27 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

27 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

c V— * TAN " ga tefrikası 1 34 KAV itler'in yazdığı kitab SARlaş a aei KA AR LA A IBU ESERDE İLERİ SÜRÜLEN DÜŞÜNCE VE DUYGULARLA HIÇ BİR BAGIMIZ YOK- TUR. BU TEFRİKAYI BÜTÜN DUNYADA DE. DIKODU UYANDIR - MIŞ SİYASI BIR VESİ: KA OLARAK NEŞRE- DİYORUZ.) Hitler, şahsiyete büyük ehem | miyet atfeder. Kitabında kısa da olsa, şahsiyet hakkında bir fasıl ayırmıştır. —Ona göre bu dünyada hakikaten en büyük o- lan şey, bir topluluğun giriştiği mücadele sonunda elde edilen netice değildir, büyüklük ancak bir tek galibin elde ettiği mes'- ut muvaffakıyettedir. |Dünyaya bâşka — sima veren büyük fikir ihtilâlleri, — ancak münferit adamların mücadele - lerinden doğmuşlardır. | Hitler, partisinin müdafaa et- tiği fikirlerin kendi fikirleri, gi- riştiği mücadelelerin kendi mü- cadelesi olduğunu söyler. Kur - duğu grupta başkalarımın otori- tesini tanımaz. Parti demek, kendisi demektir. Fikirlerini yürütmek için mü- cadçle arkadaşları seçer, onlara vazifeler verir, bu suretle orta- ya çıkan eser, partinin değil, kendisinin eseridir. Maamafih buna rağmen Hit- ler yazdığı kitabını 8 son teşrin 1923 te yapılan ve akim kalan teşebbüste Münih sokaklarında ölmüş olan — hücum kıtalarmna mehnsup on yedi arkadaşına it - haf etmiştir. Son sayfasında ar- !(adaşlarmdan Dietrich Eckart için methiyeli bir yazı yazmış - tır. Nankörlük etmiyor ve ken- disile çalışmış olan arkadaşla - rının kıymetlerini düşürmek is- temiyor. Öyle olmakla beraber, partisinin içinde ve hi de sözü geçen bir tek adam o- Tarak kalmak istiyor. Alman hü- kümetinin dıs şekli, adı vesai - resi Hitler için ikinci derecede- çlîr. Onun için asıl olan şey fili iktidarın tamamile kendi elin - de bulunmasıdır. _Mırxizm’: karşı olan en bü - yıik_ serzenişlerinden biri, şahsi- yetin serbestçe inkişafına mâni oluşudur. Burjuva partilerinde de beğenmediği şey, Alman gençliğindeki vazife kıyzıımı1 Ve itaat duygusunu inhilâle uğ- | Tatmalarıdır. unun emrettiğini e ;ıdn:. Ve sadece bu uüg'lı:ı. 'ani emrettiği için yapmalıdır. Resmi m.ıkamıtî itıymp'::ne!i - dir. Hem de sadece resmi ma - k_ar_nıı oldukları için itaat etme- lidir. Vazife hissi, itaat, maddeten ve manen biribirlerine benzeyen insanlardan mürekkep bir ce - Taaatın varlığını emniyetle te - min edecek vasıtalardır. Fakat eğer bu cemaat bir in- GAM nuyorsa, o zaman, kanun korku su veya resmi makamlara hür- metsizlik vehmi ile müşterek selâmeti temin için ne yapmak lâzımgelirse yapmamak ta çıl - ginlik olur, , Hitler buna bir misal göste - riyor, Bir fırka kumandanı ateş aç- mamak için emir alsın. Meselâ grevcilere veyahut nümayişçi - lere... Burjuvaların fikirlerine göre, bu general aldığı emre itaat et- melidir. Kat'i itaat vazifesi, bir milletin hattâ hayatından evvel gelir. Halbuki Milliyetçi Sos - yalist partisinin — akidesi böyle bir zamanda, enerjisi olmayan mafevkin verdiği emre itaat et- mek değil, vaziyetin icabına gö- re kendi iradesinin vereceği € - mirlere itaat etmektir. Milli bir hükümet için en mü- him bir vazife olan gençliğin terbiyesi de bu prensiplerden mülhem olacaktır. — Hitler her şeyden evvel Alman vatanına sadık hizmetçiler ve emniyetini kazanmış — müdafiler yetiştir - mek istiyor. Böyle bir gençlik elbette ki sağlam — bünyeli, iyi antrene edilmiş ve meşakkatle- re mütehammil bir gençlik ola- caktır, Millt hükümet gençliğin ye- tişmesini sadece analarının ve babalarının ellerine bırakamı Doğan milleti daha küçük yaşta sağlam yetiştirmek için tedbirlerini alacaktır. Sonra anne olacak genç kızla- ra da hususi bir terbiye verile - cektir. Mekteplerde beden ter - biyesine eskiden — olduğundan daha fazla zaman birakılacak - tır. Hitler hiç olmazsa günde 'ki saatın buna tahsis edilmesini is- | tiyor. Bir saat sabah, — bir saat öğleden sonra... » GArkası yar) Sıcak dalgası Denizli, 26 (A.A.) — Kurak- lık ve sıcak bir aydanberi sürüp gidiyor. Her gün gözler havada yağmur bulutu arayor. Kırk i- kindi adı verilen ve her yıl bu mevsimde çok düşen yağmurlar henüz başlamamıştır. Bu yüz - | den susuz tarlalardaki ekimler çok zarar görmüştür. Bugün gölgede sıcaklık srfirm üstünde 33 tür. —— | İsyanı beğenenler Atina, 26 (Hususi muhabiri - mizden) — İsyan hareketini tak dir eden (200) zabit vekilinin as kerlikten çrkarılması hakkında - ki emir ordu kumandanlıklarına gönderilmiştir. Geçenlerde isyancılara para yardımımda bulunmak — suçu ile tevkif edilen büyük fabrikatör Fiks'in isyana ilgisine dair bir fisah tehdidi karşısında bulu - *TAN " an tefrikasi Edgar Wallace Dün hangi otelin hangi odasın » da kaldığınızı biliyoruz. Thom - son diye uydurma bir isim de vermişsiniz. Yarın sabah yeni Zelândaya gidecek bir vapura binecektiniz değil mi? Brabazon şaşırdı: — Bütün bunları nereden bi- liyorsunuz? Parr bütün bunları nereden öğrendiğini söylemedi. Zaten banker de polisi iğfal etmek is- temiyordu. Neredeyse tevkif e- dileceğini bildiren telefon habe - rinden, Parr ile karşılaştığı da - kikaya kadar geçen bütün hâ - diseleri anlattı: — Parr düşünceli bir tavırla sor du; , şey bulunamadığından serbest bırakılmıştır. ek ki, siz hej î;— evdeydiniz? Nasıl oldupdz biz î Vİ aradığımız zaman Yale sizi sömoâ? — Çatı arasına miydi? Ben siz ımg_;":n::: Dipte saklanabilecek bir. köşe vardı. Ben kendimi oraya at- mıştırm. Kimse geli; içim de fzrahlıdş. AŞ — Demek ki, Yale do söyledi. Siz bu evdeydiniz. Şini di Brabazon başka söyliyecek ne leriniz varsa, hepsini söyleyi - niz. Brabazon biraz kendini topla dı ve anlattı : — Bendeki paraları aldı, ona mukabil başka para verdi. Bana verdiği paraların serisi yoktur. Halbuki benim paralarım 19 E, serisini takip ediyordu. Partr dedi 'ki! — Froyant'ın parası olacak. Devam ediniz. — Bu adam, bu paraları süre- mezdi: Halbuki benden aldığı TAN ““MEİN KAMPF, |Havadan gelecek tehlike- lere karşı koyalım doldurmağa başlamışlardır. Duyduğumuza göre, İstanbul es nafı bir esnaf tayyaresi alacak- tır. Ay başında genel bir toplan | trdaha olacak, bu toplantıda da hava kurumuna gerek daimi, ge rek yardımcı üye yazımı için ça- lışmaların genişletilmesine ka - rar verilecektir. Devlet matbaasında Diğer taraftan, yurdun müda faası yolunda alınacak uçaklar için Devlet matbaası memur ve işçileri maaş ve ücretlerinden muntazaman yüzde bir kuruş vermeği taahhüt etmişlerdir. Şehrimizde bulunan Diyarıbe kir saylavı Tevfik Bilge de hava tehlikesini bilenler kurumuna daimi üye yazılmak üzere dün kürüuma müracaatta bulunmuş - tur. Tayyare cemiyeti kurumu İs- tanbul başkanının Ankaradan dönmesinden sonra hemen şeh- rimizde “tayyare tehlikesini bi- lenler,, teşkilâtima başlanacağı ve İstanbulun bu yolda büyük bir hassasiyet ve canlılık göste- receği anlaşılıyor. 420 Üye Ankara, 26 (A.A.) — “Hava tehlikesini bilen,, üyelerin sayı- sı 420 i bulmuştur. Üyelerden general İsmet İnönü ve ailesi Türk hava kurumuna yardım olarak 1000, Kammutay başkanı Abdülhalik Renda 500 lira, An- kara tüccarlarından Vehbi Koç 5000 lira, Türk havacılık kuru- mu-başkanı Fuat Bulca ve ço - cukları 500 lira, Erzincan say- | lavı Saffet Arıkan 100, Iş Ban- kası genel direktörü Muammer Eriş 5000 lira, Erzurum saylavı Nakiye Elgün 100 lira ve Ka- mutayın C. H. Partisine men - sup bütün üyeleri 12 lirası Türk ikuşu için olmak Üüzere senevi 62 şer lira vermeyi taahhüt et- mişlerdir. Başbakan general İsmet İnö- ni lava teh likesi karşısında memleketin her tarafında Türk hava kuru - muna yardım etmek üzere “ha- va tehlikesini bilenler,, üyeliği ne kayıt için büyük bir hareket vardır. Anadolu ajansı yeni üyelerin adlarını ve yaptıkları yardım miktarını muntazaman neşre - decektir. Feridun Dirimitekin ve aile- si, Türk hava kurumu yarbaş « kanı, 50 lira, Fikri Öran ve ai- lesi Piyango direktörü 100 lira, Cavit ve ailesi, Türk hava ku - rumu teftiş şubesi direktörü 50 lira, Sami ve ailesi, T. H. kuru- mu teftiş şuğbesi işyarlarından 50 lira, Ferit ve ailesi, T. H. şuğbesi işyarlarından 50 lira, Kutsi ve ailesi, T. H. K, teftiş şuğbesi işyarlarından 50 lira, Hadi Koçak, T. H. K. teftiş şuğ besi işyarlarından 200 lira, Ce- mal ve ailesi, Ankara Piyango 1 Server Ziya ü Emniyet müfettişi hemen Froyant'a telefon etti. İhtiyat milyoner, paralarının bulundu- ğunu zannederek öyle sevindi ki... — Aman, hemen getirin! de- di: Parr dedi ki: — Evet ama, bulduğumuz pa- ralar sizin paralarınız değil, baş ka paralar... Bir kaç saat sonra — Froyant da hazır olduğu halde Braba - zon'un üzerinde bulunan para - ların muayenesine geçildi. Mil- yöner hoşnutsuzluğunu sakla - . Çünkü tekrar paracıkları- “';::,'â:'nhnu zannediyordu. & K yrılmak üzereyken — Brabazon'un meçhâül zi; retçisine verdiği paralarız gnr maraları üzerinizde mi? — Evet, buyurunuz, Froyant bu paraların dikkatle kopyasını çıkardı. —'26— paralardan körku yoktu. Size numaralarını da vereyim, İşini ze yarar. kloroform şişesi ı'hıliı Drummond bir mek - IBaş tarafı 1 inci sayfadal Türk Hava kurumu tahrir şuğ- be direktörü 20 lira, Hashi Sar- gın, T. H. Kurumu tahrir şu- besi direktörü 20 lira, Raif Ön- gur, T, hava kurumu muhasebe şuğbesi direktörü 20 lira, Hüs- | nü Karan T, hava kurumu mu- hasebe şuğbesi işyarlarından 20 lira, Hikmet Yenen 'T. hava kurumu işyarlarından 20. lira, Hakkı Koçar, T. hava kurumu muhasebe işyarı 20 lira, Fuat Ganman, T. hava kurumu mu - | hasebe işyarı 20 lira, Örhan Ac yar, T. hava kurulu neşriyat şe- fi 20 lira, İsmail Hakkı Başak, T. hava kurumu İstanbul şuğbe si direktörü 20 lira, Şevki Emir, T. hava kurumu Giresun şuğ - besi muhasibi 20 lira, Mustafa Yaylar, Uzunköprü çifçilerin- den 20 lira, Ekrem Demiray, T. hava kurumu Edirne — şuğbesi başkanı 20 lira, Rıza Akalp, T. hava kurumu Manisa şuğbe mu hasibi 20 lira, Hayri, T. hava kurumu neşriyat şuğbesi işyar- larından 20 lira, Şefik Örbay, 'T. hava kurumu neşriyat şuğbe si işyarlarından 20 lira, Saime yetkin, T. hava kurumu neşri - yat şuğbesi işyarlarından 20 li- ra, Süleyman Sırrı, T. hava ku- rumu neşriyat şuğbesi işyarla - rından 20 lira, Zekâi hava kurumu muhasebe işyar- larından 20 lira, İbrahim Başa- ran veznedar 20 lira, Alâeddin Tuncok, T. hava kurumu hava şuğbesi işyarlarından 20 lira, Hilmi Alsan, Piyango umumi muhasibi, 20 lira, Halide, İstan bul - Şişli 20 lira, Vedit, Başba- kanlık özel kalem direktörü, 20 lira, Rüştü Argun, Kamutay da ire direktörü 20 lira, Akar, T. | ERKEK KILİKLİ 27.5.9353 KIZ Şimdide Bir Dayak Hâdisesi Ortaya Atıldı Genç bir kadınla nişanlanan ve en sonunda mahkemeye dü - şen erkek kılıklı kızın macerası nı bütün okuyucularımız bilir - ler. Bugünkü polis raporlarına bakılırsa yine buna ait bır “dö - ;ı'gıznıe ve şikâyet,, haberi görü - ür. Bu rpora nazaran: Melekzad dün baş vurduğu Pangaltı mer kezine — şikâyette — bulunmuş, Türk beği sokağında Şık apar- tımanında 1 sayılı dairede otu- ran Remziye tarafından dövül- düğünü iddin etmiştir. Polis de sikâyetçinin ifadesini tutarak emniyet direktörlüğüne bildir - miştir. İşin iç yüzünü anlamak fizere geç vakit görüşen bir yazıcımı- za Remziye şunları söylemiştir: — Hakkımda böyle bir şikâ. yet olduğunu şimdi duydum. Çünkü merkezden beni ne ça - gırdılar, ne de sorguya çekt'ler. Zaten bunun bir yalan, olduğu meydanda. Ben hak yerine baş vurduğumdan beri Melekzadı ne gördüm, ne de konuştum. Ha evet bir gazetede çıkan haberle ri söyliyeceksiniz, Güya bir yan dan mahkememiz görülürken bir yanda da biz beraberce gezi | yor, eğleniyormuşuz. Değil mi? Bütün bunların hepsi düzme şey ler... Sizi temin ederim ki, hep- si yalan. Onun maksadının ne olduğu nu anlamıyor musunuz?.. Gü - ya beni zorlayor, zorla bu dava dan vaz geçirmeğe çalışıyor. Ba kın bana hâlâ gönderdiği mek- tuplar var. Hep aldıklarımı ı-n_ıli kemeye veriyorum. Elimde şim di bir kaç tane daha oldu. On : ları da vereceğim. Ben böyle yaptıkça o kızıyor. Böyle şeyler icat ediyor.. Hani geçenlerde yine yapmadımı idi? Bir gazete yazıcısına baklayı ağ zından çıkarıp ta “Ben evli bir kadınla — nasıl nişanlanabili « rim?..,, demiş. Acaba bunu da - ha önceden bilmeyor mu imiş?. Ben karşılık vermesini bilmez değilim.. Değilim ama... Bu ya zıları tekzip etmek - istemiyo - rum, bu bile fena geliyor. Var- sın yazsınlar. Böyle düzme şey- lere de kızacak değilim ya.. Oku yup gülmekten başka ne yapı « lır bunlara? İşte bakm bugün de bu dayak yalanını çıkardı.. Ne demeli, ne yapmalı bilmem ki!.. Fakat size tekrar söylüyorum; ben Melek - zadı gördüğüm yerlerden kaçı- yorum. Nerede kaldı ki, konu « şacak, beraber gezeceğim, Ya « hut ta onunla kavga edeceğim. Hem ben külhan beymiyim, ki şurada burada adam döveyim?. Son sözüm şudur: Allah kuru if tiralardan saklasın; başka na diyeyim?...., Rapor Polisten verilen rapora göre dün Pangaltıda Balıkhane cad desinde oturan Melekzat polise baş vurarak Türk Beyi sokağın da Şık apartımanda 1 numarada oturan Remziye tarafından dö- vüldüğünü söyliyerek şikâyette bulunmuştur. KAMUTAYDAKi GÖRÜŞMELERDE Ekonomi Ve Bayındırlık Bakanlarının Söyledikleri Ankara, 26 (A.A.) — Kamu- tayın dünkü toplantısında, Eko- nomi Bakanlığı bütçesinin görü şülmesi esnasında bazı saylavlar tarafından ileri sürülen mütalca lara karşılık olarak Celâl Bayar Ekonomi Bakanlığınımn Finans Bakanlığı ile tam bir anlaşma dairesinde çalışmakta olduğu - nu ve dalma iktisadi icapuarla Malf zaruretlerin telif edilmek - te bulunduğunu söyliyerek en - düstri programınm hazırlanma- | sında finansal imkân ve küdre - ti temin eden ve bunun için her 'yıl üç milyon lira veren Finans Bakanma bu vesileden istifade e derek teşekkürde bulunmayı bir vazife saydığını ilâve etmiş ve demiştir ki: Kooperatiflere, ziraf teşekkül lere gelince, kooperatif kanunla- Tı ziraat çacümeninde müzakere edilmektedir. Bu devrede çıkar - tup yazıyordu. Kapıya vuruldu. O akşam hizmetçi izinli olduğu için, bizzat kalkıp — kapıyı açtı. Gelen Milly idi. Thalia bu ziya- reti hiç beklememekle beraber, hayretini belli etmedi ve genç kızı içeriye aldı. Milly etrafına takdirkârane gözlerle bakarak: — Maşallah, sarayda oturu - yorsun, dedi. Her halde zavallı Flush'tan çok iyi talihin var. y Thalia soğuk bir tavırla sor- u: — Flüsh ne âlemde? — Rica ederim, ondan bahse- derken, böyle soğuk davranma- yınız. Flush şimdi sizin de bera- ber olmanız lâzımgelen yerde - dir. Bilirsini zki, kasa mesele - sinde siz de onun kadar methal- darsınız. — Kızmayınız canım, çıkarı- nız şapkanızı. Şöyle oturunuz, tatlı tatlı konuşalım. Milly anlaşılmaz bir iki şey mırıldandı ve Thalja'nın göster- diği koltuğa oturdu, dddi maya çalışıyoruz. Bu suretle ko- operatifleri Ekonomi bakımın - dan ele almış bulunuyoruz. Celâl Bayar, memleketimizde fabrikalar, müesseseler kurulur- ken memleketin iptidat maddele rinin korunması hususunun göz- önünde bulundurulduğunu ve fabraikaların buna göre yapıldı- Eını söylemiş ve demiştir ki; Otarşi fikirlerden çok uzak bu lunmaktayız. Coğrafi vaziyeti - miz beynelmilel ekonomik duru- | munda bütün dünya ile beraber bulunmayı ve alacağımızı alır « ken, satacağımızı satarken ta - mamen müvazene esası üzerin - de yürüyerek malrmızı alanın malnı almak düsturunu tatbik etmeyi icab ettirmektedir, Hesabi harekete gelince, bu hususta teminat vermek isterim. Fikirlerimiz daima kontrol üze İ i Fakat — Ben de zaten Flush için si- zi görmeğe gelmiştim, dedi, ga- liba Marl'ın ölümünden onu suç- lu tutmak istiyorlar. Siz de pek iyi bilirsiniz ki katil o değildir. — Ben nerden bileyim? O ge- ce Flush'un evde olduğunu da - hi bilmiyorum. Gazetelerden o- kudum da anladım. Bu gazete- ler bütün bunları nereden öğre- niyorlar? Fakat Milly oraya gazetele - rin istihbar kuvvetlerini müna - kaşa etmeğe gelmiş değildi. — Tahlia, ben buraya senin- le ne münakaşaya, ne de kavga etmeğe geldim. — Memnun oldum. Fakat a- ramızda da kavga edecek bir se- bep görmüyorum. — Ben sizden Flush için bir iyilik istemeğe geldim. Emniyet müdürlüğünün yüksek âmirle - rile sizin aranız iyidir. Yale o gece Marl'ın nasıl öldüğünü et- rafile Parr'a anlatmış. Siz de şimdi onun yanında çalışıyorsu- kontroldan daha mühim olan bit kontrol vardır. Teknik kontrol. Bazı memleketlerde inkişaf kabiliyetini kıracak derecede sı- kı bir milli kontrol vardır. Biz - da de böyledir. Fakat bir milli kontrol yanında teknik kontrola da ehemmiyet vermekteyiz. Ekonomi Bakanı deri fabrika- ları hakkındaki temenniye karşı da bunun Elâzizde olup olamı - yacağı ve ne vakit açılacağı hu- sususunun henüz belli olmadığı nt söylemiştir. Ali Çetinkayanın izahatı Bayındırlık Bakanlığı bütçe - sinin görüşülmesi münasebetiy - le ileri sürülmüş olan bazı müta- lealara karşr da Bakan Ali Çe - tinkaya, şose meselesinin mem- lJeket bekımından olan büyük e- hemiyetini anlatarak bu işin ba- şarılması zamanı geldiğini ve bunun bütçe zarüreti karşısım- da hususi idarelerce alıman yol paralarile yapılması imkânı ol - madığının tetkik edilmesi lâzım geldiğini söylemiş ve demiştirf Bu çoktanberi hatırımdadır. Fakat böyle bir kanunun tekli! edilmesi zamanı gelip gelmedi- ğinin kestirilmesi lâzımdır. Yol işlerinin idarei hususiyelerde kalmasına taraftar olan arkada$ lar da var. Bu karşılıklı fikirler tetkik edilmeden bir kanun Ç” karmak istemem. Bayındırlık bakanı Ali Çetif kaya şoselerin meselesini dik * katle tetkik edilerek bunlarım yapılması için bir şekil bulun * Masıma çalışacağını kaydettik * ten sonra yeni yapılmakta Olar binaların mimarf tarzları hak » kında izhar edilen temenniler? karşılık vermi; ve vekâlete g€ diği ilk gündenberi bu meseleyt verdiği değeri anlatarak e dırlık bakanlığı teşkilât Işı!“'a mu ile bir binalar direktörlüğü kurulduğunu ve bu direktörlü ğün bir seneden beri devlete Vf resmi müesseselere ait binalaâ » rın inşa tarzlarını kontrol ©! İ te olduğunu söylemiştir. —

Bu sayıdan diğer sayfalar: