26 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

26 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | İ h 10 e A £ Yazan: “TAN “m tefrika; 34, e KATI NizamettinNAZIF — << o NAZIF Onlar Tuna Nehri Ağzından Sava Suyuna Kadar Uzanan Toprakları Ve Savanın Beri Tarafındaki Arnavut, Macar Memleketlerini Almışlar Ve.. Venedik gemisinin güzel bir genç olan kâtibi saraya alınmıştı ama bunda neden bir fevkalâdelik görülüyordu.? Bu Venedik gemisinin kapta- nı Sinyor Gabriyele Tirevizan i- di ki, sefirinin kâtibini Kostan- tiniye sularma ulaştırdığı za - man Venedikliler, “Edirnedeki hükümdarın kendilerile de har- ba girişmek arzusunda bulun - duğunu ve asıl hedefinin iki yı kık kiliseli Bizans ele geçirmek olmayıp Lâtinlerin elindeki de- nizler ticaretini almak,, olduğu- nu anlamışlardı (2). Evet... bunu anlamışlar ma hisar kumandanı bu hedefi onlardan daha iyi an ladığımı ispatta devam ediyor « du Nitekim bir kaç günsonra gene Karadenizden gelen bir Trabzon kadırgası ancak zeki bir adam olan kaptanı Sinyor Jakopo Kappo'nun manevrası sayesinde ve güç belâ yakasını kurtarabilmişti, Bü terör tesirini derhal gös - terdi. İki üç hafta sonra büyük İtalyan gemileri için Boğazdan geçmeğe cesaret eden kalma - muştr. Halbuki kara tarafların - dan içine kuş uçurtulmayan Bi- zansın bütün ümidi bu gemile - rin Karadenize gidip gelerek Bi- zansa yiyecek taşıyabilmesin « deydi. Demek oluyordu ki Ru - meli hisarı en kısa zaman için- de kendinden beklenilen vazife- yi yapmıştı. Yani; 1 — Venediklilerin Karade- nizden ayaklarını kesmiş, 2 — Köstantiniyenin âmâna gelmesini güçleştirecek bir er « zak bolluğuna mâni olmuş...tu, Artık ikinci Mehmet, diplo - matlığa da lüzum görmüyordu, Adamlarıyla oyalnız harptan bahsediyor, vezirlerile yalnız Bi zanstan konuşuyordu. o Ve bu günlerden birinde bütün Türk ikumandanlarmı ve ulularını bir araya toplayarak ateşli bir nu - tuk söyledi. Dedi ki; (3) “— Ey benim untu, adir sanlı babayiğitlerim! Şimdi elimizde bulunan bu devlet bize bir çok tehlikeli harplara göğüs gere - rek çalışanlardan kalmıştır. İçi- nizde ihtiyar olanlar, ya bu teh- likeli harplarda bulunmuşlar, o kahramanlıkları gözlerile gör - müslerdir veyahut arkada çalış- mışlar, harbedenlere yardım et- rdir, Gençleriniz ise bunla- rı mutlaka duymuşlardır. Eski bir devirden bahsetmediğim i - çin fazla şahitler ve | Ves ikalar bulup sizi (o kandırmağa lüzum görmüyorum. Onların saldıre-k ları kalelerin harabeleri gözleri- niz önündedir ve biliriz ki bu iş- leri yapmak için hiç te öyle bü. yük kuvvetler toplamak zahme- tine girişmemişlerdir. Zaten as- kerlikte büyük iş diye az kuv » vetle çok kuvvetin karşısma çi- karak kazanmağa demezler mi? Çukurovadan ve Toros dağları - nın eteklerinden © kalkanların şimdi Menteşe, Teke, Karahi - sar, Sarıhan, Jırı, Karesi, İz- mir, Kermiyan ve Karamanda | bulunmaları, (İzmir yalıların, eski Yunanm bütün müstemle - kelerini Akdeniz ve Karadeniz kıyılarını ellerinde © tutmaları öyle büyük işlerden sayılamaz - lar mı? Ankara, Kayseri, Kas - tamonu, Canik, Bursa ve Çanak kalede oturanlara başeğdirenler dedelerimiz, babalarımız ve biz değil miyiz? Bundan sonra ikinci Mehmet Bursadan Edirneye gelişin uzun bir tarihçesini yapmış Make - donya ve Trakya'nın, Bulgar, Arnavut, Sırp illerinin zaptedi- lişini anlatmış ve ilâve etmiştir: “— Onlar, Tuna nehri ağzm- dan Sava suyuna kadar uzayan toprakları ve Sava'nm beri tara- fındaki Macarların Arnavutla - rın memleketlerinden tâ Adri - yatik denizine kadar olan geniş kıtaları elleri altına aldılar ve o- ralarda oturanları haraca bağ - İadılar, hepsinden baç aldılar, e e (2) Müverrih Dükas ; hadiseyi gözleriyle ek yor. Dükas » sirada Edimede bulu- nuyor ve Midilki adasında hi'dim sü. ren Kantiloziyo prensi na bie murahhas sfatiğle Edirnede İkinci Mehmedin huzuruna kabul ediliyor. du. Onun söylediklerine bakılırsa bu Venediklilere ait leşlerin gömülmele- rine Türkler müsaade etmemişlerdir. (3) İkinci Mehmedin nutuk #öyli- yebilen nadir Osman oğlu olduğu muhakkaktır. Fakat bu nutuk ki — Kritovulosun eserinden aynen alıyo- ruz — müverrih tarafından yazılmışa pek benziyir. Fakat her halde İkin- ci Mehmet buna yakın bazı şeyler söylemiş olacak. Tecimen (tüccar) Mustafanın Sarıyerdeki koyunlarını güden çoban esrarkeş Zekeriya bunları kaçırmış ise de Kemer Burgaz - da yakalanmıştır. Sürüde 360 ko yun vardı. Zekeriya koyunlar - dan ikisini satmış, birisini de kesmiş yemiştir, ——————— 360 koyunu kaçırıyordu Söylenen ve yöptlar. ie bik ; zi tıefl veya karo Kir veya pik iza ? 4 fe, gü, SAT kikler La, fi, 6 - Fazla yapılan ner hek Eksik yapılan ber fark: Birine ikrnei Üzüncö Dördüncü MoT: Senrakiler öyni msbel üğerinden Küçük Şlem Böyük Şiem Bir elde dört onör deş Sonzafuda: Bir elde dört 35 İki monslk valr ds ” Na Kobr yarım kalırsa bir monş Yeni başlıyanlar için: 34 Çağırış kontru şartları Bir deklârasyona kontr de- mek için ilk şart olarak kuvvet- li bir kâğıt ister. Orta bir kâğıt- la bir müdafaa deklârasyonu yapmak veya pas demek daha" iyidir. Çok zayıf bir kontr'un ille tehlikesi sürkontra düşmesidir. Bundan başka kontr yüzünden arkadaş mecburi bir deklâras- yon yaparsa buda kontr edile. bilir. Nihayet, son deklârasyon hasımlarda kalırsa, onörlerin yerlerini öğrenmiş olurlar ve ona göre empaslar yaparlar. Bunun için bir deklârasyonu kontr ederken şunlar lâzımdır: 1 — Üç onör lövesi.. Ve eğer kontr iki lövelik bir deklârasyo- na yapılmışsa, bundan başka bir de en aşağı bir dam kiymetini bulmalıdır. 2 — Renklerin müsait bir ş€- kilde dağılmış olması. Bir deklârasyonu kontre et- meden evvel şunları düşünmek lâzımdır: “Eğer arkadaşım hiç işime gelmiyen filân rengi dek- lâre ederse nasıl bir renk söyli- yebilirim.,, Bu düşünülmeli ve çıkar iş değilse kontr demek- tense pas dehilmelidir. Renklerin müsait şekilde da- Zılması şöyle olur: 1 — Daklâre edilen renk dr- şında üç rerigin kuvvetli olma- sı, Bu suretle arkadaş ne dek- lâre ederse etsin elinize uygun düşer. Meselâ bir pik: 4 Year: Kun dam : Rua, 9,6 Trefl: Pik; vw Pe Şeklindeki bir eli i ime İle kontre edi. 2 — Deklâre Sidi edilen renk dı- hiç olmazsa biri 5, öteki 4 olmak üzere iki rengin yapılmıştır. Eğer, i renk deklâre ederse 5 kâğıtlı renge dönmek süretiyle kurtu. Tuş yolu vardır. i Meselâ bir pik: Kör: As,rua, 10,3 Karo: As, rua, 10, 6, 5 ,Trefl: 8, 6 Pik:8,3 Şeklindeki bir elle kontr-edi- lebilir. Aksine olarak ciddi iki renk- le, yani herbiri hiç olmazsa be- şer kâğıtlı iki renkle kontr de- memeli, fakat arttırma seviyesi- nin çok yükselmesine meydan kalmadan ikinci bir deklârasyon. ruh ülsere birini söylemelidir. 3 — Deklâre edilen rengi iki defa tutabilmek ve bü renk dı. renklerrlan şında baska iki rengin kuvvetli ! olması. Bu suretle eğer arkadaş dördüncü rengi söylerse iki sanzatu söylenerek iş yoluna girmiş olur. Meselâ Söğdeki “oyuncunun söylediği bir pik: Kör:8,2 Karo: As, vale, 7, 5 Trefl: Rua, dam, 10,4 Pik: Rua, vale, 8 Şeklindeki bir elle kontre edilebilir. Deklâre edilen dışındaki üç renk çok müsait dağılmış olsa bile, kâfi onör kuvveti yoksa, hiçbir zaman çağırış kontru yapmamalıdır. Meselâ bir pik: Kör:aDm, 10,8, 5 Karo: Rua,8,7,4 Trefl Dam, vale, 6, 3 Pik:7 Şeklindeki bir elle hiçbir za- man kontr edilmemelidir. Bir sanzatuyu Okontr etmek en tehlikeli ve en faydasız iş- lerden biridir. Böyle bir kontr için dört renkte de kuvvetli ol mak ve icabında kurtuluş yolu olarak kuvvetli bir renk bulun- mak lâzımdır. Çağırış kontru kuvvetli bir kâğıt bulunduğuna işarettir ve arkadaşını hücuma teşviktir. Bununla beraber hasımların ya- zılmış sayısı varsa ve bir veya iki Iövelik bir renkle çrkacak- larsa, kontr bir müdafaa silâhı olarak kullanılabilir ve aşağı kuvvette bir kâğıtla yaprlabilir. Arkadaş, cevaplarında bu nok- taya dikkat etmelidir. Böyle bir kontr, müsait şekilde dağılmış olman şartile iki buçuk ve hatta iki onör lövesi ile yapılabilir. Meselâ hasımların 24 sayıla- ruvarsa vebir pik deklâre et- Bir çok erkekler karılarnın israfından, fazla masraf etme- sinden şikâyet ederler. Süsün, tuvalet, ipekli çorap, şapka ve buna benzer bın bir türlü mas « rafın kendilerine yrkım olduğu- nu acı acı söylerler, Kocasının israfından şikâyet eden kadın duydunuz mu? Her halde pek az... Lâleliden Hatiçe Emel imza- sile bize yazılan mektupta ile- risini düşünmeden para yiyen bir kocadan bahsolunuyor .. Bu parayı ne kumarda, ne içkide, ne de başka kadınlarla yemiyor. Yine beraber sarledi- yor, Fakat o kadar gözü kapalı sarfediyoruz ki ne yapacağımı şaşırıyorum. Çocuklarımızın is- tikbalini ileri sürdüğüm zaman: — Allah kerim; kazanıp ye- sinler. Bana babamdan para mı kaldı ki ben onlara bırakacak - mışım? diyor. Önun ne kadar müsrif olduğunu tarif edemem ki. Bos- tancıda bir e* “İz varken bu S6 ne Adada kira i.. ev tutmaya kalktı. Adada oturduğur.uz bir sene vapuru sık sık kaçırıp evi- ne motorla geldiğini bildiğim i- çin yine aynı hale düşeceğine e- minim, Evimizde yemek bizi beklerken lokantada yemek, iç- mek ve bir sürü masraf etmek en büyük zevkidir. Hastalığı do Jayısile kendisine fazla bir şey söyleyemiyotum... Mademki başkalarile başba- şa israfa dalmış değildir. Hele mademki hastadır; kendisini an cak yumuşaklık ve tatlılıkla bu israftan kurtarabilirsiniz. Ma - Mara aylen hastalıgı varun, DU Ullasmı pt İ dilerini ölüme mahküm görme lerinden ve “adam sende... Ben- den sonrası umurumda değil!, felsefesini yürütmelerinden ile- ri geliyor. Kocanız bir iş sahibi ve kazan: 'dığını yiven hüm mmerisu TESA gnın İerecesire göre ve müm- künse tahammül ediniz. Yok; hazır yiyorsa kendinizi değil, çocuklarınızı düşünmek icap et tiği, zamanın ne kadar ağır şart lar yüklettiğini tatir bir dil ile ikide bir tekrar ederek onu da- ha basiretli harekete hazırlayı- niz, o Yine bir kadın mektubu. Ö da kocasının mesleği icabı, kadın - larla fazla temasından şikâyet- ci. Bu anlaşılan bir kadın dok- torunun karısıdır. Çünkü F,D. diyor ki: Evleninceye kadar kendisini hiç kıskanç sanmazdım. Bilâkis kocama karşı çok müsamaha « kâr olacağımdan emindim. Eç « nebi lisesinde bir hocamız bize kıskançlığın çok iptidai bir şey olduğunu, medeni bir insanın miş bulunuyorlarsa: Kör: As,9,4,2 Karo: Rua, 10, 9,7 Trefl: As, 9,8,7 Pik: 9 Şeklindeki bir kâğıtla kontr diyebilir. Yarın çağırış kontruna arka- daşm nasıl karşılıklar vermesi lâzımgeldiğini anlatacağız. Kontrakt bricin sayıları İlk yazılarımızda da Kontrakt briç sayılarmın nasıl yazılaca- ğını göstermiştik. Fakat bazı cümle yanlışlıkları, kolayca an- laşılmasına engel olduğundan, bazı okuyucularımızdan aldığı - mız mektuplar Üzerine, bu sayı- ları kolay bir cetvel halinde ye niden yukarıya koyuyoruz $ 26-5-93$ İenmeier Müsrif Bir Kocaya Kıskanç Bir Kadın kıskanç olamıyacağını söyler dü rurdu. Yine de kıskanç olmadı ğımı sanıyorum. Fakat kocamin bazan benden çok güzel kadın - larla başbaşa kalması, hele on- ları muayene etmesi sinirlerimi bozdu. Evvelâ gizli gizli, ken - dimi yiyerek, göz yaşları döke- rek sabretmiye çalıştım. Sonra onun idaresine hergün taşın- maktan usanarak evimizle ida » resinin birleşmesini temin et » tim. Fakat bu daha fena oldu. Önun muayene odasile odam yan yanadır. İçeride neler ol - duğunu her gün, her dakika bi- liyorum. Bugüne kadar kocamın beni çıldırtacak bir haline şahit olmadım. Fakat he» gün, yine kendimi yiyor, harap ediyorum. Öndan ayrılmak değil ona ser- zeniş etmek bile haksız olur. Çünkü bütün yaptıkları mesle - Einin icaplarıdır. Fakat bu ha- lin devamı da beni mahvedebi - lir, Ne yapabilirim?. Anlaşılıyor *i uzun zaman kendisini kontrol etmişsiniz. hattâ dilinizden, kocanızın mü- ayene odasını bir kapı deliğin « den istediğiniz zaman gözetle - diğiniz bile seziliyor. Bütün bu Kontrollar neticesinde mademki hiç bir fena hareketine şahit ol. madımız, hemen €vinizi ayırmız ve bir daha kontrola bile kalk « mayinız, Kocanız hareketlerin « den bazı tereddütler! olan bir a- dam olsaydı sizi zaten muaye - ne hanesinin yanına sokmaz, he le evini muayenehanesine taşi» mazdı, Önun yanıbaşında ol- mal onun her gün bi” çok kadm larla temaşmı vörmek sizi büs- bütün çileden çıkarmış. Sanırsı- nız ki uzakta olmakonu daha çok düşünmeğe, her an şüphe içinde kalmaya sizi sevkedecek- tir. Hayır, öyle olmaz, Artık e« gr dan dan ayrılabilirsiniz. Bunu böyle biliniz, Bir de kendinize mutla- ka bir iş bulmalısmız. Kıskanç- lık çok defa işsiz kadınları ke- miren bir hastalıktır. Çocuğu" nuz olsaydı daha iyi olurdu. Fa kat yoksa el işleri, kitap, gaze- te, yemek ve daha bir çok ev iş- leri sizi - evinizi muayenehane» den ayırdıktan sonra - bu hasta lıktan kurtaracaktır, e Uzaktan, gölgesini görerek âşık olmuş. Sonra bu gölge kendisinde inkisar uyandırmış. Fakat şimdi genç kızdan bahset mekten korkuyor. İzmirde, Kor donda üç yıldız imzalı mektup- ta genç bunları anlatıyor: “Altı aydanberi karşımızdaki eve bu genç kızla babası taşın dılar, Önu aylarca pencerede gördüm. Aylarca sokağa çık - masını bekledim; nafile... Evve Jâ selâm. sonra el işaretleri, pi“ hayet mektuplar aramızda sık! bir muhabbet tesis etti. Bir çok mektuplar gönderdim, bir çok ta cevaplar aldım, Bi: kaç ker& buluşmak teklifinde bulundum. Kabul etmedi. Nihayet geçen “ lerde ısrarıma dayanamadı, £€ di ve gördüm ki hir ayağı S8 kat; zayıf nahif, soluk - benizli bir kızcağızdır. Ne yalan söyli; yeyim, pişman oldum. Fakat lâ bu pişmanlığı belli edemiyo “ rum. Vicdanım bırakmıyofum Bir müddet daha onu avutni lısınz. Birden bire kendisinde” vazgeçmek, sizden kusurları9* saklamak için aylarca cehdedo” bu kızcağızı çok muztarip ed€”* Bir iki ay sabrederek, onu Kar” şıdan veya mektuplarla men” nun ederek oyalarsanız ve Yâ” vaş yavaş bunların arkasını < serseniz oda kırılmaz, SİZ“, - vicdanınızın önünde rahatsız 9” mazsınz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: