— 3 Ankara GAFLAR ODALAR KONGRESİI Uygunsuz İş Görenler Kara Listeye Girecek Komisyonlar işlerini bitiriyor Ankara, 23.A.A. — Tecim ve endüstri dördüncü genel Kurul- tayının muhtelif encümenleri bugün de çalışmalarına devam letmişlerdir. Tecim borsaları komtsyonu: Komisyon bugünkü toplantı- gında ofsiyon “artırma şeklinde Satış,, meselesini görüşmüş ve Mallarımızın - standardize edil- Mesi, genel mağazalar kurulma- &, varant muamelesinin piya- Salarda yerleşmesi gibi şartların tahakkukundan sonra bu usülün konmasında fayda olacağını ka- bul etmiş, bu şartların tahakku- ku için yapılmakta olan teşeb- Üslerin neticelerine göre bu Mevzuun tekrar tetkikine imkân Yermek için şimdiden gelecek < Kurultay ruznamesine konması I teklife karar vermiştir. Deniz ürünleri komisyonu : Komisyon balık indüstrisi, Süngercilik ve tatlı su balıkcılı- ğımızın inkişafı çarelerini araş- tırıcı müzakerelerde bulunmuş, Kurultay genel heyetine verile- Cek raporu kabul etmiştir. Dilekler komisyonu : Dilekler komisyonu bugün Öğleden sonraki — içtimalarında odalardan gelen muhtelif dilek- ler üzerinde — dün başlıyan mü- Zakerelerine devam etmiştir. Bu arada beş senelik sanayi proğ- Tamlarının tanziminde gözönü- ne almması teklif edilen muhte- lif dilekler üzerinde kararlar it- 'tihaz etmiştir. Bundan başka memleketimizin maden servet- ““AJerinin tetkiki ve maden kömü- S tü sufiyı_tmm artırılması hu- tır. İskele resimlerinin yüksekliği “hakkındaki şikâyetler ve bilhas- Sa İran transit yolu ve Trab- Zon'un hususi vaziyeti üzerinde Börüşülmüştür. Diğer muhtelif dileklerin tetkikinde alâkadar daire amirleri komisyonda lâ- Zım gelen izahatı vermiş ve bu Meyanda endüstri umum müdü- Tü Zonguldak kömür bölgesi müdürü devlet demiryolları ti- Caret ve tarifemüd ü,orman u- TMmum müdürü, tarifeler bürosu Mütahassısları ve limanlar u- Mum müdürü ile ölçü ve ayarlar Müdürü, Ziraat Bankası murah- hı,ı_ komisyon azalarının muh- sorgularına ve dileklerine tevablar vermişlerdir. Komisyon mesaisine yarmki tuma günü de devam edecektir. Tecim ve endüstri odaları ka- hun ve nizamname komisyonu: İsmet İnönü Komisyon bugünkü çalışma- larında odalardan şimdiki oda- lar kanun ve nizamnamesinin tadili hakkında gelen raporları müzakereye devam etmiş ve ta- dil teklifi olarak başlıca aşağı- daki kararları almıştır. 1— Daimi surette — ticaretle meşgul olmalarına rağmen “ti- cari ikametgâhları,, olmryanla- rın da odaya kayıt mecburiye- tine tabi tutulmaları. 2.— Ka rini haiz olması. 3.— Odalar — ve yapılan ista- tensik ve tevhidi. 4.— Tâcirlerin verdikleri ka- yıt beyannamelerine mıg_kşlın— nın da ilâvesinin usul ittihazı ile Bukuki müeyyidelere bağlan ması. 5.— Husust simsar ve tellâl- lar hakkında emniyet ve ihtisas tarafından bakımından — odalar tetkikat yapıldıktan sonra ruh- sat verilmesinin usul ittihazı. 6.— Ticari ahlâka uygunsuz iş gören tüccarlar hakkında baş- ka memleketlerde tatbik edilen * uluslar arası kara liste,, esası- nın tesisi, lığı tarafından genel mağazalar ve buna benzer kurumlar tesisi işinde kullanılmak üzere ve her odanın birikmiş parası nisbetin- de hissedar olması 'Tecim ve endüstri odaları u- mumi mağazalar komisyonu. Genel mağazalar komisyonu bugün saat onda toplanarak ge- nel mağazaların ehemmiyeti te- sis şartları, tecim ve endüstri odalarının bu müesseselerdeki kurumların nerelerde açıl- ması icabettiği hakkındaki ra- poru Kurultay genel sekreterli- ğine su! X Ankara, 23 (Hususi muhabiri iz bildiriyor) — Tecim odala- Tı kongresi komisyonları toplan tılarıma bugün de devam ettiler Standardizasyon komisyonu işi- ni bitirdi, Ödalar kongre ve ni- zamnamelerini tetkik etmekte olan komisyon da mesaisini bi - tinmek üzeredir. * Gönderdiği odaların bu- lunduğu yerlerdeki mümessil a- zaların da selâhiyet ve vazifele- Başsağı Telyazısına Cevap Ankara, 23 (A.A.) — Maksim Gorki u. n kaybından do « _ıı_ Başbakan İsmet İnönünün gö çığ:lııiı telgrafma ko- Miserler kurulu Başkanı Litvinof aşağıdaki karşılığı vermiştir: 5; Ttlgrafınızdan derin bir surette duygulanarak Sovyetler Birli- Binin Uğradığı acıklı kayıp dolayısile dostça gösterilen sempati Küygusundan dolayr Sovyetler Birliği hükümetinin içten teşek - ni kabul etmenizi rica ederim. Ne kadar odun yakılıyor? gğ arbaylık ekonomi işleri mü- ürlüğü, bir yılda İstanbulda he kadar odun sarfedildiğini a- Taştırmaktadır. Önümüzdeki kış inden itibaren resmi dai dnçle belediye şubelerinde o - Yerine kok kömürü yakıla - Seseleri tır. Belediye, hususf mües - kok gaç evlerde de odün yerine PagaGürü yakılması için pro- beleaida yapacaktır. Gelecek yıl ve bugünkü odun ihtiyacı alâkagok Kömürü temini için, M'“;l—çı:krh temasa Adalara su Adalara su götürecek vapuru almak için, belediye fen heyeti İstanbul limanında bulunan su tanklarını tetkik etmektedir. Su taşıyacak, istenen şekilde bir va pur bulunamamaktadır. Bir ta - raftan da mevsim ilerlediği için mevcüt su tanklarından biri, Ha liçteki havuzlarda düzeltilerek bu iş için kullanılacaktır. Bu yıl adadaki evlerde, terkosta oldu - ğu gibi, su dağıtma tesisatı yapı lamıyacaktır. Çünkü vakit kal - mamıştır. Yalnız, belediye ara- balarla evlere su ğ “ | z vermeğe çalı Muhtarlıklar Kaldırıldıktan Sonra Ankara, 23 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Muhacirle - rin 25 liralık tabiiyet harcından istisnaları hakkındaki kanuni müddetin iki sene daha uzatıl - masına dahiliye encümenince karar verilmiştir. Encümen muhtarlıkların kal- dırılması üzerine mubtarlık - işi gören belediyelerin, gördükleri hizmete karşılık, bir harç tarife sinin yapılması hakkındaki lâyi hayr, aralarından ayrılan 5 kişi lik bir komisyona, tetkik edil - mek üzere, vermiştir. Komisyon görülen — işlerin ehemmiyetine, memleketin ikti- sadi şartlarına uygun bir tarife tesbit etmek için tetkikat yapa- caktır. Yakalanan Kaçakçılar Ankara, 23. AA. — Geçen bir hafta içinde muhafaza kurn- mu tarafından bir ölü bir yaralı 31 kaçakçı ile 650 kilo gümrük kaçağı, 3354 kilo ekit (inhisar) kaçağı, iki tüfek, 46 mermi, 29 kaçakçı hayvanı ile 221 baş ko- yun ,keçi ele geçmiştir. Tayyare kurultayı Ankara, 23, A.A, —Tayyare kurultayı yarın saat 14 de Ka- mutay salonunda toplanacaktır. Kamutay divanı başkan sekreterliği Ankara, 23 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Kamutay bugünkü toplantısında açık hu - lunan divan başkanlığı sekreter liğine 198 reyle Çanakkale sav- lavı Ziya Gevher seçilmiştir. Demokrasiler (Baş tarafı 1 inci sayfada| “Biz zenginleştik, kuvvetlendik, birleştik. Fakat Abilîm gururumuzu ti, milli iradenin söylevi olan kanu- mu boğmak üzeredir." Müxzzey bütün bunları devlet müdahalesinin halledeceğini anla- ıuı'l'ıdı. ti) hîolıh altında anlatmağa çalı- şıyor Ökonomsal liberalliğin, eski ter- lardan sonra, son Cu- Roosevelt'in müdaha- mur Başkanı lecilikte ne kadar ileri gittiğini söylemeğe lüzum var mı?, hayır! Çünkü iş kendiliğinden anlaşıldı. çözüldü. her vakit öne sü Ka lerden birisi de İngi Acaba burada, ökonomsal libe- rıll;k demokrasinin şartı sayılıyor mu Burada hükümet başkan: M Donald'ın sosyalist olduğunu sâ Temek; sorgunun, karşılı ÜYER D lâ onun yerii acağı söy- lenen Baldwin de ökonamı : da liberal değildir. — 'a slan TAN Yi J çıplak? Insanlar tatlı bir sıcak - ni kendi- | rallik kalmadı. SAĞLIK, ESENLIİK Güzellikler Do maksız çalınıyor. Ku dan kevser yağmuru bakışta, her şeyi biri ölüm çarpı Öyle ülkeler ki göklerinden dö- külen ışık yağmurları * insanım derisini okşar. Oralardaâ yaşa - yanların derilerindeki'incelik, o derilere dokunan -parmakların duyduğu tad hep oradan gelir. Sonra biçimin inceliği, uzuvlar arasındaki nisbetlerin düzgün - lüğü ve hepsinden doğan ahenk. Neresi bu yerler, nerede o cen- net?... Sorarsınız bunu, bayan- lar, hele sizler. Eski heykellerin güzellik sırrını taşıyan — yerler, Bilmek istersiniz onları... e Son zamanlarda, düşünen ka | falarda şu kanaat belirdi: bazı | iklimlerin kadın gövdesinin bi - çimine ve onlardan daha çok in - san düşüncesinin ürünleri (mah | sulleri) üzerine tesiri var. Sa - | nat, edebiyat, din, felsefe boya- lı camlardan yapılmış kandiller | dir ki, boyalarını vuran, yandık ları yerlerin havasındaki deği - şikliklerdir. Güneş memleketle- ri ne kadar parlaksa şimal mem- leketleri de o kadar donuk cam - lardan süzülen ışıklarla aydın - lanır . g | Her sanattan ziyade mimar - lık iklimlerden müteessir olu - yor. Akdeniz yalılarının boydan boya uzanan tarasaları ile yağ - murlu ve karlı ülkelerin yatık ve basık çatılarını karşılaştırı - nız,Benzer mi biri öbürüne?..Ne rede o ufuklara kavuşan açık- lik ve enginlik; nerede bu ezici darlık ve kapanıklık?... Heykelcilikte eser mefhumu,- birazıcık ta, düşünceyi anlat - mak için kullanılan maddeye u- yuktur (tâbidir). Eski Mısırın Firavun heykellerindeki o ger - | ginlik heykelcinin sezişinden, duyuşundan zi ade — heykelin ertliktendir neden öyle çır lik içinde hareketlerindeki yu - muşaklığı elbise ile engelleştir - mek istemezlerdi de ondan... Resim, o da tıpkı tıpkısına bu tesir altındadır. Flaman okulu- nun tablolarına bakınız. Hep ev içleri; hep arda (aile) yuvala « rı... Dışardaki ıslak soğuk otları sokmüş evin içine, toplamış o - cak başında. Resimcileri de bu yaşayışı tablolarına geçirmiş, o parlak boyalarla... Sanatkârda | boya zevkini doğuran ne? Bil - mem. Sokaklara çöken buğular mı, yoksa eşyanın çevresindeki açık boşluk mu?.. Büyük fla - man ressamlarından çoğu, Rü - bensden başlayarak, İtalyadan geçmişlerdi, parlak boyalara tut kunluk oradan geliyor, belki... Bugülarla sarılı biçimler bel ki, Flarman artisti - eşyanın de- senlerini yaparken yanlışlıklara düşürmüştür. Öyle sanılır - ki, filân ressamlar ufukların ve gök lerin buz renkli ve pamuklu ha- linip süprülebilir mi? e . | — Acunda, bütün modern demok. | vat memlekotlerin hemen hiçbiri - sinde klâsik anlamile ökenom libe- at demokrasi ikçe kuvvetleniyor. - Faşist İtalya bir yana konmak şartile... e Biraz da tarih: Eski Yunanistan, demokrasiyi do- Huran bir ülkedir. Zaten domokrasi e ıhs':nl biraz da Fransaya düşüre- ,Fiziyokratların, sonra, Bastla gi- bi Hberal &ö Tin yurdu olan bu memlekette bugün klâsik ıl_tl_ılıl!ı bir liberallikten söz açıla- bilir mi?.. Burada devletin elini değ- dirmediği ökonomsal iş kaldı Öti Bütün bunlarla beraber Fransa- da demokrasi yoktur denebilir mi? Denilse bile, bu deyişi kim din- ler? Buna kim inanır? leyişle, realiteler ortadan si- : Bir dı yunanca iki sözün birleştirilmesile bir term yapımıştır.. (Denos — halk, kiratya da hakimiyet, cge- menliktir, ) Fakat ulus egemenliğini tanımış olan eski Yunan, ökonomsal libe- rılgii hıillıııiyrın!u bile.. 'emek ki tarih bakımından da ; Demokrasinin, ökonomsal Tibe- rallikle münasebeti yoktur. ın zamanlarda ökonomsal li- beralliğin, mutlakiyetlerle el ele ğuran Ülkeler ÇOrada gökyüzü reslerle dolu ve müzik telsiz ve par- tlu ülke, güzellik ülkesi. Bulutların- dökülüyor. İlhamlar — okyanusunda geceyle gündüz bir olmuş. İçtim o kevser şarabından, bir den görüyorum. Orada bilgi yayla- sında tek bir ışık var: Sevda kandilinin ışığı. Dirilikle s yok orada artık...) (Rabinaranat Tagor) vasını kopye etselerdi daha mu- vaffak olurlardı. Venedik okulu üstatlarınm gözler kamaştıran-canlı boya 0- yunları üzerinde israrda fayda yok; Venediğin ışık büyüleri on ları vecde düşürmüş,... Müzik, havanın, toprağın te- sirinden kurtuluyor mu? Alman müziği hele Şübertin Liedleri insana öyle gelir ki, uzun kış ay larında evlerinin içine sığınan ve duygularının zenginliğini yü- rümekle ve etlerini kıvrandıran ekzersislerle yenemiyen ruhla - rım hülyasını aksettiriyor. Güzel söz söylemeğe gelince, herkes bilir ki, o güneşli mem - leketlerin bir imtiyazıdır. Ce - nupluların sözleri ateşlidir. e Bir yer. Havası tatlı. Senenin epeyce bir parçasını açıkta, yıl- dızli kubbenin altında geçirebili riz, Tabiat sesleri ruhlarda giz - lenmiş sevdaları dalgalandırabi liyor. İrmaklarının kıyıları kes- kin, yüksek tepeleri ufkun ma- viliklerinde tatlı eğrilikler, büğ ülükler çizmiş bu peyizajın gö- rünüşile Aristo ve çıraklarının analiz düşüncesi pekâlâ uyuşabi hir. » Bunları söyledikten sonra şöy le de konuşabiliriz. Öyle görünü yor ki, insan gövdesinin derin ve şahsi bir kısmı var ki, dışarısı- nm tesirlerinden — kurtuluyor. (Ten) in nazariyesi zamanlı, mekânlı katmerli vasıtaları ile ancak cılız şahsiyetlere tatbik olunabilir. Bambaşka yaratılmış lardaki orijinal, temelli çizgiler meydana çıkınca onları saran çerçeveden taşıyor. . Iklim dalgaları bir mizacın " kurumuna yardım ediyorsa bu kudretlerdendir; onun ku rumunda güneşle, sıcaklığın te - siri pek azdır. Bu kudret vera- set, terbiye, aile, ortanın örf ve âdeti ve başlıca yemek, içmek usulleridir. Bir düşüncenin yüksek ve ori jinal vasıflarla bezenmesi için başkalarını müşterek bir fizyo - nominin hayaline bağlayan bağ- lardan kurtulması lâzımdır. O - rijinal düşünce o vakit gelişir ve yükselir. Çevresinde biten otlar arasında yükselen çiçek gi- bi... Ne için başkalarına benze - mez? Özründeki sıktaşındaki (ü saresindeki)bu zenginlik neden? Bilmiyoruz bunu biz. Dünyaya bir enerji yükile gelir, herkes. Yük bol ve değerli ise kendisi- ni devirmek isteyen engellerde :aıle işine yarayacak şeyler bu - lur, İklim ve meteorolojik tesirler o nun yükselmesine daha az yar- dım ederler, kendisile bile do - ğan enerjinin ışığından... Dr. Rusçuk'u Hakkı Üzel ——— Fakat ökonomsal liberalliği kabul etti. Hatta (Kavur) Paris konfe- ransında kapitülâsyonların kaldı- rılması iıleiin_n karşı: “Osmanlılar haklıdır. Okonom - sal alanda en liberal kanunları, sis- temleri aldılar” diyordu. e Benim bütün bunlardan çıkardı- ğm şudur: Ökonom”al| liberallik demokrasi- nin şartı değildir. Türk devrimi de işi böyle görmüştür. Bu görüş; ilimle, Türk devrimi- nin vesikalarile, taptama alandaki demokrat milletlerin varlığile bel- lidir. * Mahmut Esat BOZKURT Ankara, 20 - 5 . 935. Solyaya döndüer Türkiye ile Bulgaristan ara verdiği görülmedi mi?. , Rus devriminden önce, Çarlığın ökonomsal sistemi liberallik değil mi idi? 1839 tanzimatı, Osmanlı İmpara: torluğunda — mutlakiyeti " bıraktı.. zevat, Sofyaya dönmüşlerdir. sında akdedilecek ticaret mua hedesi müzakeresi bitmiş oldu - gundan Bulgar hükümeti nâmı- na müzakerelere iştirak için An karaya gitmiş olan mütehassıs 26.5-935 AYAKLI TARİH Tanımazsınız. Acaip bir damdır. Kötü huylu değildir ama hepimiz gibi onun da eksik tahtaları vardır. En büyük me- rakı her yaptığını tarihte bir a- damdan kopye etmesidir. Enfiye çeker... Sorunca: — Napolyor da çekerdi... der, Yaprak sigarası içerken.. — Büyük Fredrik yaprak si- garası içermiş.... demeyi unut - maz. Sel elite yazar ve: — Yesari merhum da böyle yazardı... der. Yoğurtu Zaro Ağaya benze- mek için yer.. Peygamber öyle içermiş diye suyu yudum yudum içer, Şara - ba su katmaz, Pastör öyle ya - pardı diye... Belki daha mahrem birçok şeyleri de vardır ki; kim- bilir kimlere ben<etir... Şapkayı Lord (Eden) gibi gi- yer, kostümü şövalyeden alır... Böyle olunca da tabiiğ herkes onunla alay eder. İki gün evvel evine gitmiş « tik, Bir sözünü saklamaz arka « daşla birlikte. Bizi bahçeye çı - kardı... Ve bir güzel çiçek gös- termek için seyirtirken, ayağı gaz tenekesine takılıp gümbür gümbür düştü... Hep güldük... Ö sözünü saklamayan arkadaş: — Bu da Kel Hasan merhum- dan... değilmi?... Demeden ken- dini alamadı ve ilâve etti. — Birader! Sen canlı tarih olmuşsun... Napolyon, Fredrik, Zaro Ağa, Pastör, Kel Hasan... Acınacak şey! bir arkadaş kay - bettik demek... — Neden? — E, çünkü sen senlikten ar- tık çıktın. Böyle başkalarını taklid ede ede kendinden geçmiş bir hayli tanıdıklarım var ki; gerçek one ları kaybettiğime ben de çok a- cınırtm... B. FELEK Sarpa sardı (Baş tarafı birinci sayfada) sis ettiği bitaraf bölgenin, her kavgalı yerlerde muvakkaten barış statükosunu sağladığını yazmakta ve son olarak, büyük devletlerin İtalyan - Habeş sava şina mâni olacakları umudunu bildirmektedir. Cenevrede akisler Paris, 23 (A.A.) — Fransız gazetelerinin Cenevre muhabir- leri, İtalyan - Habeş ihtilâfı hak kındaki müzakerelere dair olan umudsuzluklarını gizlememek - tedirler, Bu muhabirler, Laval ile E- denin sarfetmiş oldukları mesa inin şimdiye kadar semeresiz :nlrnıı olduğunu yazmaktadır- lar , Echo de Paris gazetesi bilhas sa diyor ki: .“I(alym - Habeş ihtilâfr, git- gide daha ziyade İtalyan ile u- luslar kurumu arasında bir ihti- Tâf şeklini almaktadır. Matin gazetesi, meselenin eri tehlikeli mahiyetinin, diğer dev letlerin de icabında istismat ede bilecekleri bir mkıl';!dşknîl etme si olduğunu yazmak! : “İtalya, uluslar kurumunun mesnetlerinden biridir ve hiç kimse İtalyanın bu kuruldan çe- kilip gitmesini hatırma getire- mez, çünkü böyle bir hal, Ce- nevre kurumuna — sön tekmeyi, ölüm vuruşunu vurmak olacak- tır.,, Le Joufhal, gerek İtalya ve gerek Habeşistanın her türlü hal suretini müşkil kılacak bir hattı hareket ittihaz etmiş oldukları- nr âınıuktadxr. 'cuvre gazetesi, Mussolini'yi bşı_meıehyl faşizm için bir pre’: tij meselesi yapmış - olmakla muaheze etmekte ve İtalyanın hattı hareketini — Japonyeam Mançurideki hareketine benzet- mektedir, Romalı diktatör, ken- di arzusunu ulusla- kurumuna :l:rlı kabul ettirmek — sevdasm- Habeş işi —