BAHSIMIZIN DIŞINDA Tenkidi de, şiir ve roman gibi, edebiyat nevileri içinde görmek isteyenler veya onu doğrudan doğruya bir ilim şubesi telâkki edenler olmuştur. Geçen yazıla- rımdan birinde bundan bahse- derken, Nurullah Ataç gibi, tenkidi sanat olarak kabul eden bir çok #mmharrirlerin vaktile şiir veya roman nev'inden eser. ler yapmayı denedikleri, fakat o yola devam etmedikleri için kendilerinde: bir “yaratıcılık hasreti” kaldığını, belki bunun için tenkitte de bir sanat haysi- yeti aradıklarını yazmışraı, Nurullah Ataç bu yazımdan bahseden bir mekalesinde ev- velce yazmış olduğu şürleri ba- zan da seve seve hatırladığını, herkesin ne de olsa kendi ken- dine karşı zâfı olduğunu bildiri- yor. Benim maksadım onun vaktile yazmış olduğu şiirlere pay biçmek değil, tenkitle sanat arasındaki münasebeti aramak - tı. Onun kendine karşı zâfı bah- Sımızın dışındadır. Nurullah Ataç miüinekkidin sanatkâra kusurlarmı bildirdiği için sevilmediğini yazıyor. Mü- nekkirlin tenkit edilende yaptığı | tesir de ayrı bir meseledir ve | bahsımızın dışındadır. : Nurullah Ataç her yı ve her şairi yaratıcı sınifma sok» mak doğru olmadığını da yazi- yor. Ben sadece yaratıcı sanat- kârdan bahsetmiş olduğuma gö- re bu da büsbütün ayrı bir me- po ve bahsımızın dışında - “dır. Nurullah Ataç, buharın cahil kâşiline vâtsncaya kadar, sanat- kâr olsün olmasın, bir çok mli- tefekkirlerin yaratıcı oldukları- iyor. Doğrudur. Hattâ yaratma ameliyesi, en geniş mânasıyla, düşünme ameliyesi - nin başladığı yerde başlar. Fa- kat ben yalnız estetik heyecan Yaratmalarından bahsetmiş ol - duğuma göre bu da ayrı bir me- eledi ve balısumızın dışında- rr, Nurullah Ataç bizde yaratıcı | denebilecek — Hüseyin Rah - | mi'den başka — hikâyeci olma- dığını da ilâve ediyor. Ben mut- İ lak manasıyla ter ve sanal - tan bahsetmiştim. Hiç bir mem: | leket veya şahıs çerçevesine gir- memiş olduğuma göre bu da ay- ri bir meseledir ve bahsımızın dışındadır. Nurullah Ataç mekalesini pek tabii olarak Nurullah Ataç imzasıyla bitiriyor. (Kendisi zinde 1, pzumUZU merke - | RE adar uzaklaştırarak dallandırdıkça, ne e ki, ar- tik, bu sevdiğimiz isim de bahı- sımızın dışında kalacaktır. Peyami SAFA Büyük bir yangın | | Dün sabah Taksimde kağında otomobili barik an restiyadisin mağazasından yangın ik aza kömilen vE söndürülmüştür. 70 bin lira kıyryetie de otomobil malzemesi de yanmıştır 0 Erik Çiçekleri Sofraya tavuk kızartması gel di. Yemeğe başladık; ben, lâ - des kemiğini almıştım. Olara gösterdim: — Bununla lâdes tutuşulur, değil mi? Bu alıkça soruşuma, güldü « BUĞDAY AZ GELİYOR eek, EMEN Ekmek fiyatı Artacak! Son bir ay içinde havaların kurak gitmesi Anadolunun bazı mıntakala - tında buğday mahsuline bir hayli za- rar vermiştir. Kuraklığın yeni yeni baş göstermesi, ancak kışlık mahsu - Bün zarsıdan kurtulmasına imkân vermiatir. Bu variyet, bu yıl buğday şekoltesinin az olacağı hissini uyan- dırdığı için bası tacirler ellerindeki malları satışa çıkatmamağa bagla - mışlardır. Istanbul piyasasma bu yüz den mabdud muntakalardan ve ar mal gelmeğe başlamıştır. Bu durum | buğday fiyatlarına tesir etmekte gö- cikmemiş, piyasa derhal yükselmiş » tir, Geçen halta İstanbul borsâsmda 4,58 kuruştan muamele gören Sivas ve Zile malı yumuşak buğdaylar dün 5 kuruştan satılmışter. ayısın sen haftasında şehrimize iç Anadoludan 3405 ton buğday geldiği halde son hafta içerisinde bu mikdar 971 tona düşmüştür. Görüştüğümüz alâ rlar bu durumun geçen yılm ay» ni haftalarına nazaran normal olduğu nu söylemişlerdir. Fakat, Anadolu - dan gelen malları bazı kimselerin de- po ederek piyasaya çıkarmayışları her tarafta şikâyetlere. . yol açmıştır. Diğer taraftan bazı fırıncılar da telâ- şa düşmüşler, dün Ekmekçiler Cemi. toplu olarak müracaat ederek ada pahalı fiyatlar- lâ ve çok az un bulduklarını bildir. misler, cemiyetin teşebbüse girişme- sini istemişlerdi Dün görüştüğümüz alâkadar bir gat bize şunları söylemiştir: — Yeni buğday mahsulü hakika - | ten biraz zarar görmeğe başlamıştır. Fakat bunun un fiyatlarma ve netice itibarile ekmeğe tesir edeceği şimdi- den kestirilemez. İstanbula az buğ - day gelmesi ve satışa az mal çıkarıl- ması vaziyeti devam ederse ekmek fi- tlarmın 20 para veya bir kuruş ka- dar artması ihtimali olabilir. Fakat bir iki gün İçinde Anadoludan bol mal gelmesi beklenilmektedir.,, —e Mısırdan turist getirilecek Mısırda açılan Türk Turizm şu- besi direktörü Abdullah, bugün de- niz yollarının İzmir vapuru ile İs- kenderiyeye | gidecektir, Abdullah, mast gerekli tedbirleri gözden geçi- Ftcek ve bu imkânları hazrlıyacak» ter. Çok kısa bir zaman içinde Marır- dan birçok seyyah kafileleri gelece- ği umulüyor. s7 Demek hafızanıza o kada: itimadınız var? denediniz mi? Kemiği tabağa attım: 5 Çoook! ocası da ateşlenmişti: — Hiç yanılmadınız mı? Kaşlarımı oynatıyordum; ler; — Bilmiyor miydiniz? Ben de gülüyordum: — Biliyorum. Soruşumun s€- bebi başka, Bu sefer, durakladılar: — Ne gibi?, Kemiği, paçmaklarımın ucile tutmuş sallayordum: — Ben, lâdes tutmağı çok se verim, fakat lâdes tutuşmak iste mem, Karı koca, tuhaf tuhaf bakı- yorlardı. Ben, devam ettim: — Evet, istemem, Çünkü be- rimle lâdes tutuşanlara acırım. Kadın, birden doğruluverdi; — Katiyen! İkisi birden dudak büktüler; — İnanılır şey değil... Ben de boynumu büktüm: — Denemesi bedava... Sonra vaz geçmişim gibi ba- şımı geriye ittim: — Hayır... Hayır... Onlar, gülmeğe başladılar: — Ne çabuk caydınız? Kork- tunuz mu? Ben, iğneli iğneli gülüyor - dum; — Caymadım... Korkmadım. İkisi birden sordular: — öyle ise?.. Ellerimi kavuşturdum: — Size acıyorum, , TAN SEHİRDE OLUP İstiklâl caddesinde yaya kaldırımlarının tamirine başıandı — Boğaza işliyen otobüsler kontrol ediliyor — İstanbul Kız Lisesinde dün imtihana giren bir talebe grubu AVRUPADA ALTIAY Gümrükleri Islâh için Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı tetkikat şubesi direktörü Mustafa Nuri ile muamelât şubesi direktör mu âvini Celâdet bugün Piyerloti vapuri- ie Marsilyaya gidiyorlar. Mustafa Nuri ile Celâdet 4 ay Fransada, 2 ay da İsviçrede gümrük işleri üzerinde tetkikat yaparak 6 ay sonra dönccek- lerdir. Dün kendisini gören bir yazı- &rmuza Mustafa Nuri yapacakları tet- kikat hakkında şunları söylemiştir: — Yarın Marsilyaya doğru yola çı: kıyoruz. Fransada kaldığımız zaman #arlmda denir gümrük teşkilâtını, İlman gümrüklerini, istasyon gümrük İerini, hudud gümrüklerini, tayyare İstanyonlarındaki gümrük teşkilâtını, özden geçireceğiz, oralardaki tatbi - b: ile bizdeki tatbikat arasındaki farkları tesbit edeceğiz. Gümrük ka- Runları ile muhafaza nizamnameleri - ne de bakacağız. Faydalı gördüğü « liz noktaların bizde ne derecye ka - dar yer tutabileceğini tesbit edece - giz. 2 ayda İsviçre gümrüklerinde tetkikat yaparak döneceğiz.,, —— Liselerde sözlü imtihanlar dün başladı Resmi Hiselerle orta mekteplerin sözlü imtihanlarına dünden itibaren başlanmıştır. Kültür Bakanlığınca ve- | imtibanlara; | #ilen emre göre sözlü iki yazıl imtihanda 8 numara alamı- yan talebe girmektedir. Sözlü imti - da iki mümeyyiz ile bir de ders imi bulunmaktadır. Talebeye de ktedir. Talebe bu sorgulardan ii tercih ederek ce- vap vermektedir. Sözlü imtihanlarda talebeye en az bir numara verilecek» tir, Talebenin aldığı not, yıl içinde aldığı notlarla birlikte 8 i dolduracak» tır, 8 i doldurmıyanlar ikmal imtiha- bana gireceklerdir. mma Üniversite talebesi kampa çıkıyor Bugün Üniversitenin A grupu kam pa çıkacaktır. Kültür Bakanlığından verilen emre göre kampa çıkacak tâ- lebenin yemeleri ve içmeleri Üniver- site tarafından temin edilecektir. Kamp Pendikte kurulacaktır. Lise ve orta mekteplerin kampları da tem - memleketimize turist celbi için alın- | muz başında Pendikte olacaktır. As- kerlik dersleri mecburi olduğu için her telebe bu kampa iştirak edecek ve #tışlar yapacaktır. Askerlik dersinde muvaffak olamıyanlar smıfı geçemi- Bu sözüm, onlarda tam iste - | diğim ve tahmin çttiğim tesiri yapmıştı, ikisinin de yüzleri kı- zardı, dudakları titredi: — Bu ne kadar güveniş Hanı mefendi.. . Omuzlarımı kaldırarak bak - tm: — Doğrusu bu! Kadm, elini uzatmıştı: — Ben, sizi bu huyunuzdan vaz geçirmek için lâdes tutuşa - cağım. Gülüyordum: 77 Ooo, siz de, kendinize pek güveniyorsunuz, Aynen benim, biraz evvelki tavrımı taklit ediyorduz — Eh, bir parça! Kurduğum tuzağa onları dü- şüren, kendi öğünme hastalıkla rr idi. Bu ökseden eteklerini kur taramıyaçaklarını biliyordum. Kadın, elini uzatmış bekliyor du, tabağa attığım lâdes kemi - ğini aldım, bir ucundan ben, bir ucundan o, tutuştuk, Kadm, sordu: — Nesine? . K HA Kküçü $ İstanbul rıhtımları için Ekono- mi Bakanlığınca hazırlanan projede bazı değişiklikler yapılacağı #öylen - mektedir. Bunun için bir buçuk mil yon liralık tahsisat ta henüz bütçeye konmamıştır. Bütün rıhtımların ya- pılması üç sene sürecektir. * Ekonomi Bakanlığı Deniz Müs- teşarı Sadullah şehrimizdeki tetkikle- rini bitirmiş ve Ankaraya gitmiştir. Müsteşar tetkiklerini Ekonomi Ba- kanlığma bildirecektir. * Dün Liman Sosyetesi Genel Di- rektörlüğünce Galata ve İstanbuldaki yükleme, boşaltma daireleri teftiş edilmiştir. * Kiraliçe Marya vapurile iki gün sonra şehrimize muhtelif milletlere mensup 400 seyyah gelecektir. * İtalyan rahiblerinden Rokalli bu bafta kilisede vaazı türkçe olarak vermiştir. Bu, bir katolik kilisesinde ilk verilen türkçe vaazdır. * Ereğli limanı ve yapılacak bü- yük elektrik santralr hakkında ba- yındırlık bakanlığına tekliflerde bu- lunmuş olan Vikers Metropolitaine mümessili eski Osmanlı Bankası di- rektörü Ried İzmire, diğer müm siller Roberts, ve Richardt da Ki tence yoluyla Londraya gitmişlerdir. * Yeni Macar elçisi M. De Mari- assv, yanında maslahatgüzar Antal Riviceky ve ataşamiliter yarbay Me- zetk olduğu halde itimatnamesini ver mek üzere Ankaraya gitmiştir. * Frânsadan telefon sosyetesi için (Jean Voyau) isminde bir Fransiz mühendis gelmiştir. (Jean Voyau) nun, sosyete mümessili Frank Gill ile beraber bugün Ankaraya gitmesi mmuh temeldir, * Bugün Piyerleti vapurile transit olarak limanımıza 40 İngiliz ve Fran sız seyyahı gelecektir. * Avrupada tedavide bulunan Cu- murbaşkanlığı hususi kalem müdürü Hasan Rıza, dün sabah şehrimize dön müştür. * Dul, yetim ve emeklik (mtiteka- it) lerin üç aylıklarının verilmesine dün başlanmıştır. * Yeşilköydeki deniz fenerinin de- Ziştirilerek yerine daha güzel, son sis tem bir deniz fenerinin konması ka - rarlaştırılmıştır. Eski fener dünden beri kaldırlmış, yerine yeni fener ya- pılıncaya kadar iğreti bir fener kon- muştur, İğreti fenerin ışığı 30 saniye- de bir görünen grup halinde beyaz ışıktır. Çift şimşek şeklinde olan bu ışık iyi havalarda 12 milden görüke- bilmektedir. * Küçük esnafın yüzde altmışı tes- çil edilmiştir, Tesçil 15 Haziranda bi- tecektir. Yı vakti bittikten sonra — Nesine, isterseniz? Bence hava hoş... Bu omuz silkiş, onları ku- durtmuştu: — Bizce de hava hoş... Hiç altta kalmak istemiyor - lardı. Karı koca, ikisi birden ha fızalarını seferber edecek ve be- ni yere vuracaklardı. — Pekâlâ, dedim. Şayet, ben, kaybedecek olursam, bu yaz, si- ze Büyükadada bir köşk tutaca Karı kocanın renkleri soluver di, fakat bir kere ok yaydan çıkmıştı; kadın, titrek, sönük bir sesle : — Biz de size, ayni değerde bir hediye alırız. Hediyeyi siz, beğenirsiniz! dedi. Bu lâdesin sonu neye vardı - ğını, neye bağlandığını, £ tabii merak etmiyorsun, değil mi, ço- cuğum? Bile bile lâdes... Bile bile lâ - ve nlar, yazlık köşkü kazandı- İar. Bu, bana, bir ie yüz lira- ya maloldu. Benim, © para, pul : gözümde mi? Ben, hasta yavru. yi — BERLER tekrar uzatılmıyacak, geç kalan cs - naftan ceza alınacaktır, * Yeşilhilâl cemiyeti Yeşilgün bay ramının dokuzuncu ) Haziranın 30 unda kutlulayacaktır. Bu mü betle büyük bir deniz gezinti lscaktır. Bu bayram bütü manları davetliğirler. apt | içki düş- | * İstanbulun ilk mektep mezuni - yet imtihanları bitmiştir. Bu talebe - İer arasındaki randıman yüzde seksen nisbetindedir. Mezun talebeye bu haf ta içinde diplomalar: dağıtılacaktır. * Anadolunun birçok vilâyetlerin- deki imtihanları teftiş etmek üzere giden kültür müfettişleri ayın 15 in- de İstanbulda bulunacaklardır. * Kars saylavlığına seçilmiş olan Edebiyat fakültesi dekanı Puat Köp- rülü dün akşam Ankaraya gitmiştir. Fuat Köprülü dün Üniversiteye gele- rek profesör arkadaşlarma ve talebe- sine ayrı ayrı veda etmiştir, Edebiyat Fakültesi talebesi; türkel ordinar- üsü olan Fuat Köprülüden imtihan- rının yapılacağı gün İstanbula gel- mesini rica etmişlerdir. Fuat Köprülü Üniversitedeki imsinan güme bu ecek ve kendi dersinden tales beyi imtihan edecektir. * Kuleli lisesi dokuz ve onuncu &- nıf talebesi Kars yersarsıntısr için Ki- zılay kurumu mümessi'liğine 157 lira TI kuruş iane vermişlerdir. —ş— Yeni kılık kanunu Yeni kılık kanunu persembe günün den itibaren tatbik edilmeğe başlana- caktır. Evkaf ve müftülük dün bu mü | nasebetle alâkadarlara yeni bir tamim | daba göndermistir. Bu tamimle ni kisvelerin mabet dışmda giyilm yeceği, yeniden bildirilmiştir. E bütün imamlar, vâizler ve de: yeni kıyafetlerini şimdiden hi mışlar ve kısmen de giymeğe başla muşlardır. Şirketi Hayriye için Yeni gemiler BİR e — HAZIN MACERADIR » I Gece. Saat bir. İstanbulun Kadıköy yakasında Feneryolu. Feneryolunda bir ev. Bütün pencereleri aydınlanmış. Ay - dınlık pencerelerden hizli hizlr gidip gelen gölgeler gö- rünüyor. Birdenbire evin için - , den ince yırtılan bir kumaş gibi bir kadın çığlığı yükseldi. Bah- çekapısı açıldı, Başı açık bir de likanlı soluk soluğa fırladı s0 - kağa. 7 Sokakta in cin top oynuyor. Evden çıkan delikanlı doğru ec- zahaneye koştu. Kapalı. İstas - yona koştu oradaki polisle bir şeyler konuştu. Aldığı cevaplar dan dehsetli üzülmüş gibi ters yüzüne döndü, koşarak Kızrl - toprağa kadar gitti. Bayıdacak gibi. Kulaklarında uma O in“ ce, aci kadın çığlığı. Kızrltop - raktan gerisin geri döndü. Bey- ninden vurulmuş gibi evin kapı sından içeri, sallanarak girdi. ın Size bir kötü, polis ve aşk ro» manı yazmıyorum. Bu anlattık- larım, eski söz gelişiyle, ayniy- vâkidir. cneryolunda oturan bir bil- nı kız kardeşi birdenbire has yor. Sancısı müthiş. Baş- lıyor bağırmağa. Adamcağız bir otomobil bulup kardeşine Kadı- köyünden doktor getirmek işti- yor. Feneryolunda taksi durak- yeri yok ki, otomobil bulsun, çekçek arabaları akşam karan» lık basınca ahırlarına dönerler, Tramvay yarıma kadar işler. Oysa ki, saat bir, Kadıköy iske- lesine telefon edip taksi getirt - mek gerek. Telefon ya eczaha - mede ster, ea ballemida: İli dm çoktan kapalı. Evinde de tele - fon yok, İstasyondan telefon e- dilmiyor. Ne yapsın? Ne haltet sin adamcağız?. Iv Telelonsuzluk derdi bütün İs tanbul mahallelerinin derdidir. Her vatandaş evine bir telefon alacak kadar bütçeli değildir. Ne yapmalı? Yapacak bir çok şey var amma, şu bir tanesi yas psa çok iyi olur. Telefon şirketi her mahalle de gece gündüz açık, bir on ku- ruş atılınca otomatik olarak ça- lışan bir kulübecik mi, ne bile - yim böyle bir nesne, kurabilir, Bunun yapılması, kurulması ge rektir. Bununla kim uğraşır ora sını da bilmem. Bonden yaz - Şirketi Hayriyenin gelecek yaza | kadar yaptırmağı kararlaştırdığı yeni gemiler için Avrupa gemi tezgâhla - | rının gönderdikleri planlar ve şerait- | gözden geçirilirken, bir Türk mü- | hendisi de Şirketi Hayriyeye müraca- | at ederek yeni gemilerin kendisine iken emekliğe çıkmış olan milhendis Ziya şimdi Is - tinye Dok fabrikasında çalışmaktadır. Yapılması istenilen gemiler için yap- dığı Krokile Şirketi Hayriyece beğe - nilmiş ve Avrupa fabrikalarının gön- derdikleri plânlardan üstün bul mu düşünüyorum. Yavrum, bütün gününü, ge - cesini, hep benim yanımda geçi- riyordu, Fakat anası, babası, a- rasıra, onu sorguya çekiyor, ü züyorlardı, Bu sıkıntıyı da kö - künden kazımayı ( tasarladım. | Gene şeytanın aklını durdura - | cak bir yezitlik buldum. Hasta yavrumun annesile ba- basını, kumara alıştırdım. Ku - mara başlayan insanlar, eğer ilk hamle (o kazanırlarsa, hele çokça kazanıverirlerse, artık bir daha yakalarını kurtaramazlar, kumarın tiryakisi olurlar. Onlar da kumara öyle alıştı - lar ki gece, gündüz, masa ba - şmdan kalkmaz oldular. Gel ge- lelim, onların kumarbazlıkları, bana, köşkten, lâdesten daha pa halıya, o daha tuzluya oturdu. Onları tanıştırdığım kumarcıla- rm kulaklarına frsladım. Bile bi- le lâdes gibi, bile bile kaybede- ceklerdi ve bu kayıpları, ben ö- ması, Orhan SELİM — ————————> muştur. Mühendis Ziya gemileri İstinye'de yapacak fakat Dok fabrikası hesabına olmayacaktır. Yeni gemilerin burada yapılması henüz büsbütün kestirilme* miştir, Fakat mühendis Ziyanın gösterdi ği hesap, istediği para ve bütün şerait diğerlerinden daha uygun ol- in kati sözün kendisine veril çok usta kumarcılardı. Onlarm ustalıkları, idareleri sayesinde, pek batak gitmiyordum. Onlar kazandıkça keyifleni * yorlardı ve keyiflerinden gözle“ ridünyayı (görmüyordu artık. Hasta yavrumun < başını rahat bırakmışlardı. — Nereye gidiyorsun? Geç vakitlere kadar neredeydin? Ge ce neye eve gelmedin? Nereler” de sürtüyorsun? Diye sormuyorlardr. Hoş hasta çocuğumun sorgü” ya çekilecek hali de kalmamıştı Yüzü gittikçe süzülüyor, gözle“ ri esmer halkalarla çevriliyor öksürük, hain öksürük, ona 80” luk aldırtmıyordu. Hastalık, doludizgin gidiyor. du, hastalığı durdurmak kabil değildi. Yalnız adanın havasi» çamların reçine kokuları, bas > talığa, biraz sükün getirir gibi deyecektim. Onların karşısına çıkardığım adamlar, şık, temiz, kibar in - sanlardı, lâkin © ayrı zamanda | N olmuştu. 5 Bu iyileşiş geçici idi. Birde? âzacak ve yavrumu, (artık (Arkası vefk