Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
LAT CT « Ğ Hem Parasını Almışlar, Hem de Öldürmüşler! Bayburt, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bayburda dört saat uzaktaki Hart nahiyesinden Zarif ve beş arkadaşı, 26 hay- van yükü buğdayı Sürmene kazasına götürüp satmışlar, yalnız başına dönen Zarif yolda soyguna uğramıştır. Kemer mevkiinde önüne çıkan iki yabancı, üzerindeki paraları aldıktan sonra za- M tlraleğ B0 D0 d ediaği G YEL H ” x “MEMLEKETTE TAN vallıyı öldürmüşlerdir. Yapıla_n takibat sonunda katil ve arkadaşı ele geçmişler, para- . lardan bir kısmı ve 44 fişek üzerlerinde çıkmıştır. Kuyruklu Bir Çocuk! Giresun, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kuyruğu kesti- rilmek üzere şehrimiz hastanesine Arif adında - bir yaşında bir çocuk getirilmiştir. Bu çocuk doğduğu zaman amudufıkarisinin nihayetinde iki santim uzunluğunda bir et parçası görülmüş, o zaman buna önem verilmemiştir. Fakat çocuk büyüdükçe bu et parçası da büyümüş, şimdi dört santim kutrunda, yirmi santim uzunluğunda siyah tüylü bir kuyruk olmuştur. Gürbüz ve sevimli bir yavrucuk olan kuyruklu Arif, şimdi ana- sile birlikte hastanede yatmaktadır. Çocuğun kuyruğu yakında ameliyatla kesilecektir. — O. G. Müthiş Bir Sel Geldi 'Amasya, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devamlı yağan yağmurlar neticesinde Saracık ve Kale köylerine sel gelmiş, ol- dukça mühim tahribat ve zayiat yapmıştır. " Saracığa gelen sel değirmeni olduğu yerden kaldırmış, içinde bulunan 8 köylü bu selin kurbanı olmuşlardır. Amasyada bak- / kallık yapan Sait, karısı ve üç çocuğu ile beraber Saracık yaylâ- sına giderken Ulu Dereden ani olarak gelen selin dalgaları ara- sında kaybolmuşlardır. Bütün aramalara rağmen cesetleri hâlâ bulunamamıştır. Ayni gün, Ebemü köyüne yıldırım düşmüş, birkaç ot yığınını yakmış, yakında bulunan Habil isminde bir köylüyü müthiş su- Tette yere çarpmıştır. Köyler Biribirine Bağlanacak Mersin, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tarsus İlçebay- Jığına bağlı bütün nahiye ve köylerin telefonla biribirlerine bağ- lanması için bir program hazırlanmış, köy bütçelerine konulan tahsisatla mevcut hatların ıslahına başlanmıştır. Şimdiye kadar bu işler için 2,500 liralık para harcanmıştır. z Antalyaya Hat Döşeniyor 'Afyon - Antalya hattına - Afyon, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Afyondan Kara kuyu durağına kadar olan 120 kilometrelik bir bölgenin ray dö şeme işlerine başlanmıştır. " Bu münasehetle temmuzun ilk günü parlak bir tören yapıl- mıştır. Bayrak ve yeşilliklerle süslenen lokomotifler yeni ko- nulan rayların üzerine alınmış beş dakika düdük çalmarak tö- “No. 50 YOSMA! Etem İzzet BENİCE — Söz.. Madamın asıl derdi unutul- “nuş, iş aytaşmaya binmişti. Madam telefona gitti: e 0847 : Şişman kadın kızgın kızgın bu numarayı çevirirken, Bedi €: — Bak bakalım alabilecek mi- yim, alamıyacak mıyım?.. Diyordu!. Nesrin anlatıyor Nesrin sokağa çıkmağa hazır- lanıyordu. Yanında bir arkada- şı vardı. Şapkasını giyerken son sözlerini söyledi: — Bilmezsin Süheylâ, onu ne kadar seviyorum. Benliğimin ilk ve son sevgisi o olacaktır. Ferit, — “bu ad benim çılgın sevdamın adıdır. Onu her şeyden üstün Propaganda da Lâzım! Balıkesir muhabirimiz yazıyor; ”Bazı kıyı ve köşelerde, üstlük tabir edilen sarı ipeklileri başörtü yerine kullanan kadınlarımıza rast- lıyoruz. Son defa, Halkevi bahçe- sine ve belediye parkı kapılarına şöyle bir levha asılmıştır; ”Ustlükle girilmez.,, Bu vaziyet, bahçeye girmek, oturmak ve biraz hava almek karşılığı olarak üstlü- ğün kalkacağını zannını vermiş ve beklenen etkiyi uyandırmıştır. Me- deni kılığa giren Türk kadını, yal- nız bu çeşit tedbirlerle değil, pro- paganda, ve tenvir yolile de irşat e- dilmelidir. Bu ödev, Halkevlerinin larına yükletilı iştir.,, Hava kurumunun En genç üyesi — - ray döşeme töreni rene başlanmıştır. İlbay A. D. Evrendilek, âlkı; lanan bir söylevde bulunmuş - tur. Bu bölgenin ray döşenme işleri, günde bir buçuk kilomet- re yapılarak ilerlemektedir. Tö rende Korgeneral Mustafa, Af- yon parti il Başkanı ve şarbay H. Tiryaki ve binlerce halk bu- Bayburt, (Tan) — Yukariki, resim, köy okutanı Azminin 6 yaşındaki oğlu Kenanındır. Bu yavru, hava tehlikesi için her sene yirmi lira vermeği kabul etmiş, uçak kurumuna daimi ü- ye olmuştur. lunmuştur. seviyorum. Delirerek seviyo- rum. O da beni seviyor. Her türlü denemeyi, her çeşit sIna- mayı yaptım. Belli ki ikimiz de biribirimize ölesiye tutkunuz. Hem öyle soydan, öyle temiz ve yüksek ruhlu bir çocuk ki. Bu- nu sana anlatamam. Hele bir sesi var, bayılırsın. Ya o bol kirpikleri arasından bakan koyu yeşil gözleri. Bütün gün onlara baksam, yine doyamam. Bakış - larını bütün benliğimin, ka_dm- lığımın ta içinde, en derininde de buluyorum. Onunla bir olma- ğa, aç kalmağa, susuz kalmağa, her şeye katlanmağa razıyım. Fakat, ben bunun tamamile ter- sini yapacağım. Onun küçük bir serveti var. Bu servete ben de biraz katacağım ve onunla hiç sıkımtısız başbaşa yaşıyacağım. İşte, o gündür ki, bütün ruhum durulacak, sinirlerim yonacak, beynim, vücudum, damarlarım rahatını bulacak ve yaşayış be- nim olacak!. Fakat, daha kendi- mi tutuyorum. Ona bütün bu duygularımı vermiyorum. Ben tutarak seviyorum. “Tapınarak uzak kaldıkça o bana çok daha POLİS Bir Ceset Bulundu! sı iskelesi civarında, evvelki gün denizde yüzen bir ceset görül - müştür. Ceset denizden çıkarılarak.mu ayene edilmiş cesedin kol ve a- yaklarının kopmuş, alt çenesi düşmüş, etleri ve elbisesi çürü - müş, uzun müddet denizde kal - mış olduğu anlaşılmıştır. Ceset morga nakledil- miştir. Zabıtanın yaptı - gı tahkikatta, bu cesedin 1028, 1935 tarihinde vukua gelen fır- tınada, Umur yerinde, yüklü bir motörün batmasile kaybolan tayfadan Şükrü oğlu Bayrama ait olduğu tahmin edilmiştir. Tahkikat devam ediyor. Polis memurlarile bir boğuşmadan sonra Kasımpaşada Piyale Sakız a- ğacı baruthane klübeleri civarın | ua Mvelki gece devriye gezen iki polis sasmuru ile bekçi, -bir adamın şüpheli bir halde bir klübenin arkasında gizlendiğini görmüşlerdir. ç Memurlar bu adama kim ol - duğunu sormak istemişler fa - kat mechul adam derhal biçağı- nı çekerek tecavüz etmek iste - miştir. Memurlar adamın elin - den biçağını almıslar, bu - sefer de tabancasını çekerek ateş et- mek istemiştir. Tabanca ateş al- mayınca meçhul adam kaçma - ga başlamıştır. Bunun üzerine memurlar arkasından koşarak yakalamışlardır. Yapılan tahki- katta bu adamın işsiz ve şüpheli takımından İbrahim olduğu ân- laşılmıştır. Tahkikata devam e- dilmektedir. * Beşiktaşsta kutu fabrikası a- melesinden Şevket yirmi lirası - nı çaldırmıştır. Zabıta sabıkalı Çolak Osmanı yakalamıştır. * Cibalide Odun iskelesine bağlı Osman oğlu Aliye ait mo- törün tentesi atılan bir cigara - dan ateş alarak yanmıştır. Mo - törün yanmasına meydan veril- « thte ç ne Ali kızı Zeynep, Dikili taşta oturan Naciyenin evine giderek çocuklarını okumak bahanesile bir gümüş bilezik ve yüzük iste miştir. Naciye zabıtaya haber vermiştir, Tahkikat yapılmakta dır. İKÜÇÜK TELGRAF | İ İ D HABERLERİ * Tekirdağ, (Tan) — Hava kurumu için çalışmalar sürmek- tedir. Yardım listesi günden gü ne kabarmaktadır. İlk toplan - tıda beş bin lira toplanmakla ka lınmamış, üye sayısı ve taahhü- dat mikdarı her gün artmağa başlamıştır. * Kandıra, (Tan) — Tem - muzdan itibaren bütün memur - lar maaşlarından yüzde 2 yi ha va kurumuna vermişlerdir. Üye yazımına hararetle devam edil - mektedir. yakınlaşıyor, çok daha benim oluyor. Ve ergen. kız, bütün bunları söylerken iri, alevli, esmer, bol sevgisini taşıran siyah gözbe- beklerinde de tek deyim hep © idi: — Ferit!. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM I SEVDANIN ÇILDIRTTIĞI GUÜNLERDE İki imza Beyoğlu Şarbaylığı. Bağılama işmenliğindeler. İşmen ihtiyar bir adam. Son sözünü söyledi: — Biribirinize varıyor musu- nuz?. En önce Doktor Fazıl: — Evet.. Dedi. Bu deyişi Güney'in ba- yıltıcı sesi tamamladı: — Evet.. Ve önlerine sürülen defterde- ki yere ikisi de imzalarını attı- lar. ğ : Alınan son bir karar, çarşaf, ka ra don ve şalvarı da yasak et - miştir. * Yozgat, (Tan) — Kenti - miz lisesinin imtihanları bir tem muzda bitmiştir. Öğretmenler tatil müddetinden istifade et - mek için illerine gitmişlerdir. Süel dersler gören talebeler de çamlıkta kampa çıkmışlardır. * Kandıra, (Tan) — Zimmeti ne para geçirdiği iddiasile sor - guî'a çekilen ağaç ağılı muhta - rı İsmail ve İmamlar divanı muh tarı Akif hakkında beraet kara rı verilmiş, tahliye edilmişler - Paşabahçede, ispirto fabrika- |, irkçeşmede çinge | evi; Olmayacak şey isteyen kadın 'Tozkoparanda Nadi imzasile aldığımız mektupta deniyor ki: Acaba kadınların hepsi mi yalnız abes peşinde ve olmaya- cak şey isterler; yoksa bu yalnız benim altı senelik karıma mı hastır?.. Doğrusu birkaç defa ev lenmediğim, birkaç kadınla sen- li benli olmadığım için bu sua - lin cevabını veremiyorum. Orta halli bir memurum, Maaşım, masraflarımız, bütçemiz kendi - since de malümdur. Benim için ne iki ayda bir on beş lira iskar- pin parasi vermeye, ne lüks apar tıman tutmaya , ne yazın Bostan cıda oturmaya imkân vardır. Fa kat bunların her biri için her an bir ihtilâf çıkar, her zaman kav ga ederiz. Kırk beş yaşında bir adamın her aile toplanışına git- mesi ve her toplantıda dans et- mesi mümkün müdür? O benden bunu ister ve yapamadığım için mutlaka bir hattalık dargınlığa yol açar. Onun şişmanlamağa başlamasında benim kabahatim nedir? İstediği hayatı yaşayama ması bu şişmanlığa sebep oluyor diye bana hücum eder. Böyle bir kadınla yaşamanın ne kadar güç olduğunu tahmin edersiniz.. Bazı kadınların bazı halleri ancak damarlarındaki kanla be- raber değişebilir. Abes hesapla - mak, olmıyacak şey istemek he- men her kadında vardır. Ancak yüksek bir şefkat ve muhabbet le onları yarı yarıya tatmin ve ayalım: — Bir kadının bir şeyi yap - maya kalkması için o şeyin im- kânsız olması kâfidir. * bir sözünü h. e Sadelik düşkünü bir genç kız Kadınların süse, tuvalete, lükse düşkünlükleri malüm. Fa kat her kadını böyle sanırsanız aldanırsınız. Her türlü garabeti kendisinden bekleyebileceğimiz kadınlar içinde lüks için can ve- ren olduğu gibi sadelikle kendi- ni sevdiren ve sadeliğe düşkün dir. Bağılama işmeni: — Kutlu olsun.. . Derken Fazıl bütütn gönlünü tılsımına kaptırdığı genç kadı- nın gözleri içine bakıyor, Gü - ney de kara, ateşli, yangın göz- lerini devire devire gönlünün bütün ışığını bakışlarında diril - tiyordu. Bağılamanın bütün ilişikleri bittikten sonra karı koca kol ko- la girdiler, merdivenleri inme- ge başladılar. Fazıl: — Beni dinleseydin burada bir büfe yapardık. Eşi, tanışı ça- ğırırdık. Böyle pek kaçamak bir şey oldu.. Dedi. Güney hiç oralı de- ğildi; Fazıl'ın koluna biraz da- ha girdi, biraz daha yaslandı, ilk kez: — Kocacığım.. Diye cevap verdi: — Biz kendimiz için evleni- yoruz. Yalnızlık her vakit için iyi olan şeydir. Ben bütün bu varlığımı, gönencimi yalnızlığı- ma borçluyum, Ve sözlerini sürdürdü: - — Biz biribirimizi seviyoruz. olan da çoktur. Firuzağada Ali Sami imzasile bize mektup ya - Her şeye üstün tutarak, her şeyden üstün bilerek seviyoruz. Bu sevgimizi burada toplanacak olanlar bizim başbaşa verişi - mizden daha mı çok şenlendire- cekler, bizi daha mı çok biribi- rimize ısıttıracaklar. Fazıl, karısının, minik, sıcak ellerini avuçlarının içinde sıka sıka: : — Yoo.. Yoo.. Böyle düşün.- me. İle güne karsı çağrıntının, toplantının, hep beraber olma- nın ayrı tadı vardır. Hem insa- nin tanışları da böyle bir top- lanma ile onların gönençlerini kutlulamış olurlar. Düğünün, derneğin anlamı da bu değil mi?. Güney doktora biraz daha yaslandı, biraz daha sokuldu, keskin, alevli bakışlarını onun gözleri içine birden doldurdu: — Ben böyle düşünmüyorum doktor. Ben her şeyden, herkes- ten uzak, yalnız senin yanında, senin kollarının arasında kendi benliğimin, kendi gönencimin LArkası var| ışnğâe 5. zan genç böyle bir kadınla tan'3 mış olduğunu henüz anlamam?3 görünüyor. Mektubunda anlatf © yor: Ş Oldukça zengin bir ailenin €V lâdıyım.- Evim, barkım olduğ! gibi bir bankada iyi bir mevEl sahibiyim. Küçük bir otomobi * lim, Yeşilköyde evim var. Kot K şumuzun kızı ile aylardanbe!! tanışıyor, konuşuyoruz. Bu £ zengin olmayan bir ailenin kız!” dır. Aylardan beri onu servetlil” le, otomobilimle cezbedeceğimi sanıyordum. Muvatffak olama* dım; her vakit ailece buluşuyo'r geziyor, eğleniyoruz. Bir iki d kika onu hemşiresile birlikte ot? mobilime aldım, gezdirdim. F kirane halleri yanında evimizil konforu onun üzerinde tesir yâ” pacağını sanıyordum. Hiç bifl faydalı olmadı ve evvelki £ ona büyük bir Avrupa şehri seyahatten oradaki yüksek ha* a -. yattan bahsettiğim zaman banâ! — Ben böyle şeylerden hoş lanmam! Demekle iktifa etti. Bundaf ne anlaşılıyor? Bu genç kız beli den mi hiç hoşlanmamıştır, yok sa ben bu gösterdiğim hayatı 0* na züppelik ve hafiflik olarak mı telâkki ediyor? İkinci tahmin doğrudur. B kibar genç biraz da nümayiş rinden, zengin ve kibar görün “ mek hevesinden vazgeçse de Of ta halli olan kızın haline uygutt bir yaşayış gösterse umarız $i büsbütün başka bir netice alif: Ne otomobil, ne mükemmi köşk, ne Montekarlo seyaha ti birçok kızlar ve kadınlar için ca zip değildir. Bunların lüzumsuz ve çok defa zararlı şeyler oldu* gunu bilen kızlarımız var. On lar: “İnsanların ekseriya betbaht A n İdadknr Si li aşdinmd — —- istemelerinden,, olduğunu'da Di lirler... İki arkadaşın dertleri Ayni zarf içinde biri Maçkâ F. A.R.öteki L. F. A. R. rumu” zile geliyor, Birisi ailesi arasıil” da tanışıp görüştüğü kıza kar$ derin bir sevgi duyduğunu, fa * kat bu sevgisini bir arkadaş y& kınlığından ileri götüremediği' ni, daha doğrusu aşkını göstef? mediğini yazıyor, Sebep: Yaln kalmamaları ve ona bir mel M İ ğ && Kİ yazmaya da imkân bulamamı S dır. ü Bu imkânsızlığı anlayamıy?” ruz. Tanışıp görüştüğümüz F? zın gözleri size birşey söylet” yorsa siz ona gözlerinizle bir$'! şeyler söyleyebilir ve bir ki hareketinizle çok şeyler ani&” bilirsiniz. Eğer duyduğunuz bi onda da size karşı meyil V sa aşkınızın halinizle ifades” den kolay ne var?, Yer yüzü” sevişenlerin yüzde doksan! © larını biribirine gözlerile !* 'etmişlerdir. Ondan sonra P .dile geçmesi hiç te imkân$ olmadığını göreceksiniz. —» L. F. A.R. ya gelince O diği kızla anlaşmış, hattâ b | laşmayı bir nikâhla mühü” mek üzere bulunmuş. Fakâ” di öğreniyor ki bu kız ©V? bir başkasi ile de sevişt” Tereddüd ediyor: “Böyle ” la evelenebilir mi? İleridt baht olmaz mıyım?..,, Eğer bütün erkekler gösterdiği tereddüt yü” evlenmekten vazgeçselef” nırız yer yüzündeki evlil yısı yarısından fazla ek$ lenenler içinde bahtiyaf da parmakla gösterilirdi — 0