No. 53 O müthiş Bombarda berhava oluvermişti. Zarar bununla kalmamış ve topçuluğa bu ileri adımı arça oluvermişti! attıran Macar Urban da paramp Bundan sonra başkumandan topçu ustalarını ve mühendisle- rına çağırdı. Ve altın tel- | ler ve kırmızı ipekle işlenmiş o- lan bu muhteşem çadırın kapı - sından bir milin dörtte biri ka - dar yakında duran surları gös- tererek onlara sordu: — Elimizdeki toplarla bun - Tarı nasıl yıkabileceğiz? Mühendisler “eldeki topların bu işi kolaylıkla yapamıyacak- larını, fakat daha büyük toplar dökülmesine karar verilecek 0- | lursa o zaman surların kolaylık- la yıkılabileceğini,, söylediler. Verdikleri hesaba göre ikinci Mehmedin gene büyük bir para fedakârlığı yapması lâzımgeli - yordu. Fakat başkumandan bu fedakârlığı yapmak için bir sa- niye bile tereddüt etmedi; iste- dikleri kadar maden, istedikleri kadar para verdi, Ve Türk ordu- su Bizans surları karşısında bir boydan bir boya uzayan ve şa- | rampollarla muhafaza altına a- lmman uzun bir hendeği kazarken mühendisler de bir kenarda ye- ni topları dökmeğe başladılar. Bizanslılar bu çalışmanın bütün safhalarını görüyorlardı. “Mühendizler, son derece halis, son derece yağlı ve mümkün ol- duğu kadar az killi toprağı (1) kıyılmış keten, kenevir liflerile karıştırarak bit kaç gün müd - detle yoğurdular, Sonra bunun- la bir dış ve bir iç kalıbı yaptı- lar, daha sonra iki büyük kazan içinde bin be$ yüz talan ağırlı - Bginda maden külçelerini eritti - ler. Kazanların altındaki odür lar gece gündüz yanıyor ve celeri surlardan — görülen ufuk bir cehennem manzarası alıyor- du. (2) Nihayetler toplar biribiri ar- kasından ordu hizmetine geç - meğe başladılar. Bunlardan ba- zılarının taş gülleleri diz boyu- | ğ Ha z VKİ ptsı önüne yerleştirilmiş. Kardi- na ve bazılarının kullanacakla- TI gülleler ise göbeğe kadar u- zuyorlardı. Kritovolos diyor ki : ç _“Bıı müthiş topu — toprak ve iri — taşlarla destekliyorlardı. Sonra içine bir çok barut koyup bu barutu büyük bir ağaç tıkaç- lıaqlızyık ediyorl!:nrdı; ve gülleyi koyar koymaz n oft yaya ateş ve- . Evvelâ dehşetli bir gürültü i- şitiliyordu. Sonra bir şimşek zi- yası görülüyor ve bu gürültü ile şimşeğin arasından hakikaten şeytani bir şiddetle gidip sura çarpan tâş gülle fırlayıveriyor - du. İsabet ettiği yerde kale sal- lanır gibi oluyor, taşlar bin par- ça olarak yerlerinden kopup ha- vaya fırlıyorlar ve o civarda bu- lunan insanları yıldırımla çar - pılmış gibi yere — seriyorlardı. Muhasaranın on dördüncü gü - nü bu büyük — güllelerden biri yalnız beş mazgalı biçerek su - run üzerinden aştı ve bir kilise- nin ara duvarına — düşüp ozada bin parça oldu. Acaba ikinci Mehmedin mu- hasara ordusunda bu toplardan kaç tane vardı? Rivayetler muhteliftir. Fran- çes hatıratında diyor ki: “Düşmanın her birinde dört büyük top bulunan on dört top- çu grupu (bataryası) vardı,.. Venedikli Barbaro ise (mu - hasarayı gözlerile görmüş bir müverrihtir) diyor ki: “Türklerin dokuz bataryası vardı. — Fakat bunların bütün topları büyük değildi. — Yalnız 2" bataryada bir büyük top var L Müverrih Montaldom da “düş manın iki yüz top ve bombarda- sı,, olduğunu söylüyor. (3) Kritovolos'un söylediği de gudur: “Surun bir çok yerlerinde ge- | üç yer üzerinde | bunlar surların tam başkuman- | değirmenlerin civarında —buh ATIHH.? Nizameddin NAZİF İsfendiyaroğlu eski dostu Şu harplen ! - demişti - dikler açmağa karar veren ikin- i Mehmet, topçusunun ateş:ni toparlamıştı. Birinci büyük toplar grupu Tek- fur sarayı ile Edirnekapısı ara- sındaki sur kısmını dövdü. En ehemmiyetlisi olan ikinci grup Liküs vadisindeki Topkapının karsısına tayin edildi. Gene Kıritovolos diyor ki: “Türklerin bu topları arasın- da en meşhurları üç taneydi ki dan çadırı karşısındaki kısmını dövüyorlardı.,, Bu yer Teodos surlarıın en zayıf kısmı imiş. Bunda bütün s topu da, o müthiş Va- | ası da bu üç top- | tan birisiymiş; ve her biri yedi | yüz kilo — ağırlığında olan taş güllelerinden gündüzleri yedi - şer tane ve geceleri birer tane atıyormuş. Bu top evvelâ Kalikarya ka- nal İzidor ona, “ateş püskiüren İf dını vermişmiş. (Baş tarafı 1 incide) yncuların ve fırıncıların endişelerini de gidermemiştir. Bursada yumuşak buğdaylar dün, 6,2$ kuruştan muame | le görmüştür ki, — fiyatlarda evvelki | Çüne nazaran- hafif bir yükselme var demektir. Tstanbulda buğday fiyatının Artımımın mal azlığı ile katiyen alâ - kası yoktur. Dün alâkadarlardan al- diğimiz malümat tecimlerin — ellerin- de ihtiyacı çok uzun zaman karşılaya- bilecek un ve buğday mevcut olduğu- nu göstermektedir. İstanbulda 200 fı- | rın vatdır. Bu fırınların günde işledik leri unun tutarı 3000 çuvaldır. İstan- bulun vasati 282 bin kilo ekmek ye- diği görönünde tutularak yapılan he- saplarda, stok mikdarının kısa bir za- | manda sıkıntı doğurmıyacak — kadar | bolluğu teyit etmektedir. Bu hafta | icinde Anadoludan beklenen yeni sev- :İ'P'h“ piyasayı derhal dürelteceğine üphe edilmemektedir. Bugün için sıkıntıya düştüklerini öne sürenler, nAdişğ Ye T xN olan imparatora * vaz geç hakkında hayırlı olur. ,, Vasilik surlardan ziyade har- beden Bizanslıların manevi kuv vetlerine zararlar verdikten son ra bir gün ya suikast yüzünden, ya bir acemi askerin yanlışlığın- çük hatâ, noksan yüzünden ber- hava olüvermişti. mağa hazırlandığını gördükl bombardanın birdenbire patla - ması Bizanslrlara “İsâ'nın bir şefaati, bir yardımı,, gibi gel - mişti. İkinci Mehmetle Türk ordu- su için ise bu cidden ik bir Türk ordı harp vasıtasından mahı memişti, topçuluğun bu harika- sını yaratan — adamı da, yani Macar Urban'ı da param parça edivermişti. nu (Arkası var) (1) Kıritovolos anlatıyor. €) Bir İslavon tezkeresinden Şi- lümberger almış. (3) Yani Türklerin. e rsizdir mek fiyatları 30 para arttıran yeni narh, vaziyet normalleşinceye kadar gürecektir. Ziraat Bankasının tekrar satışa başlamak üzere bulunduğu ha- ber veriliyor, Bütün gayritabillik, pi- yasadan bankanın çekildiğini gören bir kısm tacirlerin, ellerindeki buğ - dayları satmak istemeyişlerinden doğ muştur, Balikesirde Balıkesir, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Buğdayın kilosu 5,5 ku ruşa yükselmiş, şarbaylık bu vaziye- ti geçici sayarak ekmek narhını yük- seltmemiştir, Ekmekçiler, bir çuval unu 620 kuruşa aldıkların, bir çuval yundan 96 ekmek çıktığına göre zarar vaziyetinde kaldıklarını iddia ediyor- lar. Ve bu noktada ısrar ederek şar- baylığa da müracaatta bulunmuşlar, narh yükseltilmediği takdirde az ek- mek çıkarmak meçburiyetinde kala - caklarını bildirmişlerdir. Çorumda dolayısile depolarmda fazla u bulum durmiyanlardır, , Tunacdar cemiyeti belediyeye müracaatta bu - lunmuş, vaziyetin muntazaman göz - den geçirlmesini ve fiyatlar artmakta devam ettiği takdirde marhm yüksel. tilmesi icap edeceğini bildirmiştir. Haftalık narh pazartesi günü tesbit edileceği için, ekmek fiyatlarında o güne kadar bir değişiklik olmas: ihti. mali yoktur. Dün şehrimizdeki alâl darlara gelen yeni haberler, Trakya - da ve genel Anadoluda mahsulün çok iyi bulunduğunu, yeni buğdayın on gü ne kadar sevkedilmeğe başlanacağını göstermiştir. İzmirde İzmir, 13 (Hususi muhabirimiz bil- *) — Un Jiyatlarının çuval ba- ti liradan yedi liraya fırlaması üzerine, ilbaylık ve şarbaylık banka- nım buğday satışına devam etmesi için Ankarada alâkadar makamlara müra. caatta bulunmuşlardır. Bugünkü ek - Çorum, 13 (Hususi muhabirimiz bildiryor) — Bu yıl Çoruma yağmur düşmeyişi, ihtikâra yol açmıştır. Ar- panın ölçeği 30 kuruştan 50 kuruşa, buğdayın ölçeği 45 kuruştan 70 kuru- Ba fırlamıştır. Bununla beraber orta- da kıtlık tehlikesi yoktur. Çünkü ci- var bölgelere bol ve bereketli yağ - murlar düşmüş, güz ekimi de iyi ye- tişmiştir . Kaldr ki, Çorum ambarla- rında birkaç yıl yetişecek kadar mah- Sul vardır. Saat kulesi alanındaki ekin Mmımd;k satışlar hararetli şekilde Sivasta $ Sivas, 13 (Husust muhabirimiz bil. diriyor) — Son günlerde Sivas köye lüsü yağmura fazla bir istek göter- mektedir. Beklenen yağmurun yağma ması köylüye sıkmtı vermektedir. Yağmursuzluktan dolayı buğday, pa fiyatlarında yükseklik , soğan fi- =hnnıh da düşüklük görülmekte « Bi dan veya dökülüşündeki bir kü- | Uzaktan sura bir gülle yolla- | | Yeni başlıyanlar için:53 Empaslar Bir (Çatal) m kâğıtlarından biri arkadaşınızda, biri sizde ve bunlardan biri: B D. V. 10 e) A, 5. 3 Şeklinde olduğu gibi hemen bir derece aşağı kâğıtların yar- dımına dayanarak bir seri ha- linde ise ezmek kahildir. Ancak faydalr bir sonuca var mak için, serinin en ufak iki kâ- ğıdının (burada vale ve onlu) bulunması lâzımdır. Çünkü eğeri , D. V. 6 LERİ A, 5,3 Şeklinde olduğu gibi onlu bu- lunmuyorsa, damı oynamakla, (sağ) m kendisinde bulunuyor- sa oynamak mecburiyetinde ol- duğu ruayı ezersiniz, fakat ha- pabilirler. Buna karşılık rua, onlu ve bir ufak solda çıkarsa o zaman iki el kaybedersiniz. Şu halde bu durumlarda asr oyna- malı ve sonra elden yere doğru bir ufak gitmeli. Böyle oynanır- sa, hasımlar, ne şekilde olursa olsun yapacakları bir löveden | fazlasmı yapamazlar. Bilenler için Kâğıdı (S) vermiştir. (8) iki, (N) üç, (S) dört kör söylemiştir. (0) karo Truasiyle oyuna başlamış, sırasiyle vale ve da- mınt oynamıştır. (S) üçüncü karoyu kesmiştir. « (8) damın bir tarafta tek bu- lunması ihtimaline karşı işe koz asını çekmekle başlamalıdır. Dam düşmeyince S görür ki eğer kozlar hasımlara taksim olmuşsa, geri kalan bütün löve- leri yapabilecektir. inkü mor- da iki pik sağlamlıyabilir ve kör valesiyle mora geçerek piklerin üstüne elinden iki trefl kaçar. Fakat, koz damı hasımlarda iki yanlı çıktığı takdirde, artık koz- dan mora el geçiremez, bunun için elindeki pik damını mordan pik ası ile almak ve pik valesi- nin üstüne elinden bir trefl kaç- mak ve bu sırada da trefl em- pası yapmak mecburiyetinde- dir.Yükenin (taahhüt) yerine ge tirilebilmesi bu empasın muvaf- fak olmasına bağlıdır. Halbuki burada olduğu gibi empası tut- mayınca içeri girecektir. Şu halde (S) nasıl oynamalı- dir? Koz asını çektikten sonra ko- za devam etmiyerek pik damı- nı ve ruasını çekmeli, ufak bir koz oynamalıdır. (E) bu kozu dam ile almak mecburi- yetindedir ve trefl gelecektir. (8) bu trefle empas yaj mora geçirmeli, mordan iki sağ- lam piki ve bunların la oynamalı we elindeki iki trefli kaçma- D Prensip: Sağlam bir rengi oynamak üzere mora el geçire- cek kâğıt yoksa, kozdan bir eli Hasımlara vererek morda dr :ıı: sımlar üçüncü elde onluyu ya- | sonra (| ) pmiyarak || as ile almalı, koz valesiyle eli Çıldırasıya Sevgiden Ayrılışa Bostancıdan Vehbi imzasile gelen mektup: “Altı buçuk senedenberi kal- bimin en derin bir köşesinde saklı kalan sevgiyi bugün ilk defa bir yabancıya açıyorum. Başka bir imza ile ve kendimi tanıtmayarak ilşa ettiğim hal- de emin olun ki, yine muztari> bim. Fakat mecbur oldum. İlk defa olarak bir yabancıya... miştim. —Sevdiğimden sevdi - ğim kadın hâlâ haberdar değil- dir. O bizim komşumuzdu. Bah- çesinde ve sokakta rastlıyor- dum. Sevdim, çıldırasıya sev- dim, Fakat vaziyetim icabr ona bu aşkı açmağa hiçbir zaman cesaret edemedim ve bir gün öğrendim ki, onu benim kadar seven bir başkası var: Kendi dairesinin müdürü. (Çünkü bu rden birinde muha- idir.) Dairenin müdü- rü sevgisini çılgınlık derecesine çıkarmış, karısını bırakmış; bü- tün varını yoğunu onun ayakları önüne atmış. Kendisine evlen- me teklil etmişti. Bir gün onun da bu müdürü sevdiğini ve onunla nikâhlandığını öğren- dim. Aradan altı buçuk sene geçti. Şimdi hâlâ onlar benim kom- şumdur. Ben hâlâ bu kadını se- viyorum ve işitiyorum ki, bu delice sevişenler arasında mü- him açıklıklar baş göstermiştir. Yanlarında çalışan hizmetçi ay- rılmaktan bahsolunduğunu duy- muş. Acaba doğru mu? Delice- sine sevişenlerin soğumaları kabil mi? Öyle ise ben neden soğumadım? Sizden öğrenmek istediğim bunlardır.” Çünkü sizin aşkınız tatmin edilmemiştir. Ve siz hâlâ bir maşt . Malelişimanssm — Careggilüm hâlâ ikide bir görüyor, onun gölgesini, hayalini seviyorsu - nuz, Çıldırasıya sevişenlerin bi- ribirinden soğuyup soğuyamıya- cağına gelince... Bumun cevabı- nı size meşhur La Bruyere ver- sin: “Evvelâ çılgın bir ihtirasla sevişenler derhal daha az seviş- meğe, ondan sonra da sevişme- meğe başlarlar. Böyle bit ayrı- lışta kabahat kimin? Kadınlar erkekleri hercai, erkekler ka- dınları hatif meşrep olmakla it- ham ederler." e İzahı kolay olmi- yan bir sevgi Yeryüzünde ne kadar insan ve hele ne kadar kadın varsa o kadar da sevgi çeşidi vardır. Bu kadar çok çeşidi olan sevgi için- de öyleleri görünür ki, insan bunları bir romancının uydur- ması sanır: Bir zengin, genç, güzel adamın çirkin, kötü bir ——— tacak kâğıt yapmak bazan ka- bildir .Hattâ hasma bu suretle verilen eli almak imkânr da olsa almamak daha kârlıdır, çünkü morda el tutacak kâğıt yapılın- ca iki kâğıt kaçarak bir löve faz- la yapılmış olacaktır. —— de- | ahçı karısını sevdiğini, büyük bir âlimin okumaktan, yazmake tan mahrum fir kadına gönül bağladığını, bir güzellik kırali- çesinin, şoförüne bayıldığını ga- zetelerde okur, ahbaplarınızdan İşitirsiniz. Konyadan Özcan imzasile bi- ze mektup yazan lise mezunu genç kız, kalbinin kendisince izahına imkân bulunmayan ga- rip temayülünden bahsediyor: Herkesin tiksinti duymadan gö- remediği son derece çirkin ve kendisine göre çok yaşlı bir adamı seviyor. O kadar ki.., ba- kınız Özcan ne yazıyor * *“.. Bu adam bana umulmadık bir iyilik mi yapmıştır, hayatı- mı mır kurtarmıştır? hayır. Bu adam çirkinliğine göre zeki, fa- zıl, kibar bir adem mıdır? ha« yır... Bir.kahraman, bir babayi- ğit te değildir. Fakat seviyo- rum, Niçin, nasıl sevdiğimi ben de bilmiyorum. O kadar seviyo- tum ki, belki benim bu sevgime asla ihtimal vermiyen, belki be- Dimle evlenmeği uzak bir hayal sanan bu adama ben evlenmek teklilinde bulunacağım. Acaba bu bir kapristen mi ibarettir?” Başta demiştik: Aşk tarihin- de akla hayale gelmemiş sevgi çeşitleri vardır. Bir genç kızın elli beş yaşında ,büyük babast yerinde bir adamı çıldırasıya sevdiğine biz şahit olmuştuk. *Herkesin çirkin ve yaşlı buldu- ğu adamların veya kadınların belki yalnız bir kişi tarafından Börülebilen bir hususiyetleri, talım: e “Eğer bir çirkin kendisini sevdirebilmişse bu sevgi mu- hakkak baş döndürtücü, çı.. ır- tter bir sevgidir. Bu sevgi, yt o çirkine âşık olanın garip bir zâ- fından doğar, yahut güzelliğin gayet esrarlı ve göze görünmez bir tatlılığından...' * Üsküdar kız san'at mektebi Üsküdar kız sanat mektebin- de ders yılı bitmesi münasebe- tile bir sergi açılmıştır. İki gün için açılan bu sergi görülen rağ- bet üzerine bir hafta açık kala- caktır. Mektebin 470 talebesi vardır. Bu sene mektebi bitiren 17 mezun şunlardır: Makbule, Nimet, Betül, Muazzez, Atiye, ye, Bedriye, Turan, Kadriye, yer Bedriye, Turan, Kadriye, Nezahet, Atıfet, Didar, Mihri- ban, Mihriban. — Tramvay sosiyetesin- den alınacak para Tramvay Sosyetesi direktörü Gin- dori sosyetesinin geri vermeğe mec- bur olduğu iki milyon lira Bayındırlık Bakanlığı ile müzakereyt devam için dün akşam Ankaraya git- miştir. | : ğ | Sermayesi : TÜRKİYE iŞ BANKASI İTHALAT. ISIR 100,000 Türk Lirası Merkezi : ANKARA — Şubesi : İSKENDERİYE İS Limiter tarafından tesis edilmiştir. İHRACAT, KOMİSYON VE EMANET İŞLERİ YAPMAKTADIR. İSKENDERİYE'de satılmak üzere emaneten mal gönde- renler, hesabımiza, TÜRKİYE İŞ BANKASI şubelerinden En iyi fiyatla, avans alabilirler. en az masraf ve komisyonla emin bir surette iş görmek istiyenlerin MISIR İŞ LİMİTED'i tercih etme- leri kendi menfaatleri icabıdır. 'Telgraf ıdml V_MISIRIŞ — İskenderiye -— 4106