w 26-7.935 Sİ ; TAN “Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler Iki Kibar Kızın Macerası, Veya: .. YAPIŞ MERMER Iki Ahpap Çavuşlar! o | Süveyş Kanalının Kapanması mazd:, Şimâi de ayni fikir beyan ©- Ve ea ismabilir. Eğer İngiltere İtalyan - Ha beş ihtilâf: karşısında alacağı tedbi- 5 açıkça söylerse, harp olmaz. Çün- | kli szak bir ketada barbe girişmek ve yap | denizlere hâkim olan İngilterenin İusumetini celbermek İtalya işin güç bir geydir. İngiltere hayret içindedir. İngilte- se, İtalyanın Afrike Hint yollarında bir imparatorluk kurmağı we Mısır ile sudan hayatını temin eden Nif membalarına istilâ etmeğe kalkışma- #ma kati bir surette tahammül ede- mez. İagilere buna mâni olmak için çareler aramaktadır. İngiltere bütün Barışsel vasıtaları kullanacaktır. İn- Amerikada çok iyilikler yap” bir haydu! idam tehlikesin& muşter. Bu içdbirler arasında Doğu Afrikasına sütl sevkiyatın süratle te- mini meselesi iAmericer Deekiy'den: Löblan'la, sevimli genç we gözel karısı, Vaşingtonda pek kibar bir ba | yat yaşıyorlardı. Ayan azaları, i matlar, bankerler ii ol | muyordu. Haftanın hemen her gece- si Löblan'larda bir ziyafet, bir top- lantı vardı, Bayan Löblan tatl gü- zel bir kağımdı. Tasavwur ediz ki, gençliği zamanında, daha doğrusu | genç kızlığı zamanında Baltimore da yapılan bir güzellik müsabakasın- da birinci olmuş, kraliçe ilân eğil - mişti. Wall Street'in, bu Borsa ve Bankalar caddesinin en önemli bir simsarı, Löblan gibi açık gör ve doğ. Tu bir adamı, şerik olarak aldığın - dan dolayı kendisini bahtiyar ağde - diyor. Birgün Löblan lüks apartmanının geniş salonunda bir koltuğa gömül- müş, sigarasın: tüttürüyor, rüyalara dalıyordu. Bu esnada sokak kapısı çalındı. Birkaç saniye sonra etleri si- lâhlı altı adam, oda ite. rek içeri gene. Bunlei birisi is hafiyesi Van Doren Hug'du. e görün ukarı! diye bağırdı. Ka - izi tevkif ediyorum!,, Löblan hiç telâş eseri gösterme - mişti — Buyurun, istirahat edin de giyi meyim baylar) dedi. İpekli rop d sambırını çrkardr. On beş kat elbise- sinden birisini giydi. Bu esnada bayan Löblan içeri gir- mişti. Kocasının böyle eileri silâhlı altı polis hafiyesi tarafından kuşa - tıldığını görlince hayretten dona kal O zaman Ven Doren ağzını açtı. tral'da yedi tane banka soyan ve Ka- nada polisi tarafından aranılan Al #red - Deroşe olduğunu söyledi. Bayan Löblen yerinde yrkıldı kal. zimin ne olduğunu bilmiyordu. Bir- Mikte ne kadar da meşuttuk!,, diye söyleniyordu. - Polisler çalyaka ederek kendisini götürdüler, Bu esnada polisler Baltimore'da zengin ve kibar bir vatandaşın apart- manını basmışlar ve bu zengin ve ki- bar meye götürmüş- lerdi. İşte iki zengin ve kibar vatan- ay Nevin 1934 senesi 20 kânunusani - sinde bürosundan çıkınca, mükellef limozinine atladı: ka birisi değildi. memuru, bir gözlük taktı. Başma bir kasket, bacaklarına kadife bir panta- lon geçirdi. Bankayı kolaylıkla soy- muşlardı. Korkudan şaşıran kasadar Nevim'e hiç müşkülât çıkarmadan 11000 doları teslim edivermişti. Fa- kat bu gürültü arasında Nevin'in #- yağından lâstik çıktı, Nevin Tâstiği tekrar almak istedi. Alrsi şeytana ba- kan ki, bu sefer de roweiverini. dü. |. yüzünden birisinin kendisini tanıma» sından korkuyordu, mumarasına dikkat etmişlerdi, tiler, Her birisinin serveti aşağı yu- karı 100.000 dolar vardı. Çünkü Mon- duvarları içinde tekrar buluymuşlar. Nevin eskiden Montreal'de mühim Şoförü ime Alfred Deroye'den baş- Otomobilin içinde kibar sigorta — Şehirden dışarı çıkalım! yanımı sonra düşünürüz. Geri Nevin birkaç dakika geç kalmak Korkmakta da hakkı vardı. İki mektep çocuğu rovelverin düştüğü « mü görmüşler, esrarengiz otomobilin Nevin'le Löblan Kanadayı terket- le yedi milesseseyi soymuşlar- beyhude arıyordu. bulana 5000 dolar gazetede Nevin ile Deroşe'nin mace- ralarıpı okuğu ve tamam on ay arka- larından koştu. Baltimore güzellik kraliçesi, Vera Leş Dayton isminde bir genç kız bor sacı Löblan'la evleniyordu, Polis hâ- İyesi bu izdivaç merasiminde bulun» du, Şüpheleri bu Löblan üstünde toplandı. Tetkikat, tahkiket dört ay sürdü ve dört ay sonra iki görüm ortağını yakalayarak, hapse tkt a | ve iğ *e Du himaye ne şekilde yapılacaktır dığı kararı, temmuzunda içindir. Ve bunda hiçbir si N e © yılın e in ve. hiçbir siyasal a giltere bu ihtilâfi gidermek için, ker di kıtasından bir santakayı terket - | meğe karar vermiştir. Mazide, İn - giltereden böyle bir hareket sadir ol- | mamıştır. Halbuki tarihte eşi olm yan bu fedekârl, ârlik kiçbir netice ver - #Mmemiştir. İogiltere, bu hususta uluslar #osye tesi üyelerinin de yardımların İş #emiytir, Fakat büyük devletler ara- smâa mevcut ibtilâflar ve Pransanın aldığı durum dolayısile, İngiltere - min umudu zayıflamıntır. İngilterenin barış uğrunda yaptığı kları verimsiz kal - mektedir. Ve bu zararların ebemmi- yetine göre İtalyaya karşı kendine bir kısttı barçket tayin edecektir. cak Lehistanın çıkarlarını korumak a. vi Doktor — Haydi, sıkılmayın, soyunun. Bir etkek olduğumu unutun! ; wet, iyi amma, bu biraz zor doktor... Çünkü sizi unutmak İ âli mekle suçludur. Hayatı, diğer Ame- rika haydutlarınım aynıdır. Savaştan sonra içki kaçakçılığı ile işe başla - mıştır. Zekâsı ve soğuk kanlrığı i- le çete reislerinin nazarı dikkatini celbetmiştir. ki polis tilmeniiği ile zabitanın da nazarı dik katini çelbetmiş olan bu haydut bun- dan sonra zabitanm da gözünden düt- mtüştür. Polisler kendisin! yakalamak için dokuz sene w hâkimler, âdi bir katil karşısında bu- lunmadıklarını anlamışlardır. Mah - keme, hakkında idam kararı vermiş ve bu kararı kendisine bildirdikten sonra mahkümun avukatı kız ve er- kek çocuklarından mürexkep bir ka fileyi mahkeme salonuna sokmuştur. cinayetlerinden bahsettik. bana onun bazı hayırseverliklerinden bahsetmeme müsaade ediniz. Le Jourma”'dan: John Huxwel adında ve 35 yaşında Amerikalı birçok cinayetlerin fa- » Hattâ bazı kimseleri öldür - haydut bir arbede esnasında İ- öldi ür. Evvelce cen - z iğraşmışlardır. Kendisini muhakeme edecek olan Avukat demiştir ki: — Şimdiye kadar mliekkilimin hep Şimdi de Hakikatte karşınızda kaşerlenmiş bir katil vardır. Fakat bu adam âyni nda Amerikanın en ziyade hayır en bir adamıdır. Burada gördü- ğünüz çocuklar tehsillerini ve genç kızlar da çeyizlerini ona borçludur- lar. John Huxwel haydutluğa başla" dığı zaman müthiş bir kazaya şahit olmuştur. Bir araba, sekiz çocuk sa- hibi olan komşusunu ezmiştir. Biraz sonra çocukların anası da ölmüştür. Zavallı çocuklar kimsesiz kalmışlar- dır. Mahküm, kendi parasile bir ev satm almış ve çocukları iki hizmetçi kadının nezareti altında olmak üze- re buraya yerleştirmiştir. Hayırse - verliği burada bitmemiştir. Bu yetimhanede bugün tahsil ve terbiye görmektedir. Bu ço- cukların hepsi sokaktan toplanmış John Huzwe! mahkeme huzurunda sefillerdir. Hattâ garip Bunlar arasnda kendi. cinafi kurban olanların çocukları ÖK d mak isterseniz Nevyorkun hallelerine gidiniz. Oralarda me biraziz gibi tapınırlâ” mahküm, hal kiçi ği üzerinde rastgeldiği disini tevkif ettiler, O, kilisede düğünden dönüyordu. Fi da bilmediğiniz bir şey vardi bu d rı eseri olmasıdır. Mahkürk ve cek olanlardan erkeğe miş, kızı da çeyizlemiştir." tebliği neşrediyor: si ir, k Bu haydudun altın kalbin bir imi fakir gz irmek için bir elbisecini © selerini gün, İkilinmderi de yine mahküi” sermif” Bu sözler hâkimler üzerin tesir yapmıştır. Jon Huxwel gg mahküm oldu. Fakat bu bö ra edileceği şüphelidir. Uluslar kurumU” toplanacak mı? Le Mi Uluslar kurumu genel Matbuatta çıkan bazı # zerine uluslar kurumu genel ri, uluslar kurumu kons mayıs tarihli kararında #iK olan muhtemel herhangi bif, tısı hakk dalı gi da şu izahatr veri or: Konsey bu karar mucip ya - Habeş ibtilâ€ı etrafmdi kem bir anlaşmaya varmak şamadıkları ve beşinci bir kem seçilmesi hakkında za kadar bir amlaşma el†diği takdirde toplanmaği miştir, Kararda zikredile 35 göre konsey 25 terrmuzdâf Bu geçirdiği akşamdan gitgide zevk duyan paskapos bir an kilise tarihinden bahsetti, Julien'in bun- dan pek bir şey anlamadığını görün- <e sörü Çonstantin asrındaki impe- ratorlar zamanında Roma imperator- Juğunun ahlakiğ durumuna çevirdi, Paganisma'nın son yılları da, xx un- cu asrın üzüntülü, sıkıntı insanları- nın kolunu, kanadını kıran endişe ye şüphe halini göstermişti. Monseig- neur, Julien'in Tacitus'u bilmediği. ni, onun adını bile pek duymamış Ol- duğunu anladr, Julien, saf bir tavurla bu yazma- nın eserlerinin medrese kütüpanesin- | de bulunmadığını söyleyince paska- | pot şaştı; fakat neşe İle: — Doğrusu buna sevindim, dedi. Beni bir müşkülden kurtarıyorsunuz. Bana çok tatlı, hem de hiç ummadı ım şekilde tatlı bir akşam geçirtti- Giniz için size nasıl teşekkür edece- #imi bilmiyorum, Bizim medrese ta» lebesi arasında bu kadar bilgili bir genç bulunacağını biç beklemiyor- dum. Gerçi öyle dindarca bir arma- , gan sayılmaz ama size bir Tacitus KIRMIZI VE SİYAH STENDMHAL vereyim. Paskapos cildleri gayet üzel 5€- Miz kitab getirtti ve birinci cildin üze- rine, kendi eli ile, Jullen Sorel için üüfatlı latince bir cümle yazmak is- tedi. Paskapos İatincesinin kusur- suzluğu ile öğünürdü; en sonunda Judien'e, o akşamki konuşmasına hiş de benzemiyen ciddiğ bir eda ile; — Delikanlı, dedi, uslu olursanız bir gün size emrimdeki çurö'liklerin eye veririm, hem de paskapos- uk sara bir yerde; ama — yma yakın yı Sast on ikiyi çalarken Julien, ki- tablar koltuğunda, paskaposluktan çikti; hayret içinde idi. Monseigneur, abb& Pirard'ın sözü- nü bile açmamıştı. Julien en çok pas- kaposun son derece nazik olmasına saşmıştı. O kadar tabiiğ bir ağırlık” la bu derece nazikliğin bir araya gelmesini hayalinde bile görmemiş. ti, Hele abbi Pirard'ın somurtkan yüzü ile karşılaşınca bu tezat onu büsbütün şaşırttı. Abb& Pirard, Ju- Mien'i sabırsızlıkla bekliyordu; görür görmez kalın bir sesle bağırdı; — Guid tibi dixerunt? (Ne dedi- 1?) Jülien, paskaposun sözlerini latin- geye çevirirken zihni karışıyordu, Medresenin eski direktörü o sert e ve zariflik nedir, bilmez tavrı le: — Fransızca söyleyin, dedi; Mon- selgneur'ün sözlerini bir şey katma dan, bir şey atlamadan, olduğu gibi tekrar edin. Yaldezir kenacına sanki tüyleri ür- pererek baktığı o güzel kitabları ka- rıştırarak : — Bir osun bir gene med- reseliye Tacitus'un eserlerini verme- hayli tahaf şey, doğrusu! de- Paskaposlukta neler konuştukları- nı uzun uzun anlattırıp dinledikten sonra Julien'in odasına gitmesine izin verdiği vakit saat ikiyi bulmuş- tu. — Eserin birinci cildini, Monsci- gneur ihifatı bulunan cildi bana br- rakım, dedi, Bu latince cümle, ben ittikten sonra bu medresede size paratonerlik eder, “Erit tibi, fili mi, successor meus tanguam İeo guem devorek, (Çünkü, oğlum, benim yerime gele- cek adam sana karşı, parçalamak is- tiyen bir aslan olacaktır.) Ertesi sabah, kendisi ile konusan arkadaşlarının halinde bir tahaflık gördü, Kendisi de daha ihtiyatlı, da» ha çekingen hareket etti. “İşte, dedi, M. Pirard'ın istilasının etkisi, Her- kes haber almiş, bana da onun gözde talebesi diye bakıyorlar, Bu adamla- rn bana Yâptıklarında bir hakaret olmalı... Ama kendisi onların hangi hareketinin bir hakaret sayılacağını kestiremiyordu. Yatakhaneler boyun- ca rasladıklarının gözlerinde kinden izer yoktur: “Bu da ne demek? Her- halde bir tuzak olacak, aman dikkat edelimi.,, Vertiğres'li gene ona gülerek; Taciti omnia (Corneliüs Tacitus'un bütün eserleri)., dedi. Bu sözü duyanların hepsi birer bi- rer gelip Jvlien'i, yalnız Monseig- ün böyle güzel bir armaganma değil, kendisile iki saat konuşmak şerefine nail olduğu için kutladılar, En küçük noktalara varmcaya ka- dar her şeyl duymuşlardı. O andan itibaren kimsede günü (haset) sezil- medi; herkes Julien'e yaranmağa ça- lışıyordu: daha bir gün önce ona karşı son dercce küstahlık eden ab- bö Castarâde bile, gelip koluna gir- di ve öyle yemeğini beraber yemeğe şağırdı. Julien'in yaradılışı göreği, o kaba heriflerden gördüğü (terbiyesizlik pek gücüne gitmişti; yaltaklıkların- dan İse iğrendi ve hiç hoşlanmadı. Öğleye doğru abbe Pirard medre- seden ayrıldı; fakat önce talebeeri toplayıp onlara kısa, kendi gibi sert sözler söyledi: “Dünyan ermek, sosyetin nimetlerine kavuşmak, em- zetmek, kanunları hiçe saymak, her- kese karşı küstahlık edip yine hiç bir ceza görmemek zevkini tatmak mr İstersiniz? yoksa yarın ahirette ruhunuzun selsmete ermesini mi is- tersiniz? bunlara götürecek iki ayrı yolun hangileri olduğunu içinizde en gerilerin bile gözlerini açıp bir bakması yeter... Abbö Pirard kapıdan çıkar çıkmaz Sncrö-Cocur de Jösüs 5ofuları medre- senin küçük kilisesine koşup bir Te Deum okudular. Etki direktörün söy- levini ci alan olmadı, Herkes “Azledildiğine kızmış, söyleniyor, dedi. Medreselilerden hiç biri bir kimsenin, zengin zengin üstencilerle (müteahhidi) sıkı fıkr tanışmağa el verişli bir işten kendi isteği ile çeki- lebileceğine İnanmak bönlüğünü gös- termedi. Abb Pirard gidip Besançon'un en güzel hanında oda tuttu; hiç yoktan birkaç iş bahane edip orada iki gün kalacağını söyledi. Paskapot onu yemeğe çağırmıştı; abbe de Frilair'le şaka olsun diye, onun değerini, bilgisini meydana çı karmağa çalıştı, Yemeği bitirecek 6 ri sırada Paris'ten garip bir haber (Arkası var) i N, ATAÇ İanabilecektir. Bu tarihe “& kemler salâhiyetleri mesele etrafında uyuşi Macaristandâ PanjermanizM Budapeştede Panj; i pagandası e” “ârı tırmakta devam etmek” lerde d'Ambrozy'nin sdan * car efkâri imar Sr tulr a hayret ctr Propaganda, bilhüstyg vaşında şiddetli olm! , den Macaristandaki “ sekreteri Basch, be küm edilme”