*'TAN " in telrikası ; 35 lerinkinden Daha Üstün Olduğunu Gösterdi! becerikliler görülmüştür. Bu- nunla beraber bu yüksek uslar bazan öyle ufak dikkatsizlikler yapmışlardır ki, yakalanmaları- na ve ölümlerine sebep olmuş. u_zr.AYu!ıarda bir yerde söyledi- ğimiz gibi, meselâ, casus bir Al- man zabitinin Londrada ayağı- na basan kadına karşı almanca “damm!,, diye bağırması; bun- dan yedi sekiz yıl önce gizlice, tren altında Ankaraya giderken Eskı'şc_hîrde yakalanan ve adı- nın A!ı_ olduğunu söyliyen bir ğ.ı:ıneı—.ı. polisin sorgularına da iyi kaı_'şılıklır bularak kurtul- muş, giderken komiserin, ya bi- lerek, ya yanlışlıkla, Ali yerine .lıklcknıiı demesi ve onun da Efendim!,, diye dönmesi işi meydana çıkarmış, bu noktaya kadar yapılan en ince kurnazlık- ları, yılmazlıkları, göze aldırış- ları boşa çıkarmış, herif yaka- lanmıştır. Buna benzer daha ni- ce vak'alar sayabiliriz. b Ş:rr_.di gene sözümüze döne- lim. Evet, bütün casuslar tutul- muş ve göz altına alınmış ol- makla beraber, tam can alacak moktalara Alman zeplinlerinin bomba yağdırdığı, Manş deni- zinde korkusuz yatan Formi- dable zırhlısının bir gün torpil- lenip batırıldığı, İngiliz filoları- Nn en zayıf kısımlarına Alman filolarının saldırıldığı (Dağğer Bank çarpışması) ve buna ben- zer hadiseler Almanların İngil- t:__mıen iyi duyumlar aldıklarını gösteriyordu. İngiliz sansörü gözünü dört açtı, İntellicens Servis bitaraf inemleketlerdeki şüpheli adres- | n muhaberesini, temaslarını, | İngiltere ile alışverişlerini araş- tırmağa başladı. Sansör en ziya- de ehemmiyetsiz görünen, sinsi &İ mektuplara (1) dikkat edi- yor, mühim işi olmıyanların su- dan yazdıkları mektuplarda ge- H, iş, ihtiyaç arıyordu. Bitaraf erde önceden şüpheli görülen adresler sansöre verilmiş bulu- nuyordu. Sansör bundan başka ütü ve daha birtakım eczalarla Mektuplarda gizli ta ddi v GNi yakı acamak- Hollandadaki a birine gidi- derilecek İngiliz kıtalayrln “İngiliz deniz kuvvetlerinden. :'ı" man denizaltılarına Tübüç lll * tedbirlerden bahsediliyende n mek oluyordu. ki, İngilterede Alman casusları vardır v doğru, pek mühim m.ım,;'p:: maktadırlar. Yazan kimdi? Ki . me yazıyordu? - İntellicens Ser. vis telâşa düştü. İlkiş olarak Rotterdam'daki şüpheli bir ad. rese mektuplar yazan bir adamı kollamağa başladılar. Bir ay geçti. Hiçbir iz bulamadılar. L. Cohen mektuplarına devam edi- yor ve her mektubunda yaptığı büyük hizmetlerden dolayı va- dedilen parayı istiyordu. Nihayet bir gün mektupta gizli mürekkeple yazılmış şu ek açıldı: “C. Nevcastle'e gitti. Onun yerine bu raporu ben 2000 numaradan yazıyorum.,, Bu küçük özensizlik büyük bir felâket doğurdu. Scotland Yard aradığı ip ucunu bulmuş- tu. 2000 numara her halde otu- rulan bir yer numarası olacaktı. Posta puluna baktılar, Deptford damgası var. Polise bir telefon: “ —2000 numara var mıdır? — Vardır, Grande Rue'nün en 'yüksek numarasıdır. — Orada kim oturuyor? — Fırıncı Peter Hahn. Dostlara bakılıyor. — Peter “Hahn, İngiliz tebaası, f_ılm soy- ca Almandır. Bir vakitler ifl emıişkenıllâ de birden bire işi- ö A eet /'. ö Yazan: Aziz Hüdayi Akdor;ıir Büyük Harp Alman Casus Teşkilâtının İngiliz- Bir bavul kartvizlinin ni düzeltmiş, iyi yaşamağa baş- lamıştı. Scotland Yard hemen işe baş- lryor ve Peter Hahn'ı tutuyor, Londraya getiriyor. Sorguya çe kiyor: — C. kimdir?. — Böyle bir kimse tanımıyo- rum. — İyi amma mektubunuzda C. nin Newcastle'a gittiğini yazı yorsunuz? — Benim böyle birşeyden ha- berim yok. Hahn deliğe tıkılıyor. C. her kim ise onunla haberleşmesine son kerte dikkat çdiliyor. O bir taraftan polis Hahn'ın oturduğu,yerletde pıyor. Dükkâ ka nda, küçük birodada mukavvadan bir kutu buluyor. İşte gizli mu- | habere için neler gerekse hepsi bunun içinden çıkıyor : gizli mü rekkep kalemleri, pamuk, amon- iak, gizli mürekkep kâadları ve başka nesneler. Polisin sorgu mütehassısları komşuların ağız- larını arayorlar. Kimse işe yarar bir şey söyleyemiyor. Yalnız bir kadın diyor ki: — Uzun boylu, Rusa benzer, bir adam arasıra Hahn'ın dükkâ nma gelip giderdi. Galiba Rus- sel spuare taraflarında oturuyor du. Adr da Müller mi idi ne idi, iyi bilmiyorum. Oradan aranıyor. Evet, ma - hallede Müller adlı biri var. Ev sahibine soruyorlar: — Kimdir bu Müller? mudur? » — Evet, soy sop Rustur. Ama şimdi Londrada değildir. Ah - baplarını görmek üzere Newcas tle'e gitti. — Âdresini biliyor musunuz? Wmin kadın bir uza düşünüyor — Bilemiyeceğim, diyor. Fakat bu kâdesım da yîıer. Ca- Kima bi bulunmuş demektir. Karl mebu Casusun ldu, meydana çıkarmış "';,_hğ“"'"î Rus e lli altında gizlenmiş rapor (| Felemenk hududundan Almanyaya geçen bir casusta bulunmuştur. | mıştır. Müller'in muhakemesi çabuk yapılmış ve o da Londra kalesin de kurşuna dizilmiştir. Fakat İn tellicens Servis bununla kalma - mıştır. Müller'in Hollanda ve Almanyada bulunan şefleri o - nun başıma geleni bilmediklerin- den gerek hapishanede iken ve gerek kurşuna dizildikten sonra uzun uza kendisine mektup yaz- makta devam etmişler ve sansör de bu mektupları almıştır, Yal- nız mektupları değil, onun adı- na gelen paraları da almış ve is- tenilen malümata Müller'in yazı sı taklit edilerek yanlış haberler vermiştir. Almmanlar bu haberle- "ğil.ir ir para gö::i!ö'rüî?ae_;ü' Secret Service bu meseleyi ya | zarken diyor ki: “Gerek Alman deniz zabiti Lody ve gerek Müller soysuz ve köksüz casuslar sırasına kona - maz. Bunlar bayağı düşünceler - le değil, yüksek yurt kaygula - riyle iş görmüş ve can vermişler dir.,, Ben ise bu Müller bahsini yal nız büyük zekâ ve cesaret işleri arasında küçük kayıtsızlıkIzrın felâketlere sebep olduğunu an « latmak için açtım, » Lord Kitchener Başka - bahislere geçmezden önce, büvük savaşın büyük gizli- liklerinden olan Lord Kiçner vak'asını da gözden geçirelim. Bazı gazetelerimizde (Hatıra) olarak Alman veya İngiliz me - murlarının yazdıkları hikâyele - rin tercümesini göçmüştüm. Fa- kat daha ökürken anlaşılıyordu ki bunlar ufak tefek gerçeklerin etrafı donatılarak ve gerçekler fazlaca şişirilerek meraklı bir hale konmuş masallardan ibaret ti. Ben aşağıda vak'anın özünü alarak yazıyorum. (Arkası var) (1) Lettres anodines, Z) | | | nız neler görürsünüz, neler de 'KE Vagonların | Orta Kapıları | Bakırköy ve Yeşil köy halkı | nâmıma Sevim, Yıldız, İnci im zalarile uzun bir mektup aldım. Bu üç bayan, “kendi kendimize | çatıyoruz,, sütüunu yazıcısının | okşayıcı sözlerle gönlünü aldık | tan sonra diyorlar ki: | — Şark demiryolları sosye - | tesi, yolcularını düşünmiyor. Ve hele sağlıklarile hiç alâka - dar olmıyor. Şimdiye kadar yap tığımız şikâyetler, boşa gitti. Haklı isteklerimize kulak ve - | recek bir makam bulamadık. Vagonların pisliğini, trenle - | rin intizamsızlığını bir yana bı - rakıyoruz, Bizi asıl dert yanma- ğa sevkeden, vagonlardaki orta kapıların yerlerinden - çıkarıl - mış olmasıdır. Bu kapıları çıkar | makta ne istifadeleri var, anla- yamadık, Kış değil ki, sobada odun niyetine yaksınlar. Ortalık isındığı için, vagonla rın hemen bütün pencereleri açık tır. Böylece hem kapısız, hem penceresiz kalan vagonlarda ha va cereyanına sık sık hastalanı yoruz. Çok defa vaktinde yeti- şebilmek için terli terli vagonla ra giriyoruz. Rüzgâr altında, yaptığımız bu seyahatler bir çok larımıza pahalıya ötüurüyor. Kaldırılan bu orta kapıların || yerlerine niçin — takılmadığını Şark demiryollarından sizin va sıtatuzla sormak istiyoruz. Bu şikâyetimizi TAN da oku | duğümüz zaman, bilmezsiniz, ne kadar sevineceğiz ve size ne kadar dua edeceğiz.,, Okuyucularımın el birliğile İl yazıp gönderdikleri mektup, bu rada bitiyor. Şark demiryolları sosyetesinin vagonlarını - böyle |/ hak kuran kafesine benzetmesin de nasıl bir sebep olabileceğini çok düşündük. Fakat bir türlü bulamadık. Umarız ki, sosyete il Birini yapacaktır : İ — Yayorta kapıları, Yerine takacaktır. 2 — yahut, bu ka - pıları niçin çıkarttığını bize an - latmak nezaketini gösterecek - | tir. Salâhaddin GÜNGÖR —— Seyriseferi Düzeltsekl Bir okuyucumuz yaztyor? “Evet, bir düzeltebilsek, ne kadar kazanin önünü almiş olu ruz, Bir akşam Beyoğluna çıkı - K neler, Tramvayın solundan ge- çen otompbiller mi, caddenin ortasında tramvaya asılan ço - cuklar mı, sokak içlerinden oto mobillerin ansızm önünüze fır- lamaları mr, ne isterseniz var. Hele bir kısım çatal sesli klaksonları borazan taklidi hu- sust otomobiller vardır ki, bun- lar adeta imtiyazlıdır. Caddede taksileri geçer, lüzumsuz yere bağırır, asıl icap ettiği yerde su sar ve yıldırım süratile geçer. Bu cüreti bunların amatör, ni esasen tecrübesiz olan sürücü- leri nereden alıyor? Hayret. Ya o arabalar. İstanbulun bir derdi de o atlı arabalardır. Bun lar seyrüseferin hiç bir kaidesi - ne riayet etmezler. Sürücüleri derseniz, hepsi dalgındırlar, yo lun kâh sağından, kâh solundan sürerler, bazen iki araba bir hi- zada sanki geçit resmi yapıyor - larmış gibi geçerler, Sokaklarda ki o sebzecilerin sırtlarına koca bir bahçe yüklü merkepler, at - larda caba. İş bununla da bitmi yor. Çok zamanlar bir döneme- €in hemen ağzında sokak tamir edilir. Sokağı dönen şoför bunu nasıl görsün, nasıl anlasın? Perşembe akşamı Şişli tram- vay deposunun önünden geçi - yordum. Yava sisli. Şişliden ge- len bir otomobil de Mecidiye ğ’: tarafına gidiyordu. Otomobi ÜŞU!ŞW birden bir çuku- ra girdi ve çıktı. Bu, tramvay şirketinin anlaşılan o gün tamir bir çukurdu. Otomobilin az kal- sın yayları kırılacaktı, Şirket NDi KENDiİMİZE ÇATIYORUZ| 27 . 5-935 NeDersiniz? ÇG ÖLDE KA-IMCI Bir eski masal vardır: Çölde yolunu şaşıran — birisi günlerce yolunu araması yüzün - den kümanyasını - bitirmiş ve aç kalmış. Bir kaç gün de böyle aç dolaşmış. Artık bitkin bir halde ayağını sürüklerken bir kaç adım ilerisinde bir torba gözüm miş. Biçimine göre bir torba Fın- dik sanmış ve canını kurtardı umüudile torbanın üstüne altılmı Açmış... Görmüş ki; bir torba fın- dık kadar inci... Ve son nefesini o incilerin üstünde vermiş... Dün gayri mübadillerden beş on kişinin imzasını taşıyan bir kâ- gtt aldık. Bu kâğıt yıllardanberi x mübadil kümesinden çı- tilerden biri idi. Zargr görmüş, malını yadellerde bırak - mış, umudu kırılmış olanların di yebileceği şeyler mektupta yazılı. Bu sözlerin haklı tarafları da çok, Biliyorsunuz ki; bu gayri müba M “Feyziye Mektepleri Cemiyeti,, menfaatine 28 Mayıs SALI akşamı saat 20 V2 ta MELEK SiNEMASINDA dil bonoları işi bir çıkmaz yolda dır. Bonolar değerinden çok ama çok aşağı satılıyor. “Kabahat gay #i mübadillerde, satmasınlar. Bun ların karşılıkları emlâk var. Bek lesinler..,, diyoruz. İyi ama bunla rın çoğu çölde yolunu kaybeden aça benziyor. Belki bu bonola: |srası gelince bir. torba incidir Lâkin yaşamak için onu bir avuç fındığa satıyorlarsa bundan dola | yt bu tâlisiz adamları azarlaya | mayız. Her halde bBono sahiplerine, | mübadillere olduğu gibi ya başla yıntı sokacak birer ufak yuva, ya- hut bonoların karşılığı olarak el- de bulanan emlâkin satışından el de edilecek paralardan birer par- ça vererek işi kökünden kesip at- mak iki taraf için de iyi olacak. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz? | Halk fırkası vilâyet idare heyeti reis vekili B. Ali Rızanın himayesind | Fevkalâde MÜSAMERE Sinema - Konser - Tiyatro - Balet Nimet Vehit - Münir Nureddin Şehir Tiyatrosu Balet heyeti - Halide ve arkadaşları temsil heyeti Radyo orkesirası ve sair birçok numaralar Hem hoş bir gece geçirmek, hem maarife hizmet etmek., Bitetler S0 ve 100 kuruştur. biletlerinizi alınız, Sinema gişesinden numaralı 3958 Berotlende Rasetes ZAMAN mağazası moda mantoluk, robluk yünlülerimiz veipekli Emprimelerimiz gelmiştir. Yeni gelen pamukla yazlıklarımız Lenet hasmaları 30 kuruş Zatirler A5 Fantazi FPiketer görülmemi ş ucuzlukla satılmaktadır. Fioretler Katenler Jorjetler ' Bir müddet sonra Beyoğlu mağazamızı İstanbula nakledeceğimi: saygı değer müşterilerimizin bu fırsattan istifade etmelerini tavsiye ederiz. ea ü b EVKAF MUDIRİYETİ IİLANLARI I 1 — Beşiktaşda Vapur iskelesinde 30 No. Gazino ve ardiye elyeym Catsl sem BençLiL F TRADI. Tet d uzu: Leslimi tarihinden 938 Mayıs bitimine denlü. dükkân. Beyoğlu Hüseyinağa Zambak S. 6 No. lu ev. Aksaray Oruç Gazi Köprülü S. 11 No. lu ev. Beyazıtta Simitçi sokağında 7-9 No. elyevm ev. Hoca paşa, Emirler Hamidiye C. 3-48 No. lu Balıkpazarında Tuzcularda 20-3 No. lu dükkân. Balıkpazarında Zindan kapusunda 25 No. Yarım 'Taş handa kahve ocağı. Pangaltıda Fransız Mezarlığı karşısında 111 No. dükkân. Mahmutpaşada Cami avlusunda dükkân. 17-27 No Kasımpaşa Camiikebir, Orta S.5 No, lu dükkân. Galatada Mehmet Ali paşa hanında 50 No.lu oda. Mahmutpaşada Kürkçü hanında 11 No. lu oda. Sultanahmet, Üçler Fuatpaşa C. 2 No. Mektep yeri, Galata, Arap Cami, Şehit Mehmet camii altında 6 No. lu bodrum. Beyoğlu Hüseyin ağa Mis. S. 7 No. dükkân. Galatada Fermenecilerde 21 No. lu mağaza. atada Mehmet dükkân. Galatada Mehmet dükkân. Ali paşa hanınmda 30 No Ali paşa hanında 38 No Galatada Fermenecilerde 122 No. dükkân. ”» Fermenecilerde 124,33 No. dükkân. Mehmet Ali paşa hanında 23, 26. 39, 40,41, 42, 44, 45,48, 49, 51, 55, 56, 57 No.lü odalar. Galata, Kemankeş de 2 No. iki oda. Kara Mustafa paşa Camiin- Kira uzu: teslimi tarihinden 936 Mayıs bitimine denlü. 'Yukarda yazılı mahaller kiraya verilmek üzere SÇ_'_k arttırmaya konmuştur, İstekliler 29-5-935 çarşamba g- nü saat on beşe denlü Evkaf Müdüriyetinde Varidat kalemine gelmeleri. (2729) 3780 —H b;rıçuğı çukura gecî:; s;ıııı- bıî kırmızı fenerle işaret koyamaz mıydı? ü Herkes böyle “adam sen d€v zihniyetile hareket ederse kazâ" — | lar da elbet çoğalır.,,