Pariste Birkaç Alman Casusunun Tutul- duğu Haberi Doğru İdi ci — muvaffakiyeti mesleğine, daha doğrusu yur - duna olan aşka ve aşktan doğan yılmazlığıdır. Anversten 7 aterdama sık sık gider, gelir ve daima yanında iki muhafız olduğu halde oto - mobille gezermiş. — Almanlar Matmazeli ara sıra Berlinde ve cephe gerilerinde kontrespiyo - naj işlerinde kullanmışlardır. Bunda da büyük muvaffaki - yetleri olmakla beraber kendisi daha ziyade düşman içinde ca- susluk istiyordu. Almanlar düş man casuslarından baş alama - yınca Matmazele baş vurmuşlar ve o da 1915 de büyük bir Fran sız casus kurumu bulmuştu. Fa kat Verdun saldırışı başlayaca- Bi sıralara kadar bunlara bir şey sezdirilmemiş, hiç birine doku- nulmamıştı. Saldırıştan önce - 1916 son kânunda - (60) Fran- Sız casusus birden yakalandı. Fransızlar, ilk atılışta Duau- mont ve Vauge istihkâmlarının ele geçirilmesini Matmazelin | bu muvaffakiyetine vermekte - dirler. Çünki Almanların ne yap tığını, ne yapmak istediklerini anlayamamışlardır. Buna karşı Fransızların da Matmazele bir oyun oynadıkları, yanma bir Belçikalı kadın sokarak Fransa- daki teşkilâtı öğrendikleri ve 1917 de bütüh Alman casusları- nı yakaladıkları ve bunlardan yalnız dört şefin İspanyaya ka- çabildiği söylenmektedir. Bir aralık Pariste bir kaç Al- man casusunun birden tutuldu- ğu doğru ise de Fransızların bu- nu ne türlü öğrendikleri belli değildir. Fransız ve İngiliz is - tihbaratçılarının iddiasına gö - re bunlar Matmazel doktorun yanma genç bir Belçikalı kadın sokmağa muvaffak olmuşlar, Alman casuslarını bunun vası- tasiyle haber almış ve yakala - mışlardır. Fakat, yine onlar di y_arlır ki, Matmazel bu hiyanc- ti sezmis ve Belçikalryı suç üze rinde yakalayarak revolverle öl dürmüştür. Bu hâdise Almanların uzun atan toplarla Parisi bombardı - man edecekleri ve İmparator ta arruzuna başlayacakları sırada olduğundan Fransada yeniden Casus kurumu yapmak gerek - mişti. Gidecek casusların da ele | geçeceği düşünüldü ve yine Mat | mazele baş vuruldu. Matmazel bu işi kıvançla üzerine aldı, Fransa şimal köylüsü (Nor - mand) kılığında Parise girdi Elindeki vesikalarda hiç bir ek. siklik yok ve hepsi doğru idi, O vakite kadar çalıştığı yerler. den taktirnameler vardı, Kontrespiyonaj — memurları sordular: — Parise niçin geliyorsunuz? Niçin yerinizden ayrıldınız? Kadın tam bir Normand di- liyle karşılık verdi: — Ben orada bir İngiliz aile- sinin yanında çalışıyordum, de- di, onlar İngiltereye döndüler. Boşta kaldım. İş aramağa geli- yorum. Parise geldi. O sıralarda hiz- metçi kıtlığı olduğundan çabuk iş bulabilirdi. Fakat aradığı ye- ti buluncaya kadar müracaatla- rı savdı ve sonunda tam istedi- ği kapıyı buldu: Fransız kon - trespiyonaj dairesine her işe ba kan bir hizmetçi olarak girdi. Büyük konağın birinci katın- da yazı odaları, ikinci katında taşralardan ve gizli işlerden ge- len ajanların yatak odaları var- dı. Anne Marie'ye yatmak için gösterdiler. Dairede üç hizmetçi daha vardı. Yeni gelene yazı ve * yatak odalarının temizlenmesi « “Ren,, kimya fabrikaların- dan birinde gizli eczayı koltuğunun altında kaçıran kadın casuslardan biri ni verdiler. İş ağır ve saatler u- zun ve maaş çok azdı. Matma- zelin en çok morfin kullandığı, en cok ölüm aradığı günlerdi. Öteki hizmetçilere bu hallerini nasıl sezdirmediği şaşılacak bir sırdır. Anne Marie, o kadar bön, o kadar aptal görünüyordu ki, herkes onunla eğleniyor, kapı yoldaşları da onun avanaklığın- dan istifade ederek kendi işleri- ni de ona yükletiyorlardı. İşin en kötüsü daire nöbetçi memur | ——— Yüksek Mühendis Mektebi Arttır- ma ve Eksiltme Komisyonundan: Miktarı Tahmin Tutarı Birinci Açık eksilt- Cinsi Fiatı 2000 1200 2000 10 600 30 2000 2000 2000 1000 2000 20000 14000 3000 4000 3000 500 500 Çalr 11 Ayşe kadın Barbunya Bamya Bakla Sırık domates Kır domates Semizotu Kabak Patlıcan Limon Lahana İspanak Pırasa Yaprak kereviz Havuç AUASA oAU Enginar Salça Yaprak kereviz Maydanoz tu Hiyar Taze soğan alata Sirke 700 Tuz 3000 Bakla “Adana,, 1000 “İzmir,, | Karabiber Kimyon Yenibahar Karnıbahar 3000 300 200 4000 1600 3000 2000 7000 v aN omwna ŞN ü— —o——- - no 20 5 20 700 90 70 90 12 Mektebin 936 mayıs sonuna kadar sebze ihtiyacını gösteren yukarıdaki cetvelde bu ihtiyacatın ne suretle eksi'tmeye konulduğu, hangi gün ve saatte eksiltmenin yapılacağı ve birinci pey akçeaiy!_e miktarı gösterilmiştir. İsteklilerin vaktinden evvel teminatlarını mektep vezne sine yatırmaları ve arttırına ve eksiltme kanununda ya- tavan arasında dar bir. bölme | ;ı); yesikalar ile birlikte belli gün ve saatte' ve Rr_tlarmı görmek ve almak için de Ticaret odası vesikaları ile her gün komisyona müracaatları ilân olunur. (2771) 4133 12,50 TAN |Zavallı Bir Burun! Burada bir insan burnundan söz açacak değilim.Tabiatın bu Tun gibi yarattığı toprak parça- larmın en güzel fakat en talih - sizi, en zavallısı olan Saraybür- nundan bahsedeceğim. İstanbulun geniş çevresi için- de, bu burun kadar, geniş ve en- gin görümü olan yeri, ben daha bulamadım. Marmara ile Boğaz, Haliçle Adalar, bu burunun iki tarafın- da birer zümrütlü gözlük camı gibi, bütün yaz, parıl parıl ya - | nar. Hiç bir tepeden, İstanbul bu | kadar, — kuşbakışı görülemzf. Hiç bir çıkıntı üstünde, deniz bu kadar uysal bir rlıklıkla insa- nın ayakları altına serilemez. Sözün kısası, Sarayburnunun eşi yoktur. Ancak, eşi olmayan bu güzel köşenin, — ne yazık ki bütün güzeller gibi talihi yok - tur. Aziz Hüdayi AKDEMİR larmım yatak odalarını temizle- mek ve yataklarını düzeltmek - ti. Bu iş pek erken, yani onlar gece hizmetini bitirip yatmağa gelecekleri sırada yapılacaktı. lş. bölümünde bu yüküm dört pımetçiye nöbetleşe verilmiş, idiyse de ötekiler az bir para mu kabilinde bunu tüm yeni gelen budalaya yükletmişlerdi. Daire nöbetçileri Matmazele çok inanmışlar, hiç bir halinden işkillenmemişlerdi. Fakat onlar d_aırede bulundukça Matmaze - lin iş başarması mümkün değil di. İki nöbetçi memurdan - biri Pazar günleri izinli gidiyordu. Buiyi bir fırsattı. Bir pa- zar günü nöbetçi memur oda- sında iken kız içeri girdi. O esa- sen birer bahane veya şaşkın - lıkla odaya girip çıkıyor ve me murlar da buna alışmış bulunu- yorlardı. Gece uzun... Nöbetin ağır ve yalnız sıkıntısı, Pazar gününün hasreti... Ne kadar aptal olursa olsun, memur için vakit geçire- cek bir yoldaşın değeri vardı. Kızla konuşmağa başladı. Ge - ce ve başbaşa kalış nöbetçinin beyninde kıvılcımlar uyandır - dı. Galiba kız da isteyerek yu - muşak davranmış, külü eşele - mişti. Bu sıralarda olduğu anlaşı - lan bir hikâye var ki, onu kısa- ca şuraya sıkıştıralım; bu hikâ Bir zamanlar, gazino diye kullanılırdı. Varyeteler, cazlar, sazlar getirtildi. Hava eğlence- | leri yapıldı. Güzel sesli okuyu - cular, Gülhane parkının bülbül- lerini susturdular. Fakat bütün bu yenilikler — zavallı burunun talihini değiştiremediler, Sarayburnu, — bugün bir çöl kadar tenha ve bir mezar kadar sessizdir. Acaba Sarayburnunu canlandırmak, bir ölüyü dirilt - mek kadar zor bir iş midir ki bu güzel buruna, küçük bir mak- yaj bile yapılamıyor ve yapılan bütün makiyajlar, onu biraz da- ha çökertmekten baska bir işe yaramıyor? — — S. GÜNGÖR Bulgaristanda 'KENDİ KENDiMiZ BOGAZLILAR Şirketi Hay 3-6-035 —— E ÇA1IYORU ISRAR EDİYORLAR riyeye Karşı Boykot Devam Ediyor Anadolu Hisar halkının öna: yak olmasile Şirketi Hayriyeye karşt başlayan boykotaj hem di- ğer iskelelere geçiyor, hem de iskelesine göre şeklini değiştiri- yor. Hisarla Kandilliden vapu- ra binenler o kadar azalmıştır ki bunlar köylerinde “vapurcu lar,, diye anılmaktadır. Çengelköy ve Beylerbeyi aha- lisi adam başmna 4 küruşa Orta- köye geçiyorlar, oradan tram - vaya biniyorlar. Bura halkt bir noktayı daha göz önüne almış- lardır. Ortaköyden 6,25 kuruüş ve - rince Aksaraya gidiyorlar. Hal- buki vapurla ancak Köprüye kadar gidilebilmekte ve oradan tramvaya binmek lâzım gelmek tedir. Bu şekilde İstanbul tara- | fına gidenler bir taşla iki kuş | vurmuş oluyorlar. Çubuklulular da kendi biletle- i rinin pek az ucuzlatılmasını pro testo mahiyetine, toplu olarak, ikinci mevki bilet alarak birin- ci mevkide oturmaktadırlar. Va purun içinde mevki farkı istiyen memura da vermiyeceklerini söylemektedirler. Sabah' vapurlarından — birine binen 15 — 20 kişi kadar Üskü- | darlr da, vapura binerken bilet almamışlar, Köprüden çıkarken Rumeli tarafına tatbik edilen "l-nlr.t tarifesi gibi, yalnız beşer kuruş vermişlerdir. Şirketi Hay riyeye karsı Boğaz halkmın yap | tığı boykotun daha fazla büyü- | yeceği söyleniyor. yeyi bir kaç yerde okudum ise de doğruluğunu tddir edemem: (Arkası var | |İşsiz Kalan Münevverler Sofyada çıkan La Bulgarie gazetesi diyor ki: “Her ne kadar, işsizlik felâ - keti, Bulgaristanda, öbür ülke- lerde olduğu derecede - şiddetli değil ise de bunun tesirleri ger ne dehşetlidir. Bu korkunç der- din Bulgaristandaki şeklı: fikir | sahiplerinin işsizliğidir. Bunua içindir ki, buna uygun poli- tika kovalamak ve ulusun e'iti- ne mensup zavallılara yard'ma elverişli özel kararlar almak ge- rektir. Son günlerde çıkarılan kanunun mülhem olduğu amaç budur. Bu kanun, özel teşebhis- lerin kullandıkları işçiler hak - kındaki rejim ve hükümlere da- irdir.,, Sofya'da çıkan Novi Dni ga- zetesi de Bulgar mütefekkir ve münevverlerinin — işsizliğinden bahsederek diyor ki : “Münevverler, işlerini kay - bettiler. Devlet, — işe karışmak gerekliğini duydu. Her yurttaşa asgari yaşayış çareleri temin e- den bir kanun neşredildi. Baş - kaca geçim kaynaklarına malik olanlar, ihtiyaçta olan vurttaş * lara yerlerini bırakmalıdıriar. Bu bir parti meselesi değil, bir sosyal iştir. Geçirmekte olduğu- muz müstesna zamanlarda, ça- peyak- mesi gün çesi — ve saati 220 300 4/6/935 14 150 200 180 140 140 100 S0 100 500 280 120 300 150 105 270 150 18 3,50 18 Bâ vasıta değil, fakat hayata en gerekli kaynakları temine yarar bir şey olmalıdır. Ecnebi mem- leketlerde aynı prensip takip ©- lunuyor. Herkes iş bulabilmeli- dir. Hayatı bazıları için bir im- tiyaz ve başkaları için de bir ce hennem olmamalıdır. Hayatta yeni bir zihniyet ve yeni pren- sipler yaratmak gerekliğini her- Fazla söze ne hacet lışma, servet yığmağa yarar bir | kes takdir ediyor. — Artık eski ımnıı,p;zr'ş bırakmak ve yeni prensiplerin yaratılmasına ça - lışmak zamanı gelmiştir.,, —a BELÜCİSTAN ZELZELESİi Toprak Altından Üç Bin Ölü Çıkarıldı 7 Millik Bir Saha Geniş Bir Mezaristana Benziyor ! Karchi (Hindistan), 2 (Hu- susi) Zelzele — mintakasından yeni yeni ve korkunç haberler geliyor. Çuetta cenupta Baleti denen mıntakaya kadar 7 mil uzunlu- gundaki sahadan şimalde Sari- ah denen mıntakaya kadar yine 7 mil uzunluğundaki arazi, ge- niş bir mezaristan manzarası göstermektedir. Askorler - ölü - leri toprak altından çıkarmağa uğraşıyorlar, Açık havada mut- faklar kurulmuş, felâketten kur tulanlara yiyecek, içecek hazır- danıyor. Fakat gözleri korkmuş olan yaralı felâketzedeler, mut- fak kurulan sahaya — yanaşma- makta ve daha ilerdeki orman- lık arazide, ağaçların altında sı- gınarak beklemektedirler. As - kerler bir gün içinde 3000 cese- di toprak altından çıkarmışlar- dır. Çıkan cesetlerin bır kısmı tanılıyor. Mühim bazı kimseler olduğu anlaşılıyor. Esk: Kelat bakanlarından Sir Shams Shah da ölenler arasındadır. Karısı da yanı başında ölü olarak bu - lanmüştür. Zelzeleden harap olan köy ve kasabalarda kolera hastalığı baş göstermiştir. Hastalıkla mü- cadele için şiddetli tedbirler &* lmıyor. Zelzele neticesinde, bazı mım* takalarda başlayana yangınlar çok büyümeden kendiliklerin * den sönmüştür. Bütün bu civaf halkı, gece gündüz uykusuz ve yiyeceksiz, ağaçlıklara sığınmı$ korku ve endişe ile bekliyorlar: ,—=_’/ Mersin ilk | Okulları sergisi — | — Mersin,2. AA — Mersif ilk okullarının - el birliğiyle hE” zırladıkları sergi bugün açt ” Metotlu bir çalışmanın yapti” kudreti gösteren bu güzel iZef” anlamını kültür — direktörü söylevle anlattı. Okullar (7 defter üsülünü kabul ıuıkl*;iı için bir çocuğun okuma | çinde gösterdiği ilerleyiş layca görü'üyordu. Grafikler v öğretmen, okul ve paranm ıâl— tikçe azalmasına mukabil © ların çoğalışı randumanıım arak de kırk olmasma sebeP hiye görülüyor. 1'-:k<ını'ın'ıîk.rler de ve itiyatları gösteren — iZET ilg” zengin olan sergi muhiti lendirdi,