l T TT AŞT TUT =İ5ünya Gazeteleri T AN ne Göre Haâdiseler 18-6-93$ —— LONDRA DENİZ MÜZAKERELERİ- ingiltere Almanya Arasında Bir Andlaşma Oldu Le Journal'den; Fransa, İngiltere ile Almanya ara- sında bir deniz anlaşması karşısında bulunuyor. Eğer Londra konuşmaları sadece bir fikir değiştirmesine inbisar €etmiş olsaydı bize acaba ne denecek- ti? Filhakika bizim muvafakatimiz ol madan kat'i olarak birşey yapılamaz. Çünkü — Versay muahedesinin deniz partlarının yeniden gözden geçirilme- &i mevzuu bahistir. Diğer taraftan Vaşington ve Lon- dra anlaşmaları Japonya tarafından feshedilmiş olduğundan bu anlaşma 2 inci kânun 1937 den itibarer orta: dan kalkmağa mahkâm: olsa bile, bunda imzaları olan bütün devletlerin yeniden gözden geçirilecek olan de - niz meselesinde reyleri olmak lâzimge dir. Gayet dürüst olarak İngilizler, di- ğer devletlere Almanya ile vâki olan konuşmaların ilk neticelerini bildir - mişlerdir. Şimdilik yalnız mühim bir nisbet meseleleri hakkında karar ver- mek kalıyor. Amerikalılar ve Japon- lar bu hususta fikirlerini bildirdiler. Şimdiye kadar herkes Almanyanın to nilâto hesabile İngiliz denizciliğinin yüzde 35 e muadil bir denizciliğe ma- Tik olmasını kabul eder gibi görünü- yor. Amerikalılar Vaşington anlaşma- #ında mevcut esasları yeniden ihya et mek niyetinde olduklarını saklamı - yorlar. Fakat Japonlar da bundan bahsedildiğini işitmek bile istemedik- lerini açıkça söylüyorlar. Anglo Sak- sonlar, her cins gemi için başka tarz bir silâhlanma esası kabulü fikri etra fından Almanya ile bicleşmek suretile bir muvaffakıyet elde etmişlerdir. Fa kat Japonya Fransız tezine müzahe- ret ediyor ki bu da silâhsızlanmanın toptan yapılmasından ve her milletin kendi ihtiyacına göre Iüzum gördüğü gemileri yaptırabilmesinden ibarettir. Bunun faydasmı anlayabilmek için her sınıf gemiler için ayrı ayrı silâh- sızlanma usulü kabul edildiği takdir- de Almanların İngilterenin 52 bin tonluk denizaltı gemileri yerine bu - nun Üçte birile iktila edeceğini, bu takdirde Fransanın 92 bin ton denizal t gemisine malik olacağını söylemek ifayet eder, Eğer hareketimizde ser- bestiyi muhafaza edecek olursak bu bizim için fena birşey değildir. Eğer Vaşingtonda yapılan bareme bağlr kalsaydık vaziyet çok tehlikeli olacaktı. Fakat evvelki kararları büs- bütün ortadan kaldıracak olursak İn- giltere filosunun — ihtiyacımıza uyan nisbetini istemekte. hiç bir mâni kal- mıyacaktır. İngilizler müstemlekele- rin ihtiyacını takdir etmelidirler. Daily Telegraph'dan: Almanya deniz silâhlarının azaltıl- ması hakkında bütün Arsulusal plân- lara iştirak etmek hususundaki arzu- sunu izhar etmelidir. Artık İngiltere için diğer devletlerle emsal sistemine göre bir silâhsızlanma esasr takip et- meğe imkân yoktur. Ümit edildiğine göre her hükümet birkaç genelik de. niz inşaat plânlarını malümat kabilin- den olmak üzere, diğer devletlere teb liğ etmeğe mecbur olacaktır. Almanyanın kendi programımı ta - yin edebilecek bir halde olduğu ümit ediliyor. Bu programı ne suretle ta- mamlayacağına da büyük bir ehemmi yet verilyor. Ingiliz Baş Amiralliği, Alman - In- | giliz deniz rekabetine nihayet vermek için mevcut fırsatların kaçırılmaması- nı istiyor. İngilir - Alman anlaşması, sonbaharda yeni deniz konferansı açı lacağı zaman, daha geniş bir anlaşma ya yol açmış olacaktır. Temps'den: İngiltere ile Almanya arasında de- niz kuvvetleri etrafında yapılan pren- sip anlaşması henür İtalya gazetele - rinde hiç bir tefsir mevzuu olmamış- tır. Siyasal ortalarda silâhlanma bah sinde Alman tezinin bir zaferi karğı- sında bulunulduğu kanaati vardır. Bu nunla beraber İtalvanın deniz anlaş. ma projesine küçük bir müuhalelette bulunacağı tahmin edilmiyor. Zanno- lunduğuna göre eğer İtalya Avrupa- da hegemonyasını temin için küçük bir teşebbüste bulunmuş olsaydı, İn- giltere de dabil olduğu halde bütün devletler, 1914 de oldu; ibi aleyhin de bulunacaklardı. Mt — Kirazla mı balık avlıyorsunuz, fakat balığın geldiğini nasıl anlarsınz? : — Çeikrdeğin kırılışından... No. 55 Edgar WALLACE Parr ayağa kalktı: — — — Bir şeyden şikâyetiniz var mı? Yemeklerinizden filân?.. — Hiç bir şikâyetim yok. Ha- pishanenin verdiği yemekler ga yet enfes... Hattâ beni tanıyan- lardan yiyecek kabilinden hedi- ye bile istemiyorum. Parr çenesini kaşıdı: — Görüyorum ki, siz pek us- Yusunuz, dedi. —0 KAÇIŞ Willings'e karşı yapılan sui- kastten bütün hükümet erkânı- nıdaha ziyade yese düşürmüş- tü. Parr Emniyet müdürlüğüne ha iyi anladı. " Başvekilin büsbütün endiseye düşmekte hakkı vardı. Çünkü Kızıl Çember, ikinci hançerini hgngı göğse veya sırta indirece- Bini daha bildirmemişti. Emn!yet Müdürünü Başvekâ- lete çağırdılar, Gazetelerin yaz- :iığâ:ibi, Vekiller Heyeti top - anı Derrick Yale o akşam evine döndüğü zaman Parr'ı kapışsın.- da kendisini bekliyor buldu. Çün kü aslı ve esası olmasa bile Baş vekilin de hayatının. tehlikede olduğundan bahsediliyordu. Yale sordu: — Ne var ? Emniyet müfettişi ateşin ke- narına iyice yerleştikten sonra: — Sizden bir yardım isteme- ğe geldim, dedi. Yale biliyorsu- nuz ki ben vazifemi bırakıyo - rum, Hattâ Başvekil muayyen zamandan evvel bırakmam mü- nasip olup olmadığı hakkın- da bir karar vermek üzere bu - Junuyor. Bugühkü nâzırlar top- lantışmda, zabıtanm tâahkikat döndüğü zaman, bü intibar da - | için takip ettiği usuller ehemmi- Paris - Soir'dan: Kuş gibi uçan insanlar Sov. yet Rusyada yetişmeğe başlı - yor. Bu hususta ilk tecrübe 17 rüsanda yapılmışır. Bu tecrübe- yi eski bir paraşütçü olan Georg gül Alexandroviç Schmidt yap- mıştır. Bu adam şimdiye kadar mühtelif yüksekliklerden 104 defa paraşütle inmiştir. bacaklarına paraşüt âleti bağla- dığ rhalde 1500 metre yüksekte uçmakta olan bir tayyareden kendini aşağıya atmıştır. Para- şütçü bu atılışında fevkalâde bir heyecan duyduğunu söylemiş - 'tir. Sehmidt evvelâ ufki istika. mette bir kilometre kadar uç - müş sonra istikametini değişti- rerek bu defa muhalif istikamet te uçmağa başlamıştır. Bir hafta sonra yine, bir pa- raşütçü olan Sarakhonoff başka bir şekilde yapılmış kanatlarla aynı tecrübeyi yapmıştır. Sarak honoff bir tayyareye binmiş ve 3000 metre yükseklikten kendi- ni boşluğa atmıştır. Bunların münferit tesebbüsler olduğu zannedilmemelidir. Bugün Sov. yet Rusyada tayyare mütehas - sıslarını bir araya toplayarak kuş gibi havada uçmak çarele- rini arayan bir çok teşekküller vardır. $ Moskovada bulunan büyük | Mefiyunsky fabrikası da garip bir âlet icat etmiştir. Kuyruksuz hafif bir tayyare- ye benziyen âletin hususiyeti adale kuvvetile harekete geçme- sidir. Bu âlet meşhür mühendis Sinkoff tarafından icat edilmiş- tir. Aletin arkasında kıvrılan Havada KUŞ Gibi Uçmak İçin Bir Aletİcat Edildi Paraşütçü Selmidt bir uçuştan sonra B Georgui Sehmidt kollarma ve | 3 metre uzunluğunda madeni ka natlar vardır. Japonyanın Çinden istedikleri Temps'dan: bir telgrafa Çin * Japon münasebatında Şanghaydan gelen rginlik şa hâdiseden General Ho Ying Tehin'e verilen ve Japonyanın Çin » den istediği yeni imtiyazlara dair olan listede evvelce mevzuu bahse- ir şartın ilâve edil- tür. Bu şart ta Çin hükümetinin Hopei vilâyetine Ja « Cimemesine dair Tdi. Generat Wo Ying Tehin bu şartı kabul etmemiş- tir. Gene Şanghaydan verilen diğer bir habere göre siyasi komite fev- 8 601 ileri gelmişti kalâde olarak toplanmış ve Japon- yanın isteğini kabule karar vermiş- tir. Çin mahatili, Japon ordusunun Çinden yeniden sekiz talepte bulun edilmesi, üçüncüsü Japonyaya kar- et nezdinde bir ge yabancı bir müzaheret temir raz teşebbüsüne Japonyanın muha- lif bulunduğunun nazarı dikkate a- lınması, beşincizi Çin - Japon eko- ü iğine Mançurinin de ithal edilmesi, altıncısı Pekinde Huang Tu'nun idaresi altında bir tampon idaresinin kurulması, ye » dincisi Hopei vilâyetine gönderile- cek valinin Japon dostu olması, B incisi de Tchang Kai Chek'e sada- kat göstermek icin yapılan mavi | gömlekliler teşkilâtıran kaldırılma- # | Bu isteklerin ilk di Japonya- | min Çine karşı güttüğü siyasanın te- melini teşkil eder. ALRA AAAT AT Bükreşte Yapılan Toplan- tıda Neler Görüşüldü? Rumen gazetelerinden: 1932 üçüncü Balkan konferanam- da eşasları kararlaştırılan Balkan Tıp birliği ilk Kurultayına bit çok Romen Profesör ve Doktorlarından başka elli kadar Türk, Elen ve Yu- goslav Profesör — ve Doktor iştirük etmişdir. Türk Delegelerinin başında Dr. Prof, Akil Mühtar, Elen delege- lerinin başında Dr. Prof. Vensis ve Yugoslav — delegelerinin başında ise Dr. Prof. Zika Markoviç bulunmak- da idi. Kurultayın Romanya Sağlık Baka- mr Dr. Kostinesco tarafından açılma. sından sonra Bükreş Üniversitesi Rek törü Dr. Gheorghiu sayın —meslek- daşlarını hararetle selâmlamış ve Ku- rultayın programını okuduktan sonra sözü Parlamentolar konferansı Ro - men grubu Başkanı orta Elçi Profe. sör Pella'ya vermiştir. Profesör Pella söylevinde demiştir ü : Romen grubu, Balkan Tıp birliği- nin, bugün sizin çalışmalarınıza sah- ne olan aynı Bükreş şehrinde, 1932 de toplanan üçüncü Balkan Konfe- Tansı exnasında doğduğunu unutma- makdadır. * İster Evrensel ister Yersel olsun, arışı organize etmek — İsti 'bir eser, Doktorlara duu:ı’?u“:;îı mühimsememezlik edemez. Bunun bir misalini, —ta arsıulusal birliğin, uluslar Cemiyetinin ana ya- sasında görüyoruz .Bu ana yasanın 23 ve 25 inci maddeleri hastalıkların önüne geçmek, onlarla savaşmak ve Prot. Pelle dünyada acıları hafifletmek için dev- detleri arsıulusal — tedbirler almağa mecbur etmektedir. Balkan tıb birliği, birliğin bütün Mümessileri için aynı olan çok derin sağlık meteleleri — karşısında bulun. makdadır. Çünkü geniş — bir faaliyetine kargı yazık ki çok düşün dürücü bir çocuk ölümü fazlalığı vardır. Birliği doğrudan doğruya il- gileyen bu gibi meselelerin aydınla- tılmasından başka, Balkan Tıb birli- ği daha genel olarak, Entelektüel iş birliği alanında da iyi işler yapa- cakdır. Mevcüud, —metodları ve kendisine Fizik hayatın mekanizmasının bütün inceliklerini gösteren — tecrübesiyle, Doktorun vazilesi, ruhun hayatını u- zatmağı yarayacâk bütün Sosyal ve Arsrulusal iş birliklerinin her çeşldi- ne iştirâk etmekdir. Büyük halk kitleleri Üzerinde ya- pacağı” tesirle, barış idesini hareke- te getirmek, beslemek ve genişletmek vazilesi de yine Balkan Tıb birliğine düşmektedir. 1934 Atina paktının en ileri amacı da yine bu idedir, ve © pakt ki işi, Balkan Ulusları için arazf | tamamiyetinin teşkil — ettiği kıymeti' RALKAN TIP BIRLIĞİ Dr. Akil Muhtar yüksek hukuku malı hakiki surette muhafaza etmekdir. Balkan paktını imza edenlerin bu hususdaki düşünceleri, bu devletler- den birinin Şefi tarafından söylenen sözleri tekrardan daha iyi bir surette i#ade olunabilir mi? : Bütün Romanyalıların birlçşmesi Üzerine vücude gelen sınırların ge- çilememezliğine işaret eden Kral Ca Tol şöyle diyordu : * Bu birleşme ,her — şeyden evvel târihin bir mecburiyeti olduğundan dolayı meydana geldi. Birleşmenin bu Biolojik mecburiyetidir. ki ebediliği- ne en büyük garanti — teşkil ediyor. Bu toprak üzerindeki etnik hakları mmızı ileri sürmekte ne kadar israr ete sek yeridir., , Atina paktının hiç kimseye karşt bir vaziyeti olmadığını, — olmyacağı- nı ve hikmeti vücudunün tesanüd ve iş birliği olduğunu — herkese bildir- mek de birlikler üyelerine düşen bir vazifedir. Memleketin bir büyük adamı, bü- tün görüşleri bugünün hakikatleri ile yarının ihtimallerinin temadisini bu- lan hareket alanında azimli ve fikif alamında bir. vatandaş — yakınlarda mükemmel bir formül bülmuştur * “Hiç bir zaman ayırmamak, — dalma birleşdirmek.,, Balkan paktının temelinde büyük kurucularından biri olan Bay Titü- Tesco'nun bu formülü vardır. Romen grubu adına, Bükreş toplantı #ma bu kadar kalabalık geldil dolayı Türk, iden ve Yugoslav alim Doktorlarına münnettarlık hissiyatır mmızı ifade etmeden geçmiyeceğim. Netice olarak, Balkan Tıb hafta- sınım muvaffakiyeti — için temennide bulunmayı fazla buluyorum. Profesör'ün çok alkışlanan bu söy* levinden sonra — Yunanistan adına Profesör Vensis ,Türkiye adınâ Profesör Akil Muhtar ve Yugoslav- ya adına Profesör Markoviç de biret öylev vermişler ve Balkan Tıb bir- liğinin büyük vazifesini tebarüz ettir» mişlerdir. Balkan Devletleti Başkanlarına ta- zim telgrafları karar ves rildikten sonra dağılan bu ilk toplan- tıdan sonra — toplantılarda — Balkati Devletlerinde Genel sihhat işleri hak — kında raporlar okunarak bunlar ü- zerlerinde değerli konuşmalar yapıl- maşdır. lk günün akçamı Dr. Profesör A- kil Muhtar Bükreş radyosunda “Bal- kan Tıb birliği ve barış,, mevzulu çok alâka toplayan bir konferans vermiş> dir. Batkan Tıb birliği kurultayı üyele- ri üç gün süren toplantılar a1 Romen hastahanelerini ve büyük Romen Profesörlerinin kliniklerini de gezmişlerdir. $ yetle görüşülmüş. Emniyet U- mum Müdürü beni çağırdı, top- lantıda izahat vermemi istedi. — Peki, ne istiyorlar? — İstedikleri Kızıl Çemberin sırrını öğrenmek için nasıl usul- ler kullandığım hakkında bir nevi konferans vermek. Biliyor- sunuz ki, bana bu iş için fevka- lâde salâhiyetler verdiler. Öğre- nebildiğim şeylerin hepsini da - ha söylemiş değilim. Cuma ak- şamı söyliyeceğim. Önun için yardımımızı istemeğe geldim. eü;anıuln. 1ı_'ıı dehlzilinin'u ki en ne gelirse, ini mağa _;ıumsı T — Teşekkür ederim, Ku Çember meselesinde benim d'ı“ ha iyice anlayarnadığım esrar - engiz şeyler var. Fakat gittikçe vaziyeti daha açıkça kavrayabıl diğimi zannediyorum. Şimdiki halde zabrtanın yüksek erkânı le Süç ortaklığı yaptığına kana- atim var. — Ben de öyle düşünüyorum. Lâkin sizi bu kanaate sürükle- yen nedir? 4 arasında birisinin Kızıl Çember- — Meselâ... Bir misal alalım: Jack Beardmore babasının ev - rakı arasından bir fotoğraf bul- muş, bana gönderdi. Zarf bana geldi. Açılmamıştı. Mühürleri bozulmamıştı. Fakat içinden fo- toğraf yerine beyaz bir kâaddan başka birşey çıkmadı. Bu zarfı 'Thalia Drummond'un postaya verdiğini öğrendim. Hattâ Jack mektup kütüsüuna attığını göz - lerile gördüğüne yemin etti. E- ğer bu doğru ise zarf müdiriyet- te açılmış demek oluyor. Zarf açıldı ve mahirane surette tek- Tar eskisi gibi kapatıldı. Yale merakla sordu: a Zarftaki bu fotoğraf ney- — Efendim, bu, bir idam ka- rarının infazına ait resim. Lig- fatmnan isminde birinin yarım ka- lan _'d'"" sırasında çekilmiş. Bu Bo derilmişti. SA S — Bana öyle geliyot ki, Mü-. diriyetteki memurların hepsini masum telâkki — edebilirsiniz. Zarfı Thalia Drummond posta kutusuna atmış değil mi? Bu ka darı dahi herşeyi izaha kâfidir. Kızıl Çemberin bütün tahrikâ - tında bu kızın iştiraki var. Otur- duğu evde taharriyat yaptım. Şunları buldum: Yale bitişik odaya girdi ve e- Tinde bir paketle gelerek, Emni- yet müfettişinin önünde açtı. Paketin içinden uzun bir eldi- ven ve bir hançer çıkardı. dedi ki ; — Bu eldiven Froyant'ın ma: sası üzerinde bulunan eldivene şaşılacak derecede benziyor. Hançer de öyle... Parr eldiveni ve hançeri aldı. Dikkatle gözden geçirdi. — Evet, bu sol eldiven., Hal- büki Froyant'ın masasındaki sağ eldivendi. Bunlar şoför el- diveni.. Acaba kimin? — Bu eldivenin birçok eller. den geçtiğine eminim. Bu da 'Thalia Drummond'un Kızıl çem berin cinayetleri ile sıkı sıkı alâ kadar olduğunu gösterir. Yale eldiyveni ve hançeri tek> rar pakete sararak dedi ki: — Ben tamamile emirlerini < ze hazırım. Yalnız ne istediğini” zi söyleyiniz, — İstediğim... Konferansım! verirken eksik kalan £ tamamlamanızı rica etmektif. Parr başını salladı ve içini çe* kerek dedi ki: — Yalnız “bizim anne” de ©- rada olsaydı... — Bizim anne de kim? — Büyük valde.. Hani beni bastıracak polis hafiyele ” tinden sayılır ha... l& Yale ilk defa, arkadarının tifeciliğine şahit oluyordu. e« Kızıl Çemberin bütün diller * de dolaştığı bu ehemmiyetli #â” manlarda, gayet srk fasılalarlA heyecan verici birçok Iılı'li““"r ğ biribrini takip ediyordu. (Arkası vi j