL DONDUKMA ERİYOR. ve hayran olduk. rın şehri... Hırvatlar canlı insanlar... Arisş- tokratları tahakkümden vazgeçemi - yor. Halk tabakası da buna boyun eğmiyor. Netice: İki şehir asırlarca biribirine karşı müzmin bir harp ha- linde bulunmuş. İki gehir arasından geçen bir dereye kanlı dere diyor - lar. Buraya asırlarca iki tarafm ka- nı akmış. Fakat bu nefret muhiti içinde ba zan aşk hakkmı aramış. Halktan bir kızı delice seven genç aristokratlar et eee Bi d gelir? İşte şurada bir heykel: İnsan nefretinin kurduğu duvarları aşa- madıkları için ölümde birlik arı - yan iki gencin romanmı, yüzlerce sene sonra gelen yeni duygulu in- sanların kalbinde yaşatıyor. ağrepte Aristokratlarm şeh- rinde daha esaslı binalar bu- lunduğu için burası olduğu gibi kalmış. Hiçbir tarafa yıkıcı bir el sürülmemiş. Binalar iyi bakılmış, tamir edilmiş, caddeler asfaltlan- mış, asrın yenilikleri her tarafa sokulmuş, fakat eski şekil mukad- des addedilmiş ve hâkim kalmış.. Buralarda yeni binalar yapıla - cak olursa ancak eskiye Uuygun Başmuharririmiz Eski zamanlarda burası üç şehirden teşekkül edi- yormuş: Aristokratların şehri, halkın şehri ve tücca- tarzda ve yükseklikte yapılıyor. Bir kübik binanın bu muhitte yaşamak hakkı yok. Sokakların elektrik fenerleri bile binaların mimari tarzına uydurulmuş. Açık kapılardan gördüğünüz iç bah - çeler asırlarca evvel olduğu gihi muhafaza edilmiş. urada tamamile eski asırla- rın havasını teneffüs edi - yorsunuz. Yirminci asırdan 'çok u- zak auygular ” benliginizi | kapir - yor, hem istirahat duyuyorsu - nuz, hem de haz ile karışık tam bir rühi ahenk... İstanbul, eski günlerin mânası - nı ve havasını yaşatabilirdi. Fa - kat biz kendimiz bu ihtiyacı kav- rıyarak, içimizde yeniliği eski ese- ri yıkmak ve istihkar etmek diye- telâkki edenler oldu. Muhafa- za — ihtiyacını ileri — süren- ler, zübbelik etmek, — Piyorloti- mukallitliği yapmakla itham edi!- di. Netice olarak elimizde Galata- laşmış bir İstanbul var. Bizim Zağrep köşelerinde bulduğumuz es ki gün ahengini ve güzelliğini hiç- bir ecnebi İstanbulda bulamıyor. Gelenlerin çoğu, biribirinden tama mile ayrı tarihi eserleri çirkin bir yenilk içerçevesi içinde görüyor g—— Yukarda: Zağgrepte eski şehirden bir manzara, Ortada: Zagrep Üniversite kütüphanesi, Aşağıda: Zagrep civa - rında köylü kıyafetlerinden nümuneler Ve bunları ruhunda ahenkli bir kül haline koymıyarak, boşluk hisleri içinde uzaklaşıyor. Üyük bir kapı açıldı: Eski günleri yaşatan, sükün dolu — Bilmem ki bu çocuk neden dur- madan hastalanıyor, diyor. Ve kucağında yatan sarışm, . sıska bebeği göğsünün üıtünde muhabhbet- le sikiyor: — Hep hastalıklı, hep cılız büyü- yor... İkisine yaklaştı hâlâ kendini toplryamadı... Tren sallanarak ilerliyor. İkinci mevki kompartimanı pek dolu.. Yer- de heybeler, yataklar, sandıklar; se- petler var... Ve yolcuların bir kısmı ayakta se- yahat ediyorlar.. Hava müthiş sıcak.. Trenin içinde hararet derecesi herhalde kırka yak ::mr:mbhmpıkbw, Bu sene bizim Mıblrtwrllboyıh olmuştur. Gelen hat ve istirahatlerini G.ı!lıedeook vasıtalarım da evvelden etraflı bir şekilde tanzim ve ihzarına ihtiyaç olduğunu anlamış bulunuyoruz. Ge - lecek sene bu zaruret ve ihtiyaçlara göre tedbir almırsa, İzmir Fuarı Türk ufuklarmm en kuvvetli bir -— gında daha vazih ve esas- — verebilir. Bu bekrmdan proraganda yasıtası olabilir, * a akdkiet ada vizükitiki laştı: — Çocuğum ne ağlıyorsun yine? Genç anne yavrusuna bakıp, — gü- lümsüyor. — Muğlalıyız biz... Muğladanberi yüzü gülmüyor, ne otobüste, ne bu trende yine mi hasta bilmem ki?.. Muğlalı genç anne eğiliyor. Önün- deki büyük sepetten bir simit çıkarı- yor. Çocuk birden Busuyor, simide bakıyor, iştahsız iştahsız ağzına gö- türüyor ve yemeye başlıyor.. #4 8 — Yine ne oldun?.. Çocuk simidi yere atmış. — Su istiyor galiba.... Büyük bir testiden bir bardağa su boşaltıyor. Çocuk sıska parmakları- nı bardağa uzatıyor ve su içiyor. Su biter bitmez yine ağlamaya başlıyor. —w Sus bebeğim, iki gözümün eli- fi sus, Bu anne çocuğunu ne kadar sevi- yor... Onun gözlerini bir an yaşlı gör meye tahammülü yok. Yine sepsti açtı. Bir incir çıkardı. Çocuk örümcek ayakları gibi ince parmaklarmı incire uzattı. O inciri de a!dx, yıyoz Hind üü ündük . . GÖRDÜGÜM ŞEYLER Bu çocuk neden durmadan hastalanıyor ?!!... — Su ister misin?.. Al bakayım. Çocuk bir bardak su içiyor ve ağ- lryor. — Al şu şeftaliyi hayatım benim, ömrümün şenliği. Genç Muğlalı “kadının — ömrünün şenliği şeftaliyi de yiyor ve yeniden su içiyor: — Çok, mızmız Yarabbi. hakkak yine hastalanıyor. Artık kendimi tutamıyorum ve a- nası çocuğa suyun üstüne bir armut verirken: — Aman kardeş, diyorum. Çocu- ğun neresi mızmız?.. Maşallah turp gibi şey... Sen onun hastalandığına şaşma, şimdiye kadar nasıl öldür- memişsin, ona Şaş.. * * & Türk analarma çocuk bakımını öğ- retmek için daha ne kadar zaman bekliyeceğiz. Çocuklarımızı, cahil annclerin e- linde ve fena hayat şartları - içinde katletmeye daha ne kadar zaman gö- nüllerimiz kail olacak?.. Suat DERVİŞ Mu- Ahmet Emin YALMAN on beş gündenberi Yugoslavyada tetkik seyahati yapmaktadır. Başmuharririmiz, Yugos - lavyada bizim için örnek o'lacak yeni bir âlem bulmuştur. Bu tetkiklere ait röportaj'arını muntazaman bu sayfada bulacaksınız; Zağrep sehrinin istanbula örnek olacak yenı usulleri YAZAN: AHMET EMİN YALMAN Eski nasıl muhafaza edilir. Bunu Zagrepte gördük iç avlu ve bahçe.... Geniş merdiven- lerden, eski günlere ait eşya ile do lu salonlardan geçiyoruz. Bu salonlardan birinde karşımı- za çok nazik, güler yüzlü, henüz genç biri çıkıyor; Hırvatistanm u- mumi valisi Doktor Viktor Rujiç... Bu geniş görünüşlü, ruhça kibar, dünya bilir adamı bulmuş ve iş ba. şına getirmiş olmak, Stoyadinoviç kabinesinin vazife anlama ve gör- me kabiliyetine iyi bir ölçüdür. Hırvatistan valisi, Hırvatistanım çok sevilen ve sayılan bir ailesine mensuptur. Çok zengindir. Şimdi - ye kadar bir vapur şirketinin ba - şında bulunuyordu. Hükümet hiçbir idari vazifede bulunmamış olan bir teşebbüs sahi- bini birdenbire Hırvatistanın ba - şına getirmiştir. Bu tedbirde isa- bet'olduğunu 'neticeler göstermiş - tir. Doktor Rujiç Belgrat hüküme tinin hüsnü niyetine kanaat geti - rince kendi vatandasşları ile mer - kez arasında iyi bir köprü olmuş. tur. Doktor Rujiçin cidden cazip bir şahsiyeti vardır. Kendisile umu - mf valilik sarayında, biraz sonra da akşam yemeğinde geçirdiğimiz saatler hepimiz üzerinde derin bir tesir bırakmıştır. — ) ali konağından sonra eski, yeni, binalar, parklar, &0 - kaklar dolaştık. Bilhassa halleri çok beğendik. Türlü türlü koku - larda et, balık ve saire satışma mahsus olan bü yerin hava yenile- me tertibatı o kadar mükemmeldi ki, akşam ortalık yıkanmımca her | tarafta güzel bir temizlik koku- sundan başka koku yoktu. Binanm bütün lüzümlu tertibatı haiz olma- &gma ve uzun seneler dayanacak surette yapılmış olmasına rağmen çok üucuz mal edilmiştir. Bunun hikmeti, bu hallerin hal yapmakta ve buna ait her meseleyi takdir et- mekte mütehassıs bir mimara yap tırılmasından ve araya umumi mantık ölçüsile akıl karıştırılma - masından ibarettir. Belediyeleri - miz bu usulde iş görmenin bir iz - zetinefis meselesi olmadığını tak - dir etmeye alışacak olurlarsa üm- ran sahasında mühim bir merhale atlatmış olacağız. ağrebi çok seydik. Ertesi sa bah istemiyerek ayrıldık. Bu kısa ziyareti bu kadar cazip ve de- vamlı bir hatıra haline koyanlar arasında vali, belediye reisi ve Zağrepli meslektaşlarla beraber Türk fahri konsolosu Doktor Mi- lân Miraçın ismini zikretm-den sö zümü bitirmek istemem. Fahri konsolosumuz, — Türkiyeyi — güzel Zağrepte ve Hırvat dostlarımız a. rasında temsil etmek vazifesini çok ciddiyet ve alâka ile telâkki etmektedir. Bu seciyede fahri kon soloslar, memleket için bir kazanç tır. Fahri konsoloslarımızı vakit vakit birer vesile ile misafir sıfa - tile memleketimize çağırmak ve memlekete gösterdikleri alâka ve müuhabbete mukabele etmek - için |(farih konuşmaları| Toledo ve Alkazar İspanyadan — gelen haberler, biai Aergiün yeni bir faclanm karşısında bı rakıyor. Paris-Soir'ın hususi muhabi- ri Louis Delappröe, gönderdiği bir mektupta Toleda katliâmmı pek acı anlatıyor: “Alkazara sığınmış olan bin ihtilâlçci, yüz elli kadın ve iki yüz elli çocukla beraber, bu meşhur âbide- yi hedef yapmış, on buçukluk bir o- büs bataryasınm korkunç ateşi al- tında can yerdi!,, diyor . Toledo, harabelerinin azameti ve mazisinin büyüklüğü ile yaşıyan şe - hirlerdendir. Onu ilk defa Fenikeli müstemlekeciler kurmuştu. Roma fü tuhatından sonra İspanya valisi bu şehirde oturmaya başladı. Gotlar İs- panyaya sahip oldukları zaman, 551 yılmda Toledo Göt Krallarımın payi - tahtı oldu. 7T11 de İspanyaya İslâmlar ayak basmıştı, 714 te Toledoyu zap - tettiler. Tavaifi mülük devrinde, 13801 den 1085 yılma kadar bu tarihi belde küçük bir sultanlığn makri oldu. 1085 te Kastilya kralır tarafından zap tedildi ve Kastilyanın payitahtı oldu. Kastilya ve Arağon krallıkları İspatı- ya krallığı halinde hirleşince, Toledo bu mevklini muhafaza etti. Bu tarih- te Madrit İspanya taçmı Toledodan aldı ve bu tarihi belde fakir, ölü bir şehir oldu . İspanyada müslüman hükümdarla- rm saraylarma “Alkasar,, denilirdi. İspanyollar bu ismi Alkazar şeklinde talaffuz ettiler. Ve İslâm mimarisinin tesirleri altmda yapılmış bütün sa « raylara bu adı verdiler, Buglınlıpıyınlıbierlndmlur. tahada iki, Sevilde bir, Sogovide bir ve Toledoda beş tane Alkazar vardır. Toledo saraylarının da bir kısmı mah volmuş, bir kısmı da hârabe halinde- dir: Bunlardan zalim Piyerin sara - tır, Sekizinci Alfonsun bilâhara ma « nastıra tahvil edilmiş olan sarayın - dan, mimar Francisco Pardo'nun ese- ri ve Rönesans üslübunun bir nefise- si olan methal kısmından başka bir mârisinin şayanı hayret bir âbidesi o- lan ve şehre hâkim bir tepede Inşa e- dilmiş bulunan saraydır, Yapıldığı ta rih imparator Şarl-Kent'in zamanma düşen bu Alkazar 1710 da bir yangın neticesinde yanmış, 1744 te yeniden yapılmış ve biraz sonra tekrar yan - mıştı. n Şimal cephesi mimar Alfons Covar rubla'nın, cenup cephesi mimar Juan Herrera'nım eseri olan bu muazzam yapının dört köşesinde şehre hâkim dört kule Geçen asırda İspanyanım en büyük mimarlarından Ventura Rodriguez farafından ayni plnüıedmyenldeıyıphn'l'olqlo Alkazarı, gson ihtilâlde ih- tilâleilere — bir melce olmu & millis kuvvetleri — tarafından ebk Hi gün süren bir muhasaradan ve aç - 'lık İle susuzluğa rağmen inatçı bir müdafaadan sonra, harp komltesi re. isl kumandan Berslonun: — Hedef Alkazar, ateş!.. Emrile mahvolmuştur. Reşat Ekrem KOÇU Belediye daireleri için- yeni bir bina yapılacak Belediye fen heyeti, eski Maarif Nezareti binasına taşınmıştır. Buna rağmen mevcüt binalar kâfi. gelme- mekte ve belediye- şubelerinden mü- him bir kısmi Beyazıtta ve diğer ba- zı yerlerde dağımık bir halde bulun- Bu vaziyeti gözönünde bulundu - ran belediye reişj,, belediye binasının yanmdaki küçük binaları yıktırtıp buraya üç katlı modern 'bir bina in- şa ettirmeğe karar vermiştir. Yeni !'W binanm ıl'ohlu'l wım 3“ Wl şimdiki bina İle birleşti « rilecek ve belediye Tiyaseti, daimi enciümen, şehir meclisi, teis muavin- likleri için bu bînıds. yerler ayrıla- caktır . bir usul konulupek İyi bir şey 8. pılmış qlur. -

Bu sayıdan diğer sayfalar: