3 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

3 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2 UÇAK ARTTIRMASI Felâketin ne demek olduğunu bilen her adam, yani dört yaşında- ki çocuğunuza kadar herkes, uçak baszkını halinde göklerden yağan tehlikenin dehşetini sezer. Hele büyük harbe yetişip te bu tepeden inme korkuyu iliklerine kadar duy mamış insan pek azdır. Göklerden gelen belâlar arasında uçağın şim- şek tesirini de aşan bir kudreti var: İasan şuurile de müceh'rez olduğu için hedefini bilir. Yıldırım gibi çok defalar masum bir yakmakla lan kör, ahs bilir, görür, vurur. İşin türkçesi, kısacası, açıkçası şudur: Düşman uçağına karşı uçak İâzım. Daha türkçesi, daha kısaca- &1 ve daha açıkçası da şudur: Para lüzım. Otuz milyon! Kimden ve nasıl çıkacak bu? Türk zenginleri namına ilk ce - ö ve alnı açık Abdur- izden çı- uçaklardan birine | bu civanmerd Türkün adını koyma | hyız. Abdurrahman Nacinin yanı sıra gidecek kadar servet sahibi tüccarı mız, mütcahhidlerimiz, fabrikacıla remız yok mu? Kim demiş! Benim kalemim şimdiden on beş, yirmi ta- nesinin adını anarak tatlı tatlı ka- yıncalanıyor. Fakat yazamam ki... 'Tahmininize bırakırm. Yahud, bu zenginlerimiz, yalnız servet me zamandır bize klişe bir tabir Tinde bile kullanmayı unutturduk- Tarı “hamiyet” itibarile de Abdur- rahman Naciden aşağı kalmadıkla- rınt isbat edecekler ve kendilerini göstereceklerdir. | Gayret! VEıkidıvı bir yağcı Sefik, ufarak | bir portakalı müzayedeye koyar ve bir çırpıda yüzlerce, binlerce lira donanma ianesi toplardı. Hanidir | böyle hamiyet yarışları da yapmaz olduk. O zaman mekteplerde, kah- velerde, tiyatrolarda ve gazeteler - de, ikide bir, müzayede heyecanı - nın derece derece kabardığı rörü- lürdü. Her sınıf insan arasında bir hamiyet rökoru kırma gayreti var- dı. Hava kurumundan dilerim: Şu göreneği canlandırarak artlırma usulünün psikolojik tesirinden isti- fade etsin. Yaman bir teşviktir bu: Her yarış gibi halkta meşru ve gü- zel rekabet ihtiraslarını kızıştırır. Peyami SAFA Şarbaylığın istikrazı Şarbaylığın, Belediyeler ban kasından yapacağı 750 bin lira- lik istikraz işi biraz gecikmek - tedir. Banka, bu parayı birden vermiyeceğini bildirmiştir. İs - tikrazın bir an evvel yapılması lâzımdır. Çünkü adalara su ve- rilmesi, stadyum istimlâki ve sair işler bu para ile yapılacak- tır. İstikraz işinin ilbay ve şar - | | miş ve buraya bildirilmiştir. Büt | de bir kısım talebe gitmişti. Fa. e İ Ğ Yandark gemisi zabitleri abideye bir çelenk koydular .d İarepek — Dün pazat ÜNİVERSİTEDE Bütçede Mü- him Değişik- lik Yok Istanbul Üniversitesi yeni bütçesi Ankarada tasdik edil - çede mühim değişiklik yoktur. Üniversite profesörlerinin ve memurlarının - maaşları veril - miştir. Üniversite rektörü Pro - fesör Cemil dün akşam kendisi- le görüşen bir yazıcımıza muh- telif işler hakkında şunları söy- Temiştir; Ankaraya giden talebe — İstanbul hukuk fakültesin den Ankara hukuk fakültesine giden talebe adedi son bir ay içinde 30 kadardır. Daha evvel kat onlar normal şartlar altın- da, şahsi mecburiyetleri dolayı siledir. Son giden talebeler An- kata hukuk - fakültesinin imti - han talimatnamesini daha mü- sait bulmuş olacaklardır. Belki, oradaki