İ İ i 4 a t yertkee 3 ” DÜŞÜNDÜKÇE UTANMA - Tan'ın kültür sayfasında Sab- Yi Ander, kime utangaç denebi- leceğini roman ve piyes müellif lerine soruyor. Buna kısaca ve acele bir cevap vermeği dene - mek istedim. Bence utanma, kelimesinin tayin ettiği kadar müayyen bir duygu değildir: korkuya ben - zediği zaman, ona zengin türkçe mizde “çekinme,, deriz. Bu, utançla korku arasında bir duy- gudur ve “ne gıkiniynnun?,, Ssü- ali, “ne korkuyorsun?,, ve “ne utanıyorsun?,, mânasına gelir. Utanma bazan da bir sıkmtı ve tıkanma hali, bir bunalmadır. O zaman da bu duyguyu “sıkıl- ma,, sözile ifade ederiz. Her türlüsünde de utanma, mahrem ruh haletlerimizin dı - şarıya çıkamaması, cemiyetin yüzüne bakamamasıdır. Bura - da insanın sosyete ile çıuıın taraflarından doğma bir şahsi - yet buhranı karşısındayız ve bir intibak sıkıntısı geçiriyoruz, de mektir. İçtimalf baskı arttıkça, meselâ fazla ciddi bir muallim ve fazla disiplinli bir mektep ha- vası içinde utanma duygusunun çoğalması bu sıkıntıyı izah eder. Velhâsıl, bana öyle geliyor ki, Utanma, insanm cemiyetle mü - cadelesinde uğrayacağı korku - nün müphem şuuru olsa gerek- tir. Peyami SAFA yacaermamnamenen aanea —a Hava tehlikesine Karşı Hava kurumunda “hava teh- likesini bilenler,, yazımına dün de devam olunmuştur. Dün üye yazılanlar şunlardır: Fenerler umum idaresi 750 ve Tahtakalede aleminyom eş- ya tüccarr Salamon Buda Levi 100 lira teberrli etmişlerdir. İş bankası ajans amiri Nejat 'Abut 22,20, İş bankası ajans veznedarı akir 20,52, Beyoğlun da manifaturacı Ali Dervis 20, Sultanhamamda manifaturacı Ahmet Sabri 20, Sultanhamam- da manifaturacı İbrahim de 20 lra taahhüt eylemişlerdir. — * İtalyan şair dün geldi Şehrimize geleceğini yazdığı- mız İtalyan fütürist şair Mari - netti, dün Aero Express şirketi min bir tayyaresile geç vakit Bü yükdereye varmış ve gece şehri- mize gelmiştir. ' Marinetti, bugün İtalya sefa- ret konağında kurulmuş olan ki- tap sergisinin açılış resminde bulunacak ve bir söylev vere . cektir. Şair, şehrimizde fütürist hakkında bir de konferans vere. cektir. Bu sergi üç gün sürecek ve her kes tarafından gezilehile - cektir, Sergi pazartesi günü ka. panacaktır. No. Erik Çiçekleri Mahmud YESARI keyifli bir yolculuğa can atıyo- | ki, Tum, , Otomobil, matbaanın önünde durdu, Kadriye, sordu: — Ben de geleyim mi? -ıî Sen, bilirsin, emen caymıştı. — Hayır, hayır... Sen, anla; gel, haber ver, Ötomobilden indim. Knşırık matbaaya — girdim. Muhasebe kısmının önünden geçerken ida- rede çılııın arkadaşlardan biri seslendi: — Yesari bey, bir. mektubu. nuz var, gelin, alm, — Yanına gittim: — Telefon eden sen mlydlı? Genç arkadaş, bir çekme çek- ti, kâğıtları karıştırdı, bir zart çıkardı: — Dün bir hanım getirdi, br- taktı. Çok müstacelmiş! — Nasıl bir kadın? SEHİRDE OLUP 2046 - 935 ——— İTENLER Amerikaya bozuk Barsak gönderenler Türkofis İstanbul şubesi, A- merikaya bozuk bağırsak gönde ren firmanın Ekonomi Bakanlı- gınca mahkemeye verilmesi ü- zerine, bazı tetkikata girişmiş - tir. Ofise ve teci modasma ihra cat emtiamız hakkında yapılan bazı şikâyetler bu arada göz - den geçirilmektedir. Aldığımız malümata göre An karada toplanan odalar kongre snde de konuşulan kontrol me- selesi üzerinde, bakanlık önem - le meşgul olmaktadır. İhracatı- mızın bazı pratik usullerle kon- trol edilmesi lüzumunu son hâ- dise bir kere daha teyit etmiş - tir. TürkofisiMersin şubesi, Mer sin limanından ihraç edilen her çeşit emtianın kontroluna giriş- miş ve ilk denemeler oldukça faydalı sonuçlara varmıştır. Mallarımızı dış piyasalarda kötüleyici hareketleri önlemek için bu usulün umumileştirilme si düşünülmektedir. Diğer taraftan, kara listele - hareket edenlerin ilân edilme - Terf de kararlaşmış bulunmak - tadır. — Plâj'ardaki tetkikler bitti Belediyenin plâjlarda yaptığı tetkikat bitmiştir. Sıhhat direk- törlüğü de dün halkın sıhhat noktasından mayolar için yap - tığı tetkikat sonunu belediyeye bildirmiştir. Sıhhbat müdürlüğü, mayolar - dan hastalık geçmemesi için bir mayi ile, mayoların her vücut - tan çıktığı zaman dezenfekte edilmesini tavsiye etmektedir. Fakat bu usul alâkadarlarca iyi ıu—nlm»miulr. Çünkü bu ame - liyenin sıkı bir kontrol altında yapılması icap etmektedir ki, bu na da her plâjda bir memur bu- lundurmadan imkân görüleme - mektedir. Belediye sihhat direktörlüğü nün bu teklifini tetkik edecek ve bu işi bir sonuça bağlayacaktır. ırin yeniden neşri ve bu şekilde — Ne genç, ne de ihtiyar!... Ne şık, ne de "uuımur Ci — Şuna orta yaşlı, orta halli desene... Yoi i biz, sizin gibi muharrir dcil'l?;r — Yazı yazmıyorsun, konu- Şuyorsun. Mektubu açtığım zaman si- nirli bir kahkaha attım; *“Mahmutçuğum ! *“Tam bir haftadır siyatikten yatıyorum. Seni arayıp sorama- dığım için kusuruma bakma. Bu mektubumu Zehra ile gönderi - yorum. Bu hafta içinde konuşu- ruz. — Baba Saffet,, Bizim tekaüt aktör Saffet Babadan. Bir haftadır hasta yat- tığı için gelip beni görememiş, merak mıılyeyım. diye yazıyor. Gülmekten başka elden ne gelir? Mektubu cebime soktum, aşa- ğıya indim, otomobile atladım. Kadriye sordu: — Bitti mi işin? Gülmekten kendimi ıhmıyw rum; di Si & Zei Askeri hizmet ve Rütbelar bildirildi Yeni ordu dahili hizmet ka - nunu dün ilbaylığa gelmiştir. Kanundaki tariflere göre: As - kerlik - Türk vatanı, istiklâl ve cümuriyeti korumak için harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir. Bu mükellefi- yet, hususi kanunlarla vazolu - nur. Böyle bir mükellefiyet altı na giren ve resmi bir kıyafet taşıyan şahsa asker denilir. Er — İhtiyaçları devlet tara- fından deruhte ve temin olunan rütbesiz askerdir. Onbaşı, çavuş, Üstçavuş, baş- çavuş, baş gedikli bu — rütbeleri haiz olan askerdir. Onbaşıdan madasına erbaş denir. Bunlar - dan hususi kanunla mükellefi - yetlerden fazla hizmet deruhte edenlere gedikli denilir, Erat — Erden başgedikliye kadar olan askerdir. Subay — Hususi kanunlara göre orduya intisap eden yarsu- baydan mareşala kadar rütbeyi haiz olan ııkerhfrlır Ordu rütbe sırası aşağıda ya zndı. — 1 — ÖOnbaşı, 2 çavuş, 3 üstça vuş, 4 başçavuş, $ baş gedikli. Bunlar Erbaşlardır. Subaylar — 6 yarsubay, 7 As en, 8 Teğmen, 9 yüzbaşı. 'stsübaylar — 10 binbaşı, 11 yarbay, 12 albay, Generaller — 13 Tüğgeneral, 14 Tümgeneral, 15 Korgeneral, 16 Örgeneral, 17 Mareşal Amirallar — Tuğamiral, Tü- mamiral, Koramiral, Oramiral Büyükamiral. Başı büyük çocuk Bir ha.talık n-ticesi başının üç misli büyüdüğünü yazdığı - mız Recep İsmindeki çocuk, dün Sıhhiye direktârlüşü tarafından yeniden Cerrahpaşa hastahane- sine yatırılmıştır. Başındak! büyük ur, şimdilik yalnız tedavi — edilecek, tedavi müddeti dolduktan sonra ameli- yat yapılabilece' tir. — Bitti. — Neymiş? Cebimden zarfı çıkarıp uzat- tım: — İşte! Mektubu kapar gibi aldı, oku- yacağı zaman, kolunu dürttüm: — Nereye gidiyoruz? Şoför, emir almadığı için du- ;ııııyor , bekliyordu. Kadriye, gül- — Sahi, unuttum. — Mackaya Meymenet ha- nımlara... Şoför, hafiiçe başını salladı, otomobil yürüdü. Kadriye, göz- lerini kırpıştırarak — mektubu okuyordu. Döndü, gibi bana bı.ku: — Kim bu? — Benim fahri vekilharcım- dır. Birkaç gün görünmediği için, özür diliyor. Mektubu geri verdi: — Kendin gibi adamların da garip! Sol gözümü kırptım, gülüm- syerek baktım. O, bakışımdan, ne dnı_ıışk istediğimi anlamıştı, dııl sıktı ve küçücük yum- POLIS 75 Kuruş fazlaya Karşı 155 lira! Evvelki gece Erenköyünde o- turan komisyoncu Ali, bir ahba- bına gitmek üzere Eminönünde bir otomobile binmiş. ve Edirne- kapıda Altây mahallesinde in - miştir. Soför, 75 kuruşa pazar- lık yapıldığı halde 1$0 kuruş al- mış ve tam bu sırada otomnobilin yanında iki kişi belirmiştir. Bun lar, Aliyi karakola götürecekle- rini söylemişler, otomobili sur haricine doğru yürüttürmüşler « dr, ; Otomobil Rami yolunda du - #rulmuş,Alinin iddiasına göre bu esnada 155 lirast bu adamlar ta- rafından zorla alınmıştır. Jan - darma, meseleyi incelemekte ve şoförü aramaktadır. * Dün saat altı buçukta Bey- oğlunda Mezarlık sokağında e- lektrikçi Angilis'in dükkânından duman çıktığı görülmüş, yetişen eri | itfaiye tarafından söndürülmüş- tür. * gea sabetı Pariçaltıda Er, nin dükkânının asma kilidini rarak para çekmecesini karıştı ran yersiz takımından Tatlı ya kalanmıstır. * Dün, çakmakçılarda, Vakle hanında oturan İranlı Aziz, ar- kadaşı Haşimin başka bir yerde çalısmasına gücenerek üzerine hücum etmiş ve Hâşimi bıçakla ağır surette sol küreği üstün - den yaralamıştır. Can acısiyle Azizin elinden aldığı ayni bıça- ği Azizin bacağıma atan Hâşim hastahaneye kaldırılmış, Aziz de yakalanmıştır. * Fenerbahçede S0 numaralı evde uşak Kâmil oğlu Mehmet, dün tabancasını karıştırırken si lâh birdenbire ates almış ve Meh medi sağ bacağından yaralamış- tır. Mehmet Güreba hastahane- sine kaldırılmıştır. * Beşiktaşta, Şenlikdede ma- hallesinde Mektep sokağında ruğu ile dizime vurdu: — Ahlâksızl.. Hiddeti çok sürmedi, yüzü güldü: — İğnelerin hoşuma gidiyor.. Zaten söyliyecek başka tarafın yok ki... — Bu kadar mültefit olma sevgilim! Ellerimi avuçları içine almış- tı; sesinde, teselli eden bir tat- Irlik vardı: — Boylu boslu, genç, güzel, fakat alık, haha bir delikanlı ol- mak mı isterdin? Hayatta bü- tün acın bu mu? Göğüs geçirdim: — Hemen hemen... — Ne yazık! — Etet... Ne yazık! Otomobil, bir arsanm yanm- daki üç katlı evin önünde dur- muştu. Kadriye, otomobilden atladı: — İnşallah evdedirler. O, zili çalarken, ben de kaldı- tTıma çıkmıştım. Kapıyı, on yaşlarında, sağ bi- leği sarılı bir gocuk açmıştı, Kadriyeyi görür görmez tanıdı: KUCUK HABERLER ! itibaren, büyük kutuların 50, küçükle rin 40*paraya indirildiği dün Finans Bakanlığından ilbaylığa bildirilmiştir. * Uyuşturucu maddeler inhisarı ge- net! d'--“törü Ali Sami, afyon (: etrafında tomaslarda bulunmak bugünlerde tekrar Ankaraya gidecek- tir. Afyon siyasamız hakkında müste- rlar komisyonunca hazırlanan rapor Ka şeklini alarak Başbakanlığa veril- | miştir. * Finlandiya ile yapılan yeni tica- ret anlaşması meriyete girmiştir. * Gümrük mubafaza teşkilâtı, ka- çakçılığın memlekete olduğu kadar bu İşi yapanlar için de ze.arlı olduğunu halka anlatmak için, afişler ve levha- lar hazırla'nıştır. Resim ve yazı ile canlandırılan bu levhalar, her tarala asılmağa başlanaca' -. * Yeşil ay cemiyeti dün ilbaylığa müracaatla bir rozet günl İstemiştir. Yeşil ayın, yeşil günü bayramı da ya- tın yapılacaktır. * Eminönü kaymakamlığında Ral: | fin başkanlığında hava kurumu kaza | kolu — dün toplandı. — Toplantıda başkan ve idare heyeti seçimi yapıldı. Kaza kolunun faaliyet ve salâhiyetle- rinin kararlaştırılması pazartesi gü - NüNE YirkYİdi * Kültür müdürlüğünden 9 memu- run Ankarada kurulan hususi mektep der genel direktörlüğüne gönderile - çekleri söylenmektedir. * Eczacı mektebinden yeni bir nü- | mune eczahanesi açılması kararlaş « | mıştır. Bunun için tetkikat yapılmak- tadır. * Kültür inzibat meclisi salt günü direktörlükte toplanacatkır. Bu top - lantıda, üç yıllık — çalışma esnasında muvaffakiyet gösteremiyen muallim- ler tesbit edilecek ve bunların tasliye edilmeleri için bakanlığa bildirilecek. tir. —EEz aa Uncu Rızanm başı boş olarak bi raktığı arabanın hayvanları bir- denbire ürkmüş, o sırada sokak- tan geçen Hatice isminde bir ka dına çarpmıştır. Başından, ku - laklarmdan ve muhtelif yerle - rinden ağır surette yaralanan Hatice, Haseki hastahanesine kaldırılmış, arabacı Rıza yaka - lanmıştır. Buyurunuz, hantmefendi. Kadriye, bana döndü: — Haydi, Yesari, gireli! Dar bir taşlıktan yunıdıık sekiz on ayak merdiveni çıktık. Çocuk, bizden evvel fırlamış, merdivenin solundaki kapıdan kaybolmuştu. Kadriye, çok alışkm ve teklif- siz bir tavırla yarı açık kapıdan girdi; onu, takip ediyordum. Kadriye, sağdaki merdiven önünde durdu, seslendi: — Neredesiniz, hanımlar, bey ler? Ve soldaki camlı bölmenin kapısını açtı, baktı. Burası, hem koridor, hem yemek odası, hem bekleme salonuydu. Kıpı— *nın yanındaki şık büfe, göz alı- yordu. Ortadaki dört köşe ma- sanın üzerinde duran yuvarlak akvaryumdaki Trenkli balıklar Böz alıyordu. Nihayetteki kapr açıldı. Boyu kısanım uzunu, incecik belli, sa- rı saçlı bir. genç kız. göründü. Kaşları hayretle gerilmiş gibiy- di; zeki, uyanık bakışlı gözleri hayretle parlıyor gibiydi; tatlı Kariye camisindeki Muzayık İngiliz asarı atika mütehas- sıslarından Jhon P. Daston Ka- riye camiinde bulunan ve Mer- yemin yanında Havvariyun bu- lurduğu haldc uyur bir vaziyet- te gösteren bir mozayik hakkın- da Journal d'Orient gazetesine şu beyanatta bulunmuştur: — Meryemi uyur bir vaziyet- te ve Havvariyun ile beraber tas vir eden mozayik tablo 14 üncü asırda İstanbulu süsleyen bir sa nat harikacıdır, Fakat asarı ati- ka noktai nararından büyük ve tarihi bir kıymeti olan bu moza- yik düşmek Üzere bulunuyor. Tabloyu duvara tesbit eden çi- mento ve çivi makımımda kul - lanılmış Jlan demir çubuklar bu nun düşmesine mâni olamıya. caktır. Bu tablo tahta arkalığı ile beraber müzeye veya başka yere nıkledîlefe_k hafif meyilli Geçenlerde bu tablo temizle - nirken © :>1â çukur yerleri mâ. yi halin.2 alçı ile kapatılmalı ve ayrılan parvçaları yayaştırıl- malı idi. ü Yarık kenarları da alçı ile tut turularak tablonun dağılması » run önün. geçilmeli idi. O za « man bu tedbirler alınmış olsay. di ta'“snun hemen dağılacağını gösteren bugünkü alâmetlere şahit olmryacaktık.,, Bingiliz Gazeteci geldi Londra - istanbul otomebil yolunu tetkik etmek üzere Lon- dradan otomobille yola çıktığı. nı yazdığımız heyetten bir kıs e mı dün gece şekrimize gelmiş ;ı_: Perapalas oteline inmişler » ir, Gelznler. Daily Mıü gazete- yeharelei Damaa xînm zız:teıî muharriri Hırold Pemberton, Deily He « ralkd gazetesi muharriri Wins « ton'dur. Heyeti t2şkil eden Lon dra otomobil kulübü Basın işleri direktörü Arr, bir. motor fabri- kası direktörü olan Bayle Edir. naye ,3ç vardıklarından ancak buügün şehrimize gelebilecekler. dir, Heyet Edirnede Turing ve otomobil kulübü namına Ekrem Rüştü ve Ekrem Muhiddin tara. fından karşıl. amışlardır. Ek » rem Rüştü ve Ekrem Muhiddin de heyc”'n diğer azasile birlik- te bugün İstanbula gelecekler » dir. Heyetin Londra - Tstanbul yo lu hakkında yapacağı araştırma ların neticesi gelecek eylülde Budapeştede toplanacak olan | arsrulusal turizmm kongresine bil dirilecektir. Kongre turizm ba- kımından çok önemli olan bu yolun tamir ve ıslahı hakkında bir karc> verecektir. soluk sarı, öndüle saçları, se« vimli, çocuk yüzünü, mat altın. dan bir çelenk gibi çerçeveli. yordu. Ve boyu kısanın uzunu, ince belli, kaşları hayretle gerilmiş; zeki, uyanık bakışlı gözleri hay- retle parlıyan; tatlr soluk sarı, ondüle saçları, sevimli, çocuk yüzünü, mat altından bir çelenk gibi çerçeveliyen bu genç kız, göz alıyordu. İnce dudaklarında, kırık, oy; nak bir gülümseyişle ilerledi Kadriyeye elini uzattı: —-Siz, bize de gelir misiniz, hanımefendi? Kadriye, onu kucakladı, ya naklarından öptü: — Seni göreceğim geldi, ço- cuğum! Genç kız, Kadriyenin karşı» sında dururken lurn. Kadriye, bütün olgun'uğu ile açılmış, ağır, bayıltıcı kokulu, fakat yaprakları kururlağa yüz tutmuş bir kaysı güline; genç kız da, rengi, kokusk taze bir LArkası var)