& 3.-6.938 besinin yukarıdan görünüşü Haydi Konyalılar Görelim sizi! Turkıytnın her tarafında bir Yyare yarışxdrr başladı. Ben b“ yarışta en iyi numara alacak iİl bölümlerinden birinin Konya Olacağına inanıyorum. Zira şu fda hatırlamış bulunuyorum “Bundan tam onbeş yıl önce Konyada — bulunuyordum. kŞlmıhıs kavgamızın en güç nlcnni aşıyorduk. — İhtilâl Nkarası îitanhulılaki padişah ğ“iümrtının ve Adanadaki ya - d"'CI kuvvetlerin çevirmek iste- ikleri siyasi entrikalarla mü - le ediyordu. Eskişehirden erilen iki tayyare mühim ir Vazife ile Konyaya gelmiş - VÇdi Thtilâl düşmanlarının sı B 'ıdıkları son kayalıklar usw Sye aa Rogrrrer ” TYAPACA| se (bugünkü temiz SOnyayı yaratmak ıçını mitral- Yözlerini ve bombalarını kulla - caklardı. Konyalılar, kargaşalıklardan kadar bıkmışlar ve nefret et - Mişlerdi ki ihtilâl tayyarelerinin hevalandıklnrını görmek için Tkes dükkânlarını kapamış ve Wuk çocük İsmailpaşa değir- ü ile o zamanki — jandarma ;î*ktehının arasındaki meydan- €t doldurmuşlardı. ııı,oı gün ne olmuştu bilir misi- & İhtilâl tayyar çadırından “karıldı. Bu küçücük bir çocuk Uncağına benziyordu ve hiç %h&ana emniyet veren bir du- U yoktu. Türk tayyarecileri b a binmekte bir saniye te - dul etmediler. Motor işledi.. mmavyare istemiye — istemiye üdü. Sonra yavaş yavaş yük- Kdi ve yirmi otuz metre kadar a yukselnıış_ ya yükselmemişti mn birden, kanatlarından biri - Rövdesinden ayrıldığı görül- ....' ©O ânda tayyare palaspandı- Yere yuvarlanmıştı, Sahne çok acıydı ve o nisbet- ** komikti. Fakat hiç kimse- hîld gülünç tarafı — anlayacak kaç: * görmemiştim. Bilâkis her Tn in gözleri birdenbire kızar - 3& U1 ve gözyaşlarını tutama - âr çok olmuştu. Yanmıda YaSIr bir Konyalı vardı, (1) EYı vaaah... - demişti - Kör %Y t gözlerim de bunu gör - =Jr'ı'lın-ı Bu bozuk makineleri hı Yütturu — yutturveriyorlar, Sm — memleketimizde de bir Eıîıy." fabrikası yapıldığını gö öq İyecek miyim? Bunlarla biz mamn karşısına nasıl çıka - Evîî“bukı Türk — tayyarecileri €© kırık dökük tayyarelere Biğ k'ek. düşüp parçalanan eski ıi" Ü tayyarelerini kendi elle - '"tı tamir ederek, © günden şı: bir sürü havı harbı yap - Uiki T vebüyük — hava İtahra - 'Arı göstermişlerdi. Konyalı Dostlarım! Bu Yalnız Dostluğun, Yalnız Bir Memleket Evlâdı Olmanın Size Yükled Bir Borç Değildir. Biraz da, Para lşıdır. "Konyadı, bu ayın yirmi be- şinci günü, dördüncü defa ola - rak bir yerli mallar sergisi açı- lacak. Bu, Konyayı görmemiş olup ta görmek isteyenler için veyahut Konya'nın tadını almış olup ta şimdi hasretini çekmek- te bulunanlar için gayet iyi ve her zaman ele geçmez bir fırsat- tir. Zira, gözönünde bir tarihi olanca vuzuhu ile canlandıran sayısız âbideleri, güzel tabiatı ve ince insanlarıya Konya cid- den gidilecek, gezilip dolaşıla - cak ve görülecek bir yerdir.,, . - Gönül ne kadar isterdi ki yu- karıdaki satırları kendi kalemi- mizle yazmamış olalım da, Kon ya Şarbaylığının neşrettiği bir propagaııdı risalesinden ıku - bas etmiş olalım. Evet... Üç, beş, yirmibeş, yüz beş değil, Konya Şarbaylığı yer- li mallar sergisini bir fırsat bi- lip bir tek propaganda broşürü çıkarıp dağıtmış olsaydı da Tür kiyelileri devlet demiryolları - nın, temmüuzün onuüncü gününe kadar tatbik edeceği ucuz tari - feden istifade etmeğe davet et - seydi ne olurdu? — Kıyamet mi kopardı? Konya Ekekonluğun - dan, İkonyomluğundan, Selçuk ve Karaman oğulları paytaht - lığından tutunuz da Osman o - ğülları “vilâyeti celile” liğine ve Cumuriyet Türkiyesi İlbaylı- ğına kadar her devirde mutlaka gözönünde bir başka çeşni vere- rek — boygöstermiş bir yerdir. Burasını kim gezmek, görmek istemez? Fakat Allahın bu yaz günle - rinde —yarattığı cehennemde Konya yolunu göze almak için Konya Şarbayının paçaları sı - vayıp en azdan üç ay evvel işe başlaması, durmadan, dinlen - meden Türkiyeyi bir propagan- da yağmuruna tutması lâzımdı. Ey Başaralı! Ey Başaralı Mustafalar ve bütün Konyalı Türkler! İşte şimdi on beş sene evvelki arzunuzu yerine getir - mek icin bütün Türk ilinde bü- yük bir yarış başlamış bulunu - yor, Meram bağlarını, Alâeddin minaresini,Celâleddini Rumi'nin göçtüğü yeri, küçük Atâ mesçi- dini yeni ve eski Konyanın bin- bir hâtırasını bir. gün düşman bombaları altında görmemek is- teyenler! Haydi görelim sizi! N.N. (1) Galiba.., Başaran Mustafa, ISağdan sola doğru üstte) Alâeddin eamii, Meram bağlarından bir manzara. İstasyon- dan şehre bir bakış. ( Sağdan sola doğru altta ) Alâeddin cami'nin içi, Mevli türe Gündelik gazetelerin memle- ket sayfalarında — çıkacak dört | beş satırlık bir muhabir telgra- | fını kâfi bulmak bir tuhaf hata-> dır, Kaldı ki, bu telgraflarda bile şöyle satırlara — tesadüf etmek mümkündür; “ve Ziyaretçiler — için bir de Konyayı gezme programı ha - | zırlanacaktır.,, Muhabirimizden gelen telgra fın tarihine baktım: Mayıs 27. Demek ki mayısın 27 nci gü- nü, haziranın 25 inci günü açır lacak olan sergiye Allahın izni- 4 le ve hiç şüphesiz yalnız rabba- ni bir ilham ile gitmeğe karar Toprak Verimsiz Olunca Köylüden Bir Şey Aranamaz! —; Finans Bakanı bütün Tibaylık lara bir tamim göndermişti. Bunda : Toprağın verimsiz olduğu yıl larda köylüden ve toprak işle - ten şehirliden arazi vergisi alın maması için yapılan “kırtasi” muamelelerin kısa kesilmesini, yani formalitenin gayet çabuk yapılmasını doğru bulduğunu söylüyordu. Finans Bakanının bu tamimi | bilhassa köylünün ihtilâl idare- sile olan münasebeti bakımın - dan çok güzeldir ve yerindedir. Yangınlar, zelzeleler, kurak » T'A'N Atatürk abidesi, küçük Atâ mes- cidi kapusu, Konya müzesindeki Yuliyüs Çe- zar heykeli .w. iği Mevlâna türbesi, Köy Bütçelerini 11 'D((©[NJV./AUL[IILAEDR BU SAVFA S[IZ_I][N] I]ÇI][NJU Köyleri Gorerek Ve Bilerek Yapmak Lâzımdır Bir Köyün, Tamir Edilen Bir