—— »V.s. 15 ——— TA N a D lli ÇALDARİS'İN SEÇİM TURNESİ ı İ EPERRALTİŞ e aai ”. ea z ae Halk Başbakan Çaldaris” | _ıî_a_îs.__z_.que sind glş_gr Si S ü> Davul Zurna ile Karşıladı I Başbakan Çaldaris'le beraber giden Atina husust muhabirimiz yazıyor | Patras, 19 Mayıs — | ile karşı çıkmış. Ayni merasim. Bu sabah saat 11,30 da Ati- hadan Peloponez durağından | hususi trenle kalktık. Başba - kan Çaldaris ile beraber seçim turnasına çıkıyoruz. Patrasa Bideceğiz. Patras ve bütün ©o mıntaka yaldarisin partisinin, halk par- tisinin doğduğu yerdir. Bu par- ti bundan yirmi sene kadar ev- | Vel Gunaris tarafından kurul - Muştu ve kralcı idi. Şimdi cu - Muriyetçi daha doğrusu cumu - Tiyet rejimini bir lüzum olarak tanımış olan halk partisinin he Men bütün Üüyeleri bugün de kralcıdırlar. Bunu gözlerimle, -bütün geçtiğim yollarda, gör - düm ve kulaklarımla da - işit - tim, o Tren duraktan alkışlar ara - sında kalktı. Demiryolu boyun- Ca dizili duran halk, Başbakanı Beverek alkışlıyorlar, Şimdi ar- tık şehirden ayrıldık. Akdeniz kıyılarına mahsus bir manzara içinde ilerliyoruz, biraz sonra Elözise geliyoruz. Burası, Yu - han tarihinde, “esrarları,, ile tanınmış bir yer, bu esrarın ha- lâ da çözülemediğini söylüyor - lar, Bence, Elözis esrarı, bugün Sağır sultanın bile duyduğu bir Sır olduğu için bir çok kimseler tarafmdan elân meçhul sayıl - Maktadır. € Sonra Megara denilen bir ye- re geliyoruz. Durak çok oriji - Nal biçimde giyinmiş kadın ve €rkeklerle dolu. Kadınları bi - zim köylerdeki gibi başörtüler Biymişler. Mavi, siyah, sarı ve beyaz renklerden entarileri, ön- lükleri ve başörtüleri ile Çalda- Tise zeytin dalları veriyorlar. eytin dalı Gunarisin kralcı Palk fırkaşmm timsalidir. Er » *kler geniş hasır şapkaları, diz paklarma kadar inen bir ne- Vi “caket - önlük,, leri ile bas - tonlarını havaya kaldırarak ya« Şa diye bağırıyorlar, Çocuklar, Büneşten yanmış yüzlü, baldır- | ları çıplak çocuklar vagonların ( VÜzerlerine çıkıyorlar. AKAMKIYO u. e. e.i © kadar iyi değil, Tren yavaş Yürüyor ve çok sarsıyor. Hava Sicak. Şimdi, uzaktan deniz Bgö- Tünüyor. Biraz sonra körfez gi- i bir yer, Burası Korent kana - dinın körfezi. Uzakta bir vapur (Bözüme ilişiyor. Bacasında, bi- #im deniz yolları idaremizin işa- Feti var. Kalamaki denilen bu Yetde, bu tanıdık işaret bana fî)'le iyi bir tesir yapıyor ki..., 4 İSte Korent kanalımdan geç « tik - çok güzel bir görünüşü var- Ve Korente geldik. Büyük me- imle karşılanıyoruz. Asker - y. » koşşaflar, heyetler, çiçek - €r, tren düdükleri... Ve Pana - Yil. Panayil... diye haykırışma Çör. Bu Panayi!, Çaldarisin kü- ismidir. Doğduğu vilâyet &ü lğu için, buralılar onu ken- nvlmnden sayıyorlar, sevgileri - l Föıurmek için de küçük is - çe alkıslryorlar. Trenimiz duralblardan adeta la kalkıyor. Halk Çaldarisi * idar seviyor ki, trenin ötesi : berisine yapışıyorlar ve bı - akmak istemiyorlar. Çoğu ba- “maklara atlıyor ve zorla içeri “tiyorlar. Hususi tren, zaten 'di bütüm mânasile bir mar « h“diıe benzedi. Oturacak yer ıer'!tmdı. İstasyonlardan binen - » İçerdekilerin yerlerini alı - Ti lar, ve buna kimse ses çıkat Yor, Çünkü, bu adamlar, hep Ş'ldariıin âşıklarıdır, ona ade - %“Drycrlır. daha doğrusu o - aj N şahsında kendi ideallerine 'Diyor'ar , .“:" Tahati isimli bir yere geliyo- tüe ) Kulağıma çok tanıdık bir %yae!iyor: davul, zurna. Evet. l üğününe gider gibi halk 'Alerine aldıkları davul zuraa Ayni zeytin dalları, ayni hay - kırışmalar, “yaşalar,, , "pana - yi, ler. O kadar güzel manzaralı lxı_ğ lıklar içinden geçiyoruz ki, bir an, kendimi unutuyorum, ve Göztepe, Erenköy, Suadiye ta- raflarındayım sanıyorum. De - miryolunu kesen beyaz toprak- It yollardan kadınlar ellerini sal liyorlar, bize doğru geliyorlar. Biraz uzakta deniz, denizin öte kıyısında Parnasos dağları, te- pelerde karlar var. Tül perdeler arkasında gibi görünüyorlar. İşte bir durak daha: Ksilokas - tro, Büyük bir kalabalık. Kadın ve erkek. Kadmlarının hepsi sihhatli, Belli ki, üzüm memle | keti. Erkeklerin hepsi hasır şap kalı. Fakat trenimiz çiçek dol- dü. Adeta sinema havadis gaze- telerinde gösterilen “Kan,, da çiçek bayramımdaki trenlere ben zedik. Pencerelerden içeri de - met demet çiçekler atılryor. Yer lerde, çiçek halılar üzerinde yü- rüyoruz. Buradan sonra varacağımız durak Kamariondur. Kamario - nun ehemmiyeti var. Çünkü Çal daris burada doğmuştur. Küçük bir kasaba. Geldik. Çaldarisin bütün hemşerileri gelmiş. Elle - rinde büyük iki bayrak var.Tren burada biraz duruyor. Çaldaris pencereden hemşer,'erini selâm hyor. Haykırışmalar. İhtiyar bir köylü, bastonunun ucuna şap - kasını takmış, Çaldarise bir şeyler söylemek istiyor. Sesi - ni düyuramryor - ve zaten tren kalkmıştır - ellerini gözlerine götürüyor. Kimbilir bu adam kimdi? Belki de Çaldaris, kü - çükken dizlerinde hoplatmıştı, kimbilir. Bundan sonra uğradığımız yerlerde bir fevkalâdelik olma - da. Yani, hopsinde, her-durak -- ta gösterilen büyük heyecan, ö- tekilerinden fazla değildi. Hem dediğim gibi, bende artık husu- siyetleri görmeğe mecal kalma- mıştı. İki vagonu biribirine bağ layan dar bir geçit üzerinde se- kiz kişi olduğumuzu söylersem, bilmem hakımanı .. , orguntu ğumun derecesini anlatmış o- labilir miyim. Yalnız derhal şu nu da ilâve edeyim ki, bu hal - den şikâyetçi değildim, deği « lim ve olmadım. Zira, sular ka rarırken, Patrasa girişimiz, ora- da gösterilen büyük, ne diyo - Tum, azemetli karşılanış bana hepsini unutturdu. Bütün şehir ve liman kâmi - len donatılmıştı. Vapurlar, tren ler düdüklerini çalıyorlardı. Şe hirde yol, meydan namına bir şey göremiyordum. Hepsi in - san ile dolu idi. On bin kişiye ya kın bir kalabalık vardı dersem, inanımız İşi azıtmış olmam.Tren yavaş yavaş ilerliyordu. Şehir içinde idik, Başbakan, söylevi - ni, burada, partiyi kurmuş olan Gunarisin evinin balkonundan yapacaktı. Evin önüne gelince tren durdu. Bin bir bşlt kalaba- lık, göğsünden hançerle bir o - luk açar gibi Başbakan ile biz « lere trenin kapısından Gunari - sin evinin kapısına kadar dara- cık bir yol açtı, oradan süzül - dük. Şimdi, ben Gunarisin evinin bir odasında bu mektubu yazar ken, Başbakan Çaldaris, hopar- lörlerin meydanda bulunanla - rın hepsine duyurduğu söyle - vini yapıyor. Koca meydanda çit yok, Yalnız Başbakanın uğul dayan sesi, Fakat birdenbire bir su taşmasını andırır bir uğultu onun sözünü kesiyor ve şöyle di yor: — Biz kralı isteriz, Yaşasın kral!. Bu halkın sesidir, ' Fikret ADİL ıt:g Eğrende yıkılan yerler ve Diyor şösesi üzerindeki köprü — ——— — ——— —— ee ı yüyoruz. Bu resimler “Tan,, m istihbarat teşkilâtı için bir mu - vaffakiyet teşkil ettiği kadar | anohnbirxunpu-l sini, tepelerin geşkilise köyünde ve Digor nahiyesinde çadır içinde oturan halk Harabe haline gelen Digorun umum? görünüşü ve yıkılan evler Karsda bir çok köylerin yı - | daki bütün haberleri okurlarımı kılmasını, bir çok suların kesil - | za bildirmiştik. Dün de sarsıntı çatlamasını | bölgesine ait hususi fotoğrafçı - vlit eden yer sarsıntısı hakkın | mıza aldırdığımız resimleri ko- çasını ve oradaki vatandaşların hallerini göstermek itibarile de enteresandır.