* TAN " m tefrikası : Barış Casusluğu Gizli Bir Savaş Demektir. Entellicans Servis En Büyük Kaybını da Bu Düstura Uymadığı . Evet, ama, işte en güçlü bil- diğimiz İntellicens Servis bile bu işte aldanmış, etrafı denizle çevrili ve limanları kontrespi- yonaj gemileri ve casuslariyle dolu olduğu halde Alman ajan- larının girmesine ve girmiş olanların çalışmasına mâni ola- mamıştır. Demek istiyorum ki bu iki usulün de zararları ve ya- rarları vardır. Şervis bunu iyi ölçerek karar vermelidir, Barış casusluğu o kadar teh- likeli değildir. Barışta elde edi- len malümat savaşta tepeden tırnağa değişebilir. Çıkabilecek asker sayısı, zabit sayısı nüfu- sun ve mekteplerin biraz göz- den geçirilmesiyle anlaşılabilir, Silâh ve bunun gibi şeyler ise fabrikalardan ve satınalma işle- rinden öğrenilebilir. Savaşın ka- zanılması ordunun — inanına, yşımu:verliğine, kumandanların bilgi ve sevgilerine bağlı olmak- la beraber para ciheti en başta gelir. Parası bol bir, ordu yenil. mez, yahut çok güç yenilir. Bu- nun içindir ki genel savaştan sonra büyük servislerin barış casusları bütün gayretlerini ik- tısat işleri üzerinde toplamışlar- dır. Bir ülke ne satıyor, ne alı- yor, ne kazanıyor, savaş başla- dığı kurun devlet kasasında ne kadar para bulunabilecek, başka yerlerden para alabilecek mi? Budunda para biriktirme isteği ne kertededir? Birikem-paralar kaç milyondur?-Daha bunun gi- bi yüzlerce araştırtlacak Şeylet” vardır ki, savaştan önce bilinir- se savaşın gücü ve sonucu da anlaşılabilir. Barış casusluğu kolaydır. Pasaport işleri; mek- tup ve telgraf işleri, gelip gitme ve kaçırma işleri sıkıya konma- mıştır. Hattâ okuduğumuz eser- lerden anlıyoruz ki casusların mühim ve acele raporlarını res- mi küryeler bile götürüp getir- mektedir. Barış casusluğunun kötülüğü quıı.dıd.ır ki savaş hazırlığımıza, | yani para kazanmamıza ve iyi silâh almamıza, askerliği sev- memize, biribirimizi sevmemize, büyüklerimizin değerini iyi bil- memeğe ve unutturmağa, onla- Ta güvenmemize, bel bağlama- mıza, kestirme gsözle, savaşta düşmanımızdan üstün bulunma- mıza engel olmağa çalışır; bu kendini göstermiyen, sinsi bir tehlikedir. “Barış casusluğu gizli bir savaş demektir.,, Biz şimdilik barış casusluğu- hu bırakarak savaşda"Posta ku- tuları,, m__göııdcn geçirelim. Bu- nun en güzel örneğini l sa- vaş başlangıcında ınîl?uede bulacağız. Bu örneği uzun boy- lu buraya almaktan maksadım posta kutusu kullanmaktaki doğ ru ve yanlış yerleri gözönüne koymaktır. Alman istihbaratı - nın bu yöndeki hataları kendile. rine çok pahalrya mal olmuş, bu sınama onlara unulmaz bir yara açmıştır. Mesele şudur: Genel savaş başlayınca İngi- liz Emniyet İşleri İntellicens Servisle birlikte çalışarak barış- ta bulunmuş ve dokunulmamış 22 Alman casusunu 4 Ağustos 1914 te tutup bir yere kapıyor- lar. yerine yenilerini göndermeğe çalışıyor- lar, Fakat, İngilizlere göre, ka- raya ayak atar atmaz yakalanı- yorlar. Almanların hatası ve İn- gilizlerin bu muvaffakıyeti nere- den ileri geliyor? Almanıların ilk hatası, yukar- da söylediğimiz üzere, İmpara- torun hususi servisinde çalışan yüksek rütbeli bir zabitin İngil- Ü N NL »;S Çı')'ı'_g'l < nn aat eedeme Para ve haber nakline mahsus — Kitap kabı içerisinde saklanan haber tereye gitmesi ve Tresmi işler arasında bir gün Londra şima- linde küçük bir kasabaya gide- tek bir berber dükkânma girme- siyle başlar. Yersiz bir gezinti ve zabitin mevküyle uymıyan bir ziyaret! İngiliz ajanları ber- ber dükkânını kollamağa, berbe- Tin kim olduğunu araştırmağa başlıyorlar. Berber yalnız saç işleriyle değil, güya komisyoncu işleriyle de uğraşmaktadır. Fa- kat en çok mektup aldığı mem- leket Almanyadır. Berberin adı “Karl Gustav Ernst,, dir. İntel- licens Servis bunun mektupları- nı açmağa ve denemeğe başlı- yor. Berhu İngilterede bulunan | yirmi iki Alman casusunun | Posta kutusu,, dur. Almanlar her Casusa ayrı mektup gönder- dermeği telilikeli vebu kutuy_—ıg ufak bir para — haftada beş şiling — ile tutulmuşlardır. Kutu, mektupları alıyor ve üzel lerine İngiliz pulu yapıştırarak İngilterenin her tarafına dağıl. muş olan casuslara leri! du. Gerçek bu usul fena değildi: İngiliz ülkesi içindeki muhabe- reler şüpheli sayılmıyor, casus- lar emniyetle mektuplaşabiliyor lardı. Fakat işte bir de bunun kötü, tehlikeli bir yüzü vardı ki, ©o da kutunun ele geçmesiyle bütün casusların bil. mesi idi. Netekim öyle oldu. İn- gilizler savaş başlayıncaya ka- | dar mektupları okudular, Gene- ral Aston diyor ki: “O kuruna kadar Almanlar bizim bu mek- tupları okuduğumuzu sezme- mişlerdi..,,”"Şa Birçok İngiliz memurlarının yazılarından anlıyoruz ki İngiliz TAN Yere Atılan Kabuklar... Kandillide oturan bir tanıdı- ğım anlattı: — Her gün, ilk posta ile İs - tanbula inerim. Havalar; düzel- diği için, bir zamandanberi üst övertede gidip geliyordum. Bi- zim köye gelinceye kadar, va - y purun içi; ceviz, fındık, badem, İçin yaptı fıstık ve çekirdek kabuklarıyla doluyor. Sabah sabah, aç karnı- na bu mide bozucu yemişleri kimler ve nasıl yerler, bilmem. Bildiğim şey varsa, vapurda layışımdır. Çımacılar, kamarot- lar; vapuru, yolcular iner inmez yukarıdan aşağı gıcır gicir te - mizlerler. Fakat biraz sonra yol- cular binince her yer gene çekir- dek, ceviz, fındık, badem ve fıs- tık kabuklarıyla dolar. Öyle ki bazı günler yemiş kabukların - dan, cıgara artıklarından adım atacak yer bulunmuyor güver- tede... Geçende Beykoza gitmiştim. Yolda bir bayan, kutunun al - tında söndürdüğü — cığarasını, yere atmağa — kıyamadığı için, üşenmeden dışarı çıkıp denize fırlattı. Ben bunu görünce: — Ah, ne olur, dedim, bütün Boğaziçi yolcuları bu — bayana benzeseydiler... j Bilmem bana hak verecek mi- | sin?,, Tanıdığıma hak verdim. Hal- kımızdan, içinde gidip geldikleri , | vapur, tramvay, ve trenlerde, | daha az süprüntü bırakmağa dikkat etmelerini bekleriz. Salâhaddin GÜNGÖR Yalovanın Plâanları Yalofanım Bayındırlık plânı - nr memlekedlnde hasulayanı mü tehassis Prost muavini Jan Ru- vayer ile beraber şehrimize gel- miş ve dün sabah Yalovaya git- miştir. Prost Pariste hazırladığı pro- jeyi yerinde tetkik edecektir. şemsiye püskülü lendikleri mektupları her zaman âlabilmekte ve açmaktadırlar. Uluslararası posta mukavelesi taahhütlü mektuplar için bir madde koymuşsa da adi mek- tup veya postaya verilen başka şeylerin emniyeti her devletin kendi iç nizamnamelerine brrak- mıştır, İngiliz iç nizamnamesini Tanrının günü bu pisliğe rast - | 'KENDİ KENDİMİZE ÇATIYOR Ne — ——— a n peamenl 26 «5-935 ersiniz? KALABALIK Istanbulda genel nakliyat yani | tramvay, vapur, otobüs ve varoş trenleri nakliyatı son derece Ffena || idare edilmektedir. Yolcunun sa- yıse normalin biraz üstüne çıkınca her şey allak bullak olur. Yolcu rahatını, servisler düzenini hay - || beder ve nakliyat sosyetesi her kime ise yalnız bu büyük kala - balığını kesesine gözünü dikmiş habire bilet keser. İçeride yer var mı, yok mu? Gemi bu kadar halkı | kaldırır mı? Tramsayde iğne at- san yere düşer mi? Onları dü- şünmez. Bu hal acınacak bir gö- rünüştür kiş olduğu gibi düzen - sizlik ve idaresizlik — bağırır... Böyle zamanlarda memurlara şi- kâyet ederseniz sizet — Ne yapalım efendim, Halk kalabalık... der. Hatırlamak istemez ki; bir şe- hirdeki yolcu taşıma işini imti- tiyazlı olarak üstüne alanların yolcu adedinin çokluğunu bir ö sür olarak göstermeleri ayıp bir teydir. Yolcu çok oldukça vasıla çoğalmalıdır ve yolcunun çoğal - ma ve azal'na sebeplerini © 300 yetelerin işletme daireleri daima gözönünde tutmalıdırlar. Avra- pada bu gibi taşıma sosyeteleri yolcular çoğalsın diye hkendisi se- bepler icat eder. Size soruyoruz. İstanbulda ya- zın Boğaza gidip gelirken vapur- larda yer bulmak mümkün mü dür?, Yine o mevsimlerde banliyö trenlerinde yer bulmak bir p» yango ikramiyesi almak kada: güç değil midir?. Akşamları ve & i tramvayların hali ne yet İstanbulle: — Ben ne zaman insanlar gibı oturarak, ezilmeden ve rahat ra- hat yolculuk edeceğim?. diye so- rarsa buna cevap verebilecek ba- ba yiğit daha anasından doğmuş değildir. Diyebiliriz ki: İstanbulun yol - <cu taşıma işleri tepeden tırnağı kadar düzeltilmeye ve yeniden düzeltilmeye muhtaçtır. Bu halile bizde yolcu nakliyatı bir kir, bir lekedir. Bu da bir modern mem leketin en büyük sehrine yakış maz. Buna bir taraftan şarbaylık. diğer taraftan Bayındırlık Ba - kanlığı el atmalı ve en kıza za- manda bizi insarlar gibi taşıtma- lıdır. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz? Farzla eüze ne macet bilmiyorsam da her devletin oturulan yerler gibi postaya ve- tilen şeylerin de ilişilemez oldu- ğuna dair yasalar koyduğu bi- linmektedir. Şüpheli seneler için İngiliz kanunu ayrı bir müsaade gösteriyorsa diyeceğimiz yok: Göstermiyorsa İngiliz kontres- piyonajının ve posta memurla- | rının bu işi yapması ve kitapla- rına yazması ağır bir sorgü olur. Türk posta yasası bu nok- tada çok özenlidir. Postaya ve- rilen her şeyin açılmasını, yok edilmesini yasak etmiş, yapan ve yaptıranı kanunun ağır ce - zasına vermiştir. Şimdi bıraktığımız yere dö- nelim: Yirmi iki casusun yirmi biri tutuluyor, bir tanesi nasıl seziyor, nereden kuşkular/yor- sa, bir gün evvel vapura binip sıvışıyor. İngilizler Alman ca- suslarının tutulduğunu kimseye söylemiyor ve gazetelere de yaz- dırmıyorlar. Almanya ile muha- bere edecek kabloları da kesi yorlar. Maksat Almanları oya- lamak, eşsuslardan haber gele- cek diye bekletmek, başka casırs göndermelerine alan vermemek- tir. Şüpheli olan 200 kişi de sıkı bir göz hapsine almmıştır. Ar- tık İngiliz contrespiyonajı kuş- kusuz uyuyabiliyordu. İngiliz toprağında bir tek düşman ca- ııı;ıı kalmamıştı. yi ama evdeki pazar uymadı. Sonraki vık'i!î:m göı,.y. terdi ki Almanlar yeni casuslar yollamağa veyahut eskilerden | bir kısmını saklamağa muvaffak olmuşlardır. Gerçek bunlardan da tek tük yakalanan olmuşsa da bu, küçük dikkatsizliklerden ileri gelmiştir. Casus, hırsız, katil veya başka gizli işler gö- renler içinde usları şaşırtacak, durduracak kertede zekiler ve (Arkası var) Projede kaplttâ surtları küşkici mahallesi olarak gösterilmek - | — tedir. Buraya isteyenler köşk yaptırabileceklerdir. Bundan başka Kaplıcalar tesisatı da 18- lah edilerek Yalova mükemmel bir gu şehri haline getirilecek - tir, Prost şehrimizde on gün ka lacaktır. Yeni Çıktı Tit a | Şarki Cild:1 VASFİ RAŞİD SEVİG Basıldığı yeri Istanbul TAN Matbaası İst aasliye 6 mcı hukuk hâkimli- ğinden : Hatice tarafından Eyüp Zeynep hatun mahallesi Gümüş suyu Kutucu sokak 18 gaydr evde otür- makta iken ikametgâhının meçhul ol- düğü anlaşılanr Mahmut aleyhine açılan boşanma — davasından — dolayi mahkeme günü *24-6.935 pazartesi saat 14,30 tayin ve bu baptaki dave- tiyenin bir nüshası mahkeme divan hanesine talik kılmarak on beş gün müddetle ilânen tebliğat ifasına ka- rar verilmiş olmakla mezkür gün ve saatta İstanbul asliye mahkemesi al- tıncı hukuk dairesinde hazır bulun- madığı takdirde gıyaben muhakeme icra kılınacağı tegliğ makamına kalm olmak üzere ilân olunur. (11799) — | “Feyziye Mektepleri Cemiyeti,, menfaatine 28 Mayıs SALI akşamı saat 20 1/2 ta MELEK SiNEMASINDA Halk fırkası vilâyet idare heyeti reis vekili B. Ali Rızanın himayesinde Fevkalâde MÜSAMERE Sinema - Konser - Tiyatro - Balet Nimet Vahid - Münir Nureddin — | Şehir Tiyatrosu Balet heyeti - Halide ve arkadaşları temsil heyeti Radyo orkestrası ve sair bquolı_ nufııırılu' İHem hos bir gece geçirmek, hem maarife hizmet etmek., Biletler 50 ve 100 kuruştur. Sinema gişesinden numaralı i —— biletletlerinizi alınız. —— g— Bugün S AR A Y sinemasında 2 film birden SAVAŞ ŞARKISI (GÜSTAV FROEHLICH) in en cazip temsili ve KUKARAÇA DUNYAYIDOLAŞAN DANS bir film —İ Tamamen renkli kısa versiyon pek mükemmel —— Suvareler tam saat 9 da başlı D ADĞ ÜNU TI0 DK D0T GKDDD A DD VU UNYGU GKUK AAA DU : £ Harik Hayat Kaza ve Otomobi KD aalbö a e abb Z LALLA A î Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayımız. Telefon : 4.4888. 3222 HLT VA KU İA _““-““-l“l-““-““-ü A