| W eee 1.3.038 Sinema Hakkında Büyük Bir sinema mecmuasının mu- i, sinema hakkında fikir- k öğrenmek üzere Sokrat, N!polyon, Molyer, Danton, Se- Zür ve Madam Lamartin ile gö- Tüşmüştür. Spiritizma vasıtasile mi diye- Seksiniz? Hayır! Sadece o isim- lerde insanlar bularak,.. Bunlar Sırasile antikacı, müvezzi, süt- SÜ, çamaşırcı, sebzeci ve boya - tıdırlar, Gazeteci şu sualleri sormuş: 1 — Sinemaya gider misiniz? 2 — Sinemayı sever misiniz? "3 — Fiyatları bir olsa sine- layı mı, tiyatroyu mu tercih edersiniz? 4 — Filmleri halka gösteril- Meden evvel gözden geçiren bir Sansür heyeti olduğunu biliyor Musunuz? Böyle bir heyete lü- Tüm var mıdır, yok müdür? 5 — En hoşunuza giden film- T ne çeşit fümlerdir? ,6 — Canlı resimleri sever mi- Siniz? ,7 — Aktihlite filmleri beğe- Diyor musunuz? a inemalar — bir büyük film mi, iki büyük film mi bir a- Tada göstermeli? Sokratın cevabı Antikacı sokrat cevap veri - yar: 1 — Ben sinemaya pek az gi- ı :;r.ııı İşlerim o kadar kötü gi- iyor ki, en iyi eğlence yerleri ile bwıi le ğ film, Yunanistandan, yahut Tu- hustan beklediğim posta pake « İnin weden getiktiğini düşün « Meme mâni olamıyor. 2 — Sinemayı severim. 3 — Tiyatro ve sinema ayrı yrı şeyler... — İkisi de oldukça Ttrakki etmiş. ,* —— Çocuklar da tiyatroya gi Siyorlar. Onun için sansür lâ - Zim, , $ — Fransız filmlerini seve- "ln_ ,© — Hayat zaten kederli ge- | — Sibor. Neşeli filmleri tercih e - derim, W — Canlı resimler çok eğ - *ndirici şeyler... Fakat o da ço- lar için. 8 — Aktüalite *« Lâkin kısa... Napoleon Ne diyor? hnMüvezzi Napolyon şu cevap- Veriyor: resimler çok »| — Ben dünyada sinemaya titmem. Bir defa gitmiştim, on :ilkıkı duramadım, çıktım. Hep ıtr)’ıl.ın yanlış, uydurmaca şey- v Ben doğruyu severim. Ti- du"'“dl hiç olmazsa o kadar uy Tmaca yok, Olyerin Düşüncesi Ş“tîü Molyer anlatıyor: İa — Haftada en aşağı bir de- Sinemaya giderim. — Evet, sinemayı severim. bâ,: Tiyatroyu tercih ederim. tderi ziyade müzikholü tercih m., an a S:nıür olsa da olür, ol- ö 4 Am i i i $ Nin M erikan filmleri hep 6 — Canlı Tesimli - . na Zidiyor esimler de hoşu - Aktüaliter iyi ama nok - tan., Meselâ ça < â dah: diye ka- & bir katilin k:(:':nmmyeıull Ölülerle Mülâkatlar Napolon, Sokrat, Sezar Sinema Hakkında Ne Düşünüyorlar. kesildiğini görmedim. 8 — İki büyük film gösteri « lirse elbet daha iyi olur, Dantonun Görüşü Çamaşırcı Danton anlatıyor: ,1 — Sik sık sinemaya gide « rim, 2 — Evet. . 3 — Aynı fiyatta olursa, ti « yatroyu tercih ederim, 4 — Sansür ancak çocuklar için lüzumludur. 5 — Neşe veren filmleri seve- rim. 6 — Canlr resimler çocuklar için iyidir. 7 — İki film gösterilirse da- ha iyi. Madam Lamartin anlatıyor: 1 — Ayaklarımdan rahatsı . zım. İki yıldır sinemaya gitmi- yorum. 2 — Sinemayı severim ama, Holivut'un Biri birinden Güzel dört Yıldızı Napolyon Bunlar hak- kında ne Düşünürdü Acaba? ne çare. K 3 — Tiyatro daha iyi, 4 — Çocuklar için sansür (â- zım... Nasıl hırsızlık edildiği: adam rüldüğünü sinema - dan mı öğrensinler? ,5 — Amerikan filmleri hep - sinden iyi.., 6 — Hazin filmleri beğeniyo- rum., Eğer ağlamazsam, canım sıkılır. Ben ağlamazsam, eğle - nemem, 7 — Kötü iki film olacağına iyi bir film daha iyi, Nadia Silirskalanın Tercümeihali Babası Rus olmakla beraber, Fransız terbiyesi görmüştü! Annesi Fransızdır. Rusça bil - mez. Kirpikleti uzun, rı kısa, siyahtır... yüzlü, sivri çenelidir. Yüzünün hari « kulâde değişik ifadeleri vardır. Gayet kuvvetli bir trajediyen - dir. Güldüğünü görenler azdır. Buna rağmen — komedilerde de son derece muvaffak olmakta - dır. Artist olduğu kadar da, ev kadınıdır. Kocasını çok sever, Gayet sade ruhludur. Boyu küçük olduğu için mektepte kendisini “Bebek,, diye çağırır- lardı. İlk filmi “Talihin İstihzasr,, - dır. Mevzuu çok iyi olduğu hal- de hiç bir muvaffakiyet kazana- mamıştır. İki sene sonra çevir - diği bir çok filmlerle kendini ta- nıtmağa muvaffak olmuştur, iyah, saçla- Hollywood çeşit çeşit şahsi - yetler yetiştiren geniş bir labo- ratuvara benziyor. Buraya gir- dikten sonra bir kadın, güzelliği çirkinliği ne olursa olsun, maki- yaj şefinin bilgili elinde isteni- len kalıba sokulabilir. yeter ki, bu kadında kendisini tanıttıracak bir şahsiyet, bir ka- rakter ve kabiliyet olsun, Joan Cravford Joan Crawford film çevirme- ğe ilk başladığı zamanlar canlı, kanlı bir şeydi. — Yani o devrin genç kızlarının bütün karakter- lerini açığa vurabilecek bir ka- biliyetteydi. Sonra gençti, tabif idi. Makiyajcmın, senaryocu - nun, kostümcünün elinde eski - den ele avuca sığmaz bir afa - can olan Joan, şimdi iri göz'eri, | kabarık — dudakları ile herkesi kendine bağlayan bambaşka bir şeyler oldu. Eski hoyratlığı kal- madı, temsilleri, ilk zamanlarda kendisinden hiç umulmayacak kadar değişti. O şen, şâtır genç kızın bir gün gelip te en ağır 1s- ttrap rollerini — muvaffakiyetle Ancak | TAN- | başaracağına kimse inanmaz - di Greta Garbo Gene günlerden — bir gün bir şimal kızı, sisli, soluk memile - ketinden Kaliforniya'nın ılık ve güneşli iklimine geldi. Pek toy ve acemice tavırları vardı. Gi - yinmesini bile bilmoyrdu. Fakat masum bir gülüşü ve hülyalı gözleri vardı. Bol saçları baçını ağırlaştırıyor gibiydi. Köyden i gelmişe benziyordu. Pabst' jisörlüğü altındaki sokak,, adındak çeviren bu kız hâlâ beceriksizliklerin - den ve acemiliğinden kurtula - mamıştı. Kim olduğunu anladı- nız değil mi? Greta Garho! Fa- kat Anna Karenine filmini çe virdikten sonra, bütün o küçük hatâlar birer birer kayboldular. Greta'nın şahsiyeti - tebarüz et- meğe baslıyordu. Marlene Dietrich “Mavi Melek,, — filmindeki Marlâne Dietrich ile “Yanık kalpler,, deki Marlöne arasında ne kadar çok fark vardır. Greta nasıl şimal memleket - | | terine hâs masum ——— II tavırlarını kaybedip, filmlerinde — nasıl en pişkin kadın rollerinde muvaf - fak olmuşsa, Marlöne de Cer - menlik - vasıflarını, stüdyoların sun'iliğine feda etmişti. Film âmili, yapacağı her ye - ni filminde artistlerinden baş - kalık, eskisine benzememezlik ister. Gloria Swanson tır ki, meselâ konuşulurken, şöyle sualler işitilir: “Yeni Gloria Swanson'u — gördünüz i Dolores del Rio için yorsunuz?,, Fakat bu değişikliklerde bü - tün artistler muvaffak olabili - yorlar mı, zannedersiniz? Ha - yırı... Ve ötekiler Meselâ Mary Pickfo! kiden saçları lüle lüle ki rollerinde son derece muvaffak olduğu halde, başka bir role ge- çer geçmez, aksadı, Clara Bow da öyle,.. Komediden drama ge- çen Marion Daves de öyle, dram dan komediye geçen Mary As- tor da öyle... Halbuki Amerikan senarist- lerinin ve — film âmillerinin en büyük kaygıları, mütemadiyen değişiklik ve mütemadiyen bu değişikliğe uyacak artistlerdir. Hattâ bu o dereceye varmış- » eee [KoçuK'SıNEMA LHABEwŞ_L_şR' Claudette Colbert bir ay -« dan beri Nevyorkta istirahatte bulunmaktadır. Bir ay sonra Ho livuda dönünce, “Nişanlım tek- rar geliyor,, adında bir-film çe- virecektir, â . * ” Fransız muharrirlerinden Marcel Thibaul'un “Biz üç ki » şiyiz,, adındaki eseri filme alın- mak üzere bir Amerikan firma- sı tarafından — 375,000 franga satın alınmıştır. « . "W Shakespeare'in “Bir gece- nin ı — adındaki eserinin Si G filme almması 15,000,000 fran: ga malolmuştur. ğ Gangster filmleri Ameri « kada büyük bir rağbet görmek- tedir. Bir zamanlar ihmal edi - len bu filmlerin tekrar rağbet görmesine sebep, — gazetelerin bir çocük kaçırma vakasını şişi- rip yazmalarıdır. . ! Sessiz filmin büyük artist- lerinden olan Agnes Ayres, şim- di Nevyorkta bir kabarede dans ve şarkı numaraları göstermek- tedir, . June Walker bir firma tara- fından kırk hafta müddetle an- gaje edilmiştir. Fakat artiste otuz bir hafta iş veirlmemiştir. Artist çalışmadığı haftaların da parasını almıştır. Güzel iş! Ş Ölen Marie Dressler için evvelce hazırlanmış bazı senar- yolar Constance Collier'ye ve « rilmiştir. b , May Roleson yetmişirci yıl dönümünü idrak etmiştir. Bu münasebetle Metro - Goldwin tüdyola.cada şerefin: büyük bir ziyafet verilmiştir. Ihtiyar kadın artist: “Benim için hayat şimdi başlıyor” demektedir.