Yunan Denizciliğinin Son Gı nlerde Geçirdiği Sıkınh ÇATINA HUSUSI MUHABIRIMIZ YAZIYOR) Atina, 22 Resmi gazete bir kanun neş- retti, Bu kanuna göre beş tondan fazla olan Yunan gı leri her kimin malı olursa o deniz bakanlığının izni olmadı 'abancılara dilemiyecektir. nu dinlemiyenler ha; lacaklar. Bu kanunun crlau'nasma secbep nel dir? Buna sebep, Yunan | denizciliğinin son günlerde ge- çım—ckxc olduğu sıkıntıdır. Yu- nanistanın “Milli seyrise keti,, ismini taşıyan şirket, İs - tanbulluların pek iyi tantdığı bü yük Patris TI vapurunun İsveçli lere satmıştır. Bundan başkaayni şir- ket, Edison isimli vapurunu İtalyanlara Bayron ve Andros vapurlarını da Fransızlara sat - mak üzeredir. satılamıyacak, | Demi anu- | ar olursa hemi | y hem de yarım milyon drah | | miye kadar para cezasına çarpı- rleıı | 709 u Şirketin, vapurlarını satacak | kadar müşkül vaziyete düşüşü, Yunan bandırasının yabancı de- nizlerde ve memlekette dolaş - masmı, böylece de Yunan hu- dutları dışında bulunan iki mil- yondani fazla Yunanlının ana va- tana bi lıklarını temin eden Yunan deniz işlerinin kötüleme si, hükümeti endişeye dü tür. Deniz işleri bakanı Dusma- nis ile deniz tecim direktörü “Milli Seyrisefain şirketi,, mü- dürleri ile bu şirketin dağılma ması için tedbirler aramak üzere müzakerelere girişmişlerdir. Şir- ket müdürleri hükümetin yakm[ bir zamanda ve vaktinde parâ ile yardım ettiği takdirde Pat- ris JI vapurunun satılmasına karşılık büyük bir yolcu, iki de motörlü vaptır alarak eski faali- yetine tekrar başlıyabileceğini bildirmişle!; Bundan başka şirket müdürü Bay Embirikos ile finans işleri bakanı bay Pesmazoğlu da rüşmüş, hükümetin şirkete tal sat vermeğe — karar verdiğini bildirmiştir. Ayrıca da hükümet bir deniz tecim bakanlığı kur- mak hniyetindedir. Çünkü, bu- günkü deniz bakanlığı hemen hemen savaş gemileri ve deniz- ciliği ile Mmeşgul olmaktadır. Yalnız bu meselenin — halli için daha evvel milli meclisin toplan ması beklenmektedir. . işlerinin bir ista- Deniz tecim tistiğine göre bu ay başı manlarda işsiz bir vaziyette k mış mecmuu 211.132 tor 90 yük gemisi ve mecmuu 32934 tonilâto 27 yolcu gemisi vardır. Geçen yıl bu ayda işsiz bulunan Yunan gemileri sayısı 105 | buçuk milyon İngiliz lirasr tah - TMÜŞ | heşte bir | ve bü p | tahsis edilecek kısımları | idi ve mecmuu 180.047 tonilâto tutuyordu. Yunan gemiler: anc'ı o kadar- nart ayında yüz- nisanda altı idi luyor ki rtmaktarr, Ve arta gemi sahipleri için tehli- il, ayni zamanda birço! işçilerini de işsiz bıraktığı için tehlikelidir. Cuı ü Yı.mnıs tan bugün dünyanın başlıca | yirmi beş deniz devleti arasında İngiltere, Birleşik Amerika, Ja ponya, Norveçya, —Almanya Fransa, İtalya ve Hollandadan sonra dok uzuncu sırada gelmek- tedir. Yun: nın buğün mec- muu 1,818,126 tonilâto hacmin- de 1309 gemisi vardır ki, bunun yelkenlidir ve 600 ü bildi imiz buharla gemile, Yalnız yelkenlilerin — ton mecmuu 56,327 dir, bu ise 1,761,799 dur. Yunan gemi- n vasati yaşı yirmi beş ka- rdır. Dünya denizciliği için vasa - aş on dkuüz buçuk - kadardır Yunanistanım yaş nispeti ol- dukça iyidir. Yunanistanın de - niz tecim filosunun kıymeti beş T izde on dört dır. Bu nispet de dört, yüzdi min edilir ki bu — sermayenin yabancılar tarafından tem'e edilmiştir. Yunanistan te- cim filosu 1934 yılında 11 mil - | yon 450 bin ton mal nakletmiş 70,000 İngiliz lirası navlun almışlardır. Bugün Yunanistan deniz filosunu son senelerde art- tırmış olan nadir dünya devlet- leri arasında bulunmaktadır. Bu devletler Sovyet Rusya ile Fin- landiyadır. Bu artış hem tonilâ- to yekâünüu hem de yeni alınan gemilerin - hatimleri | olmuştur. Oft sene evvemin dar Yunanistanda 6000 toni! luktan fazla gemi Bugün Yunan - filosunun içinde 11.000 tonluk gemiler vardır ün tecim filosunun yüzde altı 1 4000 tondan fazla ge- miler teşkil etmektedir. Fikret ADİL Yerli mallar sergisine hazırlık Tc'nı'ıuıuv' 18 inde Galatasa- lacak olan yerli mallar sergisi için hazırlıklara başlan - mışdır, Sergi komitesi Cun mil- li sanayi birliğinde sergi komise ri Nazmi Nurinin Başkanlığın- da toplanarak çalışmalarına baş | lamıştır. | Galatasaray lisesinin sergiye tem muzun 3 ünde boşaltılarak ser, komitesine teslim edilecektir. Pavyonların kurulması için he - men işe başlanacaktır. | | KIRMIZI VE SİYAH | yazarlardı; M. de Rönal'in adı çoğu vakit ta son satıra geçiyor- du. Gerçi © kazancı olım 1avh"m söylüyordu ama ruhaniler mec- lisinin bu işte şakası yoktur. Bölüm XXI BİR İŞYARIN KEDERLERİ Biz o küçük adamı bırakalım. © küçük korkularmı çeksin dur- sun; ona uşak Truhlu bir adam lâzımdı, ne diye gidip de gönlü büyük bir adamı evine alır? Hiz- metine girecekleri de mi seçme- sini bilmez? Bu bizim xtx uncu asrımızın gidişi öyledir ki nüfu- zu olan bir asilzade yük bir adamla karşılaştı mı onu öldürür, sürer, hapse atar, ya. hut o kadar hakaret eder ki öte- ki, aptallık edip kendini öldürür. Anlattığımız vak'ada gönlü bü- yük adam, bir tesadül cseri ola- | mek istiyenlerin vay haline! gönlü bü- | STENDOHAL i rak, daha Fransa'nın küçük ve New « York çekmiyor. | şehirlerinin hükümeti gibi | ma seçimle gelen hükü- | en büyük felâketi, dün- | | yada M. de Rönal gibi adamlar | bulunduğunu — unutamamaktır. | | Yirmi bin nüfuslu bir şehrin or- | tasında o gibi adamlar kamoya |bildiğine göre bir gidiş verir, belediye amirlerinin halk tara- | fından seçildiği şehirlerde de ka moy dehşetli bir şeydir. Asil ve alicenap ruhlu, sizi yakmımdan tanısa dostunuz olabilecek bir adam, sizden yüz fersah ötede oturuyorsa sizin — hakkınızda, şelirinizin kamoyuna bakarak bir fikir edinir; kamoya | edenler ise tesadüfün asilzade, olarak dünyaya mutedil- ler partisine mknıgu birtakım | udalalardır. Kendini göster- ıstırab | | idare ba: 1mrUcr tesir | 28 Haziran CUMA PARALAR Alış Satış” Bi— l00 23 # 24.50 Me> Biyik ü— ÇEKLER Kapanış Fransız Prangı İngilir rası Dolar İsviçre Frangı Leva Florin Çekoslovak kuri Avusturye Perzeta Mark Zlati Pengo Ley Dinar Yen Cernoveta çre kuronu SBL43 19771 A2i 4.5L40 785448 349633 21830 ESHAM İş Bankası Mü- N. Anadolü © 60 Anadola 95100 Sirketihayriye Bomonti * Nektar Terkos Aslam çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankası Telelon Hstihat değirmencilik T.A.S, İSTİKRAZLA cu 1 Kup 2810 M , 2610 'Türk Bor m Kesik Rıhtim Kupon Ki Anadolu | ve Il II Kupon Kesik Anadolu mümessil 44,50 5240 Paris borsası Paris, 28 A.A. — 27 haziran günü Paris borsası durumu: am borsası, alış veriş oldu ğu halde iyi bir durumda kal - mıştır. Fransız ulusal fondaları- nın iyi gidişi cesaret vericidir. Fransız rantları, küçük farklar- la iyi durumdadırlar. Arsrulusal esham daha kararsızdır. Yung eshamı yükselmekte, — Süveyş tutunmakta rio ve royal duç mektedir. Akşam yemeğini yer yemez M. de Rönal çoluğunu çocuğunu | alıp Vergy'ye döndü; fakat iki gün geçmedi, yine Verriöres'e geldiler. Onlar şehre varalı daha bir Saat olmuş, olmamıştı, Julien, madame de Rönal'in kendisin- den bir şey sakladığını sezdi. Julien yanlarına gelir gelmez, madame de Rönal kocasına an- lattıklarını yarım — bırakıyor. ve onun çekilmesini bekler gibi bir tavır takınıyordu. Julien bu ih tarın tekrar — edilmesine lüzum hırakmadı. Onlardan uzak dur- du, girginlik östermedi; ma- dame de Rönal bunun farkına vardı ve sebehini sormadı. Tuli- en içinden: “Aceba verime biri. ni mi buldu? diye düsünüvordu. Daha dün değil, evvelki gün canciğerdik! Ama hanımefendi- lerin hali böyledir diye herkes- ler söylüyor. Krallar gibi; on- lar da bir bakanı azle karar ver- diler mi, ona bin bir türlü iltifat ederlermiş!,, Julien. kendisi içeri girer gir- ökmez kesilen bu konuşmalarda, Ş | dukları üslere de ASKERLİK Gğlecek Harpler En Once Hava Saldırımlarile Başlayacaktır. Şimal hava kuvvetlerinin kumandanlı- ğında gösterdiği beceriklilik do- layısıyle ana vatan Fransız hava filolarınm kumandanlığına ge - tirilen general Armcngaud nun | hava saldırımı hakkmdaki dü- | şüncesi şöyledi Saldırım; harbi en çabuk so- | na erdiren vasıtadır. Bu sebep- | ten hava filoları her şeyden ev- | vel düşman memleketinin içleri- ne doğru saldtracak kuyveti ha- iz olmahdxr Bu taarruz düşman | moralini, servetini ve harp vası- | talarını sarsıp harap edebil. Düşman moral ve serveti en | si büyük şehirlere saldırılmak la zedelenir. Bu şehirler ayni za- | demir yolları- | | manda yolların, nm ve muhabere ağlarının (şe- bekelerinin) birleştiği noktalar- dadır. Demiryol, liman, erzak ve |trinin tahribi harbin gidişini sarsacak tesirler yaparlar. Bugünün harbi materyal har- için birinci vasıtadır. Hava ta- arruzları ise fabrikalar vasıtasi- |le bu materyalin yapılmasına | tamamen mâni olabilir. mak için zaman isterler. Halbu- ki hava filoları daima seferber- dirler. O halde harp evvelâ ha- va filolarının saldırmasiyle haş- lar. Bundan başka ilk zamanlar- da hava filolarına karşı koyacak man silâhları da azdır. Bu müsait hallerden istifade ederek saldıracak filolar seferberlikleri- ni tamamlamak için çalışan bü- yük garnizonlara, depolara ta - arruz yaparsa daha harbin baş- langıcında büyük karışıklıklar | çıkarabilirler. İlk günlerde iyi iş gören 200 büyük, 500 orta ve küçük tayya- re düşman seferberliğini gec Himetir VK Çeraban YAY ve di miryol tahribatmı tamamen bas şarabilirler. Seferberliğin tamamlanma - sında büyük yardımı olan şehir- ler, ayni zamanda — endüstri ve ticaretin toplandığı yerlerdir de. | Sonra buralar geceleyin de ko- Afrikasındaki Fransız | ralzeme — depoları ve endüs- | bidir, Materyalce üstünlük zafer | Ordular seferberliklerini yap- | isterler. Buna karşr en iyisi ha- va kuvvetlerini ufak birlikler halinde dağıtmak ve çok ileri gitmiş olan haber — hizmeti ve muhabere vasıtalariyle bunların birlikte iş görmelerini temin et- mektir. Bu suretle de saldıran tayyareler ile saldırıma uğrıyan memleketin tayyareleri arasım- da hava muharebesi ilk andan itibaren başlıyacak demektir. | Burada netice; iyi ve bol mater- | | yale sahip olanımdır. General Felix Marie'nin fik- rince hava filolarmın kullanıl- masında büyük dikkat ister. İki taraf da hava korunmasında bü- yük hazırlıklar yapmış buluna- caklardır. O halde iyi hesapla- madan ve ilk zamanlarda çok | uzak hedefler gösterilerek yapı- lacak saldırımalar bombardıman filolarının büyük zayiat verme- lerine sebep olacaktır. O halde bir taraf çok büyük üstünlükle malik değilse ilk zamanlardaki | saldırımalar sınırlardan pek de | uzak olmıyan hedeflere inhisar | edecektir. Ancak ilk denençler ve materyalde yapılacak değiş- tirmelerden sonra bu mesafe gittikçe uzıyacaktır. Maamafih bu düşünce fırsat ele geçirilirse uzun baskınların yapılmıyacağı- na delâlet etmez. İngiliz albayr Chamier hava | saldırımlarını harbin ilk anları için başlıbaşına neticeler alacak bir ehemmiyette görmektedir. Ordu toplanmıya, deniz filoları düşman kıyılarına veya filoları- na saldırmak için hazırlanmıya çalışacakları sıralarda kuvvetli hava filoları düşman memleketi- ni altüst edebilir. İngiliz Albayı hava saldırma- larını dört safhada gözden geçi- riyor. Birinci safhadan yıldırım süratle veya baskm tarzında | eder. Çelik leri daha büyi düşman “Nakavt,, edilmeğe ça- dıştlacaktır. Bunun için Ge vası> | ta hava filoları ile düşmanın en hassas noktalarına saldırmaktır. Her memleketin bir zayıf tarafı vardır.. Meselâ İngilterede li- manlar ve dokların tahribi er- zak ve malzemenin memlekete İlay bulunup saldırılabileceği için en çekici noktaları teşkil ederler. korunması iyi bir şekilde tesi: edildikten sonra hava kuvvetle- ri ordu ve deniz filolariyle bir- likte çalışmağa başlarlar. Bu takdirde kısa tacizler ile hudut- | tan çok uzak olmıyan hedefler üzerine tesir yapmak düşünülür. | Maamafih asıl - kazanç ilk - za- | manlardaki baskın tarzında sal- dırımlarda aranmalıdır. Saldıran filolar şüphesiz di man hava kuvvetlerinin bulun - | taarruz edip Wonlmı saftan dışarı çıkarmak Verriğres belediyesi emlâkinden bir evin sıksık sözü geçtiğini | farketmişti; bu eski, fakat geniş ve kullanışlı ev, kilisenin karşı- | sında, şehrin en işlek yerinde idi. “Bu evle hanımın yeni sev- gilisi arasında ne ilişik olabilir?,, Bağrı dolmuş, kendi kendine Birinci François'nın iki mısrar- nt tekrarlayıp duruyordu; bu iki mısra ona yepyeni gözükü- yordu, çünkü madame de Rö- nal'den duyup öğreneli daha bir ay olmamıştı. Ama madame de Rönal her mısrar bin bir yemin, bin bir okşama ile yalan diverek söylemişti! Souvent femme varie, Bier fol gui s'y fie. (1) M. de Rönal posta arabasına binip Besançon'a hareket etti. Bu yolculuk iki saat içinde ka- rarlaştırıldı, belediye reisi pek düşünceli gözüküyordu. Dönü- şünde masanın üzerine gri kâğı- da sarılı iri bir paket atarak ka- rısına: — İşte o pis iş, dedi. Bir saat sonra Julien o iri pa> | şey olamaz. Meselâ Londra, Li- | verpol ve Suthampton limanla- Düşman memleketinde hava | vımın b dağılma işini altüst eder ki harpte bundan daha müessir bir ik ve ani bir saldırımla tahribi günler ve haftalarca İn- gilterenin — faaliyetini sekteye uğratabilir. Diğer memleketle- | rin de buna göre zayıf tarafları- nt bulup saldırmak gerektir. İkinci safhada havada üstün- | lük teminine çalışılır. Bunun için de en iyi çare düşman hava filolarının üslerine — taarruz ve- ya tesadüf edilecek düşman fi- lolarını havada alt etmektir. Bir defa bu elde edildi mi, üçüncü safha başlar ve burada elde & len üstünlük devam ettirilirken ketin ilâncıya verildiğini gördü; hemen o adamın arkasına takıl- dı. “İlk sokak başında işin aslı anlaşılacak.,, | Koca fırçası ile ilânın ters yü- zünü ıslatan ilânının arkasında, sabırsızlıkla bekliyordu, Niha- yet ilân yapıştırıldı ve — Julien, M. de Renal ile karısının konuş- malarında sık sık sözü geçen eski, büyük evin artırma yolu ile kiralığa çıkarıldığını okudu; hayli tafsilât da veriliyordu. Artırma bir gün sonra saat iki- de, belediye salonunda — yapıla- cak, üçüncü mumutn sönmesine kadar sürecekti. Julien'in umdu- ğu boşa eşktr; mühleti pek kısa buluyordu: evi kiralamak istiye- bileceklerin hepsinin nereden haberi olacak? Zaten on beş gün evelki tarihi taşıyan ve üç yerde baştan başa tekrar okuduğu bu ilândan bir şey öğrenememişti. Gidip kiralık evi gezdi. Onun geldiğini görmemis olan kapıcı, bir komşusuna gizli gizli: ettirmek için | yarıyan bütün | seşit fabrika, cephane imalâtı, icbar edilir. — Ne yapsalar boş! diyordu. M. Maslon ona evi üç yüz fran- ga bıraktıracağına söz verdi; | diğer taraftan düşmanm harp et mesine yarıyan tekmil kaynak- |ların kurutulmasına çalışılır. İngiliz Albayı diyor ki, hava filolarınım inşası ve yeniden meydana getirilmeleri deniz fi- loları gibi güç değildir. O halde düşman filolarını havada yen- mek, onlara büyü zayiat ver- dirmek ve o an için üstünlü: temin etmek yetişmez. Bunu devam ettirmek gerektir. Bu- | nun için de en iyi çare tayyarec imalâtına tesir etmek, onu sek- teye uğratmaktır. Tayyare fab- rikalarından başka bilhassa de- mir ve çelik istihsali yapan mer- kezlere çok aşağılardan hücum etmek ve bunları çalışmaktan a- Jıkoymak bu üçüncü — safhanın en büyük işlerinden birini teşkil alnız - tayyare ima- lâtmda değil, diğer tekmil harp vesaitinin imalinde de birinci rolü oynadığı i bu cihetten de bu üçüncü safha saldırmala- rının ehemmiyeti vardır. Düşman endüstrisi üzerine saldırmada uzun zaman sonra patlıyan bombalar ehemmiyet kazanır. Yere temasla birlikte patlıyan bombalar yalnız hücum anında iş gördükleri halde mu- ayyen bir zamandan sonra pat. lıyacak şekilde ayar edilen bom- balar üç gün sonraya kadar iş letmenin tamamen tesisine ve emin bir surette devamma mâni olacağı için malzeme imalâtımı taciz eder, Sonra, yere değer değmez patlıyan bombaların herkes bir tarafa saklanmış bulunduğu için tesiri az olduğu halde, bir müd. det sonra patlıyacak bir surette tanzim olunan ve ekseriya yere gömüleceği için pek farkına va- rılamıyan bombalar çalışma za- manında patlıyacağından tesi: ük olur. Bsakika,. düşman memleketine arzularımızı kabul harbin devamına vasıtaların, hi AYA elektrik, havagazi santralleri, su | tesisatı ve saireyi tahrip ederek düşman ulusu aman — dilemeğe Çharmicr'in fikrine göre cephe gerisindeki insanla- rı, kadın ve çocukları öldürerek barışı tesise çalışmaktan ise böy le hayati ehemmiyeti haiz tesis- lere hücum etmek daha tesirli ve daha insanidir. Bunları mütalea eden La France Militair mecmuası soru- yor: Hücum edilen memlekette bir hava müdafaası, iyi bir ha- va korunması varsa Çhamier'in düşündükleri böyle matematik - man icra olunabilir mi? Bu çok şüphelidir. Bundan dolayı da her memleket için evvelâhava korunması için tedbirler almak ve vasıtalar temin etmek gelir. belediye reisi bu işe razı olmu- yordu ama Frilair paskopos ve- kili onu çağırttı. Julien'in gelmesi o iki hayli rahatsız etmiş o! stu ki | hemen lakırdıyı kestiler. Julien, ertesi gün saat ikide artırma salonuna koştu. Bir yarı karanlık oda hıncahınc dolu idi; fakat herkeste garib bir susm3 vardı. Bütün gözler küçük bir masaya dikilmişti; Julien bunyt üzerinde, bir kalay tepsi içinde, üç mum parçası yandığını gör- dü. Mübaşr bağırıyordu: Üç Yüz frank, üç yüz! Orada bulunanlardan biyi y vaşça yanındakini: “— Üç yüz frank! vallâhi in- sanın sinirine dokunuyoer, be , dedi. Julien ikisinin araşinda idi. “Sekiz yüz franktan fajlâ eder; artırmaya ben de girişeceğim — Boş yere çeneni yormuş (Arkası var) N. ATAÇ (1) Kadına inan olmaz, çabucak- tan değişir,