talimatnamenin bazı Maddelerinde, ımtihan şeklirde bir kolaylık olabilr. Edebiyat Fakültesi dekanlığı — Profesör Fuad Köprülü - den inhilâl eden Edebiyat fa - kültesi dekanlığına kimin geti- rileceği henüz belli değildir. Bu mevzu üzerinde düşünmedim. Bakanlıktan da bu meseleye da- ir bir tebliğ yoktur. Ecnebi profesör- lerin mukaveleleri — Üniversite kadrosundaki ecnebi profesörlerin kendilerile yapılan mukaveleye göre üç yıl içinde türkçe öğrenerek tedrisa tr türkçe yapmaları lâzımdır. bay Muhiddin Üstündağ - ğın Av- Tşpadan dönmeden evvel bitiri- emiyeceği anlaşılıyor. — Üç aylıklar Üç aylık maaşların verilmesi ne, bu aym onunda malmüdür . lüklerinde başlanacaktır. Mal - müdürlükleri, maaş hazırlıkla - Tını bitirmişlerdir. No a2 Mahmud YESARI nııııi_hı_..__h-" ; Ne mektup yazmayı, ne mek- tup okumayı severim. Nedense, insanların pek çoğunda olan bu illet, bende yok. Fakat Kadri - ye'nin mektubunu okumak: ba- na keyif vermişti. Onun tarafından, şaka - tar - zında bile olsa, sevilmiş olmak mı hoşuma gitti acaba? *“Sevmeğe mi başlıyorum?... Ne budalalık!,, Bunun şakası bile tehlikeli... Lâkin onun gösterdiği açık kalplilik, içime bir pınar serin- liği, bir mola ferahlığı vermiş- ti. Hizmetçi kadına sordum: — Hanımefendi, başka bir şey söylemedi mi? İhtiyar kadın, gülümsüyor - du: — Eğer burada kalmak fik- rindeyseniz, odanız hazırdır. ve yemeği de şimdi hazırlayım, Henüz üç yıl bitmemiştir. Pro - fesörler muhtelif zamanlarda gelmişlerdir. İki yıl, bir buçuk yıl, geçirmiş olan profesörler vardır. İlk gelenler, gelecek se- ne türkçeyi öğrenmiş olacaklar- dır. Ecnebi profesörler kadro - muz tamamdır. Yeniden alına - cak profesör yoktur. Bu yaz ta. tilinde Avrupaya gidecek ecne- bi profesör yoktur. Yaz tatilini de burada geçireceklerdir.,, Evkafın geliri Azaldı Evkaf idaresi, memur - ve ca- mi hademeleri maaşlarını her ay geç vermektedir. Maaşlar a- yın ancak ortasından sonra ve- rilebilmektedir. Evkaf idaresin- de kendisile görüştüğümüz sa - lâhiyettar bir zat, bize evkafın darlık vaziyetini şöyle anlatı- yor: — Bundan 8 sene evveline kadar ferağ ve intikal muamele leri harçlarını evkaf alırdı. Şim di maliye alıyor. Evkaf idaresi bundan başka bir çok kültür ve hayır kurumlarına mühim mik- tarda yardımlar yapıyor. Vakıf binaları ve mücsseseleri de ev- velki gibi varidat ve kira getir- miyor. Kiralar çok düşüktür. Vakıf binalarından mühim bir kısmı da boş kalıyor. Bu bina - lara evvelce yüksek kira tahmin edilmiştir. Bu tahminler indiril- miyor. Halbuki kiralar şimdi dü şük olduğundan, netice itibarile boş kalıyor, tutulmuyor, Evka- fa ait bütün binaların kiralarını veniden tahmin ettise.i 14 c dır. Evkaf idaresinin mali vazi- yeti böyle olduğundan memur ROMANYADAN 100 Bin Göç- men daha Gelecek Memleketimizle — Romanya hükümeti arasında yapılan mü- zakere neticesinde Dobricede | bulunan Türklerden 100 bin göçmenin Türkiyeye gelmesi kararlaşmıştır. Bu karar üzerine hükümeti - miz Romanyadaki Türkleri ta- şımak için dört vapur - kirala - mıştır, Bu vapurlar gelecek ay ba - şından itibaren göçmenleri ta - şımağa başlayacaktır. Verilen haberlere göre Bük - reş elçiliğimiz Türkiyeye göç edecek Türklerin isimlerini tes bit etmiş ve yaptıkları işleri gösteren listeleri de hazırlamış tır. Bu listeye göre göçmenler yerleştirilecektir. Göçmenler Trakyada ve A- nadolunun muhtelif tarafların da yerlestirilecektir. Hükümet gelecek ay başına kadar göç - aamürilradsa JULUĞUSVE' addlavi he zırlayacaktır. li Göçmenlerin çoğu çifçi ol- dukları için sonbahardan evvel yor. Bir çok şikâyetler oluyr Bu vaziyeti düzeltmek için uğ - raşmak lâzımdır..,, Istanbul - Edirne şosesi İstanbul - Edirne şosesinin İstanbul - Lüleburgaz kısmı in- şaatı münakasaya konmuştur. Bu şösenin uzunluğu 79 kilomet redir. Ayrı bir ilâve kısmı var - dır ki burası da 14 kilgmetredir. Şosenin Edirneye kadar olan di ğer kısımlarımın inşaatı da ya - kında bitecektir. İstanbuldan Garb hududumuza kadar mü - kemmel bir şose vücude getiri- lecektir. Bu şose bilhassa, Av - rupadan memleketimize otomo bille gelecek seyyahlara büyük bir kolaylık olacaktır. Eksiltme â'e konan bu yol 2,225,833 lira- ar. yerlerine muhakkak surette yer Teşmiş olacaklardır. — Dilsizler cemiyetinde Dilsizler Cemiyeti bir toplan ti yaparak, cemiyetin son vazi- yetini görüşmüştür. Cemiyetin olduğundan bütün dükkânlar kapalı idi eski idare heyeti azasının mu- vakkaten cemiyetten çıkarılma sı kararlaştırılmıştır. Bundan sonra, yeni idare heyeti seçil - miş ve vilâyete verilmiştir. Ye- ni idare heyeti başkanlığına Sü leyman Sırrı, Genel yazganlığı- na Medeni, muhasebeciliğe İb - tahim, idare müdürlüğüne Tur- han seçilmiştir. Cemiyet dört ay sonra dilsizler için bir yurd ve bir mektep açmağa çalışa - caktır. Anadoludan 245 dilsiz mektebe girmek için müracaat etmiştir. Fakat bu odayı, hiç te tah - min ettiğim gibi Um madığım, umulmayacak kadar sadeydi. Hattâ kapıyı açar aç - maz, bir hastahane odasına gi- riyorum sandım. Odanın duvarları, tavanı, ka- pısı, pencereleri, beyazdı. Kar- yola, beyazdı. Kırmasız, tülsüz, fistosuz, her türlü süsten uzak, dümdüz beyaz «patiska perde - ler... Nikel küçük bir masa.. Beyaz bir gardrop.. İki be- yaz iskemle.. Bu kadının, beni şaşırtan ta- rafı, açıklığıydı. O hayata, in - sanlara karşı, — açık, apaçıktı. Kendi söylediği gibi, hakikaten kilitten, sürgüden, anahtardan tiksiniyordu. Odası, gardrobu, çekmeleri, hepsi açıktı. Onun gardrobunun — açtım, baktım. Hafif, hattâ ılık bir ya- semin kokusu, genzimi gıcıkla- dı. Ateşi al kimono gardropta asılıydı. Kalbi, aşka yeni açıl - mış bir mektep çocuğu gibi bu hafif yasemin kokusunu koklu - yordum. Ve gayri ihtiyari, elle- TiMi ıuıı.ı!ım. titreye titreye ki- ü nkımlıw ldım ve yüzüme süre- Kimono, o, kokuyordu. Onun, ılık, canfes teninin ko- kusu.. “Sevmeğe mi Ne bııdı.ı:ı:.ı_ başlayorum?.. “WP da değil.. Fakat Bilmiyorum ki! Onun ılık, canfes teninin ko- kusu, sinirlerimi kamçıladı. A - teşi al kimonoyu yerine asma - dım, gardirobun içine atıver - dim. Bu gece, kırmızı odada, onun la rakı içmek isterdim, ve bu bir keyif olmayacaktı, içimdeki bir KÜÇÜK HABERLER | * Fatih, lt ktarafından yaptırılan park bu ay sonunda halka açılacaktır. Park Fa- tih kaymakamlığının kendi malzeme- si, amelesi ve tahsisatı ile yapılmış- tır. * Istanbul ilk tedrisat mülettiş « leri bugün kültür direktörünün baş- kanlığında bir toplantı yapacaklar » dır. Bu toplantıya 27 mülettiş iştirak edecek ve derg yılı sonu münasebeti- le imtihan vaziyetleri görüşülecek « tir. * Son zamanlarda Istatbulda ku- duz vakalarının çoğalması üzerine. şarbaylık, sokaklarda başıboş olarak dolaşan köpeklerin yok edilmesi için bazı tetbirler almaktadır. Şarbaylık. köpekleri öldürtmektedir. Bundan başka bir köpek öldürüp te kuyruğu- nu getiren herkese 25 kuruş ikramiye verilmesi yolunda bir düşünce de var dır. * Belediye Sular idaresi Kâadha- nede iki süzme havuzu. yaptıracaktır. Bu havuzlar Terkos suyunun temiz- Tetilmesi için, en asri tesisatı haiz ola caktır. Belediye fen heyeti bu süzme :ılıvuılınnı ait projeleri yapmışlar « . & Şehrimizde çalışan bütün ayak - kabter esnafının, ayakkabıcılar cemi - yetine kaydolmaları için, alâkadar es. nafa tebligat yapılmıştır. Şehrimizde- kundakçı, eskici, köseleği, çivici esnafın mühim bir krsmının cemiyete tün bu cins esnafa birer hüviyet Va rakası verilecektir. * Çocuk Esirgeme Kurumu umu - mi merkez heyeti bugün toplanacak ve yeni idare heyetini seçecektir. * Türkiye pratik farmakologlar bir Niği yıllık kongresi 29 Haziran Cu - martesi akşamı saat 21 de Halkevin- de toplanacaktır. Bu toplantıda yeni idare heyeti seçilecektir. * Kızılay Alemdar kolunun 14 Ha. ziranda yapılacak Yalova gezintisi 16 Pazara kalmıştır. * Evkaf umum müdür muavini Hakkı Akça Durak kendi isteğile te- katüde sevkedilmiştir. * Halkevi Güzel Sanatlar Şubesi Mimarlar Birliği, dün yıllık toplantı- larnr yapacaklardı. Ekseriyet olmad.. Kongre gelecek pazara kaldı. * Şarbaylık, Unkapanı köprüsü « nün sabahları açılıp kapanması işini, bir yıl müddetle yeni bir mütcahhide 3.6-935 —— BU DA — ŞEHİRDE OLUP BİTENLER BENDEN CA BİR ENGİNARIN SÖYLEVİ Karşımdaki tabakta, sapı bir zürala boynu gibi dimdik, ince, uzun; gövdesi yayvan ve kabuk kabuk, boyası limon terbiyesin- den sapsarı bir enginar duruyor. Görünmiyen gözlerini gözleri « me diğmiş, yalnız benim kulağı- ma geldiğini sandığım alaycı sesiyle şöyle bir söylev söylü - | yor: “Sayın bayanlarım ve bayla - rım ! Yeryüzüne çıkmadan önce bir uzunca vakit yer altında kal - dim, Beni kocaman, kalın ka - bukla bir gül gibi sapımdan ko- pardıklarından sonra da bir dük kânın içinde ispanaklar, hiyar - lar, turuplar ve daha türlü türlü otlarla arkadaşlr.. ettim. Ancak niye yalan söyliyeyim, ne yer altında rastladığım kurtlar, ne dükkânda arkadaşlık ettiğim zerzevatlar arasında siz lokanta ve aşçılardan yemek yiyen in « sanlar kadat “saf” yüreklisine rastlamadım, Beni sapımdan kâ paran bostancım, toptancıya alt mış paradan sattı, Toptancıdan zerzevatçı iki kuruşa aldı beni, zerzevatçıdan ahçı beni almak için yüz para verdi. Şimdi ise sen beni yemek için yirmi ku « ruş vereceksin. Haydi diyelim ki, ahçıbaşı yüzparalık zeytinya &ı limon filan kullandı. benim için. Ettim beş kuruş. Beş ku « ruş nerde, 20 kuruş nerde? Yere yüzünde hangi nesne vardır ki bir enginarda bile bu kadar al datılabilsin!,, Enginar söylevinde yürüyüp duruyordu. Baktım ki işi azıta- cak, büyütecek, olmayacak şey- Ter konuşacak, benim de başım belâya girecek, çatalı kaptığım gibi saldırdım beline ve kapat- tım ağzını, Orhan SELİM Hicaz veliahtı —-T aeOsaAlı Avrupada tetkik