Kuyu İçin Tekrar Para Ver- mesi Biraz Garip Oluyor e deleren Hayvan yetiştiren müesseselerimizden biri Çumra köylerinden birinde oturan bir vatandaş bize gön - derdiği uzun bir mektupta diyor ki: Köyümüzde bir çok ekşikler görüyoruz. Bunların yapılama - ması ne bizim hatamızdır, ne de | bu eksikleri düzeltmek ve ta - | mamlamak vaziyetinde Bulunan ların bize karşı alâkasızlığın - dan. Bunu ben anladım. Eski bir zihniyetin devamı karşısında bu luünüyoruz. Şöyle ki: “Bizim köyümüzde bundan beş yıl önce bir kuyu vardı ki, Üü tahta ile, çalı çırpı ile örterdik. Bir gün yüksek rütbe li bir memur buradan geçerken bunu tehlikeli bulduğunu söyle- di. Ve o yıl bizden para toplat - tı, bu kn)uya b.lcıık taşı yaptı “Tildr, evvelce hamam tokmağına benzeyen uzun bir ağaç kol ile su çekilirken, şimdi sağlam bir zençir ve temiz bir kova ile ve bir çıkrığı çevirerek kolaylıkla | bundan istifade ediyoruz. Üstelik, eskiden davarlar, ta vuklar, hattâ adamlar bazı ba - zı bu kuyuya düşerlerken şimdi bu belâdan da kurtulmuş bulu- nuyoruz. Fakat bu yüzden ba- şımıza bir de belâ geldi: Şimdi tanrının yılı bizden ver aranıyor. Bir yıl verdim, “belki bir baş ka eksiklik var bizim kuyuda..., diye. İki yıl verdim. Şimdi ar - tık bir itiyat halini alan ve sarf edildiği yer bir türlü belli olma yan bu garip “mükellefiyetten,, bir mâna çıkaramaz oldum..,, | — Bu arkadaşın verdiği haber doğru ise vaziyet bir haylı tu » haflaşıyor.. Bu işle uğraşan a « dam, her halde o köyün muhta rı olacak, Ve anlaşılan muhtar hazretleri meseleyi ya yanlış tef sir etmiş bulunuyorlar veya köy lüden fazla bir varidat topla - mak için böyle bir tefsiri kârlı buluyorlar. Türkiye cumu: ti hudutları y diye bir ver oktur. Bu ol<a olsa bir defa için idari olarak ve köy! faydası için toplanılmış bir para olur ki, zaten köylü böyle ş.y- leri seve seve yapar, Fakat bu- nu yanlış bir istifade için baha ne diye kullanmak affedilmez bir suiistimal olur. Bir köyün bütçesi, o köyün üste başaracağı işler gözönün « de tutularak yapılır ve bir işi yapmak için alman para o iş ya- pıldıktan sonra tekrar alınmaz, Ve Türkiyenin her tarafında böyle yapıldığını da görüp bilen lerdeniz. gi :ılınırktn bir de kuyn parası verecek olan seyyahların, şehri ve civarını gezmeleri için lâzım- | gelen program daha hâlâ hazır- || ; lanmamış bulunuyordu. “Hazır- latnacak,, idi... Ve hiç şüphesiz hâlâ £ x ırlanmamışnr da., Bunu | hâlâ İstanbulda Konyayı ziya - ret için yapılan bir propagan - dan anlıyoruz. Bu ne sürat! Bu ne alâka! Bu ne canlılık! W Konyaâlı dostlarım! | Biraz bizi güzel şehrinize gel- | meğe tesvik ediniz! Bu hem dostluğun, hem bir memleket evlâdı olmanın, hem de yasıdıgı şehre bol para gir - | mesine taraftar olmanın borcu- | dur, Jıklar veya hııtalıklır yüzün - den bütün bir sene ;alısugı ı topratkan istediği faydayı, ce - || vabı alamamış - bir vatandaşın || *“efendim muamelâtı resmiye residei haddi hitam olmadığı ci hetle” kabilinden eski Babiâli || yavelerile gene arazi vergisi | vermeğe mecbur edilmesi cid - || | den acıklı ve Türk ihtilâlile ta- ban tabana zıd bir netice oluyor || du.Ümid ediyoruz ki,İlbaylıklar bu tamimin çerçevesi içinde en |! büyük hasiısiycti gösterecek - lerdir. j törlerini | Yoksa... N Meram çayı niçin akar? Meram'ın bağlarında ve bah- çelerinde eğlenmeğe gidenlerin gözlerine bu güzel gezinti yerini daha içe yakın, daha şiirli göster- | mek için mi? Elektrik şirketinin daya tesadüf etmemiş olmamız- || turbinlerini döndürüp akümülâ - doldurmak için mi? tarlaları -sulayıp köylü- nün yüzünü güldürmek için mi? İlk ağızda bu sorgulara veri- lecek cevabımız şudur: — Hem onun için, hem bunun için, hem şunun için... Fakat bu sene olduğu gibi Me- ram çayının suları azalmış olursa ilk önce düşünülecek şey... TAR- LA'dır. Konyadan bize gönderilen bir mektupta deniliyor ki: “Elektrik şirketi Meram çayın- daki suların azalması yüzünden sıkıntı çekmektedir. Çayın suları zaten mevsim yüzünden azalmış- ken, bir de bu yetmiyormuş gibi yukarı taraftaki köylüler arklar açıp suyu tarlalarına akıttıkları için elektrik şirketinin - sıkınlısı bir kat daha artmıştır” Yine ayrı günde gelen Konya- nın Ekekon gazetesinde “Meram | Çaye” başlıklı bir haberde şöyle | bir cümle okuduk: “Bunun önüne geçmek üzere çalışılmakta — olduğu öğrenilmiş tir” Bize mektup gönderen okuyu- cumuz eğer Ekekon gazetesinin haber aldığı “çalışma” ğa bizim de taraftar olmamızı - istiyorsa ilkin tarla, sonra Elektrik şirketi | bunda hata eder. Toprakla çalı- şan Türk toprağının yanından ge- çen ve yalnız Türkiye coğrafya- sının malı olan nehirlerden, su lardan, çaylardan istediği gibi, | dilediği gibi istifade eder. Me- | ram çayında, köylü tarlasını su- | adıktan sonra urtan su varsa bu- | nunla elektrik turbinleri döndü . rülebilir. Fakat elektrik turbinle rini döndürecek suyu biriktirmel ' için tarla susuz kalamaz. Elek trik şirketi, şüphesiz yukardan gelen suyun azalmu. ndan sıkınt | çekmektedir. Ve yinı pek şüphe | sizdir ki, elektrik dinamoları ön | plânda istediğimiz bir iş ve ışık | kudretini bize vermek için dö- merler. Ama her mem'skette ak | kömürden — istif de başkalarına | zarar vermemekle takyit edilir. Zira elektrik kara kömürle de, l.'ı,ıiıu.' motörlerle de elde edile- | bilir ama, tarla, ne gazle, ne ben- zinle, ne yağla sulanabilir, ne de kara kömür tozu servmekle (!) | tarlaların susuzluğunu gidermek mümkündür. O halde. elektrik şirketinin turbinlerinden yukardaki köyler, kendi tarlatarını Meram'dan su- damağa devam edeceklerdir. On la bu haklarından mahrum edi- lemezler, Elektrik şirheti ya haş günlerinde çok çalışarak yedek | akümülâtörler doldurmalı (!) ve | ya yaz günleri sular azalınca di- | famolarını çalıştıracak bir başka | muharrik kuvvet temin etmelidi: —a