e— (V T A N 39.6-935 —— Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler GÜNÜN MESELESı ÖNÜNDE eetab bi ğemsare ea GAZETELERİN YAZDIKLARI Sör eee aa aa Fransadaki Kriz Temps diyor ki: Leon Blum tahminlerinde al- danıyor, frank düşmiyecektir. Çünkü kendi mahvını elile ha - zırlamak istemiyen daha pek çok Fransız vardır. Parlamento da açılan konuşmaların başlıca gnevzuu budür, Bizim ulusumu- zun servet ve kaynaklarına ma- lik olan herhangi bir ulus, para- sının düşürülmesini kabul ede- mez. Buhrana karşı aranılan de- vanın, frangın düşürülmesinde olduğunu söyliyenler, kendile- rinin panikten istifade etmek is tediklerini anlatmış olurlar. Bu günkü mesele, kabine leh veya aleyhinde olmak değil, frangın düşürülmesi leh ve aleyhinde bulunmak işidir. Paranın düşürülmesi leh ve - ya aleyhinde olmak, Ulusal zenginliğin aleyhinde olmak, Meşru kazan.lmış tasarrufun leh veya aleyhinde olmak.. İşte, bütün buhranın temeli budur. »« * Frangın düşürülmesi, telâ fisi imkânı olmayan zararlara mal olur. Paranın düşürülmesi, herhalde çiftçilerin gerçek sa - tınalma küdretinin yeniden a - zalmasını sonuçlayacaktır. Çift çiler, ürünler değerinin artma - sını istiyorlar, Bu yü selişi te - min edcek frangın düşmesi de- gildir. Frank değerinin azalma- sı, endüstriye muvakkat bir can Tanma verirse de bu o kadar suni olacaktır ki bundan tarımın hiç bir istifadesi olmıyacaktır.,, leh veya Petit - Parisien diyor ki: iyas| savaşın ama- r. Mesele, spekülâ - törlerin faaliyetine sed çekip çe- kilmiyeceğini arlamaktır. Spe- külâtörler, paranın düşmesini, candan ve yürekten istiyorlar. Kabineye açıktan açığa muha - Tif olan akıma karşı gelmek ge- rekliğini saylavların ve âyanın pek çoğu anladı. Hükümet şefi Flandin Edgar WALLECE O sırada telefon çaldı ve Fro- yant masanın — üzerinde duran telefona gitti: — Evet, evet, size çok mü - him — malümat vereceğim. Bir dakika sonra sizi arayabilir mi- yim? Daha orada mısmız? Te - şekkür ederim. Telefonu yerine taktı, bir sa- niye düşündü: — Fmniyet umum müdürü ile sizin yanınınzda açık konuş- mak istemedim. Çünkü bu ma- lâmatı ilkönce ona haber ver- mek lâzım, Sonra da öğrendi- ğim beklenilmedik şeyleri sizle re anlatmaktan duyacağım zevk ten de mahrum kalmak isteme. fim. Emniyet müdürü ile yalnız Leon Blum (Handin) Finans ve bütçe me- selelerini herkesten iyi tanır. Ökonominin siyasaya takad -» düm etmesi gerekliğini takdir e den mahfellerde güven muhafa- za edilmetkedir.,, Bu makale Flandinin düşme- sinden önce yazılmıştır. Gaze - tenin tahmini doğru çıkmamış. tır. Le Petit - Parisien meclis mü zakeresinden bahsederek diyor BH: “Sol cenahım ucunda, Leon Blum ayağa kalktı ve söze baş- ladı: “Hükümet ulusal parayı mü- dafaa etmek istiyor. Ben bu | nokta üzerinde konuşmıyaca - | ğım. Eğer paranın değeri düşü- rülecekse, buna bütün ülkenin Öözgürce karar vermesi gerektir. Bunu, ülke, istiyerek yapmalı - dır, spekülâsyonun — kamçısı ile ve zorla değil...., Merkezde ve soldaki bazı say lavlar, Leon Blum'ü alkışladı - lar, Sosyalist lideri finansal ve para durumunun alt üst olması- ntn sebeplerini ararken: — "“Dinamiti kim koydu? Kı yılcımı kim fırlattı.,, Diye haykırdı. Ve: — “Kapitalist taifesinin em- ri altında hareket etmiyeceğiz, biz, borsa ve banka hükümdar- rının emri altında ezilmiyece Memlekette ulusal egemen liğin halka ait olmasını temin ettirmek isteyenlerin hepsi bi « zimle birleşmeğe davet ederiz.,, Le Petit Parisien aynı tarih- li nüshasında başka bir makale- sinde diyor ki: *“Fransız bankası aksiyonları- nın devletçe satın alınmasına matuf bir kanun teklifi hazırla- mağa Leon Blum'ü arkadaşları memur ettiler.,, konuşmaklığıma müsaade eder misiniz? Parr ilkönce odadan çıkarak: Elbette! dedi. Froyant emniyet müdürü ile konuşmak içi; İ y Dü t ıçınuheı dakika mü HABEŞ iŞi Habeşistan İtalyayı Avustur- yadan Daha Çok İşgal Ediyor Temps gazetesi diyor ki: “Düçe'nin nutku hakkında bütün ştılyın basınında çıkan | tetsirlerde, İngiltereye karşı a - çık bir tariz göze çarpıyor. Ha « beş meselesinde, Londrada ken | disine gösterilen yardımın ki « fayetsizliğinden İtalya müşteki dir, İtalyanlar, Stresada gerçekle şen İngiliz - Fransız - İtalyan dostluğunun Avrupaya olduğu gibi Afrikaya da şâmil olması . nı istiyorlar. Herhalde, Habeş meselesinin İtalyan hükümeti- ni, Avusturya işinden daha faz- la işgal ettiği anlaşılıyor. Şüp- hesizdir ki, Duçe Habeş mesele- sini barıs içinde halletmek is - ter, Böyle bir mıntakada ve böy le bir iklimde yapılacak bir müs temleke seferinin zorluklarını Duçe pekâlâ bilir. Ancak bu iş- te İngiltere ile Fransanın, İtal- yaya kat'i olarak tarafçı olduğu takdirde sonuçun daha çabuk ve kolay elde edileceği mütaleasım dadır. İtalyanın doğu Afrikasın da bir gelişme politikası takip ettiği tasdik ediliyor ve buna İtalyanın ökenomsal ve demoğ rafik zaruretleri âmil olduğu i- lâve ediliyor. İtalya, Fransa ve İngiltere - deki müstemlekeci iki büyük devletle mütesaniden hareket etmek istiyor. Habeşistan mese lesinde İngiliz ve Fransız ten - kitlerinin Habeş mukarenetini artırmağa sebep olduğu fikrin - dedir. Düçe bu Avrupa tesanü- düne büyük bir önem veriyor. Bunun içindir ki, devletlerin İtalyaya karşı dostluğu, Habeş şinde belli olacağını söylemiş- tir. Yani, İtalyan dileklerini o- naylayanlar İtalyan dostu, ter- viç etmiyenler de düşmanı sayı- lacaklardır. Bunun başka türlü ifadesi şudur: Avrupa devlet - lerile İtalya arasında dostluk münasebetlerinin devamı, bu devletlerin Afrika işlerinde ala- cakları duruma bağlı olacaktır. Bunun böyle olduğunu Al - manya anlamıştır. Bu yolda kat'i bir jest yapmıştır. İtalyan gazeteleri bu hâdiseden mem - nuniyetle bahsediyorlar. Alman kabinesi uçakçılık şefi albay: Heninger, Italyanın Berlindeki hava ateşesine, Almanyanın bu güne kadar Habeşistana hiç bir harp malzemesi vermediğini ve bundan sonra da vermiyeceğini rTesmen bildirmiştir. Daily Telegraph gazetesine Addis - Abeba'dan bildiriloyr *“Habeş payitahtındaki Belçi ka heyeti hükümete verdiği bir raporla ve bircok fotolarda sücl İtalyan uçaklarının yaptıkları na da şaşıyorum. — Sonra ceplerinde iki dolu tabanca var, Acaba neden çeki- niyor? — Ceplerinde iki dolu taban- ca olduğunu nereden biliyorsu- Yale de d kaparken d:d'i. lı:l“ geln kapayı — Sizin vereceğiniz İğr mattan sonra, ben de si $ kâtibiniz. Ttalia — Drumrumad hakkında bazı şeyler söylemek istiyorum. Biliyorum ki bu kız artık hoşunuza gitmiyor. Fakat anlatacağım şeylere hayret ede ceğinizi tahmin ediyorum. Yale kapıyı hafifçe kapalı. Parr dedi ki: — Bu zat bizi buraya çağır- dı, acaba fevkalâde neler anla - tacak dersiniz? İki adam salona — geçtiler. Yale dedi ki : — Yahu, bu ne aydınlık! İn- sanın tahafma gidiyor. — Evet, Froyant'ın beyhude elektrik sarfedişine pek aklım ermiyor. Fakat bana her ihtima le karşı her tarafın aydınlık ol- nuz? — Çünkü tabancaları ben doldürdum. Askerlik ettiğim i- çin bilirim. Tabancalardan bir tanesi de benimdir. Galiba bize ifşaatta bulunacağı içi nahoş bir ziyaretten çekiniyor. — Civarda.memurlarmız var mı? —— Evet, sokakta iki kişi var. Duvarlar kalın olduğu için o strada üt:ıl'd;n!ı konuşması lâ - Swn gi royantın sesini işi- temiyorlardı. T ç Bir çeyrek saat geçti. B yant hâlâ kendileriniwçığır:.- yordu. Yale sabırsızlanmağa başladı. Yarım saat sonra Yale hole çıktı. İlk rast geldiği hizmetçi - ye Froyantın telefonunu bitirip bitirmediğini sordu. — Afledersiniz ama, ben doğ ması lâzım geldiğini söyledi. Bu bazı bombardıman hareketleri - ni göstermiştir. Belgelere dayanan tanıklık - lar sekiz bomba atldığına ait id diayı teyit ediyor. Bunlardan yedisi Guerlogubi ve bir tanesi Adoya atıldı. Bu iki merkezin Habeş arazisinde olduğu şüphe sizdir. Bundan başka patlama - yan üç bomba bulundu. Bu mer milerin hepsi kırlara düşerek insanca ziyana meydan verme- di.,, maamARaARARAAMAAN Bulgaristanda Al- man propagandası Sofyadan Temps gazetesine yazı- r General Göring'in, Sofya ziyare- ti, büsbütün özel ve şahsi olduğu Bulgar mahfellerince tasdik edili - yorsa da, Prusya Başvekilinin Le - histan, Macaristan ve sonra ya gitmek suretile takip el yol, | dikkati çekecek mahiyettedir. Gö- ring, şahsi uçağı ile seyahat yor, refakatindeki kimseler de di - | ger ihi uçakla onu takip etmektedir ler. Yanında Prusya Bakanı ile Al. manya tayyarecilik bakanı bulunu- yor. Bundan ötürü merkezi ve şar- ki Avrupadaki bu devir seyahati, hiyeti alıyor. ü Şimendifer bakanlığının emrinde - lir, Bir yıl içinde Sofyayı iki yük - sek Alman şahsiyeti ziyaret etmiş oluyor. Bundan evvel, Adliye Ba - kanı Dr. Frank Bulgaristanı ziyaret gimisti. Bir müddetter beri Alman- tüvlü alantarda geliştirmek için çe lışıyorlar, Göring'in ziyareti bu da yapılan yeni bir harekettir. Göring Tusu içeriye giremem. Bizi ça - ğırmadan odasına girmemek i- çin kati emir ıldk. Fakat siz, i- kinizden biriniz girmek isterse- niz o başka... Parr yazıhanenin kapısı önün de duruyordu. Kapıyı açtı. E - lektrik lâmbalarının gözleri ka I maştıran bol ışıkları - içinde ev sahibinin sapsarı suratı ile kar sılaşacağını hiç aklına getirme- mişti Froyant ölmüstü. Koltu- ğa yarı oturmuş vaziyette idi. Göğsüne de bir hançer saplan - mıştı. Parr'ın bağırması üzerine Ya- le de hemen yazıhaneye koştu. Masanın üzerinde kan lekelerile dolu uzun bir eldiven vardı. — İki adam, hiç bir şey söyle meden bakıştılar. Nihayet Parr dedi ki: — Memurları çağırın. Evden kimse dısarıya çıkmasın. Bütün hizmetçiler mutfakta toplansın. , Derhal odanın içinde ınceden imceye araştırmağa geçti. Bina- nın arka tarafındaki küçük bah çeye, bakan büyük pençerelerin ka'ın kadife perdeleri vardı. Per 'in Balkan gezintisi —. *&l & Reis — Ne ile suçludur ? Kâtib Polise tecavüz etmiş... Smiths Veekly (Sidney) SİLÂHSIZLANMA — İŞLERİ VE HARP GEMİLERİ S erllşi eli Deniz Konuşmaları Journal de Debats gazetesin- den : Resmen ilân edildiğine göre, Alman - İngiliz deniz konferan- sının ilk toplantısı Londrada 4 Haziran sabahı vâki olacaktır. Bu konuşmalar, öbür devletler mümessillerile yapılan konuş - malar gibi bir haberleşme ve malümat teatisi mahiyetinde i- miş. Bu konuşmalar, ileride vâ- ki olabilecek resmi görüşmelere mukaddeme olabilecektir. İleri- deki görüşmeler, deniz silâhla - rının tahdidi için arsmlusal bir anlaşmanın akdine matuf ola - caktır. Kaydedilmek gerektir ki, si - yasal mahfeller, bu görüşmele - rin sade fikir ve görüş teatisine münhasır kalmıyacağını zanne- diyorlar, Görüşmelerin, tonilâ - to, deniz cüzütamları ve silâh meseleleri gibi sırf teknik kadrosu dışma çıkacağı tahmin ediliyor, d ,2 44 Balayı seyyahatinin altında neler var ? (Copenhague'da çıkan bir gazeteden) deleri açtı. Pencerelerin man - dalları kapalı duruyordu. O halde Froyantı nasıl öl - dürmüşlerdi? Katil nereden girmişti? Han- çer göğsünün yukarısından in - dirilmişe benziyordu. Sonra bu eldivenin ne mânası vardı? Çok kullanılmış uzun bir şoför eldi- veni.. Her şeyi olduğu gihi bıraktı ve derhal emniyet müdürüne te lefon etti. Umum müdür hâlâ Froyantın kendisini çağırması- nt bekliyordu. Parr sordu: — Sizi tekrar aradı mı? — Hayır! Ne oldu, yeni bir Şşey mi var? "Parr kısaca meselevi anlattı ve umum müdürün bir kere da- ha tekdirlerini dinledikımnıo; ra, ahzeyi yerine koydu ve hole şın:âı. Memurlar orada bekliyor . di'— Bütün evi arayacağım, de- Yarım saat evi aradıktan son Alman delegeleri Berlinden cu martesi sabahı hareket edecek- tir. Delegelerin başkanı Riben- tropdur. Ribentrop, silâhları a » Zzaltma işinde Almanyanın özel delegesidir. Ondan başka dele- geler şunlardır: Koramiral, Sehuster, Kaptan Hassner ve Korvet kaptanı Kiderlen'dir. Alman basını, bu konuşmala- ra atfettiği önemi, iri harflerle kaydediyor. Gazeteler, Almanyanım deniz programı hakkında Hitlerin Ra yiştağ meclisindeki diyevini tef sir ve izah ediyorlar ve Alman- yanın yeni bir deniz rekabetine girişecek vasıtalara malik olma dığı gibi böyle bir niyeti de bu- lunmardığını ilâve ediyorlar. — e Borsen Zeitung diyva 4i. Früher, genel bir deniz silâh- lanma yarışı aleyhinde olduğu- nu kat'i olarak bildirdi. Irkça ak raba olan iki ulus'un bir daha e« bediyen muhasama haline gel « memesi için elinden gelen her gayreti sarfedeceğini Hitler şid detle söyledi, bu diyev Alman- larm, yeni görüşmelerde, son derece uzlaşma taraftarı olacağı nı göstriyor. Ümit ederiz ki, Londrada, Almanyanın mutedil isteklerini anlayarak kabul ede- cektir.,, n Berliner Tageblatt diyor ki? “Güven istemekle, biz, çılgın ça bir silâh yarışını istemiyoruz. Ancak hakiki güvenin icapları- na uyuyoruz. Biz bir tek İngili- zin uykusunu kırmak — isteme « YİZ.,, Ta aşağıya indiği zaman, Yale sordu: — Bir şey var mı? Parr menfi surette başını sal ladı: — Hayır, dedi, burada bulun mak hakkı olmıyanlardan baş- ka evde kimse yok. — Öyle ama, yazıhaneye ne- reden girdiler? Holde daima in- sanlar vardı. Yalnız baş uşak bizimle salonda görüşmeğe gel" diği zaman, belki hol boş kal “ mıştır. — Doğru.. — Acaba odanın tabanında açılır bir kapak olmasın? — Haydi canım. Londranm göbeğinde bir ev odasının tabâ” nında acılır bir kanak? Halıyı kaldırdılar. Hakika * ten bir kapak gördüler. Bas V şak, umum! harpte — Froyantil! yazıhanesinin altında kemci bir mahzen yaptırdığını, hangi bir tayyare hücumu ZAâ ” manında hemen kapağı aça! bu mahzene indiğini söyledi. (Arkası