seyahatinde bulunan Hicaz veliahtı Emir Suüuduün temmüz başında mem- leketimize geleceği haber veril» mektedir. Öğrendiğimize göre Hicaz hükümeti Ankarada bir elçilik kuracaktır. Veliaht Ankaraya geldiği zaman bu hususta hü- kümetimizle görüşecektir. Bun dan başka Haremi şerif vakıf « ları meşelesi de halledilecektir. su başkanı Lütfi Fikrinin, bıraktığı vasiyetnameye göre evleri, eşyası sa» tılmaktadır. Dördüncü sulh hukuk hâkimliği tarafından satılığa çıkarı - lan adadaki üç köşk ile bir ev dün « vermeği kararlaştırmıştır. Köprünün | den itibaren arttırılmağa konmuştur. daha muntazam bir şekilde açılıp ka- panması için bir eksiltme açılmıştır. Eksiltmeye girenler bugün Şarbay - Trkta, daimi encümende toplanacak » lardır, İhale bugün yapılacaktır. * Pi Bu binaların kıymeti şimdilik 7 bin HBra tahmin edilmiştir. Daha artacağı bekleniyor. Vasiyetname mucibince, bu para ile Üniversite gençlerinden birkaçı okutulacak, ilmi, hukuki esere iste ölen, eski İstanbul baro- — ler yazdırılacaktır. boşluğu dolduracaktı. Ona, bunları söyliyebilir miy dim? Kimbilir, ne güler, ne gü- lert! Aşağı kata indim. Hizmetçi kadın, o, bir düziye uysal, sessiz halile $efada duruyor: — Yemek hazır, Beyefendi. — Prekil Yemekten sonra, yattım; def terin son yapraklarının okuyor - dum: En şen günlerimden biriydi Baloya, nazlana nazlana değil, gelin olacak toy bir genç kız gi- bi hazırlanmıştım. Süsten hiç hoşlanmadığım halde, o gece, çiğ züppeler kadar kendimi do- Natmıştım. inci larımda altın küpeler, bilekle - rimde şekil şekil bilezikler, par- ;m.lduımdı renk renk yüzük - CT Kendi kendimle alay etmek hoşuma gidiyordu. Yanıma, dostlarımın en cıvık larından ikisini aldım. Birdenbire gözlerimin bulanık lığı açıldı, yart sarhoşluğum uç tu. “Patron,, umu görmez mi * Neye acaip acaip bakıyorsun, | yim? gocuğum? Bunları tabil gör, Bırak, yine güleyim...Oh! Bu yavrum. Bir insanın her çeşit | nu hatırladıkça gülmekten öle- dostu, ahbabı, arkadaşı olmalı - dır. Gün olur, gamlisinim, — ağır başlısımın arkadaşlığımdan haz duyarsın; gün olur, cıvıkların - dan, sulularından.. ceğim, “Patron,, um, nasıl olmuştu da buraya düşmüştü? Sırtında - ki smokini, sorma! O, smokin, değil, bir torba idi. Ya bir ahba- İnsanın günü gününe, Ssaati | bından iğreti yahut kira ile al - saatine uyar mı ? Baloda, umduğumdan fazla ahbaba rastladım. Hep gülüyor dum, gülüyordum. Ben, dans etmeği pek sev - mem. Hele tanımadığım erkek- lerin dansa çağırışları, beni öyle sinirlendirir ki... Fakat o gece, gözlerime kes- | tinden emin bir tavırla mış olacaktı. Smokinin önünü, çift önlü bir ceket gibi kavuştü rüyordu. Pantalonu dört par * mak kısa idi ve yün çorapları $f rıtıyordu. Çarpık kravatını ikide bir dÜ zeltiyor, ve şıklığından, zerafe * . tirdiğim gençleri, dansa ben, | Na bakmıyordu. kaldırıyordum. Çılgınlar gibi kahkahalar atarak, fırıl fırıl dö | buraya gelişinde de hileli nüyordum. elmişti? Acaba Ni e zaman bir maksat var mıydı? Onun Dansa kaldırdıklarımı büfeye | satsız hareket etmediğini bildi: götürüyor, şampanya ikram edi | ğim için, bunu, pek merak edi ” yordum. Yarı sarhoş olmuştum | yordum. “Patron,,; um beni görmüştü. LArkası var) » fişenk gibi

Bu sayıdan diğer sayfalar: