L 2 DÜŞÜNDÜKCE İLK ÇARE İstanbulu güzelleştirmek ve buraya seyyah çekmek için her- kesin bir fikri var; kimi Saray- burnuna otel, kimi Çırağan yan- gın yerine plâj yapıyor. İstanbulu güzelleştirmek ve buraya seyyah çekmek için, mü- saadenizle, benim de bir fikrim var; hem büyük bir otel veya büyük bir plâj yaptırmak için Jüzumlu masraflardan hiç biri- ne ibtiyaç göstermiyen bir fikir, ki tatbiki için para değil, sade- ce mütearife olmuş bir hakikati ' anlayacak kadar akıl ve mantık istiyor. İstanbulu güzelleştirmek ve buraya seyyah çekmek için, mü: saadenizle, ben şu - ftikirdeyil Şirketi Hayriyenin mukavelesi- ni feshetmek, Çünkü İstanbul, yeryüzünde, İstanbul Liman işleri Boğaziçile tanınmış bir şehirdir ve çünkü Boğaziçini körtleten Şirketi Hayriyedir. Eğer Boğaziçinde oturanlar azalıyorsa, eğer yazlık için ora- ya gidenler seyrekleşiyorsa, e- Şer bu yüzden ora evleri boşalı- yor, gelirsiz kalıyor, harap olu- yorsa ve eğer yinebu yüzden orada hayat sönüyorsa, bence zerre kadar şüphe yok, sebep Şirketi Hayriyedir. Beli bükülmüş ve denize doğ- ru sârkan yalıları zamanın pen- çesinden daha merhametsizce arkadan öne doğru iten gizli e- din sahibi odur; kırları, ağaçları ve çiçekleri fırtınanın pençesin- den daha insafsızca yolan gizli tırnakların sahibi odur; bütün Boğazı ve hele tramvay gibi va- sıtasız kalmış Anadolu tarafını mütekait ihtiyarların, bedbin münzevilerin, inmelilerin ve ya- talakların sırtüstü uzandıkları viran bir bahçe haline sokan o- dur: Şirketi Hayriye, İstanbulun tarihini, zevkini ve neşesini Boğazın evleri, kır- ları, behçelerile beraber yolarak bilet parası halinde kasasına dolduran Şirketi Hayriyenin mukavelesini bozunuz; bir iki yıla kalmaz, görürsünüz ki Üs- küdardan Anadolu kavağına ka dar soğuk bir engerek leşi ha- linde yatan Boğaziçi dirilir, he- men o yılan ölüsü kılığından çı- kar, ve bahçelerine, ağaçlarına, çiçeklerine insanlarına taze can gelir; bir adım ötesindekileri ürkütmek şöyle dursun, yeryü- zünün en uzak taraflarındaki in- sanları kendisine çeker, Peyami SAFA ——— Beykozda Bir kuduz Beykozun Buzhane köyünde bir kuduz hâdisesi nere - den geldiği belli oltmayan bir ku duz köpek bu köydeki ineği ısı- rıp dalamiıştır. Köpek derhal öl dürülmüş, fakat inekler dün öl- müştür. “'TAN ”a (dirikası * 35, Erik Çiçekleri 'Yoksa o, başkalarının ruhla- rını, kalblerini deşip döktükle - rimin intikamını mı almak isti- yordu? y Üç dört gündür, kendimi, pek kapıp koyuverdim. Bu kadar gevşeklik fena! Başımın ağrısmı unutmuş - tum, yataktan atladım ve bir hamlede giyindim. — Şimdi, ne yapmalıydım? Defteri, cebime — soktum ve kapıyı sessizce açtım, kimseye göl sokağa çıkacak - tım, Sofada tıs yoktu; y:; '",';"_;,* kapı, yarı açık dürü! u. l çede yakalanacağımı düıün.dum Bir kere kararımı — vermiştim, yürüdüm. n ; Bahçede de talihim yardım etti; köşktekilerin. hı_b:!-ı olma- dan sokağa çıkabilmiştim. Fakat sokakta, şaşkın ve ava- İstanbul diman işleri genel müdürlüğü teşkilâtı ay başın - dan itibaren Ekonomi Bakan - lığına bağlı olarak çalışmağa başlıyacaktır. Bu hususta Fi- nans Bakanlığınca — hazırlanan Tâyıha ptojesi bir iki güne ka - dar Kamutaydan geçecektir. Duyduğumuza göre, bu mü - nasebetle bazı değişiklikler ol ması muhtemeldir. Liman işle- ri genel müdürlüğü Bakanlığın deniz müsteşarlığına bağlana - cak, dört aylık denemelerin so- nunda harzırlanan yeni kadro ve yeni teşkilâtla çalışmağa başla- nacaktır. Yeni kadroya ihtiya- ca göre bir iki servis eklenmiş- tir. Rıhtımların tamiri ve yeni- denmesi işleri ile uğraşmak ü- zere bir de fen müdürlüğü ku « rulmaktadır. İstanbul rıhtimla- zının ihtiyacı karşılayacak şe « kilde uzatılması projelerinin tat bikile bu müdürlük meşgul ola- caktır. Amerikalı gazefecilerin Basın kurultayına saygıları -Evelki akşam Basın müdüri » yeti İstanbul mümessili Neşet Atay tarafından şehrimizde bu-- | lunan cenubi Amerikalı ve İs - | panyol gazetecilere Parkotelde bir ziyafet verilmiştir. Türk ve yabancı gazetecile - rin bulundukları bu toplantı çok içten bir hava içinde geçmiş, konuklarımız Ankarada ilk de - fa toplanan basm koöngresine saygılarını göndermeğe vasıta olmasını Neşet Ataydan rica et- mişlerdir. Neşet Atay tarafın - dan Ankarada Türk Basın kon- gresine aşağıdaki telgraf çekil - miştir:. “İstanbulda konuğumuz bulu nan cenup Amerikası ve İspan - yalı gazeteci arkadaşlarımız A- tatürk Türkiyesinin ilk Basın kongresini saygı ile esenledik - lerini ve muvafakiyet dilekleri - ni bildirmeye beni ara koydular. Öz dileklerimle bildiririm.,, ğ Kı_ı;uklırımu dün müzeleri ezmişler ve akşam Ankaraya hareket etmişlerdir. z re bakımdım. Nereye gidecek - tim? Kadriyenin, beni götürdü - Bü kır kahvesi aklıma gelmişti; yan sokağa saptım. kahvesi, — çok tenha; Yere bir hasır serdirip uuy:ıhı dım. Kendi kendi: gülüyor - dum. Kadriye, böyle habersizce sıvışmama ne mâna verecekti? Lâkin onun pişkinliği, bu kı - sa şaşkınlığı çabuk — giderirdi. ere, — bıraktığım yerden başla, Fakat Kadriye- nin verdiği tafsilât, “patron,, un macerasını merakla — okumak zevkini kaçırtmıştı. Yalnız, en alâka uyandıracak un!n_m “patron,, a yaptığı muziplik - lerdi, santyorum. Sayfalara — göz gezdiriyor - dum, birden durakladım ve oku- mağa başladım: “Dur, çocuğum, biraz güle - yim... Yaptığım çok acı bir mu- ziplik biliyorum, biliyorum ama, bir kere niyet etmiştim ve ok aydan çıkmıştı. z ?:Pımçm.. umun dükkânma sık sık uğruyordum. Bir gün. ince, süzük yüzlü, ufak tefek bir Yalovanın | Bayındırlığı Yalovanın bayındırlık plânı için gelen Fransız şehircilik mü- tehassısı Prost, burada 20 gün kadar kalarak tetkiklerde bülu nacağımı söyliyerek demiştir ki: “— Yalovanın modern bir su şehri haline getirilmesi için ne kadar para sarfedileceğini kes - tirmek imkânsızdır. Plân parça parça tatbik edilecektir. Yalova kaplıcalarının Bayındırlık işleri beş yıl içinde bitirilebilir.,, Müzeler Genel Müdürlüğü, cami, mescit ve türbelerin numa ralanması işine önemle devam e- diyor. Küçük Ayasofya camii - ne (M. 194) numarası konul - muş, 30 santim kadar meylettiği görülen minaresi son bileziğine kadar yıktırılmıştır. — Pr. Nümark gitti Üniversite İktısat Enstitüsü profesörlerinden Nümark Fran- sa, İsviçre ve Avusturyada kon- feranslar vermek üzere dün ha - reket etmiştir. Profesör vereceği konferanslarda yeni Türkiyenin ekonomik siyasadaki medenileş- tirici temayüllerini ve yeni Tür- kiyenin ekonomik politikasını anlatacak, konferanslarını bitir- dikten sonra dönecektir. — Boğazicinde iki gemi çarpıştı Fransız bandıralı Ram vapuri le İngiliz bandıralı Veroda gaz şilebi dün gece Boğaziçinde çar- pışmışlardır. 4373 tonluk bir ge mi olan İngiliz vapuru saat 21 de Yeni mahalle önünde ilerle - mek için manevra yaparken Ka- radenizden gelmekte olan gaz yüklü Fransız vapuru baş tara- fına şiddetle bindirmiştir. Ya - ptlan araştırma sonunda her iki geminin de ehemmiyetli surette yaralandıkları anlaşılmıştır.Tah kikata devam edilmektedir. —— Sokaklar yıkanacak Havalar ısındığından - şehrin bol su ile sulanması temizlik iş- leri direktörlüğüne bildirilmiş - tir. Haziranda sulama işine baş lanacaktır. Ana sokaklar gece - leri de bol su ile yıkanarak te - mizlenecektir. kadınım, mazlüm mazlüm otur- duğunu gördüm. Ben, tahminlerimde hiç yanıl- mam, aldanmam çocuğum. Bu kadını, görür görmez, “patron,, un karısı olduğunu derhal an - ladım, ve bu anlayışımla karar verişim arasında bir saniye bile geçmemişti. “Patron,, kasanın — önünde, büzülmüsş uyukluyordu. Fakat onun uykuda bile tetikte duran );;M?ıl kapma küvvetile, he - gözlerini sönlük Bakıyordu.. — CY _"'k yaklaştım ve her za- mankinden daha teklifsiz, daha Mübali bir tavırla, hattâ biraz daha ileriye gideyim, yılışık yı- lışık elimi uzattım: — Bönjür cicim! O, yaklaşışımdan — ve senli benli konuşuşumdan muhakkak ki haz duyacaktı. Fakat: — Bonjur cicim! Onu dikenleri içine gömü- len bir kirpi gibi — Ürkek ürkek geriletmişti. Kahkahayı atmamak için di- şimi sıkıyordum. Aynı zaman - T I Küçük Ayasofya camiinin müze olması düşünülüyor — Erol vapurunun çarkçı başısı ve telsiz memuru hâdiseyi anlatıyorlar — Romanya elçisi geldi — Cenubf Amerika gazetecileri Topkapı sarayındalar | Yabancı dil imtihanlarının Sonuncu Tıp Fakültesinin yapılan ya - bancı diller imttihanımm netice - sinde 23 kişinin devamsızlıktan ve 14 kişinin de kendi isteklerin- den imtihana girmedikleri anla - şılmıştır. Girenlerden 48 kişi ik- male, 4 kişi de raporları oldu - ğundan mazeret imtihanlarına kâlmışlardır. Üniversite yabancı diller mek tebi fransızca, almanca, ingiliz- ce B kurlarından C kurlarına geçmek isteyenlerin imtihanları da dün saat 17 de Üniversite könferans salonunda yapılmış « tır. İmtihanlar yazılı olmuştur. — Hilâliahmer Haftası Kızılay haftasmın bugün be - şinci günüdür. İlk günündenbe- ri çok güzel geçmekte olan Kı- zılay haftasının bugünü de yine âza kaydı ile geçetektir. Henüz sonu almmadığı için yazılan ü- yenin sayısı bilinmemektedir. Fakat merkez başkanlığı çok ol duğunu söylemektedir. Bu akk - şam radyoda Hilâliahmer piye- si verilecek ve' Dölmabahçe, Be yazıt, Yenicamide mahyeler ku- rulacaktır. Mahye bir Kızılay olacak ve altında da “Kızılaya Üüye olunuz!,, yazısı bulunacak- tır. Çarşamba günü akşamıt Fe - rah tiyatrogunda da Hilâliah - mer piyesi >eynatılacaktır. Bu tertip Fatih Kızılay şuvesi vura fmdan yapılmıştır. Küçük Ayasofya Müze olacak mı?| dan Küçük Ayasofyanm müze ya- ptlacağı yolunda çıkarılan şayia- lar üzerine Müzeler Genel Mü - dürü ile görüştük. Aziz bize şun ları söyledi : “— Muhafazası lâzımgelen ta riht anıt'ların numaralanarak tesçilinden başka girişilmiş bir teşebbüs yoktur. Müze yapıl - ması yolunda da bir karar alın, mMamıştır.,, da, sağdaki tezgâhın kenarım » da, mazlüm mazlüm oturan in- ce, süzük yüzlü kadına da, göz ucuyla baktyordum, Ah, benim küçük şairim, yav- rum... Eğer sen, hakikaten bir şair, bir yazıcı, ne bileyim, çe- şit çeşit yazılar yazıyorlar, hani onları yazan — muharrirlerden biri olsaydın, vallahi, bonjur ci- cim! diye bir hikâye, bir şiir fi « lân, muhakkak yumurtlardın! Evet, çocuğum, benim: — Bonjur cicim! Deyişim, zavallı kadıncağızın rengini solduruvermişti. “Patron,, um, uzanan elimi gevşek gevşek — sıktı, ve titrek titrek kekeledi: — Boönjür hanımefendi. Eskiden teklifsizleşmek, senli benli olmak için can atan adam, şimdi büsbütün zıt duygularla kıvranıyordu. Onun, bir menge- ne içindeymiş gibi kıvranışmı görmekten öyle zevk düyüyor - düm ki... Yılışıklığı artırdım; — inanır mısm yavrum, arsız arsız gülü- yordum; SEHİRDE OLUP BİTENLER İKUÇÜUK HABERLER * Geçen perşembe gürü Yeşilköy feneri önünde kuma oturan Peyasa vapuru devamlı çalışmalara rağmen hâlâ yüzdürülememiştir. * Türk inkalâbı dersleri profesörü Yusuf Kemalin “Yeni Türkiye dev. letinin harici siyaseti,, adlı notları Tıp talebe cemiyeti neşriyat şubesi tarafından basılmış ve talebeye dağı- tılmıştır. * Havalar iyiden iyiye 1sınmağa başlamıştır. Dün termometre 30 de- teceye çıkmıştır. * Türk dili araştırma cemiyetince açılan sentâks anketine karşı memur ların ilgili olmaları ilbaylığa bildiril- miştir. İlbaylık ta bunu şarbaylığa ve öteki direktörlük' — yaymıştır. * Cumuriyet Halk Partisi Istanbul yöntgesi başkanı Hilmi, dün ilbay ve kilini ziyaret etmiştir. * Dünkü sayımızda, İzmit yolun. da karaya oturduğu yazılan Hüda - verdi mötorunun —Antalya nakliyat girketine ait olmayap başke bir girke tin malı olduğu anlaşpılmışteri * Liman işleri umum mildür mua- vinliğine seçilen Hâmit dün yeni işi- ne başlamıştır. Hâmit, evvelce Antal ya liman şirketi murakıbı idi. * Gümrük baş Gdirektörü Seyfi, dün İthalât gümrüğünü ve diğer da- ireleri teftiş etmiştir. Ba teftişlerde, iyeni konular serşislerin üakd işledi- ği görzden' geçirilmiştir. * Uzakşarkta afyon tetkikleri ya « pan Afyon Inhisarr ticaret müdürü Şefik Men Formuzdan Japonyaya ha reket etmiştir. Bir ay sonra buraya dönecektir. * Geçenlerde Şile civarında kara- ya oturan Çeken vapuru lelevadla Timan idaresince yesmlan z lelir, tirilmistir. Gamde ikinci kaptanla, ikinci çarkçının bulunmadığı anlaşılı dığı için ceza kesilecektir. * Mali yıl dolayısile bütün yube- lere vergilerin yeni yıla — bırakılma - alınması - bildirilmiştir. Bu yıl vergi alınması, yüzde seksen beş, dok san arasındadır. * Çatalcada yapılacak yeni okul - çin malzeme alınmıştır. Bügün bunlar Çatalcadan gelecek arabilarla gön « derilecektir. *FPransız hükümetinin Jandark mek isi perşembe günü limanrmıza *ND DB E ea mandanı ile ilbay karşılıklı ziyaretler yapacaklardır. * Romanyanın Ankara sefiri Filo- — Ah, ci 1 Bugünkü hava- ya ne dersin... Kış havasına benzemiyor. Ne parlak, ne açık değil mi? ani, kafası — boynuna telle tutturulmuş bebekler — vardır, parmak vurdun mu, dakikalarca kafa sallarlar, işte “patron,, um tıpkı onlar gibi karşımda kafa sallıyordu: — Evet, hanımefendi. Garibi ne, biliyor musun? Bir türlü ayağa kalkamıyordu, o - nun en mühim jesti olan bir eli- ni pantalonunun cebine sokup öbür elile bıyığını kaşrması yok mu, onu da yapmıyordu. Ben, yılışık yılışık kırıttıkça, arsız arsız güldükçe, — o, otur - duğu yerde büsbütün hamurla - şıyor, pihtilaşıyordu. Ben, hiç oralı değildim: — Şimdi bak şekerim, insa - nın yanında, bir arkadaşı... Gözümü kırptım, etrafrma ba- kınarak mânalı mânalt gülüm - sedim; — — 27-5-932 BU DA BENDEN İNSAN SESİ Keman, piyano, ilüt, violon- sel, kemençe, tanbur yeryüzün- deki bütün müzik âletlerinin se- si insan sesi yanında papağanın konuşması gibi kalır bence, Bence insan sesi tabiatın ver- diği en güzel, en inanılmaz, en yaratıcı yemişlerden biridir. Ağaçların hışırtısında, deni- zin iniltisi, hayvanların gükte- yişi ve toprağın soluk alışında insan sesinin olgunlaşmamış ay rı ayrı çekirdeklerinden başka bir şey yoktur. Belki insan, bütün bu sesleri toplıyarak, olgunlaştırarak, ilk: önceleri onları taklit edezek kendi sesini bugünkü basama - ğına ulaştırmıştır. Bu belki böy ledir, Böyle olmasından ne çı« kar? Ben insanın, eninde sonunda tabiattan bir parça olduğuna göz yummuyorum ki... Çok isterdim ki, sesim — gür- olsun, güzel ve derin olsun; söylenmesi en güç türküleri so- dJuk alır gibi, konuşur gibi söy « dleyivereyim, , Sesime koku, ışık, boya ko yabileyim. Ne bir ressam olup çizgileri dile getirmek, ne bir ozan olup sözleri müzikleştirmek, bunla« tın bir tekini istemezdim, Bir radyo mikrofonu önünde bütün bir yeryüzüne, sözlerini anlam- lariye değil, akışıyla dinletece« ğim bir türkü söyliyebilmeli yeterdi bana, Orhan SELİM Üniversite talebesi Kampları Üniversite talebelerinin Hazi- randan itibaren başlayacakları kamplar Fakülte — imtil gözönünde tutularak dört kısım üzerine ayrılmıştır. 1— 10 Hazirandan 27 Hazi- rana karlar Tup Fukülucatsim vi rinci ve ikinci sınıflarile Edebi- yat Fakültesi, 2 — 15 Temmuzdan 1 Ağus- tosa kadar Üniversite talim ta « bürunun son smıfmda - bulunan talebe ile bütün fakültelerin son sınıflarına kayıtlı olanlar ve Fen danatecar 3 — 3 Ağustostan 19 Ağus « tosa kadar Hukuk, Mülkiye, Diş çi, Eczacı, Yüksek Orman v Yüksek İktısat fakülteleri. 4 — 21 Ağustostan 5 Eylüle kadar da Trp fakültesinin diğer sınıfları ile Yüksek Mühendis ve Güzel Sanatlar, ——— — ti ile Ticaret müsteşarı Nikola dün Romanya vapurile şehrimize gelmiş- lerdir. Sefir bir müddet istirahatten gonra Ankaraya gidecektir. * Ekonomi Bakanlığınca tasdik e“ dilen yeni liman yükleme ve boşaltınd tarifesinin önümüzdeki cumartesi gü nünden itibaren tatbiki kararlaştırı.- miştir. — Anlıyorsun ya, cicim! “Patron,, umun yüzü balmu- mu gibi sararmıştı. Artık kafa* sı boyunlarına telle tuttürül * müuş bebekler gibi kafa ııllAY_ ar rak, evet, hayır! da diyemiyor * du. İnce, süzük yüzlü kadınca * ğız, gözlerini bana dikmiş, İÇ * ten bir sızlanışla bakıyordu. Ot bana baktıkça eriyor, yüzü büs bütün süzülüyordu. Ona, acımıyor değildim, fa * kat karşımdaki hantal öküzül eridiğini, ufaldığmı gö beni zevkten çıldırtıyordu. Kıvırcık saçlı gençle, tezgâlr taki genç kızın gözlerinde yâ nan sevinç ışıkları, beni, dü? daha ilerilere götürmeğe KâfiY di. Kırıta kırıta güluynrdw_:k — Şimdi, ne ai İN misin? Şöyle bir otomobile atla” yıp Hacıosman bayırma bir uzanmalı... ; Durdüm ve içimi çektim: — Öyle canım istiyor ki.e | (Arkası var)