8 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L f I., -T Öekee LA Z ansanınen ' saza DUŞUNDUKÇE Gaananann eer eee nnn mananmamen anennanen earenerrEr RANDEVU EVİ Gazetelerde, sık sık, bilmem nerede ve bilmem kaç tane ran- devüu evinin ahlâk polisi tarafın dan kapatıldığını okursunuz. İn san zahmet edip saysa yirmi se nedenberidir İstanbulda sayısı unutulacak kadar çok randevu evi kapatılmış olduğunu şaşala- yarak anlar. Eğer bu evleri ka- patmaktan maksat bir daha açıl mamaları ise, şimdiye kadar çok tan bitmiş olmaları gerekti. İki günde bir, yeniden bir sürü kö tü ev kapatıldığına göre bunlar, usturayı yedikçe gelişen ve bü- | yüyen gür sakallar gibi, kapatıl dıkça daha fazla bereketle açılı- yorlar, demektir. Ve demek oluyor ki, ahlâk po lisinin yapabildiği şey, kapısını mühürlediği randevu evini ni - hayet o sokaktan başka bir so- kağa, o mahalleden başka bir mahalleye, o semtten başka bir semte göç etmeğe mecbur bırak maktan ibarettir. Emniyet kuv - vetlerile ahlâksız kadınlar ara - sında yıllardır sürüp giden * bu saklambaç oyununun her semti biraz lekelemekten ve rahatsız etmekten başka ne faydası var - dır, bilmem. Dün 21 randevü evi daha ka- pandığını gazetelerde okudum. Şimdiye kadar kapatılanlarla beraber yekün kimbilir kaç bi- ni bulmuştur. Bunun sonu olma dığına göre yekün milyona, mil yara kadar varır, gider. Parmak la şişirmeğe nafile yere çalıştığı mız patlak bir lâstik top gibi bir tarafından bastıkça öte tara- fından çökerttiğimiz bu ahlâk iş lerine daha zeki bir şekil vere - lim. Eski zamanın mahalle bas- kınlarından pek farkı olmayan bu safiyane ve iptidai ev kapat— ma usulü, nihayet bazı açık göz lerin işine yaramakla, fenalığın kontroldan büsbütün uzaklaş -- masile kalır, Zira gomyoruz ki, hükmümüz mhayet bir evin ka- pı kanatlarına geçiyor ve içinde kiler bışka bir evde meş'um lez zetlerin ticaretine devam ediyor lar, Karakol ve mahkeme onlar için iki ev arasında zaruri bir is- | tasyondan ibaret. — Peyami SAFA Artan yerler Şehrin muhtelif yerlerinde yapılan istimlâkler, yol genişletilmesi dolayı- sile, bir çok cadde ve sokak üzerinde- ki binaların mevkii arttırmıştır. Şar - baylık yeniden teşekkül eden böyle şerefli sokak ve caddel, üstündeki TYTAN |-SEHİRDE OLUP BİTENLER Ticaret MeEtebınde Sergi ıçılıyor — Bu.îr&şbe büyük bır galebe kazanan sporcularımız dün döndüler Fakülteden Fakül- teye geçilmiyecek İstanbul hukuk fakültesinde olduğu gibi, Ankara hukuk fa - kültesinde de talebenin dersle- re behemehal devam mecburi- yetleri usulü kabul edilmiştir. Bunun için bir program hazır - lanmıştır. Bir yıl içinde en az yüz beş yarım gün fakülteye de yam etmiyen talebeler imtihana girmek hakkını kaybedecekler - dir, Bunun için de kontrol fişle- ri yapılmıştır. Haziran imtihan devresinde İstanbul hukukundan (30) dan fazla talebe Ankara hukukuna naklederek orada imtihana gır- mişlerdi. Ankara hukukunun im tihan talimatnamesini daha mü- sait bulmuşlardı. Ankara hukuk fakültesinde de imtihan tali - matnamesinin ayni olması muva fık bulunmuştur. Bundan son - ra, bir fakülteden diğerine na - kil işine meydan verilmiyecek - tir, Ankara hukuk fakültesinde, önümüzdeki ders yılı başından itibaren, bu yolda bazı değişik - likler yapılacaktır. »K Sa-TİR a ik atler Gayrımübadiller Gene toplanıyorlar Gayri mübadiller kongresi gelecek hafta toplanacaktır. Kongre altı aylık olduğu için yeni idare heyeti seçilme- mesi lâzımdır. Fakat idare heyetinin kendiliğinden çekilerek, yerine yeni bir idare heyeti seçileceki çok kuvvet- le söylenmektedir. Kongre günü yak laşırken, diğer taraftan gayri müba - diller ikiye ayrılmışlardır. Bir kısım gayri mübadiller cemiyetin kaldırılma sını istemektedirler. Bir kısmı ise, ce- miyetin seklinin değiştirilerek daha kuvvetli bir tarzda çalışması taraftarı buhııuıyerk: Yıpılacık kungrcde ce miyetin ünakaşa edilecelmr Gayrı mübadille- rin yıllardır sürüncemede kalan işleri nin neticelendirilmesi için daha pra- tik ve doğru bir yol aranacaktır . Trakya şimendifercileri toplandılar Trakya şimendüfercileri cemiyeti yııllık topIıntııı dun Yedikulede mer kez Şark Demıryo'nan ımclesı ve memür ları hazn— bulunmu;hrdır Kongre, ce miyet B f Adalarda Dünkü yarışlar Adaları güzelleştirme kuru - mu tarafından tertip edilen de- niz yarışları dün Ssaat17,30 da Yarışlara 16 merkep girmiş - tir. Merkepler iki kısma ayrıl - mışlar, birinci kısmına, İstan - bul klüplerinden iştirak eden gençler bindirilmiştir. Bu kafile Nizam tarafına doğru hareket e- derek küçük tur yapmıştır. Diğer sekiz merkebe Adadaki klüp gençleri bindirilmiştir. Bun lar da Maaz yolile küçük tura çıkmışlardır. Yarış, Maden, Lü- napark ve Nizam istikametin - den telefonla takip edilmiştir. Neticede dağcılık klübünden Metin Üstündağ 25 dakika 33 saniyede birinci gelmiştir. İkin ciliği Galatasaraydan Hasan Sa imin bindiği 3 numaralı merkep, üçüncülüğü Adalı Nedimin bin diği 10 alı merkep kazan Evvelâ yınık ;ihşma ı'aporu okun - muştur. Bundan sonra, memur ve ame leye yardım için sandık kurulması etrafında görüşülmüş bazı esaslar ka- nasıl gönderilecek? Tutulan kaçak etler muayene edil- mek üzere mezbahaya gönderilmek- tedir. Muayeneden sonra, bunlar sa- tılmaktadır. Fıht kaçak etler ebe- ğ v az miktarda kaçak etler araba veya o- tomobile konarak mezbahaya gönde- riliyor. Bu etler satıldıktan sonra, be- deli, etin nakil masrafını bile çıkar - ktadır. Mezbaha idaresi, üste - binalardan alınan şerefiye resminin degntırdmumznburmmhnılı rın ve bir şekilde al karar vermişti Ka , kendi mıntakala - rı içindeki binalardan şerefiyesi art - Bi A Hk bir de pul parası ödemek mecbu- riyetinde kalmaktadır. Bundan sonra, tutulan kaçak etlerin mezbahaya en ucuz nakil vasıtalarile gönderilmesi şubelere bildirilmiştir. Az miktarda bulunan kaçak etler, hamal vasıtasile Adliyenin islâhi kanünları Şehrimizde bulunan Adliye Bahıu Şükrü Sa.rıcoglu bir iki güne kadar istirahat etmek üzere İzmire gidecek ve yirmi gün kadar kalacaktır. Adliyemizin ıslahr. ve yükselmesi için hazırlanarak son tashihatı - makta olan kanunlar Şükrü Saracoğ- lunun Ankaraya dönüşünde kat'i şe - killerini alacaklar ve kurultayın ilk eye - lardır , Bu sabah faaliyet başlıyor Tecim ve Endüstri odasında, hava tehlikesi için seçilen komiteler bu sa- t B sonra yeni bır, Bundan, sonra (yeni, ğ Haelğ . VY n mışlardır. Adadan Muhibin bin diği merkep te dördüncü olmuş tur. Birinciliği kazanan merkebin arayı Ü. Yarıştan sonra, kazananlara sırasile kırmızı, yeşil, mavi, sa- rı renkte bayraklar verilmiştir. Bu bayrakların üstünde adaları güzelleştirme kurumunun ilk harfleri ile uzun kulaklı bir baş resmi vardı. Birinciliği ve ikinciliği kaza - nan adalı merkeplerin sahibi Nihada 22,5 lira, üçüncülüğü ka zanan merkep sahibi Mehmet Aliye de 5 lira ikramiye veril - miştir. Yarışlar saat 6,5 ta ni - hayet bulmüuştur. '_. ner nnni zairsmemın KUÇUK HABERLER ’. * Ankaradan bildirildiğine gore. Divanı muhasebat levazım memuru İh san, zimmetine mal geçirmek suçile tevkif edilmiştir. * İzmir İlbay muavinin Sedat, me- zunen şehrimize gelmiştir. » Is(anbul Muallimler birliği Bursa yarm yap Seyaha- te iştirak edecek öğretmenler, yarın sabah saat 8,20 de kalkacak vapurla Yalovaya hareket edeceklerdir. * Taksi otomobilleruun yıllık îenni muayeneleri 10 tır. Şarbaylık fen heyeti, bu 'otomo - billerden çok eski olanları ve fenni şartları haiz bulunmıyanları kadro ha rici yapacaktır. * Yugoslavya konsolosu Vanko - titch yaz tatilini geçırmek üzere Bel grada gitmiştir. Bu müddet zarfında yerine Scherbina vekâlet edecektir. * Arjantim konsolosu Blanco Vil » lalto dün şehrimize gelmiştir. Yakın- da Barselondaki vazifesine başlamak üzere İspanyaya gidecektir. * Liman işleri genel direktörlüğü- ne atanan Rauf Manyas, dün Ankara- dan şehrimize gelmiştir. Bugün yeni vazifesine başlayacaktır. * Türkofis Berlin şubesi, 20 bin kilo tiftik ve 200 ton zeytinyağı sat- mak üzere tacirlerimizin fiyat bildir- aceseassrz e ç ityaca TAN GörMiYEREK TUE'YNMT mağa kafâr vermiştir. * Ticaret mektebi orta kısım tale- beleri bir resim sergisi açmışlardır. Sergide çok güzel afiş nümuneleri ve (250) kadar eser vardır. Sergi bir hafta açık bulunacaktır. * Edirne emniyet müdürlüğüne ta- yin edilen Demir bir iki güne kadar Edirneye gidecektir. * Tramvaylara asılanlar ve sahan- lıklarda duranlar hakkında belediye zabıtası tarafından takibat devam edi yor. B * Dünkü Romanya bandıralı Daç - ya vapurile, geçenlerde ölen Polonya ir Mareşal Pilsudskinin eşi şehrimize gelerek Polonya sefarethanesine misa fir olmuştur. * “Lâik Türk hristiyanlar Birli«',, teşekkül etmiş ve yeni idare heyeti se 8.-7.9835 ee BUDA BENDEN İ ÇOCUKLARIN DÜNYASI Bir yeğenim var. Adı Hikmet, iki yaşında. İki gündür anasıy- la bizdeler. Ben iki gündür ye- ni bir dünya keşfetmiş gibi se « vinç ve hayranlık içindeyim. Şimdiye kadar sevdiğim, hay- ran olduğum çocukların sayısı sayılamıyacak kadar çoktuür. Ço cuğu sınırsiz severim. Ancak ço cuğu anlamak için insanın otu « zuna gelmesi lâzımmış. Çocuk, güzel bir cildin içinde dört beş sayfalık bir kitaba benziyor. İn- san, cildinin güzelliğinden ve sayfalarının azlığından kolayca okuyup anlıyacağını sanıyor. Oysa ki, bu kitabı anlamak için yılların geçmesi lâzımmış. Ben bunu iki gündür gözümün önün de gülen, ağlıyan, uyuyan, kı « mıldanan, sevinen ve şaşan ye - genime bakatak anladım. Çocu- gu anlamadım, ters anlamayın, çocuğu anlamanın güçlüğünü anladım. Dikkat ettim; o, kâinatın gü- zelliğini, hareketini ve teferruar tını bizden iyi seziyor. Tulumbadan su çekilirken, onun, akan suyun başında ne bü yük bir alâkayla durduğunu gör düm, Yalağa yukardan düşen su « Yyun pırıltısı onun gözleri için sı- nırsız bir zevk, Ben ki, her gün bu tulumbadan akan suya bir dakika olsun bakmağı aklıma getirmemişimdir, Dün, onun yanmda durdum ve iki yaşındaki yeğenimin göz leriyle taş bir yalağa dökülen suyun güzelliğine erişebildim. Artık, hep Hikmetin üstünde durduğu şeylere ben de dikkat ediyorum. Ve kırmızı tepeli be- yaz horozları, bir bardagm ca- mıtnıda ışıldıyan güneş ışıkları; bir kâğıdın üstüne çizilen şekil: siz kurşun kalem izleri ve bir tahta oyuncagm cilâlı yuvarlak lığıyla dolu ışığı, boyası bol, biçimlerinin arasındaki ayrılık - ları sayıya gelmez yeni bir dün yaya giriyorum. Orhan SELİM satınalma işi Telefon sosyetesı imtiyazının satın almması işi hakkmda Bayındırlık ba- 1 ile k olan sos yete delegeleri Jan Bayon ve Frank Gil Ankaraya gitmişlerdir. Delegeler, satışa esas olacak hesaplara göre ha« zırladıkları teklifleri bugünlerde ba v kanlığa bildireceklerdir. Uyuşma ,olmazsa, tesisata değer biçmek suretile mesele sona erdirile« cek, bunda da anlaşılamazsa, iş hake- me havale edilecektir. Hükümet iş « letmeye el koymak için müzakerelerin için tayin olunan bir yıllık müddet on gün sonra tamamlanacaktır, —IT — çilmiştir. Birliğin merkezi Beyker Vapuı- içind. giyinme -i SA Bir K 1 , Ç| Ği , kar A T İNi soyunma yeri * Merinos yehştınne çiftli; Kadro haricine çıkarılan Akay i- Karaca Bey h Lg':s da « inin Büyükada vapuru, Adılm mızlık koç Güzelleştirme cemiyeti taraf sa- - gelmiştir * Evkaf ile Belediye arasındaki an laşamamazlığı gidermek üzere saylav larımızdan it;:ekkul eden I:eyet, 15 307 tın alınarak Yürükali plâjı önüne ge« tirilecektir. Vapur, burada banyonutl cektir. / î(mş =:rl teıhi;i:deceldzr ve mer- | gönderilecektir. Baktan ötib faaliyete geçecekler- Çadır öon beş Ağust eze eceklerdir. ; A — di Ha b kendi yi S açik osa Z Dünkü sıcak bulunan odaya yazılı tecimenlerle te- | — Husust hastanelerin /“-Bütün Istanbullular dün, yazın ilk | masa girişecek, taahhütlerini tesbit e- | , Askeri müze önünde kurulan tari- vaziyeti dır, Tatil | derek kendilerini üye yazacaktır. — | hi çadır dün bir çok halk tarafından Tıp Fıkultm Imnbnh ge;tıgıu - gımu oluşu, (sıcaktan bunalan şehir | —Hava kurumu, her komite için hı - ştir. Çadır 15 kadar denberi ve İ kır! meııre yerlerine ve | ter memur seçmi kr. . Bu urlar ıçxk bul . Çadir için, müze - “aemm aai Serni ıdedı çoğıltı]dıknn HĞA gürü & 83 1 bal MT SĞ â e b"ah" KBAT TŞ İ e B"Cnlerden ayrı dühuliye alın- i husı - i İrr. - B îîmu etmeğe ba; hm;.ludır tur. İi ;ünduıben poyrazdan esen | nin hava tehlikesi için, her yıl önem- mam'.k“d: Aıhen müze mîîdürü İstanbul cihetindeki 30 hastahane - ı'îugânn yıldıız doıımeıı, havanın bu | li yardımda bul Ş ? .Ş krü çadırı gezenlere izahat den ikisi kapanmıştır « ğ ş tadır. vermiştir, Gözlerimi, mendilimle kuruladım, Nizam, yüzü renkten tenge girerek | hiç ? Hakaret görüşümden ziyade, se- EL dudal ıer--um' dudakl değecek | beni dinliyordu. Öyle gülmek, öyle | nin halin beni sinirlendirdi. Sinirim- D - « | kadar yakın, göğsüm kabarıp inerek | gülmek istiyordum ki... den ağladım. Erlk ı eklerı konuşuyordum : Ağır, ve durgun bir sesle devam Yl“! Yyavaş ona sokuluyordum: — Daha ne olsun? O kadının ağ- | ediyordum: GY iela ':.uhodbm zannetme, S;m. koktuğunu duyabilmek için — Seni, yüksek, büyük gi etmek İi um. Bu- Mahmud YESARI | v a Z De- | için seviyordum. Dikkat ediyor mu - | na hakkım olmadığını da biliyorum. ona, yaklaşmış olman lâzımdı.. sun, ıevıyordıun. diyorum. Artık ıenı Evet, bunlar dı llzım «4 Bunlar, | mek ki, sizi birkaç dakika yalnız bı - tuzu, biberi... £ hey ktığım zaman, . kendind. geçtin iyor muy ölü bir aşk, yaşanır mı? ve agzına girecek gıbı konuştun! Yapmacık da olsa, ağlamak, sinir- lerimi bozmuştu. Eğer sinirlerim bo- zuk olmasaydı, zavallının haline, kendimi tutamaz, kahkahalarla güler- dim. Saçlarımda gezinen parmakları tit- Tiyordu: — Ağlama, yavrum... Söyle.. söy- le, ben, sana ne yaptım? Yaşlı gözlerimi, onun bir çocuk kadar masum bakışlı gözlerine dik- ee GKa ağzının — kol nasıl duydun? Nasıl duyabildin? Hemen cevap veremedi, sarsıldı; voz Snçumul;u ? mu Ağınnı onun ağzına yaklaştırmış- tım.. Ve itiraf edeyim, çocuğum, o gün ben, ağzımı, her günkün- den daha fazla bir özenişle temizle- miş ve yıkamıştım; sonra güzel ko- kulu sakızlar çiğnemiştim , ” Ve ağzım, bit bahar gibi kokuyor- Uş Ve eğer ağzı kokmasaymış... Kıskançlık komedisi kâfiydi; kol- poyu degışurmek icap ediyordu ba- şımı ağır ağır doğrulttum: — Bu ağlayışımı kıskançlık san- . Sen, benim kadınlık gururumu, kadmlık izzetinefsimi çiğnedin... O, söylemek, kendini müdafaa et- mek istiyor, kıvranıyordu. j Lâkin, ben, onun ağız açmasına vakit brrak- miıyordum: Hıçkmldamm guç tutuyormuşum gibi içimi çel lum : — Senden bunu ummazdım... Ben, seni, erkek biliyordum. Evet, benim, sende beğendiğim, erkeklikti. Fakat nasıl erkek? Temiz, ciddi, tam mâna- sile erkek... Senin küçüleceğini hıtm- Erkeksin, gönlünün istediği, beğen - ? Bak İnkâr etmiy rTum, açıkça söylüyorum. Seni, hâlâ se viyorum. Fakat eskisi gibi değil../ I - çim kırıldı bir kere... Senden kırıla- cak miydım? O, nihayet dayanamadı, ellerimi tutu, kekeledi: —Duhıneyıpıuhm?nenî.yı- bancı kadınlarım yanında küçük dü- şürdün. Bunu, sana y iğin kadınl şur, gezer, tozabi- lirsin. Fakat bunun, bir haddi vardır, değil mi? Bu, biraz da nezaket mese- lesi... Senin gibi centilmen adama, ya- raşır mı? Bir kedi gibi sokuluşum, onu, büs- bütün perişan etmişti; gözlerinden iki öıı:ll yaş yanaklarına sızmıştı, e Bir cigara yak, dudaklarıma iliştir. Şimdi, o an gözlerimin önüne geldi. Onun; o, tunç gibi erkeğin ağla - ması... Benim yerimde, başka bir ka- dın olsaydı, bu vaziyetini, güç idare ederdi. AT O, erimiş, htmıg, ;_'” onun me TE LA x ve y ııunyaglındudzk 1 AŞ nı gördüm. ;ıh sınırını biraz a;tıg- km bu'den yımuııyıvermek, ilk teşi- ma getırmczdım Sen, Evet, çocuğum, hep ayni tonda söy lüyordum. Kelime kelime böyle mi söylemiştim; bunu, pek katiyetle id- dia edemem. Aşağı yukarı böyle idi. Hiç ciddiyetimi bozmuyordum, ri kayb Mahzun mahzun gülümsüyordum: — Sen, bu küçüklüğü yapacak mıy dın? Senin gibi, merd bir erkek, bir kadını, sevdiğini söylediği, sevdiğini iddia ettiği bir kadını tahkir eder mi O, bü mükâfatı, hak etmişti. Bahriyeli genç zabitim için, bir kot- ra im ve bu deniz adamına, kotra pek yakışırdı. Onun kaptanlığ nı görmek isterdim. KEu Fakat bende, kotranın hazin hâtı- rası var. Onu eşelemek, deşmek iste- n_ıiyordum. Bir motör almağı düşündüm. Ne- dense, ben, motörden hiç h Çatanaları, motörleri, bu devir insan- lara benzetirim, gülünç bulurum. Sonra, motorde ,tayfa, çarkçı falan yalnız & caktım. Onunlı başbaşa kalıp geı:mı yecek olduktan sonra, motörün ne keyfi, ne zevki olurdu ki... Zenginliğimin fakirliğine işte o za- man duydum. Zenginliğimin fakirliği, diyorum. Buna şaştın mı, çocuğum? Bizim zenginliğimiz, çok zavallı... Amerika milyonerlerini, milyarderle- rini düşünüyorum ve öyle zengin ol- mak istiyordum. im — için, şık, son sistem bir yat yaptırırdım ve Ak- denizin güneşli, renk renk yanan kıyı- larında dolaşırdık. Hayatımda, en çok üzüldüğüm şey, bu, oldu. Fakat ben, bunun acısını, kısmen çıkardım. Sevgilim, iki aylık izin al dilediği gibi idare edemez. Yolculuk- ta, beklenmedik vaziyetler, umulma«- dık hâdiseler hâkimdir; ehemmiyeti böyle ıl*'ı manlarda belli olur. Nizam, gemici olduğu için denif tutmuyordu. Bu, mühim bir mesele * dir, yavrum, Bir arkadaşla deniz yol” astalanıverir. tadı kalır, ne tuzu.., tediğiniz zaman karaya çıkamazsın Bu, ne felâkettir, bılıyor musunuz? — — Arkadaşın hastalığı, yalnız kaçırmakla kalmaz; etrafındakileri ? âdeta hasta eder. Bu yandan tehlike yoktu. Fakat y? culukta bilhassa deniz yolculu" saportlarımızı çıkarttık, bir lüks se - yahat vapuruna bindik. puru değiştirdik “Cote d'Azure” e geç tik. Sonra Afrika kıyılarını gezdik. Birkaç gün Mısırda kaldık. Bu seyahat, beni çok eğlendirmiş- ti. Nizam, iyi bir yol arkadaşı idi. Evet, çocuğum, her günlük, alelâ- de arkadaşlık başka, yol arkadaşlığı büsbütün başkadır. Yolculukta, insa- nın başına öyle umulmadık, hâtıra gel medik vakalar, hâdiseler gelir ki... In Pa huyu, ve alışk bııunde tutulacak bir şeydir. Italyada, va- Seyahate çıktığımız zaman, mı yaz sonuydu. Sonbaharda, deniz culuğu pek keyflidir, civert göğe bakarak sabahlamak yulmaz bir zevktir. Eğer arkadaşın ve daha doğru! açıkça söyliyeyim, sevgilinin, uyk rahatına düşkün bir adamsa, san, ne kadar ihtiyatlı, ne kadar uya- | luktan vazgeçmeli, geri dönm TArkası bitmesini bekliyecek değildir. Hükü » — metin satın alma hakkını kullanması —— giyinip soyunma yeri vazifesini göres — nık bulunsa, gene vakaları, hâdiseleri İşte, yol arkadaşının, yol arkadaş- , h uluğuna çıkarsın, yarı yolda arkada$ rtik o yolculuğun N6 Deniz üstünde olduğunuz için,

Bu sayıdan diğer sayfalar: