ZONGULDAKTAN GETİRİLENLER M ea Cinayet Bütün Esra- rını Muhafaza Ediyor Zonguldaktan Birşey ra Çıkmıyacağa Benziyor Gelenlerden de D Muharrem, Salih oğlu Mehmet, Salih oğlu Haşim Rıhtıma Dıçal_dı vurularak öldürülen Er. meni madamı Mari Elmasyanın katilleri olmasından şüphe edi- le_n üç kişinin Zonguldakta tev- kif edildiklerini yazmıştık, Mu- harrem oğlu Muharrem, Salih oğlu Mehmet ve Salih oğlu Ha- şim adlarındaki suçlular, dün Merşin vapurile şehrimize geti. rilmişler, doğruca mevcutlu o - larak polis müdüriyetine gön- derilmişlerdir. Cinayet tahkikatile ilk gü- nündenberi meşgul olan müddei umumi muavinlerinden Ferhat, suçluların sorguları ile geç vak- te kadar uğraşmıştır. Dün bir yazıcımız Muharrem ve Haşim ile görüşmüştür. Bun. lar diyorlar ki: Biz ü idanberi Zon- guldakta Nazifin inşaatında ça- lışıyoruz. İstanbula o zamandan beri gelmedik. Bizi Zonguldak- ta yakaladılar, buraya gönder - diler. Bizim hiç bir şeyden ha- berimiz yok. Esasen - çalıştığı- muz sirketten yapacakları tah - l;îut ta hâdiseyi aydınlatacak- Sa!ihdoğ1; Mehmet te, mem - nden Zonguldağa yeni gel , hâdiseden rğalifmaugve hıbe_ri olmadığını anlatmıştır. Dün akşam geç vakte kadar devam eden sorgulardan müs- bet bir netice çıkmamıştır. Hâ- fiııeışıx_ı son inkişaf vaziyeti bu üç kişinin cinayetle alâkaları b!ılunmıdxğl yolundadır. Tah - lı:;lluıt l_:ugü;ı bitirilirse suçlular iverilecek ve İN - derileceklerdir. el a Şeyh Saidin kardeşi hakkında tahkikat yapılıyor Maalkarada, başkasına ait TAN " m o tefrikası t 37. #ğ%ıSmn Bbal ı Bürhan CAHID — Artık tenis kortlarınıza sık sık gelebilirim, diyordu. e Basibrin'in sakin, dümdüz hayatı Nadya'nın gelişi ile bera- ber yavaş yavaş — canlanmağa, mühendisler arasında bir şık - laşma, incelme modası görün - meğe başladı. , Moreno bir iki gün ortadan kaybolduktan sonra bir akşam eünde bir kutu ile göründü Daha yemeğe başlanıanış « lardı. Derin bir saygıyla Nadya'nım önünde eğildi ve kutuyu uzattı: — Küçük bir seyahatın hâtı- rası madam. Değersiz bir şey, Nadya şakrak bir sevinçle he- diyeyi aldı ve açtı. — Bu, kesme billür şişede koku- € derhal fışkıran güzel bir la - vanta idi, 'a çıkarı.ıyorlar Sarıyerde on yedi yerinden | nüfus tezkeresini kullanarak şehrimize kaçak olarak gelen Şeyh Saidin kardeşi Tahir, sulh ceza mahkemesinde sorguya çe- kildikten sonra, sürgün edildiği Maalkaraya tekrar gönderilmiş ti. Tahir hakkında müddei umu- milikçe, başkasına ait nüfus tez keresini kullanmak, han odaba- şısı Yaşar hakkında da, hana aldığı kimseler hakkında zabi - taya beyanname vermemek suç larından dolayı takibata başlan- mıştır. Maalkarada bulunan Tahirin mahallinde istinabe suretile sor guya çekilmesi muhtemeldir. * Galatada Abdullah isminde birini 2 Jiralık bir alacak yüzün- den öldürmekten suçlu Cafer | oğlu Mustafanın ağır cezada duruşması yapıldı. Dünkü celsede müddei umu- lik makamı, iddianamesini oku- yarak, suçluya ceza kesilmesini istedi. Duruşma müdafaa yapılmak üzere başka güne bırakıldı. Üniversitede Yeni binalar Üniversite bahçesinde yapıl- makta olan rasathane binası bitmek üzeredir. Bina 15 hazi- rana kadar hususi bir komisyon tarâfından tetkik edilecek ve teslim alınacaktır. Bundan son- Ta Avrupadan gelen âletler ye- rine konacaktır. Bu iş gelecek ders senesi başına kadar bitmiş olacaktır. Üniversite nebatat ve hıyvınşx enstitüsü için Alman- yaya sipariş edilen âletler de gelmiştir. Nadya: — Ne incelik, ne nezaket! di. Y'::tllu. BZıl.ıâı lavantam da azal- « Burada bi n külksyek bir şey bulmaun'n Moreno Nadya'nın bu sıcak ve candan sevinci karşısında ee GNL GD süzüyordu. SD aaları .Nadya'nın birer damla yakut gibi parlayan alevli dudakları Moreno'ya teşekkür ederken a - ralarına atılmamak içim kendini güç tutuyordu. Nadya bu' teşekkürle kalma - yarak elini Moreno'ya uzattı. — Bu nezaketinizi asla unut- mayacağım. İspanyol, avucundaki bu yu - müuşak, — mini mini elin ateşini bütün damarlarında duvdu, sar- sıldı, başı döndü, gözleri karar- dı. Ve inler gibi mırıldandı: — Oooh, madam! Bu akşam Nadya çok neseliy- di. Yemekte bir çok söyledi ve güldü. Provaniye güzel kadının bu çanlılığı kırbaç gibi geliyor- du. Yemekten — sonra konuşur- ÖĞÜTLERİ Zayıflamak istiyen Bayanlara Bu yıl bayanlar için şişman- lık moda olacakmış diyorlar, ama, bu habere onlardan pek azı inanıyor. Galiba şair: O gülendam Bir al şle bürünsün yörüsün, Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün. dediğinden, biraz şişmanca o- lan bayanlar hep fidan boylu olmak için yemeklerini azaltı- yorlar, birçok yol yürüyorlar. Vakıâ, fazla şişmanlık ne ba- yanlar, ne de baylar için iyi bir şey değildir. Endamı bozduk - tan başka, kalbin üzerine yağ biriktirir, nefes darlığı, baş dönmesi, dermansızlık getirir. Bundan dolayı, — zayıflamak- ta bir zarar yoksa — incelmeğe çalışmak, hele bayanlar için pek haklı bir arzu sayılabilir. Zayıflamak istiyen bayanla- rım çokluğundan, hekimler in - sanı zayıflatmak için türlü tür- lü yemek listeleri düşünmüş- lerdir. En kolay bir tanesini de ben söyliyeceğim: Öğle yeme- ğinde 20 gram kızarmış ekmek, 50 gram et söğüşü, sıcak ve şe- kersiz bir fincan çay. Akşam ye- meğinde 200 gram kızarmış ek- mek, 2 yağsız yumurta, 60 gram yağsız et ile 100 gram sa- lata yahut haşlanmış sebze, 20 gram kuru peynir, Bazıları iki öğün yemeğe da- yanamıyarak, daha çok yemek isterler. Ö halde: Sabahleyin SO gram kızarmış ekmekle bü- yücek bir fincan sade kahve; onda ekmeksiz iki yumurta; öğleyin 250 gram pirinç yahut © kadar patates; akşam beşte büyücek bir fincan sade kahve; akşam yedide 100 gram kızar- mış ekmek, 100 gram yağsız et, 40 gram kuru peynir. Her halde mümkün olduğu kadar az su. y Yalnız az yemekle insan za- yıflıyamaz. Yavaş yavaş arttır- mak şartile yürümek, yokuş yukarı çıkmak lâzımdır. Önun yerine evde kalıp cimnastik yapmak ta olur, Günde üç defa onar dakika, bir duvarın önün- de durarak kolları başın yuka: rısına kadar kaldırıp kolları önden arkaya doğru hareketler yaptırılır, Fakat... zayıflamak her va- kit zararsız bir şey değildir, He- le, bayanlarda şişmanlık çok defa lemfatik olmaktan ileri ge- lir. Ö vakit insan zayıflarsa ar- kasından nezle, grip, ziyade dermansızlık, daha sonra — ve- rem gelir. Şişmanlık baztı ba- yanlarda — verem hastalığına karşı tabiatin kurduğu bir mü- dafaa, koruma halidir. Önun için zayıflamak istiyen bir bayanın her şeyden önce,za- yıflamaktan zarar görmiyeceği- ni iyice anlaması, kısa sözle he- kiminden zayıflaması için izin alması lâzımdır. Lokman Hek'm larken söz buradaki toplantı ha- yatmın sönüklüğüne geldi. Nadya'nın kırmızı dudakları bükülmüştü: — Geniş, konforlu evim olsa daha samimi — eğlentilerimiz, toplantılarımız olur. Fakat e - vimizdeki eşya bir hizmetçi oda- sini ı_:::g:m::cık kadar az, n kaşları çatılmıştı. Karı kocanın buraya ne şl:rt- larla geldiklerini bu kadar ça - buk unutmalarma kızıyordu. Nadyanın bu sözünü kocası - nın düzeltmesini bekliyordu. ,Muhtar Arif bunu işitlmemiş gibi, dalgın etrafına bakıyordu. Turgut dayanamadı. — Ayağa kşlktı ve hepsine birden toptan bir selâm vererek Bazinodan u - zaklaştı. Bu akşamdan sonra Provani de garip bir çalışma başladı. TAN İki Taraf Ne Di_yor? Şirketi Hayriye va- puruna binenler, binmeyenler Şirketi Hayriye ile Anadolu Hişarı halkı arasında anlaşama- mazlık devam ediyor. Bu civar halkı ikiye ayrılmıştır. Bunla- rın biri vapurla, diğeri sandalla gidip gelmektedir. Dün her iki kısım halk ile temas ettik. San- dallarla seyahat edenler evvelki fikirlerinde ısrar ederek diyor - lar ki: “— Sandalla karşıya geçip İstanbul tarafına tramvayla git mek bize on iki buçuk kuruşa mal olüyor. Halbuki şirket 15 kuruş alıyor. Bunu gidip gelme olarak hesap edersek günde beş kuruş fark meydana gelir. Şir- kete niçin bes kuruş fazla vere- Hm? Sonra, ayda yüz elli ku- rüş fakir bir aile için az para değildir. Eğer şirekt bu parayı almak için mecburiyet hissediyorsa Rumelihisarlılardan niçin almı- yor. Mesafe düşünülüyorsa, ara mızda hiç fark yoktur. Şirket bu işi düzeltene kadar sandalla seyahate devam edeceğiz.., İkinci partiyi teşkil eden va- pur yolcuları ise, diğerlerinin fikrine itiraz ederek diyorlar ki: “— Bizde Anadoplu Hisarı yolcularıyız. Sayımız mahdut olmakla beraber vapurla seyaha ti tercih ediyoruz. Çünkü şirket haklıdır. Orada yüzlerce me- mur, amele çalışryor. Bunların 'Türk ve çoluk çocuk sahibi ol - duğunu da düşünürsek - şirkete karşı olan fikirlerin doğru olma dığını görürüz. Şirketin Boğaza yapığı tenzilât 927 denberi yüz- de kırkı bulmuştur. Nihayet Rumeli Hisarına olan kısma bi- raz daha ucuz bilet satmasını da | atıldığı kanaatini besliyorlar. — 20 5-036 MASONLAR ENDİŞESiZ ! Türkiyedeki Masonluk Kalkamaz Diyorlar “Maşrıkıâzâm,, Bu Bahsin Verilmediğ Kökü dışarda olan bütün te- şekküller gibi masonluğun da kaldırılacağı yolundaki haber - ler masonlar arasında haklı bir telâs uyandırmıştır. Henüz bu şayiaları kuvvetlendiren bir ka- rTar almmamıştır. Bir çok mason bütün bu haberlerin mason arları tarafından ortaya Dün eski masonlardan ope - ratör Mim Kemalle görüştük. Bize dedi ki: —”Kurultayda — bahsolunan bazı mevzularla Türk masonlu- gü arasında bir münasebet bu- lunmasını hayretle karşıladım. Kökü ve idaresi hariçte olan teşekküller arasında masonluk hatıra bile gelmez. Çünkü Türk masonları ve teşkilâtı direktif- lerini memleket hudutları hari - cindeki bir kökten ve bir mer - kezden almazlar. Masonluk, ya- şadığı memlekette varlığını ve idealini her geyden evvel ken - dinden alır. Memleket kanunla- rını her şeyin fevkinde saygı ve sevgi ile başının üstünde taşır. Türk masonları kendilerini sar- sılmaz bir bağla bağladıkları u- tlusal düsüncelerle yürür ve yük- selirler. Türkiyedeki masonluk ta dün yanın her tarafında olduğu gibi tamamen milli bir teşekküldür, insanlık idealini memleket me faatlerile içinde yaşadığı reji - min icabatına telif etmiştir ve edecektir. Masonluğun imhasmı, mason mefküresinin boğulmasını isti - yen bilgisiz bazı şahsiyetlerin Türk masonlarını rencide etme den ne beklediklerini anlamıyo- TümM. Acaba Türkideyeki .nasonlu- ğu yıkmakla memleket için bir çok görmemeliyiz. Tramvay re- kabeti için bu, senelerdenberi devam ediyor. Netice itibarile şirket, hazi- randan itibaren tatbik edeceği yeni tarifesinden dolayı takdire şayandır. Şirket bu yüzden bir sene için belki zarar bile ede- cek! Yalnız şu noktaya işaret etmek isteriz: Hisar halkı aca- ba şimdiye kadar niçin itiraza kalkmadı da bütün iskeleler için olan yeni tarifeyi duyduktan sonra harekete geçti? Bir türlü bunu anlayamıyoruz!,, Diğer taraftan, hâdise hak - | kında şirkette hiç bir hareket görülmemektedir. Ancak, duy- duğumuza göre şirket halka ma kul bir cevap vermeğe hazırla- nıyor. Provani bir hafta içinde bu terası üç misli büyüttüğü gibi içerideki odadan ikisini de bir - leştirerek geniş bir salon mey - dana getirdi. Diyarıbekire ka - dar yolladığı bir adam iki kam - yon eşya ile dönmüştü. Mimar arkadaşlarına hisset - tirmemeye çalışarak evini dar bir vakit içinde (Basıbrin) deki eşlerine benzemiyecek bir hale getirmişti. Banyosu, güzel eşyası ile bu ev hemen hemen büyük mister- lerin en konforlu villâlarından birine benzemişti, Ve bir akşam Provani ye- mekten önce yerini alan Nadya nm karşısında Budaya tapınan bir Lâma gibi eğildi : — Madam, dedi. Bana öyle geliyor ki, oturduğunuz daire sizi memnun etmiyor. Eğer ba - na iltifat etmek lütfunda bulu- Kumpanyanın mimarı oldu . ğu için kendine güzel bir bina yaptırmıştı. Bu ev de ötekilere benzemekle beraber Vatsonun villâsı gibi etrafında geniş bir ta raçası vardı. n nursanız benim evim ini ümit ederim ki, rıhı: ed::ğl':ız- niz, Onun hazırlıklarmdan zaten hı;kulının. Nadya o sihirli ba- kışlarını mimara çevirdi: fayda mı temin edecekleri Ha- yır.. Böyle bir şeyin hatırdan bile geçirilmediği muhakkaktır. 'Türk masonları, memleketin ha yati meselelerine, büyük feda - kârlıklarla karışmış insanlar ol- duğuna göre fikir hürriyetine çok riayetkâr olan bir rejim i- çinde, imhalarını kasdedecek bir hareketin düşünülmesini bi- le doğru bulmam, Masonlar istibdadın yaşadığı hür fikirlerin ezildiği memleket lerde tehlikeli ve zararlı birer unsur olabilirler ve ancak bu memleketlerde feda edilebilir - ler, Türk masonları şimdiye ka- dar memleket menfaatleri bakı- mından kendilerine tevdi ediler. hangi vazifeyi yapmamışlar- dır? Masonluğun kaldırlacağı hak kında söz iyenlere gülerim Masonlar kadar daima — Lâkin bu nezaket beni şa - Şırtıyor Mösyö Provani, Feda- kârlığınıza mukabele edemiye - ceğiz.Bu pek yüksek bir feragat. Ve daha söylüyordu. Mimar mu kaddes bir mihrap önünde baş eğer gibi yere baktı: — Hiç bir şey değil madam. Kabul etmeniz bana ömrümün €n derin zevkini - tattıracaktır. Yarm sabahla beraber evim em rinize âmadedir, Nadya artık bir çocuk olmuş- tu. Provaniye uzattığı eli bir kaç saniye mimarın avuçlarını okşa- dr ve İspanyol sendeler gibi sal landı. İliklerine kadar alevlen- diği belliydi. Turgut henüz gelmemişti. Şa hinle beraber sofraya geldikleri zaman bu ev bahsi konuşulup bitmiş, Provanj sevincinden çıl- gına dönmüştü. Ertesi gün herkes iş başma giderken hizmetçiler “Nadya,, nım eşyasını pek uzak olmayan yeni eve taşıyorlardı. Ev, kendi havasında ve çatı- sında âlem — yaratan bir kadını (Görüşülmesine DeğerBile * € v .. . ini Söyledi himayeye mazhar olmuşlardır. Bu mazhariyet te saf ve samimi olan düşünüşlerine ınanılmış ol« masındandır. Türkiyede masorl luğun yıkılacağından endişeye lüzum yoktur. Buna inanmakta doğru değil dir. Esasen hükümet bu işi bizdet daha iyi iyi görür. Masonluk idealinin ne oldu - ğunu bilmiyenler onun pervasız bir düşmanı olmuşlardır. Mason lara vatansız, milliyetsiz, anar * şist diyenler bile olmuştur. Fa « kat masonlar memleket sever görünen ve bunun için mason * luğu yıkmak istiyenlerden dahi fazla vatanperver insanlardır.,« Maşriki âzam ne diyor? Diğer taraftan, mason Meş- riki azamı Muhittin Osman da bir muharririmize, bu mesele- nin masonları alâkadar etmiye- — ceğini, hattâ son toplantıların- da lüzumsuz addederek - bu işi görüşmediklerini söylemiştir. Temizlik parası Vermiyenler Şarbaylık temizlik parasınt vermiyenlerden bu para, tahsili emval kanununa göre ve çok de fa eşyası satılmak suretile almı- yordu. Bu şekil, bazı şikâyetler doğurmuştur. şarbaylık, bu paranın önce kirâ parasına haciz konarak almma- sını, imkânsız görülürse o vakit eşyaya haciz konarak verginim alınmasını ilgili yerlere bildir * miştir. Trabzonda fındık satış!lari Trabzon, 28 (A.A.) — Bugün borsada 935 ürünü ağustos ve eylül teslimi bir vagon fındık İ* çi 40 kuruştan, üç bin kilo kar buklu fındık ağustos teslimi 23 ten, dört bin kilo tombul fındık eylül teslimi 21 kuruştan satıl* mıştır. 934 ürününden iç 62, kabuk” la tembul 31 kuruştan satılmak tadır. Stok fındık yok denecek kadar azalmıştır. — Erzurumdabereketli yağmu” Erzurum, 28 A.A. — Dünc!al beri bereketli yağmurlar yağ * maya başladı. Kuraklık çekel yerler halkını bu yağmur $' sevindirdi. Buğday fiyatı memnun edeceyk kadar zengif” di. Ve mimar bütün bu güzel f ya ile beraber — iki hiım:t;ıi'd de evde bırakmıştı, A Yeni terasi elli, altmış kişi * lik bir kalabalığı eğlendire kadar genişti. Verandanın taVö nına renk renk fenerler asılmi$” tı. Pencerelerde tül perdeler gârlanıyor, verandaya DPM açılan büyük yemek ıılaml_": karşılıklı büfeler kalabalık bir yafet verebilecek servisle CÜ görünüyordu. Nadya daha © & şam, ahbaplarını yeni evine :»u ğgırdı, bu onlar için bir sürP olmuştu. & Yorgun, argm kasabayâ Ber) nen mühendislere (Nadya) Ü; küçük hizmetçileri davetiy€'' ni dağıtıyordu. L Turgut kendinden hlwd olan bu göçe pek kızdı. 4 “Nadya,, nın ve yahıtt Mubi tar Arifin ona sormadan wndı lerine verilen evi bırakıp g' — leri nezaketsizce bir hat (Arkası Bundan dolayi |