19 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMARTESİ 19 EYLÜL 1936 TAN EVİ İstanbal Ankara caddesi 'TELEFÖN : 24318, 24319, 24310. İKİNCİ YIL — No, Sti 5 KURUŞ Onların derdi ve bizim derdimiz o nl':lnn derdi fazla istih- Bizim derdimiz - ihtiyacrmıza yetmiyen az istihsal. Onların derdi — çıkardıklarını we yaptıklarını sarfedememek. Bizim derdimiz ihtiyacımızı :ı.rşkılıymk kadar mal yapama- Onlar bolluk içinde kıtlık ve sefalet çekiyorlar. Biz kıtlık içinde mes'ut olmı- ya çalışıyoruz. Hulâsa , yaşayışımız, R mız taban tabana zıt. * * * nlarda ziraat makine ile yapı- lıyor; bir çiftçi 50 kilo buğ- day istihsal etmek için 33 saat sar- feder, bizde 57 saat. Bizde bir trikotajcı elle çalışırsa dakikada 150, makine ile çalışırsa 5400 düğüm yapar; onlarda ayni işçi 860,000 düğüm. Bizde bir-işçi ancak iki günde - bir çift kundura çıkarabilir. Onlarda bir mantta Bizde bir işçi günde bir metre mi- kâbı beton yapabilir. Onlarda — ayni adam 137 metre mikâbı beton döker. Bizde bir adam günde 450 tuğla çr- karabilir. onlarda ayni adam günde 22,000 tuğla yapar. Bizde 100 kişinin 3 ay çalışarak yaptıkları binayı onlar 15 günde ya- pabiliyorlar. Onlarda herşey makine ile yapılı- yor. İnsanın yerini makine almıs bu- lunuyor. Ekmeği makine pişiriyor, yemeği makine pişiriyor. Evi makine temizliyor, havayı makine ısıtıp ma- kine soğutuyor. Hulâsa her yerde, her işte, her sahada insanmım yerinle makine görünüyor. Makineleşmiş olmak onlarm en büyük derdi. Çünkü makine şimdi insanı boğuyor. Onu işsiz bırakıyor, sefalete sürüklüyor. Bizde aksi. Her iş elle yapılıyor. Her sahada onlardan yüzlerce, bin- lerce defa yavaş gidiyoruz. * * &* B iz bu noksanmmızı biliyoruz ve makineleşmeye — çalışıyu- Tuz. Memleketin her tarafmda fabrika bacaları yükseliyor. Elle yapılan bir çok işlere makine tatbik ediliyor. Makine atölyelerimize, — evlerimize, hayatımıza kadar giriyor. Az zaman sonra biz de toprağımızı makine ile işliyeceğiz, biz de tabiatin kuvvetle- rini enerjiye kalbedeceğiz. Biz de işi- Mizin çoğunu makineye ve elektriğe gördüreceğiz. . * & akat diyeceksiniz, Avrupanm bügünkü derdi makine ise, Makineleşmiş olmak ise, biz neden bile bile kendimizi bu tehlikeli yola &tryoruz? Akıntıya kürek çekilmez de on- dan, Cemiyetin bu seyrine uymıya Mecburuz. Yalnız Garp medeniyeti- hin makineleşmekten doğan istirabı- hi önliyebiliriz. Onların yaptığı tec- Tübe bizim gözümüzü açabilir. Onlarda makinenin bir belâ ohuşu Plânsızlıktan, istihsalin iyi tevzi edi- TMemesinden geliyor. Bir tarafta is- tihsal bolluğu, öte tarafta açlık var. İr tarafta hayvanları öldürüyorlar, te tarafta yüz binlerce kişi yiyecek *&t bulamıyorlar. Kanadada buğdayla- T denize döktüler. Brezilyada kahve (Arkası 8 üncüde)| BAŞMUHARRİRİ: AHMET EMİN YALMAN Canakkale ve Karadeniz Boğazlarında geçis yolları Hükümet kararını verdi: Boğazlarda havadan ve Ldenizden geçilecek yol- lar, yerler tesbit edildi memnu mıntaka Fransız Başvekili Leon Blum bir nutuk söylerken Londra rady neşriyatı da dün gece şunları da dinledik; Fransız Baş- vekili Leon Blum'un dün, Hitlere cevap olarak söylediği nutuk derin akisler uyan- dırmıştr. M. Blum bu nutkuyla Her Hitlerin mütecavizane telâkki edilen sözlerine zaruri bir cevap vermiş oluyor. Noskovada dün yapılan i.k maçta yenildik Netice: 4 -0 aleyhimizde Türk takımında dün en iyi oynayan oyuncu kaleci Cihattı Moöskova, 18 (Radyo - Tan) — Türk ve Sovyet futbolcüleri bugün saat 16,10 da Dinamo Stadyomunda karşılaştılar. 80 bin kişi kadar tah - min ettiğim bir seyirci mahşeri ö- nünde ilk maçımızı dost Sövyet fut- bolcülerile oynadık. Bizim takım şöyle çıktı sahaya: Cihat - Lütfi, Hüsnü - Fikret, Hak K, Reşat - Eşref, Şeref, Gündüz, Fu- at, Niyazi. Takımlar sahaya çıktıkları zaman önce bizim kafile namma Kemal Halim nutuk söyledi ve bizim İstik- lâl marsı çalmdı. Sonra Sovyetler na mma dostane bir nutuk söylendi ve Sovyet marşı çalmdı. Hakemin kes- kin düdüğü ile başlıyan maçm ilk dakikasında Eşrefe bir favl yapıldı. 3 dakika kadar iki takım kendi me- totlarmı hâkim kılmak için didişti- ler. Bu dakikalar esnasında Sovyet- lerin cenahlardan oynamak istediği ve bilhassa sağaçıklarmı çok besle- dikleri görülüyor. Sağ açıkları aldığı topu iyi kaçırıyor, fakat ekseriya of sayt vaziyette kaldığı için Sovyet hü cumları kesiliyor. 4 üncü dakikaya (Arkası 6 moda| Dün oynıyanlar Dinarlı Mehmet kaçmak istiyor ! 500 lira mükâfat koyduğumuz güreş Kendisine dünya gşampiyonu unva- nmı veren Yunanlı Cım Lonuuvsua sü reşmek için iddiâlara. girişen profes- pehlivanlarımızı- ciddi bir mü- şampiyon çıkacak güreşçiye de 500 lira vereceğimizi öylemiştik. Mülâyim, Tekirdağlı Hü- seyin ve Manisalı Rifat bu dayetimi- ze icabet ketti. Fakat — Dinarlı Meh-. met kaçamak yollarma sapmaktadir. Spor muharririmiz Eşref Şefiğin yü- zısını spor sayfamızda bulâcaksınız. giren / Dünkü tak , stra numarasile: Hakkı, Niyazi, Lütfi, Sa- it, Faruk, Cihat (kaleci), Gündüz, Hüsnü. Vekiller Heyeti, iki Boğaz hakkında esaslarını hazırladı Bugürn Yedinci sayfada: Çocuk yazıları -$TAN,,1n büyük röportajları — Büyük röportajlarımıza dünden itibaren başladık. Bugün de beşinci sayfada Baş- muharririmiz Ahmet Emin Yalmanın Yuğgoslavya röportajmı, muharrir arkadaşımız Suat Dervişin de İzmirden röportaimı bulacak ve zevkle okuyacaksmız. Resimde, başmuharririmiz siz okuyuculara Belgrattan nefis bir manzara gösteriyor. Burası Kraliçe Natali caddesidir. Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz telefonla bil- dirdi) — Montrö Boğaz- lar mukavelenamesi üze- rine Çanakkale ve Karade niz Boğazlarından hava ve deniz yollarile geçiş husu - sunda dikkate almacak e- saslar Vekiller Heyetinde tesbit edildi ve iki Boğazın ikinci memnu mıntaka me- yanıma ithali kabul olundu. Bu husustaki esasları bildi- riyorum: Boğazlar memnu mıntakası: Çanak kale Boğazı, Anadoluda: Kara'ıga kasabası garbımdaki Karaburuntan eski gayriaskeri mmtaka hududundan Başlıyarak-aski hududu takip eden ve Bayramiçin 14 kilometre gimalisar - bisindeki Çeltiksırtmdan sonra Fzine gşarkı ve Ayancık garbı üzerinde Siv- rice burnuna kadar uzanan hattın gar bı. Rumeli mıntakasında: Şarköyün beş kilometre garbından Evreşe şima linden Yerlisu cenubundan, İbrice bur nu garbından Tuzla gölüne kadar u- zanan hattın cenubu. Marmaradaki Marmara, Paşalimanı, Ekinlik, Avşar ve civarındaki küçük adalar grıpu ile Bozcaada ve İmroz adaları ve Kü- çüktavşan adaları grupu ve Saros körfezindeki küçük adalar grupu. İstanbul Boğazı: Anadolu mıntaka- sında Serviburnu şimalinden, - yani gaz tanklarmın bulunduğu yerin he- men şimal kenarından, Karakulak şimali, Alibahadır köyü (dahil) Kara burun (dahil) hattının garbı. Rume- li mıntakasında: Yenimahallenin he- men şimal kenarmdan, Zekeriya kö - yü, Kısırkaya hattıdır. (Bu hat da - hildir) Geçiş hususunda esaslar: Bo- ğazlardan geçiş tarzı: (Arkası 8 üncüde) Vekâletin 12 senelik Lise tahsili kararı kar- şısında bir anket yaptık Bize dediler ki: Bu gidişle 12 değil, 112 sene de olsa boştur, favdasızdır Bize lise tahsili hakkında fi- kirlerini söyleyenlerden Hüseyin Cahit Yalçın İstanbul caddelerinde, sokakla rında sağ - sol emril!.. Alınan ve verilen karar yanlış tatbik edildiği için yanlışlıklar oluyor İstanbul Emniyet Müdürlüğü şe - hirde, bilhassa motörlü nakil vasıta- ları yüzünden vukubulan kazaların ve bazan da facialarım önünü almak düşüncesile caddelerde ve sokaklarda gidiş gelişi tanzim etmeye karar ver- mişti. Son birkaç gündenberi Emni- yet Müdürlüğü bu kararı tatbik et - meye başlamış bulunuyor. Bu karar daha ziyade cadde ve sokaklarda yâ- ya yürüyenler için almmıştır ve e- sası da şudur: Yolda yaya olarak yü- rürken yayakaldırımı takip etmek. herkes kendi- sağından gitmek ve karşıdan karşıya geçerken amut bir istikamet üzerinden yürümek. Halbuki Emniyet Müdürlüğünün bu âşe tahsis.ettiği memurlardan ba- zılarının, halkı tenvir.edecekleri yer-i de kendileriin büyük hatalar yap- tığı görülüyor.; Esasen şimidilik yal- nız akşamları'şehrin çok kalabalık birkaç yerinde tatbik edilen bu karar yüzünden halk ile alâkâdar memur- lar arasmda münakaşâlar da olmak: tadır, - Meselâ: Dün-Beyoğlünda kar- şılıklı yayakaldırmlarında vazife gö- ren memurların yaptıkları yanlığlık- lar yüzünden yolcuların rahatları kaçmıştıir. Halbüki bu meselede 'a sıl dikkat edilecek nokta, herkesın bizzat kendi sağiından gitmesidir. A- lâkadar memurlar bu noktayı ihmal edip başka taraflar üzerinde durduk- ları için birçok yanlışlıklar olmuş, ve halk yoktan yere eziyetler çekmiş- tir. Dün bazı memurlarm, yolcuları sağ taraflara toplamak ve o cihetten yürütmek için yaptıkları yorucu uğ- raşmaların hatalı olduğunu gördük. (Bu sağ « sol meselesini tahlil e- den güzel yazıyı bugün üçüncü say- fada bulacakemız,) Önce muallim ve kitap derdi halleği_lı_n_elidir Kitaplar ilâç şişeleri üzerindeki etiketlere benziyor Maarif vekâleti, lise ve orta mektep programları- nı yeniden tetkike lüzum gördü ve buna sebep ola - rak şunu ileri sürdü: Lise- yi bitiren gençler, Üniver site programlarını kolay - lıkla hazmedemiyorlar. U- mumi bilgileri noksan ol- duğu için, meslek dersle - rinde büyük güçlüklerle karşılaşıyorlar. Bunun niçin böyle olduğunu araş- tıranlar, şu neticeye varmışlar: 11 sınıfa sığdırılan lise dersleri, çocuk- lara ağır geliyor. Bu ağırlığın en bü- yük kısmı, üç seneden ibaret olan lise sınıfları üzerine yüklendiği için, gençler çok yorgun ve hakikatte bü- yük bir şey öğrenmiş olmıyarak, meslek derslerine başlamak zarure - tinde kalıyorlar. Ve hele yabancı dil derslerinde, birçokları, lise me - zunları için gülünç denecek kadar aşağı notlar alıyorlar. İşte bütün bunları gözönünde tu « tan Maarif Vekâletinin lise sınıfla- rımım (11) den (12) ye çıkarılmasını, ehemmiyetli bir surette tetkike baş- ladığını gazeteler yazdılar: Fakat, lise tahsilini 12 seneye cı « karmak acaba doğru mu? Ve bunun kültür hayatımız üzerinde tesirli ve faydalı bir rolü olacak mı? Biz, mem leket kültürünü çok yakından alâ- kadar eden bu mevzu etrafında alâ- kadarlarım düşüncelerini toplamak istedik ve hatırımıza birçok isimler geldi. Bu arada, pek yakında tahsil ve terbiye mevzuu üzerinde birkac makale yazan Hüseyin Cahit Yalçı- nı da hatırladık ve dün kendisile gö rüştük. Hüseyin Cahit bana, Şişlideki ge- niş bahçeli evinin, caddeye bakan bir odasında, şunları söyledi: (Arkası 6 mrıda)J

Bu sayıdan diğer sayfalar: