26 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÂAN TARİHİN BÜYÜK AŞKI —— 26-7-0935 ——— Aame — Paolo ile Françeska'nun k macerası eee |Korkunç aş MAF GÜGK K K Kanla Biten Bir Sevgi Güzel Françeska' nun kocası dünya- nın en çirkin bir adamı idi... O Kocasının Kardeşi Paolo' yu Seviyordu... © ( Dünkü kısmın hülâsası ) Ön üçüncü asrın ikinci ya- rısına doğru İtcly 1 şehirlerin- den Ravenna ve Rimini, nina- yet biribirlerine barış için el uzatmışlardı. .... şehir arasın- daki kavganın tamamen bitme si için, bu dostle “un bir izdi- vaç ile " -glanma: lâzımdı. O- nun için Rimini'de hüküm sü- ren Malatesta, Ravenna'ya ge- lerek buranın hâkimi olan Po- lento'dan oğlu Civr — * namına kızı Françeskoyı 'stemiştir. Ci vanni dünynın en çirkin ada- mıdır. Buna mukabil Françes- ka güzeller güzeli ir kızdır. Eğer Polento kızı-- Cisanni yi alacağını söylese, kızın bu- na muvafakat stmiyeceği mu- hc “kaktır. On. — için iki şeh- rin hâkimi bu dü ünü vekâlet- le yapmayı İ. sar vermişler ve Ma!ctesto bunun için Pe-lo'yu vekil olurak izdivaç merasimi- ne gündermiştir. Françeska son #erece keder lidir. Civanni'nin çok çirkiir bBir adam öldüğüne Tutymuştur. Onun için fena halde sinirlidir. Fakat evlenmenin vekâletle yapıldığından haberdar değil- ı_iır. lg_te bunun için Paolo'yu ilk gördüğü zaman kendisine yapılan ihbarların tamamen yanlış olduğunu zannetmiş ve Paolo'yu hakiki kocası zanne- derek çök -evrsiz'ir. Lihc et düğün yapılmış ve zavallı Françeska meçhul bir istikamete doğru ye. almağa başlamıştır. Rimini'deki şato Madonna Frençeska için Ri- mini'de hazırlanan şato hakika- ten çok muhteşemdi. Şatoyu onla göstermek, gezdirmek için yapılan teklifleri bile duymu- yordu. Çünkü sevgilisi Paolo her nedense ortadan kaybolmuş- tır Gece geç vakite kadar şehrin ahalisi şatonun etrafında fener alayları, şarkılar ve nâralarla bu mes'ut izdivacı hâlâ tes'it et- mekte iken Frençeska'yı zifaf odasına götürerek yalnız bırak- tılar. En nadir'kokularla, en gü- zel ipeklerle donatılmış bu oda- da bir şey eksikti. Sevgilisi'... Acaba niçin?.. Birinci saati yalnız geçiren Frençeska denizin sahile çarpa- rak çıkardığı yeknesak sesten başka bir şey duymuyordu. Bir- kaç kere yorgunluktan hafif bir uykuya dalar gibi oldu ise de heyecanı büsbütün uyumasına mâni oluyordu. Yalnız başına uyku Nihayet sabaha karşrı, ortalık ilk yalancı fecre bürünürken gözleri kapanan yeni gelin yal- Françeska yatağının perdelerini tutan halkaların şıngırdadığını duydu. Derhal uyandı ve yatağın - dan fırladı. Karyolanın keşarında bir adam duru - yordu. Françeska bunu görünce hayretten dona kaldı. Bu iri yapılı, iri çeneli, bakışları sert bir adamdı. Bir hortlağa benziyordu. Gözlerinin için - de zehir dolu idi. Uçları sarkık dudaklarında daha daha gezdirdi. “— Ne istiyorsunuz? Siz kim- siniz?” diye inledi. Cevap al- mayınca ayni suali tekrarladı. Ben sizin kocanızım! Bu sefer ,derinden gelen bir ses şu cevabı vermişti: : “—— Ben mi? Sizin kocanız ve dünyanın en mes'ut adamı Gio- vanni Malatesta'yım.” Yarı çıplak vücudile, yata- ğından fırlayan Frençeska bu- nun muhakkak bir kâbus oldu- | ğuna kanidi. Fakat: “— Evet, bunda şaşacak bir şey yok. Kardeşim Paolo izdi- vaç merasiminde bana vekâlet etti. Halbuki asıl kocanız be- ti bir ân içinde anlamıştı. Müt- hiş, haince bir suikaste uğradı- ğını hissetti. Dilber kadın o kadar derin bir inkisarı hâyale uğramıştı ki, Ağzı kilitlenmiş, elleri buz gi- bi kesilmişti. Esasen söylene - cek söz kalmış mı idi? Paolo bu esnada ortadan kay- boluvermişti. Kısa bir seyyahâ: te çıktığını öğrenmişti. lİa_f_ta' lar geçtikçe kocası Giovarıni ye karşı olan 'nefreti azalacak yer- de çoğalıyordu. B Nihayet Rimini'ye döndüğü vakit Frençeska zavallı delikan- lıyı son derece değişmiş buldu. Rengi sararmış, ihtiyarlamıs, çökmüştü. Müthiş bir ıstirap içinde kıvrandığı her halinden belli oluyordu. Samimt bir dostluk Aylar geçtikçe kardeşinin kâ- rısı ile Paolo arasında çok sami- mi bir dostluk başlamıştı. ' Şiir- den, edebiyattan, musikiden uzun uzun konuşuyorlar; biri - birlerine anlamadan, düşünme- den çok ısınıyorlardı. 4 Kardeşine hiç benzemiytn Paolo son derece iyi giyiniyor, çok nazik tavır ve hareketlerile Frençeska üzerinde derin tesit- ler bırakıyordu. Giovanni'nin olması ziyade sırıtmaya benziyen bir tebessüm - saklı idi. Bir omuzu kalkık öbür omuzu düşüktü. Şeytan gi- bi bir herifti menhus adam... Elleri bir cellâdın el - lerine benziyordu. Françeska bunun birden ken - disinin üzerine atılacağını ve bu kuru, sinirli par - maklarile gırtlağını boğacağını zannediyordu. Françeska tiril tiril titriyordu. diz çökerek Allahtan af talep AŞK: 5 etmesini emretti. Çünkü Paolo ona: “Seni seviyorum” demişti. Bu günahı muhakkak affettir- mek, bir daha tekrarlamamak lâzımdı, S_evdiği kadının her emrini yerine getirmekte bir zevk ve hîz_duyan Paolo bu emri seve- rek ifa etti. Bilâhare ikisi de İn- cilin üzerine eğilerek Allahtan af istediler ve birinci hâdise böylece geçmiş oldu. Baraber şiir okuyorlar "Bır hafta sonra iki genç bir gün beraber şiir okuyorlardı. Şi- ir o kadar güzel yazılmış, aşkı © kadar iyi tarif ediyordu ki, bir yerine gelince kitap Paolo'nun elinde titremeğe başladı. Sanki şimdi bayılacak gibi bir hali vardı. Ne olduğunu merak eden Frençeska eğilerek kitabı Pao- lo'nun elinden almak istedi. meğe uğraşıyorlardı. Fakat her kes te büsbütün bir şeyler anla- mıyor değildi. Esasen biribiri- ni seven insanları anlamak o ka- dar kolaydır ki, bunun için bü- yük bir zekâya da ihtiyaç yok- tur. Maamafih Giovanni'nin kula- ğına şüphe erişmeksizin epey bir zaman geçmişti, Fakat bir gün geldi ki, hizmetkârlardan biri her ne sebepten ise, Madon- na Frençeska ve Paolo arasın- daki münasebatı baylarına ha - ber vermek lüzumunu hissetti. Bu hafiye hizmetkâr pek âlâ takdir ediyordu ki, şayet ihba- rı doğru çıkmazsa kellesi uçuru- lacaktı. Bunun için, çok ani bir baskın teklif etti. Ciovanni kudurmuş bir köpek gibi İi __Bundan sonra Giovanni - bir ölüm makinesi haline gelmişti. Kudurmuş bir hayvanınki kadar derin kin, nefret ve hiddetini Herzaman taze kalan aşk he- yecanları, âşıkların kalplerine birdenbire tekrar inmişti. Öl - mez hırslarını tatmin için duy- dukları helecan, geçen dakika - lar onlara yıllar kadar uzun ge- liyordu. Fakat tehlikeyi de his- setmiyor değillerdi. Acaba bu tehlike nerede idi? Giovanni'nin kılıcında mı, fa- kat kılıç aşk alevini söndürebilir mi idi? İlelebet kapanacak göz- lerdeki baygın bakışi çelik sön- dürebilir mi idi? Kapı vuruluyor Gecenin sükünu ortalığı kap- lamağa başladığı vakit, heyecan fırtınasında kendilerini kaybe- den âşıkların dudakları ayni hi- kâyeyi biribirlerine tekrarla- mak için bin bir naz ve işve ya- ratıyordu, Biribirinin kolları arasında geçen saatleri o kadar kolaylıkla unutmuşlardı ki, ka- pıya vurulan ağır bir darbe on- ları daldıkları tatlı rüyadan kor- ku ile uyandırdı. Borazan gibi madeni bir ses içeri girmek is- tediğini ilân ediyordu. Muha - rip, .nuhasara edilen kalesine girmek istiyor gibi idi. Âşıklar taş gibi dona kaldılar. Biribirini takip eden darbeleri zırh giymiş birçok askerin şakırtısı kovala- aa s ker Tam bu esnada yüzleri biribiri- : i 5 nız başına uyuya kalmıstı. Karı koca biribirine derin de- as y ! bu esnada yüzle j dı. Giovanni kapıyı kırmağa Ne ışıadar uyuduğunun farkın- | Tin baktılar. İkisinin de acına- onu çok zaman ı_:vmden ayırdığı ne süründü. Kadın da, genç de- zorla zaptedıycîrdu. ğ a P ğ için Frençeska ile Paolo hayat- | likanlı gibi titremeğe başladı ve Alelacele bir yere gitmek | U8TaS A : da olmadığı bir zamanda, yata- ğını çerçeveliyen perdelerin çın- gırtısından uyanarak gözlerini uğuşturdu. Artık sabah olmuş- tu Yatağının bir kenarında bir adam görür gibi oldu. İri yapı- Ir, iri göğüslü, elleri daha ziya- de bir cellâdın - ellerine benzi- yen, şeytan gibi sırıtan bir adam! Gözlerine inanamadı, Ne olmuştu Yarabbi! Dilber deli - kanlı gidip yerine bu mu gel - mişti? Ellerini gözleri üzerinde bir cak hali vardı. Kadın erkekten nefret ediyor; erkek te kendisi- nin arzu edilmiyen bir insan ol- duğuna inanarak fenalaşıyordu. Günlerce iztırap Biçare Frençeska'nın zihnin- den günlerce, haftalarca bin tür- lü şey geçti. İntihar, firar hep- sini düşündü. Günlerce babası- nın da aldatıldığını zannederek ona müracaat etmeği düşündü. Fakat nihayet babasının imzası gösterildiği vakit ister istemez inanmağa meobur kaldı, larının hemen hemen her saati- ni beraber geçiriyorlar4 anlaşıl- maz bir şekilde biribirlerine alı- şıyorlardı. Bazı kere tesadüfen elleri biribirininkine dokunsa, ılşışı de müthiş bir heyecan ge- çiriyor; ikisi de ayni mevzuu dü- şünerek biribirlerine kalplerini açsalar, lüzumsuz bir heyecana l_çapılıyorlardı. Ruhlarından do- gan hakikati biribirinden ne ka- dar gizlemeğe uğraşsalar bir turlü muvaffak olamıyorlardı. Bir gün Frençeska, Paolo'ya biribirine aylardanberi hasret çeken iki genç bundan fazla ceb- Ti nefsedemiyerek biribirinin kucaklarına düştüler. Artık sa- bır ve metanete yer kalmamıştı. Kader ve kısmet onları biribir- lerine vermiş, iş işten geçmişti. , Artık Frençeska ve Paolo için iki yüzlü bir hayat başla- mıştı. Yalnız oldukları zaman biribirinin kolları arasında du- ı;lak dudağa saatlerce yatan iki âşık, herkesin yanında mümkün mertebe zevahiri muhafaza et - mecburiyetini bahane ederek, karısına buselerle veda etti. Kardeşini de öpmeği unutmadı. Ömründe birinci defa olarak topal, hayvani, çirkin bir insan olduğunu, kardeşinin ise, genç güzel, sarışın ve güzel konuş- masını bilen bir delikanlı oldu- ğunu hissederek içinde müthiş bir kıskançlık duymuştu. Maiyetine aldığı atlılarla Gradara'ya doludizgin hareket ettiği zaman gec. 1tin karanlığı çökmekte idi. Paolo odanın ortasına sıçra- dı. Döşemede gizli bir kapağı kaldırdı. Kaçmak için yegâne yol buradan girerek aşağıda giz- lenmekti, Delikten girmeden Frençeska'ya: — j(apxyı aç, fakat soğuk- k.anlılıgmı muhafaza et! Sakın titreme! Eğer sana bir fenalık ederse ben' saklı bulunduğum yerden çıkarım. Aşkımızın ha- tırı için olsun kendini kaybet- me!” (Arkası var|

Bu sayıdan diğer sayfalar: